39. Bölüm

35. Bölüm : Yeni Bir Dönem Başlıyor

giz_ece
giz_ece

Görsel : Saija

Görsel : Roy Lockwood

 

Uzun zamandır yeni karakter görseli eklemiyordum, özlemişim 😅

Herkese iyi okumalar 🌸✨️

Yorumlarınızı ve beğenilerinizi bekliyorum 🤍🙏🏻

~~~

 

At arabası taşlı yolda bir o yana bir bu yana sallana sallana giderken Marina mutsuz gözlerle perdeyi aralayarak dışarı baktı.

Lockwood sürüsünün kurtları arabanın dört bir yanını sarmış yakın mesafede ilerliyordu. Marina şuana kadar tanımaya zahmet etmediği kurtlara üstün körü bir bakış atarak bakışlarını asıl hemen arabanın yanında ilerleyen beyaz kurda çevirdi.

Havada gri bulutlar kol geziyor, rüzgar yol boyunca arabayı devirmek istercesine yükseliyordu.

Beyaz kurdun bakışları da ona bakıldığını hissetmiş gibi Marina’ya dönerken dostane bir şekilde başıyla selamladı.

Marina buz kesmiş yüreğine rağmen dudaklarına sahte bir gülümseme yerleştirmeyi başardı. Uzaklardan bir yerden gök gürledi ve Marina şimşeğin ışığını izledi. Kıvrımlı yol onları yavaş yavaş Lockwood kalesine yaklaştırıyordu. O kadar uzun süredir yoldaydılar ki Marina artık bu çorak ve soğuk topraklardan asla çıkmayacağını düşünüyordu. Yol aldıkları ilk birkaç ayda her yerde hanlar, insan kasabaları ya da kurt yerleşkeleri bulunurken zamanla daha fazla kuzeye gittikçe hiçbirinden eser kalmamıştı.

En son bir handa kalmalarının üzerinden haftalar geçmişti. Marina bu uzun ve kasvetli yolculuğun tam olarak ne kadar sürdüğünü bilmiyordu ama beş aydan daha uzun sürdüğüne emindi.

Festival gecesi Tino hariç herkesi ardında soru işaretleri ve kafa karışıklığı ile bıraktığından beri zaman onun için anlamını yitirmişti. Tino... Aklına ne zaman gelse Marina’nın kalbi acı ile sızlıyordu.

Roy ve Marissa o gece yola çıkılması için ısrar etmişti. Marina normalde bu fikre karşı çıkardı ama Tino’nun itirafı, onu sevdiklerinden ayırabilecek olma ihtimali onu o kadar çok korkutmuştu ki bu fikre karşı çıkmamıştı. Tiana ve Reto’nun sorgulayıcı ve şüpheli bakışları altında küçülürken Marissa’yı Lockwood sürüsünün yerleşkesinin konumundan dolayı tanıdığını söylemiş ve onlarla gitmek istediğini belirtmişti.

Şuanda bile Tiana ve Reto’nun o şüpheli bakışmaları aklındaydı. Tüm konsey üyeleri Marina’yı sorgulayarak izlerken Marina Tino’yu bir felakete sürüklemekten korkarak bu gece ayrılacağını kimsenin bilmemesini istemişti.

Arcelio hemen karşı çıkacakken sanki Reto Marina ile aynı endişeleri paylaşırmış gibi Arcelio’yu engellemişti. Marina yerleşkeden neredeyse hiç tanımadığı bir kurt sürüsüyle ayrılırken yanında bir tek üzgün gözlerle onu izleyen Arcelio vardı. Birbirlerine sıkıca sarılmışlar ve Arcelio sadık bir dostun yapacağı gibi gitmemesini söylemişti ama Marina kalamayacağını biliyordu. Tıpkı bir saat önce Reto’nun yanına gelerek Lockwood’lar ile gitmene gerek biz seni sağ salim okyanusa ulaştırırız teklifine yaptığı gibi sevgiyle gülümsemişti.

Bu Marina’nın onları gördüğü son geceydi. Tino'ya aşık olmuş, Maryi’yi iyileştirmiş, Luceria ve Arcelio ile derin arkadaşlık bağları kurmuş ve sessizce kimseye veda etmeden orada hiç var olmamış gibi ayrılmıştı.

Marina ruhunda artan kasvet ile perdeyi kapadı ve karşısında oturan Saija’nın dikkatli bir şekilde onu izleyen donuk bakışları ile irkildi ama bunu belli etmemeyi başardı.

Genç cadının uzun beyaz saçları vardı, teni griye kaçan bir beyazdı. Kısa ve çelimsizdi ama Marina onu ilk gördüğü andan itibaren sanki yanında bir yılan varmışçasına hep tetikte hissediyordu. Etrafa soğuk bir hava yayıyordu, donuk ama sinsi bakışlarının ardında saldırmaya hazır bir yırtıcı var gibiydi.

Marina Saija ile göz göze gelirken ona da yapmacık bir şekilde gülümsedi ama bu sefer sahteliğini gizleme zahmetine bile girmedi.

Saija dikkatli gözler ile Marina’yı izlerken Marina’nın gülümsemesine karşılık soğuk bir şekilde dudaklarının kenarını yukarı büktü.

“Dalgın gözüküyorsun ? Bir sorun yok değil mi ?”

Marina ile ilgilenmiyordu, yol boyunca donuk ve küstah bakışlar ile onu incelemek dışında neredeyse hiç iletişim bile kurmamıştı ama Marina garip bir şekilde fark etmişti ki burada da gelecekteki Lockwood’lar arasında olduğu gibi kıymetli ve değerliydi.

Marina kızın sözlerini cevap vermeye layık bulmazken araba taşlı yolda bir çukura girip çıktı ve Saija’nın yanında oturan Roy sıçrayarak uyandı ve ağzından bir küfür çıktı.

Saija buz gibi bakışlarının ardından Roy’a göz devirirken Marina ilgisiz bir bakış attıktan sonra geri perdeyi araladı.

Roy yolda oldukları süre boyunca her gece içmişti. Marina başta onun hakkında Ralf Lockwood’un kardeşi ve alkolik olduğu dışında pek bir şey bilmiyordu ama yolda oldukları bu sürede sarkastik bir mizah anlayışına sahip olduğunu, kendinden başkasını önemsemediğini, vurdumduymaz biri olduğunu ve en önemlisi de tek ortak noktaları gibi görünen Saija’dan nefret ettiğini öğrenmişti. Cadının görev bilinci ile Roy'u gelişine yaşayışı tamamen birbirine zıttı.

Roy ağzında kötü bir tat varmışçasına yüzünü buruştururken eliyle dalgalı saçlarını geriye itti ve perdeyi aralayarak dışarı baktıktan sonra bir küfür daha etti.

“Kaleye geldik mi ? Neden kimse beni uyandırma zahmetine girmedi !”

Marina bu sefer Roy’a bakma zahmetine bile girmedi. Bakışları okyanusun kenarına inşa edilmiş eski ve yıkık dökük görülen gri kaledeydi. Kalenin terk edilmiş gibi görünen sivri kuleleri bile ruhuna kasvet vermeye yetiyordu.

Roy ters ters hoşnutsuz bir ifade ile Saija’ya baktıktan sonra Marina’ya döndü.

“Kamptan ayrılalı ne kadar oldu ? Neden hiçbir şey hatırlamıyorum ?”

Marina sıkkın bir şekilde Roy’a döndü ama cevap Saija’dan geldi. Hokka burnu havada tek kaşı soğuk bir şekilde havalandı.

“Kampta o kadar içtin ki sürün seni sabah arabaya taşımak zorunda kaldı.”

Roy şahsına yönelik sözleri umursamadı.

Marina hala sessizliğini korumaya kararlı bir şekilde pencereye yöneldi. Roy’u ilk gördüğü andan itibaren Fenris ile aralarında olan benzerliği göz ardı etmek imkansızdı, bu onu rahatsız ediyordu. Bakışları tekrardan Marissa’yı bulurken ruhu huzursuzlukla kıpırdandı. Sonunda kaleye yaklaşırlarken bazı cevaplara da ulaşacaktı.

Marissa kavuştukları ilk geceden itibaren sabırlı olmasını ve her şeyi Lockwood kalesinde anlatacağını söylemişti. Marina başlarda anlatması için çok ısrarcı olmuştu ama zamanla o da bu ısrarından vazgeçmek zorunda kalmıştı. Marissa değişmişti. Ya da belki bu yolculuk kendisini bambaşka biri yapmıştı. Arkadaşına eskisi kadar iyi niyetle bakamıyordu.

Yolda oldukları bu uzun sürede pek konuştukları da söylenemezdi zaten. Marissa her fırsatta Saija ile baş başa başkası tarafından duyulmayacak bir şekilde bir köşede fısıldaşmıştı.

Marina yalnızdı, bunu iliklerine kadar hissediyordu. Altı aya yakın süren bu yolculuk ona kendisini daha önce hiç olmadığı kadar yalnız ama yine de aynı zamanda güçlü hissettirmişti. Yolculuk boyunca ulaşacağı cevapları düşünerek avunurken aynı zamanda sürüyü incelemek için de bolca zamanı olmuştu. Zaten her zaman izlemek ve yorumlamakta iyi olmuştu.

Marina son bir kez tekrardan arkadaşına baktı. Beyaz kürkü ışıl ışıldı. Marissa aralarında değişen bir şeyler olduğunu fark etmemiş gibi davranıyordu ama Marina biliyordu ki kendi ruhu artık eskisi kadar sevecen ya da sıcak değildi. Tüm güveni ve sevgisini arkasında güneyde kalan bir yerleşkede bırakarak buralara kadar gelmişti.

Araba yavaşlayarak dururken Roy genişçe esnedi, sonunda kaleye ulaşmışlardı. Arabayı koruyan kurtlar dönüşmek için ortadan kaybolurken Roy arabanın kapısını açarak ilk inen kişi oldu. Peşinden Saija’dan daha hızlı davranarak Marina indi ve cadının soğuk bakışlarının hedefi oldu.

Okyanus kokusunu derince içine çekerken bedeninij ve ruhunun yenilendiğini hissetti.

Roy kalenin büyük kapısına doğru geceden kalmanın da uyuşukluğu ile ilerlerken kapının girişinde duran heybetli kurda başıyla selam verdi.

“Emanetini getirdim, şimdi iznin olursa biraz gevşemeye ve içmeye gidiyorum.”

Sözleri alaycıydı, hatta diğer kurt tarafından duymazdan gelindi. Marina önce kalenin girişini inceledi. Eskiden kapı olduğu belli olan yerde şimdi sadece bir döküntü yer alıyordu. Etrafta ve kulelerde nöbet tutan kurtların varlığı ise belli belirsiz fark ediliyordu.

Marina içinde hiç korku ya da endişe hissetmeden doğrudan karşısındaki kurdun gözlerine baktı. Bakışları buluşurken gök yüzünü bir gürültü sarstı ve okyanusta bir yere şimşek düştü ve üzerlerinden bir kuzgun hızlıca uçtu.

Marina’nın korkusuz gözleri ve karşısındaki kurdun keskin bakışları güçlü bir elektrik ile bağlanırken Marina arkasından Marissa’nın neşeli sesini duydu. Bu sırada Saija’da hemen kapının orada duran kurdun bir adım arkasındaki yerini almıştı. Yılanı andıran bakışları soğuk bakışları üzerindeydi.

“Yeni evine hoş geldin.”

Marina Marissa’yı duymazdan gelmeyi tercih etti. Tüm dikkatini kim olduğunu anladığı ve cevapları vereceğini sezdiği kişide toplamıştı.

Ralf Locwood... Lockwood’ların atası...

~~~

 

Bölüm : 18.09.2025 22:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...