29. Bölüm

25. Bölüm: Kuruyan Çiçekler ve Fikirler

giz_ece
giz_ece

Herkese iyi bayramlar ve iyi okumalar ✨️

Umarım severek okuduğunuz bir bölüm olur 🥰

 

 

Marina ilk önce bir kıpırdanma sonrasında ise hafif bir öksürük ile yumuşak ve aksanlı bir sesin konuşmasını işitti.

“Öncelikle bugün burada toplanan herkese geldikleri için teşekkürler.” Ağdalı ve yavaş bir konuşmaydı. “Biraz da önce de konuştuğumuz gibi öncelikle şu noktaya dikkat çekmek isterim. Elimizde kıymetli bir hazine var ve biz bu hazineyi kıymetli bir şekilde koruyup kollamalıyız. Biz Cardenas...”duraksadı ve Marina adamın Tino ile abisine baktığını düşündü.

“...Ve Ortiz sürüleri olarak denizkızını hem de vahşice yakalanmayan bir denizkızını denize geri götürmek büyük hata olur. Burada ona müthiş imkanlar sunabiliriz. Cardenas’lar incelikten ve zarafetten anlar. Bizimle burada içinde korku olmayan bir hayat...”

Tino ukala bir tavırla adamın sözünü kesti.

“Korku olmadan ? Hem de onu burada zorla tutmak isterken.” Gülüşü alaycıydı.

Marina adamı görmese bile kızarıp bozardığını hissetti ve hemen Tiana’nın güçlü sesi tekrardan duyuldu.

“Tino ! Bir daha uyarmayacağım.”

Tino cevap vermezken adam tekrardan yavaş ve aksanlı konuşmasına devam etti.

“Kısaca demem o ki yerleşkede bir denizkızı bulunması herkesin yararına olur. Dinlediğiniz için teşekkürler.” Son sözleri biraz kinayeliydi.

Sözü Tiana devraldı.

“Sözlerin için teşekkürler Elnus. Şimdi de seni dinlemek isteriz Raya ?”

Yumuşak ve sevecen bir kadın sesi yukarıdaki odadan Marina’ların olduğu solucan deliğine ulaştı. Marina bu dar ve sıkışık yerde ruhunun sıkılmaya başladığını ve su ihtiyacının arttığını hissediyordu.

“Öncelikle herkese merhaba, ben de neredeyse Elnus ile aynı fikirdeyim sonuçta deniz kızına kötü davranacak ya da ona eziyet edecek değiliz. Arada sırada başımıza bir hastalık ya da kaza geldiğinde yerleşkede bir denizkızının olduğunu bilmek eminim ki hepimizi rahatlatır. Çocuklarımız için de daha güvenli yarınlar düşünürüz.”

“Teşekkürler Raya. Gavi, devam edebilirsin.”

Sert ve donuk bir erkek sesiydi.

“Açıkçası bu konudan o kadar da emin değilim. Yerleşke kurtlar haricindeki herkese kapalı bir alan, bir denizkızının aramızda yaşaması bize fazladan maliyete sebep olacaktır. Ayrıca diğer sürüler bu konu da ne düşünür bilemiyorum.” Duraksadı. “Ama tabi ki Elnus ve Raya’nın da söylediği gibi bize faydaları da bulunacaktır. Şuanda net bir şey söylemek istemiyorum Tiana, bu kadar.”

“Fikirlerin için sana teşekkür ederim. Elinor söz sende.”

İnce bir kadın sesi duyuldu.

“Açıkçası bu konunun fazla uzadığını düşünüyorum. Yerleşkede bir denizkızının olması sürülerimiz için büyük avantaj, üstelik şu insan kızın ölü kardeşini bile iyileştirebildiğini söylüyorsunuz. Bu kadar yetenekli bir denizkızını serbest bırakmak yapacağımız en büyük aptallık olur. Onu burada ve hatta kapısında gardiyan olan bir odada hapis olarak tutmamız gerek.”

“Sana da teşekkürler Elinor, lütfen devam et Cordis.”

Marina yerin altında iki büklüm durmaktan rahatsız bir şekilde kaşlarını çattı. Kaderini ondan habersiz tayin etmeye çalışan bu insanlar onun da duyguları ve hisleri olan biri olduğu gerçeğini tamamen göz ardı ediyor gibiydi.

Cordis konuşmaya başladığında Marina çatılı kaşları ile sakinleşmeye çalışıyordu.

“Öncelikle konsey üyelerini selamlar, alfalara saygılarımı sunar ve bugün burada toplanış sebebimiz olan denizkızı ile ilgili fikrimi belirtmekten onur duyarım.”

Konseyde verilen selamın alındığı kısa bir süre oldu.

“Kızın kalıp kalmaması ile ilgili fikrime gelirsek ben de kızın kalması ile ilgili fikre katılıyorum ama Elinor’un izleyeceği gibi bir yol ile değil. Kız burada kalmalı ve ihtiyaç olduğunda bize yardım etmeli ama bu demek değildir ki onu insanlık dışı şartlarda tutsak edelim. Burada da bizimle kalmaktan mutlu olacağı koşulları ona sağlayabiliriz.”

İlk konuşan adam söze atlayarak kendi dediklerinin de tamamen bu yönde olduğunu söyledi ve Cordis devam etti. Bundan sonraki cümleleri tamamen Tino’ya özeldi.

“Burada da ilgi duyduğu insanlar olduğu belli, bizimle mutsuz olması için bir sebep göremiyorum.” Yaşlı adam duraksadı ve tekrar konuştuğunda sesi duygu yüklüydü.

“Tino... Biliyorum eski konuları açmanın sırası değil ama baban savaşta yaralandığında ya da korsan baskınında annen...” Cümlesinin devamını getirmek istemeyerek değiştirdi. “... eğer yakınlarda bir denizkızı olsaydı şuan hayatta olabilirlerdi. Sadece tek bir kız bile böyle bir mucizeye sebep olabiliyorken onu bırakmamız saçmalık olur. O savaşta kaç kişi öldü. Çocuklarımız, arkadaşlarımız, kardeşlerimiz... Burada olan hiç kimse bir daha acı bir kayıp yaşamak istemiyor. Zaten üzerimizde bir sürü mezarın ağırlığı varken birkaçını daha yüklenmek herkese zor geliyor. Sende bizi anla evlat. Baban ve anneni düşün, senin kayıpların bazılarımızdan daha da büyük oldu.”

Ortama bir sessizlik çöktü. Marina’nın kalbi Tino için sızladı.

Tiana konuştuğunda bu sefer sesinde az da olsa duyguya dair tınılar da vardı.

“Teşekkür ederiz Cordis, Tino.”

Tino konuştuğunda sesi yine ışıl ışıldı ama Marina oradaki acıyı anladı. Tüm vurdumduymazlığı şuan onu terk etmiş gibiydi ama yine de rahat, içten ve samimiydi.

“Sonunda söz bana geldiğine ve ailemden de bahsedildiğine göre size atladığınız büyük bir şeyi söylemek istiyorum. Siz şuan burada ne konuştuğumuzun farkına mısınız ?”

Duraksadı. Sesi acımasız ve alaycıydı.

“Siz bizi korsanlar ile karıştırdınız herhalde. Çünkü ancak onlar insanları rızası dışında esir olarak tutar, eziyet eder ve hatta öldürür. Annem...”

Tino bu sefer istemsiz olarak duraksadı ve Marina orada olmak ona sarılmak istedi.

“... eğer yaşasaydı ve şimdi burada olsaydı bu konuştuklarımızın büyük bir saçmalık olduğunu söylerdi. Hakkında denizkızı diye konuştuğunuz kızın da bir ismi, ailesi ve yaşamı var. Annem bunu asla unutmazdı. Beni de bunu unutmayacak şekilde yetiştirdi. Eğer burada birisini isteği dışında zorla tutmaktan bahsediyorsanız babamı da hiç anlamamışsınız demektir. Evet belki babam yanında bir denizkızı olsaydı ölmezdi hatta belki Arcelio’nun babası da ölmezdi. Ne fark eder ki ? Babam onuru ve gururu için yaşardı. Öleceğini de bilse asla masum birini zorla esir ederek onurunu ayaklar altına almazdı. Burada arkasından konuştuğumuz masum ve size hiçbir zararı dokunmamış bir kız. Eğer onu tutsak olarak yerleşkede tutalım diyorsanız siz bilirsiniz ama o zaman bana bizi korsanlardan ayıran şeyin ne olduğunu da lütfen söyleyin. Masum birini zorla tutarken bizi denizlerde daha fazlasını avlamaktan ne alıkoyacak ?”

