21. Bölüm

~18-GERÇEKLER...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR.ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

Gerçek olarak bildiğiniz herşey, derin darbeler ve dayanılmaz acılarla, dönüp dolaşıp yine sizi bulur...

 

YAZAR 

 

Yolculuk hala devam ederken, Genç adam bir marketin önünde durdurmuştu arabayı, ve küçük kız da koltuğa yasladığı kafasını kaldırmıştı biranda araba durunca.

 

Şafak:noldu ağam?

 

Dediğinde genç adam emniyet kemerini çıkarırken konuştu.

 

Gündüz Ağa:eve alışveriş yapacağız hatun, orada yiyecek birşey yoktur ki uzun zamandır gidilmemişti.

 

Dediğinde küçük kız başını sallamıştı. Ve gözlerini kırpıştırarak genç adama baktı.

 

Şafak: bende mi g-geleceğim?

 

Küçük kızın bu söylediğine genç adam gülümsemişti.

 

Gündüz Ağa: sen gelmeyeceksinde ben ne alacağım orada? Gelesin de gösteresin ne istiyorsan.

 

Dediğinde küçük kız Mahçupca başını salladı.

 

Şafak:d-doğru ya.

 

İkisi de arabadan inip markete gitmişlerdi meyve,sebze,erzak, falan derken herşeyden yetecek kadar göz kararı almışlardı. En sonunda abur cubur reyonuna gelmişlerdi ve genç adam küçük kıza, küçük kızda ona bakmıştı.

 

Gündüz Ağa:al bakalım canının çektiğini hatun.

 

Küçük kız genç adamın bu söylediğine karşı çekinerek karşısında duran bir sürü yiyeceğe bakmıştı. Çikolatalara zafı vardı küçük kızın. Hele ki bitterli olanlarına. Bitterli çikolataya uzanmıştı ve bitene eline almıştı. Genç adama baktığında dikkatlice elindekine bakıyordu.

 

Gündüz Ağa:e birtek o mudur canının çektiği.

 

Deyince, küçük kızda başını sallamıştı. O zaten öyle bir sürü abur cubur sevmezdi ki bir elma şekeri birde çikolataları canı isterdi.

 

Şafak:b-bu sadece. D-diğerlerini s-sevmiyorum ki ben, bir ç-çikolatalar, birde elma şekeri.

 

Dediğinde genç adam gülümsedi kocaman, çocuk gibiydi karşısındaki kadın, öyle nayif ve öyle nazikti ki içi gidiyordu bu tatlılıklarına.

 

Gündüz Ağa:eh eyi o zaman madem birtek onu seviyorsun bizde onu alalım o halde.

 

Diyerek raftaki hiç açılmamış kutuyu almıştı eline.

Küçük kız şaşkınca genç adama baktı bu kadarını da beklemiyordu.

 

Şafak:a-ağam bu kadarı da çok fazla. G-gerek yoktu ki.

 

Dedi mahcubça.

 

Gündüz Ağa:e madem tek bunu seviyorsun bizde tek bundan alalım hatun. Hadi bakalım düş önüme.

 

Küçük kız şaşkındı, ama bir o kadarda mutlu olmuştu. Genç adamın böyle nazik hareketlerini çok sevmişti küçük kız.

 

Şafak: teşekkür ederim.

 

Dediğinde genç adam gülümsedi.

 

Gündüz Ağa: asıl ben teşekkür ederim küçük hanım.

 

Küçük kız niye öyle dediğini anlamamıştı. O niye teşekkür ediyordu ki?

 

 

Şafak:b-ben birşey yapmadım k-ki.

 

Gündüz Ağa:bana geldin, benim oldun ya e o yetmez mi hatun?

 

Dediğinde küçük kız utanarak yürümeye başlamıştı. Genç adamda onun bu hallerine gülerek onu takip etmişti. En sonunda artık tekrar yola devam etmişlerdi ama genç adam arabanın deposunun azaldığını görmüştü ve en yakın benzinlikte durmuştu. Küçük kız anlamıştı neden durduğunu ve etrafa bakındı.

 

Genç adam: hatun depo azalmış ben iki dakikaya gelirim ihtiyacın varsa sende inebilirsin.

 

Şafak:,yok sağol a-ağam.

 

Dediğinde genç adam başını sallayıp. Hemen içeri gitmişti. Ve işini halletmiş tam para ödeyecekken kenarda duran elma şekerine takılmıştı gözleri gülümsemiş ve hemen onu eline alıp parayı da ödeyip çıkmıştı. arabaya doğru giderken şekeri arkasında saklayarak binmişti arabaya. Küçük kız adama dikkatlice bakarken ellerinin arkada olmasını anlamamıştı. Genç adam küçük kızın merakla bakan gözlerini görünce sırıttı, ve elindeki şekeri biranda ona uzattı.

 

Şafak:hihhh elma şekeri!

 

Dedi heyecanla. O kadar mutlu ediyordu ki bu elma şekeri onu çok mutlu hissediyordu. Küçük genç adama bakıp gülümsedi. Hiçbirşeyi unutmuyordu. Laleleri de unutmamıştı bu adam çok muhteşem bir insandı. Küçük kız bir elindeki şekere birde genç adama bakıp gülümsedi, sonra düşündü teşekkür amaçlı küçücük bir sarılsa ne olurdu ki, diye düşünürken biranda sarıldı genç adamın boynuna, o da küçük kızın belinden tutmuştu aniden ve saçlarını kokladı. Küçük kız ise genç adamın buram buram gelen kokusuna mest olmuştu, ama şuan konuşması lazımdı.

 

Şafak:b-bu kadar d-düşunceli olduğun için ç-çok teşekkür ederim a-ağam, beni çok mutlu e-ettin...

 

Dediğinde genç adamın içi kıpır kıpır olmuştu gülümsemişti kocaman, bu sözleri ondan duymanın bir başka hali vardı sanki...

Yavaşça geri çekilerek küçük kızın alnına dudaklarını bastırdı.

 

Gündüz Ağa:oy Ağan sana kurban olsun Hatun. Seni mutlu etmekten başka bir işim olmaz ki benim. Sen mutlu ol ben zaten dünyanın en güçlü,en mutlu adamı olurum o zaman...

 

Küçük kız duyduğu cümlelerle hafifçe tebessüm etti ve utanarak geri çekildi. İkisi de çok mutluydu. Ve artık yolculuğa tamamen devam etmişlerdi. En sonunda dağ evine varabilmişlerdi. Küçük kız gördüğü yerle çok şaşırmıştı, burası da konak kadar olmasa da gayet büyüktü. Ve çok güzel gözüküyordu. O arabadan inerken, genç adamda ardından inmişti. Her yer karanlık olduğu için genç adam arabanın farlarını açık bırakmıştı. Küçük kız hala eve bakmaya devam ederken biranda önünde belirip havlayan köpekle nerden geldiğini bilemedi. Tiz bir çığlıkla kendini genç adamın kucağına attı. Genç adam ne olduğunu anlamayarak endişeyle küçük kızı kucağına aldı ve etrafa bakındı.

 

Gündüz Ağa:ne oluyor kadın.

 

Küçük kız korkuyla başını genç adamın boynuna bastırıyordu.

 

Şafak:k-köpek!

 

Genç adam önünde duran köpeğe baktı. Ve biranda gülümsedi. Ödü kopmuştu genç adamın birşey oldu diye.

 

Gündüz Ağa:bak bakalım sen bı bana cimcime.

 

Küçük kız başını yavaşça kaldırıp kızarmış gözleriyle genç adama baktı.

 

Gündüz Ağa:bundan mı korktun sen kadın?

 

Dediğinde küçük kız hızlıca başını sallamıştı. Genç adam anında bir kahkaha patlatmıştı ortaya. Küçük kız ona anlamaz bakışlarını sunuyordu.

 

Gündüz Ağa:yahu sen bunun neresinden korkuyorsun ki, bak hele şuna benim karabaştır bu.

 

Küçük kız duyduğu şeyle şaşırmıştı. Köpeği mi vardı yani?

 

Şafak:s-senin köpeğin mi o-o?

 

Dediğinde, genç adam başını sallayıp küçük kızı kucağından yavaşça indirmişti.

 

Gündüz Ağa: benim köpeğim ya. Benimle büyüdü o ondan korkma kadın, hiç Zarar vermez sana.

 

Küçük kız genç adam öyle desede yinede çok korkuyordu. Köpeklerden hiç hoşlanmazdi ki o küçüklüğünden beri. Ama bu adam onunla Birlikte büyüdüğünü söylüyordu.

 

Gündüz Ağa: birşey yapmaz hatun. Sevmek isteisin?

 

Küçük kız anında olumsuz anlamda başını sallamıştı.

 

Gündüz Ağa: seni onunla yarın gündüz gözü tanıştırayım. Şimdi çok geç oldu.

 

Diyerek köpeğin yanına gidip onunla birşeyler konuştu ve onu öpüp gelmişti.

 

Şafak:ben hiç s-sevmem ki k-köpekleri.

 

Gündüz Ağa: karabaş öyle bildiğimiz köpeklerden değil hatun. Tanışınca anlarsın merak etme.

 

Küçük kız usulca başını sallamıştı. Sonra aklına gelenle çok utanmıştı. Adamın üstüne çullanmıştı daha demin. Gerçekten tam bir rezillikti bu. Genç adam arabanın ardından eşyaları almaya gitmişti.

 

Şafak: ş-şey daha demin aniden kendimi ü-üzerine attım k-kusura bakma ağam.

 

Dediğinde genç adam başını olumsuz anlamda salladı. Bir yandan da poşetleri almaya çalışıyordu.

 

Gündüz Ağa:yahu ne kusurmuş arkadaş. Yok senin kusurun kadın. Olamaz da! Hayde düş önüme de girelim artık şu eve!.

 

Dediğinde küçük kız hemen başını sallayıp hızlı adımlarla önden ilerlemeye başladı.

 

Gündüz Ağa:al bakalım cebimden anahtarı.

 

Dediğinde küçük kız başını salladı.

 

Şafak: hangisinde ki?

 

Gündüz Ağa: sağ tarafta olması lazım.

 

Küçük kız elini kot pantolonun cebine atıp almıştı en sonunda anahtarı. Ve açmıştı artık kapıyı. Etrafına baktığında her yerin muazzam olduğunu fark etmişti burası gerçekten de tam bir dağ eviydi. Genç adam poşetleri mutfağa koyup geldiğinde küçük kız hala etrafı inceliyordu.

 

Gündüz Ağa: beğendin mi bakalım?

 

Şafak: çok beğendim, ç-çok güzel.

 

Dediğinde genç adamın kocaman gülümsedi.

 

 

Gündüz Ağa:gel o zaman gezdireyim seni Eyice bi.

 

Dediğinde küçük kız heyecanla başını salladı ve minik adımlarla genç adamı takip etmeye başladı.

 

Gündüz Ağa: burası mutfak.

 

Küçük kız her yeri detaylıca inceliyordu. O kadar beğenmişti ki, mutfağın ahşap ve mermer desenlerle buluşması harika olmuştu beyaz renkler ağırlıklıydi. Bir süre daha orada kaldıktan sonra yukarıyı gezdirmeye başlamıştı. Bir kaç tane oda daha gezdikten sonra en son iki oda kalmıştı.

 

Gündüz Ağa: burası da benim her zamanki gibi çalışma odam.

 

Küçük kız genç adamın sadeliğine hayran kalıyordu. Heryerde de kullanılmıştı bu sadelik ve çok hoş duruyordu. En sonunda son bir odaya gelmişlerdi orası da muhtemelen yatak odasıydı. içeri girdiklerinde çok güzel döşenmiş bir oda ile karşılaşmıştı küçük kız, siyah rengin ağırlıklı olduğu bu oda gerçekten çok güzeldi.

 

Gündüz Ağa: beğendin mi burasını da?

 

Şafak:evet hemde çok beğendim.

 

Genç adam duyduğu cevapla memunca gülümsedi.

 

Gündüz Ağa:eh eyi o zaman ben valizleri de getirmeyin arabadan. Ufaktan yerleşelim.

 

Şafak:şey b-bende mutfağı yerleştireyim o zaman.

 

Dediğinde genç adam başını sallamış, ve ikisi de aşağı'ya inmişlerdi. Genç adam küçük kıza neyin nereye koyacağını gösterip valizleri getirmeye gitmişti. Sonra oda küçük kıza yardım ederek eşyaları. Yerleştirmeye başlamışlardı. Genç adam poşetin içinden çıkan bitterli çikolatalara baktı. Şaşırmıştı çünkü Bitter çok acıydı nasıl yiyordu ki diu düşündü.

 

Gündüz Ağa: hatun?

 

Dediğinde küçük kız eşyaları yerleştirdiği yerde ona cevap verdi.

 

Şafak: buyur ağam?

 

Gündüz Ağa: sen bu acı çikolatayı nasıl yiyorsun?

 

Küçük kız genç adama baktı ve elindeki bitter çikolatayı gördü.

 

Şafak: acı değil ki o ağam.

 

Dedi iddialı bir şekilde.

 

Gündüz Ağa: nasıl acı değil, e ben yedim bundan acıydı.

 

Şafak:b-bence değil.

 

Dediğinde genç adam meraklanmış ve paketi açıp bir ıstırık almıştı. Aldığı anda yüzü buruşmuştu.

 

Gündüz Ağa: hani acı değildi cadı!

 

Küçük kız genç adamın bu hallerine gülmekten başka hiçbirşey yapamamıştı. Ama onunla dalga geçmek için söylememişti ki acı olmadığını gerçekten de küçük kıza hiç açısı gelmiyordu.

 

Şafak:a-ama acı değildi ki.

 

Deyip genç adamın elindeki paketi usulca almıştı ve yemeye başlamıştı. Genç adam ona şaşkınca bakarken o ise paketin hepsini bitirmişti neredeyse.

 

Gündüz Ağa:sen bu ufaklık halinle onu nasıl yiyorsun anlamadım vallahi, ben bir ıstırık aldım zor yedim. Tamam normalde zit acı kahve içerim ama bu bi değişik.

 

Küçük kız kalan paketi tekrardan genç adama uzattı.

 

Şafak; alışınca öyle değil ki, gerçekten bir tane daha ısır lütfen.

 

Genç adam küçük kıza dayanamamış bir ısırık daha almıştı ilki kadar acı gelmemişti gerçekten.

 

 

Gündüz Ağa:ana! Harbiden acı gelmedi bu sefer o kadar.

 

Küçük kız gülümsemişti.

 

Şafak:söylemiştim.

 

İkisi de çikolatalarını yedikten donra işlerine devam etmişlerdi. Valizleri de yerleştirdikten sonra artık yatma vakti çoktan gelmişti bile. Saat gece ikiye geliyordu. Genç adam duş almış ve yatağa geçmişti küçük kız ise duş almaya gerek duymayarak pijamalarını giyip yatağa geçmişti. İkisi de huzurla kapatmıştı gözlerini.

 

Konakta ise işler aynı gidiyordu. Tabiki de herkes Şafak ve Gündüz Ağa'nın yokluğunu çok hissetmişti. Ev halkı yatalı çok olmuştu lakin. Zeynep'in gözüne bir gram uyku girmiyordu. Sürekli aklında Selim'i düşünüyor, sürekli gözünün önüne onun gözleri geliyordu. Kendine kızıyordu yattığı yatak taş olmuştu ona sanki, yerinde duramıyor, dönüp duruyordu. Öyle çaresiz hissediyordu ki. Neydi bu içine düştüğü şey bilmiyordu, sanki Araftaydı adeta. Çok yanlış şeyler düşünüyordu aklı, kalbi de ona ayak uyduruyordu sanki. Ama en sonunda saat üç civarlarında uykuya dalmayı başarmıştı.

 

Sabah olduğunda genç adam yavaşça gözlerini açtığında küçük kızla karşı karşıya gelmişti. O mışıl mışıl uyuyordu. Saatte baktığında on buçuğa geliyordu, yataktan yavaşça kalktı ve banyodaki işlerini halledip aşağıya indi ve güzel bir kahvaltı hazırladı. Sonra tekrar yukarı çıkıp küçük kızı uyandırmaya çalıştı.

 

Gündüz Ağa:hatun?

 

Şafak:hmmm

 

Dediğinde genç Adam kocaman gülümsedi.

 

Gündüz Ağa:hatunum...

 

Şafak:hmmm

 

Diyerek yerinde develenmişti.

Gündüz Ağa: herkese sabah oldu, gün doğdu. Lakin ben hala karanlıktayım hatun. Uyan ki benimde güneşim doğsun çıkayım şu karanlıktan.

 

Dediğinde küçük kız bütün dediklerini duymuş ve anında yanakları kızarmıştı. Yavaşça gözlerini açıp genç adama baktı. Böylesine güzel kelimeleri nasıl biranda hemen bulupta söyleyebiliyordu ki?. Diye düşündü. Yavaşça yatakta oturur hale geldi ve gözleri saate kaydı ama gördüğü rakamla resmen şaşkına dönmüştü. Saat öyleni geçmek üzereydi neredeyse. Küçük kız hemen yataktan kalkmaya hazırladı kendini.

 

Şafak: a-ağam u-uyuya kalmışım kusuru b-bakma. Ben h-hemen hazır edeyim kahvaltıyı.

 

Dedi mahcubiyetle. Genç adam omuzlarından tutarak onu durdurdu.

 

Gündüz Ağa; Hatun dur hele bı hemen eftiklenme, olur öyle şeyler geç yattık dün gece, ayrıca ben hazırladım kahvaltıyı hayde sende elini yüzünü yıka da gel.

 

Dediğinde küçük kız şaşkınca genç adama bakmıştı. Gerçekten de kahvaltıyı o mu hazırlamıştı?

 

Şafak:t-tamam.

 

Genç adamın aldığı cevapla aşağıya indi ve hemen ardından küçük kızda gelmişti. Gördüğü sofraya şaşıp kalmıştı. Öyle mükemmel görünüyordu ki herşey. Hiç beklemiyordu böyle birşeyi, birisi gelip koskoca Zangar konağının ağası Gündüz Ağa kahvaltı hazırlarmış dese hiç inanmazdı. Lakin şimdi krallara layık sofra duruyordu tam önünde.

 

Şafak: g-gerçekten sen mi yaptın a-ağam bu kadar ş-şeyi?

 

Dediğinde Gündüz Ağa gülümseyerek başını sallamıştı.

 

Gündüz Ağa:he ya vallahi ben yaptım. E otur bi ye iç de asıl o zaman gör.

 

Dediğinde küçük kız sofraya oturmuş ardından genç adamda oturmuştu ve kahvaltıya başlamışlardı. Herşey o kadar lezzetli olmuştu ki küçük kız ilk defa bir kahvaltı da bu kadar çok yemişti.

 

Gündüz Ağa: beğendin mi hatun.

 

Dediğinde küçük kız heyecanla başını sallamıştı.

 

Şafak:ç-çok beğendim ağam e-ellerin dert görmesin i-inşallah...

 

Dediğinde genç adam gülümsemişti.

 

Gündüz Ağa: afiyet olsun gülüm. Sen yeter ki ye.

 

Küçük kız ve genç adam mutlulukla kahvaltılarını da yapmışlardı birlikte. Sonra sofrayı da beraber toplayıp salona geçmişlerdi.

 

Gündüz Ağa: e hatun söyle bakalım neler yapmak istersin?

 

Şafak: nasıl y-yani?

 

Gündüz Ağa: istediğin ne varsa söyle ben hepsini yapmaya hazırım.

 

Dediğinde küçük kız biraz düşündükten sonra aklına gelenle gözlerini açmıştı.

 

Şafak:şey bana b-bahçeyi gezdirecektin? Olur mu?

 

Dedi başını hafif yana yatırarak. Genç adam küçük kızın saçlarını karıştırarak onu sevdi ve gülümsedi.

 

Gündüz Ağa: olmaz mı olur tabi hatun.

 

Dediğinde dışarı çıkmışlardı ve ilk baş karabaştan başlamışlardı. Küçük kız geride çekinerek dururken genç adam onun gelmesini istedi.

 

Gündüz Ağa: gelesin hatun hiçbirşey etmez o sana gelde bak.

 

Küçük kız yavaş yavaş yaklaşmıştı köpeğe.

 

Şafak: hadi ısırırsa?

 

Dediğinde genç adam kahkaha atmıştı.

 

Gündüz Ağa:ısırmaz merak etmeyesin.

 

Dediğinde küçük kız köpeğe birazcık daha yaklaşmıştı karabaş ise yavaşça şafağa sürtünmüştï. Küçük kız gülümseyerek yavaşça başını sevmişti karabaşın.

 

Şafak: g-gerçekten de bu d-diğer köpekler gibi değil.

 

Gündüz Ağa:ben ne dedim sana. Bak hemde çok sevdi seni.

 

Dediğinde karabaş şafağın ellerini yalamaya başladı. Gündüz Ağa karabaşın yanına yaklaştı.

 

Gündüz Ağa:bak oğlum ben sana ne dedim sevilmeyecek bir kadın değil ki o...

 

Dediğinde küçük kız utanarak ona baktı.

 

Şafak: bende çok s-sevdim Karabaşı.

 

Gündüz Ağa:eh karabaşala arayı düzelttiğimize göre gel birde arkayı gezdireyim sana.

 

Şafak:orda ne var ki?

 

Gündüz Ağa:bilmem ki?

 

Dedi boynunu bükerek ve küçük kızı arka tarafa götürdü. Küçük kız gördüğü simsiyah atla gözlerine inanmamıştı o kadar güzel ve pürüzsüzdü ki muhteşem görünüyordu.

 

Şafak:hihhh b-bu çok güzel.

 

Diyerek atın yanına koştu.

 

Gündüz Ağa: beğendin mi?

 

Dediğinde küçük kız hızlıca başını salladı ve atı sevmeye başladı. Atları çok severdi o eskiden o çok küçükken onların da vardı ama satılmıştı.

 

Şafak: çok çok beğendim ağam.

 

Dediğinde Gündüz Ağa gülümsemiş ve onun yanına gitmişti. Bir süre bahçede atla vakit geçirdikten sonra artık akşam vakti yaklaşmıştı. Birlikte çok güzel bir sofra hazırlamışlar, ayrıca çok eylenmişlerdi bunları yaparken. Yemeği yedikten sonra Gündüz Ağa çalışma odasında birkaç işinin olduğunu ve uzun süreceğini söyleyerek gitmişti. Şafakta mutfağı toparlayıp yukarı çıkmıştı. Küçük kız sıcak bir banyoya ihtiyacı olduğunu düşünerek banyoya girmişti, rahat takılıyordu da. Çünkü Gündüz Ağa'nın işlerinin gerçekten uzun süreceğini biliyordu. Banyoya girip kendini sıcak suyun altına bırakmıştı. Genç adam ise birkaç işi halletmiş lakin birazını da sonra yaparım diyip bırakmıştı karısıyla vakit geçirmek istiyordu o. Odadan çıkıp yatak odasına gitti ama odada karısını göremeyince balkona bakındı ki tam dışarı çıkacakken banyodan gelen su sesleriyle durdu ve yatağın ortasına oturup onun çıkmasını bekledi. Nasıl olsa sürekli üstünü yanına alıyor diyerek rahatsız olmayacağını düşündü. Küçük kız en sonunda banyosunu bitirmiş ve havlulara uzanmıştı ama hiç bornoz kalmamıştı sadece saç havluları kalmıştı onlarda çok küçük değildi ama kısaydı işte. Yapacak birşey yok diyerek kendini güzelce o havluya sardı ve banyodan çıktı. Banyodan çıkar çıkmaz karşısında genç adamı görmeyi beklemiyordu tabiki de ve oracıkta dona kalmıştı. Genç adam gördüğü şeyle dona kalmıştı, küçük kızın bedeni gözleri önündeydi, tam tamamen süzecekken küçük kız bedenindeki morlukları ve çökükleri görmesiyle kaşları birbirine girmişti. Neydi bunlar neyin nesiydi bu izler??

 

SİZCE GÜNDÜZ AĞA NASIL BİR TEPKİ VERECEK YARA İZLERİNE KARŞI??

 

MAHSUN AĞAYA BU SAATTEN SONRA NE OLACAK??

 

SELİM VE GÜNDÜZ AĞA'NIN ARASI NASIL GİDECEK??

 

NOT: HEMEN GELDİM CANLARIM. TAM ZAMANINDA ATAMADIM AMA SONDA BOMBAYI KOYDUM. HEPİNİZE İYİ OKUMALAR DİLİYORUM VE SİZLERİ ÇOK ÇOK ÖPÜYORUM. AYRICA ÇOK GÜZEL İLTİFATLAR ALIYORUM VE SİZLERLE GURUR DUYUYORUM. İYİKİ VARSINIZ İYİKİ BENİMLESİNİZ ÇİÇEKLERİM...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 07.10.2024 23:39 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş