5. Bölüm

5. BÖLÜM

Kara Gül
gguullaarreess63

 

 

Yeni bölüm geldiiiii

 

 

 

Geciktiği için üzgünüm. Sınav öğrencisi olduğum için gecikmeler mazur görün lütfen 🙃

 

 

 

Bu bölüm birazcık geçiş bölümü oldu, umarım beğenirsiniz.

 

 

 

Bolca yorum yapın ki bölüm erken gelsin.

 

📍 KİTAP 1 OCAK İTİBARİYLE KİTAP PAD UYGULAMASI ÜZERİNDEN KALDIRILACAK 📍

 

KEYİFLİ OKUMALAR

 

Camiden yükselen ezan sesi genç adamı uykusundan uyandırdığında gün daha doğmamıştı. Günün doğmasına ihtiyacı yoktu çünkü onun güneşi zaten kollarının arasındaydı. Bir kolunu beline dolamış, başını göğsüne yaslamış huzurla uyuyordu.

 

Fırat'ın bakışları kollarının arasındaki kadını bulduğunda ne ara bu hale geldiklerini merak etti. Dün gece yakın uyusalarda aralarında bariz bir mesafe var.

 

Ellerini kıyamazmış gibi kadının saçlarına değdirdiğinde kollarının arasında uyuyan kadının gerçekliğinden şüphe etti. Sevdiği kadının kollarında uyuduğuna bir türlü inanamıyordu. Sanırım hiçbir zamanda kabul edemeyecekti. Nasıl kabul edebilirdi ki... kollarının arasında bir melek tutuyordu.

 

Elleri ağır hareketle Günçiçek'in sarı saçlarını şefkatle okşarken burnuna dolan çiçeksi kokusu aklını başından alıyordu. Dudaklarında küçük bir tebessüm oluştuğunda Günçiçek' kollarının arasında titremeye başladı. Fırat'ın üzerindeki kazağa sıkıca tutunurken, "Yapma..." diye fısıldadı acı içinde. Gözlerinden bir damla yaş yüzüne karıştığında Fırat Günçiçek'in rüya gördüğünü anladı. Kollarını Günçiçek'in bedenine sararken saçlarının tepesine dudaklarını değdirdi. Günçiçek sakinleşip düzenli nefesler alana kadar ne kollarını genvşetti ne saçlarını öpmekten geri durdu.

 

Günçiçek düzenli nefesler almaya başlayıp başını kocasının boyun girintisine sakladığında Fırat rahat bir nefes aldı. Günçiçek'in hâlâ titreye bedenini sıkıca sararken ona bunları yaşatan adamı öldüğüne ilk kez üzüldü. Ölüm onun için kurtuluş olmuştu. Yaşarken öldürmeliydi o adam. Karısını böyle gördüğünde ölmek istediği gibi o adamın da ölmeyi dilemeyesi gerekiyordu.

 

Sinirle dişlerini sıkarken burnunu sevdiği kadının saçlarına dayarken aldığı çiçek kokusuyla sakinleşmeye çalışıyordu. Ancak bu şekilde sakinleşebilirdi.

 

Günçiçek tam anlamıyla sakinleştiğinde Fırat Günçiçek'in alnına küçük bir buse kondurup yerinden doğruldu. Karısının üzerini örtüp yataktan çıkıp odadaki banyoya girdi. Sakince abdest alırken aklının bir köşesinde karısı vardı. Olanları unutturamazdı ama bu şekilde yaşamasına da izin veremezdi ki...

 

Derin düşünceler içinde abdest alıdıktan sonra odaya dönüp seccadeyi serdi. Sabah namazını kılarken Günçiçek gece yaşadıklarından habersiz gözlerimi yavaşça araladı. Farklı bir yatakta, farklı bir evde uyanmış olması onu bir an için korkutsa da namaz kılan Fırat'ı gördüğünde derin bir nesef aldı. Bir an o geceye dönmüş gibi hissetmişti. O gece yine farklı bir yerde bedeninde gezen iğrenç ellerin emareleriyle uyanmıştı. Şimdi ise kalbinin derinliklerinde ılık bir esintiyle açtı gözlerini.

 

Bakışları odanın penceresine kaydığında sabahın erken bir saatinin olduğunun farkına vardı. Normalde bu saate uyurdu ama bugün öyle bir şansı yoktu. Yeni gelin olduğu için erken kalkması gerekiyordu. Öyle de yaptı. Hızla yataktan doğrulurken ilk iş dolabından bugün için uygun bir elbise seçmek oldu. Annesinin aldığı birkaç kıyafetlerin arasında erkek tarafının da aldığı birçok elbie vardı. Bugün için giyeceği elbise hem ağır hemde güzel olmalıydı. Aynı zamanda fazla gösterilişi olmasını da istemiyordu. Normal bir yeni geline göre üstünde çok daha fazla göz olacaktı.

 

Bakışları mavi bir elbiseye takıldığında hiç düşünmeden ona uzandı. Mavi, kare yaka, üzerinde küçük beyaz çiçeklerin olduğu uzun bir elbiseydi. Elbiseyi alıp banyoya girdiğinde Fırat da namazını bitirmişti.

 

Günçiçek Fırat'ın bu haline tebessüm ettikten sonra banyo kapısı kapatıp üzerindeki geceliyi bir çırpıda çıkarıp kenara koydu. Tam beline oturan elbiseyi giydikten sonra ay gibi parlak saçlarını hızla tarayıp gevşek bir örgü haline getirdi.

 

Banyodan çıktığında Fırat da üstünü değiştirmiş ceketini giyiyordu. Üzerinde beyaz bir gömlek kahverengi bir yelek vardı. İri vücudunu tamamen saran ceket sayesinde kasları gözler önüne serilmişti. Günçiçek düşündüğü şeyleri idrak ettiğinde hızla bakışlarını kaçırıp dolabının içinden mavi bir yazma aldı. Gevşek bir şekilde başına bağladıktan sonra hazır olan fırata döndü.

 

"Gidelim mi?" diye sorduğunda Fırat başını sallayarak Günçiçek'in eline uzandı. Günçiçek sanki eli ilk kez tutuluyormuş gibi heyecana kapılırken beraber odadan çıkıp aşağı indiler. Aşağı indiklerinde Fırat salona giderken Günçiçek yeni gelin olarak mutfağa bir göz atma ihtiyacı hisetti.

 

Dünden dolayı yerini az çok bildiği mutafağa girdiğinde onu yaşlı bir kadın ve genç bir kız karşıladı. Yaşlı kadın telaşla kahvaltıyı hazırlarken genç kız yayılarak oturmuştu. Günçiçek odaya girer girmez yaşlı kadın ona dönse de genç kız yerinden milim oynamamıştı.

 

Günçiçek genç kızı umursamadan yaşlı kadına dönüp sevecen bir sesle, "Yardım edilecek bir şey var m?," diye sordu. Yaşlı kadın tatlı bir tebessüm sunup, "Yok hanımım. Kahvaltı birazdan hazır olur," dedi. Günçiçek başını sallayıp mutfaktan ayrılırken genç kızın ona dönen haset dolu bakışlarını fark etse de üzerinde fazla durmadı. Alışkındı artık böyle bakışları. İnkar etse de hâlâ acıtıyordu ama kimseye göstermemeye çalışıyordu.

 

Fazla düşünmeden herkesin bulunduğu odaya girdi. Bakışları herkesin üzerinden geçerken gerginlikle tırnaklarını avuçlarına batırırken gergin bir tebessüm sundu. Şimdiden annesi ve babasını, onlarla uyandığı sabahları özlemişti. Gözlerinin dolacağını hissettiğinde kimseye güçsüz olduğunu göstermemek için yaşlarını hızla geri itti.

 

Derin bir nefes alarak kendine geldikten sonra adet gereği kayanansının elini öptü. Aksi bir tavır beklese de Sakine hanım yalancı bir tebessüm sunmayı akıl edebilmişti. Allah var Sakine hanım Günçiçe'i hiçbir zaman istememişti ama oğlu için kabul etmişti. Şimdi ise oğlu için gelinini sevmeye çalışıyordu.

 

Günçiçek geri çekildiği ilk birkaç an ne yapacağını şaşırdı. Gidip Fırat'ın yanına oturması gerekiyordu ama odada bunca insan olması onu biraz utandırdı. Bu yüzden ikizi Ali ile tartışmakta olan Ayşegül'ün yanına oturdu.

 

Ayşegül yanına oturan yengesi ile ikiziyle olan tartışmasına bir son verip yavaşça Günçiçek'e yanaştı. "Sen yerleri karıştırdın sanırım. Abim orada."

 

Günçiçek kısık bir sesle "Biliyorum," dedi. Bakışlarını mümkün olduğunca herkesten uzak tutuyordu.

 

"Eee benim yanımda ne arıyorsun yenge. Kocana gitsene."

 

Günçiçek Ayşegül'ün sözleri karşısında uyarıcı bir bakış attı. "Utanıyorum. Hem annenler buradayken yakışı kalmaz."

 

"Asıl şu an yakışıkı olmuyor. Şu an kimse yok ama sen başkalarının yanında da kocandan uzak durusan milletin ağzına laf verirsin. Herkesin senin kim olduğunun farkına varmalı ve ona göre davranmalı."

 

Ayşegül sözlerini bitirdiğinde yengesinden uzaklaşıp Ali ile tartışmaya devam etti. Ayşegül kısmen haklıydı. Fırat'a uzak davranırsa aralarına soğukluk girebilirdi aynı zamanda çevresindeki insanların konuşmasına sebep olurdu. Ama Günçiçek istese bile Fırat'a karşı yeteri kadar sıcak olamazdı. Fırat ile tanışıklığı birkaç görüşmeden ibaretti. Fırat a sıcak davranabilmesi için biraz daha zaman geçmeliydi. Ama yine de elinden geleni yapacaktı. Sonuçta evlilik çocuk oyuncağı değildi.

 

Mavi gözleri usulca Fırat'a döndüğünde Fırat'ın gülümseyerek ona baktığını gördüğünde yanakları kızarırken dudakları iki yana kıvrıldı. Fırat bakışlarıyla yanını gösterdiğinde Günçiçek etrafınakilere bakam isteği duydu. Herkesin kendi halinde olduğunu gördüğünde yavaşça yerinden kalkıp küçük adımlarla Fırat'ın yanına gitti.

 

Aralarında bir karışlık bir mesafe kalacak şekilde oturduğunda Fırat'ın elleri Günçiçe'in eline uzandı. Fırat Günçiçek'in avuç içlerini işaret parmağıya okşarken Günçiçek o an avuç içinde turnak izlerinin olduğunu fark etti. Gerildiği zaman çizmiş olmalıydı ama ancak şu an fark edebilmişti.

 

Bakışları şaşkınlıkla Fırat'a döndüğünde onun önüne baktığını fark etti. Günçiçek elinin acısını fark etmezken Fırat o izlerin en başından farkınaydı ve okşayıp öpmek için yanıp tutuşuyordu. Çünkü sevdiği kadının tenine tek bir acı bile ateşlere atılmış gibi canını yakıyordu.

 

******

 

Az önce mutfakta oturan genç kız içeri girip kahvaltının hazır olduğunu söyeyene kadar Günçiçek Fırat'a bakıyordu. Genç kızın konuşmasıyla ayaklanan herkesle birlikte Günçiçek de ayaklandı.

 

Fırat baş köşeye oturuken hemen solunda Sakine hanım, sakine hanımın yanında Melek ve Ahmet oturuyordu. Onların karşısında ise Ali ile Ayşegül yerleşmişti. Boş olan tek yer Fırat'ın hemen soluydu. Sessizce Fırat'ın soluna otururken herkes çoktan yemeğe başlamıştı.

 

Günçiçek masadakilere şöyle bir göz atıp biraz peynir ve birkaç zeytin aldı. Zorlukla bir şeyler yerken herkes ona bakıyormuş gibi hissediyordu. İlk kez onlarla beraber aynı masaya oturuyordu. Üstelik basadaki hiç kimseyi tanımadığı için fazlasıyla geriliyordu.

 

Yediği birkaç dolmanın boğazına dizildiğini hissetiğinde çatalını kenara koyup çayına uzandı. Çayını yudumlarken sessizce tabağını izledi.

 

Dalgın dalgın tabağına izlerken tabağına bırakılan şeylerle daldığı yerden sıyrıldı. Tabağına bir şeyler koyan elin sahibine baktğında etarfını saran sis bulutu yavaşça dağıldı. Dudaklarını tatlı bir tebessüm saraken tabağını doldurmakta olan kocasına baktı.

 

Tabağına konan birçok şeyi yiyemeyeceğini bildiği için parmak uçlarıyla Fırat'ın eline dokunup onu durdurdu. Fırat'ın gece karası bakışları ona döndüğünde küçük bir çocuk gibi yeter anlamında omuz silkti. Fırat tabağa bir şeyler koymayı bıraktığında kaçlarıyla tabağı işaret etti. Günçiçek dudaklarını birbirine bastırıp gülümserken belli belirsiz başını salladı. Günçiçek başını tabağına çevirip bir şeyler yemeğe yemeye başladığında Fırat karısına bakıp derin bir iç çekti. Yıllardır sevdiğiyle kavuşmak bir hayalken şimdi karşısında olması çok farklı hissetiriyordu. Bazen gerçekliği sorgularken buluyor kendini ama sonra ona dönen bir çitf gök gözle gerçekliği kavrıyordu.

 

...

 

Kahvaltı son anlarına gelmişken Fırat çayından son yudumunu alıp ayaklandığında Günçiçek de hızla peşine takıldı. Bunu fark ettiğinde Fırat'ın dudakları usulca kıvrıldı. Arkasından, ennesinin ardından yürüyen civcivler gibi pıtı pıtı yürürken dudakların yapışmamak büyük bir eziyetti.

 

Alt kata inip kapı önüne geldiklerinde Günçiçek askıdan aldığı ceketi Fırat'a uzattı. Fırat ceketini giyerken Günçiçek sessizce yanında duruyordu.

 

Fırat ceketini giydikten sonra yönünü tamamen Günçiçek'e çevirdi. Aralarında tek adımlık mesafeyi azaltıp karısının güzel yüzünü avuçlarının arasına aldı. İşaret parmağı şefkatle yanağında gezinirken gözleri karısının yüzünün her zerresinde gezdirdi.

 

Fırat'ın dudakları karısının alnına değdiğinde Günçiçek'in dudaklarının arasından titrek bir nefes döküldü. Gözleri kendiliğinden kapanırken kendinin anın büyüsüne kaptırdı. Kalbi heyecandan deli danalar gibi atarken aldığı nefesler çiğerine dar gelirdi. Rahatsız olmuyordu. Hissetiği duygular bambaşkaydı. Sanki eksikmişte tamamlanmış gibiydi. Kalbinin etrafını ılık bir rüzgar kucaklamıştı sanki.

 

Fırat geri çekildiğinde Günçiçek istemeyerekte gözlerini açtı. Yanakları utançla kızarırken dudaklarını birbirine bastırarak bakışları kaçırdı. Yaptıkları Fırat'ı yanlış bir düşünceye itmesinden korkarak hızla başını kaldırıp tebessüm etti. Kızık bir sesle, "Hayırlı işler," dediğinde Fırat karısının dudağının kenarına tüy kadar bir öpücük kondurup karşılık verdi.

 

Günçiçek'in tüm yüzü domates gibi kızarırken bakışları biri geliyormu diye merdivenelere takıldı. Neyse ki görünürde kimse yoktu ama gelmeyeceği anlamına gelmiyordu. Bakışları tekrar Fırat'a döndüğünde sırıtarak ona bakıyordu. Günçiçek in tedirgin halleri hoşuna gitmiş olmalıydı.

 

Fırat gülerek Günçiçek'in alnına öpücük kondurup evden çıktı. Günçiçek arkasından kapıyı kapatıp sırtını kapıya yasladı. Kalbi hâlâ deli gibi atarken sakinleşmek adına derin nefesler aldı. Yaşadıkları zihnine düştüğünde yüzünün tekrar kızardığını hissetti. Parmak uçlarıyla dudağının kenarına dokunduğunda yüzünde şapşal bir tebessüm belirdi.

 

"Yenge," duyduğu sesle dudaklarındaki tebessüm hızla silinirken şaşkın bakışlarını ona seslenen Ayşegül'e çevirdi. Dudaklarının kenarında asılı kalan parmaklarını hızla çekip arkasına saklarken içine kaçan sesiyle, "Efendim. Bir şey mi oldu?" dedi.

 

"Yoo, gelmeyince merak ettim seni. Ne yapıyorsun orada?"

 

Günçiçek durduğu yere baktı. Kapının hemen arkasında kapıya yaslanmış bir şekilde duruyordu. Hızla kapıdan uzaklaşıp Ayşegül'e doğru yürüdü. "Hiç," dedi uzatarak.

 

Ayşegül'ün yüzünde hin bir gülüş belirdi. "Şimdiden kocanı özledin herhalde. Geceler yetmediyse demek."

 

Günçiçeğin gözleri kocaman açılırken, "Ayşegül," dedi sinirle. Ayşegül kahkaha atarak koşarak merdivenleri çıktı. Günçiçek sinirle arkasından çıkarken kendine bol bol sabır diledi. Bu gün fazlasıyla ihtiyacı olacaktı.

 

*******

 

Günçiçeğin tüm günü misafirleri ağırlamakla geçmişti. Misafirler gelmeden önce Ayşegül'le beraber evi gezmiş neyin nerede olduğunu öğrenmişti. Misafirler geldikten sonra da tüm günü mutfak ve salon arasında mekik dokumakla geçmişti. Neyse ki yaptığı tek şey çay ve kahve servisi yapmaktı. Yemek ve diğer işlerle evin çalışanları ilgileniyor. Tabi mutfakla bu kadar haşir neşir olunca yıllardır bu evin çalışanı olan Remziye hanımı da tanımıştı tabi birde kızı Tuba vardı. Remziye hanım ne kadar tatlıysa kızı bir o kadar ketumdu. Gün içinde hiç konuşmamışlardı ama kızın bir kere bile yüzü gülmemişti. Sürekli Günçiçek' attığı bakışlarda ise cabısı.

 

Vakit ikindiyi bulduğunda neredeyse tüm misafirler gitmişti. Sadece birkaç kişi kalmıştı. Onlarda kalkıp gidince Günçiçek izin isteyerek odasına gitti. O kadar yorulmuştu ki bıraksalar şimdi uyurdu ama maalesef ki öyle bir şansı yoktu. Hızlıca dolabından birkaç parça bir şeyler alıp banyoya girdi. Gün içinde sürekli koşturduğu için terlemiş aynı zamanda sık sık mutfakta olduğu için yemek kokusu üstüne sinmişti.

 

Hızlıca bir duş aldıktan sonra akşam yemeğine yetişmek için hemen giyindi. Merdivenlerden duyduğu kapı sesiyle adımlarını hızlandırıp en alt kata indi. Tam kapıyı açacakken aynaya bakma isteği duydu. Askılığın yanına asılı aynaya çevirdi bakışlarını. Birkaç ıslak saçı önüne düşmüştü. Onları hızla yana itelerken yüzüne bir tebessüm kondurdu. Tekrar kapıya döndüğünde vakit kaybetmeden kapıyı açtı.

 

İçeri önce Ali ve Ahmet girdi. Günçiçek içeri geçmeleri için kenara çekilirken bakışları kapıdaydı. Ali ve Ahmetden birkaç saniye sonra Fırat girdiğinde Günçiçek'in yüzündeki tebessüm büyüdü. Neden gülümsediğini bilmiyordu. Ama ne zaman Fırat'ı görse gülmek istiyordu. Kalbi tanıdık bir hisle çepeçevre sarılırken karanlığın içinden bir ışık hüzmesi sızıyordu içine.

 

Diğerleri yukarı çıkarken Günçiçek Fıratı bekledi. Fırat içeri girip üzerindeki ceketi çıkarırken Günçiçek gülümseyerek, "Hoşgeldin," dediğinde Fırat bir elini karısının ince beline atıp saçlarının tepesine bir öpücük kondurdu. Günçiçek'in yüzündeki tebessüm büyürke dudaklarından tatlı bir kıkırtı kaçtı. Evliliğinin ilk günü sandığında daha iyi geçiyordu. Sabahtan beri çok yorulmuştu ama tüm yorgunluğu tek bir öpücükle uçup gitmişti.

 

Eğer Fırat'ın yerinde başkası asla saçlarına konduracağı bir öpücükle yetinmezdi. Ama fıratın bunlarla yetiyor hatta her saçlarını öperken şükreder gibi bakıyor olması öyle mutlu ediyordu ki nasıl anlatacağını bilmiyordu.

 

...

 

Günçiçek Fıratı karşıladıktan sonra Fırat üstünü değiştirmek için yukarı çıkarken Günçiçek hızla mutfağa girip yemek için hazırlığa koyuldu. Çok yorulduğu için gidip oturabilirdi ama boş durmayı sevmiyordu. Hem çalışanlar da çok yorulmuştu, onlara da yardımcı olmak istemişti. Yemeği hazırlarken Remziye teyzeyle bol bol sohbet ederken Tuba yine bir köşeye oturup garip bakışlarla onu izlemişti. Eğer bugün Günçiçek'in ilk günü olmasaydı bu kızı çoktan işten kovmuştu. Gün içinde yaptığı tek şey kaytarıp oturmaktı.

 

Yemek hazır olduğunda Günçiçek sofra kurulmasında da yardımcı olup, herkesin gelmesiyle yemek yemeğe başlamıştı. Yemek boyunca yine Fırat Günçiçek'in tabağını doldurmuştu.

 

Yemek yendikten sonra Günçiçek'in kolunu kaldıracak hali kalmamıştı. Bu yüzden sofrayı kaldırmaya yardım etmemiş ve ev ahalisiyle birlikte içeri geçmişti. Çaylar getirildiğinde Günçiçek artık uyku moduna geçmek üzereydi. Günçiçek'in başı Fırat'ın omzuna düştüğünde Fırat Günçiçek'in belinden tutup kaldırdı. Günçiçek, "Ha," diye kendine gelirken Fırat karısının bedenini kendi bedenine yaslayıp odalarına gitmek için salondan çıktı. Odadaki herkes uyukladığı için kimse yadırgamadı.

 

Günçiçek'in gözleri açıktı ama kendinde değildi. Bu yüzden Fırat onu kucağına aldığında sessizce başını kocasının omzuna yaslayıp odasına gitmeyi bekledi.

 

Odaya girdiklerinde Fırat Günçiçek'i yatağın üstüne bıraktıktan sonra alnına küçük bir buse kondurdu. Daha sonra karısı daha rahat rahat üstünü değiştirsin diye banyoya girdi.

 

Fırat banyoya girer girmez Günçiçek kendini biraz zorlayarak yataktan kalkıp hemen üstündeki elbiseyi çıkartıp! rahat bir gecelik giydi. Tekrar yatağa uzanıp yorganı boğazına kadar çekerken Fırat da banyodan çıkmıştı.

 

Fırat kenarda duran seccadeyi serip namaz kılarken Günçiçek uykulu gözlerle kocasını izledi. Fırat'ı beklemek istiyordu ama uykuya daha fazla direnemedi. Gözleri yavaşça kapanırken derin bir uykuya daldı.

 

Fırat ise namaz kıldıktan sonra üzerini değiştirp karısının yanına uzandı. Günçiçek'in bedeninin kollarının arasına alırken burnunu saçları dayadı. Adı gibi Çiçek gibi kokuyordu...

 

 

 

BÖLÜM SONU

 

 

 

 

Bölüm nasıldı?

 

 

 

 

En sevdiğiniz sahne?

 

 

 

 

Fırat ve Günçiçek arasındaki bağ çok mu hızlı oldu?

 

 

 

 

Fırat?

 

 

 

 

Hikayeye eklenen yeni karakter hakkında ne düşünüyorsunuz?

 

 

 

 

Bir sonraki bölüm için bana kaos perileri dileyin.

 

 

 

Kafamda bazı tilkiler dolanıyor 😏

 

 

 

 

Böyle saç baş yolmalık falan filan...

 

 

 

 

Neyse spoiler verdiğine de göre artık gidebilirim.

 

 

 

 

Beni Instagram ve Kitappad üzerinden takip etmeyi unutmayın.

 

 

 

 

INSTAGRAM: kara_gul__63

 

 

 

 

(Yorumlara sürekli 'yeni bölüm' yazmak yerine düşüncelerinizi eleştirilerinizi belirtirseniz inanın bölümler çok daha hızlı gelir🙃)

 

Bölüm : 25.12.2024 23:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...