Sessizlik birkaç dakika ortamı kapladı ve Tiana sesinde gurur dolu bir tınıyla devam etti.

“Arcelio, söz sende.”

Arcelio kesin ve kararlı bir şekilde kısa konuştu.

“Tino’nun söylediklerinin arkasındayım. Biz korsan değiliz, birilerini zorla alıkoymayız.”

Yine sesi Tino’ya benzeyen ve Marina’nın Reto olduğunu düşündüğü kişi söz aldı.

“Ben fikrimi oylamada belirteceğim Tiana, istersen oylamaya geçelim.”

“Nasıl istersen. Herkes için uygunsa oylamayı başlatıyorum. Bu sefer de bu taraftan devam edelim. Reto ne diyorsun ? Kız kalsın mı gitsin mi ?”

Ortam çok sessizdi, Marina nefes almaya bile çekindi.

“Kardeşime katılıyorum. Kızı burada tutamayız, biz korsan ya da avcı değiliz. Yerleşkeme yakın olan yerlerdeki avcıları yakalayıp öldürtürken onlardan biri olmayacağım. Babamdan sonra alfa olduğumda onun izinden gideceğime dair kendime söz verdim ve bu sözü de son nefesime kadar tutacağım, bu yüzden kararım kızın gitmesi yönünde.”

“Teşekkürler Reto. Arcelio ve Tino'ya fikrini sormama bile gerek yok aslında ama Arcelio ?”

İkisinin de cevapları kısa ve netti. Tiana devam etti.

“Teşekkürler. Cordis ?”

Marina merakla nefesini tuttu. Tino Cordis’e değer veriyordu.

“Bence kalmalı Tiana. Tino’nun sözleri ne kadar etkileyici de olsa sevdiklerimin hayatta kalması benim için her şeyden önemli.”

Marina Cordis’in aksi yönde oy vereceğini düşündüğünden hayal kırıklığına uğradı.

“Elinor ?”

İnce sesli kadın, yanındaki sert sesli adam ve diğer kadın da kalması yönünde oy verince Marina panikle dudağını kemirdi. Eğer son kişi de kalmalı derse burada tutsak olacaktı.

Aksanlı adam tekrardan söz aldı.

“Tekrardan düşününce genç adamın sözleri çok etkileyici ve vurucuydu. Gençler haklılar, biz korsan değiliz ve kimseyi zorla alıkoyamayız bu yüzden denizkızının da yerleşkemizde yeri yok. Cardenas’lar her zaman zarafet ve incelikten yanadır, kız gitmeli.”

Marina sessiz bir nefes verdi. Beraberlik sağlanmış son oy Tiana’ya kalmıştı.

Marina merakla Maryi’ye baktı ve kızla göz göze geldi. Onunda yüzünde annesinin ne karar vereceğini bilemez bir ifade vardı ve hemen bakışlarını kaçırdı.

Tiana söze her zamanki güçlü ve vakur sesi ile başladı.

“Dörde dört beraberlik sağlandığına göre son sözü söylemek de bana düşüyor herhalde. İtiraf etmem gerek ki buraya gelene kadar aklımda kızın bizimle kalması fikri vardı. Adamlarımı ve Cordis’i en başından itibaren bu yüzden görevlendirdim ama şuanda açıkçası farklı düşünüyorum. Yerleşkede bir denizkızının olması çok avantajlı da olsa Tino haklı. Masum birini zorla alıkoyamayız. Biz Cardenas’lar olarak her zaman doğrunun ve adaletin yanında olduk. Bu bazen sürümüzün çıkarları ile çatışsa bile doğru bildiğimizden ayrılmayız. Her zaman sürümüzün ahlakı ve adaleti hakkında konuştuktan sonra o aşağılık korsanlar gibi hareket etmek bize yakışmaz. Benimde kararım konseyin diğer yarısı ile aynı, kız gitmeli.”

Marina sevinmesi gerektiğini biliyordu ama nedense içini buruk bir neşe kapladı. Gidiyordu. Mgelika’yı bulmaya, Marissa’yı aramaya ve daha yapılacak nice zorluğa...

“Bu günlük konseyi burada sonlandırıyorum. Herkese katılımı için teşekkür ederim. Gidebilirsiniz.”

Yavaş yavaş konsey odasını terk eden adım sesleri duyulurken Tiana tekrar konuştu.

“Tino biliyorsun ki yarın Cardenas’lar için önemli bir gün, festivalimiz var. Eminim yola çıkmak için sabırsızlanacaksın ama yarın üç oğlumu da burada yanımda görmek isterim. O yüzden senden denizkızını festival sonrası götürmeni rica edeceğim, tabi yolculuk için gereken ekibi de sağlamak koşulu ile. “

Tiana gerçekten de Tino ve Reto’yu da çocuğu gibi görüyordu. Marina kalbinin ısındığını hissetti, Tino’nun burada geniş bir çevresi ve hayatı vardı. O gittikten bir süre sonra belki ismini bile hatırlamazdı.

Maryi’nin kendisini dürtmesi ile Marina’da düşüncelerinden sıyrılıp emekleyerek Spiro’nun peşine takıldı. Olabildiğince sessiz ve yavaş bir şekilde tünelde yine aynı şekilde dizlerinin üzerinde üstleri başları toz toprak içinde ilerlediler.

Dışarı çıktıklarında Maryi vakit kaybetmeden tahtaları geri eski yerine çekti ve hızla Spiro’ya veda bile etmeden Marina’yı da bileğinden yakalayarak eve doğru koşmaya başladı.

Bu sefer yol Marina’ya geldiklerinden daha kısa görünmüştü. Marina geri eve nasıl gireceklerini merakla düşünürken Maryi çok rahat bir şekilde ana kapıya ve hala orada boş bir evi beklediğinden habersiz gardiyana yöneldi.

Gardiyanın somurtkan yüzü onları görünce daha da asıldı.

“Bunun için ceza alabilirsin Maryi, kızı kaçırmışsın.”

Maryi dudak büktü. Küçük suratında bilmiş bir ifade vardı.

“Ama almayacağım çünkü kimseye söylemeyeceksin.” Omuzlarını silkti. “Yoksa annem de evi beklemen gerekirken buradan uzaklaştığını ve onu yalnız bıraktığını öğrenir.”

Gardiyanın suratı iyice sirke satarken Maryi devam etti.

“O yüzden sen kimseye bir şey söylemeyeceksin aynı şekilde bende. Şimdi çekil önümüzden de daha fazla oyalanmayalım.”

Gardiyan dik bakışlar altında ayaklarını sürüyerek kapıyı açtı ve Maryi çabucak peşinde Marina ile eve daldı.

Evin büyük holünden hızlıca yukarı çıktılar ve Maryi Marina’yı kaldığı odaya adeta tepiştirdi.

Marina itilip kakılmış halde kendini tekrardan mavi odada bulurken bakışları istemsizce perdenin arkasına ittiği saksının olduğu yöne gitti ve kalp atışları hızlandı.

“Maryi, Marina sonunda gelebildiniz.”

Marina bakışlarını kendi düşüncelerinin yoğunluğundan ilk anda göremediği Luceria’ya çevirdi.

Luceria yatağa oturmuş yüzünde sorgulayıcı ve çok bilmiş bir ifade ile onlara bakıyordu.

Maryi bir adım öne çıkarak yüzüne tatlı bir tebessüm kondurdu.

“Luci, senin burada ne işin var ? Ne zaman geldin ?”

“Hiç boşuna şirinlik yapayım deme, beni kandıramazsın. Marina ile birlikte konseye gittiniz değil mi ? Ahh ! Ya yakalansaydınız. Ben buraya Marina’ya banyo için su getirmeye gelmemiş olsaydım büyük ihtimalle aşağıdaki gardiyanınıza yakalamış olurdunuz zaten. Ben girerken o da yukarı çıkmak üzereydi. Marina’yı buradan kaçırmaya çalışıyor gibi görünürdün Maryi, üstelik bir de Tiana gizlice konseyi dinlediğinizi öğrenseydi !”

Luceria Maryi’nin araya girmesine izin vermedi.

“Ama neyse ki bunu sadece ben fark ettim ve bunun hakkında saatlerce nutuk atmayacağım. Konseyde ne oldu ? Ne dediler ? Kim neye oy verdi ? Elinor büyük ihtimalle kalması yönünde oy vermiştir, Reto hangi tarafta oy kullandı ?”

Marina’nın yüzüne bir gülümseme yayıldı. Luceria hızlı konuşması ve neşesi ile aklını dağıtmaya yetmişti.

Maryi’de büyük bir zevkle yatağın ucuna otururken Luceria eliyle ayakta kalan Marina’yı da yanlarına çağırdı ve Marina’da yatağın diğer bir köşesine oturmuş oldu.

“Dörde beş gitmeli oyu çıktı. Reto ve annem gitmesi yönünde oy kullandı.”

“Gerçekten mi ? Belki Reto’dan beklerdim ama Tiana...”

Luceria’nın sesi şaşkındı.

Maryi gözlerinden kalp çıkarabilecek bir hayranlıkla Tino’dan bahsetmeye başladı. Marina’yı hala görmezden geliyordu.

“Ama Tino’yu görmeliydin. O kadar etkileyici ve vurucu konuştu ki orada olsam kesin kollarımı boynuna dolar ve onu öpmeden yapamazdım.”

Luceria çaktırmadan Marina’ya bakarak yarım yamalak beceriksizce gülümsedi.

“Tehlikeli sularda yüzüyorsun Maryi, Tino seni kardeşi olarak görüyor.”

“Ve ben de sana daha önce de söyledim Luci, benim zaten bir tane abim var başkasını da istemiyorum.”

Luceria konuyu değiştirmek istercesine elini salladı.

“Peki diğerleri ne söyledi ? Hangi yönde oy kullandı ?”

Marina içinde Maryi’ye karşı kıskançlık hissetmiyordu. Genç kız Tino’ya hayran gibiydi ve Marina Tino’yu tanıdığı için bunun çok normal olabileceğini anlıyordu. İlk başta kıskandığı sadece Arvilla olmuş gibiydi.

Maryi kısa bir somurtmadan sonra heyecanla anlatmaya devam etti.

“Elnus gitmesi yönünde oy kullandı ve tabi Cordis de kalması.”

Luceria’nın şaşkınlıkla gözleri büyüdü.

“Tabi Elnus her zaman zarafetten ve incelikten yana olduğu için gitmesi yönünde oy vermiş olabilir.”

Luceria ve Maryi kendi aralarında özel bir şakaya gülüşür gibi gülüştü ve Luceria sonrasında sıkıntı ile devam etti.

“Ama Cordis’in oyu Tino’yu üzmüş olmalı.”

Luceria’nın bakışları Marina’yı bulurken Marina bakışlarını kaçırdı. Kendisi yüzünden Tino ve Cordis’in arası açılmış gibi hissediyordu.

Luceria konuyu toplayarak ayağa kalktı.

“Neyse ne, oylar böyleyse diğer üç oyu da tahmin edebiliyorum zaten. Maryi yarın festival var o yüzden sen odana git dinlen. Marina sen de senin için hazırladığım banyoya gir ve temizlen. Ne yaptınız siz çamur banyosu filan mı ? Üstünüz başınız toprak içinde.”

Luceria kendi kendine konuşmaya devam ederek küvetin yanına gitti ve parmağını içine sokarak suyun sıcaklığına baktı.

Yüzünü geri onlara döndüğünde kaşları çatılıydı.

“Bak su soğumuş işte. Ben yenisini ısıtmaya mutfağa iniyorum. Maryi git dinlen. Marina sen de burada beni bekle, gelirken birkaç parça yiyecek de getiririm.”

Maryi huysuzca itiraz etti.

“Onu burada tek başına bırakamam. Kaçma ihtimali var.”

Luceria genç kızı dikkate almadı.

“Kaçsın daha iyi işte, Tino onu özel olarak bırakmak zorunda kalmaz. Konsey de gitsin demiş zaten şuanda kaçması hepimizin işine gelir.”

Sanki gerçekten kaçacağını düşünür gibi Maryi’nin gözleri ışıldadı ve Luceria göz devirerek devam etti.

“Ayrıca buradan nasıl kaçacak ki kanat takıp uçmadıkça ya da bizim bilmediğimiz bir kurt özelliği yoksa buradan inemez, aşağı katta ben olacağım giriş kapısında da gardiyan var zaten. Git dinlen Maryi, ya da belki öncesinde sen de temizlen.”

Maryi söylenenleri takmayarak odadan çıktı ve Luceria bu sefer de Marina’ya dönerek konuşmaya devam etti.

“Sen de ben gelene kadar dinlen istersen. Hemen dönerim ama suyun ısınması biraz zaman alabilir. İstersen biraz uyu hem dinlenirsin.”

Marina minnettarca gülümsedi.

“Teşekkür ederim Luceria. Belki dediğin gibi biraz uyurum.”

Luceria gülümseyerek odadan ayrıldı ve Marina aklında uyku düşüncesi bile olmayarak pencereye giderek saksıyı eline aldı. Elinde saksı yatağa geri oturduğunda kalbi boğuluyormuş gibi çırpınıyordu. Kırmızı çiçek kurumuş ve hatta kurumakla da kalmayarak tamamen çürümüştü. Toprağın içinde daha önce orada olmayan solucanlar kol geziyordu.

Marina midesinin bulandığını hissederek saksıyı çabucak eski yerine koydu. Tüm benliği ile şuanda suya dönmek evinde gibi hissetmek istiyordu. Gözü küvete giderken Luceria’ya yalan söylediği için de vicdan azabı çekti. Açıkçası suyun sıcaklığı hiçte önemli değildi.

Kalbi korkunun prangasında atarken nefes alma ihtiyacı ile pencereye yöneldi ve pencereyi çift taraflı olarak açarken karşısında eli havada, camın ani açılışıyla kıvrak bir manevra ile kenara çekilmiş Tino’yu gördü. Pencerenin hemen altındaki çıkıntı da yerden oldukça yüksekte dağınık sarı saçları ve çapkın gülümsemesi ile duruyordu.

“Ben ruh eşiyiz diye buna derim. Geldiğimi hissettin değil mi ?”

Marina kalbine baharın geldiğini hissetti. İçi derin bir ferahlama ve neşe ile dolarken yüzüne ışıl ışıl Tino’ya özel bir gülümseme yayıldı.

“İyi ki geldin.”

Tino’nun kaşları oyunbaz bir hareketle havalanırken muzipçe güldü ama bu gülüşünde bile can yakan her şey vardı.

“Beni içeriye almayacak mısın ?”

Marina bir adım geri çekilerek Tino’un içeri girmesine izin verdi.

Tino kısaca odayı inceledikten sonra Marina’ya dönerken onun bir sıkıntısının olduğunu anladığı yüzünden belli oluyordu.

Gözlerine incelikle işlenmiş bir endişe ve kaygı yerleşmişti.

“Konsey kararı gitmen yönünde oldu fakat seni ancak yarın ki festivalden sonra götürebilirim ama sorunun bu değil, değil mi ?”

Marina ilk kez bakışlarını birinden kaçırmak istemedi. Tino bir derdi olduğunu sadece ona bakarak bile anlayabiliyordu.

“Bugün bir şey yaptım.”

Tino ilgiyle devamını bekledi ama Marina ne kadar anlatmak istese de hissettiği dehşet ile sadece gözlerini kapayabildi. Diğer kurtardığını zannettiği kişiler de böyle olmazdı değil mi ? Bir anda çürüyerek can vermezlerdi.

Marina gözlerini aralamaya bile gerek duymadan Tino’nun güçlü kollarını bedeninde hissetti ve okyanusla bahar kokusu burnuna ulaştığında artık suya girme ihtiyacı hissetmediğini biliyordu.

Kendisi de kollarını Tino’nun beline sararken kısa bir süre pislik içinde olmasından utandı ama bu çok kısa bir andı. Marina Tino'nun bunu önemsemeyeceğini biliyordu.

 

Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum. Herkese tekrardan iyi bayramlar ✨️❤️

 

 

 

Bölüm : 06.06.2025 12:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...