6. Bölüm
giz_ece / Kurtların Çağrısı: Marina / 6. Bölüm : Cadının Peşinde

6. Bölüm : Cadının Peşinde

giz_ece
giz_ece

Görsel : Sol taraftaki Anton, sağ taraftaki Liber

Marina hızla atan kalbini sakinleştirmek için derin bir nefes alırken çabucak atın üstünden yere atladı, yolculuk boyunca ilk defa bu kadar güçlü bir şekilde okyanusa dönme arzusu duymuştu. Kadının sesi çok net ve hemen yanından gelmiş gibi zihninde yankılanmıştı. Diğerlerinin de duyup duymadığını kontrol etti, başka kimse duymamış gibiydi. Fenris ve Anton hala karşı karşıya birbirlerine meydan okuyorlardı, Deka bu gösteriden sıkılmış gibi yüzünü buruşturmuştu, Marissa ise endişeli görünüyordu. Güzel gözleri hem etrafı tarıyor hem de Fenris’ten ayrılamıyordu.

“Kararlarıma karşı çıkıp huzuru bozacaksan bu sürüde kalamazsın Anton.”

Marina hala kafası karışmış halde ayakta dikilirken Fenris’in sesiyle tekrar kalbi hızlandı. Anton alaycı bir şekilde kaşlarını kaldırıp gülerken “Yolculuğu bensiz tamamlayamazsınız.” dedi.

Marina kendine çok güveniyor diye düşündü, Fenris alfa olarak verdiği ilk karardan geri dönemezdi.

“Sürüden ayrılmanı bende istemiyorum Anton, o yüzden bu meseleyi uzatmayalım. Sen kızları güvenli bir alana götür.”

Anton kısa biran bu teklifi düşündükten sonra gururu daha ağır basmış olacak ki ağzı hiddetle açıldı ama sadece hafifçe gülmek dışında bir şey yapmadı. Kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayarak ormana doğru bir adım atarak kurt formuna bürünerek gözden kayboldu.

Fenris’in kısa biran omuzları çökerken Marissa sessizce atından inerek elini Fenris’in omzuna koyarak destek oldu. Bu kısacık dokunuş bile Fenris’in kendine toplamasına yardım ederken Marina tekrardan ikilinin gözleri ile birbirini iyileştirdiğine tanık oldu. Yol boyunca Fenris’in sönük kalan yeşil gözleri tekrardan ışıkla dolmuştu.

Marissa Fenris’in bir şey söylemesine fırsat vermeden konuştu.

“Onlara güvenli bir yere gidene kadar eşlik edeceğim, sen kızı kurtardıktan sonra bizi bulursun.” Marissa Marina'ya dönerek Fenris’e güven verecek bir sesle konuştu. “Kendi atınla beraber benimkini de getirebilir misin ?”

Marina olumlu anlamda kafa sallarken Fenris vakit kaybetmeden ormana girerek kayıplara karıştı. Deka Fenris’in de gitmesiyle huzursuzlukla atının üstünde kıpırdanarak “Ne aptallık.” diye homurdandı. Marissa gözden kaybolan Fenris’in arkasından endişeyle ormana bakıyordu.

Marina Deka’yı duymazdan gelerek Marissa’ya anlayışla gülümseyerek huzur verici bir sesle konuştu. “Hiçbir şey olmadan geri gelecek. Fenris’in ne kadar güçlü olduğunu en iyi sen bilirsin.”

Marissa endişeli gözlerini minnetle Marina’ya çevirip tebessüm etti. “Ormanın ortasında durmayalım, Fenris’ler gelene kadar güvenli bir yer bulmamız lazım.”

Bir süre zaten ilerledikleri patika yoldan giderlerken Marina zihninde yankılanan sesi düşündü. Beni kurtarmalısın Mgelika demişti ses, Marina denizkızlarının yüce atasına yapılmış bir yardım isteğinin neden zihninde yankılandığını anlamadı. Sesi kendi düşüncelerinde yaratmış olabilir miydi ?

Marina derin düşüncelerinden Deka’nın ince, huysuz sesiyle ayrıldı. Etrafta konuşmaya değer biri kalmadığından mecburen derdini Marissa’ya iletmek zorundaydı. Marina bu mecburiyet yüzünden hafifçe tebessüm etti.

“Suya dönmeye ihtiyacım var.”

