Nihat Onur
genc_bir_yazar

Askeri kurgumdan bir kesit.

Timur’un gözleri, Berkant Gök’ün gözlerinin içine adeta ateş gibi saplanmıştı. Karakolun bahçesinde dizilmiş, nefeslerini tutmuş askerlerin arasında rüzgâr uğuldarken, Timur’un sesi karı yarıp yüreklere işleyen bir bıçak gibi yükseldi:

 

Timur:

“SEN!”

 

Askerlerin arasından öne çıkan asker ellerini titreyerek selam durdu.

 

Berkant Gök:

“Berkant Gök İzmir, emret Komutanım.”

 

Timur bir adım attı; karın gıcırtısı bile korkuyla yankılandı. Bakışlarını Berkant’ın üzerine kilitledi.

 

Timur:

“Kim taşıyacak oğlum tabutunu cenazede? Kardeşin var mı?”

 

Berkant Gök’ün sesi titreyerek yükseldi:

“Var Komutanım.”

 

Timur, soğuk havayı derin bir nefes gibi içine çekti; nefesi buhar olup göğe yükseldi.

 

Timur:

“İyi… Ona taşıtırlar. Kaç yaşında kardeşin?”

 

Berkant Gök’ün sesi düştü, omuzları çöktü:

“30 Komutanım.”

 

Timur’un gözleri bir an karardı, sonra öfke dolu bir alev gibi parladı:

“Otuz yaşındaki adama resmini taşıtırsın! Tabutunu taşıtırlar otuz yaşındaki adama! Omuzlarında senin cansız bedeninle yürür belki, belki de gözyaşlarıyla ıslanır o omuzlar. Peki, çocuğun var mı?”

 

Berkant Gök’ün dudakları titredi; sesi bir düğüm gibi boğazında düğümlendi:

“Var Komutanım… İki kızım var, yedi ve sekiz yaşında…”

 

Timur’un yüzü bir an yumuşar gibi oldu ama bakışları hemen yeniden çelikleşti. Yaklaştı, bir adım daha, Berkant’ın nefesini hissedecek kadar yakındı artık.

 

Timur:

“Ne olacak sence çocuklarına? Ha? Hiç düşündün mü? Öldüğünü belki anlamayacaklar ama hissedecekler! Sürekli sorgulayacaklar: ‘Babam nerede, niye gelmiyor?’ Eşin cevap veremeyecek… İçinden kan ağlayacak, yüreği paramparça olacak! Kızların bir türlü senin gidişini kabul edemeyecek; neden? Çünkü sen onların gözünde kahramansın! Yenilmezsin! Kızların seninle gurur duyması gerekirken arkandan ağlasınlar mı istiyorsun?!”

 

Timur bir nefes aldı, soğuk havada buhar gibi yükseldi. Askerlerin gözleri dolmuştu, elleri titriyordu. Timur’un sesi, karakolun duvarlarına kazınacak kadar ağır ve tok bir sesle yankılandı:

 

Timur:

“İşte bu yüzden dikkat edeceksiniz! Bu yüzden asla ama asla uyumayacaksınız! Düşmanı sizden önce göreceksiniz! Göremiyorsanız, görene kadar uyumayacaksınız! Bu tabutları boşuna taşıtmamaları için, bu gözyaşlarını boşa akıtmamaları için!”

 

Timur bir adım geri çekildi; Berkant Gök’ün gözlerinin içine son bir kez baktı.

 

Timur:

“Anladın mı asker?”

 

Berkant Gök, boğazındaki düğümü yutkunarak çözdü; gözyaşlarını saklamaya çalışarak omuzlarını dikleştirdi:

“Anladım Komutanım!”

 

Kar, o anda her zamankinden daha sessiz yağmaya başladı. Avluda yankılanan Timur’un sesi, askerlerin ruhlarına işlenmişti.

 

Timur, askerlerin arasında öfkeyle yürüyordu. Ayaklarının altında karlar inatla ezilirken, rüzgar yüzünü keser gibi esiyordu. Bakışları sert, sesi çelik gibi yankılanıyordu.

 

Timur:

“Uyurken ölmeyeceksin öyle ! Uyurken ölmek yok uyursan ölürsün! Ö-LÜ-RSÜNÜZ!!!”

 

Sesindeki titreşim öyle kuvvetliydi ki, askerlerin omuzları düşer gibi oldu. Kimi başını eğdi, kimi gözlerini yere dikti. Timur’un ayak sesleri soğuk havada yankılanırken, adeta bir infaz mangasının adımları gibi ürkütücüydü.

 

Timur:

“Sen uyursan ölürsün! O uyursa ölür! Herkes ölür! Sen de ölürsün, sende ölürsün!”

 

Askerlerin arasında yürüyerek sıraları dolaştı; her adımı daha da sert, her kelimesi bıçak gibi keskindi.

 

Timur:

“Uyursanız… Çavuşum! Uyursan ölürsün!”

 

Bir anda durdu; nöbette uyuyan askerin tam önünde dikildi. Başını eğmiş, mahçup bir haldeki askere sert bakışlarını dikti.

 

Timur:

“Sen uyursan… HERKES ÖLÜR!”

 

Sesi hem komut hem meydan okuma gibiydi. Korku ve hayranlık uyandırıyordu. Askerin gözleri dolarken, Timur’un sesi köklerinden sökülmüş bir ağaç gibi sert ve keskin bir gerçekliği yansıtıyordu.

 

Timur, nefes nefese kalmıştı; bu kez bakışlarını tüm tabura çevirdi. Gür sesiyle sözcükleri tek tek vurgulayarak yeniden haykırdı:

 

Timur:

“Sen uyursan… herkes ölür!”

 

Herkes başını eğdi; bir soğuk rüzgar daha esti. Bu sahne, onların yüreğinde bir ömür boyu yankılanacak bir ders olarak kaldı.

 

Nasıl olmuş ?

 

Dipnot: Kitap Inkspired uygulamasında yayında.

Mesaj : 11.06.2025 18:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...