28. Bölüm

24.Bölüm : Konsey

giz_ece
giz_ece

 

İyi okumalar ✨️❤️

 

 

Marina yanında Maryi ve suratsız gardiyan ile Cardenas hapishanesinden yerleşkenin merkez noktasında bulunan Cardenas’ların evine gitti. Ev yanındaki diğer zarif ve şık yapılardan farklı değildi. İki katlı, bej renginde, duvarlarına çiçekler işlenmiş büyük pencereli ferah bir evdi.

Gardiyan evin kapısında kalarak içeri girmedi. Marina ise kendini Maryi’nin yönlendirmesi ile ikinci kattaki büyük, çoğunlukla açık mavi tonların hakim olduğu bir odada buldu.

Odanın ortasına tahta şık bir yatak, sağ taraftaki camın önüne iki sandalye ve bir küçük masa sol tarafa ise banyo için bir küvet konmuştu. Yatağın tam karşısındaki duvarın önünde küçük bir kitaplık vardı.

Marina kendisini gergin hissederek camın önündeki sandalyelerden birine oturdu. Maryi uzakta kollarını kavuşturmuş dik dik Marina’yı izliyordu.

Marina korkmadığını biliyordu. Cardenas yerleşkesi neşeli ve dostane gözüküyordu. Hatta burada huzur içinde bir ömür yaşanabilecek kadar zarif ve ferahtı. Marina merakla dudağını kemirdi. Acaba Ocnus’un gelecekteki yerleşkesi de bu kadar neşeli ve dostane miydi ?

Derin bir nefes vererek rüzgardan açılmış kalın perdelerin ardındaki meydana baktı. Yavaş yavaş aheste adımlar ile yürüyen bir kalabalık alışveriş yapıyor, sohbet ediyor ve gülüşüyordu.

Marina Fenris’lerin de eğlendiği zamanları hatırladı. Marissa ile uzaktan eğlenceyi izlemek bile bazen onu keyiflendirirdi. Marissa çekingen ve aşk dolu gözler ile Fenris’i izlerken Fenris’in kaçamak bakışlarının da arada onu bulması umut verici ve keyifliydi.

“Aç mısın ?”

Marina daldığı düşüncelerden Maryi’nin aksi sesi ile ayrıldı.

Sabah yediği yemek tok kalmasına yetmişti.

“Değilim, sorduğun için teşekkür ederim.”

Maryi huysuzca kıpırdandı. Düşünceli görünmek onu endişelendirmişti.

“Önemsediğimden sormadım, yanlış bir fikre kapılma.”

Marina iyi niyetinden sorduğunu biliyordu ama daha fazla üstelemeyerek sessiz kalmayı tercih etti.

Maryi dik bakışları altında Marina’nın karşısına yatağa oturdu.

“İstediğin bir şey olursa söyle, konsey bir karara varana dek senin başına beklemek mecburiyetindeyim ne yazık ki.”

Marina merakla parmaklarını birbirine geçirdi. Lockwood’ların konsey toplantısı olmazdı. Kararları Vanko tek başına verirdi.

“Kararları alfa tek başına vermiyor mu ?”

Maryi üsten bir bakış attı, dudaklarında kibirli bir gülümseme oluşmuştu.

“Tabi ki hayır, bu çok ilkelce olurdu. Annem kararları diğer konsey yetkilileri ile birlikte veriyor ama bu sefer galiba konsey de Reto ve Tino’da olur.”

Marina hafifçe kafa salladı. Konseyde Tino’nun da olacak olması onu rahatlatıyordu.

“Arcelio’da konseyde mi ?”

Maryi suratını astı.

“Evet, abim de konseyde. Bir sonraki alfa olması beklendiği için işler nasıl yürür öğrenmesi gerekiyor.”

Marina Maryi’nin bu duruma bozulduğunu hissetti.

“Peki sen ? Sen de konseye katılamaz mısın ?”

“Yarinki festival iyi geçerse katılmak için bir şansım olur. Festivalin en başarılı gençlerini diplomaside gelişmeleri için konseye alıyorlar.”

Marina Maryi’yi izlerken kızın yarın başarısız olmaktan korktuğunu görebiliyordu.

“Yarın ne yapman gerekiyor ki ?”

Maryi konuşkan havasını bozarak tekrardan dik dik baktı.

“Sana ne ki ? Buna da mı burnunu sokup Tino'yu etkilemeye çalışacaksın ?”

Maryi öfke ile mırıldandı.

“Sanki başıma Arvilla yetmiyormuş gibi bir de sen çıktın.”

Marina kızın öfkesine karşı kendisini “Tino ile aramızda bir şey yok.” derken buldu.

Maryi üstten bir ifade ile inanmaz bir şekilde dudak büktü.

“Sana oradan aptal gibi mi gözüküyorum ? Tino’nun sana nasıl baktığını görebiliyorum denizkızı.” Omuzlarını dikleştirdi. “Ama merak etme, bir gün benim de büyüdüğümü fark edip bana da aynı şekilde bakacak.”

Marina sessiz kalmayı tercih etti, kendisi burada olmasa bile Tino’un Maryi’yi kardeşten öte göreceğini düşünmüyordu ama düşüncelerini karşısındaki hırçın kızla paylaşmak kulağa güvenli gelmedi.

Odanın kapısı iki sefer tıklatılırken Marina ve Maryi eş zamanlı olarak kapıya döndü ve kapıda sarışın bukleli genç görüldü.

Maryi Spiro’ya bakarak göz devirdi ve geri önüne döndü, Spiro ise Marina’ya başı ile çekingen bir selam vererek içeri girerken Maryi’nin yani başında durarak yatağa yaslandı.

“Ne o ? Seni bekçi olarak Tino mu gönderdi ?”

Spiro Maryi gibi ona üstten bezgin bir bakış attı ama yakın arkadaş oldukları dışarıdan bakan biri için bile belli oluyordu.

“Tino söylemedi. Ben bakmaya geldim.”

Maryi sevimsizce yüzünü buruşturdu.

“Merak etmeyin yemiyorum denizkızınızı.”

Spiro’nun yüzüne önce Maryi’yi sinir etmekten hoşlanan bir gülümseme yayıldı ama hemen sonrasında ciddileşti.

“Merak etme Tino onu göndermenin bir yolunu ne yapar eder bulur.” Bakışları hemen Marina’yı bularak ondan sanki yabancı biriymiş gibi bahsettiği için özür diledi.

Marina hafifçe omuz silkerek önemli olmadığını belli etti. Tino’nun elinden geleni ardına koymayacağını biliyordu.

“Keşke konseye gidebilsek. En azından kimin hangi kararı verdiğini öğrenirdik.”

Bir an Maryi’nin bakışları parladı.

“Dinleyebileceğimizi biliyorsun.”

Spiro’nun eli tereddütle saçlarının arasına daldı.

“Bu hiç doğru olmaz. Konseyi gizlice dinleyemeyiz.”

Maryi heyecanla yatakta kıpırdandı.

“Sanki daha önce yapmadığımız şey.”

“Reto öğrenirse büyük hayal kırıklığına uğrar, ayrıca senin de burada Marina ile kalman gerek.”

Maryi’nin yüzüne büyük bir hayal kırıklığı yayılırken öfke ile Marina’ya baktı.

“Acaba Luceria’yı çağırsak senin yerine Marina ile burada kalır mı ?”

Spiro’nun tereddüdünün yerini merak alıyordu.

“Ona güvenemem, gizlice deniz kızını buradan kaçırmaya bile çalışabilir. O zaman anneme ne derim.”

Spiro yüzünü buruşturdu.

“Abartma istersen. Luceria senin başını derde sokacağını bile bile böyle bir şey yapmaz.”

Maryi bunun farkında olduğunu belli eden bir huysuzlukla omuz silkti ve tekrardan gözlerinin içi parladı.

“O zaman bizimle gelsin. Onu da yanımızda götürelim.”

Marina konuşmanın kendisine de sıçraması ile ürktü ama bir yandan da konseyi ve oradaki konuşmayı merak ediyordu. Bir de Tino’yu...

“Eğer yakalanırsak...”

Maryi Spiro’nun endişeli dolu sözlerini yarıda kesti.

“Bizimle sorun çıkarmadan gelirsin değil mi ? Hem de hayatında ilk kez bir kurt konseyi görmüş olursun.”

Marina olumlu anlamda kafa salladı. İçini bir heyecan kaplamıştı.

Spiro ve Maryi kapıdaki nöbetçinin dikkatini nasıl dağıtarak konsey binasına gideceklerini tartışırlarken Marina ayağa kalkarak camın önüne gitti.

Biraz sonra hem bir konsey hemde Tino’yu görecek olmanın heyecanı ile eli pencerenin pervazına konmuş saksıya uzandı. İçindeki çiçek kurumaya yüz tutmuştu. Marina bir gözü sokakta ahenkle yürüyen kurtlarda diğer eli çiçeğin yapraklarındayken içinde kıpırdanan okyanus dalgaları ile hem daha önce hiç hissetmediği bir enerji hem de güç ile doldu.

Bu daha önce hiç yaşamadığı ve hissetmediği bir şeydi, tıpkı yaşama enerjisindekine benziyordu ama Marina oradaki suyun gücüne iki defada olduğu gibi hep gözlerini kapayıp kendini dalgalara bırakarak gitmişti. Marina neden böyle hissettiğine anlam veremeyerek bakışlarını enerjinin en yoğun yer olduğu ellerine çevirdiğinde suyun gücünün elinden önündeki çiçeğe aktığını gördü.

Panikle elini saksıdan çekerken içinde hissettiği güçte onunla birlikte yok oldu ama saksıdaki kırmızı çiçeğin yaprakları sağlıklı bir şekilde parlıyordu.

Marina telaşla arkasını dönerek yaptığını gören var mı diye hala tartışan ikiliye baktı ama biraz önce Marina’nın ne yaptığını fark etmişe benzemiyorlardı.

Marina biraz rahatlayarak fark ettirmeden çiçeği perdenin arkasına itti ve biraz önce kalktığı yere geri oturdu.

Daha önce böyle bir şey asla başına gelmemişti. Kalbi korku ve panikle hızlıca atarken bunu biran önce Tino’ya anlatarak fikrini almak istediğini fark etti. Tino bu yaşadığı duruma mantıklı bir açıklama getirebilecek, getiremezse bile onu rahatlatabilecek tek kişiydi.

Marina panikle atan kalbini sakinleştirmeye çalışırken birden Maryi’nin üstüne attığı pelerin ile sıçradı.

Maryi onun korkusuna suratını buruşturdu.

“Haydi acele et, konsey çoktan başlamıştır. Onu üstüne giy. Spiro gardiyanımızın dikkatini dağıtırken bizde gizlice sıvışacağız.”

Marina siyah pelerini üzerine geçirirken Spiro ve Maryi son bir kez bakıştıktan sonra Spiro odadan çıktı.

Marina kafası karma karışık halde şuanda konseye bile gidip gitmek istemediğini kestiremiyordu. Biraz önce yaşam verdiği çiçek perdenin arkasında saklanırken kendisi de okyanusun derin dalgaları arasında balıklarla birlikte yüzerek saklanmak istiyordu.

Denizkızları suyun gücü ile iyileştirirlerdi ama Rae öğretilerinde hiçbir zaman biraz önceki gibi bir şey öğretmemişti. Rae suyun gücünün kadim ve kontrol edilemez olduğunu söylerdi. Deniz kızları ancak ve ancak sadece bu gücün zerresine ulaşabilir ve bu bile evreni derinden etkilerdi.

Rae suyun gücünden ve kadim öğretilerden korkardı, kontrol edilemez güç yanında her zaman dehşet ve deliliği de beraberinde getirirdi.

Marina Maryi’nin peşi sıra evde ilerleyerek şuanlık gardiyanın olmadığı kapıdan çıkarken ürperdi. Yaşam enerjisindeki sonsuz güç bilindik ve her denizkızına bahşedilmiş bir özellikti ama biraz önce yaptığı kontrolsüz ve bilinmedikti.

Maryi acele etmesi için ters bakışları ile onu iğnelerken Marina adımlarını hızlandırdı. Kalabalığın arasında bileği Maryi’nin güçlü avucunun içinde çekiştirilerek bir sağa bir sola yönlendirildikten sonra yerleşkenin doğusunda düzenli çemberi bozan yuvarlak konsey binası görüldü.

Bina diğer yapıların yanında zarafetten uzak ve ruhsuzdu. Kerpiçten yapılmış, griye boyanmış büyük yarım ay şeklindeki kapısı haricinde penceresi olmayan sıkıcı bir yerdi.

Maryi konsey binasının sıkıcılığı ile Marina’ya bakarak güldü.

“Annem burası etkileyici bir yer olsaydı herkes gelmek isterdi der, ama şimdiki hali ile gerçekten ilgilenenler hariç kimse adım atmak istemiyor.”

Maryi kaçma ihtimali ile Marina’nın sıkıca tuttuğu bileği ile ana kapı yerine binanın arka tarafına dolandı. Burada bu saatte hiç kimse yoktu.

Maryi yine de dikkatli bir şekilde etrafı gözetledikten sonra binanın arka tarafına yığılmış bir yığın tahtayı dikkatli bir şekilde oynatarak kenara çekti ve ortaya konsey binasının altına doğru bir kişinin ancak dört ayağı üzerinde yürüyebileceği bir tünel çıktı.

“İçeri girdiğimizde tek kelime bile etme.”

Maryi etrafa şüpheci bakışlar atarken köşeyi koşarak Spiro döndü. Yüzü koşmaktan kızarmıştı.

“Geç kaldın. Çoktan başladılar.”

Spiro hafifçe omuz silkerek Maryi’ye tünele girmesini işaret etti ve önde Maryi arkasında Marina ve en sonda Spiro olmak üzere sırayla dizleri üstünde tünelde emeklediler.

Marina zaten yaptığı uzun yolculuklar sonucu pekte temiz olduğunu söyleyemezdi ama hiçbir zaman da böyle kirlenmemişti. Toprak tünelde ilerlerken saçlarının dibine toprağın dolduğunu hissediyordu.

Birkaç dakika sessizlik içinde tünelde ilerledikten sonra daha geniş yuvarlak daire şeklindeki bir meydana çıktılar. Dar tünelden buranın tek farkı bir baş mesafesi kadar daha yüksek ve daha geniş olmasıydı.

Meydanın tam ortasına kadar emekledikten sonra Maryi durup arkasını döndü ve işaret parmağını dudağına götürdü.

Marina nefesini tuttu ve tam üstünden sert bir adım sesi duydu. Biri yürüyerek odanın bir ucundan bir ucuna geçti ve hem sert hem de otoriter bir kadın sesi yumuşak ezgiler ile konuştu.

“Sende izin verirsen Reto bundan sonra sırayla söz alalım. Böyle tartışarak bir yere varamayacağız.”

Sesinin tonu Tino’ya benzeyen bir başka ses onayladı.

“Sen nasıl istersen Tiana. Bence de böylesi daha işlevsel olur.”

Tiana tekrardan bir alfaya yakışır şekilde güçlü bir ses tonu ile konuştu.

“Söze bu taraftan başlayalım ve denizkızının kalıp kalmayacağına karar verelim.”

Ekleme ihtiyacı duymuş gibi devam etti.

“Ve de lütfen her sözü bölme Tino, sıra sana da gelecek.”

Marina kurt konseyinin altında heyecanla nefesini tuttu.

 

Bölüm : 03.06.2025 17:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...