Günler geçmiş doktor birgül. hastası fulyayı kontrol etmek için odasına girmişti, her gün başında bekleyen adam henüz gelmemiş olduğu için odada kimse yoktu.
Birgül fulya'nın değerlerini eline aldığı dosyadan ve monitörden kontrol ettikten sonra dosyayı yerine bırakıp fulya'nın karnının altında olan örtüyü tutup göğsünün altın kadar çekip örtmüştü.
Fulya'ya karşı İçinde kontrol edemediği koruma iç güdüsü meydana gelmiş gün geçtikçe ona bağlanmaya başlamıştı.
Elini kaldırıp fulya'nın yumuşacık kahverengi saçlarını okşadı, minik burnu, dolgun dudakları, bir ormanı andıran yeşil gözleriyle çok güzel bir kadındı, içinden belki kızım o dur diye hep umut ediyordu,belki bu umudu boşa çıkacak inandığı ve tutunduğu son çaresi de yok olacaktı, ama elinde değildi işte
İçinde bir heyecan meydana geldi, Mehmet'in gözleri de yeşil, benim kızım olabilir mi diye düşünmekten geri duramadı, belki böyle düşünmesi çok saçmaydı ama annelik dürtüsüydü işte
Fulya'nın yanından çıkıp odasına döndü bir saate yakın diğer hastalarla ilgilendi, çalınan kapıyla dikkati dağılmış gelen kişiye *gel* diyerek seslenmişti.
Birgül hanım size bir zarf geldi,birgül gelen zarfı titreyen ellerinin arasına aldı, çok korkuyordu ya değilse, ya senelerdir aradığı bebeğini yine bulamamışsa, gelen kişi çıkmış Birgül sandalyesine çökmüş, ağlamaya başlamıştı, herşeyden önce minicik kızından zorla koparılan bir anney'di o,
9 ay gelsin diye beklemiş dualar etmiş olduğu evladını teröristler bir gece çekip almışlardı, bir gülü de öldü diyerek bırakıp gitmişlerdi.
Titreyen parmakları zarfın açma kısmına gitmiş yavaşça yırtmıştı, peş peşe akan yaşlar görüşünü bulanıklaştırıyor birgül silsede yerine yenileri ekleniyordu.
Derin nefesler alarak kağıdı çıkartıp açmış ama gözlerini sıkı sıkı kapatmıştı, tam o anda kapısı açılmış eşi Mehmet bey içeri girmiş, gözyaşları içerisinde ağlayan bitkin halde ki karısının yanına telaşla gelmişti, "neden ağlıyorsun bir gülüm "
Bakışları elindeki kağıtta olan kadın kocasına cevap vermemiş kağıdı okumaya başlamıştı. Uzun uzun yazılanların en altına baktı fulya Kurdoğlu ve birgül aktürk'ün DNA örnekleri 99.99999996 UYUMLU BULUNMUŞTUR.
*Sevdiğinin başını bekleyen savaş günlerdir uyumamış yorgunluktan gözlerinin içi yanmaya başlamıştı,
Doktorun dediğine göre beyin dokusu baskı altında kalan hastaları hemen uyandırmayıp yavaş yavaş uyandırarak zararı en aza indirmeyi planlıyorlardı.
Karargahta da çok fazla iş vardı, fulya'nın yakalattığı köse kod adlı teröristi cezaevine giderken kaçırmışlar'dı, oda heryerde hejayı arıyordu.Savaş ağrıyan başına parmaklarıyla masaj yaparak ağrıyı hafifletmeye çalışıyordu,
"seninle kedi köpek olduğumuz zamana geri mi dönsek, en azından o zaman hastanelere düşümüyordun. Savaşın bitkin bakışları yüzümü inceliyordu, oturduğu yerden hemen kalkıp başıma öpücük bırakan sevdiğim adamla kalbim hızlanmıştı .
"Ölümüm teröristler den değil senden olacak hayatımın üç senesini 3 ayda yedin bitirdin. Gözlerimi yüzünün her yerinde dolaştırdım.
"Ne o yüzbaşı benimle sevgili olduğunuz için pişman mı oldunuz? Savaşın yüzünde uyandığımdan beri ilk defa bir gülümseme görmüştüm,.
"Senin için bütün ömrüm feda olsun. yüzümün her yerine minik minik öpücükler bıraktı."Doktorunu çağıracağım bekle,
telaşla odadan çıkıp gitmişti, dakikalar sonra odaya tekrar girip elimi tutup öpücük bıraktı, başını kulağıma yaklaştırıp "bu gece benimle uyuyacaksın, günlerdir mahvoldum. Diyip saçımı öpmüştü.
Odaya giren doktora ve devasa cüsseli adama kaydı bakışlarımız "sağolun. Adam derin nefes alarak kendini tanıttı.
"🇹🇷Ben tuğgeneral mehmet aktürk. Savaşla ben panikle hazır ola geçtik tabi ben yatakta elimi anlıma götürebildim sadece.
"🇹🇷 Kıdemli yüzbaşı savaş Aydın .
İkimizde tekmil verdiğimiz zaman adamın gözlerinde ki gururu hissediyordum, doktor kadında bir tuhaflık seziyordum, dokunsam ağlayacak gibi bir hali vardı.
"Seninle özel bir mesele konuşmak istiyorum yüzbaşı.
Benimle ne konuşabilirdi ki, görevden dönmüş olsam anlardım ama, acaba meslekten men mi edilecektim, korku ve panik bedenimi ele geçirdi, hiçbir şey diyemedim dudaklarımdan sadece " emredersiniz Komutanım çıkmıştı.
Komutan yanıma yaklaşıp baş ucunda ki sandalyeye oturdu, bakışları savaşın üzerinde durunca ister istemez gerildim, savaş hemen müsade alarak oda'dan çıktı, doktor da diğer sandalyeye oturunca iyice gerildim, ne oluyor bu amk yerinde, askeri bir mesele olsaydı doktoru da çıkartırdı, ölüyordum kesin.!
"Bak fulya bu konuşma benim için çok zor, askeri rütbeden çıkmadan sonuna kadar beni dinle, (dinlemeyip ne yapacağım, hayatımı tek lafıyla bitirir o derece güçlü bir konumda.)1
" 1995 yılının mart ayında kırmızı listede aranan bir numaralı terörist için dağlara çıktım, o zamanlar yüzbaşı rütbesindeydim, hain teröristi timimle beraber sıkıştırdık sıkıştırmasına, ancak bilemezdim ki oda beni sıkıştırmıştı .
O gece ben dağda onun peşine düşmüşken o adamlarını benim evime yollamıştı, bilgisayara yansıttığı ekranda herşeyi izledim, adamları karım birgüle 4 el ateş etmişlerdi, birgül yerde kanlar içinde yatarken, gözünde ki tek korkusu 3 yaşında ki kızımızdı, (sinirlerim tepeme çıkmış komutanı dinlerken, karısının doktorum oluşuna şaşırdım, ayrıca bunları neden bana anlattığını da hala anlayamamıştım.)
"Hain şerefsizler minicik kızımı alıp kameranın önüne geçmişlerdi, köpeklerden biri kızımın başına arkadan silah yaslamıştı, korkuyla ağlayan bebeğimi o gece son defa ekranda gördüm.( Kadının hıçkırıkları odanın içinde yankı yapıyordu, ister istemez gözlerim dolmuştu, hain şerefsizler bir anne babanın yüreğine daha ateş düşürüp hayatı onlara zindan etmişlerdi)
"Sonra kızımı her yerde aradım, çıkmadığım dağ bakmadığım taş girmediğim in kalmadı, timde ki askerler kafayı yediğimi düşünmeye başladılar, ama elimde değildi, benim mesleğim yüzünden evladımı kaçırdılar, bir gülün durumu daha ağırdı, yıllarca hem bedenen hemde piskoljik olarak tedavi gördü, ama o bir anne fulya ne yaprsa yapsın ona kızamadım haklıydı çünkü. sen şimdi içinden düşünüyorsundur, komutan bana bunları neden anlattı, benimle ne ilgisi var diye ?
Hastaneye geldiğin gün Birgül senin yaşının kızımızın yaşıyla aynı olduğunu düşünerek sana test yapmış, biliyorum çok büyük suç, senden müsade almadan böyle bişey yapmasını bende doğru bulmadım ancak ona engel olamadım.
"Anlayamıyorum komutanım, benim kızınız olduğumu mu düşünüyorsunuz yani? Komutan derince nefes aldı can çekişiyor gibiydi.
"Bugün test sonucu elimize ulaştı, bende inanmadım hatta bir gülün saçmaladığını düşündüm, ama sonuçları görünce iyi ki yapmış demekten kendimi alı koyamadım.
Elindeki kağıdı kucağıma bırakan adama bön bön baktım, ne oluyor bu siktiğimin yerinde, benim ailem yok ki terk ettiler beni, sevmedikleri için bırakıp gittiler. Yıllarca hep bunu düşüyordum, şimdi duyduğum şeylerin gerçek olmamasını istedim, öyle bilmeye devam etmek istiyordum. Çünkü onları suçlamak daha kolaydı. Kağıdı elime alıp sonuca baktığımda donup kaldım ama yüzüm ifadesizdi.
Birgül korkuyla kızına bakıyordu, hiçbir tepki vermemişti, oysa bir gül bağırsın çağırsın onları suçlasın ağlasın istiyordu. Yıllardır olduğu gibi kendisini suçluyordu çünkü.
Mehmet kızının bakışlarından hiçbir şey anlayamadı, duygularını saklamakta çok profesyonel bir asker olduğunu anlamış güzeller güzeli kızına hayranlıkla bakıyordu.onun kızıydı gelmişti.
Mehmet kızının ona sıkıca sarılmasını istiyorudu, gerekirse çekip silahı kafasına sıksındı, Mehmet artık ölsem de gam yemem dediği noktadaydı, çünkü yıllardır içinde korku vardı, ya onlar gibi terörist olduysa korkusu ciğerini yakıp yıkmıştı, ama karşısında anlı ak, başı dik güzeller güzeli anlı şanlı yüzbaşı duruyordu.
Gözlerim dolu dolu yazdığım bir bölüm oldu, umarım beğenirsiniz.1
1030 kelimeyle yazdığım en uzun bölüm oldu
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
62.51k Okunma |
5.32k Oy |
0 Takip |
46 Bölümlü Kitap |