20. Bölüm

20.BÖLÜM.

Gece`nin Siması.
gezegendekiokur_

3

2

1

GOO

"Ailem diye bildiğim kişiler,bana en derin yaraları açanlar oldular. Sevgiyle büyütülmedim,korkularla büyüdüm. Her 'seni seviyorum' dediğinde içimde bir umut yeşerdi,ama her defasında o umut,bir başka hayal kırıklığıyla yok oldu."

🎭

Canımdan çok sevdiğim saçlarımı acımadan kesmişti. Keşke canımı alsaydı veya bedenime zarar verseydi.

Şeref bile saçıma zarar vermiyordu. Şereften daha acımasızıdı benim nezdimde.

Canımdan çok sevdiğim saçlarımı keseceğine canımı alsaydın dediğimde odada derin bir sessizlik olmuştu. Cümlem ortaya bir çığ gibi düşmüş hepsinin afallamasına sebep olmuştu. Neden biri de gelip ondan hesap sormuyordu?

Neden yapmıştı bunu?

Ondan her zerremle nefret ediyordum.

Böyle bir kötülüğü neden yaptı ki? Ben kötü biri değildim,ona bir kötülüğüm dokunmamıştı.

Gelen sesle başımı yerden kaldırdım. Baybars bey ona tokat atmıştı.

"Neden yaptın lan? Ne istedin biriciğimin saçlarından? Defol yoksa elimden bir kaza çıkacak!"Diye bağırdı.

Bağırması içimdeki küçük kaylayı ürkütmüştü ancak beni koruması küçük kaylaya sevinç nidaları attırıyordu.

Bir babam olduğunu hissediyordum.

"Çağıl nasıl yaparsın? Defol bu evden. Bir daha gelme! Asi seni affedene kadar gelme!" Diye bağırarak tokat attı efsan hanım.

İçeri giren üçlü ile donuk bakışlarım onlara döndü. Lodos hızını kesmeden çağıla yumruk attı.

"Piç kurusu! Ne istedin güzelim saçlarından? Bana sebep ver çağıl! Seni öldürmemem için sebep var!" Diye bağırarak bir yumruk daha attı.

"Sebebi yok!"Dedi kısık sesle.

Puşt herif!

Bak yine sinirlendim.

"Lan madem yok ne istedin saçlarından?!" Diyerek bir yumruk da kartal attı.

Arada iyice şamar oğlanına döndü aq.

Sus amına koyayım,hak ediyor!

"Defol lan burdan! Akşama kadar gözüme görünme!" Dedi peder bey tekrar bağırarak.

Sol yanımda ağır bir yük varmış gibi hissediyordum. Geçmiyordu.

Hayatımda var olan tek kavram acıydı. Bir gün mutlu olsam bir hafta bedelini ödüyordum.

Şuan ağlamak istiyordum ancak sadece sol gözüm doluyordu, o yaş ordan düşmüyordu.

Ağlamakta mı yasaktı bana?

Yanıma birinin çöktüğünü hissettim. Lodostu.

"Nasıl hissediyorsun abim?" Diye sordu az önceki sert sesinin aksine yumuşak bir sesle.

Dürüst olacaktım.

"Sol yanımda bir ağırlık var,ne olduğuna anlam veremiyorum. Geçmiyor. Ağlamak istiyorum ağlayamıyorum,sol yanımdaki acı ağır basıyor." Dedim gözlerim dolu dolu yere bakarken. Gece aniden koşarak çıktı.

Yanımda olması gerekmez miydi?

Siktir etsene,yıllardır yalnızız.

"Anlıyorum diyemem abim,ama geçer. Er ya da geç geçer."Dedi yatıştırıcı sesiyle.

"Şeref bile bu kadar ileri gitmemişti. Saçlarıma hiç dokunmamıştı yıllar boyunca. Nedenini bilmiyorum ama." Dedim kısık sesle. Neden bunu yapmıştı ki şimdi? Canım çok yanıyordu.

"Uzar tekrar. Üzülme." Ama sesinden ne kadar üzüldüğü belli oluyordu.

Sol yanıma bir gölge düştü. Baybars beydi. Kollarını sıkıca sardı bana.

"Seni yine koruyamadım kızım,affet. Kendimi hiç bu kadar kötü hissetmemiştim." Dediğinde omzumda bir ıslaklık hissettim. Yine ağlıyordu.

Bana ağlıyordu.

Benim içim kan ağlıyordu,babam ise bana ağlıyordu.

Yavaşça ayağa kalktım. Anneme gidecektim. Efsan hanım içli içli ağlıyordu.

Bana neden anne olamıyorsunuz efsan hanım?

"Nereye?"Dedi kartal gözleri dolu dolu bana bakarken. Diğerleri gözleri dolmuş şekilde izliyordu bizi,doğu sessizce akıtıyordu göz yaşlarını.

Beni düşünüp benimle beraber acıma ağlayan birileri vardı.

İki hafta önceye gitsek böyle bir şey olacağını söyleseler güler geçerdim.

"Annemin yanına gitmek istiyorum,yalnız bırakın beni." Dedim ve kapıya yöneldim. Üzerimde siyah pamuklu pijamam vardı,kapıya ulaşınca rastgele bir spor ayakkabı giydim.

Arkamı döndüğümde hepsinin sessizce göz yaşı akıttığını gördüm,kılıcın bile. Güney annesinin yanına çökmüş oda ağlıyordu.

Sadece canımdan çok sevdiğim saçlarım kesilmişti,neden ağlıyorlardı?2

Diğer kalanlar yaşadıklarımı öğrendiğinde nasıl tepki verirlerdi?

Bilmiyordum.

Acı dolu bir nefes döküldü aralık duran dudaklarımdan.

Hızla çıktım bahçeye,kapıda Aybars denen koruma vardı. Beni görünce kaşlarını çatarak baktı bana. Nedense rahatsız oluyordum ondan. Neden bakıyordu bana?

"Nereye gidiyorsunuz? Bırakayım sizi." Dedi sakin bir sesle.

Gerek yoktu.

"Gerek yok,kendim giderim." Dedim donuk bir ifade ile. Önce karasızca baksa da bakışlarımı gördükten sonra kabul etmişti.

Bahçe kapısından çıkıp uçuruma doğru yol aldım.

Uçurumdan ölesiye korkardım. Tüylerimi ürpertirdi o uçsuz bucaksız sisli görüntüsü. Orası hep soğuktu. Oraya yaz uğramıyordu. Nedenini bilmiyordum. Burda şuan hava soğuktu ancak güneşliydi ve ekstra tatlı bir esinti vardı.

Uçurum uçsuz bucaksız sisle doluydu,sonu görünmüyordu. Annemin ölü bedeninin parçalarını ordan atmıştım aşağı.

İçim acıyordu,içimdeki yangın sönmüyordu. İçim kan ağlıyordu. Küçük kayla korkuyla köşesine sinmiş kırılmayı bekliyordu. Daha ne kadar kırılacaktı?

Herşeyi dalgaya vursam da dayanamıyordum. Günden güne çöküyordum.

Biliyordum kendimi,bu uçurumdan döndükten sonra yine eski halime dönecektim. Umursamaz olacaktım.

Umursarsam biterdim.

Düşüncelerimle boğuşurken nihayet geldiğimi fark ettim. Yorulmuştum,nefes nefese kalmıştım. İlacım yanımda değildi,sakin olup derin derin nefesler almaktan başka çarem yoktu.

Derin bir nefes alıp oturdum uçurumun ucuna. Ölesiye korktuğum uçurum. Ayaklarım aşağı doğru sallanıyordu, en ufak dengemi kaybetsem düşerdim. Bu olasıydı. Umrumda değildi.

"Anne,"Dedim sesim titrerken.

"Özür dilerim anne,sözümü tutamadım." Annem seviyordu saçlarımı,en çok o seviyordu.

"Öz abim dediğim adam kesmiş anne saçlarımı. Acımadan kesti." Dedim gözlerim tekrar dolarken. Telefonumu cebimden çıkardım yavaşça,sessizdeydi.

Efsan hanım vermişti hepsinin numarasını bir ara. Çağılın isminin üzerine bastım. Mesajlar kısmına bastım.

Asi: Saçlarımı kestiğinde sadece bir parçamı almadın,aynı zamanda kendimi bulma yolundaki son umutlarımı da kaybettim. O kesilen her telde,bir hatıra,bir anı yok oldu ve bir daha geri gelmeyecek bir şeyler daha gitti.

Hiç düşünmeden attım yazdığım mesajı.

Çok çaresiz hissediyordum kendimi,ne yapacağımı bilemiyordum. Yalnızdım. Yine. Kafayı yemek üzereydim! Bakmaya çekindiğim kısa saçlarıma baktım. Resmen omuz hizamdaydı. Çok kıslamıştı saçlarım. Ne yapacaktım ben şimdi?

Küser miydi saçlarım bana?

Uzar mıydı tekrar?1

Küçükken hülya teyze kesmişti bir kere uçlarından saçlarımı,sonra uzamamıştı bir daha. Annem küstüklerini söylemişti. Başkasının eli değince böyle oluyormuş bazı saçlar. Benimki de o saçlardandı sanırım. Sonra annem tekrar kesmişti ucundan ve barışmıştı saçlarım benimle. Uzamışlardı. Şimdi bir yabancının eli değmişti,yine küser miydi saçlarım bana?

Uçuruma geleli uzun zaman olmuştu. Sabah güneşliydi hava,ancak buraya ne zaman gelsem böyle olurdu burası. Tuhaftı.

Birden korkunç bir ses yükseli uçurum boşluğundan. Korkuyla geri çekildim. Neler oluyordu? Neydi o ses?

Kulak tırmalayıcı şekilde tekrar yükseldi aynı ses. Nasıl bir ses olduğuna anlam veremiyordum. Korkunçtu.

Geriye doğru gideceğim sırada bir şeye çarpmış gibi geri düştüm. Sanki,sanki önümde görünmez bir duvar vardı.

Neler oluyordu bu aşağılık yerde babasını satayım?

Korkarak ellerimi havaya kaldırdım ve öne doğru uzattım,sert bir şey var gibiydi.

Gerçekten duvar vardı!

Arkamı döndüğümde uçsuz bucaksız olan o boşlukla karşılaştım.

Kafayı yiyecektim! Neler oluyordu?

Birden bire uçurumun sisli bulutları çoğaldı,beyazdan siyaha dönüştü. Karardı sis bulutları. Arkamda bir hareketlilik hissettim. Hızla arkamı döndüğümde bir adam vardı. Siyahlara bürünmüştü,yüzü hiç bir şekilde görünmüyordu.

Sanki yüzü yoktu.

Sadece karanlık.

Korkmuştum.

"Sen de kimsin?" Diye sordum şaşkınca. Kimdi lan bu?

Şuan saçımı falan herşeyi unutmuştum.

"Beni sen kurtardın." Dedi metalik bir sesle.

O nasıl ses babasını satayım?

Tırstım amına koyayım.

"Ne diyorsun birader?" Diye sordum. Ne diyordu bu salak?

İn midir cin midir belli değil aq. Korkunç sesler eşliğinde çıktı birde ortaya.

"Annen meltemin ölümü ile lanetlendim,saçlarının kesimi ile laneti kalktı."Diyerek açıklama yaptı.2

Ne laneti aq?

"Fantastik evrendeyiz sanki amına koyayım, cümleye bak." Dedim şaşkınca.1

Bana bakmakla yetindi.

"Yüzünü göstersene." Dedim hevesle.

"O tokayı kırıp üstündeki fuları bileğine bağlamadığın sürece bir yüzüm olmayacak,göremezsin." Dediğinde yine bir korku esir aldı bedenimi.1

Gerçek miydi söylediği şeyler? Lanet denen şey cidden var mıydı?

Yok amına koyayım, taşak geçiyor benle belli.

Siktir git babasını satayım!

"Siktir git birader,kafa mı buluyorsun benimle babasını satayım! İçtin mi lan sabah sabah?" Diye sordum.

"İnanmıyor musun?" Diye sordu o sert ve metalik ses.

Ulan bedeni ve sesi var yüzü yok.

Ses var görüntü yok. Siyah ekran olmuş televizyon misali.

"Sana neden inanayım?" Diye sordum şüpheyle ona bakarken. Birden şapkasını çıkarınca çığlık attım.

Ulan cidden yüzü yoktu!1

Bildiğin siyah amına koyayım!

Daha da korktum aq.

"Şimdi inandın mı?" Diye sordu. Hızla başımı salladım.

Cin kardeş benden uzak dur lütfen!

Konuşmama izin vermeden yaklaştı bana ve,

"Cin değilim!" Dedi. Sen onu nasıl duydun aq? İçimden söyledim ben onu!

Nefesimi verdim. Çok rahatlattı sağolsun. Ha,cin değil ama önümde görünmez duvar oluşturuyor. Zaten her gün birileri önümde duvar oluşturuyor ya benim.

Göz bebeklerim büyüdü."Büyücü müsün yoksa?!" Başını iki yana salladı. Nesin o zaman be adam? Kaçak cin falan mı?! Şeytan maaşınızı az veriyor da Dünya'ya mı dönmeye karar verdiniz anlamadım ki. Biz zaten kendimize zor yetiyoruz birde kaçak cin çıktı başımıza. Gel şeytan kardeş ben veriyorum sana işçini! Seni de Suriye sınırına bırakacağız kaçak cin.3

"Rahat bırak beni! Pis,kötü,kaçak cin. Git,git!" Diye bağırdım avazım çıktığı kadar. Sabah boğazım ağrıyacaktı kesin. Tabi sabaha sağ bir şekilde hayatta olursam.

Ben neden bayılmıyordum ki? Şuracıkta bayılayım. Sonra zengin yakışıklı bir mafyanın evinde uyanayım falan. Başka kızlar mafya tarafından kaçırılır,ben birazdan kaçak cin tarafından kaçırılacağım! Ayrıca yüzü olmayan cin mi olurmuş?

Kaşlarımı çattım. Beni daha fazla korkutmamak için şapkasını takmıştı. Biraz da olsa rahatlamıştım en azından.

"Yardımına ihtiyacım var."

Cin bile benden yardım istediyse ben öleyim arkadaş! İşi düşen anca bana geliyor zaten.

Şimdi ben bu kaçağa yardım etmeyeceğimi söylesem en fazla ne olurdu? Elimi çeneme koyarak düşünmeye başladım. Yüksek ihtimalle beni çarpardı yada öldürürdü. Veya yamulturdu!

Ne bileyim aq.

Uçurum boşluğundan tekrar aynı ses daha yüksek şekilde gelmeye başlayınca korkum arttı.

Ne oluyor burda amına koyayım?6

🎭

Selamlar nasılsınız? İyisinizdir umarım.

Bölüm nasıldı?

Umarım beğenmişsinizdir.

Oy verip yorum yapmayı unutmayın.

İçine biraz Fantastik olaylar katmak istedim. Büyük ihtimalle kısa sürer. Neyse.3

Oy vermeden geçmeyin bay2

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 06.04.2025 22:19 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...