23. Bölüm

19.Bölüm : Arvilla

giz_ece
giz_ece

 

 

Görsel : Arvilla

 

 

Bir önceki bölüme beğeni atarak destek olan herkese çok teşekkür ederim 🥰

 

 

 

Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur. Yorumlarınızı merakla bekliyorum 😇🙏🏻

 

Marina'nın Tino’nun atının arkasında kollarını onun beline sıkıca sarmış şekilde geçirdiği altıncı günüydü. Gökyüzünde güneş tepeye ulaşmak üzereydi ve geçtikleri ormandaki uzun selvi ağaçları yavaşça salınıyordu. Arcelio'nun alacalı atı yanlarında tırıs gidiyordu.

Marina birlikte geçirdikleri bu altı gün boyunca ikisini de daha yakından tanıma fırsatı bulmuştu. Arcelio Marina’ya karşı her zaman saygılı ve kibar davranırken Tino ile birlikteyken daha vurdumduymaz ve alaycı biri oluyordu, Tino ise her zamanki gibiydi. Umursamaz ve keyifli. Marina ne zaman Tino’nun yanaklarında beliren gamzelerini görse kalp atışı hızlanıyordu. Şuan bile arkadan ona sıkıca sarılırken yanaklarının utançtan kıpkırmızı olduğunu biliyordu.

Geçirdikleri bu altı günde Marina Tino’nun onunla flört ettiğini anlayacak kadar işaret görmüştü. Bazı günler Fenris’te Marissa’ya karşı aynı Tino’nun ona davrandığı gibi davranırdı. Marissa için ekstra korumacı davranır, onun için endişelenir ve bazen de o küçük anlarda aralarında yoğun kimsenin anlayamayacağı bakışmalar meydana gelirdi, ama bir yandan da Marina biliyordu ki Tino Fenris’i temsil eden şeylerden oldukça uzaktı. Fenris gibi ciddi değildi ya da sürünün bir sonraki alfası olmayacağından otoriter de değildi.

Marina için Tino daha çok bir kış sabahı açan sıcacık yaz güneşi gibiydi. Geceleri kamp için durdukları her yerde Marina için özenle en korunaklı yeri seçen, üşümesin diye kendi battaniyesinden feragat eden, Marina sıkılmasın diye konuşulan her konuya onu da dahil eden ve bazen de o çapkın gülüşü ile yürek hoplatan birisi. Arcelio ne zaman atlarla ilgilenmeye ya da başka işlerle uğraşmaya başlasa soluğu onun yanında olarak Marina’yı kendi kaygılarından uzaklaştıran ve aklını tamamen kendisi ile dolduran biri.

Ne yazık ki Marina bazen bu çapkınca sinyallerin sadece kendisine özel olmadığını düşünüyordu. Tino her düşünceli insan gibi Marina’nın içinde bulunduğu durumu düşünerek onu bu üzüntüden kurtarmak istiyor olabilirdi. Böyle anlarda Marina kalbinde kara bulutların toplandığını hissediyor ama hemen sonra tam karşısında oturan çocuktan aldığı bir göz kırpış ile içi tekrar kıpır kıpır oluyordu.

Birlikte geçirdikleri bu süre boyunca Tino her ne yapıyorsa işe yarıyor gibi gözükse de bazen Marina yalnız kaldığında kendini düşünmekten alamıyordu. Özellikle de zihninde handa geçirdikleri gecenin sabahında hava daha tam aydınlanmamışken Tino’nun yanına gelerek yaptığı konuşma tekrarlanıyordu.

Tino kapının eşiğinden çekingen ve düşünceli bir ifade ile girmişti. Marina’nın aksine onun hiç uyumadığı belli oluyordu. Marina onu böyle görünce tedirgin olmuştu, oysa o ilk defa birine sırrını vererek güvenmenin rahatlığı ile uyumuştu.

Tino ciddi bir ifade ile yatağın ayak ucuna oturduğunda Marina onu ciddi bir ifade ile görmeye alışık olmadığından daha da gerilmişti.Tino “Marina şuan söyleyeceklerimi yanlış anlamanı istemem ama,” kafasını öne eğerek elini saçlarının arasından geçirmişti “...tüm gece bana anlattıklarını düşündüm ve planın kulağa biraz saçma gelmeye başladı.” demişti.

“Arkadaşın Marissa’yı bulmak ve bir sonraki döngüde geri dönmek istiyorsun ama anlattığına göre arkadaşın buraya kendi isteği ile gelmiş ve gelmeden önce de senden büyük bir sır saklamış. Üstelik burada bile seni yalnız bırakarak ortadan kaybolmuş, ona güvenmek ne kadar mantıklı olur ? Ayrıca diyelim ki geri döndün, Lockwood’lar seni buraya bilerek gönderdiğine göre onlara da tekrar güvenemezsin. Şuanda senin için en mantıklı olan belki de burada yeni bir hayata başlamaktır. Hem yalnız da değilsin, yanında ben olurum.”

Marina’nın son cümle ile kalbi hızlıca atmış ama yine de ailesi saydığı Lockwood’ları korumuştu.

“Marissa benim kötülüğümü asla istemez, eminim yaptıkları her şeyin mantıklı bir açıklaması vardır.” Buna her şeyden çok inanmak istiyordu. “Ayrıca küçük kızı kurtardıktan sonra gidebileceğime dair bana söz verdin, beni bırakacaktın.”

Tino usul bir nefes vererek yataktan kalkmıştı. Bakışları ciddi ve kendinden emindi.“Sana söz verdim. İşimiz bittikten sonra gitmekte özgürsün.”

Marina şuan bile burada Tino ile bir hayat nasıl olur kendini düşünmekten alamıyordu. Her gün kendine bakan ışıl ışıl gözler, sıcacık bir gülümseme ve yürek hoplatan bir yakışıklılık, ama Marina da biliyordu ki bu sadece bir hayaldi. Onun Marissa’yı bulması ve kendi zaman çizgisine dönmesi gerekiyordu. Anton ve Liber hayatta mı öğrenmesi, Fenris’e Elektra’ya neden onu döngüden itmesi gerektiğini söylediğinin hesabını sorması ve Rae’ya giderek her şeyin sebebini bilmesi gerekiyordu.Zaten burada da her şey geçirdiği son altı gün kadar keyifli olmayacaktı. Arcelio ve Tino birbirlerinin kuyusunu kazan iki yaramaz çocuk gibi durmadan küçük düşürücü çocukluk hikayelerini anlatmayacak, sıcak ve samimi kamp ortamları elbet bir gün bitecekti ve hatta bitmesine az bile kalmıştı.

Marina huzursuz edici düşünceleri yüzünden Tino’yu saran kollarını sıkılaştırdığını fark etmedi ama Tino bunun farkına varmış gibi görünüyordu.Marina hafifçe kendisine dönen Tino’nun varlığı ve kaçınılmaz yakınlık ile birden irkildi.Tino Marina için endişeli ve meraklı duruyordu.

“İyi misin ? Bir sorun mu var ?”

Marina güçlükle yok anlamında kafa salladı.

“Sadece ne yapmam gerektiğini düşünüyordum.”

“Bu kadar düşünme sonra hasta olacaksın. İstersen biraz çay içerek rahatlaman için mola verebiliriz, ya da seni en yakındaki su kaynağına götürebilirim.”

Marina minnetle gülümsedi, Tino bu kadar yakınında ve onun için endişelenirken onu aniden öpse şaşırır mıydı ?

Marina bu ani gelen utanç verici düşünce ile anında kızarırken bu da Tino’nun gözünden kaçmadı. Kaşları merakla havalandı ve tam soru soracakken neyseki Marina’nın imdadına Arcelio yetişti.

Atını yanlarına getirerek yanlarında uygun adım usul usul ilerlemeye başladı.

“Yavaşladınız bir sorun mu var ?”

Soruyu Tino’ya sormuştu ama bakışları daha çok Marina’nın üzerindeydi.

“Biraz mola verelim, uzun süredir at sırtındayız hem Marina’da biraz dinlenmiş olur.”

Marina anında itiraz etti.

“Ben iyiyim bir sorun yok devam edebiliriz.”

Arcelio her centilmenin yapacağı gibi kibarca gülümseyerek inanmaz gözlerle ona baktı. Geçirdikleri bu kısa sürede aralarında samimi bir bağ gelişmişti.

"Kısa bir süre mola verelim ama Tino...” Bakışları ciddiydi. “Cardea’nın durumunu bilmiyoruz, hızlı hareket edelim.”

Marina keyfi bir ara gibi gözüken bu durum yüzünden vicdan azabına boğuldu.

“Tino lütfen devam edelim, ben iyiyim.”

Tino omzunun üzerinden ona inanmaz gözlerle bakarken Marina sesinin daha sert çıkması gerektiğini fark etti. Hayatı boyunca olduğu gibi bu zamanda da görünmez olmak istemiyordu, hele de karşısında ilgisini çekmek istediği biri varken görmezden gelinmek onu incitirdi.

Marina içindeki cesaret kırıntıları ile söze başladı.“Tino ben iyiyim devam edebiliriz.” Yeterli sertlikte değil gibiydi. “Ayrıca işimiz ne kadar çabuk biterse benim için o kadar iyi, erkenden buradan gidebilirim.”

Marina cümlesi bittiği an yanlış kelimeleri seçtiğini anladı, Tino ile arasına sanki birden dünyalar kadar mesafe girmişti.

“Sen nasıl istersen.”

Tino atını hızlandırırken Arcelio’ya döndü, tekrardan umursamaz biri olmuş gibiydi ama nedense Marina gerçekten böyle olmadığını hissetti.

“Devam ediyoruz, zaten bir günlük mesafe kaldı onu da ara vermeden geçirir Arvilla’da dinleniriz.”

Arcelio beti benzi atan Marina’ya bakarak itiraz edecek gibi oldu ama Marina ile göz göze geldikleri anda yüzüne bir şefkat gülümsemesi yayılarak anlayışla kafasını öne çevirdi.

Marina için Arcelio bu kısa süre de iyi bir arkadaş olmuştu. Her zaman centilmen ve kibardı, sınırları ne zaman aşmaması gerektiğini iyi biliyordu. Marina Arcelio’nun sadece sınırları Tino’ya karşı esnettiğine tanık olmuştu o da çocukluk arkadaşı olmalarından kaynaklı olabilirdi.

Marina kalbinde Tino'yu incitmiş olmanın ağırlığı ile sessizliğe büründü ve yolun geri kalanı karamsar ve olumsuz bir havada geçti.

Arvilla'nın yaşadığı köye girdiklerinde güneş yeni dağların arkasında batmak üzereydi. Köy küçüktü, tahtadan, yıkılmak üzere gibi duran birkaç evden başka bir şeye sahip değildi. Atlar köyün toprak yolunda ses çıkararak ilerlerken etrafta hiçbir canlıya dair ize rastlanmıyordu.Marina küçük tahta evlerin pencerelerinden yayılan belli belirsiz soluk sarı ışıkları da görmese köyün terk edilmiş olduğunu düşünecekti.

Tino ve Arcelio köyü boydan boya geçerek atlarını köyün biraz dışında kalan küçük bir tepenin üzerine yönlendirdi. Bu kısımdan ne tepenin üstündeki ev ne de köy tam olarak gözüküyordu.Akşam rüzgârı tepedeki evi sanki bir beşikmişçesine sallamaya çalışır gibi sağından solundan geçerek tahtalarının uğuldamasına sebep oluyordu. Bu evde eski ve heran içindekilerin başına yıkılacak gibiydi, içerisinde herhangi bir ışık yanmıyordu.

Evin önüne geldiklerinde ve atlar durduğunda Marina Tino’nun onu görmezden geleceğini düşünürken Tino’nun kibarca ona attan inmesine yardım etmesi ile içi tekrardan umut doldu. Tino onu sanki çok hafifmişçesine attan alırken göz göze geldikleri o kısa anda Marina yine midesinde o garip duygunun kol gezdiğini hissetti. Tino’nun bakışları gücenmiş ya da küs gibi değildi. Yine her zamanki gibi yoğun ve katmanlı, incelikle insanı sıcacık hissettirecek türdendi.

Tino Marina’yı güvende ve rahat hissettirmek için gülümserken aniden bir vızıldama sesine benzer bir ses ve karanlığın içinden çıkan gümüş bir okla Tino Marina’yı korumak için onu arkasına çekerek önüne siper oldu ve ok Tino’nun sol kolunu ıskalayarak geçti.

Marina dehşetle olduğu yerde kalakalırken Arcelio’nun kibar ama gür sesi ile de irkildi.

“Tanrı aşkına ne yapıyorsun Arvilla ! Biziz !”

Evin arkasından karanlığın içinden beyaz tenli sarı saçlı güzel bir kız sırtında yayı, elinde ise incelikle işlenmiş gibi duran zarif bir kılıç ile çıktı.

Başta kaşları çatık, dudakları somurtkandı ama hemen sonra bu ifadesi değişerek güzel yüzüne huysuz ve inatçı bir ifade yerleşti.

“Daha önce hiç atla gelmemiştiniz, kurtlar at binmeyi pek tercih etmez siz olduğunuzu nereden bilecektim.”

Marina kızın çok güzel ve tam bir savaşçı gibi göründüğünü düşündü. Akşam rüzgarının dağıttığı koyu bal sarısı saçları, kendine has bir hırçınlıkla parlayan mavi gözleri, biçimli dolgun dudakları ve sırtında yayı elinde kılıcı ile efsanelerden çıkmış bir savaşçı prensese benziyordu.

Tino Marina’nın elini tutup onu arkasından yanına çekerek Arvilla’ya döndü.

“Biz olmasak da kötü okçuluk becerinle hayatta kalma konusunda pek şanslı olmazdın. Daha fazla çalışmalısın.”

Marina, Tino her zamanki gibi dalga geçiyor diye düşündü, sesi şakacı ve yakın arkadaşları ile konuştuğu zamanki gibi samimiydi.

Kızın huysuz ve güçlü bakışları Tino’ya çevrilirken ifadesi yumuşadı ve elini istemsiz olarak dağınık saçlarına götürerek düzeltme ihtiyacı duydu. Bakışları hala inatçı ve huysuzdu ama Marina Tino’ya olan bakışlarında bir şeyin değiştiğini hissetti.

“İlki uyarı atışıydı, yoksa ıskalamayacağımı bilirsin Ortiz.”

Bakışları Tino’dan Marina’ya ve oradan Tino’nun birleştirdikleri ellerine kayarken Marina midesine güçlü bir darbe yemiş gibi hissetti. Kızın yüzüne şüphe ve şaşkınlık yayılırken “Bir misafir getirmişsiniz.” dedi.

Marina kendini burada fazlalık gibi hissederken elini usulca Tino’nun avucunun içinden kurtardı. Küçük kızı kurtarıp buradan hemen gitmek istiyordu bu yüzden Tino’nun ona dönen bakışlarını yok saydı.

“Cardea için, onu kurtarabilecek birini getirdik.”

Arcelio’nun konuşması ile kızın biçimli dudakları küçümser bir şekilde yukarı kalktı. “Onu sıradan bir şifacı iyileştiremez sadece...” Kızın yüzüne aniden bir şok ifadesi yayılırken gözleri şaşkınlıkla irileşti.

“...onu sadece bir denizkızı iyileştirebilir.”

Tahminini doğrulamak için hemen otomatik olarak Tino'ya baktı.

“Gerçekten mi ?”

Marina gerginlikle bakışlarını yere indirirken Arvilla’nın hem güzel hem de zeki olmasının verdiği kıskançlık ruhunda kol geziyordu. İkisinin de birbirine uyan sarı saçları, masallardan fırlamış gibi duran vücutları ve şuanda birbirine bakan gözleri ile Marina kendini aptal gibi hissediyordu ama bir yandan da bunları hissetmeye bile hakkının olmadığını biliyordu.Biraz sonra ondan küçük bir kızı iyileştirmesini bekleyecekler ve o da sadece daha önce bir kez yaptığı bir şeyi tekrardan sanki hep yaptığı bir şeymişçesine yapmak zorunda kalacaktı.

Marina’nın kalbi hem kıskançlık hem de panikle hızlıca çırpındı, biraz önce deli gibi kıskandığı kızın gözleri şimdi büyük bir umutla ona bakıyordu.

Bölüm : 11.05.2025 11:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...