
“Bilmiyorum yarım kalmış gibiyim.” Cama doğru konuştu. Elif “bende bilmiyorum valla sanırım hepimiz yarım kalmış gibiyiz” dedi.
Bir süre sonra kapı çaldı. Gülce camdan ayrılarak “ben bakarım” dedi. Ben “Murat gelmiştir” diyerek kızlara döndüm. Bir süre sonra Elif “kahve yapsam mı ki açılırız he içer misiniz?” diye sorunca sıkın bir sesle “olur içeriz” dedi. Bir süre sonra Gülce girdi içeri. Bana dönerek “S-Selen seni biri görmek istiyor” dedi. Ben şaşkın bir şekilde “kim geldi” dedim.
Gülce “B-Burak” dedi. Ben şaşkınca kalktım. Gülce “seninle dışarda konuşmak istiyormuş beyaz zambak” dedi sırıtarak. Bende ona sırıtıp “tamam ben bir konuşup geliyorum” Gülce “tabi tabi konuş gel sen” diyerek gülmeye başladık. Dahs
Hemen üstüme gri bir tişört giyip dışarı çıktım. Gülce ’lerin evinden çıkarken kapını öndeki beyaz kediyi sevmek için dizim üstüne çöktüm. Kedi benim bacağıma sırnaşıyordu. O kadar tatlıydı ki sanki içime alıp sıkmak istedim. Daha fazla dayanamayıp kucağıma aldım kediyi. Beş dakika boyunca sadece kediyi sevdim. Açık olan camdan siyah beyaz renkli bir kedi görünce kucağımdan inmek için tırnaklarını çıkartıp elime geçirdi. O acıyla kediyi yere hafif bir şekilde fırlattım. Fakat elimi kötü çizmişti. Anında kanamaya başlayan elimi iki yana savurdum. Cebimde ağladığım zaman göz yaşlarımı sildiğim mendille bastırdım biraz yansa da iyi geliyordu sanki kanama durduğun da peçeteyi sonra atmak üzere cebime koydum. Sonra dizlerimiz üstünden kalktım
Kapıdan çıkınca gözlerim Burak’ı aradı. Fakat baktığım hiçbir yerde göremedim. Bir iki ismini seslendim. Ses gelmedi. Daha sonra arkadan bir el omzumu dürtünce irkildim. Tam dönecekken gene bir el bu sefer diğer omzuma dürtü. İki yana hızlıca döndüğümde karşımda sırıtan Burak’ı gördüm. “Selam nasılsın?” dedim sırıtarak. İşaret parmağını burnuma dokundurarak “ben iyiyim de sen nasılsın” dedi. Ardından kısık bir sesle “en son gördüğümden beri” deyince o gün geldi aklıma. Evet o gün beni o evden çıkaran Burak’tı. Üstündeydi hala o siyah kazağı sol göğüs kısmında *happiness is a begining* yazıyordu. İngilizce bilmemden mi yoksa en son bu yazıyı annemin arkadaşının aldığı hediyeden mi bilmiyorum ama anlamını çok iyi biliyordum.
“Mutluluk bir başlangıçtır” dedim kısık bir sesle sessizliği bozdum. Yazıyı okuduğumu anlayınca önce kazağına sonra bana baktı. Sırıtarak “sen çeviri misin dank diye çevirdin kız” dedi. Bende gülerek “e biraz yani şöyle böyle” dedim. Gülüşü yarım kalarak devam etti konuşmaya, “nasılsın toparlana bildin mi?” dedi. Konuşmasındaki soğukluk ben titretmişti. Bense sadece ona bakıyordum.
“Sence bir kızın hayattaki tek yakınları tarafından terk edilirse nasıl toparlana bilir” dedim tek nefesle. Benim neden çığlık çığlıya feryat edip sonrada camların biraz yanına bayılmamın sebebini bilmiyordu ki hakkı var mıydı ondan bile emin değilim.
“Boşluğu kapatmalısın hiç olmasa bunu kendin için yapmalısın Selen” dediğinden zerre bir şey anlamadım. Aklım gene o lanet güne gitti. Filim şeridi gibi geçti bir iki dakikada. Durgun olduğumu görünce elini omzuma koydu. “Senin o günü hatırlaman için sormadım” dedi sakin bir sesle elini omzumdan çekerek “merak etmiştim, ama doğru fazla merak iyi değildir. Kusura bakma sormama gerekirdi” dedi. Tam arkasını dönerek gidecekken, kolundan tutum ve “senin bir suçun yok merak ben hep böyleyim” dedim fakat ben her zaman böyle değildim. Gerçi bunu bilmesine gerek yok zaten hayatıma nereden dahil oldu onu bile tam kestiremiyordum. Acaba Aylin’in öldüğünü biliyor muydu? “Sen Aylin’in öldüğünü biliyor musun?” dediğimde hiç şaşırmadan “evet yanı haberlerden duydum” dedi. “Ben artık gideyim hava soğudu evdekiler merak eder” dedi sırıtmaya çalışarak. Bende aynı şekilde ona sırıtmaya çalışarak “istersen aileni arada kızlar kahve yapıyordu bir fincanda sana yaparız, bunu sanırım sana borçluyum beni o evden çıkaran sendin çünkü” dedim gülerek.
❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹❤️🩹
Bir sonraki bölümde görüşürüz yorum yapmayı ve oynamayı unutmayınız sizi seviyorum ballarimm
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |