
İyi okumalar ✨️
Marina sabah güneşi üstüne vurduğunda gözlerini açtı. Dışarıdan heyecanlı bir kalabalığın durmadan değişen sesi yükseliyordu.
Yatakta doğrulurken gözleri küvete kaydı ve dün gecenin anıları canlı bir şekilde zihninde canlandı. Uzun bir süre suyun içinde zihninde düşünceler ile kaldıktan sonra uykusu gelerek yatağa geçmişti.
Sersem bir şekilde ayaklarını yatağın kenarından sarkıtırken usul bir şekilde kapının açılması ile bakışlarını o tarafa çevirdi. Luceria sessiz bir şekilde içeriye girmeye çalışırken bakışları buluştu ve Luceria’nın yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı.
“Uyanmışsın, çok güzel. Tiana seni kahvaltıya bekliyor.”
Marina istemsiz olarak yüzünü buruşturdu. Tiana’nın dikkatli bakışları altında yemek yeme fikri korkutucuydu, Luceria’da bunu fark etmiş gibi yumuşak bir tonda hemen ilave etti.
“Kahvaltıda Tino ve Arcelio’da olacak, seni tek hissettirmezler.”
Marina’nın midesi bulandı. Tino'yu hem delicesine görmek hem de ondan kaçmak istiyordu. Kalbi sızladı.
“Gitmesem olmaz mı ?”
Luceria’nın yüzüne anlayışlı bir gülümseme yayıldı.
“Gitsen daha iyi olur, ama gitmek istemezsen de senin için bir yalan söyleyebilirim.”
Marina bulanan midesi ve ağrıyan başı ile kafasını önce yere eğdi sonra da ağlamak üzere gibi olan gözlerle Luceria’ya baktı.
“Tino’dan ayrılmak istemiyorum.”
Luceria yüzünde derin bir şefkatle Marina’nın yanına gelerek yanına oturdu.
“Burada bizimle kalabilirsin. Yerleşke kurtlar haricindeki herkese kapalıdır ama seni zaten istiyorlar. Burada hep birlikte yaşarız.” Luceria hayal kurmanın güzelliği ile gülümsedi. “Ya da Ortiz yerleşkesine gidersiniz. Ehh, orası buradan daha küçük ama güzeldir.”
Marina’nın ruhu acı ile kıvrandı.
“Kalamam.”
Neredeyse fısıldamıştı. Luceria hayallerden sıyrıldı ve eski anlayışlı haline döndü.
“Tabi, sonuçta senin de dönmeni bekleyen birileri var. Buraya ait değilsin, sudan bu kadar uzakta yapamazsın.”
Marina Lockwood yerleşkesine ait olup olmadığını düşündü. Orada onu bekleyen birileri var mıydı ? Kız kardeşlerinin olmadığını biliyordu, ama ya Lockwood’lar ? Onu buraya gönderdikten sonra dönmesini isterler miydi ? Marina nereye ait hissettiğini düşündü. Kalbi cevabı biliyordu ama onu dinlemedi.
“Onu görürsem kalmaya karar veririm ama benim gitmem lazım.”
Luceria sıkıntıyla dudağını ısırdı.
“Eğer gerçekten birlikte olmak isterseniz Tino seni görmeye gelir, olmaz mı?”
Marina yalan söylemek istemedi ama şuanda Luceria’ya başından geçenleri de anlatamazdı. O yıllar sonraya sürülerinin düşman olduğu bir geleceğe aitti.
“Reto dün gece benimle konuşmaya geldi.”
Marina devamını getirmeden Luceria’nın gözleri büyüdü ve yüzüne konuyu anladığını belli eden bir ifade yayıldı.
“Ahh ! Marina...” Luceria'nın ağzından çıkan ilk kelimeler bunlardı. “Belki de haklısın, sen kalamıyorsun Tino gelemiyor, en doğrusu belki de şuandan itibaren araya mesafe koymaktır.” Luceria kederli bir şekilde gülümsedi ve Marina’nın ellerini sıkıca tuttu. “Ya da kalan vaktinizi dolu dolu geçirmek.”
Marina kafasını iki yana salladı.
“Onu görürsem ve daha fazla vakit geçirirsek ayrılamam.” Gözlerine tekrardan yaşlar doldu ve kendini çok kötü hissetti. Oysa ki daha öncelikli meseleleri olmalıydı ? Marissa, bir sonraki döngü, neden burada oldukları gibi.
Luceria cesaret vermek istercesine Marina’nın ellerini daha kuvvetli tuttu.
“O zaman planımız festival boyunca seni Tino’dan uzak tutmak.” Luceria duraksadı. “O zaman okyanusa da birlikte gitmeyeceksiniz ?”
Cümlesi daha çok soruydu.
Marina kafa salladı.
“Tiana ile görüşüp başkası ile gitmek istediğimi söyleyeceğim. Kabul eder değil mi ?”
Luceria düşünmeden cevap verdi.
“Kabul etmekten öte çokta sevinir. Tino’nun uzak bir yolculuğa çıkmasını isteyeceğini pekte sanmıyorum.”
Kapı kısa bir vuruş ile çalındı ve içeriden cevap gelmeden açıldı. Maryi kapıda Marina’nın yanına gönderilmekten dolayı huysuz bakışlar ile duruyordu. Bakışları Luceria’yı bulduğunda biraz yumuşadı ve Marina’nın ağlamak üzere olan gözlerini bulduğunda biraz da sarsıldı.
“Annem kahvaltıya bekliyor, daha doğrusu aşağıda hepimiz bekliyoruz.” Huysuz ve hırçın sesi yerli yerindeydi. “Ne o ağlama seremonisi mi yapıyorsunuz ?”
Marina göz yaşlarını geri itmeye çalıştı.
“Gitmek istemiyorsan aşağıya inip bir şeyler uydurabilirim ?”
“Gerek yok, şimdilik halledebilirim.”
Marina Luceria’ya minnettarca gülümsedi ve ayağa kalktı. Maryi kapının girişinde huzursuzca kıpırdanıyordu.
“Kahvaltıdan sonra seni almaya gelirim. Birlikte dükkana geçeriz.”
Maryi dikkatle Luceria’nın tepkisini izleyerek konuştu.
“Luci, annem seni de aşağıda bekliyor.”
Marina Luceria’nın renginin solduğunu fark etti, oysaki Luceria Tiana’yı pekte dikkate almıyor gibi davranıyordu. Gerçi ilk tanışmalarında sanki Tino bunun hakkında bir şeyler söylemiş miydi ?
Maryi umursamazca omuz silkti.
“Seni Arcelio’nun kız arkadaşı olarak çağırmıyor ya,” Başıyla Marina’yı işaret etti. “O zaten tüm dikkati üzerine çekecektir.
Luceria yüzüne uymayan bir gülümseme ile kafa salladı.
“Hadi gidelim o zaman.”
Marina ve Luceria gergince Maryi ise zihninde bir sürü düşünce ile aşağı indi. Yemek odası dün konuştukları odanın tam karşısında küçük ama zarifti. Odanın içinde bir tane daha kapı vardı ve oradan gelen yemek kokuları oranın mutfak olduğunu düşündürüyordu.
Odanın ortasına dikdörtgen şeklinde ama pekte büyük olmayan ahşap bir masa konmuştu. Tiana masanın başındaydı, soluna Reto onun yanına da Tino oturmuştu. Reto’nun karşısındaki sandalyede ise sırasıyla Arcelio ve Spiro vardı. Bir tek Tino’nun yanındaki iki sandalye ile Spiro’nun yanındaki sandalye boştu.
Maryi’nin Tino’yu gören gözleri heyecanla parlarken büyük bir kıvraklıkla hemen onun yanına oturdu. Marina Tino’dan en uzağa oturmak için Spiro’nun yanını tercih ederken çok geçmeden bunun bir hata olduğunu fark etti, Tino’nun meraklı bakışları masanın karşı ucundan ilgiyle onu bulmuştu.
Marina telaşla bakışlarını kaçırdı. Luceria’da yüzünde gergin bir gülümseme ile yerine otururken Tiana kibar ama içten olmayan bir şekilde gülümsedi.
“Herkes geldiğine göre yemeğe başlayalım. Ne de olsa bugün yerleşkemiz için önemli bir gün, herkesin yapılacak bir sürü işi var.”
Tiana çatalına uzandı ve aynı zamanda doğal bir sohbet akışı içindeymiş gibi ama olmadığı belli olan bir şekilde bakışlarını Marina’ya çevirdi.
“Umarım yemeklerimizi beğenirsin, denizkızları ne sever pek bilmeyiz.”
Tüm bakışlar üzerinde toplanırken Marina beceriksizce iltifat etti.
“Her şey çok güzel görünüyor, teşekkür ederim.”
Tiana ağzına bir parça koydu ve yavaşça çiğnedi. Sözü Reto devraldı.
“Dünkü konuşmamız yarım kalmıştı Marina, döngü de ne oldu da arkada kaldın ondan söz edecektin ?”
Danışıklı dövüştü. Tino’nun abisini uyarır sesi odaya doldu.
“Abi lütfen, izin verin de sessizlik içinde yemek yiyelim.”
Tiana’nın mavi gözleri Tino’yu buldu ve anında yumuşadı.
“Sadece sohbet etmeye çalışıyoruz Tino, biz burada bir aileyiz. Marina’yı da daha yakından tanımak istiyoruz o kadar, farkındaysan şuanda kendisi benim yemek masamda ailemle birlikte oturuyor. Onu tanımak istemem gayet normal.”
Bakışları tekrardan Marina’ya çevrildi ve daha resmi bir tona döndü.
“Cordis’e Lockwood’ları tanıdığını söylemişsin, onları nereden biliyorsun ?”
“Tiana...”
Tiana bakışları ile Tino’yu susturdu.
Marina buz mavisi bakışlar karşısında ne diyeceğini bilemedi. Yalan söylemekte gün geçtikçe iyileşse de burada mantık çerçevesinde bir şey söylemek zorundaydı. Bu zamandaki Lockwood’lara dair bildiği tek şey alfalarıydı.
Marina’nın sessizliği büyürken Luceria gergince gülümseyerek söze girdi.
“Orada mı yaşıyorsun ? Lockwood’ların yerleşkesi deniz kıyısındadır.”
Arcelio gergin duran sevgilisini yalnız bırakmadı.
“Büyük ihtimalle oradan biliyordur. Deniz kıyısında yaşayan sürülerin bilinmesinden kolay ne var.”
Spiro büyük saygı duyduğu Reto’ya çekingen bir bakış atarak konuyu daha normal bir noktaya çekmeye çalıştı.
“Seni korkutmuş olmalıyız değil mi Marina ? Bir anda etrafında avcılar ve kurtların olduğu bir yerde tek başına kalmak seni korkutmuş olmalı ?”
Marina’nın dudaklarında minnettar bir gülümseme yeşerdi.
“Evet, korkutucuydu ama yine de sizinle karşılaşmak en büyük şansım oldu galiba.”
Maryi huysuzca mırıldandı ama onun da tam anlamıyla Marina’nın karşısında olduğu söylenemezdi.
“Tabi şanstır, o günden beri dibimizden ayrılmıyorsun.”
Tino kibarca müdahale etti.
“Aslında Marina’dan ayrılamayan biz olduk, kendisi gitmek istiyordu.”
Tiana konuştu.
“O konuda zaten büyük hatan var Tino, insan kız için hayatını riske attın.”
“Bizim yüzümüzden öleceklerdi, korumamak merhametsizlik olurdu.”
Reto sert bir şekilde çatalını masaya bıraktı.
“ Sözlerinin gittiği yere dikkat et Tino. Biz de kimse ölsün istemeyiz ama önceliğim her zaman sürümdür. Bir gün alfa olursan ne demek istediğimi anlarsın.”
“Babam gibi olduğunu düşünüyorsun ama babam asla böyle merhametsizlik etmezdi.”
Tino’nun sözleri bir tokat gibi Reto’nun yüzüne çarparken ifadesi buz kesti.
Tino söylediği sözlerin pişmanlığı ile kavruldu.
“Abi, öyle demek istemedi...”
Reto Tino’nun sözünü kesti.
“Umarım sen asla bir sabah uyanıp kimsesi kalmayan bir sürünün başına geçmek zorunda kalmazsın kardeşim.”
Bakışları Tiana’yı buldu.
“İzninle, yapacak işlerim var.”
Reto odayı terk ederken herkese gergin ve mutsuz bir sessizlik hakimdi.
Marina üzgün gözlerle Tino’yu izledi. Gözlerine çöken tüm kederi ondan almak istiyordu.
“İzin verirseniz biz de kalkalım, teslim etmem gereken kıyafetler var. Maryi ile de son bir defa kıyafetinin üzerinden geçmek isterim ve Marina’da bu gece burada olacağı için onun için de bir şeyler ayarlamak istiyorum.”
Tiana buz gibi bakışlar ile Luceria’ya baktı.
“Tabi izin senin. Ne de olsa böyle günlerde tek yaptığın birileri için bir şeyler dikmek.”
Arcelio kibarca söz aldı.
“Luceria bir şeyler tasarlamaktan hoşlanıyor, bu onun işi.”
Tiana önemsiz bir şeymiş gibi geçiştirdi.
“Biliyorum Arcelio, Luceria sürümüz için önemli biri, demek istediğim sadece kendisi yönetim ile ilgilenmiyor.” Otoriter ve küçümser bakışları Luceria’ya döndü. “Sizin festival yılınızda ne avlamıştın Luceria ? Keklik miydi ?”
Marina Luceria’nın yüzünün düştüğüne tanık oldu. Konuştuğunda sesi titremek üzere gibiydi.
“Tavşandı.”
“Herkesin büyük bir şey avlamasına gerek yok diye biliyorum. Her sene birçok kişi tavşan avlıyor.”
Tiana derin bir nefes alarak Luceria’yı savunan Tino’ya baktı.
“Herkesin büyük bir şey avlamasını beklemiyorum ama yine de hatırlatayım şuana kadar tavşan avlayan hiç kimse alfa eşi olmaya layık olmadı Tino.”
“Bu ilk olacak o zaman.”
Arcelio sessiz bir öfke ile masadan kalktı.
“Sizi dükkana bırakalım kızlar.”
Tino'da ayaklanırken Marina ve Luceria kısa bir süre göz göze geldi ve Luceria tez canlılık ile ayaklandı.
“Hiç gerek yok biz gideriz. Hadi Maryi, Marina !”
Arcelio ve Tino’nun kaşları ne olduğunu anlamayarak kalkarken Marina’da ayaklandı ve Tiana’ya çabucak üstün körü bir teşekkür ile odayı terk etti.
Yemek sandığından daha kötü geçmişti. Tino’nun abisini kırdığı zamanki üzgün gözleri zihninden silinmiyordu.
Cardenas evinden çıkıp Luceria’nın dükkanına yürürken üç kızın da zihnini meşgul eden bambaşka meseleler vardı.
Maryi festivali, Luceria Arcelio ve belirsiz geleceğini Marina ise bambaşka şeyler düşünmesi gerekmesine rağmen Tino’yu düşünüyordu.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.15k Okunma |
1.51k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |