

Görsel : Maryi
Bu hafta içindeki dördüncü bölümüm olabilir, beğenmeniz ve yorum yazmanız çok mutlu ediyor ✨️
Artık bir sonraki bölüm adlarından sıklıkla bahsedilen Reto ve Tiana'yı da görürüz ya da bambaşka birinin ağzından da bir bölüm yazabilirim.
Bu kişinin kim olacağı hakkında bir tahmin yürütmek isteyen olursa yorumlarda buluşalım ❤️
İyi okumalar.
Beğenip yorum yazarsanız çok mutlu olurum 🙏🏻😇
Marina dışarıdan gelen horoz ötüşü ile gözlerini tahta bir yatakta açtığında başında yoğun bir zonklama vardı.
Kendisini sanki bir aydır uyuyormuş da yeni uyanmış gibi hissetti. Eli başında yattığı yerden doğrulurken en son neler olduğunu hatırlamaya çalıştı ve anıları yapboz parçası gibi hemen birleşti.
Nerede olduğunu anlamak için etrafına merak ve şüpheyle baktı. Eski bir ahırdan hapishaneye çevrilmiş gibi duran, karşılıklı üçer üçer demir parmaklıkla ayrılan odalardan hücre yapılmış büyükçe bir tahta yapıdaydı. Kendisi dışındaki hücrelerde yatak olmadığından Marina kendi yatağının buraya onun için özel konduğunu düşündü. Hücrenin girişine de bir tepsi içinde bir bardak su ve bir kap sulu yemek bırakılmıştı.
Marina karnının guruldadığını hissederek tepsiye yöneldi ve tepsiyi alarak geri yatağa oturdu.
Yerlerde hep ot ve saman kalıntıları vardı. Pencereler yüksek çatılı yapıda en yukarıda yer alıyordu. İçeri sızan güneş ışığı yapıda yer yer bazı bölgeleri aydınlatmaya başlamıştı bile, Marina sabahın ilk saatleri olduğunu düşündü. Dışarıdan yavaş yavaş hareketleniyor gibi duran bir çarşıya ait insan sesleri gelmeye başlamıştı.
Marina yemeği bitirip tepsiyi geri eski yerine koyarken sakinliğine kendisi bile şaşırdı ama bir şekilde Tino’nun gelip onu burada bulacağını biliyordu. Belki tek endişesi kendisi gibi bayıltıldığını gördüğü Arvilla olabilirdi ama bir şekilde onun da iyi olduğunu hissedebiliyordu.
Marina bir süre daha dışarıdan gelen insan seslerini dinledi. Nerede olabileceğine dair bir fikri vardı. Kendisini tehlikede ya da güvensiz hissetmiyordu. Bu Tino’nun onun üzerinde bıraktığı bir etki miydi ? Ona güvendiği için mi yoksa Tino kendisine güvenmesini sağladığı için mi bu kadar rahattı ?
Dakikalar usul usul geçerken Marina ahırın büyük kapısının açılması ile irkildi. Kapı önce içeriyi büyük bir güneş ışığı ile doldururken hemen arkasından tanıdık simaları gün yüzüne çıkardı.
En önde kıvırcık saçları açık bırakılmış esmer tenli Luceria vardı, onun arkasında Arcelio, sonra Tino ve en arkada hiç tanımadığı otuzlarında gibi görünen bir başka kurt vardı.
Marina’nın yüzüne onları görmesi ile büyük bir gülümseme yayılırken Tino’nun kendisine bakarak göz kırpması ile de yanakları pembeleşti.
Luceria ise her zamanki panik ve aceleci tavrı ile koşarak Marina’nın olduğu hücrenin önündeki parmaklıklara gelmişti bile. Yüzünde üzgün ve endişeli bir ifade vardı.
“Marina iyisin değil mi ? Ben çok üzgünüm seni bir saniye bile yalnız bırakmamalıydım. Lütfen beni affet, gerçekten bilmiyordum. Benim yüzümden başına neler gelmiş, korsanların ne kadar zalim olduğunu en iyi biz biliriz. Lütfen beni affettiğini söyle...”
Luceria daha konuşmaya devam edecekken Marina araya girebilmeyi başardığı ilk fırsatı değerlendirdi.
“Tabi seni affediyorum Luceria. Senin hatan değildi ki, kaçmak benim tercihimdi. Kimse böyle olacağını bilemezdi.”
Luceria duygusal gözler ile hücreden içeriye uzanabildiği kadar Marina’yı kucakladı ve kafilenin en sonunda içeriye giren adam sıkkın bir ifade ile göz devirdi.
“Abartılı tepkilerini biraz sonraya sakla Luceria, nasıl olsa Tiana'nın bir sonraki emrine kadar buradasınız.”
Adam elindeki anahtar yığını ile Marina’nın tam karşısındaki üç hücrenin kapısını açtı.
Marina hafifçe kaşları çatılmış bir şekilde neler olduğunu anlamak için merakla Tino’ya baktı. Oysaki onu buradan çıkarmak için geldiklerini düşünmüştü, hep birlikte burada kalmak için değil.
Adam herkese hücrelere girmelerini işaret eden bir bakış attığında kimse zorluk çıkarmayarak girerken Marina daha da büyük bir meraka kapıldı. Tino en baştaki hücredeydi, onun yanındaki hemen Marina’nın tam karşısında yer alan hücreye Luceria girmiş, en sondaki hücreye ise Arcelio yerleşmişti.
Adam hücre kapılarını kilitleyip herkese son bir bakış attıktan sonra dışarı çıkar çıkmaz herkes bunu bekliyormuşçasına hücresinin önüne geldi.
Tino’nun telaşlı bakışları bir süre Marina’yı süzdü.
“İyi misin ?”
Marina bu aralar bu soruyu çok sık almaya başlamıştı. Olumlu anlamda kafa salladı, Tino’yu görmek birden kalbine ilkbaharı getirmişti.
“Sen iyi misin ? Neler oldu ? Arvilla’da iyi mi ?”
Tino kaşlarını muzipçe kaldırdı.
“Luceria ile bir dakika konuştun ve hemen ona benzemeye mi başladın ?”
Yan hücreden Luceria’nın homurdanması duyuldu.
“Kes sesini Tino, kızı neredeyse üç haftadır yollarda uyutmuşsunuz tabi merak edecek.”
“Üç haftadır uyuyor muyum ?”
En azından başındaki ağrının sebebi belli olmuştu. Lafa Arcelio girdi, mahcup ve üzgün duruyordu.
“Üzgünüm, bu benim hatam. Annem Cordis bir yumuşama gösterirse diye sürüye emir vermiş. Seni dışarıda yalnız bırakmamız gerekirdi.”
Marina Arcelio’nun tam bir centilmenlik taşıyan özrünü bakışları ile kabul etti.
“Yine de bozmayalım canım moralimizi.” Luceria gözlerini büyüterek Marina’ya bir sır verecekmiş gibi parmaklıklara dayandı. “Hem tüm yolu sen tek başına uyumamışsın ki...”
Tino Luceria’nın lafını kesti.
“Sakin devamını getireyim deme. Arcelio sustur şu sevgilini.”
Ciddi görünüyordu ama şakalaştıkları çok belliydi. Arcelio kenardan gülmek dışında müdahile etmedi ve Luceria devam etti.
“Sürü Tino’da bir hadise çıkarır diye tüm yol onu da unutmuş.” Luceria’nın dudaklarından şen bir kahkaha çıkarken Marina da kendisini gülerken buldu.
Tino’nun huysuz bakışları iki kız arasında gidip geldi ama bakışlarından onunda eğlendiği belli oluyordu.
Marina tekrardan içini saran kurtla Arvilla’yı sordu. O da mı Cardenas yerleşkesindeydi ? Cevabı Arcelio verdi.
“Siz uyurken Arvilla ve kardeşi gitti. Onları zaten yerleşkeye getiremezdik bu yüzden yolda gidecekleri yere en yakın güvenli bir yerde bizden ayrıldılar.” Arcelio şimdi hatırlamış gibi kaşlarını çattı. “Bir de gitmeden sana şunu dememi istedi. Ne zaman yardıma ihtiyacın olursa onu bulman gereken yeri biliyormuşsun.”
Marina hafifçe kafa salladı.
“Siz niye buradasınız peki ?”
Luceria sözü kimseye bırakmadı. Yanında bulunan hücredeki çocukları işaret etti.
“Biri abisi diğeri de annesi ile konuşarak seni buradan çıkarmak istedi ama baktık kimse seni çıkarmaya yanaşmıyor o zaman biz de içeri girelim en azından burada yalnız kalma dedik. Tiana’nın tüm dikkati senin üzerindeyken seni kaçırmak zor olacağından biz de sahte bir plan kurarak kendimizi de içeri attırdık. Reto ve Tiana göstermelik planımızı inandığından bir sorun çıkarmayalım diye de içerideyiz.”
Luceria çok önemsiz bir şeyden bahsedermişçesine omuzlarına indirdi kaldırdı.
“Keşke benim için bu kadar zahmete girmeseydiniz ben tekte kalırdım.”
“Onlara söyledim benim tek başıma girmem daha iyi olur siz dışarıda kalın diye ama...”
Luceria Tino’un sahte bir taklidi ile sözünü kesti.
“Bizde sana söyledik, Marina bizim enerjimize ihtiyaç duyacaktır. Ayrıca zaten kaç haftadır kim bilir ne halde yolculuk etmiş, beni görmek ona destek olacaktır.”
Tino bir kahkaha attı.
“Marina’yı yıllardır tanıyormuş gibi konuşuyorsun Luci. Oysa bu daha onu ikinci görüşün yoka yanılıyor muyum ?”
“Sen çok kötü birisin Ortiz, bu Marina’yı ikinci görüşüm olabilir ama kızlar arasında senin anlayamayacağın derin bağlar vardır.”
İkili şakalaşarak tartışmaya devam ederken Arcelio Marina’ya bakarak her zaman böyle didiştiklerini belli eden bir şekilde güldü.
“ Yanıma hoş geldin.”
Marina’da Arcelio’ya gülerek yanıt verdi.
“Hoş buldum.”
Tino ve Luceria bir süre daha laf dalaşına devam ederken Marina arada bakışları onu bulan ve rahatlatıcı bir şekilde gülümseyen çocuğun ve Luceria’nın ne yapmak istediğini anladı. İkilinin didişmesi gerçekten de Marina’yı kendi sorunlarını düşünmekten uzak tutuyordu.
Aradan birkaç saat daha geçerken ve bu sefer herkes sessizlik içinde demir parmaklıklara sırtını yaslamış halde dururken hapishanenin kapısı tekrardan açıldı.
Bu sefer en önde yine aynı suratsız kurt arkasında ise sarışın genç bir oğlanla, saçları yandan örgülü genç bir kız vardı.
Marina sarışın çocuğu hemen tanıdı. Spiro Ortiz. Tino’un kuzeniydi, onunla ormanda Tino’ların esiriyken tanışmıştı ama arkasındaki kızı ilk defa görüyordu. Yaşı Spiro’ya yakın ya da aynıydı. Küçük hokka bir burnu kendisine has hafif çekik güzel gözleri, iki yanında örgü yapılmış kahverengi saçları ve esmer bir teni vardı. Marina kimse hiçbir şey demese bile onun bir Cardenas olduğunu bilirdi ki kız konuştuğu zaman da kim olduğunu sesinden hemen çıkardı. Luceria’nın dükkanına gelen hırçın sesli Arcelio’nun kardeşi.
Dik bakışları ve asi suratı Tino’yu gördüğü andan itibaren değişerek daha sevimli ve cazibeli gözükmeye çalışan bir kızın halini aldı.
Tino’ya bakarak neredeyse kıkırdadı.
“Selam Tino.”
Tino abivari bir edayla selamı başıyla karşıladı. Yüzünde bir kardeşe gösterilecek türden bir sevgi ifadesi vardı.
Suratsız kurt, genç ikiliyi kız Tino’nun karşı hücresine Spiro’yu ise Marina’nın sağına gelecek şekilde boş hücrelere yerleştirdi ve o çıktıktan sonra yine konuşmaya başladılar.
Arcelio umutsuzca dramatik bir şekilde göz devirdi.
“Burada ne işiniz var Maryi ? Yarın Gün Şafağı Festivali var senin ona hazırlanıyor olman gerekirdi.”
Kız hırçın ve inatçı bir ifade ile kaşlarını kaldırdı.
“Siz burada hapse tıkılmışken dışarıda hiçbir şey olmamış gibi davranamazdım.”
Arcelio’nun kaşları çatıldı, sesinde bolca kinaye vardı.
“Biz mi yoksa özellikle ilgilendiğin biri mi ?”
Tino mahcupça bakışlarını yere indirdi ve Maryi ilgisinin bu kadar alenen ortalığa serilmesi ile öfkeden kıpkırmızı oldu.
“Sevgilin de elbisemdeki son rötuşları yapmak yerine kendini hapse attırmayı tercih etti, ona da böyle kızıyor musun ?”
“Aynı şey değil Maryi. Yarın başarısız olursan annemi ne kadar utandırırsın hiç düşündün mü ?”
Marina Arcelio’yu ilk defa bu kadar sinirlenmiş görüyordu ama yine de ne kadar sinirlenirse sinirlensin üzerinde kimsenin alamayacağı bir beyefendilik ve soğukkanlılık vardı.
Luceria Arcelio’nun yanına giderek parmaklıkların el verdiği şekilde elini onu sakinleştirmek için koluna koydu ve bu hareket Arcelio’nun gözlerini kapayarak derin bir nefes almasına sebep oldu.
Ortam bir anda buz kesmişti.
Spiro bir anda sanki bu atmosferi kendisi kırmak zorundaymış gibi hissetti. Galiba Ortiz olmak bunu gerektiriyordu.
“Denizkızı olduğunu bilmiyordum Marina, herhalde bilseydim ilk karşılaşmamızda kolumdaki sinek ısırıklarını iyileştirmeni isterdim.”
Spiro kendi şakasına beceriksizce güldü ve destek almak için hemen Tino’ya baktı. Kimsenin gülmemesi kendisini çekingen hissettirmişti.
Tino kuzenini bu buz kesen ortamda yalnız bırakmadı ve rahat bir şekilde tek omzunu parmaklıklara yaslayarak etkileyici bir şekilde genişçe güldü.
“Önce sıraya girmen gerekirdi çaylak, Cordis o sıra bunu öğrenseydi herhalde ondan bize sıra gelmezdi. Düşünsene önce eski yaralar, ağrıyan eklemler, mide problemleri...” Tino çapkınca göz kırparak Marina’ya baktı. “Söylesene Marina insanları gençleştirebiliyor musun ? Eğer böyle bir yeteneğin de varsa yaşlı zenginlerden büyük vurgun yapabiliriz.”
Ortam yumuşuyordu. Luceria’da usulca söze girdi.
“Bunun için sana milyonlar ödeyebilecek insanlar tanıyorum, üstelik cadı olmaman da bir avantaj olurdu.”
Maryi huysuzca söze girdi. Tino’nun Marina’ya göz kırpmasına çok bozulmuştu.
“Bence ona bir kez bakan bu işi yapamayacağını düşünüp giderdi. Bir denizkızından çok sokak çocuğuna benziyor.”
Bu sözle Luceria’nın suratı buruştu ve çabucak Marina’ya bir göz attı. Marina Maryi’nin dediğinden de beter göründüğünü düşündü.
Luceria önemsiz der gibi elini salladı ama yüzünde tam tersi bir ifade belirmişti.
Spiro mütevazilik gösterdi.
“Bence o kadar kötü görünmüyorsun. Bakışların ışık saçıyor.”
Maryi hıhladı, Tino ise kuzeninin iltifatına kaşları havada gülerek baktı.
Marina Spiro’ya teşekkür etti.
“Ama galiba Maryi haklı, pekte iyi gözükmüyorum.”
Tino Marina’yı baştan aşağı süzdü ve en son bakışlarını Spiro’ya çevirerek muzipçe güldü.
“Bence de ışık saçıyorsun, üstüne ne giydiğin çokta önemli değil.”
Marina hafifçe kızardığını hissetti, iltifatın Spiro’dan gelmesi ayrı Tino’dan gelmesi apayrıydı.
“Siz nasıl kendinizi içeri attırmayı becerdiniz ?”
Luceria’ya soruyu çekingen bir edayla özellikle Spiro’ya bakarak sordu.
“Aslında ben beklemek taraftarıydım. Reto ve Tiana nasıl olsa herkes için en iyi kararı verir diye düşünüyordum ama Maryi sizi kaçırmak için çok ısrar edince...”
Spiro Maryi’nin ters bakışları karşısında cümlesini değiştirdi.
“...öyle oldu işte. Tiana’da galiba dışarıda huzursuzluk çıkaracağımıza içeride uslu uslu oturmamızın daha iyi olacağına karar verdi.”
“Ne güzel işte uzun zamandır hep birlikte vakit geçirmemiştik, burası yeni buluşma mekanımız oldu.”
Luceria Tino’nun şakasına yüzünü buruşturdu.
Marina bu tuhaf ama sıcak grubu benimsediğini düşündü. Bazılarını ilk defa bazılarını ise daha ikinci görüşü olmasına rağmen yanlarında Marina’ya rahat gelen bir şeyler vardı. Çabasız ve zahmetsizce kendin olabilme imkanı...
Grup bir süre daha kendi arasında başka konulardan bahsedip gülüşerek vakit geçirirken Marina’da konuşmaya ara ara katılarak fakat sürekli gülerek onları dinledi.
Cardenas yerleşkesinin ahırdan bozma hapishanesi en neşeli öğle saatlerine geçiriyordu. Marina buranın özensizliğinden Cardenas’ların fazla tutsağının olmadığı kanaatine varmıştı. Raveneye evindeki bodrum katındaki zindan bile buradan daha korkunç ve yalnızlık kokuyordu.
Saat iyice ilerleyerek ikindi olduğunda hapishane kapısı tekrardan açıldı.
En önde yine aynı suratsız kurt arkasında ise Cordis vardı.
Cordis umutsuz ve bıkkın gözler ile hücrelerdeki tanıdığı çocuklara baktı.
“Tino ve Arcelio, Tiana ile Reto konuşmak için sizi bekliyor.” Marina hariç diğerlerine de yüzünde büyüklere özgü azarlama ifadesi ile baktı. “Diğerleri de artık evine gidebilir.”
Tino rahatça esnedi.
“Abimle konuşmaya bir şartla giderim. Marina’yı da buradan çıkarıp rahat bir yere yerleştirirseniz.”
Arcelio’da aynı şekilde olduğunu belli eden tarzda omuz silkti. Luceria kıvırcık saçlarının çevrelediği yüzünü sevgilisini döndü. Spiro Cordis’e karşı saygılı olan bakışlarını yere eğdi ve bir tek Maryi dik dik Marina’ya bakarak Cordis ile konuştu.
“Tino’nun da dediği gibi kızı buradan çıkarıp bizim evde bir odaya yerleştirelim. Kaçmasından endişe etme başında ben bekleyeceğim. En az senin kadar ondan nefret ettiğimi biliyorsun. Bir yere gitmesine asla izin vermem. Hem abimin hem de Tino’nun hayatını korsanlarla belaya sokmuş birini öylece bırakmam.”
Marina kızın ne yapmak istediğini görebiliyordu. Hem Tino’ya yaranmak hem de Cordis’i ikna etmek için zekice bir yöntemdi.
Cordis şüpheyle gruba bakarak kabul etti.
“Sana güveniyorum Maryi, eğer bir yere gitmeye kalkarsa sorumlusu sen olursun.”
Maryi göz devirdi.
“Merak etme, festivalden önce başımı annemle belaya sokacak bir şey yapmam.”
Marina’ya bu söylediği yalan gibi geldi. Maryi hırçın ve söz dinlememekte usta gibi gözüküyordu.
Cordis yanındaki kurda herkesin kilidini açmasını söylerken Marina bilinmezlik endişesi ile Tino’ya baktı. Maryi ile onun evinde yalnız kalma fikri onu germişti. Kız kötü biri değildi ancak Tino’ya olan hayranlığı da azımsanmayacak kadar çoktu.
Tino ile Marina’nın bakışları hapishaneden çıkmadan önce son bir kez buluşurken Tino güven verici bir şekilde gülümsedi ancak Marina Tino’dan ayrılacak olmanın verdiği huzursuzluk ile bu sefer pekte rahatlamadı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.15k Okunma |
1.51k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |