3
2
1
GOO
"Hiçbir yere sığamamak ne demek daha iyi anlıyorum bu aralar. Nereye gitsem,kiminle konuşsam yabancı,evimden uzak hissediyorum. Hoş,evim neresi onu da bilmiyorum ya. Ait olamamak,gitmeyi istemek ama nereye olduğunu bilmemek,kime dert yanıp,kiminle yol almalı bilememek ne zor."1
Odama çıktıktan sonra üstümü değiştirmeden lensimi çıkarıp yatağa atmıştım kendimi. İyi bir uyku iyi gelirdi,her ne kadar umurumda değil desemde umurumdaydı. Benim hayatımdı,benim yaşadıklarımdı.
Kafama istila eden düşünceleri kovalayıp kendimi huzursuz bir uykuya bıraktım.
🎭
Baydemir ailesi yıkılmış hissediyordu. Neler yaşamıştı öyle? Oysaki dünya umurunda değilmiş gibi davranıyordu. Ne acı.
Kılıç ona karşı olan davranışları yüzünden köpek gibi pişmandı. Çağıl utanmasa gidip kafasına sıkardı. Kız kardeşi bunca şey yaşamışken kendisi nasıl Akifin sözüne inanıpta üzerine gidebilmişti? Üstelik acımadan saçlarını da kesmişti. Kendisinin yaptığını söylediğinde görmüştü gözlerindeki yıkımı. Nefret etmişti kendinden. İğrenç biriydi.
Kılıcın bir yanı hala inanmak istemiyordu,ya yalan söylüyorsa? Neden kanıt göstermemişti? İnanmak istiyor ancak inanamıyordu. Hiçbir insan bir kız çocuğuna karşı böyle acımasız olmaz diye düşünüyordu. Ancak öyleydi,insanlar acımasızdı.
Herkes hala olduğu gibi oturuyordu. Baydemir ailesi derin düşüncelerle savaş veriyordu,hepsinin içinde kor gibi bir yangın vardı. Sol yanları ağırlaşmıştı, alevler harlanıyordu.
Bu savaşta en masum kişi Asi'ydi. Masum kalabilmek için elinden geleni yapmıştı ancak,bu kısa sürecekti.
Oturma odasına giren Asi ile hepsi bakışlarını ona çevirdi,gözleri kıpkırmızı olmuştu ama sol gözü kan çanağı olmuştu. Ağlamış mıydı?
O ağlamamıştı. İçine atmıştı ve bu gözlerine yansımıştı. Çok yorgundu. Ölsem de kurtulsam kafasındaydı.
🎭
İçeri girince hepsinin bakışları bana döndü. Hepsinin gözleri kızarıktı.
Kılıç birden ayağa kalkıp hızla önümde durdu.
"Sana inanmıyorum. Ailemi kandırmaya çalışmadığın ne malum? Kanıt göster." Dedi sinirle. Şaka mı bu adam?
O sadece yaşı büyük bir ergen...
Onu es geçip kartala döndüm. Hepsi pür dikkat beni izliyordu.
"Flash belleği ve bir bilgisayar getirir misin lütfen?" Diye sordum. Karasız olsa da başını onaylayıp yukarı çıktı. 5 dakika sonra kartal yanımızdaydı. Bilgisayarı elinden aldım ve flash belleği taktım. Ama açmadım. Birden üzerimdeki sweeti çıkarım. Hepsinin önünde sutyenle kaldım. Ayıp değildi,sonuçta onlar aiemdi. Utanmıyordum. İzlerin hepsini görmeleri lazımdı. Hepsi karnıma ve göğsümün üstüne şokla bakıyordu. Sırtımı görünce ne yaparlardı? Efsan hanım ve gece hıçkırarak ağlıyordu. Ve arkamı döndüm.
"Siktir." Dediğini duydum doğunun.
