
Atak timinin başı olan Ayaz Göktuğ kara ile..
"Kızlar hızlı mı olsanız acaba" Dedim sesli bir şekilde. Gitmek için hepimiz valiz hazırlıyorduk. Yani hazırlamaya çalışıyoruz desem daha doğru olur.
"Kumsal bu buz mavisi sahte olan kürkümsü şey senin mi " Diye bağırdı ezgi.
"Hayıır ben kürkümsü şey mi giyiyorum" Diye cevap verdi kumsal. Kürkümsü diye bahsettikleri şey benim.
"Benim o " Dedim ezgiye.
"Benim dolabım da ne işi var elis" Diye isyan etti.
"Karışmıştır bilmiyorum" Dedim. Aynı ev aynı makine olunca karışıyor doğal olarak.
"Alıcak mısın yanına" Dedi ezgi.
"Evet.ver hatta şimdi giyeyim." Dedim. Kürkü SAHTE olan kürkümü yüzüme fırlattı.
"Yavaş be" Diye carladım.
Yaklaşık bir saat sonra hazırdık. Ben mavi bir bavul ve siyah sırt çantası almıştım. Ezgi de aynı şekilde ama kumsal. Tamı tamına ikş bavul ve sırt çantası ile geliyordu. Süslü kokona.
"Çıkalım mı " Dedi kumsal tatlı tatlı.
Kafam ile onayladım gülerek. Kapıdan çıkacağım sırada telefonumun çalması ile duraksadım. Elimi cebime atıp telefonu çıkardım. Bilinmeyen bir numaraydı.
"Buyun " Dedim karşıda ki kişiye.
"Merhabalar iyi günler ben sema çetin. Menekşe huzur evinden arıyorum. " Dediğin de yutkundum.
"D-dinliyorum" Dedim kekeleyerek.
"Anneniz nurcan şenocak sizinle görüşmek istiyor." Babam annemi boşadığı için kızlık soy adını kullanıyordu. Neden benimle görüşmek istiyor?
"Nedenini öğrenebilir miyim sema hanım" Dedim tatlı çıkarmaya çalıştığım sesim ile.
"Önemli bir konuymuş haftalardır rahat durmuyor. Gelme şansınız yoksa da konuşabilir misiniz en azından bir iki cümle " Dedi kadın içten bir şekilde.
"Konuşmak istemiyorum. Teşekkürler iyi günler" Diyip sema hanımın cevabını beklemeden kapattım telefonu. Ne konuşucak ki annem? Yine beni ne kadar çok sevdiğinden bahsedicek kesin. Kendi kendime konuşup kendi dediğime gülerken. Kafamı kızlara doğru kaldırdım. Tek kelime etmelerine izin vermeden.
"Hadi gidelim " Dedim.
Büyük bir araba vardı kapıda. Ve içinden aytekin abinin çıktığını görünce çok içten bir şekilde gülümsedim. Oda fark etmiş olucak ki bana doğru geldi.
"Nasılsın küçük hanım " Dedi gülümseyerek.
Aynı şekilde gülümserken "iyiyim büyük adam" Dediğim de kahkaha attı. Ardından saçlarımı karıştırıp elimde ki valizleri aldı. Aytekin abi çok güzel bir baba olucaktı aynı şekilde senem de mükemmel bir anne.
Arabaya bindiğimiz de önce aytekin abi araba kullanıyor. Yanın da Ayaz oturuyordu. Karşım da kumsal ve ediz yan yana oturmuşdu. Ediz kumsala bir şeyler diyor kumsal utanıyor gülüyordu. Ediz de kumsalın gülüşüne bakıp duruyordu. Hemen yanların da kuzey oturuyordu. Elinde ki telefondan bir şeylere bakıp sırıtıyordu. Ezgi ile yan yana oturmuştuk. Tekli koltukta ise senem vardı.
Diğerleri yüksek ihtimal başka bir araba ile geliyordu. Camdan geçtiğimiz harabe yollara bakıyordum. Bunları benim öz babam ve açelya yapmıştı. Ve ben o paralar ile yemiş , içmiş, gezmiştim. Doktor olmuş şimdi de hayat kurtarmaya gidiyordum. Yolda cesetler, kanlı bedenler gördükçe daha çok babamdan ve o kadından iğreniyordum. Miğdem bulanmaya başlamıştı. Elimi karnıma bastırmaya başladım.
"İyi misin sen" Diyen ezgiye bakıp kafamı sağa yola salladım.
Kumsal da bana baktı ve sürücü koltuğuna doğru seslendi.
"Arabayı durdurur musunuz" Dedi.
Kafamı kaldırdığım da Ayazla göz göze geldim. Kafası ile aytekin işaret verince araba durdu. Durduğu gibi kendimi dışarı attım ve miğdem de olan herşeyi çıkarmaya başladım. Öksürmekten boğazım tahriş oluyordu. Ama durduramıyordum kendimi. Arkadan birinin saçımı toplaması ile daha rahat öksürmeye başladım. Nefes almak için kalktığım da biraz ileri de küçücük bir çocuk cesedi gördüm. Görünce daha çok öğürmeye başladım. Çocukdan miğdem bulanmıyordu. O canilerden miğdem bulanıyordu. hem öğürüyor hem ağlıyordum .
Kendimi biraz topladıktan sonra doğruldum. Ve saçımı tutan kişiye baktım. Ayaz.
Ellerini hemen saçımdan çekti ve elinde ki suyu bana uzattı.
"İyi misin" Diye sordu. Suyu ellerime döküp yüzümü yıkadım biraz. Ağzım da çalkaladım daha sonra.
"İyiyim " Dedim.
"Cesetlerden kokudan mı miğden bulandı" Diye sordu enişeyle. Söylemese koktuğu dahi fark etmemiştim.
"Hıhı evet biraz" Dedim hızlı bir şekilde. Bir şeylerdem şüphe duyduğu belliydi. Ama uzatmak istemedi. Daha sonra arabaya geçtik.
Kamp alanına geldiğimiz de kalacağımız çadırlar doğru yürümeye başladık. Ezgi ile umay birlikte kalıcaktı. Kumsal ile de senem kalıcaktı. Benim çadırım da onların hemen arasındaydı. Ama tek kalıcaktım. Çadırın içi gayet yeterli konfordaydı. Eşyalarımı koymuş boş boş oturuyordum.
Düşnüyordum. Şu sıra en sık yaptığım şeydi.
Dalmışken dışarıdan "doktor hanım Göktuğ komutanım sizi çağırıyor sesini işittim." Ne diye beni çağırıyor? Çadırın fermuarını indirdim. Daha önce görmediğim bir askerdi.
"Komutanın gelip kendisi çağıramıyor mu beni" Dedim. 'koskoca üsteğmen ayağına mı gelsin elisa' yani oda var ama gelebilir sonuçta hepimiz insanız böyle etrafına emir vererek olmaz.
"Anlamadım doktor hanım" Dedi asker şok olmuş bir vaziyette.
"Yok bir şey gidebilirsin sen" Dedim ve çadıra geri döndüm. Adama bak ayağına çağırtıyor.
Bir kaç dakika sonra dışarıdan "elisa 3 saniye içinde çıkmazssan ben gelicem oraya" Diyen Ayazın sesini işittim. Cidden ayağıma gelmiş.
"Ne o üsteğmenim beni görmeden yapamıyor musunuz" Diyerek çadırdan çıktım. Çıktığım gibi o biraz odunsu,biraz şekerimsi, hafif sandal ağacı esintisi olan kokusu burnuma geldiğin de gözlerimi kapattım. Kokusu güven, huzur veriyordu. Mayıştırıyor.
"Sende kokum olmadan yapamıyor gibisin " Diye lafını soktu.'gözlerini kapatıp sapık gibi içine çekersen kokusunu tabi lafını esirgemez'
"Ne alaka be" Dedim hemen savunmaya geçerek.
"Üstüme üstüme yiyecek gibi gelince" Dedi gülerek.
"Ne " Dedim anlamayarak. İşaret parmağı ile burnuma hafif vurup, "hadi hadi gel yemek yiyeceğiz" Dedi tekrardan gülerek.
"Dalga mı geçiyorsun sen benimle" Diye sordum. Aşırı keyifliydi çünkü.
"Yeni mi anladın" Dedi. Pis pis sırıtarak.
Çok keyifli bir yemekti. Herkes gülüyor birbiri ile uğraşıyor. Sanki yıllardır içlerindeymiş gibi hissediyordum. Onlar da ne kadar çok iş gereği emir de verseler. Aslın da bence alt üst ilişkileri yok. Tim'den çok başka ilişkileri var. Aile..
Yemeğimi yemiş, çadıra geçmiştim Yemekten ilk kalkan bendim. Şişme yatağın üstünde bağdaş kurmuş oturuyordum. Annemi ,babamı eskiden ne güzel bir aileydik. Falan diye üzülsem. Eskiden şimdi olduğundan daha beterdik.
uyku tutmamıştı. Çadırdan çıkmış karanlık orman da yürüyordum. Yerler de birsürü ceset. O cesetlerin arasın da yürüyorum. "Elisa" Diye seslenen kişiye döndüm. Annem. Annemin burda ne işi vardı? "O telefonu açmak zorundasın" Dedi. "Seninle konuşmak istemiyorum. " Dedim net bir şekilde "KONUŞUCAKSIN" diye bağırdı. "Değilim " Dedim yine sakince. "Zorundasın. Bana yaptıkların için zorundasın. Senin yüzünden bu halde olduğun için zorundasın" Dedi. Bir insan hiç mi değişmez. "Senin bana yaptıkların ne olucak anne" Dedim. "Sen hak ettin. Uğursunuz tekisin. Kimin yanın da olsan çürütüyorsun sen. " Dedi tekrardan . "İğrençsin" Dedim sadece. Alaylı bir kahkaha attı. "Sen kendini iyilik perisi mi sanıyorsun? Yerde gördüklerinden sende sorumlusun senin de parmağın var" Dedi. Hayır yoktu ben iyi bir insandım. "Hayır. Benim bir suçum yok" Dedim. "Sen beni öldürdün. Sende öl " Diyip elinde ki silahı bana doğrulttu. "Elisa" Diye seslenen başka bir sese baktım babam. "Baba annem beni öldürücek baba bir şey yap" Dedim. Ağlayarak."o seni öldüremez"dedi babam. "Teşekkür ederim baba" Dedim tebessüm ederek. "Çünkü ben seni öldürücem" Dedi babam."HAYIR YAPAMAZSSIN. YAPAMAZSSINIZ NE İSTİYORSUNUZ BENDEN NE YAPTIM BEN" dedim bağırarak. "Sen bizim onca işimizi mahfettin" Dedi. İş yüzünden mi öldürücek beni? "O KADIN İÇİN ÖLDÜRÜCEKSİN KIZINI DEĞİL Mİ " diye bağırdı annem babama. "En azından. Kızıma işgence çektirmeden bir ölüm vericem" Dedi rahatlıkla. "Faruk o kadın seni kullanıyor" Dedi annem. "KES SESİNİ SENİ DE VURURUM" dedi babam. "O KADIN DEDİĞİN KİŞİ SENDEN DAHA ÇOK ANNELİK YAPTI KIZINA" Dedi babam. Keşke yapmasaydı bana annelik falan. Babamla annem bağrışırken bir silah sesi duydum. Açelya gelmiş "BU İŞ ÇOK UZADI FARUK VUR ARTIK ŞU KIZI AYAK BAĞI OLUYOR" dedi açelya. "Bumu kızına annelik yapmış kadın " Dedi annem. "O kadın sayesinde kızın doktor. " Dedi babam. "FARUK VUR ARTIK" dedi açelya. "HEPİNİZ İĞRENÇSİNİZ." diye bağırdım. Neden sadece beni ortadan yok etmek için uğraşıyorlar. Açelya gür bir kahkaha attı. "Yerde gördüğün cesetler. Onlardan gelen para ile yaşadın sen. " Yerdeki kız çocuk cesedini gösterip "belki de oda doktor olucaktı ve sen onun hakkını yedin" Dedi gülerek. "Yani sende çok masum değilsin" Dedi tekrardan. Göz yaşlarım akarken diyecek bir söz bulamıyordum. Gelip bir anda kolumdan tuttu ve beni çekiştirdi. "Bırak beni " Desem de asla bırakmadı. "Sen bizi çok üzdün. Gerçekten de annenin dediği gibi uğursuzssun" Dedi açelya. "Elisa sen benden hayatımı. Aşkımı. Sağlığımı. Huzurumu. Herşeyimi aldın " Dedi annem. Babam ve açelyayı gösterip "onlara da dokunmuşssun" Dedi."bizde senden sevdiklerini aldık."dediğin de yutkundum. Daha sonra beni bir çukura ittirdiler. Etrafa baktığım da kumsalın ve ezginin cesedini yan yana gördüm. Çığılık attım. Ama kimse duymadı. Etrafa baktım. Tim. Onların cesetleri de yan yana dizilmişti. Hepsini öldürmüşlerdi. Ezgi ve kumsalın yanına gidip çöktüm. "Uyanın hadi lütfen bana bunu yaşatmayın" Diye yalvardım. Arkama dönüp "SİZ DE KALKSANIZA ASKERSİNİZ SİZ HEMEN ÖLEMEZSSİNİZ KALKIN" Diye bağırdım. Tekrar ezgi ve kumsala döndüm. Ağlayarak. "Sizden başka kimsem yok lütfen beni tek bırakmayın " Yalvardım. Bağırdım. Kimse duymadı koskoca bir çukurda. Hayatım olan iki kız. Yeni tanışmama rağmen hayatım da yer edinen 8 kişi...
Ne zaman uyuduğumu bilmiyordum irkilerek kalktım. Etrafıma baktım. "Kabus " Dedim nefes nefese. "Sakin ol kabus" Dedim tekrardan. Nefes almaya çalıştım. Alamadım. Hızlıca çadırdan çıktım. Temiz hava almaya çalıştım. Elim boğazıma gitti nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum. Yürümeye başladım. Bir taşın üstüne oturdum. Derin derin nefes alıp vermeye başladım. "Sakin ol elisa kabus hepsi iyi. İyi olucak " Dedim kendi kendime. Yine göz yaşlarım süzülmeye başlamıştı. "Size zarar verirlerse yaşayamam" Dedim ağlayarak. "Benden neden bu kadar nefret ediyorsunuz" Dedim tekrardan.
"Kim senden nefret ediyormuş" Diyen ses ile irkildim. "Korkuttum mu dedi Ayaz.
"Biraz" Dedim. Gelip yanıma oturduğun da o kokusu geldi. Bu adamın kokusu mayıştırıyor.
"E kim nefret ediyor senden" Dedi tekrardan.
"Hiç öyle kendi kendime konuşuyordum" Dedim kafamı kaldırmadan.
"Çadırdan çıkarken nefes nefeseydin. Birşey mi oldu" Dedi şefkatli bir ses ile. evet ama nasıl anlatacağı mı bilmiyorum
"kabus gördüm de"dedim. Gözlerim dolarken.
" Ağlarken benin daha çok belli oluyor"dedi. annemle aynı olan benim hiç sevmiyordum. Bakışlarını üstüm de hissediyordum.
"Neyin var anlak bakalım ağlak kız" Dedi tekrardan.
"Ağlak mı " Diyerek kafamı ona çevirdiğim de göz gözeydik. Tek kaşım hava da ona bakıyordum.
Gülmemeye çalışarak "evet ağlaksın" Dedi.
"İki kez ağlarken yakalandım diye ağlak olmuyorum" Diyerek göz devirdim.
"Ha yani hastane de ağladığını kabul ediyorsun" Dedi. Resmen laf sokmak için açığımı arıyor.
"Adi herif" Dedim göz devirerek.
Elleri ile kendini gösterip "adi herif ben ayıp ediyorsun" Dedi. Bu hareketi çok şirindi.
Güldüm ve tekrar önüme döndüm.
"Buraya gelirken yolda gördüğün cesetlerden dolayı miğdenin bulanmadığını biliyorum" Dediğin de ona baktım tekrardan.
"Nerden biliyorsun" Dedim. Aklımı falan mı okuyor bu adam.
"Çünkü gördüğün cesetlerin masum olduğunu biliyordun. Onlardan korkmayacak kadar cesur. Kan kokusundan miğdesi bulanmayacak kadar alışkınsın" Dediğin de ona bakmaya devam ettim.
"Her neyse işte sen neden uyanıksın? Sende mi kabus gördün yoksa" Dedim gülerek.
"Öyle rüyamda karabasan bastı kalkınca da kaçtı onu bulurum diye ava çıkmıştım" Dediğin de kahkaha attım. Şakayı bile o kadar ciddi bir şekilde söylüyordu ki.
"Gerçekten neden uyumadığını soruyorum üsteğmenim" Dedim.
"Ben de çok şey soruyorum ama hala cevabını alamadım doktor" Dedi aynı şekilde. Asla altta kalmıyor.
"Sen böyle konuşunca şey oluyorum ben" Dediğim de ufak bir kahkaha attı. ne oluyorsun tam olarak elisa?
"ney oluyorsun "dedi. Gülmemeye çalışarak.
" Tutma için de gül"dedim göz devirerek.
"Yok ne gülücem" Dedi. Değişik adam.
"Neden uyanıksın söyle hadi" Dedim meraklı bir şekilde.
"Nöbetteyim" Dedi.
"Neden sen başka asker yok mu üstleri değil misin sen" Dedim. Hızlı hızlı.
"Yorgun gözüküyorlardı uyumaları için gönderdim." Dedi. Vay be düşünceliymiş de.
"Nöbet şart mı? Sende yorgun gibisin " Dedim. Cidden çok yorgun gözüküyordu.
"O kadının işi belli olmaz ya da herhangi bir örgütün." Dediğin de yutkundum. O kadın açelyaydı.
"Anlat hadi ne oluyor ağlak" Dedi. daha fazla kaçamazssın elisa. Anlatmak zorundasın. Başla bir yerden. İki seçenek var ya o da herkes gibi benden nefret edicek iğrenerek bakıcak. Ya da inanıcak suçsuz olduğuna inanıcak ve seni de inandıracak.
umarım beni anlar ve benden nefret etmezssin üsteğmenim...
.
.
.
YENİ KURGUMDUR YAZIM YANLIŞI VB. OLABİLİR ŞİMDİDEN KUSURA BAKMAYIN. OY VERİP YORUM YAPMAYI UNUTMAZSSANIZ SEVİNİRİM.♥
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |