☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆
♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR. ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤
❝Ü𝐳𝐞𝐫𝐢𝐧𝐞 𝐛𝐢𝐫 𝐭𝐮𝐭𝐚𝐦 𝐬𝐮 𝐬𝐞𝐫𝐩𝐬𝐞𝐥𝐞𝐫,
𝐛𝐞𝐥𝐤𝐢 𝐜𝐞𝐡𝐞𝐧𝐧𝐞𝐦𝐝𝐞 𝐜𝐞𝐧𝐧𝐞𝐭 𝐨𝐥𝐮𝐫𝐝𝐮...❞
kapıyı açtığım anda karşıma orta yaşlarda bir kadın onun ardında genç bir kız ve yaşlı bir kadın vardı.
Evet onları hiç görmemiştim ama duyardım zangar aşiretinin kadınlarının asaletini... daha fazla böyle durursam çok ayıp olacaktı olmuştu belki de.! Hemen konuşmaya çalıştım.
Şafak:H-hoş gelmişsiniz h-hanım ağam.
Dedim titreyen sesimle. Ve kapının kenarına çekilip elimle içeriyi işaret ettim.
Gülizar hanım:hoş gördük gızım hoş gördük.
Dedi ve içeri geçmeye başladılar teker teker.
Kezban hanım:hoş gelmişsiniz hanım ağam. Hoşluk vermişsiniz.
Deyip en yaşlı kadının ellerine uzandı. Tam öpecekken kadın elini sıktı ve halam da yüzündeki tebessümü bozmayarak ona ayak uydurdu. Sonrada Orta yaşlardaki kadının yanına gidip sarıldı. Benim yaşlarımda olan kız ise halamın elini öptü. Bende hemen hamle yaparak iki yaşlı kadının da elini öptüm ve genç kızla da utanarak sarılmıştım kadınlardan biri konuşmuştu.
Gülizar hanım:ne kadar da gözel bir gızsın sen öyle.
Züleyha hanım:he valla pek gözelsin.
Dediklerinde utanarak tebessüm ettim ve konuştum.
Dediğim de onların karşılarında olan koltuğa oturdum. Genç kızla bir iki kere göz göze gelmiştik. Ve çok samimi baktığını görmüştüm. Aslında hepsi öyle bakıyordu.
Kezban hanım:ee nasılsınız hanım ağam umarım afiyettesinizdir?.
Züleyha hanım:evvela eyiyik. Sizi sormalı?
Kezban hanım:bizde eyiyik şükür.
Gülizar hanım:siz bu gözel gızımızın nesi olursunuz acaba, merakımı maruz görün.
Kezban hanım:estağfurullah hanım ağam. Ben Kezban şafağın halasıyım.
Züleyha hanım:bende Züleyha gündüz ağanın nenesiyim.
Dediğinde tebessüm ettim. Ve ardından diğeri kadın konuştu.
Gülizar hanım:bende anasıyım. Gülizar.
Dediğinde başımı salladım ve konuştum.
Şafak:b-bende memnun oldum efendim.
Dediğimde halam kaş göz yapınca ne demek istediğini anlayıp tekrar konuştum.
Şafak:e-e şey kahvelerinizi nasıl alırsınız efendim?
Gülizar hanım:benim kisi orta olsun gızım.
Züleyha hanım:benimkisi de sade olsun gözel gızım.
Dediğinde yine uyanmıştım ve başımı bir iki saniyeliğine eğip geri kaldırdım. Bu sefer gözlerimi genç kıza çevirdim.
Zeynep:ben şekerli alsam iyi olur.
Dedi tüm samimiyeti ile bu kıza nedensiz bir şekilde ısınıyordum sanki.
Başımı sallayıp mutfağa gittim. Ve kahveleri hemen yapmaya başladım.
kapıyı açan kız gerçekten çok güzeldi. İçeri geçince ne kadar utangaç olduğunu anladım ama çok samimiydi gerçekten ve bu kız abimin zafı olan renge bürünmüştü sanki...
Kara gözleri ve simsiyah sırma saçları vardı. Anamgil konuşmaya dalmış ve bende öyle etrafa bakıyordum. Aklıma gelen şeyle ayaklandım. Mutfağa gidip o kızla iyice tanışmak istiyordum. Ve öylede yapacaktım.
Zeynep:ana ben bir bardak su alacağım.
Diyerek sağ elimle de mutfağı işaret ediyordum.
Gülizar hanım:tamam gızım get sen.
Dediğinde mutfağa doğru adımlamıştım.
Şirkette gene dosyalarla uğraşıyordum. Ara vermek için balkona girdim ve bir sigarayı ateşe verdim...
Sonra radyonun sesini yükseltip derin bir iç çektim.
YAZAR
Genç adam çok kızıyordu kendine. Çok sövmüştü! Lakin bir faydası yoktu ki o günden beridir hep aklında idi o kara hareler...
Radyoda çalan şarkı girdi yine araya.
~
~
~
~
~
Çalan şarkı, çok dokundu gündüz ağaya.
Çok severdi Türkü dinlemeyi, hele ki Karadeniz türkülerine canı kaynardı...
Geçen çalan şarkı o gördüğü kızı, şimdi çalan şarkı ise kendini anlatmıştı...
Sigarasını iyice ciğerlerine sindirdi. Şu bi kaç gündür çok sigara içmeye başlamıştı. Günde iki üç tane içerken şimdi ona katlanmıştı.
Yanıp kül olan Sigaranın ardına diğerini ekledi genç adam. Ve sinir ama bi kız kadar da mahcup bir ses tonunda konuştu.
Gündüz ağa:ne edeceğim ben bu aklımdaki kara gözler ile.!
mutfakta çayları koyarken salondaki genç kız buraya gelmişti. Endişeli bir şekilde ona baktım ve konuştum.
Şafak:b-birşey mi istediniz hanım ağam.
Dediğimde kaşlarını kaldırdı ve konuştu.
Zeynep:ha yok yok. sadece tanışmak için gelmiştim. ben Zeynep zangar.
Dedi ve elini uzattı. demekki Gündüz ağanın bacısı idi. Elini çekingenlik ile tutum ve konuştum.
Şafak:b-bende Şafak, Şafak demir.
Zeynep:ne kadar güzel bir adın var. Şafak. Menun oldum.
Dedi içten bir şekilde gülümseyerek.
Şafak:e-estağfurullah hanım ağam-
Zeynep:hanım ağam deme lütfen yaşlarımız yakın gibi zaten.
Dediğinde başımı salladım. Ne kadar da şen şakrak bir kızdı onu gerçekten sevmiştim.
Şafak:peki o zaman memnun oldum Zeynep...
Zeynep:bende memnun oldum Şafak. Sahi kaç yaşındasın?
YAZAR
Zeynep duyduğu rakamla kalakaldı. Anasını dememişti ona bu kızcağızın yaşını aynı yaştalardı. Lakin ağabeyi ile şafağın arasında uzun bir "yaş farkı" vardı. Ağabeyi zaten kabul etmeyecekti kızı şimdi hepten etmezdi artık!
Dediğinde gülümsedi küçük kız.
Dedim ve çayları tepsiye dizdim.
Zeynep:hadi götürelim çayları, ama seninle daha çok konuşacaklarımız var gibi hissediyorum.
Küçük kız Zeynebin bu Dediğine şaşırsa da tebessüm etti ve salona doğru yürüdü. Çayları teker teker servis etti ve elinde tepsi ile yerine oturdu. Bir süre daha konuşmuşlar dı. Gülizar hanım güzel güzel övmüştü küçük kızı. Züleyha hanım da aynı şekilde. Beğenmişti Gülizar hanım hemde ilk gördüğü andan itibaren Beğenmişti küçük kızı.
Hal ve hareketleri çok hoşuna gitmişti. çok narin duruyor du ve çok utangaç olduğunu da belli ediyordu. En sonunda ayaklanmıştı zangar aşiretinin kadınları. Gülizar hanım küçük kıza yaklaştı ve konuştu.
Gülizar hanım:gözel gızım bizden gelecek haberi bekle. Oğlumla buluşacağınız yerin adresini vereceğim...
Dediğinde donup kalmıştım. Bu demek oluyordu ki, beğenmişler ve onaylamışlardı. Korku bedenimden hiç gitmezken şimdi daha çok sarıldı.
Hepsiyle vedalaştım ve sıra Zeynep'e gelmişti. Bana sımsıcak gülümsedi ve sarıldı. En sonunda getmislerdi. Halam yüksek seslerle konuşmaya başladı.
Kezban hanım:gördün mü gız bahtın açıldı vallahi gördün mü ne gözel bir kısmet geldi sana.
Diye söyleniyor sevinçle ben ise yavaşça başımı salladım ve hızlı adımlarla odama çıkıp kendimi yatağa attım. Derince bir nefes aldım ve o nefesi göz yaşlarımla birlikte bıraktım. Şimdi ne olacaktı ben hiç tanımadığım bir aileye gelin mi gidecektim hiç bilmediğim ellere mi düşecektim.
YAZAR
küçük kız içli içli ağlıyordu. Oturduğu yerde bacaklarını kendine çekti küçük bir bedeni vardı. o çok küçüktü daha. Nasıl birinin kadını,eşi olacaktı. Nasıl kadınlık görevlerini yerine getirecekti!
O daha okuyacaktı istediği mesleği eline alacaktı. Yazar olmak istiyordu o hemde çok istiyordu... küçük bir defteri vardı ve on dört yaşından beri o deftere kısa anlamlı sözler yazıyordu. Herkesten saklardı o defteri ilk anasına göstermişti. Çok beğenmişti ve şöyle demişti "içinden geleni gideni dök bu kağıt parçasına yavrum dök ki ferahla. Çünkü öyle bir zaman gelecekki kimseye tek kelam edemeyeceksin..."
O zaman anasının dediklerine fazla kulak vermemişti küçük kız. Lakin anlıyordu şimdi. Hemde öyle bir anlıyordu ki. Sanki geleceği görmüştü anası. Ve belki bir iki haftaya o artık küçük bir
Kız değil, küçük bir "kadın" olacaktı...
Küçük kız kafasındaki bu düşüncelerle durduramadığı göz yaşlarını iyice hızlandırmıştı.
Yatağının yanında duran sehpaya uzandı ve küçük radyosunu aldı eline, ve sesini açtı zor zamanlarda severdi Türkü,şarkı dinlemeyi. Sonra sadece türkünün sesi kapladı odayı...
Küçük kız kulaklarını kaplayan türküyle ve gözündeki inci taneleri ile,uykuya daldı.
Saat akşam 20:00 olmuştu ve bende çoktan şirketten çıkmıştım.
Yusuf herzaman ki gibi erken getmişti.
Bir süre sonra eve vardım ve arabayı park edip içeri geçtim.
Artık gündüze herşeyi anlatma vakti gelmişti.
Zeynep ve yusufla iyice konuşmuştum gündüz de birazdan gelecekti. Onu
Ne edip ne yapıp ikna edecektim başka Oluru yoktu.
Zeynep:of ağabeyim haşlayacak hepimizi. Ama benim şafağa çok canım kaynadı.
Züleyha hanım:valla yalan yok eyi gız gözelde.
Yusuf:kızı bilmem ama abim ilk beni anlımın çatından vuracak.
Gülizar hanım:aman yaw öff vallahi daralma geldi bi susun yav! Ömrümü yedi ikinizin şu çenesi! Aaa!
Dedim Yusuf ve Zeynep'i işaret ederek. İkiside başını eğdi.
Yusuf:tamam ana ne kızarsın ya.
Dediği anda kapı çalmıştı, Allah var bende çok korkardım kabul etmemesinden.
Gülizar hanım:sakın biriniz bile beni satmaya kalkmayın.
kapıyı çaldıktan bir iki dakika sonra açıldı. Ama ben karşımda endişeli bir ana görmeyi beklemiyordum tabi.
Gülizar hanım:h-hoş geldin oğlum.
Gündüz ağa:hoş buldum ana da, ne bu suratının hali eyi misin?
Gülizar hanım:yok o-oğlum bir şey. geç hadi sen.
Dediğinde, inanmasam da içeri geçtim. Lakin tek anam değil içerdiklerin de suratı aynıydı.
İçeri geçince derin bir nefes aldım ve bende ardından gettim.
Gündüz ağa:hayırdır,ne bu suratlar?
Gülizar hanım:oğlum yemeği bir yiyelim, evvela o zaman seninle bir şey Konuşmamız lazım.
Gündüz ağa:eyi,eyi öyle olsun.
Dediğinde hepimiz sofraya getmiştik.
akşam olmuş,ağabeyim ve babam gelmişti bile. Şuan sofradaydık.
Mahsun ağa:demek uygun buldular ha?
Kezban hanım:he. Zaten hepsi hayran hayran bakıyordu.
Dedi babam heybetle, e hakkıydı ben "SEDEF DEMİR" 'in kızıydım.
Eğer ben gerçekten güzelsem, annemin güzelliğindendir.
Bunu hep aklımda tutum gayrı da unutmam!.
Bir süre daha aynı konuyu konuşmuşlardı. Ağabeyim ise bana pişmanlıkla bakıyordu. Göz bebekleri yalvarıyordu sanki.
"Beni affet" diye. Ama bilirim onun günahı yok! elinden gelecek bi güç yok!
Herkes yatmıştı bende odama geçtim ve gözlerimi ıssız bi Karanlığa yumdum...
Gündüz ağa:ne! Yav siz ne derseniz ana!
Diye kükremişti resmen konakta.
Olan biten herşeyi teker teker anlatmıştık.
Gülizar hanım:oğlum ama bi göresin gızı ne olur.
Gündüz ağa:ana! Dellendirme beni! Hem gedip benden habersiz bana kız bakıyorsunuz hemde gelip emri vaki yapıyorsunuz!
Gündüz ağa:sizlede görüşeceğiz.
Diyerek Zeynep ve Yusufu gösterdi.
Gündüz ağa:Zeynep! Hadi bu it neyse de sen neden demezsin anamın arkamdan iş çevirdiğini,
Yusuf:ben ne ettim ya! Bende emir kuluyum.
Zeynep:a-ama ağabey anam da beni tehdit etti.
Gülizar hanım:tüü! Gız hani satmak yoktu!
Zeynep:ya ana ne edeyim yani hayla yalan mı diyeyim.
Yusuf:he valla benide tehdit etti.
Gülizar hanım:Allah'ım evlat değil yılan doğurmuşum! Tövbe estağfurullah.!
Züleyha hanım:yav bi sussun hele! Gündüz oğlum sende gızı bi gör öyle de ne deyeceksen.
Gülizar hanım:he. Hadi gurban olduğum. Kabul edesin işte. Su gibi bir gız...
Dedikleri şeylere aklım vermiyordu. Yav ben mutluydum böyle ne bilecektim ben yuva kurmayı!
Gülizar hanım:bak ölümü gör oğlum. He de şu işe?.
Dediğinde ona baktım ve derin bi nefes aldım.
Gündüz ağa:Kaç yaşında bu kız.
Dediğimde anam gözlerini yere dikmişti.
Gündüz ağa:anaa! Cevap veresin.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
54.98k Okunma |
3.36k Oy |
0 Takip |
31 Bölümlü Kitap |