27. Bölüm

23.Bölüm : Savaşın Ayak Sesleri

giz_ece
giz_ece

 

 

Görsel :Ginger

 

Görsel : Kiara

 

 

Görsel : Sigvard

 

Görsel : Ralf

 

Görsel : Roy

 

 

Herkese iyi okumalar, umarım severek okursunuz.

 

Yorum ve beğenilerinizi bekliyorum ❤️✨️

 

 

 

Ginger...

 

7 Hafta Önce... (Ginger ve Marina karşılaşmasından önce)

 

Gemi dalgaların arasında batıp çıkarak ilerlerken Ginger sudan nefret ettiğini düşündü.

Cadıların asıl ateşten nefret ettiği söylense de bu bütünüyle yalandı. Ginger kendini bildi bileli ateş dostu su ise düşmanıydı.

Fırtınalı gece de geminin batma ihtimali bile tüylerini diken diken yaptı. Yüzme bilmezdi, Ginger bu gemideki Raveneye tayfası gibi değildi, kendisini asla bir korsan olarak görmüyordu.

Geminin her çalkalanışında midesi ağzına gelerek kamarasından dışarı çıktı. Denizde olmaktan ve annesinin peşinden bir kurt yerleşkesine sürüklenmekten nefret ediyordu.

Durmadan sallanan gemide ayakta durmakta zorlanarak güverteye çıktı. Temiz deniz havası yüzüne çarptığında bir anlık da olsa iyi hissetti. Ay gökte en tepedeki yerini almıştı. Üzerlerindeki yağmur bulutları üstlerine hala yağmur damlalarını salmamıştı ama onların yerine rüzgar aman vermeden gemiyi çalkalıyordu.

Ginger tüm hoşnutsuzluğu ile güvertede en uca doğru ilerlerken yolda onu gören tayfanın aşağılık böceklermişçesine kaçışmasından memnun oldu. Etrafına korku salmayı seviyordu. O güçlü ve eşsizdi. Tabi bir de annesi ve Sigvard’ı alaşağı ederse karşısında kimse duramazdı.

Annesini düşünmesi ile Ginger’ın içine tarifsiz bir öfke doldu. Kendinden başkasını düşünmeyen bencil bir kadını yenmek ve hayatı için intikam almak istiyordu.

Ve belki de babası için...

Ginger zihnini bu konudan uzaklaştırdı, eğer annesi ve Sigvard’ı yenecekse onlardan daha zeki ve acımasız olmak zorundaydı. Planı şuanda pekte başarılı bir şekilde ilerlemiyordu.

Bazı korsanlar ile gizlice temas kurmuştu, olası bir savaşta Sigvard’a karşı onu destekleyeceklerdi ama Ginger bunun yeterli gelmeyeceğini biliyordu. Ayrıca korsanların dönek ve güvenilmez olduğunun da farkındaydı.

Ginger hırsla iç çekti. Yanında Sigvard’ın tayfasından yine gizlice temas kurduğu Sigvard’dan hoşnutsuz başa Rex’in geçmesini isteyen kişiler de vardı ama Ginger annesi Sigvard’ın yanındayken sadece kas gücü ile bu savaşı kazanamayacağının farkındaydı.

Annesi kovulmadan önce eski yüksek meclis cadı konseyindendi. Ginger bunu hiçbir zaman hazmedememişti. Annesi gibi kötülük kokan ve bencil birinin daha adil dünya için savaşması imkansızdı.

Ginger aklına gelen annesinin kovulduğu gün attığı canhıraş çığlığı hatırlayarak biraz da olsa keyiflendi. Cadı konseyi gerektiği durumlarda yeni bedenlere geçerek yüzyıllar boyunca yaşayabilirdi. Ginger annesine ağır gelenin cadı konseyinden atılmak değilde bu gücü kaybetmek olduğunu biliyordu.

Kiara’da artık her normal insan gibi yaşlanıyordu. Ginger ne zaman kadının gözlerinin yanında oluşan kırışıklıkları görse keyiften kahkaha atmak istiyordu.

