7. Bölüm

5-KARMAKARIŞIK...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR. ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

𝐘ı𝐥𝐝ı𝐳𝐥𝐚𝐫 𝐤𝐚𝐝𝐚𝐫 𝐩𝐚𝐫𝐥𝐚𝐤 𝐛𝐢𝐫 𝐡𝐚𝐲𝐚𝐭ı𝐦ı𝐳 𝐨𝐥𝐬𝐚,

𝐲𝐢𝐧𝐞 𝐝ö𝐧ü𝐩 𝐝𝐨𝐥𝐚ş𝐚𝐜𝐚ğı𝐦ı𝐳 𝐲𝐞𝐫 𝐠ö𝐤𝐲ü𝐳ü...

 

GÜNDÜZ AĞA

 

Giden kızın arkasından bakakkalmıştım.ve derin bir iç çektim,titreyen nefesimle birşeylerin ters gittiğini anlamıştım.hızla kendime geldim ve hemen kafenin içine girdim etrafa bakındım. Kenardaki masada kanayan burnunu tutan garsona baktığımda. Kaşlarım çatılmıştı,koşar adımlarla yanına gittim.ve yüzüne bir yumruk daha indirip yere fırlattım.

 

Gündüz ağa:SİKİK MİSİN LAN SEN HA?!

 

Diye bi yumruk daha savurdum yüzüne.

 

Mesut:gündüz ağa hele bi sakin olasın.

 

Diye konuştuğunda sinirle mesuta baktım.ve konuştum.

 

Gündüz ağa:bu piç herif daha demin bi kadına yavşıyordu. Kadına zorla dokunmaya kalktı it.

 

Konuşmam bittiğinde mesutta bir yumruk savurdu piçe.

 

Mesut:BEN SENI BURAYA KADINLARA YAVŞA DIYE Mİ ALDIM YAVŞAK HERİF!.

 

YAZAR

 

Dedi ve sinirle geriye çekildi Mesut. Hiç doğru mu bu duyduğum dememişti çünkü gündüz ağanın böyle bir konuda çok ciddi olacağını biliyordu öyleydi zaten sinirle bi tekme savurdu yerde kanlar içinde yatan adama. Ve sinirini dile getirdi.

 

Mesut:eti senindir kemiğini bile bırakmayasın.

 

Dedi gündüz ağaya doğru.

 

Genç adam bir süre yerdeki adamı sıkı bir tempoda dövmüş en sonunda öleceğine kanâât getirip son sözlerini söylemek için bir hamlede bulundu ve adamın sağ elinin iki parmağını eline aldı dişlerinin arasında konuştu.

 

Gündüz ağa:bir daha bir kadına sulandığını göreyim işte o zaman bu iki parmakla kalmaz sülaleni sikerim senin.

 

Dedi ve garsonun sağ elinin iki parmağını kırdı. sağ eli ile dokunmuştu kadının bileğine...

 

Garson:AHHHHH

 

Diye inlemişti garson.Genç adama garsonun üzerinden kalktı ve mesuta baktı.

 

Mesut:merak etmeyesin gerisi bende.

 

Gündüz ağa:eyvallah.

 

Dedi ve eşyalarını alıp sinirle çıktı kafeden.

 

Genç adam Arabasına bindi ve şirkete doğru yol aldı.lakin aklı karışıyordu hiç karışmadığı kadar çok karışıyordu...hissettiği çok değişik bir histi,kızın gözleri geldi gözünün önüne,titrek bi iç çekti,"kan çanağı olmuş gözlerin içindeki o kara Göz bebeği" geldi aklına derinlere daldı,o Göz bebeği öyle güzeldi ki genç adamı siyaha,karaya daha çok hayran etti. En çok sevdiği renkti siyah,en çok tercih ettiği renkti.lakin böylesine bi tonunu görmemişti genç adam... hemen başını iki yana salladı ve konuştu.

 

Gündüz ağa:gündüz sakin ol ve kendine gel.sikik sikik düşünme.

 

Dedi kendine küfürler savurarak,düşüncelerini kontrol etmeye çalışarak şirkete gitti.

 

ŞAFAK

 

koşarak eve gelmiştim. gözlerimden akan yaşları umursamayarak koltuğa oturdum öylesine korkmuştum ki bedenim titriyordu derin nefesler almaya çalıştım ya daha ileri gitseydi. Ya o adam beni kurtarmasaydı belkide daha kötü olacaktı...

 

YAZAR

 

küçük kız derince bir iç çekti ve Allaha şükür etmeye başladı...

 

Şafak:r-rabbbim sana b-binlerce kez ş-şükürler olsun. O-o adam o anda orda o-olduğu için sana ş-şükürler olsun...

 

Diye dua etti küçük kız ve gerçekten korkmuştu ilk defa böyle birşey yaşıyordu evet bu iğrençti, Korkunçtu.

 

Küçük kız tekrar tekrar şükür etti ve bunu abisine kesinlikle söylemesi gerektiğini biliyordu.

 

MAHSUN AĞA

 

Şirkette oturmuş kahvemi keyifle yudumlarken telefonun çalmasıyla gözlerimi telefona çevirdim. Baktığımda "Cihan ağa" yazıyordu ve hemen açtım.

 

Mahsun ağa:alo.

 

Cihan ağa:Mahsun ağa haber vardır bacımdan.

 

Mahsun ağa:hele diyesin Cihan ağa.?

 

Cihan ağa:Cumartesi gızı görmeye gelmek ister.

 

Demesiyle yüzümdeki sırıtmaya engel olamadım.

 

Mahsun ağa:buyursun gelsinler Cihan ağa. başım gözüm üstündeler.

 

Cihan ağa:estağfurullah. O zaman hayırlısı olsun Mahsun ağa.

 

Mahsun ağa:inşallah olacak Cihan ağa.

 

Dedim ve kapattım. bu haber çok güzel bir haberdi.

 

YAZAR

 

Genç adam şirkete geleli çok olmuştu. Öyle derin düşünüyordu ki işleri yaparken hiçbir şey anlamıyordu. Ve bu süreçte de akşam olmuştu. Elindeki dosyayı masaya sertçe koydu ve konuştu.

 

Gündüz ağa:sikeceğim işini de dosyasını da.!

 

Dedi ve sinirle odasının balkonuna çıktı, hava yavaş yavaş kararmaya başlamıştı bile. Derin bi nefes aldı ve ceketinin iç cebine elini atıp sigarasını çıkardı, yakıp dudakları arasına aldı sonra derince zehiri benimsedi... yanında duran radyonun sesini açtı genç adam ve çalmaya başladı ansızın bir türkü.

 

𝐓ü𝐭ü𝐧 𝐫𝐞𝐧𝐠𝐢 𝐠ö𝐳𝐥𝐞𝐫𝐮𝐧,

 

𝐃𝐮𝐦𝐚𝐧 𝐨𝐥𝐝𝐢 𝐢ç𝐮𝐦𝐝𝐞...

 

𝐃𝐚𝐥𝐠𝐚𝐥𝐚𝐧𝐮𝐫 𝐬𝐚ç𝐥𝐚𝐫𝐮𝐧,

 

𝐑ü𝐳𝐠𝐚𝐫𝐮𝐧 𝐛𝐞ş𝐮ğ𝐮𝐧𝐝𝐞...

 

Genç adam, çalan şarkıyla kalakaldı

 

"Tütün rengi gözler" kızın gözleri geldi gene aklına ki hiç şüphesiz hep aklındaydı... kapkara gözler kömür gibiydi. Tütün gibi de zehirliydi... sanki, çünkü öyle olmuştu Genç adamı zehirlemiş gibiydi adeta. Sonra "dalgalanan saçlar" geldi aklına, küçük kız başını kaldırıp Genç adama baktığında sanki yüzünü belli etsin diye o an hafif rüzgar esmişti... ki görmüştü Genç adam. Görmüştü o ay parçası yüzü... görmüştü o kömür karası gözleri... derince bi iç çekti Genç adam, lakin niye titremişti ki nefesi niye titriyordu hiç olmazken...

Sonra şarkı devam etti.

 

İç𝐥𝐢 𝐛𝐢𝐫 ş𝐚𝐫𝐤ı 𝐠𝐢𝐛𝐢,

 

𝐍𝐞 𝐛𝐚𝐤𝐚𝐫𝐬𝐮𝐧 𝐟𝐢𝐫𝐮𝐳𝐞...

 

Şarkı adeta küçük kızı haykırıyordu sanki...

Genç adama, oda öyle bakmamış mıydı...

"İçli bir Şarkı gibi" değil miydi bakışları...

 

Genç adam, biten sigarasıyla kendine geldi. Neler düşünüyorum ben diye kendine kızmaya başladı.

 

Gündüz ağa:lan yakışır mı sana böyle düşünceler it!

 

Diye kendine sövdü ve ayaklandı. Saçlarını elleri arasına aldı, sonra sıkıntıyla çekiştirdi.

 

Gündüz ağa:Allah bilir kimin hatunu yada kimin evladı... yakıştı mı sana bu düşünceler Gündüz ağa kendine gelesin! Aklına mukayyet olasın be adam!

 

Kızıyordu kendine hemde çok kızıyordu. zaten Kız çok küçük görünürdü birde bu düşünceler neyin nesiydi?!

 

Gündüz ağa:sapık mısın oğlum sen! Davar mısın! Psikopat gibi düşünceler kuruyorsun hayvan!

 

Dedi hafif sesini yükselterek ve ellerini fazla sert olmayan bir şekilde balkon demirine vurdu. Bir sigara daha yaktı, kaçmak istercesine çünkü kaçmak istiyordu bu düşüncelerden...

 

ŞAFAK

 

En sonunda akşam olmuştu ve düşüne düşüne akşam yemeğini hazırlamıştım. Babam ve ağabeyim de gelmişti daha yeni. sofradaydık lakin yine herşey aynıydı Babam iştahla yiyor abim tabağa bakıyor ben ise çatalla oynuyordum. Biran da Babam konuşunca irkildim ve ona doğru korkarak baktım.

 

Mahsun ağa:bu gün Cihan ağadan haber geldi.cumartesi şafağı görmeye gelecekler.

 

Dediğinde elim kalbime gitti derince nefes aldım.

 

Selim:bu ne aceledir.!

 

Dedi ağabeyim şaşkın ve bir o kadar sert ses tonuyla.

 

Mahsun ağa:e ne olacağıdı ya. Vakti geldi elbet. Daha fazla beklemenin lüzumu nedir?!.

 

Dedi yüksek ve sert sesiyle. Ağabeyim derin bir iç çekti ve masadan kalktı. bir süre sonra masayı Ağabeyimle birlikte topladık,ve mutfağa geçtik.

 

Selim:senin neyin vardır?

 

Diyen ağabeyimle derin bir nefes aldım.

 

Selim:gülüm sende başka birşey var. Diyesin hele bana ne oldu?

 

Dediğinde sessizce bu gün olanları anlatmaya başladım.

 

Selim:ne! sen bunu bana şimdimi söylersin Şafak.!

 

Selim ağabeyim sinirle konuşurken. Sakinleştirmek amacında bende konuştum.

 

Şafak:merak etmeyesin ağabey. O adam olmasaydı belki daha kötü halde olacaktım şimdi.

 

Selim:kim bu adam biliyor musun?

 

Şafak:hayır daha önce hiç görmedim ki.

 

Selim:eyisin ya o yeter gülüm o adamdan da Allah razı olsun iyi ki oradaymış.

 

Şafak:iyi ki...

 

YAZAR

 

Küçük kız ve ağabeyi iyice konuşmuşlardı sonra yatma vakti gelince herkes odasına çekilmişti. küçük kız yatağına oturdu ve sessizce ağlamaya başladı cumartesi çok erkendi. Öyle korkuyordu ki içinden binlerce kez "keşke dedi keşke beğenmeseler beni". Diyerek dışından kısık bir sesle konuştu.

 

Şafak:belki beğenmezler zaten kim beğensin ki benim bu sıska bedenimi her yerinde bir çökük,bir morluk var. Yüzüm desen bembeyaz fazla beyaz ve bu yanlış anlaşılıyor.hasta gibisin derlerdi küçükken okulda. Belki gören hayla öyle derdir içinden...

 

Diye umutlandı küçük kız lakin nerden bilsin,onun hasta diye bildiği yüzü sıska ve çökük diye iğrendiği bedeninin birinin hayatı olacağını... nerden bilsin vazgeçilmez olacağını...

 

Güne Göz yaşları içerisinde başladı. Ve Göz yaşları içerisinde bitirdi küçük kız. Küçük bedenin dahada küçülttü ve yatağa sindi.

Korku bedenin ele geçirmişti. Lakin onun elinden gelen hiçbir şey yoktu. bir şey vardı ki oda dua etmek. Hiç eksik etmedi duasını ağzından uyuyana kadar. Ve kapattı gözlerini karanlığa...

 

NOT:Bölüm geç geldi evet ama bu ara çok tıkanmıştım ve ne zaman yazmaya kalksam, hiçbir şey yazamadan geri kalkıyordum. En sonunda aklımda birşeyleri birleştirdim ve bir bölüm yaptım. Gene herzaman ki gibi söyleyeceğim şey,okunma oranı, yorum ve oylar.

Okunma günden güne artıyor. Neredeyse iki yüze geldik lakin oy ve yorum hep sabit hep sabit. Belliki bölümleri takip eden insanlar var. lakin okuyup da oy vermek veya yorum yapmak paralı falan mı oldu diye düşünmedim değil. arkadaşlar emin olun ki gerçekten hiç kolay değil yazmak. Yazan herkes bilir ve şuan ne demek istediğimi anlar. Emeğime saygı gösterin lütfen. Herzaman dediğim gibi hikayeyi saygı seviyesini aşmadan eleştirebilirsiniz. lütfen öylece okuyup gidenler varsa hikayeme hiç bakmadan gitsin. Çünkü ben gerçekten düşüncelerinizi duymak istiyo

rum. Ki emin olun verdiğiniz oy ve yorumlara değecek bölümler gelecek. Şuan başlangıçdayız. Ve asıl hikaye bu bölümden sonra başlıyor...

Emeğime saygı duyan herkese teşekkür ederim.

 

...

Bölüm : 22.08.2024 20:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...