10. Bölüm

BÖLÜM/9 UTANÇ

Gecenin ışığı
geceninisigiii

SELAMMMM ballarım peteklerim birtanelerim!

Yeni bölümle sizlerleyiz! Sizi çok öpüyore çok seviyore bölüme geçiyoree ksksksk

Bu aralar bir tık hastayım sesim çıkmıyor o yüzden biraz geç kaldıı sorry

*****

​​​​​​İlahi bakış açısı

​​​​​​Derin nefes al...ve ver...sakin kal!

Kendini bu şekilde avutmaya çalışan attila çok gergindi!

Hayalini gerçekleştirmek kalbini hoplatırken bir yandan ürküyordu.. ve kapının dışına çıktılar tekerlekli sandalyeyi elfida ittiriyordu..

Mert ve Melek ise yanlarında yürüyordu..

Merte kısa bir bakış attı Atilla arkadaşının "imkansız" dediği aşkı şuan yanındaydı Melekten odağını hiç kaçırmıyor dikkatini çekmek için elinden geleni yapıyordu..

Atilla hasret olduğu sokakları incelemeye başladı..ağaçlar bazı taşları kırık kaldırımlar..hayatlarının koşuşturmalarında kaybolmuş meşgul insanlar..bunlar normaldi aslında..ama Atilla hepsine hasretti..

Bu içini huzur kaplarken bir kadınla gözgöze geldi..yanında 7-8 yaşlarında bir erkek çocuğu vardı..

Kadın Atillaya baktı ve kısa sürede yüzünde acıma ve ekşime ifadesi belirdi..

Kadının bakışları sandalyeyi iten Elfidayı buldu gözleri şaşkınlıkla açıldı.. böylesine güzel ve alımlı bir kadının böylesine aciz tekerlekli sandalyeye mahkum bir adamla ne işi olduğunu düşündü..

Atilla bakışlarını kullanamadığı bacaklarına eğdi..sonra kullanamadığı kollarına...

Sonra yavaşça kafasını elfidayı görebilecek kadar çevirdi..

Güzel ve alımlı bir kadındı Elfida...eğitimliydi,bakımlıydı..sadece kokusu ile bile 2 adamı meftun edebilecek bir kadındı..

Böylesine güzel bir kadının kendisiyle olması için bir sebep aradı.. önceden olsa kendine güvenirdi uzun bpyuna,yakışıklılığına,eğitimine...

Artık uzun boyu ona fayda etmiyordu..aksine zorluk çıkarıyordu..insanlar onu zar zor taşıyor sedyeye bile zar zor sığıyordu..

Yakışıklılığı elden gideli çok olmuş..yüzü solgunlaşmış..atletik vucüdü artık güçsüzleşmişti...

Eğitimi hala üst seviyedeydi..ama yapabilcek uzuvları çalışmadıktan sonra bilgi ne işe yarardı..

Bu düşünceler genzini yakarken gözlerinden yaş gelmemesi için gözlerini kıstı..

Fakat gözleri hala ona acıyarak bakan insanları görüyordu... Ardından bir iki tane genç kız grubu gördü içlerinden bir tanesinin fısıldaşmasını duydu!

"Ay yazık! Düşünsenize böyle bir eşinizin olduğunu! Allah göstermesin! Bu güzel kadının ne işi var bu özürlünün yanında!"

Bu cümleler Atillayı derinden yaralarken sandalyenin durduğunu hissetti

Elfida: Hastacığım bir dakikanızı rica ediyorum!

***

ELFİDA KIRCALI

Sandalyeyi 2 dakika merte emanet ettiğim gibi o kızların peşinden gittim!

Kimse benim hastama laf edemezdi!

Kızı kolundan tuttum

"Bir konuşabilir miyiz canım?"

Cümlelerim sertti ağzındaki sakızı korkudan yutan kız bana doğru baktı

"buyrun hanımefendi"

Dedi sesi çekingendi bense gözlerimden alev çıkacak şekilde kıza doğru bakıyordum

"Sen hiç utanmaz mısın? Sende her an bacaklarını kaybedebilirsin! Yada hiç bir uzvunu çalıştıramayacak hale gelebilirsin! Ve bu durum başına gelmiş insanları hor görmekten zevk alıyorsunuz ha?"

Kız önüne baktı utandığı belliydi..ama tek bildiğim bişey vardı..O lafları duyunca Atillada utanmıştı!

"Önce terbiyeni takın öyle yorum yap tamam mı canım!"

Diyip hızlıca Atillanın yanına gittim

Mert "Doktor bir laf edersem ebemi-"

Melek yapmacıktan küfürü bölmek için öksürdü

Mert hemen "Sevmezsin öyle değil mi?"

Dedi Gülümsedim ve sahile vardık

Deniz kokusuyla mest olurken,Denize en yakın yere oturduk.

"Kaptan denizinle hasret giderme vaktin geldi"

Attila bana baktı gözlerinde hem minnet hemde utanç gördüm..

Sahil bir tık kalabalıktı ve çoğunluk sevgililer vardı..

Bir çift sevgili denizin tam kıyısında birbirlerine sarılmış yürüyorlardı gülen sesleri kulaklarımızı doludururken

Mert ve Atilla aynı anda iç çektiler!

O neydi be şimdi?

Melekle bir iki saniye bakıştık ve anlamadım bakışıyla onalra baktık

Sahildeki insanlar sokaktakilerden farksızdı gelip geçenler Atillaya bakıyor..parmakla gösterip acıyan laflar edip aonra lafı bana getiriyorlardı..

Atillanın gittikçe yüzü düşerken artık yeter diye düşündüm! Mert ile Melek içecek bişiler almak için markete gitmek istediler onlar giderken

Atilla ona acıyarak bakan insanlara üzgün şekilde bakıyordu

Ona destek olmak için ne yapabilirdim ki? Konuşsam? Nasihat gibi olacaktı bu da bir işe yaramazdı..

Ben bu durumda olsaydım bana en iyi gelecek şey ne olurdu?

Sordum kendime...birinin bana nasihat etmesini istemezdim..ama bana destek verdiğini belirtecek bişi isterdim! Misal elini tutabilirdim!

Ama bu Atilla kız olsa daha iyi olurdu..

Şimdi yanlış anlaşılsa-

Yanlış anlaşılacak diye adamı üzgün şekilde mi bırakalım?

​​​​​Kendime hak verdiğim sırada yeniden kafama dank etti!

Resmen adamın elini tutmak için bahane arıyorsun Elfida!

Ne kadar kabul etmek istemesemde sanırım öyle yapıyordum..

Ama neden böyleydi! Neden elini tutmak istiyordum! Neden çekip gidemiyordum! Neden onu kurtarmak için kendi hayatımı bile değiştirebilecek noktaya gelmiştim!

Hayır hayır! Düşündüğüm şey olamazdı! Sadece bu iyi ve merhametli bir insan olduğum içindi...o benim hastamdı bende onun doktoru!

Bu düşünceler ile boğuşurken Atillanın elini usulca tuttum

Atillanın bakışları beni buldu gözleri şaşkındı

"Onları takma kafana kaptan..sadece boş konuşuyorlar" diyebildim

Atilla bakışlarını çevirdi elini tutmamdan rahatsız olmuş gibiydi

Bunu fark ettiğim gibi elimi usulca geri çektim

Ama anlayamadığım birşey vardı..elini tutmayı bıraktığım gibi üşümüştüm sanki...yüreğimde bir sızı olmuştu..istememesi neden kırmıştı ki beni..

Allahım yoksa oluyor muydu!

****

Mert içecek raflarının önünde iki saattir dikilen çilli güzeline bakıyordu

Zavallı melek hepsinin kalorilerine bakıp geri bırakıyordu..

Mert hemen meleğin üzülerek bıraktığı kolayı aldı

Melek" Onu almayalım ya..sevmem ben pek"

Mert " Sevmediğin için mi başta bana gösterecekken şeker oranına bakıp ofladın ve bıraktın çilli güzel?"

Melek "Ama..çok-"

Mert "Aldık gitti çilli güzel"

Melek gülümserken kalbininin hızlandığını hissetti.. neden başta sinir olduğu bu lakap kalbini hızlandırmıştı ki!

Yapmacık bir sinirle " Ya bana çilli güzel deme!"

Mert:" Çilli ve güzel bir kıza başka ne diyebilirim?"

Melek utansada sinirli bir hava takınmaya çalışıyordu

"Melek diyebilirsin! Adım bu ya benim!"

Mert "Melek çok sade kalıyor be çilli güzel"

Melek"Ya sabır! Bir sus ya! Karanlıklar lordu seni!"

Mert şaşırmıştı "Karanlıklar lordu ne demek şimdi?"

" Hep siyah giymişsin! Azcık insan renkli bişi giyer! Karanlıklar lordusun işte!"

Mert sol kaşını kaldırdı " Pembe mi giysedim çilli güzel?"

Melek gülerek " Bak olabilir! Pembe seni açardı!"

Mert "Korumayım kızım ben! Pembe giyen korumamı olur!"

Mert bir an düşünmeden kendini alamadı

Pembe giyse melek beğenir miydi ki?

******

​​​Ziya bey ofisinde çalışırken

En güvendiği adamlarından Hakan odaya girdi..

"Patron! Emiri yakaladık dağdaki köy evinde! Fakat herif nuh diyor peygamber demiyor! Konuşmuyor bir türlü!"

Ziya bey memnun olmayan bir bakışla Hakana baktı.. Emir bir başkomserdi!

Kaçak silah gemilerinin farkına varmıştı bu yüzden adamın peşine düşmüşlerdi...sonunda yakalamışlardı ama adam fazla dayanıklıydı gemileri fark ettiğini kimlere söylediğini öğrenmek için bir tık daha zorlamak gerekiyordu..

Ziya bey: O itle ben ilgileneceğim beni ona götür hakan!

*****

Emir kan kusarken tek kelime etmemeye yeminliydi..

Dostu Atillanın durumuna kafayı fena halde taktığı için hep araştırmalar yapmıştı ve kaçak silah gemilerini fark etmişti...

Mert ile konuştuğunda bir planı olduğunu söylemişti Mert ona..bir doktordan bahsetmişti..Elfida Kırcalı..Dostuna iyi geleceğini düşünüyordu..çünkü Elfida sevdasınının kaç senelik olduğunu o bile saymamıştı!

Tek temennisi dostlarının ve iyi olmasıydı..

Ve harabenin kapısı açıldı

Ziya Bozkurt belası yine gelmişti...

******

​​​​VEEE BİTTİİİ Yeni karakterlerimiz hayırlı olsunnnnnn bölümü nasıl buldunuzzzzz

Ve yeni karakterler hakkımda ne düşünüyorsunuz!

Yorumlarınızı bekliyorummmm

💙💜💚

​​​​​

​​​​

Bölüm : 26.10.2024 16:17 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...