"Bu nasıl bir acımasızlık? İnsan evladı bildiği kişiye bunu yapar mı?" Diye sordu kuzey dehşet içinde kalmış ifadesi ile. Benim en başından beri onun çocuğu olmadığımı biliyordu ama yine de bunları yapma hakkını vermiyordu. Sonra kimseye bir şey demeden bilgisayarı ortadaki sehpaya indirdim,sesini fulledim ve videoya bastım.
Odayı benim çığlıklarım doldurdu.
Kapıdan bizi izleyen ve videoyu merak ettikleri için yaklaşan demir ve meteden habersizdik.3
Hepsi pür dikkat bilgisayara bakıyor,videoyu izliyordu. Hepsi ağlıyordu.
5. Dakikadan benim aklımdan çıkmayan o cümlem duyuluyor.
"Hiç boş yer kalmamış mı baba?"1
Diye soruyorum sesim titrerken. Efsan hanım ise nefes nefese kalmış bir şekilde ağlayarak bakıyordu. Yavaşça kalktım yerimden.
"Ben sahile gideceğim,merak etmeyin kafa dinleyeceğim. Gelirim." Lodos sinirden kıpkırmızı olmuştu. Şuan şerefi öldürmek istediğine emindim. Daha fazla yaşadıklarımı izlemeye katlanamadım. Zaten yaşayan ve unutamayan ben değil miydim? Tekrar o anları yaşıyormuş gibi izleyemezdim.
Yarım saatin arından sahile gelmiştim. Boş boş karşımdaki manzaraya bakıyordum oturduğum bankta.
Bundan sonra herşey nasıl olacaktı? Mutlu olacak mıydım?
Hayat bize götünün sol yanağı ile gülmezse elbette oluruz,(şüpheli)1
Hamdiye bir defol birader,seni çekemem şimdi. Herşey yetmezmiş gibi birde Fantastik bir evren çıkmıştı ortaya babasın satayım!
Ben ne yapacaktım bu kaçak cinle?
En son bize aşık olduğunu dile getirmişti.
Lan!
Harbi amına koyayım,ben bunu unuttum! Bu kaçak cini çağırma yöntemi falan yok mu ya? Se-le-na demek gibi mesela...4
Aniden önümde beliren beden ile yerimden sıçardım. Ne oluyor amına koyayım?!
Gelen kişiye baktım,kaçak cin marvindi.
"Oğlum birden gelinir mi babasını satayım?! Gerizekalı mısın?" Dedim ona 'sen olmamışsın' bakışlarımı atarken. O anladı mı,orası meçhuldu.
"Ben böyleyim,birden ortaya çıkarım. Beni istediğin zaman fuları iki kere öpmen yeterli olur." Dediğinde,'Salak salak konuşma,kalk git şurdan' bakışlarımı atmakla meşguldüm.
"Oğlum deli miyim ben? Neden fuları öpeyim?" Diye sordum.
"Fuları öpünce beni öpmüş oluyorsun dolaylı yoldan,başka çaresi yok. Böyle ayarlandı." Dedi arsızca sırıtırken.1
Bir çakacağım sırıtan ağzına,görecek gününü!
"Lan,sapık cin! Uzak dur oğlum benden. Bak senle ters düşmeyelim." Dedim ona sinirle bakarken. Ne demek fuları öpünce dolaylı yoldan onu öpüyorum!?
Çaktırma kızım sus! Hep sen başımı belaya sokuyorsun,sana uyuyorum diye geliyor bunlar başım! Sen sus!
"Bence harika fikir. Hem ilerde evleneceğim ben seninle." Dedi açık konuşarak.2
"Ne evlenmesi reis? Çık şu hayal aleminden." Dedim alayla gülerken.
"Deme öyle,her kızın istediği erkekler arasındayım." Dedi egosunu konuşturarak. Haklıydı,yakışıklı piç.
"Konuştu yürüyen ego. Ben istemiyorum,noldu kaldın mı göt gibi?" Diye sordum alayla gülerken.
Külliyen yalan,keşke manitam olsa. Sonra da kocam. Bu düşüncemin onun bilmesine gerek yoktu,çünkü neden olmasın?
"İnanmadım,bakışlarından belli. Yiyecekmiş gibi bakıyorsun." Dedi sırıtarak.
"Seninle evlenmem oğlum ben. Bitir aşkını. Bekarlık sultanlıktır birader! Aklı olan evlenmez ve keyfine bakar!" Dedim gözlerimi kocaman açarak.
"Seninle evleneceğim,yıllardır bitmeyen aşkım şu saatten sonra asla bitmez güzelim." Dedi gözlerimin içine bakarak. Düştüm aq. Tekrar sorma gereği duydum. Yemem oğlum ben.1
"Sen bana aşık mısın cidden?" Sorumla afallayarak bana baktı. Bir süre sessiz kaldı,ardından,
"Şimdi böyle erkeklik yapıp ani bir cesaretle evet diyorsun ama ben yemek yapamam ha ona göre." Dedim. Külliyen yalan,mükemmel yaparım.
Başını salladı,"Ben yaparım." Vay aq.
Kaşlarımı çatarak gözlerimi devirdim,
"9 ay karnımda çocuk taşıyamam."2
"Ben taşır-" Ne dediğimi anlayınca gözleri şokla açıldı,4
"LANN!,"3
Gür bir kahkaha attım,"Sende utanmasan regl olacaksın." Dedim.
"Kızım ne fenasın sen?" Dedi dehşet kalmış yüzü ile şok içinde.1
"Tabi ki bebeğim,ben Asiyim sonuçta!" Dedim egomu konuşturarak.
İçi gidiyormuş gibi bakıyordu bana,derin bir nefes aldı.
"Mavilerinde kayboluyorum,Aybalam." Dedi gülümseyerek. Nefesimi tuttum,aynı fena düştüm!
"Kendine gel,sen cinsin!" Dedim bu mükemmel anın içine ederek. Gözlerini devirerek çekti gözlerini üzerimden,
"Seni bir saatliğine Warhammer'e götürmem gerekiyor. Görmen gereken şeyler var." Dediğinde şokla ona baktım. Beni o evrene mi götürecekti?
"Nasıl geleceğim?" Diye sordum merakla.
Cebinden küçük bir şişe çıkardı,
"Bilge Azin'den istedim. Kırmadı beni yapıp verdi." Bilge Azin kim aq?1
"Ay tamam gidelim!" Dedim heyecanla. Ölülerin diyarına gidecektim!
"Yalnız yanımdan ayrılma. Görmen gereken şeyi görüp geleceğiz,ama daha sonrasında görev için tekrar gideceğiz." Dedi. Bana uyar hocam.
"Ama geç oldu,ya merak ederlerse? Ki ederler." Dedim telaşa kapılarak.
"Merak etme,zaman kavramları farklı. Orda bir hafta geçse burda sadece bir saat geçmiş oluyor. Şuan bir saatten az bir süre kalacağız orda,ama burda yarım dakika veya bir dakika. O şekilde anlamlandır. " Dediğinde kafamı salladım. Zaman kavramı bile değişikti babasını satayım!
Elindeki şişeyi bana verince açtım ve içtim. Ee normal su bu? Ama birazcık acı bir tadı vardı. Neyse siktir edin.
"Gidelim o halde." Dedi ve beni yine göğsüne çekti. Önce burnunu saçlarıma götürerek derin bir nefes aldı ve küçük öpücükler kondurdu. Ya yerim aq.1
Kollarımı beline doladım ve kaslı göğsünde olan kafamı biraz daha indirdim ve gözlerimi kapattım. Burası bana güven veriyordu. Niye bilmiyorum ama güvende hissediyordum. Yine söyleyeyim,çok güzel kokuyor.1
Tuhaf bir ses eşliğinde oda kollarını bana sardı. Ne güzeldik be!
Bir kaç saniye sonra,"Aç gözlerini güzelim." Dediğinde gözlerimi açtım ve etrafıma baktım.
