13. Bölüm

12.Bölüm : Tekrardan Cardenaslar

giz_ece
giz_ece

~~~

Merhaba herkese, uzun bir aradan sonra sonunda yeni bölümle gelebildim. Beklettiğim için herkesten özür dilerim. Umarım severek okursunuz, beğenirseniz yorum ve oylarınız ile belirtirseniz çok mutlu olurum. İyi okumalar 🥰

~~~

Görsel : Luceria

Görsel : Marina ve Tino ❤️

 

Tino güçlü kolları ile Marina’yı tekrardan yukarı çekerken Marina korku ve aşağılanma ile birlikte kırgınlıkla ona baktı. Tino’nun gözlerinde neşeyle sevinç kol kola girmiş dans ediyorlardı.

Marina ıslanmış kıyafetleri, saçları ve benliği ile bakışlarını Tino’dan ayırarak nehre çevirdi. Ona ne zaman güvenmeye başlasa hemen bunu tersine çevirecek bir şey yapmayı başarıyordu.

“Şimdi ne olacak ? Tutsak mıyım ?” Döngü için yola çıktıklarından beri her şey tersti zaten, güvendiği herkes onu yarı yolda bırakmaya ant içmiş gibiydi. Gözleri dolarak yenilgiyi kabul etti.

Tino’nun gülen gözleri Marina’nın bitap düşmüşlüğü ile değişti. Üzerindeki deri ve yün karışımı ceketi çıkararak Marina’ya uzattı.

“Tutsak olmayacaksın ama bana yardım etmeni isteyeceğim.”

Marina uzatılan ceketi göz ucuyla süzerek almak için tenezzül etmedi.

“Peki yardım etmek istemezsem, tutsak mı olacağım ?”

Tino ceketi uzatan elini geri indirdi. “Bana başka şans bırakmamış olacaksın.”

“Tutsak olacağım yani.”

“Benim için sadece bir sefer suyun gücünü kullandıktan sonra gidebilirsin, sonrasında seni özgür bırakırım.”

“Sana neden güveneyim ?”

Tino gamzelerini göstererek ışıl ışıl gözlerinin içi yumuşacık bir şekilde güldü. “Benden başka güvenecek kimsen olmadığı için ?”

Marina tekrardan aynı hissi tüm karnında hissetti. Sanki birisi içeride onu gıdıklıyormuşçasına hem hoş hem de tanımlanamayan birçok duygu ile beraber nahoş bir şeydi bu. Kalbi birkaç atış sekteye uğramış gibiydi.

Marina Tino’nun haklı olduğunu bilerek hafifçe kafa salladı. Bu belki kabullenilmesi zor bir gerçekti ama etrafında güven duyabileceği kimse yoktu. Marissa bile şuanda neredeyse sanki onu aramıyor gibiydi, Fenris onu buraya bilerek göndermişti, Rae en başından beri her şeyi bilerek Deka’yı da yolculuğa dahil etmişti. Ne bu dünyada ne de öbüründe önemsenecek biri değildi.

“Peki güçlerimi gördükten sonra beni bırakmaktan vazgeçersen ?”

Tino geniş adımlar ile aralarındaki mesafeyi kapadı. Ceketi Marina’nın omuzlarına sararken boylarını eşitlemek için de kafasını eğerek Marina ile göz göze geldi.

“Vazgeçersem de sonsuza kadar yan yana kalmış oluruz, fena mı ?”

Marina aşağıdan genç adamın oyunbaz ve vurdumduymaz gözlerine baktı, kalbi böyle bir oyunu kaldıramayabilirdi.

“Senin için önemli bir şey üzerine yemin et. İstediğin şeyi yaptıktan sonra beni bırakacaksın.”

Aralarındaki mesafe çok azdı, Marina Tino’nun sıcak nefesini yüzünde hissedebiliyordu.

“Cardea’nın hayatı üzerine yemin ederim, senden istediğim şeyi yaptıktan sonra özgürce gidebilirsin.”

Marina ikna olmuşça kafa salladıktan sonra Tino’nun sıcak ve flörtöz aurasından bir adım geri çekilerek ayrıldı ve hafifçe üşüdüğünü hissetti. Hava serindi ve Marina ıslaktı, hepsi bundan ibaretti.

“Şimdi ne olacak, kampa geri mi dönüyoruz ?”

Tino kemerinden basit bir bıçak çıkararak en yakındaki ağaca yönelirken cevap verdi.

“Kampa dönmüyoruz, buradan Cardenas’ların yerleşkesine ve oradan da asıl gitmek istediğimiz yere gidiyoruz.”

“Cardenas’lara mı gidiyoruz ?” Marina’nın sesi cılız ve düşünceli çıkmıştı. Zihninde Cardenas’lara dair anıları canlanmıştı. Ocnus... Fido... Ölümler.

Fenris ağaca kazıdığı mesajına ara vererek Marina’ya döndü. “Cardenas’ları tanıyor musun ?”

“Hayır, hayır tanımıyorum.”

“Gerçi sen Lockwood’ları da tanıyor gibi konuşmuştun. Döngü için karaya yeni çıktığından dolayı mı ? Denizkızları karada neler olduğu ile pek ilgilenmez derler.”

“Siz denize inmedikten sonra karada istediğinizi yapabilirsiniz, umurumuzda olmaz.”

Tino hafifçe güldü. “Haklısın, bu yüzden bizden çok korsanlardan endişe ediyor olmalısınız, biz denize inecek kadar deli değiliz.”

“Korsanlar... Evet.” Marina daha öncesinde hiç korsanlardan dolayı korkmak zorunda kalmamıştı. Ralf Lockwood zamanında yapılan savaşlar ve kazanılan zaferler ile birlikte korsanlar yavaşça korsan adasına çekilmeye zorlanmış ve bir daha denizkızlarına zorluk çıkaramamışlardı ki Marina için bu durum trajikomikti, babası yüzünden korsanlar tarafından avlanmasalar bile o hep zorlanmıştı.

Marina Tino’nun söz ediş şekline baktığında hala bu dediği durumun gerçekleşmediğini anlayabiliyordu, demek ki hala Ralf ve Mgelika bir araya gelmemişti. Okyanusa dönebilirse belki Mgelika ile bile tanışabilirdi.

“Ağaca ne yazıyorsun ?”

“Bizimkiler için... Seninle birlikte Cardenas’lara gittiğime dair bir not. Haber verirsem Cordis gitmemize izin vermez, haber vermezsem de senin beni kaçırdığını düşünür. Bu yüzden en mantıklısı Spiro nerede kaldığımızı merak ettiğinden dolayı buraya geldiğinde bu notu görmesi olacak.”

“Ne yazdın ?”

Tino arkasını dönüp dişlerini göstererek güldü.

“Senin yazmadığından emin olacakları ve kesinlikle benim seni götürdüğümden emin olacakları bir şey.” Bıçağını geri kılıfına koydu. “Hadi gidelim, yol çok uzun sayılmaz.”

Marina Tino’nun ceketine sarılarak ormanın içine giren genç adamı takip etti. Tuhaf bir şekilde çok endişeli ya da gergin değildi, Marina bu gerçekle yüzleşerek korkunç bir şekilde ona yine güvendiğini fark etti. Bu korkunç bir hata olurdu.

Tino’nun da söylediği gibi sabah başladıkları yolculuk pek de uzun sürmeyerek gün sona ererken sonlandı. Cardenas’ların yerleşkesi, uzun gökyüzüne kadar uzanan selvi ağaçlarının arasına saklanmış daire şeklinde düz bir ovadaydı. İçeri doğru halkalar şeklinde ilerleyen tek katlı ahşap ve basit evlerden oluşuyordu. Halkaların merkezine gelmeden önce ise sizi geniş bir pazar meydanı karşılıyor ve hemen sonrasında üç katlı büyük ihtişamlı bir ahşap yapı tüm yerleşkeyi gözetleyen bir göz gibi en merkeze yerleşiyordu.

Gün batarken ormanda yerleşkeyi koruyan kurtların Tino’yu tanıyıp geçmesine izin vermeleri ile şimdi Cardenas’ların yerleşkesinde usulca yürüyorlardı. Marina basit ama şık yapıları hayranlıkla izledi, ahşap evlerin üzerine büyük bir incelikle estetik duran kabartmalar işlenmiş yolu güzel ve büyük taşlar ile kaplamışlardı. Lockwood’ların küçük ve elverişli yerleşkesi yanında burası zarif ve aynı zamanda ihtişamlı duruyordu.

İçeri doğru labirent gibi birbirine bağlanmış birçok yoldan geçerek geniş pazar meydanına geldiklerinde Tino Marina’yı kurt kalabalığından uzak karanlık bir köşeye çekti. Pazar meydanı çevresinde birçok dükkan ve daha ortada yer alan derme çatma tezgahlardan oluşuyordu. Havanın kararmasından mütevellit evlerin arasına iple çekilmiş gaz lambalarını yakmışlardı.

“Benim Arcelio’yu bulup gelmem gerek ama seni alfanın evine götürmem tehlikeli olur, Tiana'nın senin kim olduğunu anlayabilecek kadar keskin gözleri vardır. Seni burada güvendiğim birine emanet edeceğim ama sen yine de ne olursa olsun ona bile gerçek kimliğini söyleme. Ben çabucak geri dönmeye çalışacağım.”

Marina hızlıca kafa salladı ve Tino karanlık köşeden kalabalığa çıkmadan önce gamzeleri ile birlikte güven vermek istercesine gülümserken elini de çok doğal bir şekilde usulca Marina’nın elinin içerisine geçirerek parmaklarını sıkıca kenetledi.

Marina pazarda alışveriş yapan, birbirleri ile sohbet eden kurtların arasında eli Tino’nun elinin içerisinde geçerken kalbinin yine garip bir şekilde titreştiğini hissetti. Aptaldı, bunu biliyordu çünkü kalabalık bir kurt topluluğunun arasına sadece yanındaki yeni tanıştığı genç adamın sözleri ile birlikte kendi isteği ile direnmeden yürüyerek gelmişti. Tino onu yine şaşırtarak heran ihanet edebilirdi.

Birkaç dakikalık kısa bir yürüyüş sonrası önü diğer dükkanlara göre daha boş, küçük, iki büyük dükkanın arasında sıkışmış gibi duran bir tahta bir yapının önüne geldiler. Tino zaten sonuna kadar açık kapıdan ilk adımı atarken içeri doğru seslendi.

“Luceria ! İçeride misin ?”

Tino’nun peşinden içeriye Marina’da ilk adımını attı. Dükkanın içini tam bir curcuna götürüyordu. Her yerde üst üste yığılmış kumaş yığınları, sol tarafta bulunan genişçe masanın üzerinde çeşitli iğne, iplik ve makaslar, ortadan çekilmeye çalışılmış üstü yine kumaş dolu sandalyeler ve düzenli bir şekilde köşeye asılmış birkaç giysi. Dükkanın içi de dışı gibi küçüktü ama yine de ferah bir havası vardı. Duvarlara dışı korunaklı şeffaf bir kap içerisinde birçok mum asılmıştı.

Girişteki odanın tam karşısında bulunan kapalı kapı açılarak içeri yüzünde geniş bir gülümseme olan esmer bir kız girdi. Yuvarlak yüz hatları, içi sıcacık duran kahverengi gözleri, ensesinden bir bez parçası ile tutturulmuş kıvırcık siyah saçları vardı. Üzerine giydiği sarı elbise yerleri süpürecek kadar uzun ve fırfırlıydı, bazı kısımları yer yer eskimiş ve yıpranmıştı. Gerdanında önemsiz bir taşın yontulması ile oluşturulmuş gibi duran iple bağlanmış basit bir kolye bulunuyordu.

Marina kolyeyi görür görmez boşta olan elini boynuna götürerek parmaklarını Ginger’ın ona verdiği madalyonun üzerinde dolaştırdı. Nasıl da unutmuştu.

Kız neşeli ve özgüvenli bir şekilde Tino’ya sarılmak istermişçesine kollarını açarak ileri doğru bir adım atacakken bakışları Marina’ya ve oradan da hala Tino ve Marina’nın birbirlerinden ayrılmamış ellerine kaydı.

Marina bunu fark ederek hafifçe panikleyerek hemen elini geri çekti. Kızın sempatik yüzünde kaşları hafifçe imalı bir şekilde yukarı kalkmıştı.

“Tino ! Bu ne sürpriz ! Seni görmeyi beklemiyordum, bu günlerde sizin avcı kovalamanız gerekmiyor mu ?”

“Yapma Luceria, beni görmek bu yerleşkede eminim başına gelebilecek en iyi şeydir. Arcelio buralarda mı ?” Tino’nun yüzünde samimi ve eğlenen bir ifade vardı.

“Hiç sanmıyorum Ortiz, sen ne zaman buralara başında bir bela olmadan geldin.” Kız derin bir iç çekerek gülümsedi. “Arcelio Tiana ile birliktedir. Biliyorsun genç kurtların sürüye katılımı için gün şafağı festivali yaklaştığından Tiana bu aralar yerleşkede terör estiriyor.”

Tino rahatça sırtını duvara yasladı, yüzünde hoşnutsuz bir ifade belirmişti. “Tiana’yı görmek zorunda kalmam diye düşünmüştüm.”

Luceria açıkça dalga geçerek konuştu. “Neden öyle diyorsun Tino, Tiana müstakbel damadını görmekten eminim mutluluk duyacaktır.”

Tino’nun içi parlayan bakışları kısa bir an tepkisini görmek için Marina’ya kaydı.

“Onun damadı olmadığımı biliyorsun, beni seviyor çünkü annemin yakın arkadaşıydı. Ayrıca ben senin yerinde olsam kendim için endişelenirdim, Tiana’nın gelini olacak kişi sensin ve sana da bayılmadığı bir gerçek.”

Tino’nun rahat ve gülen yüzü karşısında Luceria’nın yüzü asıldı.

“Zaten beni sevmesi de gerekmez, Arcelio beni sevdikten sonra ortada bir problem yok.”

“Bu kadar üzülme Luceria, alfanın oğluyla berabersin Tiana senin yerinde kim olsa zaten sevmeyecekti.”

Luceria’nın yüzünde Tino’nun apaçık bir şekilde dalga geçen ifadesine karşı yumruk atmak ister gibi bir ifade belirdi ve gözlerinden belli belirsiz bir ışıltı geçirerek bakışlarını Marina’ya kaydırdı.

“Kusura bakma, bu şaklaban yüzünden seninle de tanışamadım. Ben Luceria.”

Marina kendine uzanan eli çekinerek tutup el sıkıştı.

“Marina...”

“Siz ?” Kızın gözlerinde imalı ve keyifli bir bakış vardı, parmağını ikisi arasında gezdirdi.

“Hayır, hayır saçmalama.” Tino o kadar hızlı itiraz etmişti ki Luceria’nın gözlerine yansıyan hayal kırıklığı ile birlikte Marina da kalbinde hafif bir sızı duydu.

“Sadece arkadaşım ve şuanda kısa bir süreliğine sana emanet. Ben dönene kadar.”

Luceria anlamaya çalışarak dikkatlice ikisini de süzdü.

“Peki... Öyle diyorsan.”

Tino Marina’ya güven vermek istercesine tebessüm ederek dükkandan çıkmak için harekete geçerken çıkmadan önce son bir kez arkasını dönerek Luceria’ya baktı.

“Saçma sorularla sıkıştırmak yok, gereksiz imalar da yapma, sana emanet ettim çünkü kurt olmadığını onu gördüğün andan itibaren zaten anlamışsındır. Ben gelene kadar göz kulak ol yeter.”

Luceria bıkkınca anladım der gibi kafa salladı. Tino dükkanın önüne çıkarken son anda tekrardan kafasını içeri uzattı.

“Luceria, başına bir şey gelirse senden bilirim.”

Luceria sinirle göz devirdi. “Git artık Tino, merak etme bana emanet anladım.”

Tino son bir kez bakışlarını Marina’nın üzerinde dolaştırdıktan sonra güvende olduğundan emin olarak gitti.

Marina bu hiç bilmediği yerde tek başına kalmanın verdiği huzursuzlukla ürperirken kızın sıcak bakışları da üzerinde dolaşıyordu.

“Endişelenmene gerek yok, Tino için değerli biri olduğun belli. Ayrıca eminim ki biz seninle çok iyi anlaşacağız.”

Luceria ışıl ışıl güven veren bir gülümsemeyle Marina’ya bakarken Marina da şüphelerini bir kenara bırakmaya çalışarak ona gülümsedi.

Tino için bir denizkızı olduğundan dolayı değerliydi ama karşısındaki kızın tüm bunlardan habersiz gülümsemesinde gerçekten dostane bir şeyler vardı.

 

 

 

Bölüm : 28.01.2025 23:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...