Kapıdan gördüğüm kişilere fazlası ile şaşırmıştım. Evimi nerde buldular diyeceğim ama asker insanlar bir kaç saniyelerini falan almıştır.
Kapıyı yavaşca açtığım da umayın "selam habersiz geldik ama kusura bakma" Diyişi ile içeri davet ettim.
" Buraya mı geçelim" Diyerek oturma odasını gösterdiler.
"Evet geçin siz kahve içer misiniz"
İkisi de kafası ile onaylayınca mutfağa gidip kahveleri yapmaya başladım. Nasıl içersiniz diye sormadığımdan hepimize sade yaptım.
Ezgi ve kumsal nasıl hala uyanmadı tebrik ediyorum.
Kahveleri yaptıktan sonra odaya gittim. İkisinin de önüne kahvesini koyduktan sonra karşılarında ki tekli koltuğa oturdum. Doğru dürüst beni tanımıyorlar açıkcası neden geldiklerini merak ediyorum. Diye düşünürken."Şimdi sende haklısın daha tanışmıyoruz bir anda çat kapı geldik mesela bu kadının ismini bile bilmiyorsun." Dediğin de çok haklıydı.
Sadece komutanının düzce diye seslendiğini duymuştum büyük ihtimalle soy adı. Elini uzatıp "senem ben" Diyince bende elimi uzattım ve onun aksine "adımı biliyorsundur diye düşünüyorum" Dedim.
"Evet hoş geldiniz fakat hala neden geldiğinizi anlayamadım hanımlar"
"Çok haklısın. Ben yeni geldim buraya ve hiç arkadaşım yok inanır mısın. Senem ile tanışalı 2 gün falan oldu o derece. Abim de dün seni tanıyor gibi konuşunca bir gelmek ve kendim yakından tanımak istedim" Abisi beni ne kadar tanıyor da, kardeşi benimle tanışmak istiyor? Tek kaşım kalkmış bir şekil de onlara bakıyordum. Yani üstüm de pijamalarım olmasaydı daha ciddi bir ortam olabilirdi.
"Ben ezgiyi tanıyordum aslında çok yakından olmasa da " Diyen seneme döndüm. Tanıyor olabilirdi ,çünkü ezginin ilk tayini buraya çıkmışdı. Ben ve kumsal sonradan tayinlerimizi buraya zorla bir şekilde aldırmıştık.
"Anladım hanımlar öyle olsun bakalım " Diyince "ezgiler evde yok mu " Diyerek etrafına bakındı senem.
Çok mu etrafa bakıyor yoksa bana mı öyle geliyor?
"Uyuyorlar yorucu bir gündü dün"
"Sen neden uyumuyorsun" Diye sordu umay.
Bir tık ters bir şekil de "Siz gelene kadar uyuyordum" Diye cevap verdim.
"Ama uyandın sanırım uykun hafif diğerleri uyanmadığına göre" Dedi senem.
"Öyle " Diye cevap verdim. Ardından kumsalın kapısının açıldığını görünce arkama doğru döndüm. Kumsal hala yarı uyuyuk bir şekilde saçı başı dağılmış halde "ne oluyor burda" Diye söylendi. Bu kızın bu hallerdi çok şirin ama.
"Bunlar kim elis " Diye sordu uyku mahmuru bir şekilde.
"Senem hanım. Hastanede ki asker "
Dedim ve umaya döndüm mesleğini bilmiyordum.
"Bende askerim" Diyince ufak çaplı bir şok yaşadım asker miydi ?
"Hangi askerler " Diye soran kumsala
"Üsteğmenin Timinde ki" Diyince kumsalın gözleri açıldı.
"Ediz beyin olduğu timden mi bahsediyorsun " Diyice oha ama der gibi baktım. Resmen klasik türk dizisi gibi çarpışmadan aşk doğuyor.
Senem imalı bir şekilde güldü ve "ediz beyin de olduğu Tim evet" Dedi.