Etrafta bir sürü insan vardı. Dünyanın dört bir yanından gelmiş gibi hepsi farklıydı. En önemli nokta ise çevre idi. O kadar tuhaftı ki...
Nasıl anlatacağımı bilemiyordum. Evlerin çatıları mezar taşlarını andırıyordu,kapıları ise ahşaptı. Neredeyse bütün evler aynıydı. İlerde büyük bir orman görünüyordu ve sadece ön taraf yeşil görünüyordu,diğer kısmı ise uçsuz bucaksız bir yol gibi görünüyordu ve kapkaranlıktı. Oraya uzunca baktım ve bir çift kırmızı gözle karşılaştım. Neye uğradığımı şaşırdım,korktum ve irkilerek bakışlarımı ordan çektim.
Dünyada değilsin salak,kendine gel!"
Diyen hamdiye gülümle normal davranışlar sergilemeye başladım.
Etrafta bir çok esnaf vardı. Marketler,lokantalar,alışveriş merkezleri ve daha bir çok şey. Gerçek dünya gibiydi ancak her yerin kapısı kuru kemikle yapılmıştı. Her yerlerinden kemikler sarkıyordu. İçimi bir ürperti kapladı. Refleks olarak yanımda duran marvinin elini sıkıca tuttum.
"Korkma,kimse yadırgamaz. Muhtemelen öldüğünü ve seçilmiş insan olduğunu düşünürler seni görenler. Ve sende öyle davran. Ölüm sebebini soran olursa trafik kazası de. Yüzündeki ve boynundaki yara iyi bir kanıt." Dediğinde onu başımla onayladım.
Bir kaç dakika yürüdükten sonra karşıdan gelen bir kadın ve benim yaşımda bir kız dikkatimi çekti. Kadın tanıdık geliyordu.
Biraz daha yaklaştıklarında kadını tanıdım.
Beni gördü. Tanımadı ve bakışlarını çekti. En son gördüğümde yüzü yara bere içindeydi ve ölürken bana gülümsemişti. Bana böyle bir kötülüğü nasıl yapmıştı,nasıl böyle acımasız olabilmişti?
"Annem!" Dedi yanındaki kız onu öperek.
O benim anne- hayır hayır artık o benim hiçbir şeyim değil. Şuan bunlar kötü bir kabustan başka bir şey değildi. Gerçek olmamalıydı.
Sonra yıllardır duymadığım o sesi yankılandı kulaklarımda, "Kızım!" Dedi ona sarılırken. Sonra yine buraya baktı. Gözleri marvinde durdu.
"Merhaba marvin. Merhaba genç bayan." Dedi bana hitaben.
Annem dediğim kadın beni tanımadı...
"Bu da tatlı kızım rosalina! Senin adın ne?" Diye sordu.
Anne,sen koymuştun adımı,ne çabuk unuttun? Hani senin Asi kızındım ben.
Beni tanımamıştı. Öz evladı yerine koyduğu ve canı pahasına koruduğu kızını tanımamıştı.
Şeytanın o inine tekrar inerek uzattığı elini tuttum,"Asi Kayla bende." Dedim.
Hemen gözleri şokla açıldı,gözleri doldu.
🎭
Selamlar,nasılsınız? İyisinizdir umarım.1
Bölüm daha erken gelirdi ancak misafir vardı tüm gün,az önce gittiler anca böyle yetiştirebildim.
Oy verip yorum yapmayı unutmayın
Dilenci değilim ama oy vermeni istiyorum.1
Bide şöyle bişey var. Ben bazı kelimeleri ne kadar düzgün yazarsam yazayım klavye bir şekilde yalnış bir kelimeye çeviriyor onu ama elimden geldiğince düzeltmeye çalışıyorum.
Satır arası boşlukları o kadar çok bırakmamama rağmen bölümü paylaştıktan sonra iki satırlık boşluk oluşuyor yer cümle başında. Ve bu sinirlerimi bozuyor tabi onu da düzeltiyorum. En şekilde size sunmak istiyorum.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
42.29k Okunma |
3.94k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |