10. Bölüm

8-KEHRİBAR GÖZLER...

Sudenaz🎀
gece_yazarj

İyi okumalar...

 

☆KÜFÜR VE ARGO KELİMELER İÇEREN BİR BÖLÜMDÜR.☆

 

♤YAZIM YANLIŞLARI OLABİLİR. ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.♤

 

𝐕𝐞 𝐀𝐥𝐥𝐚𝐡 𝐨𝐧𝐥𝐚𝐫ı, 𝐲𝐢𝐧𝐞 𝐯𝐞 𝐲𝐞𝐧𝐢𝐝𝐞𝐧 𝐝𝐞𝐧𝐤 𝐠𝐞𝐭𝐢𝐫𝐝𝐢...

 

GÜNDÜZ AĞA

 

Dediği şeyle bu sefer bendeki şarteller atmıştı.!

Daha mı atmasındı!.

sinirle soluyarak anama baktım.

 

Gündüz ağa:Kaç kaç?

 

Dediğimde anam gözlerini yerden çekmeyerek tekrar fısıldarcasına konuştu.

 

Gülizar hanım:o-on yed-

 

Gündüz ağa:ana yuh yemin ederim pes artık yav!

 

Dedim bir hitdetle.

 

Gülizar hanım:yav oğlum öyle deme! git bir gör şu gızı. Bak yemin olsun çok gözel bir Gız. Ben sana kötüsünü bulur muyum.

 

Gündüz ağa:ana sorun gözellik değil! Sorun iyi,kötü değil.! Sorun ben.! Ben istemem yuva kurmak! İstemem bir kadına sahip olmak! Yapamam ben ana. Sağap çıkamam belki. Ayrıca sen benim kaç yaşında olduğumu bilir misin!? Şurda kalmış otuzuma bir kaç ay. On yedi dersin yav! On yedi!

 

Züleyha hanım:deli danalar gibi bağırıp durma anana! Bende gördüm gızı çok gözel. Çok marifetli. Gedip görsen ölür müsün. Incilerin mi dökülür!.

 

Zeynep:e-evet ağabey bi görs-

 

Dediğinde başımı sinirle Zeynep'e çevirdim ve sert bir şekilde konuştum.

 

Gündüz ağa:Zeynep! Sus seninde kalbini kırmayayım. İkinizede soracağım arkamdan iş çevirmek neymiş!.

 

Zeynep:ama a-ağâbey biz ne ettik ya.

 

Yusuf:evet yav! Biz ne ettik!.

 

Gündüz ağa:Yusuf! Sus ayağımın altına almayayım seni!

 

Dediğimde ikisi de başını eğdi ve Yusuf mırıldandı.

 

Yusuf:t-tamam ya.

 

Gündüz ağa:bu konu burda kapandı! Bacım yaşındaki gızı bana uygun görmek nedir ana! Bir daha böyle

birşey kesinlikle duymak istemiyorum!.

 

Dedim ve arkamı dönüp odama gedecekken anam tekrar seslendi.

 

Gülizar hanım:ölümü gör!. Eğer kabul etmezsen sana sütümü helal etmem!.

 

Dediğinde sinirle arkama baktım.

 

Gündüz ağa:Tövbe estağfurullah! Tövbe yarabbim! Rabbim sen beni neyle sınıyorsun?!.

 

Dediğimde herkes gözümün içine kabul et diye haykırıyordu sanki. Böyle birşey kabul edilmezdi! Böyle şey olmazdı! Benim bir şâânım vardı buralarda. Herkes "Gündüz ağa küçücük bir gızınan evlenmiş" mi desin di.Lakin anamın hatırına gedecektim...

başka hal çare mi vardı!

 

Gündüz ağa:nerede buluşacağım bu gızla?

 

YAZAR 

 

Dedi gündüz ağa hepsinin yüzü yavaş yavaş gülerken Gülizar hanım şaşkınca oğluna baktı.

 

Gülizar hanım: gedecek misin yani?

 

Gündüz ağa:sanki başka seçeneğim var ana!

 

Züleyha hanım:ananız işini biliyor.

 

Deyip Zeynep ve yusufa baktı. Onlarda birbirine bakıp sırıttılar.

 

Gündüz ağa:ana deyeceksen deyesin haydi!

 

Gülizar hanım:tamam tamam senin şu herzamanki gittiğin çarşıdaki parkta buluşacaksınız.

 

Gündüz ağa:eyi! O görüşmeye gideceğim ama şunu aklında tut ben evlenmem!

 

Deyip yukarı çıktı genç adam. Gülizar hanım ise gördüğü o güzel kızın büyüsünde idi hayla. Ve emindi ki oğlu da o büyüye kapılacaktı...

emindi.

 

Genç adam ise sinirle odasına geldi ve hitdetli hitdetli üzerini çıkarıp kendini suyun altına attı. Ve düşünmeye başladı, Öyle sinirliydi ki. İşi gücü yokmuş gibi birde garı gız meselesi ile uğraşacaktı! Yahu o ne anlardı evlilikten! O ne anlardı sevmeten!¿?.

Üstelik anası ona kadın değil çocuk bulmuştu resmen!

 

Lakin bilmiyordu ki çok yanlış düşündüğünü. Azıcık yazarı dinlese belki bilirdi, lakin onu da yapmıyordu. Yanlızlık bedenine yuva kurmuştu...

sevda istemezdi. Birine gönlünün kaymasını istemezdi.

E o zaman neydi o aklındaki kara gözler,kara saçlar. Neydi hasret kalmış gibi delice düşünmeler!

Hiç tanımadığı birini, her vakit aklında tutmalar!

 

Diye düşündü sıkı sıkı...

 

ŞAFAK

 

Sabah olmuştu bile. Yine aynı saatimde kalktım ve aşşağı kahvaltı hazırlamaya indim.

hızlı hızlı birşeyler yapmaya çalışırken bir anda elimden çay bardağını düşürdüm.

Hemen geriye çekildim,tam o anda da kapıdan ağabeyim girdi.

 

YAZAR 

 

Selim gene erkenden kalkmıştı. Bacısının bu evde olmayacağı korkusu onu uyutmuyordu, çok korkuyordu onsuzluktan, içi içini yiyordu. o onun göz bebeği idi...

 

Tam merdivenlerden aşşağı inerken mutfaktan gelen bardak kırılma sesiyle hızla oraya koştu ve şafağı görür görmez sertçe yutkundu.

Bacısının bir yerinde bir şey varmı diye baktı Allah'a şükür ki hiçbir şey yoktu. Şafak hemen hitdetle konuştu...

 

Şafak:a-ağâbey sakin olasın yok birşey!

 

Selim:eyisin değil?

 

Şafak:eyiyim ağabey eyiyim.

 

Selim:gülüm az dikkat edesin yüreğim ağzıma geldi.

 

Şafak:bir anda oldu bende anlamadım.

 

Selim:neyse sende bir şey yok ya.

 

Dedi ve Bacısının anlından öptü..,

 

İkisi de güzel bir kahvaltı hazırlamışlardı ve herkes sofraya geçmişti.

Mahsun ağa ve Kezban hanım bi iştahla yemeklerini yerken,

İki kardeşin boğazından bir lokma geçmiyordu. Nasıl geçsindi! Biri bacısı gidecek diye kahrolurdu, diğeri beni ellere verecekler diye...

İkisi de gelecek olan haberi bekliyordu. İkisi için de ölüm haberi gibiydi bu haber...

Ve en sonunda Mahsun ağanın telefonun sesi duyuldu...

 

GÜLİZAR HANIM

 

sabah gene erkenden ayaklanmıştım heyecandan gözümü bile kırpamamıştım. Biraz bahçede durdum ve kahvaltı saati geldiğinde içeri girdim.

Nurgül ile birlikte kahvaltıyı hazırlamaya koyulduk arada anam da gelince koyu bir sohbetle hazırlanmıştı kahvaltı ve ilk Zeynep olmak üzere Yusuf ile Gündüz de inmişti.

 

GÜNDÜZ AĞA

 

Gece benim için çok zor geçmişti uyku görmemişti şu gözlerim gece boyu.

hayla da sinirim dinmemişti.

Sabah yataktan erken çıkıp, bir süre odada oyalandıktan sonra üzerimi giyinip aşşağı inmiştim.

 

YAZAR 

 

Herkes kahvaltısını yaparken gündüz ağa konuşmaya başladı.

 

Gündüz ağa:ne zaman gedeceğim ben o parka?

 

Dediğinde Gülizar hanım sorunun Ona olduğunu anlayıp hemen cevap verdi.

 

Gülizar hanım:saat öğlen bir gibi orda ol bak sakın aksatma!.

 

Dediğinde gündüz masadan sertçe kalktı.

Sanki çok normaldi herşey! Sanki o çok istiyordu!

 

Gündüz ağa:ben gediyorum!.

Yusuf sende sakın geç kalmayasın seninle şirkette görüşeceğiz.

 

Deyip kapıya doğru gitti. tabi yusuf tutuşmuştu ağabeyi Allah bilir ne diyecekti.

Gündüz ağa kalkınca hemen Gülizar hanım da kalktı ve oğlunun yanına gitti. Tamam oğlunun mürvetini görmeyi çok istiyordu. Lakin oğlunun ona böyle dargın olmasını istemezdi!

Hangi ana isterdi ki.

 

Gülizar hanım:gündüz oğlum?

 

Gündüz ağa:unutmam ana tamam!

 

Gülizar hanım:onu demeyeceğim dur hele bi!.

 

Gündüz ağa:buyur ana?

 

Dedi gündüz ağa sabırla.

 

Gülizar hanım:bak oğlum,ilk göz ağrım, gündüzüm. Ben senin hiç kötülüğünü ister miyim? Hem insan anasına darılır mı? Gel etme böyle.

Ben ne ettiysem senin için. Bana darılma gönülsüz getme.

 

Dediğinde gündüz anasının bu haline dayanamadı ve anasının elini sıkıca tutup öptü. Hayla kızgın dı ama ne etsin di. Onu doğurana, büyütüp bu yaşa getirene dargın mı olsundu.

 

Gündüz ağa:anam benim.dargın olur muyum ben heç sana. Sadece kızdım ama gedeceğim buluşmaya merak etmeyesin.

 

Dedi ve ikisinin de gönülleri ferahlamıştı.

 

Gündüz ağa gettikten bir süre sonra Gülizar hanım Cihan ağayı aramış ve Mahsun ağaya haber etmesini söylemişti.

 

ŞAFAK

 

Gelen telefonu Babam heybetle açtı ve aynı şekilde de kapatmıştı. yüzündeki gülümseme heç bozulmadan konuştu.

 

Mahsun ağa:zangarlardan haber geldi. Öğlen saat birde hazır olasın Şafak.

 

Dedi ve masadan kalkıp getti halam da Onun arkasından gedince derin derin nefesler aldım. ve ağabeyime dolu gözler ile baktım.

 

Selim:şşşt sakın ağlama! Sakın dökme o Göz yaşını! Göz yaşın yere düştüğü an yüreğim dağlanır.

Ben o saatte gelir alırım seni ben götürürüm emi?

 

Dediğinde, hafifçe burnumu çektim ve başımı salladım.

 

Şafak:T-tamam.

 

Selim:gözel yüzlüm benim.

 

Dedi ve anlımdan öpüp oda getti halam ise hemen çıkıp hazırlanma mı söyledi.

 

GÜNDÜZ AĞA

 

şirkete geleli bir buçuk saat olmuştu ve ben çok huzursuzdum.

Yusuf şirkete gelir gelmez onunla konuşmuştum ama o anamın tehdit ettiğini ve bana o yüzden diyemediğini söyler dururdu.

Bende pek birşey demeden saldım onu. Karşımda kedi gibi kıvranıp duruyordu zaten.

Balkona çıkıp bir sigara yaktım ve düşünmeye başladım.

 

Şimdi ne olacaktı ne edecektim ki ben nasıl kurtulacağım bu illetten!

Diye düşünürken buluşma saatin'in yaklaştığını gördüm ve toparlanmaya

Başladım.

 

ŞAFAK

 

Halamın ısrarıyla sıkıca hazırlandım ve saate baktım 12:30 olmuştu bile saat.

 

Kezban hanım:vallahi pek gözel oldun gız! Seni şu halde beğenmeyen de kördür kör!

 

Diye övüp duruyordu beni. Ama ben övülmek istemiyordum! Ben güzel olmak istemiyordum! Kimseye kendimi beğendirmek istemiyordum!

 

Derken kapı çaldı ve ağabeyim'in geldiğini tahmin edip kapıya koştum. Üzerime giydiğim siyah gömlek kumaşlı elbise bunu biraz zorlasa da başarmıştım.

Abimle arabada pek fazla konuşmamıştık. Çünkü birimiz konuşsa ikimiz de ağlatacak gibiydi sanki.

en sonunda buluşma yerine gelmiştik. Ama burası, burası o kafeydi tüylerim diken diken olurken ağabeyim'in konuşmasıyla ona baktım.

 

Selim:korkma olur mu? heç merak etme. Gündüz ağayı bilirim o seni ürkütecek birşey yapmaz sen içini ferah tut.

 

Dediğinde başımı salladım.

 

Şafak:T-tamam ağabey.

 

Dedim ve hemen kollarımı ona sardım,oda bana.

bizim bizden başka kimsemiz yoktu ki şimdi oda olmayacaktı...

Ağabeyim anlımdan öpünce yavaşça arabadan indim ve tam kapıyı kapatırken ağabeyim tekrar konuştu.

 

Selim:merak etmeyesin. gündüz ağa gelene kadar ben burda duracağım. ayrıca gündüz ağa hep şu masaya oturur sende orda bekleyesin.

 

Dedi ve bana masayı gösterdi. Başımı sallayıp kafeye doğru yürümeye başladım ve arkama baktığımda ağabeyim ağzı okunur bir şekilde "dikkat edesin" diyordu. Ona hafif tebessüm ettim ve yoluma devam, ettim.

 

Ağabeyim'in tarif ettiği masaya oturdum. derin bir iç çektim, çok korkuyordum. Hep etrafa bakıyordum o garson varmı diye ama yok gibiydi yinede telaşlanıyordum.

Bir süre sonra saate baktım ve tam 13:00 olduğunu gördüm. Ama hayla ne gelen vardı ne de giden. Etrafı iyice kolaçan ederken buranın sahibinin gülümseyerek kapıya gettiğini gördüm ve sesli bir şekilde "vay gündüz ağa'm gelmiş." demesiyle sertçe yutkundum.

emin olmak için ağabeyimin olduğu yere baktığımda oda tam gidiyordu hızlı nefes alışverişlerimi hissederken korkak gözlerle kapıya baktım ama benim oturduğum yerden hiçbir şey görünmüyordu.

 

GÜNDÜZ AĞA

 

En sonunda varmıştım kafeye ve beni güler yüzle karşılayan murata selam verdiğimde oda konuşmaya başladı

 

Murat:vay gündüz ağa'm gelmiş!, Hoş geldin de niye sinirlisin sen gene?

 

Gündüz ağa:anamın gönül işleri Murat ne olacak!

 

Murat:Gülizar sultan yapmış yapacağını de sene.

 

Diyip sırıtarak göz kırptığında sinirle konuştum.

 

Gündüz ağa:HasbinAllah!.

 

Murat:tamam tamam hemen gızma. Da senin gız geldi mi nerden bilecen?

 

Gündüz ağa:bilmiyorum. ama ben baya geciktim.

 

Deyip etrafa bakmaya başladım.

 

Murat:valla bu gün o kadar dolu değiliz ve bir kaç müşteri var onlarda bizim tanıdıklar. Ama şu köşede senin herzaman oturduğun yerde yarım saat'dir bir kız oturuyor.

 

YAZAR 

 

Genç adam murat'ın öyle demesiyle iyice kafenin içine girdi ve tam o köşeye baktı.

Küçük kız ise Tam oraya bakıyordu.

Genç adam gördüğü gözleri direk tanıdı...

Bu gözler, o gözler'di birtürlü aklından silemediği gözler...

Sertçe yutkundu ikisi de.

Küçük kız korkak kara gözler ile genç adam'ın kehribar gözlerine süzdü. "GÜNDÜZ AĞA" gündüz ağa dedikleri adam onu,o pis sapığın elinden kurtaran adamdı. evet evet oydu...

Genç adamın nutku tutulmuştu. o kara gözler hem derde deva, hem zehirliydi sanki.

Hayla o kara hareleri süzerken içinden tek birşey fısıldadı.

-𝐗𝐮𝐝𝐞𝐨 𝐖𝐞 𝐛𝐢𝐤 𝐲𝐚𝐫𝐚𝐦ıñ... (ALLAH'IM ONU BENİM YARİM YAP)...

 

NOT:Çok uzun zaman sonra yine Ben. Bu sefer gecikme süremi abarttım biliyorum ama bu ara hiç yazamadım istek de gelmedi yazmak çok zor bacım vallaha zor sanki yukardan feiz inecek gibi bekledim bu güne kadar kjkjkjk ama geldim şükürler olsun.

Bu arada ben birşey yaptım, ve YouTube hesabı açtım...

Ve hikaye bir vidyo yapıp attım. Umarım beğenirsiniz linkini buraya bırakıyorum.

 

https://youtube.com/@gE.c.E?si=CF8xpc6YZm6zQMMD

 

Ayrıca yeni kapak nasıl?

 

Bu günlük bu kadar iyi geceler gecenin yıldızları...

 

...

Bölüm : 24.08.2024 12:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...