Gemi suların arasında sert bir şekilde gömülüp çıkarken Ginger içinden lanet okudu. Bu lanet gemide olmak ve Sigvard’ın zaten denizlerde olan gücüne güç katarak kurtlar ile anlaşarak karada da güçlenecek olması ile ilgiliydi, ağzında zehir gibi bir tat bıraktı.

İçinde öfkesi tekrar kabardı. Cadı konseyine gidip onlara katılmak istediğini söylediğinde ve onu reddettiklerini olduğu gibi her şeyi yakıp yıkmak istiyordu.

Konsey baş cadısı Ginger’ın elini avucuna alıp baktığında onlara katılamayacağını söylemişti. Ginger’ın içinde gittikçe büyüyen bir karanlık vardı ve öfkesi kötülüğe gebeydi.

Ginger o zaman çok sinirlenmişti ama belki de konsey üyesi haklıydı çünkü o zamandan itibaren de güçlerini bir kez olsun iyilik için kullanmamıştı.

Ginger içindeki öfkeye tutundu, öfkesinin ateşini harlamasını ve içindeki karanlığı beslemesini seviyordu.

Plan yapmasının gerekliliği ile bakışlarını hırsla koyu siyah denize çevirirken önce rüzgarın ona getirdiği parfüm ve sonra duyduğu adım sesleri ile karanlığı içini sardı.

Yüzünü annesine dönmeye tenezzül etmedi.

Kadın üstten bakışları ile güvertede Ginger’ın yanında durdu. Kızını aratmayan kızıl saçları, bir yılanı andıran ama etkileyici yeşil gözleri, uzun boyu ve hafif balık etiyle seksi ve cazibeliydi.

Ginger kabullenmek istemese de kilo haricinde annesine benzerdi. Aynı kızıl saçlar, dik bakışlar ve kendi güzelliğinin farkında olan her seksi kadının şehvet ve baştan çıkarıcılığı.

Ginger annesine bakmasa da ondan yayılan hoşnutluk hissi ile meraka kapıldı ama bunu dışarı belli etmeyecek kadar da kibirli ve burnu havadaydı.

“Ne güzel bir gece değil mi ?”

Ginger anlamsız bakışlar ile yağmur bulutlarının toplandığı ve kuvvetli rüzgârın hakim olduğu geceye baktı.

“Bu gece kaderimizin değiştiği gün, bu dünyada bizden daha güçlü kimse kalmadı.”

Sesi çok memnun ve çıkarcıydı.

Ginger içine düşen kurtla ne demek istediğini merak etti. Annesi bu kadar keyifli ise kesin Ginger’in hoşuna gitmeyecek bir şey olmuştu.

“Cadı konseyi var. Bizden daha güçlüler.”

Kiara geceyi hoş bir kahkaha ile şenlendirdi.

“Artık yok.”

Ginger manasız savaşını sonlandırıp Kiara’ya döndü. Kaşları çatılmıştı.

“Ne demek artık yok ?”

Kadın şuh bir edayla yüzünde zafer gülümsemesi ile elindeki minik kağıdı salladı.

“Biraz önce Sigvard’ın kuzgunlarından biri bana önemli bir haber getirdi.”

Ginger annesinin elinde salladığı kağıdı çekip alma isteğini zorlukla bastırdı.

“Neymiş ?” Bakışları ukalaydı. Cadı konseyi güçlü ve görünüşte olması da ruhça çokça yaşlıydı.

“Cadı konseyinin yaşlı orospuları iki gün önce ölmüşler.” Tekrar kahkaha attı. “Sigvard onları öldürmeyi başarmış.”

Ginger karnına güçlü bir tekme yemiş gibi hissetti ama dışarıdan sadece gözlerinin içindeki alevler parladı.

“Bu imkansız. Sigvard’ın gücü onlara yetmez.”

Kiara tehlikeli ve kendini beğenmiş bakışlar ile gülümsedi.

“Hayır Ginger, Sigvard onların karşısına savaşma isteği ile çıksaydı öldüremezdi. O daha zekice ve sinsi bir plan ile düşmanlarımızı yok etti. Bu dünyada artık karşımızda kimse durmaz, en güçlü cadı benim.”

Sesinde huşu vardı.

Ginger koca bir çığlık ile her şeyi yakmak istedi. Cadı konseyinin hayatı umurunda değildi. Asıl önemsediği onların da ölmesi ile gerçekten de annesinin önünde duracak kimsenin kalmayışıydı.

Cadı konseyi aptalca olsa da daha adil ve barışın hakim olduğu bir dünyaya inanırdı. Ölmüşlerse ne korsanların ne de kurtların çekineceği kimse kalmazdı. Ginger’ın hatırladığı kadarı ile de Rex’in babası ve Ortiz’lerden başlayarak Cardenas'lara kadar uzanan savaşı da onlar bitirmişti. Rex’in babasının tıkıldığı hapishaneyi de konsey büyüsü korurdu.

Kiara’nın yüzüne sahte bir sevecenlik yayılırken Ginger’ın yanağında uzun ve boyalı tırnağını gezdirdi.

“Sevgili kızım, sana bu dünya ile ilgili bir ders vermem gerekecek gibi. Savaşlar her zaman apaçık bir şekilde verilmez ve her zaman dost bildiklerin gerçek dostun değildir.”

Ginger’in parmakları annesinin eli yüzünde dolaşırken sıkıca güverte korkuluğunu kavradı.

“Sigvard o yaşlı kaltaklara yardım muhtaç bir adam kılığında gitti, dostları gibi gizlendi ve vakti gelince de yemeklerine zehir koyarak canlarını aldı.”

Ginger annesi ve Sigvard’a karşı kazanması gereken savaşın zorluğu ile hırslandı ama kabul etmesi gerekiyordu ki planları zekiceydi.

Kiara’nın yüzüne saniyelik bir hışım ve hoşnutsuzluk yayıldı ama çok kısa sürdü.

“Sadece Sigvard hapishaneye saldırdığında o salak abisini öldürememiş, lanet olasıca kaçmayı başarmış.”

Rex’in babası yaşıyordu ama Ginger tekrar düşününce bunun işine yarayacak bir bilgi olmadığına karar verdi. Adamı tanımıyordu ama bir kurt sürüsüne saldırıp herkesi katlettikten sonra bir şey olmayacağını düşünecek kadar aptaldı.

Ortiz’ler bunu yanına bırakmamışlardı. Ginger, Sigvard’in abisini neden ortadan kaldırmak istediğini anlıyordu. Eğer cadı konseyi ortada yoksa hapishaneyi koruyan bir büyü de yoktu, kuzgunlar heran Sigvard yerine abisini donanmaların başında görmek isteyebilirdi.

Ginger bir yandan da bu bilginin onun da işine geldiğini görebiliyordu. Onun da istediği Sigvard yerine başa Rex’in gelmesi ve annesinin ekstra gücü olan Sigvard’ın da ortadan kalkmasıydı. Rex’in babasının bir anda ortaya çıkması onun da planlarını alaşağı ederdi.

“Sigvard’ın cadı konseyini öldürdüğü ortaya çıkınca ortalık karışacak.”

Kiara yüzünde sinsi ve hesapçı bir ifade ile kızına yapmacık bir şekilde gülümsedi.

“Merak etme Ginger, bu ortaya çıkmayacak.” Kiara’nın bakışları uzakta ortaya çıkan karaya ve kayalıkların üzerinde terk edilmiş gibi duran kaleye çevrildi. “Gelmişiz bile.”

Kiara uzun siyah elbisesinin eteklerini savurarak ortadan kaybolduktan sonra Ginger içinde yanan öfke ve hırs ateşi ile kendisini sakinleştirmeye çalıştı. Rex her zaman ona fazla fevri ve öfkeli hareket ettiğini söylerdi.

Gerçi Ginger’ın şuan öfkelenmek için haklı sebepleri vardı. Annesi ve Sigvard’ın tüm planları tıkırında ilerlerken onun ise tek yapabildiği beceriksiz korsanlar ile görüşmeler yapmaktı.

Ginger sakinleştiremediği öfkesi ile fevri bir şekilde Rex’in odasına doğru ilerledi. Şuanda bu kadar öfkeli olmasa başkalarının onları birlikte görmemesi gerektiğine dikkat ederdi.

Kamaranın önüne geldiğinde kapıyı öfkeyle açtı ve bir hışımla geri sertçe kapattı.

Rex çalışma masasındaydı. Kızıl saçlı cadıyı kamarasında görmesi ile hafifçe alaycı bir şekilde kaşlarını yukarı kaldırdı. Yüzüne serseri gülümsemesi yayıldı ama Ginger şuanda onun kadar sakin değildi.

“Sigvard’ın şuan bizimle bu gemide olmak yerine nerede olduğunu biliyor musun ?”

Rex’in kaşları çatıldı ama yüzündeki rahat umursamaz ifade bozulmadı.

“Sen düşünmek için hiç zahmet etme ben nerede olduğunu söyleyeyim.” Ginger öfkeyle Rex’in üzerine yürüdü. “Kendisi önce cadı konseyini öldürmüş sonra da abisini öldürmek için hapishane basmış.”

Rex’in sırtı arkaya yaslı bacaklarını öne uzatmış duruşu bozulmadı ama Ginger yüzünde bir şeylerin değiştiğini fark etti ancak çocuğun babası konusundaki tutumunu düşünecek kadar ince düşünceli biri değildi.

“Emin misin ?”

Ginger dik dik öfkeyle Rex’e baktı.

“Senin yerine kendime daha akıllı bir müttefik bulmalıydım.”

Rex rahatça esnedi ve dipsiz bir kuyu gibi siyah gözbebekleri ile alaycı ve küstahça Ginger’ı süzdü.

“Benden daha akıllısını bulabilseydin burada olmayacağını ikimiz de biliyoruz Ginger.” Bir adımla aralarındaki kısa mesafeyi kapattı. “Merak etme, en az senin kadar bende amcamı ölü görmek istiyorum ve bunu birlikte başaracağız.”

Ginger hala bakışları ile Rex’i aşağılarken çocuk yüzüne yayılan serseri bir gülümseme ile Ginger’ı belinden tutarak sertçe kendine çekti.

Bedenleri çarpışırken Ginger öfkesinin uçarak yerini şehvete bıraktığını hissetti. Bir elini Rex’in kaslı göğsüne diğerini de boynuna sararken Rex hızlı bir hareket ile kızı kucağına alarak yatağa ilerledi.

Ginger bacakları Rex’e sarılı boynunda Rex’in dudakları varken vücudunun ateşler içinde yandığını hissetti. İkisi de kıyafetlerinden çabucak kurtulurken geceleri ateşli ve şehvet doluydu.

 

~~~

 

Ginger iki gündür bu lanet kurt yerleşkesinde olmaktan nefret etmişti. Eski, terk edilmiş bir kaledeydiler. Havası ağır ve rutubetliydi. Eşyaların üzerine kurtlara has iğrenç bir koku sinmişti. Burada oldukları kısa sürede güneş bir gün bile yüzünü göstermemişti.

Ginger, üst tarafı çatlamış büyük boy aynasında son bir kez kendisine bakarken yüzünden memnuniyetsizlik akıyordu.

Lockwood’lar bugüne özel diğer sürü alfalarını da yerleşkelerine çağırmıştı. Ginger ne olduğunu bilmese de bir şeylerin döndüğünün farkındaydı. Onların bu eski kaleye ulaşmalarından kısa bir süre sonra Sigvard’da yerleşkeye ayak basmıştı. Keyifliydi ve o günden itibaren de Ralf Lockwood ile kapılı kapılar ardından durmadan bir şeyler konuşmuşlardı.

Ginger boynundaki aile yadigarı kolyesini düzeltti. Üzerinde diğerleri üstünde korkutucu bir etki bırakmasını umduğu kan kırmızı bir elbise vardı.

Kalenin diğer ucundan müzik sesi yükselirken Ginger bu gece neler olacağını görmek için zaten geç kaldığı etkinliğe yani kalenin bahçesine doğru ilerledi.

Kalenin bahçesi de kale gibi küçük ve bakımsızdı. Yuvarlak masaların etrafına birçok sandalye konarak oturma düzeni sağlanmıştı. Masalarda pek yemek olduğu söylenemezdi, Lockwood’lar bugünlerde yiyecek bir şeyler bulmak konusunda zorlanıyor gibiydi. Diğer sürülerin alfaları çoktan gelerek yerlerini almıştı. Sağ tarafta küçük bir orkestra davullarını çalıyor, kalenin denize bakan duvarının altında ise daha büyük ve herkesi tam görebilecek bir masada Sigvard, Kiara, Roy ve Ralf Locwood oturuyordu.

Sigvard her zamanki gibiydi. Kulaklarının altında uzun siyah saçları ve ince uzun ama kaslı vücudu ile Rex’i andırıyordu. Kiara ise bugün daha müstehcen ve göz alıcı bir şekilde giyinerek yeşillere bürünmüştü. Elbisesi hem gücünü hem de tüm kıvrımlarını göz önüne seriyordu.

Ginger sakin ama kendinden emin adımlar ile sol taraftaki sur duvarının altında nispeten daha karanlıkta ama her şeyi gören bir yere geçti.

Roy ve Ralf’ın ise kardeş olduklarını belli eden hiçbir ortak özellikleri yoktu. Roy’un yuvarlak yüzünü çevreleyen kumral dalgalı saçları, daha yumuşak ve vurdumduymaz ifadesi Ralf’ın ise keskin çene hattı, siyah düz saçları ve keskin bakışları vardı.

Ginger Lockwood’lara karşı özel bir garez beslemiyordu ama Sigvard ile ortak oluşları onları kara listeye almasına yetmişti.

Ginger bir süre tiksinti bile masada oynaşan annesi ve Sigvard’ı izledikten sonra bakışlarını davet edilmeye değer görülen diğer alfalara çevirdi ama öfkesi tekrardan kaynamaya başlamıştı.

Aslında tüm sorunlarını çözebilecek gibi duran tek bir şey daha vardı ki bunun olması için her şeyi de yapardı.

Sigvard’ı alaşağı edebileceği, annesinin öfkeden çıldıracağı bir varis...

Sigvard’ın çocuğu.

Ginger adamın çocuğunun olmadığını biliyordu ve ona çok saçma gelen bir şekilde neden bu kadar çocuk istediğini de bilmiyordu ama eğer böyle bir şey mümkün olsaydı bu çocuk ile Sigvard’a şantaj yapabilir ve annesinin öfkeden kuduruşuna şahit olabilirdi. Ginger zeki bir kadındı, Sigvard ve annesini bir arada tutan şeyin bir yandan da Kiara’nın büyü gücü olduğunu görebiliyordu.

Ginger asla gerçekleşmeyecek bir plan yapmanın saçmalığından sıyrılarak tekrardan etrafa baktı. Rex’de onun gibi karşı duvardan etrafa bakınıyordu. Rex’in birkaç masa önünde nispeten daha küçük bir masada beyaz saçlı, hokka burunlu, düşük rütbeli soğuk bir cadı yanında solgun, sarı saçlı ve heran hastalıktan bayılacakmış gibi duran bir kızın kulağına bir şeyler fısıldıyordu.

Ginger kaleye ilk geldiğinde ne kendinden aşağıda olan bu cadıyla ne de yanındaki solgun kızla tanışma zahmetine bile girmemişti ama isimlerinin Saija ve Marissa olduğunu öğrenmişti.

Ginger sıkıntı ile derin bir nefes aldı, ortamdaki gerilimi hissedebiliyordu. Bu gece bir şeyler olacaktı ve bunun için çokta beklemesini gerek kalmadı. Ralf Locwood ayağa kalkarak herkesin susmasına sebep oldu.

“Bugün buradaki davetime gelen herkese çok teşekkür ederim. Öncelikle sizi daha iyi şartlarda ağırlamak isterdim ama durumun aciliyeti göz önüne alındığında bunu çokta umursamayacağınızı düşündüm.”

Ginger Ralf politika yapmayı biliyor diye düşündü. Alfalar kafa karışıklığı ile acil durumun ne olduğunu düşünüyordu.

“Sigvard’dan aldığım habere göre beş gün önce cadı konseyi öldürülerek, hapishaneye saldırılmış.”

Bahçeyi bir uğultu kapladı. Bu büyük bir olaydı. Cadı konseyi tarafsızlığın ve adaletin temsiliydi.

Alfalar bunun imkansızlığını tartışırken aralarından daha gür sesli birinin sesi yükseldi.

“Böyle bir konuda sana inanmamız için bize kanıt göstermen lazım Ralf.”

Ralf küçük bir kafa hareketi ile yanındaki kurda işaret verdi ve kurtta kenarda duran çuvalı alarak içindekileri yere döktü.

Dört tane kesik baş...

Ginger oynan oyunun heyecanına kendini kaptırmıştı. Ralf ve Sigvard’ın bu danışıklı dövüşü nereye bağlayacağını merak ediyordu.

Konsey üyelerinin kesik başları ortamı biranda soğutarak herkesi sessizliğe gömdü.

Bu sefer Sigvard ayağa kalktı.

“Maalesef ki cadıları bu halde bulan bendim ve bu korkunç cinayetlerin işlenme sebebini biliyorum. Bu cinayetler daha büyük bir cinayetin işlenebilmesi için planlandı. Abimi öldürebilmek için...”

Ginger kahkaha atma isteğini bastırdı. Ralf konuşmaya devam etti.

“Cadı konseyi adalet demektir, daha iyi bir dünya demektir. İntikam için böyle korkunç bir şekilde öldürülmeleri kabul edilemez.”

Alfaların hak veren öfkeli sesleri yükseldi.

“Ortiz’lerin ve tabi ki yandaşları Cardenas’ların aradan kaç yıl geçen bir savaşı sürdürme çabaları yanlarına kalamaz.”

İşte Ginger bunu beklemiyordu. Her şeyi Ortiz’lerin üstüne mi atmayı seçmişlerdi ? Gerçi mantıksız da değildi. Ortiz’lerin ailelerinin intikamını almak için mantıklı sebepleri vardı.

Ralf devam etti.

“Her zaman bizden daha iyi şartlarda yaşayan, en güvenli en bereketli arazilere sahip olan, kendini beğenmiş ve tehlike saçan bu sürüler ivedilikle ortadan kaldırılmalı.”

Alfaların çoğu ağzından köpükler saçarak destek verdi.

“Bugün cadı konseyini öldüren yarın sizin topraklarınızı ele geçirmek istemez mi sanıyorsunuz ? Bu saatten itibaren yapmamız gereken tüm güçlerimiz ile toplanarak onları ortadan kaldırmak için savaşmak olmalı.”

Ginger alfaların tepkilerine baktı. Bazıları güçlü tepkiler ile hak verircesine yumruklarını sıkarken bazıları sessizliğe bürünmüştü.

“Şimdi size soruyorum ? Bu savaşta yanımda mısınız ?”

Şiddetli savaş çığlıkları yayılırken başlarını önüne eğenler de oldu.

Ralf teşekkür edercesine başını önüne eğdi.

“Bu savaşı kazanabilmemiz için elimde çok güçlü bir kozum var. Kardeşim Roy bu gece onu buraya getirmek için yola çıkacak.”

Roy fazla içki içmekten sarhoş gibi duruyordu ama küçük bir reverans yapmayı başardı.

Ralf eli ile solgun kızı gösterdi.

“Marissa’ya da burada herkesin içinde teşekkür etmek istiyorum. Bana başarıya giden yolu açtığı ve bu savaşı kazanabileceğime inandırdığı için.”

Ginger küçümser gözler ile kızı süzdü ve dönen oyun karşısında tebessüm etmek dışında bir şey yapmadı.

Savaşın ayak sesleri yaklaşıyordu.

Ginger tekrar plan yapmak ve kendine yeni müttefikler bulmak zorundaydı.

Belki Ortiz ve Cardenas’lara giderdi. Sigvard, annesi ve Ralf bir takımdaysa kendisinin de onların tam karşısında yer alması mantıklı olurdu ancak Rex’in babası iki sürüye de ciddi zararlar vermişken onu yanlarında istemeyebilirlerdi.

Ginger tekrardan plan kurarak zihni yoğun bir şekilde odasına yöneldi. Bu yeni gelişme büyük olaydı.

 

 

Bölümü nasıl buldunuz ? İlk defa başkasının ağzından bir bölüm okuduk.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 25.05.2025 17:49 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...