19. Bölüm

~17-MUHTACIM...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

 

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR.ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

Sana muhtacım,hiç olmadığı kadar mahcup

şu kalbim sana...

 

YAZAR

 

Sabah olmuş gün ışığı bütün odayı aydınlatıyordu. Küçük kız gözlerini hafifçe araladığında belindeki ellere kaymıştı gözleri, genç adamın kafası küçük kızın göğsündeydi. Bu hallerine görünce küçük kız çok utanmıştı, yatmadan önce neredeyse yataktan düşecek gibi oluyordu uzak duracağım diye ama Sabah olunca da bu halde oluyorlardı, ikisi de çok deli yatıyordu anlaşılan. Küçük kız göğsünde uyuyan adamın kokusuna dayanamamıştı. Çok nazik çok derin bir kokusu vardı bu adamın, sağ elini usulca genç adamın saçlarına atıp hafifçe okşamaya başladı. Gülümsemesini de alıkoyamamıştı. Yavaşça burnunu genç adamın saçlarına yaklaştırıp Derince bir nefes almıştı, içi gidiyordu sanki bu kokuya. Bu kokuyu sanki yıllardır biliyormuş gibiydi..

Kafasını kaldırıp duvardaki saate baktığında kalkması gerektiğini anlamıştı ve yerinden yavaşça kıpırdandı ama genç adam onu sıkı sıkı tutuyordu ve bırakmıyordu. Küçük kız tekrar devindiğinde, adam boğukça konuştu.

 

Gündüz Ağa:kıpraşma hatun yat işte.

 

Dediğinde küçük kız aldığı uyarıyla kalakaldı. Lakin hazırlanması lazımdı birde misafirler gelecekti bugün.

 

Şafak:a-ağam kalksak iyi olur. M-misafirler gelecek hazırlık yapılması lazım.

 

Genç adam burnunu küçük kızın boynuna hafifçe sürttü.

 

Gündüz Ağa: istemiyorum kalkmak Hatun. Yatalım işte.

 

Deyince küçük kız bir süre etrafa bakındı genç adam'ın sıcak nefesini hissediyordu boynunda. Bir süre sonra genç adam yavaşça kafasını kaldırıp küçük kıza baktığında yüzleri çok yakınlaşmıştı ve ikisinin kalbî de delicesine çarpmaya başladı. Genç adamın gözleri küçük kızın dolgun olan dudaklarına kaydı, tutamamıştı kendini, küçük kız iyice utanmış ve nefes alışverişlerini kontrol edemez olmuştu. Genç adam kendine mukayyet olamamaktan korkup yavaşça kendini geriye çekip boğazını temizlemişti. Küçük kızda toparlamıştı kendini.

 

Gündüz Ağa: iki dakika uyutmuyorsun be kadın.

 

Dedi sitem dolu bir sesle. Küçük kız ise gerçekten kızdığını sanıp hemen kendini açıklamaya geçmişti.

 

Şafak:a-ama ağam geç kalacağız diye ş-şey ettim ben.

 

Dediğinde genç adam sırıttı ve küçük kıza yaklaşık hafifçe burnuna dokundu.

 

Gündüz Ağa:benim güzel karım, bıraksaydın da o muhteşem koynunda birkaç saniye daha kalsaydım olmaz mıydı yani? Beni kendinden alıkoyuyorsun,yapma kadın dayanamam...

 

Dediğinde küçük kız yerin dibine geçmişti. Biranda hiç böyle kelamlar beklemiyordu. İçi gitmişti genç adamın her kelimesine, nutku tutulmuştu adeta, hemen boğazını temizleyip konuyu değiştirmeye çalıştı.

 

Şafak:b-ben gideyim.

 

Diyerekten tam yataktan kalkacakken, Gündüz Ağa onu kolundan tutu.

 

Gündüz Ağa: dur dur otur lütfen kaçma hemen.

 

Küçük kız usulca geri yatağa oturdu ve kafası sürekli yerdeydi. Genç adam hafifçe küçük kızın çenesinden tutu ve ona bakmasını sağladı.

 

Gündüz Ağa:bak bakalım sen bı bana küçük hanım. Utandırdım mı seni?

 

Dedi küçük kızın al al yanaklarını görünce. O ise karşısındaki adama dayanamayarak baktı. Hayatında duyup duyacağı en güzel sözleri etmişti daha yeni...

 

Şafak:y-yok u-utanmadım ki.

 

Dediğinde genç adam büyük bir kahkaha atmıştı.

 

Gündüz Ağa: yalana bak. Yanaklar hiç öyle demiyor ama onu ne edeceğiz.

 

Küçük kız duyduğu şeyle kaşlarını çatmıştı. Bilerek yapıyordu bu adam o utançtan yerin dibine geçsin diye yapıyordu. Aniden öyle sözler edilir miydi hiç insana?

 

Şafak: ö-öyle şeyler a-aniden denir mi hiç ağam?

 

Gündüz Ağa: denmez mi hanım ağam?

 

Deyip sırıtmaya başladı. Öyle seviyordu ki karısının o tatlı, çaresiz utanmalarını. Tutamıyordu kendini hiç.

 

Şafak:d-denmez.

 

Diyerek bir hışımla yataktan kalkıp dolaba yöneldi. Aynadan genç adamın Sırıtışlarını gördüğünde hemen geri önüne dönmüştü. Sonrada hem kendine hemde genç adama kıyafet çıkarıp banyoya gitmişti. Banyoya girip aynaya baktığında yüzünün haline görmüştü.

 

Şafak: hihh domatese dönmüşüm.

 

Dedi kendi kendine gülerek. Bu adam ona çok iyi gelecekti onu anlamıştı küçük kız. Bir süre sonra ikisi de üzerini giyinip aşağı inmişlerdi ve herkes kahvaltıya oturmuştu. Bu gün gelecek misafirler ve yapılacak şeyler konuşulmuştu. En sonunda Yusuf ve Gündüz ağa gitmeye hazırlandı. Genç adam masadan kalkınca küçük kızda onunla birlikte kalkmış ve ikisi de kapının eşiğine geçmişlerdi. Şafak Gündüz ağaya ceketini giymesi için yardım etti.

 

Gündüz Ağa: sağolasın hatun. Birşey olursa dediğim gibi beni ararsın. Hiç tedirgin olmana da gerek yok çünkü hiçbirşey olmayacak ben sana güveniyorum.

 

Dediğinde küçük kızın gözünün önüne gelen saçlarını çekmiş, ona gülümsemisti. Küçük kız ise genç adamın karşısında eriyip gitmişti adeta.

 

Şafak:t-teşekkür ederim ağam.

 

Genç adam duyduğu cümleyle etrafta bakınıp. Yavaşça dudaklarını küçük kızın alnına bastırmıştı. Küçük kız'ın ise refleks olarak gözleri kapanmıştı.

 

Gündüz Ağa: Allah'a emanet ol hatun...

 

Şafak: sende ağam...

 

Artık Gündüz Ağa ve Yusuf gitmişlerdi ve Şafak'la Zeynep'te sofrayı toplayıp misafirlere yapılacak ikramlıklara geçmişlerdi. Bir süre sonra herşey hazırdı. Artık sadece gelecek misafirler kalmıştı ve onlarda çok beklemeden gelmişlerdi. Baya da kalabalık gelmişlerdi, Halalar, teyzeler, yengeler, kuzenler derken salon dolmuştu Şafak herkesle teker teker tanışıp kendinden çokça büyük olanların ellerini öpmüş, yaşına yakınlara da sarılmıştı. Herkes oturduktan sonra koyu bir sohbet başlamıştı bile çoktan, küçük kız genç Bir kadının ona çok iğneleyerek baktığını fark etmişti ama nedenini anlayamamıştı.

 

Teyze-1: kaç yaşındasın bakalım sen güzel kızım?

 

Dedi güler yüzüyle.

 

Şafak:on y-yedi teyze.

 

Dediğinde herkes bir şaşırmıştı.

 

Yenge-3: küçük gelin dedilerdi'de bu kadarda küçük sanmazdım ben Gülizar.

 

Hala-2:he valla pek küçükmüşsün. De hele bu zayıflıkla sen nasıl bebe doğuracaksın?

 

Dediğinde küçük kız kalakalmıştı. Böyle birşey hiç beklemiyordu. Yutkundu sertçe ve suyundan içmişti.

 

Hala-1: kız niye öyle dondun kaldın sen. Bebek yapmayacak mısın yoksa.

 

Şafak:ş-şey daha ç-çok erken yani yeni evlendik.

 

Hala-3:e gız bunun erkeni geci mi olurmuş. Bebek bu bekletilmeye gelmez. Maazallah sonra dedikodun çıkar.

 

Dediğinde Şafak çaresizce zeynebe bakmıştı, Zeynep ise kaşları çatık halasına bakmıştı. Tam konuşacaktı ki Gülizar hanım hemen olaya el atmıştı.

 

Gülizar hanım: meraklanmayasınız, elbet ki bir torun sahibi olacağız, Lakin gelinimin de dediği gibi çok erken daha Allah ne zaman nasip ederse o zaman olur bir bebekleri inşallah.

 

Dediğinde herkesi sus pus etmişti Gülizar hanım, bunlara hazırlamıştı çoktan kendini. Böyle laflar geleceğinden emindi. Bebek konusu kapandığında Zeynep ve Şafak ikramlıarı hazırlamaya mutfağa geçmişlerdi.

 

Zeynep:sen onlara bakma canım. Onlar hep öyleler. Lüzumsuz soruları sormayı çok severler. Canını sıkma sakın.

 

Şafak:y-yok canım sıkılmadı da biraz şaşırdım sadece.

 

Dedi küçük kız burukça. Ama akına o köşede oturup ona öldürücü bakışlar atan genç kadın gelmişti.

 

Şafak: Zeynep. Şu kenardaki kadın kim?

 

Zeynep şafağın tarif ettiği yere baktığında yüzü buruşmuştu.

 

Zeynep: şu sarı saçlı olan mı?

 

Dediğinde küçük kız onu onaylamıştı.

 

Zeynep: o bizim kuzenimiz. Ajda. En nefret ettiğim kuzenim diyebilirim sana. Gülsüm halamın en büyük kızı.

 

Şafak:bana niye öyle bakıyor peki? Ayrıca niye nefret ediyorsun ki?

 

Zeynep:abimin karısı olduğun için öyle bakıyor sana. O abime sevdalıydı bir zamanlar ama abim onu hep görmezden geldi. Çünkü hiç istemedi sürekli abimle evleneceğini söylüyotdu. Ama abim onu net bir şekilde reddetti tabi. O yüzden öyle bakıyor sana işte ve o şuan evde kaldı gibi birşey 27 yaşında ama kimseyle evlenmedi güya abimi bekliyordu hasbam. İşte bu yüzden sevmiyorum onu bencilin teki çünkü o .

 

Dediğinde Şafak duyduklarına inanmamıştı. Hiç böyle birşey beklemiyordu. Nedensizce hiçte hoşuna gitmemişti bu durum ve ayrıca içinde de bir rekabet hissi oluşmuştu.

 

Şafak: inanmıyorum. Gerçekten bu yaşa kadar bide abini mi bekledi yani? .

 

Zeynep: ya işte şeytanın teki o kadın ama abim artık senin birde öyle düşün kazanan sensin. O zaten abimi haketmiyordu.

 

Dediğinde Şafak tekrardan Ajda'baktı ve gerçekten de kalbinin kötülüğünün ne kadar belli olduğunu anlamıştı.

 

Şafak: neyse Zeynep bunları sonra konuşuruz. Biz işimize bakalım.

 

Derken kapıdan giren ajdayla ikisi de bakakalmıştı.

 

Ajda:bir bardak Su alabilir miyim.

 

Dediğinde Şafak tam verecekken, Zeynep onu durdu.

 

Zeynep: alabilirsin Tabi Ajda abla. Bardaklar şu dolapta. Diyerek dolabı gösterdi. Ve genç kadın ise ona memnunsuz bir şekilde bakarak suyunu alıp kenarı geçmişti.

 

Ajda:ee Şafak annemlerin de dediği gibi çocuğu o kadar geçmi düşünüyorsunuz gerçekten?

 

Dediğinde Şafak derin bir nefes almıştı.

 

Şafak:y-yeni evlendiğimiz için erken olduğunu d-düşunüyoruz.

 

Ajda: hayret oysaki Gündüz çok sever çocukları.

 

Küçük kız duyduğu şeyle içinden binlerce kez sabır dilemişti.

 

Ajda:ama belki senin doğuramayacağından kokmuştur çok zayıf ve çelimsizsin.

 

Dediğinde Zeynep ve Şafak birbirlerine bakmışlardı. Şafak sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu Zeynep ise karşısındaki kadını yolmamak için zor tutuyordu kendini.

 

Şafak: aksine o beni incitmekten çok çekiniyor. Ve herşeyin en iyisine layık olduğumu söylüyor her zaman. Bende vücudumdan razıyım. Herşey zamanla öyle değil mi. İnanıyorum ki Gündüz Ağa çok güzel bir eş olduğu gibi çokta iyi bir baba olacak...

 

Dedi ve karşısındaki kadını susturmuştu küçük kız. Ajda sinirli bakışlarını şafağa atarak mutfaktan çıkmıştı. Zeynep ise şaşkınca şafağa bakıyordu.

 

Zeynep: kız ne yaptın öyle biranda susturdun yellezu valla helal olsun be. Kimin yengesi.

 

Diyerek kahkaha atmıştı Şafak da kendi dediklerine şaşırsa da gerçekten o kadının dediklerine de çok üzülmüştü. Bunları düşünmeyerek işine döndü.

 

Şafak: hadi Zeynep biz işime dönelim bu sefer.

 

Dedi ve Zeynep'te onu onaylayarak işine dönmüştü. İkramlıklar da yenmiş sohbetler de edilmişti. Çoğu kişi şafağa iltifatlar yağdırmıştı güzelliğine hayranlıklarını dile getirmişlerdi. Saat beş olacaktı neredeyse ve artık herkes yavaş yavaş gitmeye başlamıştı Şafak hepsiyle de vedalaştıktan sonra sıranın ajdaya geldiğini görünce samimiyetsizce gülümseyip elini uzatmıştı.

 

Şafak: memnun oldum Ajda abla.

 

Dedi sistemli bir şekilde. Ve ikisi de el sıkıştıktan sonra. Artık herkes tamamen gitmişti. Zeynep'le Şafak ortalığı toplayıp salona geçmişlerdi. Gülizar hanım da Zeynep de şafağın suratının asık olduğunu anlamışlardı. Gülizar hanım dayanmıştı artık.

 

Gülizar hanım: benim güzel gelinim. Bir bakasın hele ananın yüzüne.

 

Dediğinde küçük kız başını kaldırmış ve Gülizar hanıma bakmıştı.

 

Şafak:buyur ana?

 

Gülizar hanım:senin canın O bebek mevzusuna mı sıkıldı yoksa?

 

Küçük kız tam cevap verecekken Zeynep atılmıştı lafa.

 

Zeynep:onu geçtik. Ajda cadısı geldi yılan gibi soktu kızı. Pis yelloz.

 

Gülizar hanım:ne zaman geldi o sizin yanınıza? Ayrıca ne dedi gene boş boğaz?

 

Zeynep: kıza demediğini bırakmadı ana. Neymiş çok zayıf ve çelimsizmiş neymiş çocuk doğuramazmiş.

 

Gülizar hanım: böyle mi dedi gız essah!

 

Zeynep;he valla ana öyle dedi ama yengemi bir görseydin öyle bir savunduki kendini hemen sus pus etti o yılanı.

 

Gülizar hanım: aferim benim güzel kızıma sen sakın onun dediklerine falan aldanma o öter öter susar.

 

Şafak: önemli değil ana. Ben üzülmedim o-onun söylediklerine de merak etmeyin.

 

Dediğinde Bir süre daha konuştuktan sonra sofrayı kurmaya başladılar artık saat altı olmuştu ve kapı çalmıştı küçük kız kapıyı açmaya gitti. Ve açtığında karşısında kocasını görmüştü. Bu gün onun yokluğunu çok çok hissetmişti. Ve onu özlediği

ni hissediyordu ufaktan ufaktan. Genç adam karşısındaki güzeller güzeli kadını görünce derince gülümsedi. Ve ikisi de içeri geçtiler Yusuf'a arkadan geliyordu. Küçük kız genç adamın ceketine uzandı.

 

Şafak:Hoş geldin ağam.

 

Gündüz Ağa: Hoş buldum hatun.

 

Dedi gülümseyerek. Yusuf'a da hoş geldin dedikten sonra içeri geçti üçüde, diğerlerinin de hoş geldin fastı bitince, Gündüz Ağa ve Yusuf yukarı çıkıp kıyafetlerini değiştirdikten sonra herkes yemeğe oturmuştu ve sohbet muhabbetle bitmişti yemekte. Sabahki olanlardan Gündüz Ağa'ya bahsetmek istememişti küçük kız, Gülizar hanım ve Zeynebe söylemişti kendisinin söylemek istediğini ve onlarda anlayışla karşılamıştı. Yemekte bittikten sonra Gündüz Ağa ve Şafak valizlerini hazırlamaya geçmişti yola çıkmak için hazırlanıyordu. Lakin Gündüz ağa şafağın yüzündeki durgunluğu fark etmişt.

 

Gündüz Ağa: Hatun? Senin neyin varda durgunsun böyle. Geldiğimden beri, arayamadım da ben seni Sabah.

 

Şafak:y-yok ağam iyiyim ben.

 

Gündüz Ağa:var sende birşeyler Hatu. Hadi söyleyesin gelenler mi bir laf etti?

 

Küçük kız burukça başını sallamıştı, olumsuz anlamda .

 

Şafak:g-gerçekten birşey yok ağam. Merak etme.

 

Dediğinde genç adam oturduğu yerden kalkıp küçük kıza yaklaşmıştı.

 

Gündüz Ağa:ne olduğunu söylüyor musun yoksa ben Zeynep'i çağırıp herşeyi anlattırayım mı?

 

Derken tek kaşını tehditkar bir şekilde kaldırmıştı.

 

Şafak:a-ama b-birşey yo-

 

Demeye kalmadan genç adam onun lafını kesip kapıya yönelmişti.

 

Gündüz Ağa: iyi sen bilirsin küçük hanım.

 

Şafak:tamam tamam! A-anlatacağım.

 

Dediğinde genç adam, usulca yatağa oturdu ve yanını pat patladı.

 

Küçük kızda yavaşça yatağa oturduğunda, sertçe yutkundu. Ve söze nasıl gireceğini düşündü.

 

Şafak:ş-şey

 

Gündüz Ağa:ney Hatun hayde de hele.

 

Dedi endişeli bir şekilde.

 

Şafak:bu gün halalarından birkaç tanesi b-bebek konusunu a-açtılar.

 

Genç adam duyduğu şeyle şaşırmıştı, bu kadar erken ne konusuydu bu.

 

Gündüz Ağa:ne konusuymuş bu erkenden?

 

Derken odanın kapısı çalmıştı.

 

Gündüz Ağa:gel.

 

Dediğinde kapıdan Zeynep girmişti.

 

Zeynep: gelebilir miyim ağabey?

 

Gündüz Ağa çatık kaşlarıyla onaylamıştı Zeynebi, ve oda içeri girmişti.

 

Gündüz Ağa:gel bakayım anlat şu mevzuyu. Ne dediler de üzdüler şafağı?

 

Zeynep:ha o konu mu?

 

Diyerek Zeynep şafağa bakmıştı o ise burukça kafa sallamıştı.

 

Zeynep:halam gitti dan diye kıza bebek ne zaman diye soruyor. Şafakta tabiki de böyle bir soru direk beklemediği için haliyle şaşırdı ama daha çok erken olduğunu söyledi, oda bebeğin erkeni geci mi olurmuş eğer çok geciktirirseniz doğuramadı derler diyor.

 

Genç adam duygularıyla şaşkınca şafağa baktı, iyide o daha kaç yaşındaydı da bu soruları ona rahatça yöneltmişlerdi. Birde salak gibi kendisi de hiç aramamıştı işlerin yoğunluğundan.

 

Gündüz Ağa: HasbinAllah yav karının ettiği lafa bak. Utanmuyorlar bide hiç.

 

Dedi burnundan soluyarak. şafağa dikkatlice izliyordu ama onun çıtı çıkmıyordu.

 

Gündüz Ağa:ee sonra ne oldu?

 

Zeynep:sonrada işte Şafak çok zayıfmış, çok çelimsiz miş zaten çocuğu zor doğururmuş. Lüzumsuz lüzumsuz laf ettiler. O sırada anam girdi zaten lafa toparladı ortalığı.

 

Gündüz Ağa:yahu kime ne ki benim yapacağım bebekten de herkese dert olmuş, ayrıca Şafak çok mu büyük de bedeni de büyük olacakmış.

 

Zeynep: lüzumsuzlar işte, sonra biz o konuyu kapatıp mutfağa geçtik. Ama orda da bizi Ajda hanım rahat bırakmadı maalesef.

 

Dediğinde Gündüz Ağa duyduğu isimle ağzından çıkan küfüre sahip çıkamamıştı,

 

Gündüz Ağa:siktir onun ne işi var.

 

Dediğinde Şafak duyduğu küfür ve aldığı tepkiye genç adama baktı.

 

Zeynep: gelmiş işte hadsiz birde emrediyor Su içecekmiş bizden istiyor bende kalk kendin al dedim ona bozuldu geçti kenarı, yine şafağa bebek meselesini soruyor, o kadar geç mi olacak, çok zayıfsın, Gündüz çocukları çok sever ona göre davran, gitti kıza sende çocuk doğuramayacaksın bu gidişle dedi resmen.

 

Genç adam küçük kıza baktığında yüzünün iyice kızardığını fark etmişti.

 

Gündüz Ağa:yahu kadın diye ağzımı da bozamıyorum, mal söylenecek çok laf var.

 

Zeynep:sonra Şafak onun ağzının payını iyi bir verdi ve postaladı valla.

 

Genç adam duyduğu şeyle tekrar şafağa baktı ve ve tek kaşını kaldırdı şaşırmıştı.

 

Gündüz Ağa:ne dedi?

 

Zeynep:senin onu incitmek istemediğini ve daha ikinizin de çok erken olduğunu düşündüğünüzü söyledi. Ha bide senin çok güzel bir eş olduğun gibi muhteşem bir baba olacağını da tabi.

 

Dediğinde küçük kız Zeynebe aşk olsun derecesine baktığında Zeynep'te omuz silkmişti.

 

Gündüz Ağa: tamam gülüm sen çıkabilirsin.

 

Zeynep aldığı komutla başını sallayıp odadan çıkmıştı genç adam küçük kıza döndü.

 

Gündüz Ağa:olanlar için senden çok çok özür hatun, birde bugün arayamadım seni çok yoğundu şirket ve ihmal ettim onca şey olmasına rağmen.

 

Şafak:ö-önemli değil a-ağam işin daha önemli.

 

Gündüz Ağa: hayır hayır asıl beni için en önemlisi sensin lütfen öyle düşünme. Ayrıca o kadınların dediklerini de sakın kâleye alma sen benim için en iyisisin.

 

Dediğinde küçük kız başını eğmişti, aklına o kadın geliyordu onun öldürücü bakışları ve iğneleyici sözleri geliyordu.

 

Şafak: A-ajda abla bana ç-çok sinirliydi. Neden onu görmezden geldin ki ilk zamanlar?

 

Genç adam duyduğu şeyle Zeynep'in herşeyi anlattığını anlamıştı ve Mahçupca küçük kıza yaklaştı.

 

Gündüz Ağa:belki de seni beklemişimdir? Hem o kadınla hiçbir zaman kendimi aynı yere koymadım hiç istemedim, Zeynep söylemiştir zaten. Seni kıskandığı için sana öyle davranmıştır bugün. Çünkü o hep kötülüğü seçti. Ben senden razıyım, sende benden razı ol. Gerisini boş ver.

 

Dediğinde küçük kız başını usulca salladı. Genç adam çenesinden tutarak eğik başını kaldırdı ve birbirlerine bakmalarını sağladı.

 

Gündüz Ağa: üzme lütfen kendini. Yüzün asık oldukça benim içim gidiyor hatun. Senden çok güzel ana olacak bak gör, senin de dediğin gibi belki benden de çok güzel bir Baba olur. Hm?

 

Dedi genç adam sırıtarak. Küçük kız hafifçe tebessüm etti utançla karışık. Bir süre sonra valizleri de hazırdı ve artık sadece şafağın Selim'le görüşmek istemesi vardı. Bunu genç adama söylemeye çok çekiniyordu ama yinede ağabeyini görmeden gitmek istemiyordu.

 

Şafak:ş-şey benim s-senden bir isteğim o-olacaktı ağam.

 

Genç adam pür dikkat küçük kızı dinlemeye koyuldu.

 

Gündüz Ağa:buyur hatun. Emrin olur.

 

Şafak:b-ben ağabeyimi de görmek istiyorum g-gitmeden. Olur m-mu?

 

Dediğinde genç adam küçük kızın boynunun bükülüp gitmesine dayanamamış ve hemen cevap vermişti.

 

Gündüz Ağa: meraklanmayasın hatun ağabeyini görmek isteyeceğini tahmin ettiğim için sabah onunla konuştum, gelecek birazdan burda olur.

 

Derken kapı çalmıştı bile çoktan.

 

Şafak:hih geldii.

 

Çocuk gibi sevinmesine genç adam gülümsemiş ve ikisi de aşağı inmişti.

Zeynep kapıyı açmaya yöneldi ve karşısında Selim'i görmeyi hiç beklemiyordu. Bir anda dili tutuldu sanmıştı. Selim ise gördüğü kadınla eriyip gitmişti.

 

Zeynep:h-hoş geldin a-ağabey. Buyur.

 

Dediğinde Selim, zor da olsa yine abi lafına dayanarak içeri geçmişti.

 

Selim: hoş buldum Zeynep.

 

Yukarıdan inen şafakla da bir güzel sarıldıktan sonra herkesle hoş geldin fastını bitirince koyu bir sohbet başlamıştı. Zeynep arada Selim'in kaçamak bakışlarını gördükçe içi türemiştir. Ama bunun nedeni neydi ne olmasını istiyordu kalbi? O bunu hiç anlamıyordu, birkaç saat de sohbet muhabbetle geçince artık Şafak ve Gündüz Ağa'nın gitme vakti gelmişti herkesle vedalaştıktan sonra dağ evinin yolunu tutmuşlardı birazcık uzun bir yolculuk onları bekliyordu. Dağ evinde neler olacağını ve nasıl geçeceğini düşünerek yolculuklarına başladılar...

*SİZCE DAĞ EVİNDE NELER OLACAK

*GERÇEKTEN ÇİFTİMİZ BİRBİRLERİNE ALIŞACAKLAR MI?

*SELİM VE ZEYNEP'İN ARASINDA NELER OLACAK?

 

NOT:BEN GELDİM GÜZELLERİM. İNŞALLAH BÖLÜMÜ BEĞENİRSİNİZ. YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI MERAKLA BEKLİYORUM. LÜTFEN TAKİPÇİ İŞİNDE DE BANA DESTEK OLURSANIZ ÇOK SEVİNİRİM. EĞER KONUŞMAK İSTEDİĞİNİZ BİR DURUM OLURSA ÖZELDEN DİREK YAZABİLİRSİNİZ. SİZLERİ ÇOK SEVİYORUM VE BOL BOL ÖPÜYORUM. İYİ OKUMALAR DİLERİM ÇİÇEKLERİMM🌺💐✨🫠...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 30.09.2024 18:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...