Ezginin kapısı sert bir şekilde açılması ile hepimiz oraya baktık.
"Sabah sabah cidden komşuların gelmişini geçmişini sevicem. Ne bu ses bir susmadılar zaten kaç gündür kuzey denen megolamanın başında nöbetteydim. Uykusuzum gözlerim bana küfür ediy- bizi görünce birden susmak zorunda kaldı . Ama zaten kıracağı bütün potları kırdı.
"Senem " Dedi ardından umaya bakıp.
"Dünki kız ne işiniz var sizin burda"
Senem sadece "megolaman mı çok iyimiş kullanırım ben bunu " Diyince umay güldü.
"Kusura bakmayın ama arkadaşınız biraz huysuz" Ezginin susmak bilmeyen çenesi.
İkisi de banyo da işlerini hallederken ben de umay ve seneme doğru " Kahvaltı yaptınız mı " Diye sordum.
"Yapmadık dersem ayıp olur mu" Diye sordu umay. En azından abisinin aksine kibar.
Gülüp "tamamdır o zaman hep birlikte kahvaltı yapar. Ardından bi dışarı çıkarız madem tanışmak için geldiniz tanışalım." Dedim ve mutfağa gittim.
Patates çıkarıp soymaya başladım. Patatesli yumurta yapıcaktım. Ezgi ve kumsal sever. Ama diğer kızlar sever mi diye düşündüğümden salona doğru sormak için gideceğim sıra da. Gelen ses ile durmak zorunda kaldım.
"Hayır komutanım ev temiz gözüküyor. Dikkat çeken bir şey yok"
Bir dakika evimi mi arıyor. Ne arıyor evim de? Komutanım dediği kişi de o dimi. Biraz daha dinledim.
"Hayır komutanım baş da biraz şüphelendi gibi oldu ama şuan iyi." Benden mi bahsediyor?
Arkasını döndüğü sıra da beni gördü.
Anlamayan gözlerle ona bakınca "yanlış anladın " Dedi tam olarak neyi yanlış anladım bilmiyorum.
" Tamam o zaman açıkla doğrusunu " Dediğim de nefesini verdi. Ne diyeceğini bilmiyor gibi bakıyordu.
"Seni dinliyorum senem. Evime arkadaş olmak tanışmak için geldiğinizi söylediniz. Tanımadığınız halde. Ve az önce de tahmin ediyorum ki benden bahsediyordunuz. Ne için tam olarak"
"Bak yanlış anladın. Ama bunu anlatmak benim haddime değil ben emir kuluyum " Diyince daha çok sinirlendim. Evim de ne aradığını benim ile ilgili o konuyu merak ediyordum. Amaçları neydi"
"Evimi aramak bana yakın olmaya çalışman da haddine değil. Neyden şüpheleniyorsunuz hırsızlık, uyuşturucu hangisi yani aklıma şuan bunlar geliyor. Sen söyle neyden" Dediğim de
"Dediğim gibi bana düşmez anlatmak" Aşırı rahat konuşuyordu ve bu benim aşırı sinirimi bozuyor.
Umayın arkadan "ne yapıyorsunuzz burda" Diyişini duydum.
"Bunu benin sormam lazım siz evim de ne arıyorsunuz "
"Ne arıyormuşuz biz senin evinde" Dedi anlamayan şekil de bilmiyor muydu?
" içeri de konuşalım mı" Diyen seneme elim ile yol verdim. Kumsal ile ezginin ne ara geldiğini bilmiyordum. Ama bana ne oluyor der gibi baktılar. Bilmiyorum dercesine Omzumu kaldırdım.
Salon da hepimiz bir yerlere oturmuş senemin konuşmasını bekliyorduk .
Dayanamayan umay " Ne olduğunu anlatıcak mısın senem"
"Ben sabırlı bir insan değilim senem. Beni buraya getirdin. Amacın farklı ise sana karşı bende farklı olabilirim."
Ezgi de ordan " Arkadaşa katılıyorum. ben de hiç sabırlı değilim çünkü az kaldı biraz daha gerginliğe maruz kalırsam .hepinizi kibarca kovmak durumun da kalıcam" Bu kovulmaya bizde dahildik çünkü uykusundan kalkan bir ezgi hiç çekilmiyor.
"Komutanım " Diyince umay "hangisi" Diye sordu.
Senem "Ayaz Göktuğ" Diyince bir isminin daha olmasına mı şaşırsam benden ne istediğine mi bilemedim. Ama aşırı kinlendiğim çok aşikardı.
Umayın "abim mi ne alaka tek tek anlatma şunu acunun survivorda ki kutuları açmaya çalıştığı gibisin şuan. Heyecan verip durma tekde söyle işte"
Dediğin de kumsal , umay ve ezgiyi göstererek "ben ikisine de katılıyorum . Artık konuşun senem hanım"
Senem bana baktı. Hala anlam veremeyen gözlerle ona bakıyordum .
Bir anda tek çırpı da "komutanımın elisa ile ilgili kafasını kurcalayan şeyler varmış bu yüzden de yakın takibe almak için beni görevlendirdi." Ardından bana bakıp "sana yakın olup hayatını öğrenmem için daha detay veremem ki zaten bende nedenini bilmiyorum söyleneni yaptım"
Dediğin de Üsteğmene olan kinim daha da arttı.
Hiç beklenmedik bir anda ayağa kalkıp " Ara üsteğmeni" Dedim seneme hayır olmaz dercesine kafasını iki yana salladı.
Bir kez daha hafif yüksek bir sesle "Ara şu komutanını aksi takdirde askeriyeyi basarım . Başınız kimse gider seni de şikayet ederim sen de yanarsın senem." Diyince senem tedirginlikle " Arıyorum tamam " Dedi . Kimse askerliğini yakmak istemezdi.
"Söyle düzce" Diyen üsteğmenin sesi geldi.
Senemin cevap vermesini beklemeden telefonu aldım.
"Konum atmama gerek yok zaten biliyorsundur. Buraya gel hemen üsteğmen."
"Doktor" Dedi hafif şaşkın bir sesle.
"Sana buraya gel dedim üsteğmen"
"Kim sana bana bu şekilde emir verebileceğinin hakkını verdi" Sinirlerim daha da yükseldi. Bu adam resmen oynuyor benimle.
"Sana kim beni Araştırma hakkını verdiyse" Dedim. Bir süre ses gelmedi. Ardından.
"Benim görevim bu doktor" Dedi. Üste çıkmaya çalışıyor bir de.
"Üsteğmen buraya gel ve görevinin detaylarını bana da anlat ki bileyim."
"Beni ayağına çağıramazssın" Kendisi bilir.
"Ben askeriye'ye geliyorum o zaman" Diyip cevap vermesini bile beklemeden telefonu kapattım. Ardından hemen üstümü değiştirmek için odama gittim. Rastgele bir siyah bol pantolon ve sweatshirt giydim.
Odadan çıktığım da hepsi hala orda oturuyordu.
Kapıya gideceğim sırada umayın önüme geçmesi ile durdum.
"Askeriye'ye gidemezssin" Ne demek bu?
"Çekilemem çünkü abim geliyormuş"
Adam cidden dengesizin önde gideni.
Cevap vermeden geçip eski yerime oturdum. Kısa bir süre sonra zil çaldı.
Ezgi kağıyı açtığın da üsteğmen , ediz ve iki asker daha içeri girdi. Yani normal şartlar da olsak. Benden korktuğu için yanın da adam getirdi sanacağım.
Bakışlarını üstüm de hissediyordum. Ama asla onun yüzüne bakma gibi bir niyetim yoktu.
Karşımda ki koltuğa oturduğunu fark ettim. Ardından "bu kadar kalabalık gelme amacınız nedir üsteğmenim"
"Olası bir saldırıya karşı tek gelemezdim"bu adam cidden deli.
" Burda üç genç bekar kız yaşıyor. Bu şekilde toplanıp evime gelmeniz hoş karşılanmaz. " Dedim ve haklıydım ev bizim olabilirdi ama komşular kesin laf yaparlardı.
"Tek gelmiş olsam hoş mu karşılanırdı doktor"
"Cidden anladığın bumu" Hala yüzüne bakmıyordum. Ve sinirlendiğini verdiği nefesden anladım.
"Bizi yanlız bırakır mısınız " Dediğin de "kendi evimden mi kovuyorsunuz beni anlamadım" Dedi ezgi.
"Hayır. Hepinizden kibar bir şekilde bizi yanlız bırakmanızı istiyorum" Kibar yanı olsa gülücem. Ayrıca yanlız kalmak mı?
"sadece yarım saat. Yarım saat dolunca gelicem evime ve uykuma devam edicem. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Sizin yüzünüzden hala açım." Haklıydı hala kahvaltı yapmamıştık.
"Ediz kardeşim hanımları kahvaltıya götür" Kibar mı oldu o?
"Komutanım. Biz de dahil miyiz bu kahvaltı olayına"
"Pijama ile mi çıkalım heralde hazırlanmak için zaman vardır Göktuğ bey" Diye kumsala " Tabi buyrun" Diye cevap verdi.
"Bizim evimiz izin almana gerek var mı sence kumi ayrıca bu halinle bile mükemmelsin." Dedi ezgi. Ediz ise ordan. Ezgiye dönüp " Kesinlikle sana katılıyorum " Dedi. Kumsala yürümüyor uçuyor bu adam.
üsteğmen dışın da her yere baktım.
Kısa bir süre sonra ezgi ve kumsal gelmişti. Ezgi rahat bir bej rengi eşofman takımı giymişdi. Kumsal ise tam tersi siyah renk bir cargo skirt , üstüne de krem rengin de kazak giymişdi. Bana sakin ol dercesine kafalarını salladılar. Ardından çıktılar.
Üsteğmen ile baş başa kaldığımız da
"Anlat " Dedim hala yüzüne bakmıyordum. Buna gerçekden kıl kapmış olucak ki "yüzüme bak" Dedi
"Konumuz yüzüne bakıp bakmamam değil üsteğmen anlat benden ne istiyorsun. Kafana takılan şey ne"
"Yüzüme bak " Diye hafif bağırması ile irkildim. Yüksek ses her zaman korkutmuşdu beni. Ardından hemen yüzüne baktım.
"Annenler nerde yaşıyor" Bumuydu cidden.
"18 yaşından beri hep tek yaşamışssın" Araştırmış mıydı beni? Bende niye şaşırıyorsam kafayı bana takmış tabi ki araştırıcak.
"Evet bu mu sorun" Dedim anlatmaya asla niyetim yoktu.
"Hayır daha sorularım var" Ne kadar rahat bir tavırla söylüyor bunları.
"Düm düz sorun neyse sor. Bende sinirlenmeye başlıyorum. Amacın ne"
"Ben alıştıra alıştıra sorucaktım. Ama sen bilirsin Açelya Tuna bu isim sana bir yerden tanıdık geliyor mu "
"Annemden uzak bir yere. Ev tut bana tek yaşıyim lütfen hem iki gün önce 18 oldum"
"Elisa sana ev tutucak param yok benim kızım" Ama sen o kadınla yaşıyorsun. Beni burda bile bile annemle tek bırakıyorsun.
"Özür dilerim ama annenden alırsam seni iyice delirir"
" Baba daha ne kadar deliricek? Bana daha ne yapmasını bekliyorsun öldürünce mi alıcaksın beni. Üzgünüm o zaman herşey bitmiş olucak."
Ağlayarak " Baba saçımı da kesti. Baba saçımı keserken omzumu da kesti. Geceleri uyurken bir anda elimin yanması ile uyandım ben. Aynı yerden defalarca yaktı. Buz gibi hava da beni balkona kilitledi. Hasta oldum ateşler için de yanarken o uyuyordu. Sen ise yoktun. Kalkıp kendim ateşimi düşürmeye çalıştım. Baba annem dediğim kadım beni bir it sürüsünün önüne attı.istediğinizi yapın dedi. Parasını alıp gitti belki sen o zaman gelmeseydin o adamlar bana neler yapacakdı.Ve annem dediğim kadın bütün bunları gözünü kırpmadan yaptı.söylediklerimden sonra artık babam da ağlıyordu.
"Baba ağlama artık bana yardım et. Artık beni sevdiğini sadece hissetmiyim. Gelip beni o ateşden kurtarıp, tekrar beni o ateşe atma. Ben sen beni her o ateşden kurtarıp tekrar oraya attığın da bile kurtardığın için sevgi besledim. O sevgiyi içim de büyüttüm. Babam beni sevmese neden kurtarsın dedim. Ama artık sende bunu göster bana göster ki ben içim de olan sevgiden şüphe etmiyeyim. Lütfen. Bak senden sadece bana bir şekilde üniversitesiteyi bitirene kadar yardım etmeni istiyorum. Görüşmesek de olur gizlice yardım et. Bu evden çıkar beni ben mesleğimi elime alayım zaten gidicem.
Babamın ağlaması daha da şiddetlendi.
" Açelya abla yardım eder. Bana iyi davranmışdı zengin o baba lütfen ona söyle"
" Tamam söz veriyorum açelyadan yardım isteyeceğim. Senin için"
"Neden açelya ablayı soruyorsun" Açelya ablayı severdim. Yani çok görüşmesek de buralara gelmem de çok büyük katkısı vardı. Babam ile de çok mutlular dı ama şuan da neden adının geçtiğini anlamadım.
"Cici annem olur kendisi. Çok bir samimiyetim yok ama bana yardımı oldu fazla"
"Ne gibi yardımı oldu. Ve nerde olduğunu biliyor musun"
"İlk sorduğun soru seni ilgilendirmez. İkincisine gelirsek bence oda seni ilgilendirmez."
"Samimilik derecen neydi doktor"
"Hıımm yüzde olarak falan mı cevaplıyayım. Yoksa beş üzerinden falan mı "
" Cıvıtma. Mesele ciddi bir mesele doktor. Hem belki sende işin içindesin bilemem" Ne demek istiyor bu adam.
"Ne işi ne meselesi bulmaca gibi konuşuyorsun. Yok efendim samimilik derecen, ne yardımı oldu, nerde yaşıyor konuyu bana anlatmazssan bende sana söylemem" Yine dik dik bakmaya başladı bana bu adam neden sürekli dik dik bakıyor?
"İçim de neler yaşadığımı görmek istiyor gibi "
"Evet. Ama göremedim ne yazık ki"
"Çok detay veremem. Ama açelya sırtlan. Yani bir kaç sene önce tuna oldu. Tehlikeli bir kadın sadece bunu bil yeter" Tehlikeli derken ne demeye çalışıyor bu?
"Tehlikeli işte kötü, vicdansız, rezil bir insan gerçi insan demeye bin şahit ister" Adam gerilim filmlerinde ki baş rol gibi heyecan veriyor. Sonrası yok.
"Düzgün konuş ne kadar kötü biri olabilir. Kara para falan mı akladı naptı böyle konuşmaya hakkın yok"
"Sen cidden bir şey bilmiyorsun anlaşıldı. Yoksa bu kadar iyi salak taklidi yapmanın imkanı yok" Ne salak mı dedi o bana salak mı dedi"
"Al işte sadece salak değil biraz safsın da" Ne demek istiyor bu. Hemen olduğum yerden ayağa kalktım.
"Kendini beğenmiş ukalaya bak ya ben sana gelip şifreli şifreli konuşssam senin de kafan karışır. Gelmişssin burda ahiret sorusu gibi soru soruyorsun. Kafamı allak bullak ettin amacın ne senin üsteğmen" Cidden sabrımı sınıyordu.
"Kendini beğenmiş? Ukala? Ben?"
"Evet sen tanımadığın insan hakkın da gelmişssin buraya atıp tutuyorsun yok efendim tehlikeli insan bile denemez. Ne kadar tanıyorsun da böyle konuşuyorsun. Kadın düşmanı mısın sen. Belki de beni doldurmaya çalışıyorsun"
"Seni doldurmaya çalışmak mı? Düzgün konuş doktor sınırını aşma" Diyip üzerime yürüdü.
"Bak üzerime yürüyorsun. Sırada ki hedefin ben miyim. Zarar mı vericeksin bana, he sana açelyanın yerini söylemedim. Diye babamla evli diye yerini öğrenmek istiyorsun, amacın be geçmişin mi var onunla belki de onu seviyorsun. Ama seni değil de senden yaşca büyük olan bir adamı tercih etti diye belki de guru- demeye kalmadan elini önünde ki sehpaya geçirdi.
Dudaklarımdan tiz bir çığılık kaçtı.
"Ne yapıyorsun sen manyak herif" Diye bağırdım.
" O kadın bir katil tamam mı masum insanları öldüren. Türklerden nefret eden. Yemin töreni günün de kendi kendine eğlenen 21 tane askeri bombaladı.
"Hepsi şehit düştü. Ve bu sadece bir kaç gün önce oldu haberlere bile çıkmasına izin vermediler. Daha bir çok kötülüğü var. "
Çıldırmış gibi tek tefer de söyledi bunları . Olayın şokundan çıkamamıştım. Tek söylediğim.
"Elin elin kanıyor" Demek oldu. Koşar adımlarla banyoya gittim ve ilk yardım çantasını aldım.
"Elini getir bakıcam çok kanıyor"
Hiç bir şey demeden elini uzattı.
Evde batikon kalmadığı için kolonya ile silmeye başladım .
"Yanıyor mu " Kafasını iki yana sallasa da elini üflemeye başladım.
Üflerken bir yandan da siliyordum. Sonrasın da sarmaya başladım.
İşimi bitirdikten sonra yerimden kalktım. Eşyaları banyoya bırakıp süpürge ile geldim çam kırıklarını süpürmek için.
Geldiğim de yere tam yere eğildiğin sırada kolumu tutup kaldırdı beni.
" Yerleri temizlemem lazım kızlar böyle görmesin. Ve kumsala bir sehpa borçlusun çünkü bunu çok sever" Dediğim sıra da "bir şey söyle" Hayır söylemeyecektim çünkü konuşursam çok konuşurum.
"Çekilir misin toplamam lazım"
"Bende sana edicem" Diye bağırdı.
Titreyen sesim ile"Etme bana yardım. İstemiyorum senin de başkasının da yardımını kimse yardım etmesin bana"
Yine titreyen sesim ile "Gider misin evimden. Yardımını istemiyorum" Dedim.
"Git lütfen git " Gitmesi lazım dı sesim fazla titriyor. Kapıya doğru gidip kapıyı açtım.
"Git hadi noğlur yalvarırım git"
Cevap vermeden sessizce çıktı ve gitti. Kapıyı bir hışımla çarptım arkasından.
cam kırıklarına baktım ve onları arkamda bıraktım.Ardından banyona gidip soğuk suyu açtım ve oturdum. Bir süre sonra suyu kapattım ama hala banyoda oturuyordum. Kıyafetlerim ile göz kapaklarım ağırlık yapıyordu.
Dün zor bir gündü. Sabah uykumu alamadım ki ben yarın da iş var hem çok uykum var yarına dinç olmam lazım.
Bir kaç dakika sonra bilincim tamamen gitti..
.
.
.
YENİ KURGUMDUR YAZIM HATASI VB. OLABİLİR ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |