3. Bölüm

2.Bölüm

Birbeyazgül
geceninisigiiiii

~Yazar anlatımı ile~

Göktuğ telefonun çalması ile ordan uzaklaşmak zorunda kaldı.

Cengiz ablayın aramasını cevapladı. "Emredin komutanım" "Üsteğmenim paskal hala sınır için de derhal topla timini karargaha gel."

"Emredersiniz komutanım" Diyip telefonu kapattı ve edize doğru ATAK TİMİNİ Topla gidiyoruz. Dedi ve uzaklaştı.

Ediz apar topar kafeterya 'ya geldiğin de hepsi ayağa kalkıp hazır ola geçti. Göktuğdan sonra emir komuta edizdeydi.

"Derhal karargaha gençler"

Çelebinin " Paskal puştu için mi komutanım" Ediz kafası ile onaylayınca, ardından hepsi ayaklandı ve birlikte ZSA'nın yanına geldiler.(zırhlı savaş aracı)

Sürücü koltuğuna aytekin geçerken yan koltuğa Göktuğ yerleşti.

Arkaya ise diğerleri sıkışarak bindiler.

Çelebinin "çınar kay biraz koçum kapıya giricem şimdi"demesi ile Aybars " Komutanım. Senem komutanım var yanım da "

"Banane oğlum enayi miyiz biz 3 kişi buraya sıkıştık ediz komutanım neden padişah gibi tek oturuyor"

Ediz rahat bir tavırla "bugün mutluyum inan sen bile keyfimi bozamazssın taşkıran"

"hayırdır komutanım neden mutlusunuz" Diyen seneme döndü edizin bakışları.

"Mutluluğum bile batıyor" Diyince herkes sustu. Çelebi kalkıp edizin yanına geçip rahat bir tavırla yayıldı.

"Ediz komutanım o kız kimdi " Diye sordu çelebi. "Kim kumsal mı " Diyince bütün gözler edize döndü.

Göktuğ önden "evet korkut kumsal ne iş aslanım hayırdır" Diyince şöför koltuğunda ki aytekinin bile güldüğünü gören ediz.

"Komutanım üstüne çay döktüm de, ona şey ediyordum. Yanmış kız yanıyorum diyince yardım ettim"

Demesi ile herkes gülmeye başladı.

Ön taraftan aytekinin "yanıyorum diyen kıza nasıl şey ettiniz komutanım detay verir misiniz" Diyince ediz kısık kesle bir küfür savurdu dillerine düştüğü için.

Çelebi "komutanım ilk yardım eğitimi aldı yanan bir insanı söndürmeyi biliyor"diyince Göktuğ ön taraftan " İtfaiye mi lan bu ne söndürüyor" Diyince ortam da kahkaha patladı.

Üstüne gelinen ediz başını nasıl kurtaracağını düşünürken "Göktuğ komutanım siz ne zamandan beri Doktorlara karşı bu kadar ilgilisiniz" Diyince bir sezssizlik çöktü.

"Kuzey olsa anlayacağım doktor fethişi var ama siz " Diye bir kez daha topu göktuğa attı.

Çelebinin "ne oluyor lan ne kaçırdık biz komutanlarım" Diyişi ile ediz

"Komutanımız Doktor hanım ile tokalaşdı ve ilk elini uzatan doktordu. Ardından komutanımız kadının elini öyle bir tuttu ki daldı kadına böyle suya dalar gibi " Diyince göktuğ sabır çekti ama oda farkındaydı ters birşeylerin olduğunun. Doktor ile ilgili kafasını kurcalayan şeyler vardı.

Çelebi "bizim komutandan mı bahsediyorsunuz şu hepimize kök söktüren bir insana 3 saniyeden fazla tahammülü olmayan" Diyince senem bir kahkaha patlattı ve " Özür dilerim komutanım"

Edizin "asıl konu o değil komutanım kadının elini öyle bir tuttu ki ,kadın artık çaresizlikden elimi alabilir miyim diye sordu "

Araba da tekrar bir kahkaha patladı. Bu kahkaha Göktuğnun sinirlerinin yükselmesine yetti.

" Biraz daha konuşursanız karargah'da hepinizin ebesini si-

"Komutanım ebelere karşı saygılı olursanız çok mutlu olurum onlar da birer insan" Edizin bunu demesi ile göktuğ 'nun lafı yarı da kaldı.Neden böyle bir şey dediğini çok iyi anlamışdı. Ve kısık sesle kendi kendine Küfür savurdu bunlarla ne yapıcağını gerçekden bilmiyordu.

Karargahın önüne geldiklerin de hızlı adımlarla hepsi odalarına gidip, üniformalarını giydiler. Ardından hepsi Cengiz Albayın odasının önünde durdular.

Göktuğ kapıyı tıklattı ve içeriden "gelin" Komutunu alınca içeri adımladı. Hepsi hazır ola geçerken hep bir ağızdan.

"ATAK TİMİ EMİR VE GÖRÜŞLERİNİZE HAZIRDIR KOMUTANIM"

Cengiz Ablayın rahat demesi ile hepsi rahat pozisyonuna geçiş yaptı.

"Paskal hala bu sınırlar için de konumunu bulduk sayılır ,kendisi terk edilmiş bir fabrikanın çevresin de bir yerler de farbrika da olduğunu biliyoruz. Ama bir süre sonra nereye giriyorsa sinyal kesiliyor."

Göktuğ "komutanım aşşağı'ya inen bir bölme olabilir mi" Diye sorunca Cengiz Albay "olabilir çocuklar her ihtimal olabilir. Yarım saate hazır olun. Burdan zırhlı araç ile helikopterin kalkacağı bölgeye gidiceksiniz ordan da fabrikanın olduğu yere." Diyince tim. Hep bir ağızdan Emredersiniz komutanım dediler.

Cengiz albay "2. Bir haberim daha var timinize bir kişi daha Gönderilmiştir."

Dediği an herkes belli etmese de gerilmişdi ,çünkü hiç biri yeni bir kişi ile aynı samimiyeti kurabilceklerinden emin değillerdi.

Göktuğ "tanıdığımız biri mi komutanım karargahtan mı "

Cengiz albay imalı bir şekilde güldü. "Gelen kişiye en çok sen sevineceksin Ayaz Göktuğ kara" Diyince göktuğ gerildi.

"Şimdi çıkabilirsiniz çocuklar "

Aybars "komutanım gelen kişi ile ne zaman tanışacağız"

"bahçede sizi bekliyor"

Hepsi teker teker odadan çıkıp bahçeye doğru yol aldılar.

"Gelen asker kadındır umarım " Diyen seneme baktı herkes. Senem üstünde hissettiği bakışlardan sonra "yani beyler kusuruma bakmayın ama çok erkek dırdırı çektim arkadaş lazım bana " yılları bu adamların yanın da geçmişti.

Bahçeye çıktıkları an. Kumral saçı omuz hizasın da, tek örgü yaptığı saçını sağ omzunun üstüne atmış bir şekil de time bakan bir kız gördüler.

Göktuğ kısık bir sesle "siktir" Dedi bunu duyan ediz olayı çaktı ve

" O mu " Diye sordu Göktuğ başını hafif salladı ama tek umudu, gelen kızın sadece öylesine ziyarete gelmiş olmasıydı.

Tim yanına vardıkların da. Kız elini ilk olarak edize uzatıp umay kara dedi. Tim de bir sessizlik oluşduğunu fark eden umay Göktuğa dönüp.

"Abi yani pardon komutanım Timinizin anlama kıtlığı mı var" Diyince Göktuğ kendi kendine küfür savurdu. ediz kendine gelip uzatılan eli tuttu. Ve " Hoş geldin, üsteğmen ediz korkut " Göktuğ hala olayın şokunu atlatamamış dı kardeşinin kuleli de okuduğunu biliyordu, asker olucağına da adı kadar emin di, ama asla bir özel time alınacağını ,hatta ve hatta abisinin timine alınacağını aklının ucundan bile geçirmezdi.

Bunu fark eden umay "hepinizle oturup uzun uzun sohbet etmek isterdim. ama öncelikle gitmemiz gereken bir görev var. Ve sadece 20 dakikamız kaldı" Diyince Göktuğ "herkes son işlerini yapsın 10 dakikanız var 10 dakika sonra burdasınız" Diyince Tim dağılmaya başladı. Etrafın da kimseyi görmeyen Göktuğ kardeşini tuttuğu gibi göğsüne çekip sarıldı. Umay da bu anı bekliyormuş gibi kollarını hemen abisinin beline doladı.

Kardeşinin başına bir öpücük kondurup " Kim aldı seni " Dedi

"Paşa bizzat gelip benimle konuştu. Ardından cengiz albaya yönlendirdi ve işte burdayım"

"Bana neden haber vermedin"

"Çünkü ne sen aradın ne de ben "

Haklıydı umay. Babalarının vefatından sonra annesini memlekete artvine. Yerleştirip kendisi istanbul da okumaya devam etmiş di. Annesini sık sık ziyarete gider di fakat abisi ile kopmuşdu o dönem.

"Haklısın özür dilerim. Pıtırcık barışalım mı " Diyip serçe parmağını kardeşine uzattı küçüklükden beri ne zaman araların da, bir pürüz olsa barışmak için aralarından biri serçe parmağını uzatırdı ,karşı taraf da tutarsa barışmış olurlardı. Zaten uzun süre küs de kalamazlardı.

Umay abisinin uzattığı parmağı tuttuğun da Göktuğ kardeşine tekrar sarıldı.

Ardından hiç beklenmedik bir şekilde umay diz kapağını abisinin karın boşluğuna geçirdi " Bu bana az önce pıtırcık dediğin için di" Göktuğ acı ile yüzünü buruşturdu ve

"Elin görüşmeyeli ağırlaşmış umay"

"Vücudun görüşmeyeli hamlanmış abi" Göktuğ ani bir hareket ile umayın kolunu tuttu ayağı ile çelme taktı ve yere düşürdü. Eğilip " Askeriye için de abi dediğin içindi." Diyince umay güldü ve kalktı. Ardından Tim gelince görev için araçlara bindiler yol boyu kimse doğru dürüst konuşmamışdı.

Ki çelebinin " Göktuğ komutanım kardeşiniz olduğunu biliyorduk ama asker olduğunu bilmiyorduk" Diyince umay "artık biliyorsun" Dedi.

Çelebi "komutanım kardeşiniz de sizin dişi versiyon gibi "

"Ne demeye çalışıyorsun taşkıran" Göktuğnun imalı sorusuna karşı çelebi "sizin gibi pamuk gibi maşallah" Diyerek sıyrılmaya çalıştı fakat pek işe yaramadı. Göktuğnun bakışı ile susmak zorunda kaldı.

Fabrikanın biraz uzağına iniş yaptılar ve grup dağılımı yapmak için göktuğ konuştu.

"Taşkıran,çınar ve umay siz benimlesiniz. Tepe olan kısma yerleşelim. Ediz ,senem ,aytekin sizler de kapı önün de kaç kişi varsa sessiz bir şekilde imha edin. Ve bir şekilde içeri sızssın aranızdan biri. İhtiyacımız olan her şey ilerde ki arabanın bagajın da var. Temiz bir iş istiyorum gerek 1 gün, gerek 1 hafta, hiç fark etmez paskal denen herifi almadan gitmiyoruz. " Sustu ve bir daha konuşmaya başladı.

Gür bir sesle "AZ ÖNCE SÖYLEDİKLERİM GÖREVİMİZDİR. ŞİMDİ SÖYLEYECEKLERİM BİR EMİRDİR. "

Hep bir ağızdan Emredersiniz komutanım dediler. Göktuğ tekrar konuşmaya başladı.

"TEMİZ BİR İŞ ÇIKARICAKSINIZ VE HİÇ BİRİNİZ VURULMAYACAKSINIZ. VURULMAYI GEÇİN TEK BİR ÇİZİK BİLE ALIRSANIZ SİZİ BEN BİZZAT KENDİ ELLERİM İLE BOĞARIM. ANLAŞILDI MI ATAK."

hep bir ağızdan ANLAŞILDI KOMUTANIM.

Allah yardımcımız olsun.

Göktuğ, çelebi,aybars ve umay tepeye doğru çıkmaya başladılar,

Çelebi "umay hanım branşınız nedir" Diye sorunca umay gözlerini devirdi.ve "boş yapan insanlara işkence çektirmek " Diyince aybars "çelebi komutanım bence umay komutanım size sus yoksa sana da işgence çekerim demeye çalışıyor " Diye çelebinin kulağına doğru fısıldadı. Çelebi de aynı şekilde aybarsa " Belki canım işgence istiyor aslanım" Dedi ve umaya doğru

" Ne tür işgence yöntemleriniz var umay hanım "

"göstereyim mi " Dediğin de umay, Göktuğnun "yeter bu kadar herkes mevzilerine geçsin" Demesi ile hepsi siper aldı.

Edizin "senem nasıl bir planın var tam olarak" Senemin araba da olan bol paça kumaş pantolon, ince askılı bir bluz, ve ayağında ki stilettolar ile ne yapacağına anlam veremeyen aytekin de dik dik bakıyordu kız arkadaşına.

"Beyler şimdi şöyle ki ben bir iş kadınıyım. Bu da arabam ve ben bu halimle yolda kaldım. Kapıda adamları görünce de yardım istemek için oraya gidiyorum. Adamlar ile kavga etmem lazım ki, paskalın çıkması için paskal çıkınca biraz tatlı dil ile ağıma düşürmem lazım. Ben paskalın yanında iken sizler adamları indirin. Sonrasın da bana bir şekilde haber verin bende paskalı getireyim." Bir çırpı da söyledikleri ile ediz ve aytekin baka kaldı.

Telsizden gelen sese odaklandı hepsi.

"Kara konuşuyor, Hazırsanız telsizleri kapatıp kulaklıkları takın."

"Korkut dinleme de. Tamamdır komutanım"

Aytekin senemin yanına gidip "Dikkat et ceylan gözlüm " Diyince senem

"Arkamı sen kolluyorsun her halükar'da zaten güvendeyim" Konuşmalarını bölen şey edizin.

"Başlıyoruz" Demesiydi. Onlar uzaklaşırken senem de arabaya bindi ve fabrikanın hemen yakınların da arabayı istop ettirdi. aşağı'ya indi.

"Lanet olsun " Diye bağırdı. Kapıda ki adamların dikkatini pek çekmediğini görünce ayağında ki stilettolar ile arabayı tekmelemeye başladı. Kapıda ki adamlar yerinden kıpırdamayınca senem onlara doğru gidip. " Şey bana yardım eder misiniz siz" Diyince adamlar birbirine baktı ve "bu yolda nereye gidiyordunuz bayan" Senem kendi kendine söylendikten sonra.

"Ben bir kozmetik sektörün de müdürüm fabrika bu yolun sonun da ve bir toplantım var ama arabam bozuldu." Diyince adamlar "biz bir şey yapamayız " Dediklerin de bu senemin kavga çıkartması için çok yeterli bir sebep di.

"Ne demek bir şey yapamayız nasıl insansınız siz kalıbınızı gören de adam sanar sizi " Diye bağırmaya başlanmıştı. Adamlar "bayan sesini yükseltme aksi takdirde " Diyeceği vakit senem "NE DEMEK İSTİYORSUN SEN RESMEN ÜZERİME YÜRÜYORSUN AYAK ÜSTÜ BENİ TEHDİT EDİYORSUN GÜCÜN KADINA MI YETİYOR SENİN " diye daha gür bir şekilde bagırdı. İçeride ki kapının açılma sesini duyunca rahat bir nefes aldı. Kapı açılınca 2 koruma olan adamlar "buyur patron " Dediler saygı için de buda senemin patronunuzu sikiyim diye söylenmesine sebep oldu.

"Ne oluyor burda sen kimsin" Diye sordu bozuk türkçe aksanı ile.

Senem paskala doğru yürüyüp " Siz patron musunuz " Diye sordu

Paskal ise gururlu bir şekilde "evet patronum" Dedi

Senem cilveli bir edayla dudaklarını büzdü ve elini uzatıp " Ben diana ember ama dia diyebilirsin daha çok severim " Derken saçları ile oynuyordu.

Paskal çapkın bir edayla elini tutup "paskal kaji sizin gibi güzel ,alımlı bir kadının buralar da ne işi var diana hanım " Senem üzgün bir eda ile.

"Çok haklısınız paskal bey, buralar pek benlik değil. Ama fabrika yolun sonun da ve arabam arıza yaptı "

Ve az önceki adamları gösterip " Bana hiç yardımcı olmadılar." Paskal "siz onların kusuruna bakmayın diana hanım" Diyince senem bir adım atıp ayağını burkmuş gibi " Ah hayır" Diye söylendi.

"Noldu diana hanım"

"Sanırım ayağımı burktum çok acıyor"

"Cavit oğlum diana hanıma eşlik et içeri de misafir edelim " Diyince paskal.

Senem naz yaparak "paskal bey çok centilmensiniz ama ben hiç rahatsızlık vermiyim size, araba konusun da yardım etseniz çok mutlu olurum." Diyip bir adım daha atacakken tekrar tökezledi.

Paskal "ayağınız kötü görünüyor bir krem , buz bir şey yapalım bu şekilde arabanız olsa bile süremezssiniz "

"Peki siz öyle diyorsanız " Diyip içeri adımlamaya başladı yavaş yavaş.

Paskal eli ile "Buyrun burdan diana hanım "diyerek yönlendirdi.

" Lütfen diana yeterli. Sizin gibi insanlara çok zor rastlanıyor"

Kulaklıktan "senem komutanımın da dişi bir yanı varmış. İsteyince kibar oluyor." Diyen Çelebinin sesini duydu senem. Hemen ardından.

"Komutanım müsadenizle taşkırana iki çift lafım var "

"Tabi aytekin buyur için de kalmasın aslanım."

"Taşkıran senin dilini söker g- " Diyeceği sırada senem öksürdü.

"Ne oldu diana iyi misin"

"İyiyim paskal bey. Gıcık tuttu "

"Beyi atalım paskal de."

"Tamam paskal. Ee senin burda ne işin var "

"Ben burda icaat üretiyorum."

"Hmm iş adamısınız yani "

"Öyle de denebilir" Senem gelen buzu gelişi güzel ayağına tutmaya başladı. Sonrasın da "lavabo ne taraf da acaba"

"İlerleyin sağdan 3. Kapı"

"Teşekkür ederim" Diyip etrafına bakarak yürümeye başladı. Önüne çıkan ilk kapıyı yavaşca açarak baktı. Ve bir şey olmadığını gördü.

Ardından diğer kapıya Baktı orda da bir şey yoktu. Daha fazla dikkat çekmemek için lavaboya doğru gitti ve içeri girdiği gibi.

Kulaklığa dokunup "etraf temiz gözüküyor şu anlık hiç bir şey yok burda. Siz ne durumdasınız."

Ediz "dışarısı temiz komutanım siz de durum nasıl"

"Şu anlık sakin korkut" Dedi ve tekrar konuşmaya başladı.

"Düzce içeri de kaç kişi var tahmini "

"Komutanım bizim olduğumuz oda da 3 kişi var lavaboya doğru giderken baktım 3 de orda var. Etraf da vardır ama bu sadece benim gördüğüm" Senem aynadan kendine baktı.

Dikkat çekmemek adına musluğu açtı. Ve lavaboya yaslandı ve bir şeyin kıcırdadığını fark ettiğin de. Ardından suyu kapatmadan musluğu ileri geri haraket ettiğini fark etti. Ve kulaklığa.

"Komutanım buldum. Lavabonun arkasın da bir kapı var şuan açamıyorum. Ama mutlaka orda bir şeyler vardır."

"Tamamdır düzce sen paskalı farklı bir odaya çekmeye çalış biz de intikal ediyoruz" Senem onaylayıp lavabodan çıktı. Ve

"Paskal beni rahatsız eden bir şey var yardımcı olur musun" Cilveli bir eda ile baktı karşısında ki adama.

"Ne gibi diana"

"Bluzumun arka tarafı çok rahatsız ediyor ,rica etsem bakar mısınız"

Çapkın bir şekilde "Tabi ki "

"Ama kimsenin olmadığı bir yer olsa, yani bir sürü adam var etraf da baş başa olmamız en iyisi"

Paskalın yüzün de pis bir gülüş oluştu. Ve "sol taraf' da odam geçin lütfen" Senem o odaya doğru yürümeye başladı ve kulaklığa doğru,"komutanım girin" Diye söylendi.

Odaya gelince paskal "isterseniz oturun yatağa ben bakayım " Dedi çapkın bir şekil de.

Senem yatağa oturdu. Paskal da arkasına geçtiği vakit dirseğini burnuna geçirdi.

Paskal "ne yapıyorsun sen " Diye adeta kükredi.

"Senin gibi bir adama olması gerektiği gibi davranıyorum"

"Kimsin lan sen"

"Türk Askeri" Dedi gururlu bir şekilde.

"Sen" Diyerek kaltığı gibi tokadı senemin yüzüne geçirdi. Senem o esna da diz kapağını, paskalın karın boşluğuna geçirdi. Paskal acı ile iki büklüm olurken. "Seni sürtük " Dedi ve kapıyı açıp Tuvalete doğru koşmaya başladı. Senem kulaklığa doğru "çabuk olun biraz adam kaçıyor" Dedi ve paskalın peşinden Tuvalete girdi paskal aynanın önün de musluğu itip kapıyı açtığı sıra da.

Senem arkadan dizine tekme atınca. Tek dizinin üzerine çöktü.

"Anlaşma yapalım. " Diyince senemin sinirleri daha da gerildi.

"Ne anlaşması lan köpek" Diyerek yüzüne yumruğu geçirceği sıra da paskal bileğini tuttu ve çevirmeye başladı. Senem tuttuğu elinden kurtuldu. Lakin paskal saçlarına asılıp çekip kafasını lavaboya vurunca senem başının dönmesi ile yere düştü. Paskal tam gidicekken.

Umayın "nereye küçük fare "diyişi ile paskal"2. Sürtük de geldi" Diyerek yumruğunu umaya salladı. Umay yumruktan son anda kurtulup sol eli ile paskalın kolunu tutup, sağ dirseğini yüzüne geçirdi. Ve

" İnan küçük fare senin gibi bir piç kurusu yaşamayı hak etmiyor. Ama mecbur sağ kalmak zorundasın." Diyip bacak arasına tekme attı. Paskal yerde kıvranırken senemin yanına doğru gidip.

"İyi misin" Diye sordu

"İyiyim başım dönüyor sadece "

"Kaşın açılmış baktırmamız lazım"

"İlk önce burdan çıkmamız lazım ama" Umay elini seneme doğru uzatınca senem de umaydan destek alarak kalktı.

Umay kulaklığa doğru "komutanım ne durumdasınız" Diye sordu. Çelebi cevap verip.

"Bitti burası siz ne durumdasınız"

"Ben iyiyim senem biraz kötü. Paskal yerde sürünüyor ben senemi alıcam birinin gelip paskalı çıkartması lazım"

"Umay düzceyi al ve çık. Boran ve çınar gidip paskalı alın. ardından odada ki uyuşturucuları toplayın ve gelin"

Her biri Emredersiniz komutanım diyip işe koyuldu.

Umay senemi fabrikanın dışına çıkartıp bir yere otutturdu. Senemin sadece kaşı değil yüzünün yarısı kan içindeydi. İkisi orda beklerken Timin geri kalanı da gelmeye başladı.

Göktuğ "ilk olarak Ellerinize sağlık Atak. " Dedi ve seneme doğru " İyi misin Düzce "

"İyi sayılırım komutanım" Dedi aytekinin endişeli gözleri, Senemin üzerindeydi.

"ATAK TOPLAN BURDA Kİ GÖREVİMİZ BİTTİ DÖNÜYORUZ" diyen Götuğ ile hep bir ağızdan "Emredersiniz komutanım" Dediler.

Senem ne kadar itiraz etse de Aytekin Senemi kucağına almıştı. Ve araca doğru ilerlemeye başladılar.

Araca bindiklerin de umay senemin kaşında ki yaraya bakıyordu.

"Umay hanım time hemen ayak uydurdu fardında mısınız" Diye konuşmaya başladı. Yine çelebi. "ne yapmamı bekliyordun köşeden izlememi mi " Diye tersleyince. Çelebi yine ağzını açacakken. Ediz "kara burdan karargaha mı geçiyoruz" Diye sorması çelebinin susmasına sebep oldu.

"ben kuzeye bakmaya gidicem hastaneye "

ediz " Bende geleceğim komutanım " Diyince arkadan aybarsın "bende komutanımı görmek istiyorum komutanım" Dedi.

Umay "abi yani komutanım bende gelmek istiyorum bir de senemin kaşına dikiş atılması lazım"

"Komutanım aytekin ile biz üvey miyiz bizde geleceğiz" Diyince Göktuğ derin bir nefes verdi.

"Tamam hepiniz gelin. Paskala da yolun tarifini verin kendisi gider ne de olsa" Diyince hepsi sustu.

Ardından Göktuğ " Çelebi sen aybars ile paskalı teslim et sonra hastaneye gelirsiniz" Çelebi şansına küfür ediyordu şuan.

"Komutanım neden hep ben " Dediği sırada Göktuğnun bakışını görünce lafı çevirip "Emredersiniz komutanım" Dedi.

Ne kadar birbirleri ile atışsalar da hepsi birbirini çok severdi. Birine bir şey olsa hepsinin canından can giderdi. Yeri geldi hep birlikte eğlendiler. Yeri geldi hep birlikte silah arkadaşlarını toprağa verdiler. Kimi annesini toprağa verdi. Kimi babasını, abisini,kardeşini. Ama hep birlikte düşseler bile yine hep birlikte güçlenirlerdi. ATAK Timi hem birbiri ile silah arkadaşı. Hem de birbirlerinin Ailesiydi.

ONLAR.

Kıdemli Üsteğmen Ayaz Göktuğ Kara.

Üsteğmen Ediz Korkut.

Teğmen Kuzey Şanlı.

Astsubay Baş Çavuş Aytekin Boran.

Astsubay Baş Çavuş Çelebi Taşkıran.

Astsubay Kıdemli Üst Çavuş Senem Düzce.

Astsubay Üst Çavuş Umay Kara.

Astsubay Çavuş Aybars Çınar.

ATAK TİMİ . Birbirine bağlanmış bir. Zincirdi..

 

~Elisa'dan~

"Ezgi tamam gelicem. Acildeyim ve burda işler bitmiyor." Diyip telefonu suratına kapattım. Ezgi o gün nöbeti yağmura paslayınca, ertesi günü onu tekrar yaralanmış olan askerin başına diktiğim için. Tatava yapıyor ve askerin çekilmez. Yaşlılar gibi olduğunu söyleyip duruyordu. Yağmurun karşıdan bana doğru koşuşunu gördüm.

"Hocam bi trafik kazası olmuş 10 yaşların da bir kız. Ağır bir şey yok. Ama dikiş atılması lazım."

"Tamam 3 numaraya alın geliyorum"

Acil bugün tıka basa doluydu. Yani gelen kaçıncı hasta bilmiyorum. Kumsal işi olmadığı için evdeydi oh ne güzel. Aklımdan ebe mi olsaydım acaba diye geçirmiyo değilim.

3 numaraya doğru ilerledim tatlı esmer bir kızdı ve kolu nerdeyse boydan. Yırtılmışdı.

"Merhaba adını öğrenebilir miyim " Diye sordum konuşması lazım ki bende işimi yapayım. "Emine senin"

Kız ile konuşurken bir yandan da yarayı temizlemeye başladım ."elisa adım tanıştığıma memnun oldum emine"

"Canım acıyor doktor abla" Diyince koluna üflemeye başladım. Yanması çok normaldi. "Emine seninle bir oyun oynayalım mı " Diye sorunca kafasını salladı.

"Şimdi benim yaptığım gibi nefes alarak yanaklarını şişir. Ben sana nefesini ver diyince de ver. Ama bunu ben sana bitti diyene kadar tekrarla anlaştık mı "

Masum bir şekilde"çok mu acıyacak" Diye sorunca ona "eğer dediklerimi yaparsan azcık acıyacak. Kafasını tamam der gibi salladı.

Önce uyuşturmam lazım dı. Bunun için yağmura kaş göz yapıp iğneyi hazırlamasını söyledim. Hazırlayınca bana verdi. Bu sıra da emineye " 3 diyince yanaklarını şişiriyorsun ve ben sana bitti diyince nefesini veriyorsun tamam mı " Yine kafasını salladı.

"3" Diyince emine yanaklarını şişirirken bende kolunun uyuşması için uyuşturucu iğneyi enjekte ettim.

Ardından "bitti" Diyince emine nefesini verdi.

"İlk aşamamız bitti çok güzel dayandın bravo sana" Diyince bana güldü.

"Biraz bekliyeceksin burda ben de az sonra geri gelicem "

"Annem nerde" Diye sordu annesinin kantinden kızı için bir şeyler almaya gittiğini yağmurdan öğrendim.

"Geliyor şimdi " Emineye göz kırpıp çıktım ordan. Ve telefona gelen bildirime baktım.

 

 

 

kariyer düşkünleri.

ezgiis: kuzey denen megolamana 2. Kuşunu ben sıkıcam az kaldı.

kumi:ne oldu yine??.

ezgiis:ne mi oldu adam resmen yaşlı huysuz dedeler gibi.

ezgiis:tutturdu komutanım da komutanım yoklar diyorum nerdeler diyor ne bileyim ben.

kumi: ezgii sakin mi olsam güzelim adam vuruldu hasta.

ezgiis:evet hasta ama ne konu da olduğu şüpheli. (Ayrıca etkilendim güzelim lafına)

mesajlara daha fazla bakmadan çıktım sohbetten. Dikişi atıp kuzeye bakmam lazım dı. Komutanı da o gün apar topar gitti. 2 gün olucak nerdeyse hala ortalık da yoklar.

Daha fazla oyalanmadan eminenin yanına gittim. Annesine geçmiş olsun dedikten sonra geçip sedye nin orda ki ufak koltuğa oturdum.

"Emine hazır mısın 2. Aşamaya"

"Acımicak dimi doktor abla"

"Az önce ki oyunu tekrar oynayacağız acısını hafifletir olur mu "

"Tamamm hemen başla ama bitsin"

"Sana 3 diyince tekrar şişir yanaklarını. Ve sana ver diyince ver anlaştık mı güzelim"

"Anlaştık"

Pens ile forsepsi elime alıp "3" Diyince yanaklarını şişirmeye başladı. Uyuştuğu için hissetmiyecek ama korkabilirdi.

Yavaş yavaş dikmeye başladığım da "nefesini ver güzelim " Dediğim de emine nefesini verdi. Bende ilk dikişi atmıştım.

"Tekrar şişir " Şişirdi. İkinci dikişi de attım. "Ver şimdi " Tekrar tekrar yaptık bunu ben 7. dikiş atana kadar. Son dikişi de attığım da " Ver nefesini ve bitti" Eminenin yaşlı gözlerine bakıp elini tuttum.

"Korkmana gerek yokmuş bak bitti " Bana kafasını salladı. Bende ona gülümseyip annesine döndüm ve "Tekrar geçmiş olsun 10 dakika sonra çıkabilirsiniz"

"Sağ olun doktor hanım "

"Ne demek " Diyip uzaklaştım.

Şimdi gidip kuzeye bakmam lazım dı çok yorucu bir gün cidden. Bacaklarım da derman kalmamışdı tek istediğim eve gidip uyumak.

156 numaralı odanın önüne geldiğim de kapıyı açtım ve kuzeyin "hiç mi yok komutanım " Diyişini duydum. Ne bu komutan sevgisi anlamış değilim.

"Yok azcık var getireyim mi yeter ya kalkıp kalkıp duruyorsun 3 kere dikişin patladı. 3 kere diktim seni kendine acımıyorsan bana acı be adam. Kurşun yarasından değil dikiş patlattığın için kan kaybından gidiceksin rahat dur artık yetti." Ezgi sinirlenince taramalı tüfek gibi konuşurdu burdan sinirlendiğini çok iyi anlıyorum.

"Geçmiş olsun kuzey " Diyip geldiğimi belli ettim.

"Doktor hanım daha kibar bir hemşireniz var mıdır? ben hasta bakımından memnun değilim bu arkadaşın"

"3 kez dikiş patlatmayı başarmışssın dua et seni baştan sona dikmedi." Dediğim de kuzey ezgiye dönüp gülünce ezgi gözlerini devirdi.

Ardından kontrollerini yaptım. Gayet güzel ilerliyordu 4 güne hastaneden çıkar diye düşünüyorum.

Odadan çıkacağım vakit ezginin "bu gece de burda mıyım " Sorusu ile durdum. Kız kaç gündür nöbetteydi. İçim bi cız etti ona.

"Yağmuru çağırsana bana " Dediğim de ezginin gözleri yuvalarından çıkıcak gibi heyecanlandı. Ve yerin de "yes be" Diyip bir kere zıplayınca kuzey.

"Benden kurtulduğun için mi bu mutluluğun kıvırcık" Diye sorduğun da "yok estağfurullah" Diyerek adeta kaçtı bir dakika ezgi utandı mı?

Kısa süre sonra yağmur ile geldiklerin de yağmura nöbete kalır mısın diye sordum. "Tabi ki kalırım hocam" Yağmur kuzeye bakarken gözlerinden adeta kalpler çıkıyordu? Bunun sevgilisi yok muydu?

Yağmura nöbeti devrettikden sonra kuzeye geçmiş olsun dedim ve ezgi ile çıktık.

"Eve gidiyoruz de elis artık lütfen" Diyen ezgiye baktım.

" Hazırlanalım çıkalım bende çok yoruldum kumiyi arayıp çay koymasını söyler misin"

"Tabii canım hemen "

Ezginin yanından uzaklaştım. Üstümü değişip acilde ki işi burcuya devrettim. Ve çıkışa ilerledim ezginin orda beklediğini gördüm.

Arabaya doğru ilerledik. Ben sürücü koltuğuna geçerken ezgi de yan koltuğa geçti.

"Şarkı açsana ya havamız değişssin biraz " Ezgi mavişim şarkısını açtı ve bir yandan da şarkıya eşlik etti.

Telefondan kumsalın aradığını görünce şarkıyı durdurdum.

"Efendim kumi"

"Elis gelirken cips çikolata falan alsanıza"

"Tamam başka bir şey var mı "

"Mısır da alın " Diyince

"Hamile karılar gibi aşeriyo gibisin kumsal" Diyince ezgi gülmeye başladım. Kumsal bizim saf meleğimizdi ve hep zorbalanan oluyordu.

"Elis o yanında ki kaba kişiye söyle hamile falan değilim "

"Duydum seni sarı şebek"

"Neyse ne abur cubur alın işte" Diyip kapattıkdan sonra bir marketin yanında durdum . Radyo da hala mavişim çalıyordu son ses arabadan inince bile geliyordu sesi.

mavişim mavilendim

kapına kilitlendim

mavişim mavilendim

kapına kilitlendim

pas tutmuşdu yüreğim

seninle geleyim

şarkı devam ederken arabadan indim ve karşıdan gelen Göktuğ'yu gördüm. Demek ki gelmişlerdi. oda beni görmüş olacak ki yanıma doğru yürümeye başladı.

Arabadan yükselen son ses mavişim.. Rezil oluyorum şuan. Ezgi inşallah şarkıyı kapatmak gibi bir akıllılık yapardı.

Göktuğ yaklaşdıkca şarkının sesini duymuş olacak ki güldü.

Göz bebeğim (mavişim)

Tek dileğim ( mavişim)

Sensizlikden (mavişim) öleceğim

kır çiçeğim (mavişim)

bal peteğim (mavişim)

asıl ironi üsteğmenin mavi gözlü olmasıydı üstüne falan alınmaz umarım. şarkı devam ederken ezgiye kaş göz yaptım ama anlamadı. Normal de tek bakışımdan herşeyi anlayan gözlerle konuştuğum kişi. Bugün anlamıyor.

"Şarkı zevkin de baya güzelmiş doktor" Diyince utançtan ne yapacağımı bilmiyordum.

Şarkının nakarat kısmı tekrar başlayacağı sıra da ezgiye dönüp "kapat şunu " Diye söyledim. Tekrar Göktuğ'ya dönüp.

"Ezgi açmış işte pek dinlemem böyle şarkıları aslın da " Yalan. Yalan. Evde kızlarla en büyük aktivitemiz karabiberim açıp göbek atmakdı.

"Ne işin var burda doktor" Birde böyle emrivaki konuşması yok mu tam sinir.

"Ben sana senin burda ne işin var diye soruyor muyum üsteğmenim"

Arkadan bir kızın koşarak geldiğini gördüm. Üsteğmenin koluna girip "artık alışverişimizi yapalım mı" Bu kızı tim de görmemiştim sevgilisi olabilir miydi? Olabilir elis sanane.

Üsteğmen "tamam güzelim yaparız şimdi. Seni doktor ile tanıştırayım doktor elisa tuna" Hah kesin sevgilisi yoksa neden güzelim desin.

Kıza kaşlarımı çatarak düşünceli bir şekilde ne ara bakmaya başladım bilmiyorum ama Üsteğmen " Kardeşim umay " Diyince kaşlarım gevşedi kardeşiydi demek yine rezil oldum galiba.

Kız elini uzatıp "evet kardeşiyim umay ben " Dedi vurgulayarak hayır yanlış anladı kesin.

Elini tutup "elisa tuna" Dedim.

Ardından Üsteğmen " Ne işin var burda diye sormuştum doktor en son"

"Bende sana , ben senin burda ne işin var diye soruyor muyum demiştim Üsteğmenim" diyince umayın güldüğünü gördum. Neye gülüyordu bu kız.

Ezgi arabadan "komutan bey rica ediyorum askerinizi görmeye gider misiniz sizi çok sordu da " Diyince Göktuğ " Onun için markete geldik zaten burdan oraya gideceğiz" Ezgi anladım dercesine kafasını salladı. Markete doğru yürümeye başladık umay ben ve O market arabası alıp dolaşmaya başladım.

Bir kaç cips ,çikolata , meyveli yoğurt,kek,kinder, aldım sonrasın da evde peynirin olmadığını hatırladım. Aynı evde yaşıyorduk. Kumsal ezgi ve ben ve çoğunluk çalıştığımız için evde pek bir şey olmuyordu lakin yarın hepimize tatil olduğundan güzel bir kahvaltı yaparız diye düşündüğümden.

Bir kaç kahvaltılık da alıp kasaya geldim. Üsteğmenin kasa da olduğunu gördüm. Aldıkları şeyleri poşete yerleştirirken. Kasiyere doğru benim aldıklarımı gösterdi onları da burdan geçin diyince. Ters ters bakıp

" Ne mübasebet " Dedim.

"Ben ödeyeceğim." Dedi. Küstah ya

"Hayır gerek yok"

"Gerek var doktor."

"İstemiyorum ben öderim teşekkürler"

Kasiyer ordan geçeyim mi geçmiyeyim mi diye sorunca aynı anda.

Ben "geçme" Göktuğ ise "geç" Dedi.

"Napayım şimdi" Diye soran masum kasiyere "geç diyorsam geç koçum haydi bak insanlar sıra da bekliyor"

Diyince kasiyer geçmeye başladı. Ben ise ne yapıcağımı bilmez bir şekilde ona bakıyordum. Hissetmiş olacak ki oda bana baktı.

Marketten çıkıp yola koyulduk Üsteğmen ile tokalaşıp arabaya doğru gelmiştim. Hesabı o ödedi diye içim hiç rahat değildi. Bunu ezgiye söyleyince yol boyu Üsteğmenin ne kadarda centilmen olduğundan bahsetti.

"Ezgi al şu poşetin birini elim koptu"

"Ver tamam" Elimizde poşetlerle bir yandan da merdiven çıkıyorduk. Eve girip üstümü değiştirdim ve oturma odasına doğru ilerledim. Kızlarla biraz lafladık kumsala demlettirdiğim çaydan da bir kaç bardak içince çok uykum olduğunu söyleyip odama geldim ve yattım.

Sabah zilin sesi ile uyanmıştım.

Odamdan zor da olsa uykukulu bir şekilde çıktım. Kapıyı açmak için . Ve yine ne kumsal ne de ezgi uyanmışdı ya onların uykusu çok ağırdı yada benim çok hafif.

Kapıya doğru yürüdüm ve kapının deliğinden bakınca . O hastane de gördüğüm asker kız ile umayın kapıda olduğunu gördüm..

 

.

.

.

YENİ KURGUMDUR YAZIM HATASI KELİME HATASI VB. OLABİLİR KUSURA BAKMAYIN.

ŞİMDİDEN İYİ OKUMALAR DİLİYORUM..

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 06.02.2025 00:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...