
Hayat bazen yüzünü çevirirdi bize. Acılarımızla baş başa kalırdık. Ateşler dile gelse de içimi yangınını anlatsa herkese. Saat sabah yediye yaklaşırken anahtarımı deliğe sokamamakla uğraşırken düşüncelerim dağılmıştı.
“Hadi gir artık.” En sonunda açmayı başardıktan sonra elimdeki bavulla içeriye girdim. Askeri lojmanda kalacaktım artık. Tüm meslektaşlarım buradaydı. Bazıları ailesiyle, bazıları ise benim gibi tek başına yaşıyordu. Eve girip bavulumu kapının girişine koyarken evimi inceliyordum. Oturma odası ile bağlı olan mutfak, iki odası ve iki banyosu olan ev kutu gibi gözüküyordu. Yatak odasının birinin içindeydi banyo. Öbür banyoyu kullanacağımı pek zannetmiyordum. Yatak odasına girip bavulumu gelişigüzel yerleştirmeye başladım. Ben eşyalarımı yerleştirirken salondan gelen telefonumun ince sesiyle duraksayıp koşar adım salona gittim. Telefonu elime alıp arayan kişiyi görünce dudaklarımda anlam veremediğim bir sırıtma vardı.
“Asel?” İsmi çok güzeldi.
“Emre” Kısık ve uykulu sesi yeni uyandığını gösteriyordu. İki kere Asel demiştim fakat hiçbir tepki vermemişti. Yavaş yavaş alışıyordu.
“Yeni mi uyandın?”
“Hiç uyumadım.” Gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Aleyna, Asel’in konusu geçerken uyumayı çok sevdiğinden bahsetmişti.
“Nasıl hiç uyumadım Asel. Bu saate kadar uykusuz mu durdun? Uykunu kaçıracak ne oldu anlat bana. İmkânsız kılayım onu.” Kısık gülüşünü duydum.
“Sensin.” Duraksadım. Sarhoş muydu bu kız?
“Asel, sarhoş değilsin değil mi?” Bu sefer daha büyük güldü.
“Bunlar ancak sarhoşken söylenecek sözler değil mi? Maalesef değilim Emre. Aklım yerinde.” Kaşlarım artık çatıldı.
“Asel seni anlamıyorum.” Kafamı görebilecekmiş gibi iki yana salladım.
“Beni kimse anlamıyor ki zaten. Söylesene Emre, ben ne zaman terk edilmekten vazgeçeceğim? Aleyna gitti, sen gittin. Yanımda sadece Ege kaldı. O da olmasa… O da olmasa hayatın anlamı kalmaz. Emre ben yalnız kalmaktan yoruldum.” Bıkkın sesiyle derdini anladım. Haklıydı. Asel gördüğüm en güçlü kadındı. Bu böyle kalacaktı.
“Tayinimiz çıkmış Asel. Yarbay bizim adımıza dilekçe vermiş. Emrine uymamız gerekli. Bende seni bırakmak istemedim. Ama zorundaydım. Aleyna’ya veya bana kızma.” Gereğinden fazla çıkan yumuşak sesim beni bile afallattı. Bu kızda beni çeken bir şeyler vardı. Kendimi çekemiyordum. Sanki o ay yıldız, ben ise kırmızıydım. Birbirimizi çekiyorduk. Ve bu çekimin başıma işler açacağının farkındaydım.
“Bende tayinimi isteyeceğim. Ege, annemin yanına gitmek istiyor. Ege giderse tek başıma yapamam Emre.” Şok üstüne şok geçiriyordum. Onu köpek sürüsüne atamazdım. Burası tehlikeliydi. Sınır bölgesiydi ve ben onu ellerimle ateşe gitmesine izin vermeyecektim.
“Saçmalama Derin! Buraya gelemezsin, köpek sürüsü dolu burada. Ellerimle ateşe atamam seni. Bu fikri unut!” Benden bağımsızca çıkan yüksek sesim beni bile afallatmıştı. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapatarak sakinleşmeyi denedim.
“Geleceğim. Şimdi kapatıyorum. Orada görüşürüz.” Telaşla araya girdim.
“Derin!” diyemeden telefon yüzüme kapandı. Telefonu kulağımdan çekip dibimde duran koltuğa şiddetli bir tekme atınca koltuk karşı duvara doğru sürüklendi.
“Kahretsin!” Telefondan Aleyna’yı aradım ve ona olan biten her şeyi anlattım.
*Asel Derin Kuyucu*
Kararımı vermiştim. Hakkari’ye gidiyordum. Ege bu akşam binecekti otobüse. Ben ise tayin işlerimi en erkene almak için elimden gelen her şeyi yapacaktım. Burada kimsem olmadan, bir başıma yaşayamazdım.
“Ege’m.” Odasının kapısına yaslanıp onun hazırlanmasını izlemeye başladım.
“Abla?” Yatağının üstüne oturdum.
“Bende gidiyorum. Burayı satacağım ve okuldan tayinimi isteyeceğim.” Bir anda söylediklerim karşısında gözleri kocaman açılmış bir şekilde donakaldı.
“Nereye gideceksin abla? Burada bir düzenin var.” Başımı sallayıp konuşmaya başladım.
“Ege, ben sen gidersen burada yapamam. Tek başıma kalamam. Tutunacak bir dalım kalmaz. Aleyna’nın yanına gideceğim. Hakkari’ye.” Ege sinirle ayağa kalkıp karşımda eğildi ve bağırmaya başladı.
“Orası ne kadar tehlikeli haberin var mı? Temelli gitmeyeceğim abla! Birkaç hafta sonra döneceğim.” Bende sinirle ayağa kalktım.
“Ege anlamıyor musun? Ben Aleyna’yı, Deniz’in yerine koydum! Bir kız kardeşimi daha kaybetmek istemiyorum, anlıyor musun?” Sinirle bağırdıklarım karşısında duraksadı. Derin bir nefes alıp gözlerini kapattı.
“Bak anlıyorum, bende kardeşimizin bizi bırakmasını istemezdim. Ben özlemiyor muyum Deniz’i, abla? Ama Aleyna ablayı, Deniz’in yerine koydun diye teröristlerin bölgesine gidemezsin.” İçindeki bastıramadığı öfkeyi tutmaya çalışıyordu. Ama kararlıydım, Hakkari’ye gidecektim.
“Ege, benden kararımı değiştirmemi isteme. Gideceğim.” dediğimde yenilgiyle başını salladı.
“Annemlerin yanına gitmiyorum.” Ayağa kalktı ve bavula tekme atıp içindekileri yere döktü. Şaşkınlıkla ona bakarken parmağını bana doğru sallamaya başladı.
“Sıkıyorsa git şimdi.” Sonrasında odanın kapısını çok sert bir şekilde çekerek odadan çıktı. Onu Hakkari’ye götüremezdim. Bıkkınlıkla nefesimi verip arkasından bağırdım.
“Ege!” Odadan çıktığımda sinirle telefonda konuşma yaptığını gördüm.
“Nereden bileyim ben? Tutturdu oraya geleceğim diye. Sen bir şey de bare Aleyna abla.” Kararımı değiştirmeyeceğimi görmesi için odama gidip bavulumu indirdim. Ne olursa olsun ben oraya gidecektim.
Hızlıca eşyalarımı bavula doldurmaya başladım. Kıyafetlerimi katlamadan koydum. Kısaca saate baktığımda okula gitmem gerektiğini gördüm. Şimdilik Ege’nin anlamaması için bavulumu kıyafetlerimle beraber eski yerine koydum. Çünkü eğer Ege görürse kıyafetlerimi bile yırtabilirdi. Üstüme cıvıl cıvıl yazlık çiçekli bir elbise geçirip saçımı açık bıraktım. Elbisem mavi, üstündeki çiçekler ise beyazdı. Üstüme siyah deri ceketimi ve çantamı alıp odadan çıktım. Ege elindeki telefonla sinirle bana bakarken göz ucuyla ona baktıktan sonra dış kapıyı açtım.
“Okuluna geç kalacaksın.” deyip ayakkabılarımı giyer giymez evden çıktım. Arkamda boğuk ve gür bir çığlık duysam da umursamadım. Arabama binip oradan uzaklaştım ve okula kısa süre içinde gelmiştim. Hemen öğretmenler odasına girdiğimde dersin başlamasına yarım saat kaldığını gördüm. Öğretmenler odasında sadece Berk vardı. Şu an şansıma tükürmek istiyordum. Tam geri çıkacakken arkamdaki ses duymamı sağladı.
“Derin?” Yüzümü ona döndüğümde burnunun ucunda duran gözlüğünün üstünden bana bakıyordu. Dağınık saçlarına el atıp gözlüğünü çıkardı.
“Seninle kalıp muhabbet etmeyi çok isterdim ama müdürün yanına gitmem lazım. Bunu telafi etmeye çalışacağım.” deyip odadan çıkacakken yine durdurdu beni.
“Neden?” diye sorunca uzatmadan derdimi söyledim.
“Tayinimi isteyeceğim, Hakkari’ye.” dedim ve onun konuşmasına izin vermeyip ekledim.
“Acelem var, sonra açıklarım.” deyip odadan çıktım. Koşarak müdürün odasına girdikten sonra kapıyı tıklatıp içeri girdim. Önündeki bilgisayara bakıyordu, beni görünce tüm odağını bana çevirdi.
“Girebilir miyim Fatih Bey?”
“Tabi ki buyurun.” Karşısındaki koltuğa oturdum.
“Uzatmadan konuya girmek istiyorum. Ben Hakkari’ye tayinimi istiyorum Fatih Bey. En hızlısı kaç haftayı bulur?” dedikten sonra yüzünde beliren bariz şaşkınlığa baktım.
“En hızlı iki hafta sürer. Ama neden istiyorsun?” diye sorunca kendimi üstü kapalı anlattım.
“Kardeşim Hakkari’ye gitti. Onu tek bırakmak istemiyorum.” dedikten sonra geçerli bir sebep olmadığının farkındaydım fakat bunu halledebilirdik.
“Eminsin değil mi? Geri dönüşü olmaz bu işin.” Başımı salladım.
“Hiç olmadığım kadar.” Başını salladıktan sonra bilgisayara döndü.
“En hızlısından halletmeye çalışacağım.” dedikten sonra teşekkür edip odadan çıktım. Derin bir nefes aldım. Geri dönülmez bir yola girmiştim artık. Berk’e açıklama yapmayı es geçip çalan zil sesiyle sınıfıma yöneldim. Onlarla son derslerimden birine girecektim. Çıkmaz bir sokağa girmiştim. Ne geri dönüş yolu vardı ne de haykırabileceğim bir adet insan…
***
Bölüm kısa olmuş olabilir birazcık ama çıtırlık bölüm gibi düşünün. İçeriği biraz çıtırlık olmadı ama bunu es geçelim lütfen. Aklınızda ki soruları benimle paylaşabilirsiniz. Sizce Ege, Asel'in gitmesine izin verecek mi? Deniz olayını ise ilerleyen bölümlerde Emre ve Asel sahnelerinde okuyacaksınız. Daha ilerleyen bölümlerde geçmiş yazacağım çünkü Asel'in geçmişini çözmemiz lazım. Bu da benden ufak bir spoiler olsun. Mutlu kalın efenimm.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |