19. Bölüm

17.Bölüm : Gelecekten Geçmişe - Tekrar Tanışma

giz_ece
giz_ece

~~~

 

 

 

Görsel : Ginger

 

 

 

 

Umarım beğenerek okursunuz. İyi okumalar ❤️🥰

~~~

 

Tino üçüncü denemesinde doğru anahtarı bularak kapıyı açtı ve Marina’ya tutması için elini uzattı. Marina hızla atan kalbine söz geçirmeye çalışırken kendine uzatılan yardım elini tutarak Tino’nun kendini zindan kapısına doğru götürmesine izin verdi.

Şuanda kalbi bilmediği bir sebepten hem sevinç hem de korku içindeydi. Marina mantığına tutunmaya çalışarak bu iki duyguyu da geri planda tutmaya çalıştı. Şuan asıl önemli olan buradan canlı bir şekilde çıkmaktı. Rex ya da öbür kızıl saçlı kızın onu öldürmekten gocunmayacaklarını biraz önce anlamıştı ki bir de Rex’in Sigvard’dan daha insancıl biri olacağını düşünmüştü. Rex böyle biriyse kim bilir Sigvard nasıldı !

Marina Tino’nun arkasından sessizlik içinde merdivenleri çıktı. Eli hala Tino’nun güven veren avucunun içindeydi. Merdivenlerin bitimine yaklaşırlarken Marina karmaşık duygularını bırakarak çevreye odaklanabildi. Yukarıdan büyük bir karmaşa ve dövüşün sesi geliyordu.

Tino tedbiri elden bırakmadan merdivenlerin sağını ve soluna kontrol etti. Yüzü biraz da olsa ciddiyet kazanmıştı. Kırmızı odalar Marina’nın hatırladığı gibi hala sis ve duman içindeydi. Gün dışarıda hala aydınlıkken evin içine güneş ışıkları hiç uğramamış gibi duruyordu.

Dünkü keyifli topluluğun yerini kızgın ve iri yarı adamlar almış, yumruklar ve bıçaklar çekilmişti. Tino zindana giden merdivenlerin olduğu holde duran tahta, üstünde çeşitli uçuşan tüylerden yapılmış rengarenk şalların bulunduğu askılıktan mor bir şal alarak Marina’nın başının çevresine sardı.

İkili kısacık biran göz göze gelirken Tino güven vermek istercesine tebessüm ederek gamzelerini ortaya döktü ve ikisi de midesinde tanımlanması güç tuhaf bir duyguya kapıldı.

Onların bulunduğu hol diğerlerinin kavga ettiği çıkış kapısından tam net olarak gözükmüyordu. Tino tekrardan usulca Marina’nın elini tuttu ve Marina’ya kendi bedenini siper ederek kavga eden kalabalığa daldı. Ortalıkta göz gözü görmediğinden ve Tino’nun kıvrak reflekslerinden kalabalıktan zarar görmeden çabucak çıktılar ama kapının önüne kadar taşan kavgadan fark edilmeden ayrılmak daha zor olacaktı.

Marina kalbinin korku ile atışına rağmen Tino’ya güvenerek elini onun avucunun içine iyice yerleştirdi. Tino kapının ağzında birini beklercesine durmadan sokağın iki yanını kontrol ederken Marina’da Tino’nun arkasından parmak uçlarında kalkarak sokağa bir göz attı.

Rex hiddetle kavga edenlerin arasında hem onları ayırıyor hem de sanki öfkesini alamamışçasına ayırırken de dövüyordu. Siyah saçları ve atletik yapısı ile kendinden daha iri yarı adamları enselerinden tutarak yere fırlatırken Marina onun için elindeki kuzgun lekesinin hakkını veriyor diye düşündü ve onun bu kavgacı tutumundan da korkmadan edemedi.

Rex’in hemen karşısındaki duvarın dibinde soğukkanlı bir şekilde kızıl saçlı kız somurtkan ve küçümseyici gözlerle kavga eden kalabalığı izliyordu. Sanki kızın etrafında yuvarlak balondan bir koruma kalkanı varmışçasına kimse ondan tarafa seğirtmiyordu.

Kızın hemen biraz solunda ise Marina’yı zindana hapseden kadın endişeli ve panik bir havada Rex’e bakıyordu. Sanki onun zarar görmesinden korkarmışçasına Rex’in her hareketinde yüzünde büyük bir dalgalanma meydana geliyordu.

Marina dudaklarını yememek için kendini zor tutarken fark etmeden Tino’nun elini istemeden de olsa biraz fazla sıktığını fark etti ama Tino bunun farkında bile değil gibiydi, yüzünde düşünceli ve ciddi bir ifade ile kızıl saçlı kızın olduğu tarafa bakıyordu. Bakışlarında kızda Marina’nın göremediği bir şeyi görüyormuşçasına bir hava vardı. Marina’da tekrardan bakışlarını kıza çevirdi. Kızın bakışları bu sefer de Rex’e bakan pembe yanaklı kadının üzerindeydi, bakışlarında kendini beğenmişlik ve kibir kol gezerken aynı zamanda onu küçümsediği de tüm yüzünden okunuyordu.

Evin içerisindeki kavga yavaş yavaş evi ve sokağı birbirine bağlayan koridora da yaklaşırken Tino Marina’nın elini daha güçlü tutarak sokağa ilk adımını attı. Sol taraftan, evlerin dibinden ortadaki kalabalığa karışmadan hızlı bir şekilde yürümeye çalıştılar. Tino kafasını tanınmamak için mor şala iyice saklayan Marina’yı duvarla kendi arasında tutmaya özen göstermişti.

Çabuk adımlar ile sokağı arşınlayıp köşeyi dönmeye az kaldığı vakit Marina derin bir nefes vererek korkusunu dizginlemeye çalışarak arkasını döndü ve pembe yanaklı kadınla göz göze geldi.

Vücudundan bir ürperme geçerken Tino’ya daha fazla yaklaşarak korku ile kalabalığın karmaşasından sesini duyurmak için bağırarak konuştu.

“Bizi gördü.”

Her şey bir saniye içerisinde gerçekleşirken Marina’nın konuştuğu anda arka taraflarından kadının aksanlı sesi de duyulmuştu.

“Rex ! Kaçıyor !”

Tino tekrardan arkaya dönmeye bile ihtiyaç duymadan daha güçlü bir şekilde Marina’nın elini kavrayarak onu peşinden sürüklemeye başladı. Marina’nın cılız bacakları Tino'nun insan ötesi gücü yanında yetersiz kalırken elinden geldiğince ona ayak uydurmaya çalıştı. Tam arkalarında Rex’in de koşan adım sesleri duyuluyordu.

Tino ara sokaklarda kıvrak ve pratik bir şekilde hızla ilerlerken Marina da tökezleyerek, takılarak ama yine de Tino’nun elini asla bırakmayarak ondan güç alarak ilerledi.

Birlikte son hız bir köşeyi döndüklerinde Tino çıkmaz sokağa girdiklerini fark ederek hemen geri dönmek istese de Rex’te nefes nefese çoktan peşlerinden köşeyi dönmüştü. Rex Tino’nun aksine yorgun ve koşmaktan bitap düşmüş gibi dursa da onları köşeye sıkıştırmaktan aldığı haz yırtıcı bir kuşunki gibi yüzüne yansımıştı. Siyah saçları koşmaktan iyice dağılmış ve saçının önündeki beyaz tutam da aralarda kaybolmuştu.

Tino Marina’yı arkasında tutarak büyük bir ciddiyet ile Rex’e baktı. O, Rex'in aksine ne koşmaktan nefes nefese kalmış ne de bitap düşmüştü.

“Geri çekil Rex ! Buraya sorun çıkarmaya gelmedim.”

Marina Tino’nun sesindeki ciddiyetten biran ürktü, Tino’yu her zaman insanlarla konuşurken şakacı ve vurdumduymaz biri olarak görmüştü.

“Evime kadar gelip zindanımdan bana ait olan bir şeyi çaldıktan sonra bu dediklerin komik oluyor Tino. Kızı bırak senin gitmene izin vereyim.”

Rex’in bakışları dik ve üsttendi ama Marina o anda Tino ve Rex’in tanıştığını fark ettiğinden buna pek odaklanamamıştı.

Marina Tino'nun dalga geçercesine güldüğünü işitti.

“Asıl senin dediğin komik oldu, sanki beni burada tutmaya gücün yetecekmiş gibi.”

Rex’in bakışları değişerek hiddet dolarken eli bacağındaki bıçaklardan birine gitti.

Tino usulca Marina’nın elini bırakırken omuzunun üstünden bakarak sakince sadece onun duyabileceği bir şekilde konuştu.

“Ben onun dikkatini dağıtırken kaç. Seninle kasabanın çıkışındaki ormana bakan handa buluşuruz.” Bakışlarını birini daha beklercesine gergince etrafta dolaştırdı. “Ben gelemezsem de Arcelio’yu bul. O yardım eder.”

Marina Tino görmese bile korkarak kafa salladı ve saldırmak için Rex’e doğru hamle yapan Tino’yu izlerken onun için endişelenerek ürkekçe bir nefes aldı. Ben gelemezsem cümlesi Marina’yı daha fazla korkutmaya yetmişti.

Rex’in elindeki bıçağa ilk baktığında endişelense de biraz sonra Tino’nun insan ötesi gücü karşısında bunun boşa bir endişe olduğunu fark etti. Rex’in Tino karşısında hiç şansı yok gibiydi.

Marina dikkati tamamen kendisinden uzak olan Rex ve Tino’nun yanından şimşek gibi geçerken bir anda daha ne olduğunu bile anlayamadan kendini görünmez bir güç tarafından birkaç metre arkaya fırlatılmış halde buldu. Sert bir düşüşle yere şiddetle çarparken Tino’nun panikle adını haykırdığını çınlayan kulaklarının ardından hayal meyal işitti.

Sağ kolunu boylu boyunca yerdeki taşlara sürttüğünden şimdi oradan oluk oluk kan akıyordu.

Marina kendini toplayarak yerde doğrulurken bakışları yere düşmesine sebep olan kişiyi buldu.

Kızıl saçlı kız bakışlarında şeytani parıltılar ile küstahça gülümsüyordu. Ellerinde büyüsünün dumanının izi kalmıştı.

Marina kıza baktığında zihni hemen çalışarak onun kim olduğunu önüne serdi. Avcılar, pembe yanaklı kadın, Rastus, hepsinin sözünü ettiği cadı işte tam karşısındaydı. Gözlerindeki çekici, kendini beğenmiş ve şeytani pırıltılar ile onu ilk bakışta tanımamış olması tuhaftı. Ateş kızılı saçları, koyu yeşilin hoş bir tonundaki gözleri ve hepsinden de önemlisi gizemli ve çekici duruşu ile gelecekteki halinin farklı bir bedendeki birebir kopyasıydı.

Marina bakışlarını cadının gücü karşısında Tino’ya çevirdiğinde onu Rex’in arkasında bıçağı onun boğazına dayamış halde buldu.

Rex boğazına bıçak dayalı olmasına rağmen küstahça gülerek eğlenen bakışlar ile cadıya baktı.

“Ginger ! Eğlenceye yetişebildin.”

Ginger dudaklarında kibirli bir gülüşle gücünün farkında olduğunu bilerek Tino’ya baktı. Gözlerindeki şeytanlar yine iş başındaydı.

“Rex’i bırak Ortiz yoksa...” Zaten önceden düşündüğü bir şeyi yeni düşünüyormuş gibi gözlerini kısarak Marina’ya baktı ve dudaklarında sinsi bir gülüş belirdi. “...kızı öldürürüm.”

Ginger acele etmeden sağ elinin parmaklarını yavaş yavaş kaparken Marina kapanan her parmakla birlikte zihninin içine yoğun siyah bir zehrin yayıldığını hissederek acı ile anlık bir çığlık attı. Ginger’ın asıl istediğinin Tino’nun Rex’i bırakmasını sağlamak olduğunu bildiğinden dayanabildiği yere kadar dayanarak Tino’nun vazgeçmemesini sağlamak istiyordu.

Zihnindeki acı şiddetini artırırken Marina dişlerini sıkarak tırnaklarını avucunun içine geçirdi. Yoğun zehirimsi acı ona başka düşünecek şey tanımayana kadar zihnini yakınlardaki denizin sesinde tutarak gücünü arttırmaya çalıştı ama bu boşuna bir çabaydı, acı her saniye katlanarak artarken çığlık atmamak için kendini tutmak da daha zorlaşıyordu.

Marina artık daha fazla dayanamayacağını düşünürken yere düşen metal sesi ve birden zihninden çekilen zehirle rahatladı.

Rex’in rahat ve aynı zamanda kibirli sesi kulaklarına doldu.

“Büyük centilmenlik Tino. Bu zavallı kız için kaçış şansını kaybettin.”

Rex yerden bıçağını alarak yüzünde serseri bir gülüşle Ginger’a döndü.

“Güçlerin her geçen gün daha da artıyor. Etkilendim.”

Rex karşısındakinden bir cevap beklemeyerek elindeki bıçakla tüm gardını indirmiş Tino'ya yöneldi.

“Onu öldürmek bize fayda sağlamaz. Şuanda kurtları karşımıza almak aptallık olur Rex, bırak gitsin.”

Marina kendisi için Rex’i bırakan Tino’ya endişe ile bakarken bakışları buluştu. Tino’nun Marina'yı bulan bakışları anında değişerek daha yumuşak ve endişe giderici bir hal alırken Marina şuanda bile bunu nasıl yaptığını düşündü. Tino’ya baktığı anda sanki her şey yolundaymış ya da yoluna girecekmiş gibi bir izlenime kapılıyordu.

Rex gökyüzünde son anlarını yaşayan güneşe ve ıssız sokağa yarım yamalak baktı.

“Bence burada olduğunu bizden başka kimse bilmiyor.”

Marina Tino’nun kendisini bırakıp kaçmayacağını anlamıştı, hayatı için en ufak bir çabası bile yoktu.

Bakışlarını Rex’i bundan vazgeçirebilecek tek kişi olan Ginger’a çevirdiğinde birden zihninde çokta eski olmayan bir anı yanıp söndü.

Ginger’la birlikte ormanda sohbet ettikleri o gece Ginger birbirlerini tekrar gördüklerinde yapması gerekeni zaten çoktan ona söylemişti.

“Elimde sana vermem gereken bir şey var. Bunu benimle tekrar karşılaştığın zaman bana mutlaka göstermen gerek. Benimle tekrar karşılaştığın zaman bunu sana benim verdiğimi söylemeyi sakın unutma.”

Marina panikle hem başını kaplayan hem de boynuna sarılı şalı çekerek çıkardı. Sarsak adımlar ile yerinden kalkarak kolundan yayılan kanın ulaştığı kanlı elleri ile boynundaki kolyeyi cadıya doğru uzatarak neredeyse haykırdı.

“Bu kolyeyi bana sen verdin ! Tekrar karşılaştığımızda sevdiklerimi korumam için olduğunu söyleyerek !”

Rex ve Ginger ilk başta pek önemsemeyerek aheste bir şekilde ona dönerken ikisinin bakışlarının da kolyeye çarpması ile suratları dumura uğradı.

Ginger öfke ve panikle uzun biçimli parmaklarını kendi boynuna götürerek kolyesini aradı ve bulduğunda da yüzündeki şok dalgası kısa bir süreliğine dağıldı.

Rex'in bakışları Ginger'ın boynunda da sallanan kolyeyi görünce değişerek ukala bir hal aldı ve koca bir kahkaha atarak konuştu.

“Gerçekten bizi sahte bir kolye ile kandırmayı düşünmüş olamazsın değil mi ?”

Marina gerçeği söylediğini beyan eden yalvaran bakışları ile Ginger’e döndü. Cadının bakışlarında merak ve şüphe vardı. Birkaç hızlı adım ile Marina’nın yanına gelerek elini incelemek üzere kolyeye uzattı ve arkadan Rex’in şaşkın sesi duyuldu.

“Yok artık Ginger ! Kolye sende, kızın söylediklerine inanmayacaksın herhalde.”

Ginger elini kolyeye sürdüğü anda Marina kendini bir girdabın içine çekiliyormuş gibi hissetti. Gözlerinin önü birden kararırken zihnine Ginger ilk tanıştığı andan itibaren olan tüm anıları doluşmaya başladı. Her anı bir saniyeden kısa sürede zihnine uğrayıp girdap etkisi bırakarak geçerken Marina çevresini kaplayan karanlıkta bu sefer yalnız olmadığını fark etti. Anılarının dönüp dolaştığı yerde kızıl saçlı cadı da onunla birlikteydi. Tüm anılar şimşek hızında yaşanıp biterken ikisi birlikte aynı anda o karanlıktan çıktı.

Ginger korkuyla elini Marina’nın boynundaki kolyeden çekerken gözleri şok ve şaşkınlık ile büyümüştü.

“Kimsin sen ?” diye fısıldadıktan hemen sonra düzelterek tekrar daha özgüvenli bir tavırla şüphe ile devam etti. “Ya da hangi zamandan geldin ?”

Marina panikle bakışlarını Tino’ya çevirirken onun da kendisine merak ve şüphe ile baktığını fark ederek daha fazla paniğe kapıldı. Kapana kısılmıştı.

“Gelecekten...” Korkakça titrek bir nefes alarak devam etti. “geldim. Bu kolyeyi bana verdiğin zamanda sana mutlaka kolyeyi göstermemi istemiştin.”

Arkadan Rex’in inanmayan sesi duyuldu.

“Hadi ama Ginger buna inanmayacaksın herhalde. İkisini de öldürüp işlerimize bakalım. Burada çok bile zaman kaybettik.”

Ginger şüphe ve merakla Marina’nın gözlerinin içine bir süre baktıktan sonra yavaşça arkasını dönerek Rex’e baktı.

“Doğruyu söylüyor, kolyeyi ona ben vermişim. Bunu gördüm, kendi büyümü nerede görsem tanırım.”

Ginger saniyelik bir aradan sonra konuşmaya devam etti.

“İkisini de bırakıyoruz. Gelecekteki halim onu öldürmemi istememiş.” Sesinde bundan emin olmadığına dair küçükte olsa bir şüphe de taşısa yine de kararlı duruyordu.

“Kızı bırakmayız. Zindanda konuştuklarımızı duydu ve ayrıca boynunda...”

Ginger Rex’in konuşmasını büyük bir hiddetle gözlerinden ateş çıkararak kesti. Yeşil gözlerinin içinde gerçek anlamda alevler belirmişti.

“Dediğimi duydun ! Onları bırakıyoruz !”

Rex'in siyah gözlerine yavaşça öfke yayılırken yüzünde ise bunun tam tersi bir ifade belirip Ginger’ın bu haline duyduğu şehvet ve hayranlık dışa vurmuştu.

Marina Tino’nun şuanda ne düşündüğünü bilemediğinden dolayı yüzüne bakmaya korkarken yanına yaklaşan sakin adımlar ile istemeden de olsa kafasını kaldırdı. Tino’nun gözlerinde her zamanki rahat ve oyunbozan ifadesi vardı.

Tamamen yanına geldiğinde Marina kendini sorulacak sorulara hazırlarken Tino ilk önceliği Marina’nın kanayan koluymuş gibi yaralarını inceledi. Yaralara bakarken bakışları yine ciddileşmiş ve endişe dolmuştu. Marina Tino’nun ilgili bakışları karşısında derince yutkunurken Tino yerdeki şallardan birini alarak temiz kısmı ile yaranın üstünü sardı ve ancak yara ile işini tamamen bitirdiğinde bakışlarını tekrardan Marina’nınkiler ile buluşturdu.

Bakışları her zamanki gibi hayat dolu ve ışıl ışıldı. Marina’nın gözlerine yansıyan paniği fark edip onu sakinleştirmek istercesine ellerini omuzlarına koyarak onu kendine çekerek sarıldı ve kafası Marina’nın saçları arasındayken sadece Marina’nın duyabileceği bir şekilde fısıldadı. Sesi her şey yolundaymış gibi sıcacıktı.

“Beni şaşırtmaya devam ediyorsun deniz kızı.”

Marina’nın döngü sonrasından beri yaşadığı yoğun stres ve korku gün yüzüne çıkarak kendini göz yaşı olarak gösterirken Tino’nun kollarında yüzü göğsüne yaslı bir şekilde ağladı.

Ama ağlarken de biliyordu ki midesinde yine o rahatsız edici ama yine bir şekilde de hoş duygular kol geziyordu.

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 07.03.2025 03:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...