8. Bölüm

6-OLDU BU İŞ...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR. ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

𝐁𝐢𝐳𝐢𝐦𝐤𝐢𝐬𝐢 𝐤ı𝐬𝐦𝐞𝐭 𝐝𝐞ğ𝐢𝐥,𝐤𝐚𝐝𝐞𝐫...

 

ŞAFAK

 

yine sabah olmuştu yataktan aynı saatimde kalktım,ve banyoya gittim.aynanın karşısına geçtim,sonra yüzüme serin suyu çarptım. Derin bir nefes alıp aynaya baktım, yarın Cumartesiydi ve öyle bir korku vardı ki içimde sıkıyordu beni. Nefes almama izin vermiyordu...

Sessizce Allah'a fısıldadım.

 

Şafak:Rabbim bundan sonrası sana kaldı. Senden sadece hayırlısını istiyorum Duy sesimi. Belki haykıramam sana dualarımı lakin şimdi olduğu gibi fısıldarım. Çünkü senin her şekilde duyacağını bilir şu yaralı gönlüm...

 

Dedim ve aşağı kahvaltıyı hazırlamaya gittim.

Mutfağa geldiğimde gene ağabeyim kahvaltı hazırlıyordu.

Yavaşça Mutfağa girdim ve konuştum.

 

Şafak:ağabey?

 

Dediğimde irkilerek gözlerini bana çevirdi ve konuşmaya başladı.

 

Selim:korkuttun beni be gülüm.

 

Şafak:özür dilerim.

 

Dediğimde anlımı öptü.

 

Selim:Tamam.sorun yok gülüm. hadi sen geç otur şuraya.

 

Diyerek sandalyeyi gösterdi, yavaşça sandalyeye oturdum.

 

Şafak:neden bu saatte kalkıyorsun ki ağabey ben kalkıyorum zaten kahvaltıyı hazırlamak için.

 

SELİM

 

Dediğinde yutkundum. Uyuyamıyordum geceleri, bir gram uyku girmiyordu gözüme. Onu onaylayıp beğenirlerse ki şüphesiz beğeneceklerdi ben onsuz ne yapacaktım tamam gündüz ağaya iyi birisi yakın olmasakda birbirimizi biliyoruz ve iş yapmışlığımız da var çok saygılı bir adam hele kadınlara olan hassasiyeti tüm mardinin dilinde... bacıma iyi bakacağını biliyorum lakin korkuyordum oda korkuyordu hiç korkmadığı kadar. Keşke gündüz ağayı iyice yakından tanısaydım ne kadar iyi olduğunu bilsemde. Korku kök salmıştı tüm benliğime.

Düşüncelerden ayrıldım ve şafağın sorusuna hızla cevap verdim.

 

Selim:birşey olmaz gülüm ben uykumu alıyorum.evvela rahatlıklada kalkıyorum, Merak etmeyesin.

 

Şafak:peki o zaman. Ama şunları masaya taşıyacağım haberin ola.

 

Deyip oturduğu yerden kalktı ve tabakları eline aldı.

 

Selim:eyi eyi götür bakalım.

 

Dedim ve oda salona doğru ilerlemeye başladı. Bir süre sonra herşey hazır olunca Babam da aşağı inmişti. Ve masaya oturduk.

 

ŞAFAK

 

Masa hazır olunca oturduk. Ben dalıp giderken Babamın sesiyle kendime geldim ve korkarak başımı ondan tarafı çevirdim. Lakin hiçbir vakit onun gözlerine bakamadım, şimdi olduğu gibi.

 

Mahsun ağa:halanıza haber ettim dün. O gelip bu gün şafağa yardım edecek, bu iş olurda devamı gelirse de burda kalacak. Herşey bittikten sonra gedecek konağına.

 

dediğinde yutkundum, halam da Babamın aynısıdır hep kızar hiçbir işi beğenmez ondan oldum olası korkardım çok ciddi ve itici görünür benim gözüme. ağabeyiminde aynı fikirde olduğunu şuanki yüz ifadesinden anlıyordum.

 

Şafak:p-peki.

 

Selim:ne lüzum vardı ki ona şimdi.

 

Dedi ağabeyim ve Babamın kaşları çatılmıştı.

 

Mahsun ağa:sen ne burnunu sokarsın benim işime? lüzumu var dediysek var! Gelecek dediysek gelecek!.

 

Dediğinde ağabeyim hızla masadan kalktı ve yukarı getti. Korkarak masadan kalktığımda Babam konuştu.

 

Mahsun ağa:sende it gibi onun arkasından get emi.!

 

Sert çıkan sesiyle başımı eğdim ve hızlı adımlarla yukarı çıktım.

Ağabeyimle karşı karşıya gelince bana baktı ve kollarını açtı, gözlerim istemsizce dolarken hemen ona doğru koştum ve sıkıca sarıldığımda titrek bir sesle konuştu.

 

Selim:özür dilerim gülüm. Özür dilerim mani olamadığım için. Affet beni ne olur.

 

Şafak:a-ağâbey senin bir s-suçun yok ki lütfen ö-öyle deme. Elinden gelse yapacağını bilirim.

 

Selim:ben sensiz ne yaparım gülüm.

 

Dedi ve daha sıkıca sarıldı. bir süre daha öyle kaldıktan sonra babam ve ağabeyim gitmişlerdi. Ve halam gelmişti...

 

GÜNDÜZ AĞA

 

Hızla silkinerek uyanmıştım. Derin derin nefesler aldım ve sıkıntıyla geri o nefesi verdim. Yavaşça ayağa kalktım ve yüzümü ellerimin arasına aldım. Dün gördüğüm o kızı birde rüyamda görmüştüm. Bana sarılıyor ve "iyiki varsın,iyiki sen gibi birine denk geldim..." diyordu. Allah'ım kurtar beni! Diye haykırmak istiyordum, ama olmuyordu sesim çıkmıyordu herzaman kükreyen ben şimdi fısıldayamıyordum bile... telefonu elime aldım ve saate baktım, 8:00 olmuştu. Hemen şirketten birini arayıp odama kahvaltı istedim, balkon demirlerinden sıkıca tutum ve derince düşünmeye devam ettim.

 

GÜLİZAR HANIM

 

Dün cihan ağabey aramış ve gızı görmeye gitmemizi kabul ettiklerini söylemişti. Öyle şenlenmişti ki gönlüm, lakin hayla gündüze diyememiştim. Bu biraz içimi daraltsada gene de ben ferah tutmaya çalışıyordum. Sabah 7:00 da kalkmıştım. saat 8:00 olmuştu lakin bu vakit oldu gündüz gelmemişti gece de gelmediğine göre gelmeyecekti. Kahvaltıyı çoktan yapmıştık şimdi ise sedirde anamla oturuyorduk. Zeynep herzaman olduğu gibi okula, Yusuf ise şirkete getmişti.

 

Züleyha hanım:ee gelin oğlana demez misin hayla?

 

Gülizar hanım:ana ne diyeceğim? Asla kabul etmez bilirsen.

 

Züleyha hanım:he he keçi inadı vardır onda bilmem mi. Lakin böyle gizli saklı da oluyor mu hiç?

 

Gülizar hanım:gizli saklı etmezsek bu işi,bidaha sittin sene edmeyiz bu işi.

 

Züleyha hanım:ee çocuklara demeyecek misin?

 

Gülizar hanım:Zeynebi gıza bakmaya giderken götüreceğim evvela,lakin Yusufa ses etmeyeceğim.

 

Züleyha hanım:ee Zeynep ağabeyine daha çok düşkündür, onu hangi güçle ikna edeceksin?

 

Gülizar hanım:ben ne edeceğimi bilirim,evvela sen ferah tutasın içini.

 

Züleyha hanım:e öyle olsun madem.

 

ŞAFAK

 

Halam sabahtan beri demediğini bırakmamış bütün evi tekrar tekrar sildirmişti.

 

Kezban hanım:ne uyuşuksun yav! Daha çok iş vardır. acele edesin. hayde hayde.!

 

Dediğinde hızlı hızlı devam etmiştim işime. Her yanım çökmüş, vücudum çok halsiz kalmıştı. En sonunda akşam olmuş ve sofrayı kurmuştum halam Bütün gün oturmuş daha da sanki birşey etmiş gibi babama dövünür dururdu, abim Babamdan sonra gelmiş hep birlikte sofraya oturmuştuk öyle yorgun öyle bitkindim ki elimdeki çatalı dahi devindirmeye mecal kalmamıştı bedenimde...

 

GÜNDÜZ AĞA

 

Saat akşam sekiz olmuştu, birazdan şirketten çıkacaktım eve yemeğe geleceğimi söylemiştim. Gerçekten evden uzak kalmıştım çiçeğimin kokusu burnumda tütüyordu adeta...

Eşyalarımı toparlayıp arabaya getmiştim, ve yola koyuldum.

 

GÜLİZAR HANIM

 

Zeynep okuldan geleli çok olmuştu, Yusuf da işten erken gelmişti. Gündüz ise birazdan burda olurdu, ve ben zeynebi daha yeni odasına tıkmış, çoktan konuşmaya başlamıştım.

 

Zeynep:ana heç bakmayasın bana öyle. Ben ağabeyime yalan diyemem. Bilirsen.

 

Gülizar hanım:Zeynep sen heç bişey çıtlatma o yeter.

 

Zeynep:ana ağabeyime bu vakite kadar bin tane kız baktın,lakin heç birini istemez bilirsen.

 

Gülizar hanım:yüreğim de bir his vardır, olacak bu iş.

 

Zeynep:hep öyle dersin ana,lakin ağabeyim heç bir kızı istemez.Demekki adam yuva kurmaya daha hazır değildir.Niye zorlarsın anlamış değilim ki.

 

Gülizar hanım:Allah Allah yav yuva kurmayip da ne edecek.Sen dediğimi yapasın,yoksa yemin billah analık hakkımı helal etmem sana.(!)

 

Zeynep:e yuh ana yuh!, vallahi benden günah getti ağabeyim beni azarlarsa,vebali boynuna haberin ola.

 

Gülizar hanım:sen merak etmeyesin bütün sorumluluk bendedir.

 

Dedim ve aşağıdan sesler gelmesiyle,Gündüzün geldiğini anlamıştım.

Ve telaşla konuştum.

 

Gülizar hanım:dediklerimi sakın unutmayasın.

 

Der demez odadan çıktım.ve aşağı indim.

 

Gülizar hanım:gündüz oğlum hoş gelmişsen.

 

Gündüz ağa:hoş buldum ana.

 

Dedi ve hep birlikte sofraya oturmuştuk.

 

ŞAFAK

 

Yemeği yemiştik,lakin ben sanki yemek değil de dayak yemiş gibi bitkindim. Salonda oturan Babam ve halama istedikleri kahveyi götürmüş,tekrar mutfağa dönmüştüm. Ağabeyim ise masada oturmuş benimle konuşmayı bekliyordu.

 

Selim:Çok yurdumu seni o evil?

 

Dediğinde anlamaz bir şekilde ona baktım. Evil ne demekti ki?

 

Şafak:evil?

 

Selim:İngilizce olarak şeytan demekmiş. Bende yeni öğrendim.

 

Dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Daha fazla dayanamayıp tüm samimiyetimle güldüm.

 

Şafak:ya ağabey şu durumda bile başarıyorsun ya beni güldürmeyi, Allah da seni güldürsün...

 

Dedim ve eğilip yanağına bir buse kondurdum. Oda sırıtarak ben cevap vermişti.

 

Selim:e ne edeyim dayanmıyor şu gönlüm seni öyle görmeye. Bilirim zordur lakin yapma ne olur şu az zamanda gülsün o gül yüzün...

 

Şafak:ağabeyim asıl ben edeyim? B-bilmediğim e-etmediğim birine g-gelin gideceğim belki de. Ç-çok k-korkuyorum nasıl güleyim?

 

Dediğimde bana dikkatlice baktı ve kollarını açıp konuştu.

 

Selim:gel buraya benim mis kokulum.

 

Dediğinde yavaşça ona yaklaştım ve sımsıkı sarıldım.

 

GÜNDÜZ AĞA

 

Yemeği yedikten sonra direk odaya çıktım, ve banyoya girip ılık suyun altına bedenimi koyup gözlerimi kapattım. Bir süre öyle kaldıktan sonra üzerimi giyinip. Yatağa uzanmıştım.yüzümde bir tebessüm oluştu anında,aklımdaki şey yapıyordu bu tebessümü,aklımdaki kara gözler...

Anında yüzümdeki tebessümü sildim ve sabır çekercesine konuştum.

 

Gündüz ağa:HasbinAllah.

 

Dedikten sonra gözlerimi karanlığa kapattım.

 

《CUMARTESİ》

 

GÜLİZAR HANIM

 

Sabah erkenden kalkmıştım gündüze çaktırmadan hazırlanıyordum oda bu gün ne hikmetse şirkete geç gidecekmiş. Saat 8:00 olmuştu Zeynep'in odasına gittim. Ve telaşla konuştum.

 

Gülizar hanım:hazırsan mı gız?

 

Zeynep:of ana of! Hazır olmaya çalışıyorum işte! Hem ağabeyim evde ne diyeceğiz yav biz ona da gidecez.?

 

Gülizar hanım:çarşıya iniyoruz deriz. Uydururuz birşeyler. Hayde gızım hayde çabuk olasın.!

 

Zeynep:Allah'ım sen bize yardım edesin. Sen ağabeyimin gazabından koru bizi. Yarabbim!.

 

Diye ellerini de yukarı doğru açtı. Ayağımdaki terliği elime aldım ve güçlükle konuştum.

 

Gülizar hanım:vallahi şunu yersin anlının şakına ha! Zaten ayakta gücün dururum şu ettiğine bak yav! Ya sabır.

 

YAZAR 

 

Genç kız annesinin yaptığı hamleyle kendini hemen geriye attı.

 

Zeynep:tamam anacım. Allah aşkına tamam. Sen in geliyorum ben emi?

 

Gülizar hanım:hele bi gelme! Hele bi gelme o zaman bu terliği yersin bir tarafına.!

 

Deyip çıkmıştı Gülizar hanım. Bir süre salonda oğlunun yanında oturmuştu lakin aklına gelen şeyle telaşlandı. Onları kim bırakacaktı gidecekleri yere? Yusufta ağabeyinin yanında oturmuş,onlar aralarında birşey konuşuyordu. Lakin genç adam anasının bu şatafatlı giyimini görünce daha fazla durmamış, sormuştu. Ve tam o sırada da Zeynep aşşağı inmişti. Zeynep'i de o şekilde görünce içindeki merak iyice alevlenmişti.

 

Gündüz ağa:ana hayırdır nereye böyle geyinip kuşanmışsınız?

 

Gülizar hanım oğlunun ona karşı yönettiği soruyu duyunca bi hayli telaşlanmış ve serçe yutkunmuştu. Zeynep'in arkasından inen Züleyha hanımda duymuştu soruyu, ve gelininden gelecek cevabı bekledi.

 

Gülizar hanım:e-e oğul biz çarşıya ineceğiz,bi ne var ne yok bakalım dedik.

 

Diyince gündüz ağa hepsine baktı ve konuştu.

 

Gündüz ağa:iyide bu kadar geyinip kuşanmaya ne gerek vardır?

 

Züleyha hanım bunu duymasıyla durumu toparlamak adına yalancık bir sinirle konuştu.

 

Züleyha hanım:anaaa gari! Allah Allah ne diye suale,sorguya çekersin gündüz ağa. Gedip geleceğiz işte. Az dakıp dakışdırdık. Ne var!

 

Dediğinde,gündüz saygısızlık mı ettim acaba diye hemen atıldı.

 

Gündüz ağa:estağfurullah nenem. Ayıp ediyorsun ama, kusuruma bakma merakımdan sordum.

 

Dedi pişmanlıkla.

 

Züleyha hanım:tamam tamam.e hadi bizde yola koyulalım gelin.

 

Dediğinde Gülizar hanım başını salladı. Ve saate baktı,9:00 olmuştu ama az daha beklesinler di. Daha çok erken di.

 

Gülizar hanım:ana az daha duralım. Daha çok erkendir. Gideceğimizde de Yusuf bizi bıraksın.

 

Dedi ve yusufa baktı. Planı yusufa da anlatması gerekirdi. "Ondan kolay iş mi vardır canım." Dedi kendi kendine.

 

Yusuf:tamam ben bırakırım sizi sonra da şirkete gelirim.

 

Dedi ağabeyine bakarak.

 

Yusuf:olur mu ağabey?

 

Gündüz ağa:olur olur.bende birazdan gedeceğim zaten.

 

ŞAFAK

 

En sonunda o gün gelmişti. Sabah herzamanki gibi 7:00 da kalkmıştım.ve üzerime bu güne özel olan siyah elbisemi geçirdim. Halam da benimle birlikte kalmıştı. Kahvaltıyı hazırlamıştım. Babam ve ağabeyim gitmişlerdi. Hazırlıkların hepsini bitirmiştim. Öyle korkuyordum ki ve artık sadece "hayırlısı ne ise o olsun,mevlam." Diyordu gönlüm. İçimden bir ses ise "inşallah beğenmezler" diyordu.

 

GÜLİZAR HANIM

 

Gündüz çoktan gitmiş saat ise 11:30 olmuştu. Biz ise çoktan yola çıkmıştık.

Yusufa olan biten herşeyi anlatmıştım.

 

Yusuf:ana ağabeyim asla kabul etmez.

 

Zeynep:bende dedim ama anam kafaya koymuş ağbey.

 

Züleyha hanım:yav az susun! Hayırlısı olsun.

 

Gülizar hanım:inşallah,inşallah hayırlısı olacak.

 

Dedim ve en sonunda Cihan ağabeyimin söylediği adrese gelmiştik. Yusuf bizi bırakıp gitmişti. Yavaş yavaş kapıya yaklaştım ve zile basmıştım.

Kapıyı açan kişiyle dilim tutulmuştu...

Kara saçları,Kara gözleri olan bir melek duruyordu sanki tam karşımda...

Öyle güzeldi ki bu gız,bembeyaz yüzü ışık saçar olmuştu adeta etrafa. Ve işte o an kesin kararı vermiştim sanki.

Bu kız benim gelinim olacaktı...

 

NOT:uzun bir aradan sonra yine Bn geldim. Evet çok geç kaldım ama en sonunda uzun bir bölüm çıkarmayı başardım. Şuana kadar yazarken en çok zorlandığım bölümdü. Çünkü çok tıkanmıştım.ama inşallah düzenlemeyi e,e alacağım.

Okunma gün gün artıyor, oy ce yorumlarda değişiklik yok. Ana ben inanıyorum ki ileride gerçekten çok güzel şeyler olacak.

Önümdeki iki üç bölümü yazma isteği hiç yok içimde, çünkü ilerideki bölümlere öyle sahneler var ki aklımda Bunları yazmak çok sıkıcı geliyor.

O sahneleri ve asıl kitabı merak ediyorsanız lütfen iy ce yorumları düzeltin ve kitabıma kütüphanenizde bir yer açın. gecenin yıldızları... iyi geceler.

 

...

Bölüm : 22.08.2024 20:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş