
İyi Okumalar ✨️
Dakikalar saatleri taklit ederken Marina buruk bir hüzünle karşısında sarmaş dolaş oturan çifte baktı. Konsey binasını gören bir binanın önüne oturmuşlardı. Festival tüm hızı ile birkaç adım ötelerinde devam ediyordu. Güçlü bir davul sesi tüm meydanı inletirken neşeli adımlar büyük bir tempo ile ona eşlik ediyordu.
Konsey binasında ikinci bir sınav veren gençler çoktan unutulmuş herkese içkinin ve müziğin rehaveti çökmüştü.
Marina çember bozulduktan sonra gelen bir haberle Tiana ve Reto'nun festivalden hemen ayrıldığını görmüştü. Spiro ise arada yanlarına uğruyor arada ortalıktan kayboluyordu.
Marina’nın kalbi Maryi için endişe ile atsa da yine de Tino’nun hemen yanında kuş parmakları birbirine değerek oturduğu için bir yandan da heyecanla çırpınıyordu. Parmağında hissettiği soğuk bakırın ağırlığı, arada ona çarpan Tino’nun naif ve güzel bakışları ile Marina bu gece hiç bitmese diye düşünüyordu.
Luceria başını Arcelio’nun göğsüne yaslamış sıkıca tutuştukları elleri ile birlikte endişe ile gözlerini kapamıştı. Birbirlerini çok iyi bir şekilde tamamlıyorlardı.
Çalan müziğe rağmen onların arasına derin bir sessizlik hakimdi. Bu sessizliği ilk bozan yanlarına gelen Spiro oldu.
“Sizce kaç dakika sonra çıkarlar ?”
Luceria başını Arcelio’nun göğsünden çekerek doğruldu. Yüzünde bilmediğine dair bir ifade vardı. Hafifçe omuz silkti.
“Ortalama bir saat sürer galiba ?” Bakışları sevgilisine döndü. “Sen konseydesin sana bu seneki sınav ile ilgili hiçbir mi bir şey söylemediler ?”
Hala güçlü bir şekilde ele ele tutuşuyorlardı.
“Annem Maryi’ye söylerim diye beni bu konudan uzak tuttu, ama eminim ki sınav Maryi’nin halledemeyeceği bir şey değildir. Sadece çok kan kaybetmişti.” Son cümle bir abinin kardeşi için taşıdığı tüm sevgiyi ve endişeyi içeriyordu.
Tino dostane bir havada herkesin endişesini gidermeye çalıştı.
“Sanki Maryi’yi hiç tanımıyormuş gibi endişeleniyorsunuz. O istediği şey kaf dağının arkasında olsa korkmaz gider alır gelir.”
Luceria ve Arcelio doğru dercesine tebessüm ederken birden Spiro heyecan ile konsey binasını işaret etti. Elnor ve bir başka konsey üyesi kapıyı açıyorlardı.
Herkes ayaklanarak oraya doğru ilerledi ve içeriden genç kurtlar çıkarken Maryi’yi görmeyi bekledi. Maryi üçüncü sırada beti benzi iyice solmuş, heran bayılacak gibi çıktı. Bir koluna genç bir oğlan diğer koluna genç bir kız girmişti.
Arcelio kardeşini görerek hemen ona doğru ilerledi ve kızı kucağına aldı. Maryi’nin yorgun gözleri abisi onu kucağına alır almaz kapandı ve Arcelio’nun çaresiz gözleri Marina ile kesişti. Marina yapıp yapamayacağından emin olamayarak ama yine de denemek için istekli bir şekilde Arcelio'nun sözsüz yardım isteğini hafifçe kafasını sallayarak kabul etti. Bunun uygun bir yer de yapılması önerisi Luceria’dan geldi.
“Benim dükkanıma gidelim, bize en yakın yer orası.”
Arcelio hızlıca kurt hızında ilerlemeye başlarken Marina bir anda kendini Tino'nun kucağında buldu. Tino Arcelio’nun hemen bir adım arkasında ona ayak uydurarak ilerledi ve Marina sıkıca Tino’nun boynuna sarılırken zihninden kuruyan çiçeği ve kontrolsüz gücünü atmaya çalıştı.
Dükkana ulaştıklarında Luceria hemen kapıyı açtı ve Arcelio Maryi'nin solgun bedenini girişteki masanın üzerine bıraktı. Marina tereddütle ama büyük istek ve yapabileceğine duyduğu kararlılıkla içeri girdi ve bakışları hemen Tino’yu buldu. Konuşmasına gerek yoktu, Tino hemen anlayarak yardım etti.
“Marina’yı odaklanabilmesi için yalnız bırakalım.”
Konsey binasının oradan beri peşlerine takılmış ve büyük bir hevesle kapının girişinde izlemek için duran Elnor'un yüzü asıldı ama diğerlerinin peşinden ikiletmeden dışarı çıktı.
Marina Arcelio çıkmadan hemen önce koluna dokunarak onu durdurdu.
“İyi olacak, merak etme.”
Arcelio’nun gözlerindeki endişe biraz da olsa kırıldı ve ümit eden bir gülümsemeye dönüştü.
Herkes dışarı çıktığında ve kapı kapandığında Marina vakit kaybetmeden yaşam enerjisi ile bağ kurarak kendini sonsuz dalgalara bıraktı. Dükkana girdikleri andan itibaren tüm kötü düşünceleri dışarıda bırakmaya odaklanmıştı.
Kendini yine aynı huzur ve mutluluk içinde bularak sonsuzluk çemberinde sürüklenirken yine dalgalar oynaşmaya ve daha sert gelmeye başladı, Marina tekrardan kendini bir anda hapsolmuş buldu.
Küçük, karanlık bir odadaydı. Perdeler sıkı sıkı kapatılmıştı. Marina kendini çok bitkin ve yorgun hissediyordu. Midesi durmadan bulanıyor, kusma isteğini zor bastırıyordu. Baş dönmesini azaltmak için en yakındaki tabureye otururken birden odanın kapısının açılması ile irkildi ama içeriye giren elinde biraz ekmek ve suyla Arvilla’ydı.
Marina neden bu kadar gergin ve korku dolu olduğunu bilmiyordu ama içinde durmadan kol gezen dehşet hissi bir türlü geçmiyordu.
Arvilla birkaç adımda yanına ulaşırken Marina onun da gergin olduğunu fark etti ama kendisinin ona söylemesi gereken daha büyük bir sorunu vardı. Bunun ne olduğunu hatırlamasa da fazla vakit yoktu.
Arvilla elindeki tepsiyi kenara bırakırken yemeğin görüntüsü bile Marina’nim midesini bulandırdı oysaki karnı ölesiye açtı.
Marina içinde bulduğu güç ile tekrardan ayağa kalktı ve düşmemek için de Arvilla'nın iki kolunu sıkıca tuttu.
“Beni Tino’ya götürmen lazım. Çok geç olmadan ona söylemem gerek !” Başı döndü. “Hayır...Hayır... Tiana’ya gitmeliyim belki de Reto...” Daha çok kendi kendine sayıklıyor gibiydi. Görüş açısına güçlü dalgalar girdi ve aklı bulandı.
Arvilla onu sertçe sarstı.
“Marina !” Yüzünde kötü bir haber vermeden önce insanların yüzünde beliren o ifade belirdi. “Haberin yok mu ? Ortiz...”
Marina kulaklarının uğuldadığını hissetti. Dalgalar şimdi her yerdeydi. Arvilla yüzündeki o karamsar ifade ile konuşmaya devam ediyordu.
Marina o andaki bedeninin Arvilla’nın söylediklerine tepki olarak yere yığıldığını fark etti. Dalgalar tam içindeydi.
Marina hayal meyal kendi sesini işitir gibi oldu.
“Öldü mü ?”
Ama ne dediğini anlamadı. Artık su kendisiydi.
İrkilerek gözlerini açtığında yaşam enerjisinin Maryi’nin bedeninde aktığını görerek rahatladı. Kendisi kötü bir rüyadan uyanmış gibiydi, ama bu sefer yaşam enerjisinde ne gördüğünü tam hatırlayamıyordu.
Anıda Arvilla vardı, kendisini çok kötü hissediyordu ama bunlardan başka zihni bölük pörçük imgeler ile doluydu.
Marina Maryi’nin düzenli nefes alış veriş sesi ile rahatlarken usulca elini çekti ve kapıya ilerledi. Dışarı çıktığında daha da kalabalıklaşmış bir grup onu bekliyordu.
Marina anında Tiana’nın atmaca gibi buz mavisi gözlerini üzerinde hissederek gerildi.
“O iyi mi ?”
Marina kadından duymayı beklemediği bir endişenin sesinde var oluşu ile irkildi. Vereceği cevabın Tiana’a üzerindeki etkisini görebiliyordu.
“İyileşti.”
Marina ilk kez Tiana’nın gözlerine yerleşen minnet ve saygı ifadesi ile bakışlarını kaçırdı.
Arcelio dostane bir teşekkürle elini Marina’nın omzuna koyarak hafifçe sıkıp hemen kardeşinin yanına giderken Tiana Marina’nın yanından geçerken ilk kez bir alfa gibi değil endişeli bir annenin ses tonu ile teşekkür etti.
Marina ne diyeceğini bilemez bir şekilde hafifçe tebessüm ederken beklemediği bir teşekkür de Reto’dan geldi. Tino’ya benzeyen yüzünde sıcak ve takdir eden bir ifade ile hafifçe tebessüm etti.
“Sana olan tüm düşmanca tavrımıza rağmen yardım ettiğin için sağ ol. Gerçekten iyi bir kalbin var.”
Marina hafifçe kızarırken Tino ve Elnor hariç herkes içeri girdi.
Yaşlı konsey üyesinin gözlerinde büyülenmiş bir ifade vardı. Kafasının tepesi yavaş yavaş açılmaya başlamış ama buna rağmen güçlü bir top sakal edinmeyi başarmıştı. Kısık gözleri canlılık ve hayranlıkla parlıyordu. Hareketleri ve sözleri ağdalı ve abartılıydı.
Aksanlı sesi ile konuştuğunda Marina, Tiana ve Reto’nun sözlerini yeni hazmediyordu.
“Gerçekten eşsiz bir türe mensupsunuz küçük hanımefendi, yanlış anlamazsınız konseyde yanlış bir karar verdiğimi düşünmeye başladığımı itiraf etmeliyim.”
Tino korumacı bir tavırla ama hafif alaylı bir şekilde Marina’nın yanındaki yerini aldı.
“Son pişmanlık neye yarar.”
Elnor'un yüzündeki ifade değişmedi.
“Her zamanki Ortiz alaycılığındasın evlat, umarım hep bu kadar kaygısız ve tasasız kalırsın.” Bakışları tekrardan Marina’yı buldu ve hafif bir reverans yaparak gitmeden önce ekledi. “Aklınızda geri dönmeye dair bir düşünce belirirse kapımız size her zaman açık deniz kızı.”
“Teşekkür ederim ama sanmıyorum.”
Adam belli olmaz dercesine omuz silkerek giderken içeriden Luceria çıktı. Yüzü tekrardan eski canlılığını ve tatlılığını kazanmıştı.
“Siz gidip festivale katılabilirsiniz. Arcelio bu gece Maryi ile kalmak istiyor, bende ona eşlik edeceğim. Tiana ve Reto’da toplantılarına kaldıkları yerden devam edeceklermiş. Burada sizlik bir şey kalmadı.”
“Bizde kalalım, ne kadar kalabalık o kadar iyi. Hem daha Maryi’yi bile görmedim.”
Tino içeri doğru bir adım atmak üzereyken Luceria birden kaşlarını çatarak onu itekledi.
“Saçmalama istersen !” Bağırarak başladığı konuşmasına içeriden duyulmasın diye fısıldayarak devam etti. “Maryi içeride uyandı ve zaten şuanda sana rezil olduğunu düşünerek kendini paralıyor. Bu gecelik kıza daha fazla eziyet etme.”
Mutsuz bir şekilde Tino’nun kaşları çatıldı.
“Ne yani içeri girip bir durumuna da mı bakmayayım ?”
“Bir zahmet lütfen !”
“Luci, abartıyorsun.”
Luceria bıkkın bakışlar ile göz devirdi.
“Maryi bu gece ne seni ne de Marina'yı görmek istiyor. Sen onun aşık olduğu çocuksun, Marina'da hayatını borçlu olmak istediği son kişi. Şimdi gidin buradan.” Eliyle gidin işareti yaparak geri içeri girdi ve kapıyı arkasından kapadı.
Marina küçük bir temas ile elini Tino’nun koluna koydu.
“Merak etme, o iyiydi. Bana güven.”
Tino yüz ifadesini hemen değiştirerek çapkınca bir gülümseme ile Marina’ya bir adım yaklaştı. Üstünü dönüşüm geçirdiği sırada çıkardığı için bu yakınlaşma Marina’nın yanaklarını pembeleştirmeye yetti.
“Güvenmediğimi de nereden çıkardın ? Mesela şuanda bana hemen beni öpmezsen bütün yerleşke yok olacak gibi saçma bir şey desen de inanırım. İlişkimizde baştan beri güven çok önemli.”
Tino'nun yanaklarındaki gamzeler, gözlerindeki oyunbaz bakış, çapkın gülümsemesi ve diğer her şey birleşince Marina kalbinin heyecan ve aşkla attığını hissetti. Midesindeki o güçlü duygu dışarı çıkmak için çırpınıyordu. Onun da yüzüne geniş bir gülümseme yayılırken bakışlarına oyuncu bir ifade yerleşti ve Tino’nun ondan beklemediğini bildiği için usulca bir adım ona yaklaşarak konuştu.
“Belki de tam tersini söylerim. Eğer beni öpersen tüm dünyamız alt üst olur derim.”
Hemen geri çekilirken kendini hiç olmadığı kadar tamamlanmış ve mutlu hissediyordu. Tino’nun peşinden geleceğine emin festivale ilerlerken arkadan genç adamın sesini duydu, ve sonrasında hemen yanında ilerleyen adım seslerini.
“Belki de bu umurumda bile olmaz. Alt üst olmaya alışkınımdır.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 5.15k Okunma |
1.51k Oy |
0 Takip |
40 Bölümlü Kitap |