Marissa büyük beyaz kafasını Deka’ya çevirdikten sonra duymazdan gelerek geri önüne dönerken Deka ince sesiyle tekrardan ciyakladı.

“Hemen !” Yüzü hırsla kasıldı, Marissa tarafından görmezden gelinmek onu öfkelendirmişti. “Beni nehre götür ! Siz Marina sayesinde sürünüzü güçlendireceksiniz diye ben suya ulaşamadığım için ölmeyeceğim.”

Marissa arkasını dönüp sivri dişlerini göstererek hırlarken Deka’nın atı beyaz kurttan korkarak şaha kalktı. Deka atın üstünden büyük bir gürültüyle yere düşerken atı ürkmüş vaziyette ormanın içinde dört nala koşarak kayboldu.

Marina şaşkınlıkla olanları anlamlandırmaya çalışırken atından inip yere düşen Deka’nın yanına gitti. Deka’nın üstü başı toprak içinde kalırken ellerinde de sıyrıklar oluşmuştu. Çekik gözleri aşağılanma ve acıyla karışık yaşlar ile doluydu. Marina’nın yardım için uzattığı elini öfkeyle iterken “Senin yardımını istemez.” diyerek kendi başına yerden kalktı. Marissa kurt formunda olanlardan dolayı pişman gözlerle onları izliyordu.

Marina ne Marissa’nın ani tepkisini ne de Deka’nın söylediklerini anlamlandıramamıştı. Deka kendisiyle ilgili her ne söylemek istediyse Marissa buna aşırı bir tepki vermişti. Marina zaten en başından itibaren düşününce Marissa’nın artık ne oluyorsa her şeyi bildiğini fark etti. Helsmalp gecesinden önceki gün sahil kenarında konuşurlarken “Bu yılki döngü kurtlar için hepsinden de önemli.” demişti. Şimdi de Deka anlamlandıramadığı sözler ediyordu. Marina bu yolculukta kendi dışında herkesin gizli bir amacı olduğunu zaten seziyordu ancak şüpheleri de günler geçtikçe artmaya başlamıştı. Marina kendini Marissa’nın Deka’ya attığı naif ürkek bakışları sorgularken bulunca birden huzursuz hissetti. Yıllardır Marissa ile birbirlerinin tek dostuydular. Marissa bir sır saklıyorsa muhtemelen bu sürü ile ilgili kendisi için önemsiz bir şeydi. Fenris, Lockwood’lar, sürü herkes ona kız kardeşleri arasında hissetmediği bir güven ve aidiyet vermişti, şimdi onlardan şüphe ederek kendini kuruntulara kaptıramazdı.

Deka sızlanarak üstündeki tozları silkelerken Marina yine de aklının bir köşesine ona biraz önce ne kastetmek istediğini sormayı not etti.

“Beni hemen nehre götürüyorsun, hemen !”

Deka hırsla konuşurken Marina Marissa daha fazla zor durumda kalmasın diye olaya müdahale etmeye karar verdi.

“Nehir yakınlarda olmalı, suyun enerjisini hissedebiliyorum. Diğerlerini orada bekleyelim, hem tehlikeli bir durum olursa biz suda daha güvende oluruz.”

Marissa sessiz bir baş onayıyla onayladı ancak nehir yolu şuan gittikleri patikadan daha farklı olarak yokuş aşağı sık ağaçların olduğu bir alandaydı. Ne atların ne de bir kurdun ilerleyebilmesi için gerekli alan yoktu. Marissa mecburen dönüşüm geçirip üstünü tekrardan giyinerek yanlarına gelene kadar Marina, huysuzca ayakta dikilen Deka’nın yanına sokuldu.

Merakla dudaklarını kemirirken aklını kurcalayan soruyu sorma cesaretini gösterdi.

“Attan düşmeden önce benimle ve sürüyle ilgili ne demek istedin ?”

Deka dik bakışlarını ona çevirdi. “Bilsen ne değişecek ki, yıllardır yaptığını yap Marina ve görmezden gel.”

“Yıllardır başka neyi görmezden geliyorum ki ?” Marina geçerli cevaplar alabilmek için kendini akıntı karşısında boşa kürek çekiyormuş gibi hissetti.

Deka bıkkınlıkla nefesini dışarı verdi. “Ciddi olamazsın değil mi ? Rea’nın yıllardır yaptıkları, kurtların sana davranışları. Bunların hiçbirini fark etmemiş olamazsın.”

Deka Marina’nın umutsuz somurtkanlığı karşısında biraz da olsa vicdana gelerek dik bakışları altında istemeyerek de olsa mırıldandı.

“Rea sana döngünün ne olduğunu bile söylemedi mi ?”

Marina Deka karşısında bu bilgisizliğini ortaya çıkarmak istemese de kabullendi.

“Hayır söylemedi. Sen biliyor musun ?”

Deka üstten bakarak göz devirdi. “Döngü bir zaman kapısı, geçmiş ve geleceği birbirine bağlıyor.” Anladığından emin olmak istercesine Marina’ya yandan yandan baktı. “Denizkızları yüzyıllardır döngü kapısını açarak kapının enerjisini boşaltmasını sağlıyor. Kapı vaktinde açılıp içindeki suyun enerjisini boşaltmazsa ortaya kontrol edilemez büyük bir güç çıkar.”

“Suyun gücünü sadece denizkızları kontrol edebilir.”

“Evet, döngüyü sadece biz kontrol edebiliriz.” Deka’nın sesinde belirgin bir böbürlenme vardı. “Bu yüzden her sene bu çekilmez yolculuğa katlanarak zamanı birbirine bağlayıp kapıdan kimsenin geçmemesini sağlıyoruz. Döngü kapısı zamanı birbirine bağladığından çok tehlikeli ve gizli kalması gereken bir olay. Bunu denizkızlarından başka kim yapabilir ki !”

Marina tereddütle konuştu. “Ama Lockwood’lar döngünün ne olduğunu biliyor ? Değil mi ?”

Deka gereğinden fazla bilgi vermiş gibi tekrardan içine kapanırken savunmaya geçercesine saldırdı.

“Bu kadar aptal olmasaydın da sende bir şeyler bilseydin keşke Marina.”

Marina ormanın içinden yanlarına gelen Marissa’yı görerek sessiz kalmayı tercih etti, Deka ona bu yolculuk hakkında öğrenmeyi umduğundan daha fazlasını söylemişti.

Marissa yanlarına geldiğinde Deka tekrardan söylenmeye başladı. Atları yolun kenarındaki ağaçlardan birine bağladıktan sonra yürümeye başlarlarken Marina başında güçlü bir çınlama ile olduğu yere çakıldı.

“Acele etmelisin Marina, seni bekliyorum.”

Marina tüm vücuduna yayılan çınlama ve acı ile adım atacak gücü kendinde bulamazken Marissa’ya seslenmek için kendini zorladı ama ağzını bile açamadı. Gizemli kadın sanki tüm zihnini ele geçirmiş gibiydi. Sesi tekrardan tüm berraklığı ve cazibesiyle zihninin içinde yankılandı.

“Beni takip et Marina.”

Marina ondan adım adım uzaklaşan Marissa ve Deka’ya tekrardan seslenmek isterken yanından bulut gibi bir şeyin geçtiğini gördü. Zihninden yayılan acı gözlerinde yaşların birikmesine sebep olurken o bulanıklıkta geçen bulutumsu şeyin kendisinin olduğunun farkına vardı. Tüm tüyleri diken diken olurken kalbi korku ile gümledi. Bulutumsu kendisi arkasını dönerek ona geniş ve şeytani bir şekilde gülümsedi. Marina Marissa, Deka ve kendisine benzeyen şeyin uzaklaşmasını izledikten sonra birden bedenini bağlayan prangalar çözülmüş gibi sendeledi ve düşmekten son anda kurtuldu. Ormanda tek başına kalmıştı.

Vücudundaki acı yavaşça geçerken sol serçe parmağına bağlı beyaz bir ipin varlığı ile derince yutkundu. Beyaz ışıkla dolu ip yerde geldikleri yolun üzerinden uzaklara uzanıyordu.

Marina elini kaldırıp kendine yaklaştırdığında ipin onu gidilecek yöne doğru çekiştirdiğini fark etti. İpi daha yakından incelerken “Cadı büyüsü...” diye mırıldandı. Daha önce hiç bir cadı ile karşılaşmamıştı ama efsanevi hikayelerini duymuşluğu vardı. Cadı krallığı anakaranın uzağında okyanusun ortasında birçok küçük adadan oluşuyordu. Eskiden kurtların ya da korsanların yanında birçok savaşa katılsalar da uzun zamandır kendi adalarında başka türler ile iletişime geçmeden yaşıyorlardı.

Marina ipi görmezden gelerek Marissa’ya yani nehre doğru ilerlese ne olur diye düşündü ama çabucak bu fikirden vazgeçti. Biraz önce vücuduna yayılan acı katlanılamayacak kadar yoğundu ayrıca bir yanı bir cadı görme fikrinin cazibesine kapılmıştı bile. Marina ipi takip ederek atları bağladıkları yere geri gelirken ip onu kendi atına yönlendirerek binmesini bekledi. Marina ata bindikten sonra sanki atta efsunlanmış gibi dört nala ipi takip etti. Marina devlerin yanına kaçırılan kıza gittiklerini içinde bir yerlerde biliyordu. Atın üstünde tek başına ormanda dört nala giderken kalbi beklenti ve adrenalinle göğsünü delmek istercesine hızla atıyordu. Özgürce kimse tarafından yargılanmadan sonsuzluğa doğru huzurlu bir yolculuk, bu sanki ilk defa yaşadığını hissetmek gibi bir duyguydu.

Marina adrenalin ve özgürlük doluyken birden yaşam enerjisinde ne gördüğünü hatırladı. Büyük bir huzurun yanında beyaz tenli, yüzünde sıcacık gülümsemesi olan sarışın bir genç adam. Marina aklında canlanan gülümseme ile yüreğinin pır pır ettiğini hissetti. Onu tanımıyordu, hayatında hiç görmemişti ama gülerken kısılan gözleri, belirginleşen gamzeleri ve gözlerindeki o bakış ile o sanki Marina’yı tanıyor gibiydi.

“Seni tekrar görmek çok güzel ama artık gitmelisin.” Marina kendine söylenen cümleyi usulca tekrar ederken yaşam enerjisine tekrar dönersem onu görebilir miyim diye düşündü. Adamın gözlerinde etrafındaki hiç kimsede olmayan bir dürüstlük ve samimiyet ışıltısı Marina’ya göz kırpıyordu.

Atı yavaşlayarak dururken Marina çevik bir hareketle atından inerek atı bir ağaca bağladı. Parmağındaki ipin ışığı güçlenerek artmıştı. Ağaçların ilerisinden suyun sesini duyabiliyordu. Ses çıkarmamaya özen göstererek ormanda usulca ilerledi. Anton'un bahsettiği kayalar görüş açısına girdiğinde diğer tarafta ağaçların arasında gölgelerde oyalanan kurtları da fark etti. Aralarında baya bir mesafe vardı.

Yılların getirdiği bir aşınma ile kayalar dümdüz olmuştu. Birkaç sivri büyük kaya dışında her şey yontulmuş gibiydi. Marina dikkatle dinlediğinde kayaların bittiği uçurumun aşağısında durağan gölün enerjisini hissedebiliyordu. Enerjisi ne nehrinki gibi coşkulu ne de okyanus gibi yoğundu. Kayalardan birkaç adım ötede kısa çalılar onun da ötesinde orman başlıyordu.

Devlerin ikisi ağır ve hantal hareketlerle büyüklü küçüklü birçok kayayı üste üste yığmaya çalışıyordu. Diğeri ise ormandan toplandığı belli olan büyük kütük parçalarını parçalara ayırıyordu.

Marina hayatında ilk defa dev gördüğünden kalbi korku ile attı. Boyları üç metreye yakındı, vücutları gri kurumuş toprak gibiydi, koca kulakları iki yanlarından aşağı sarkıyordu. Burunları yüzlerinin ortasına yumruk atılmış da içeri göçmüş gibi yamuk ve içerideydi. Marina tüm bunlarının yanında onları korkunç gösteren en kötü yönlerinin iki yanlarında sarkmış vücutlarına göre daha uzun kolları ve pörtlek gözleri olduğunu düşündü. Gözleri yuvalarından fırlayacak gibi dışarıya doğru uzuyordu. Hareketleri yavaş ve hantaldı.

Marina devleri incelemeyi bıraktığında uçurumun dibinde elleri ayakları bağlanmış kızı gördü. Uzun simsiyah saçları belinden aşağı dökülerek sere serpe kayalara yayılmıştı. Bembeyaz süt gibi teni, çekici hoş bakışları vardı ama onu asıl cazip kılan biraz sonra devler tarafından yenilmeyecekmiş gibi rahat ve hatta biraz sıkılmış oturuşuydu.

Marina elini havaya kaldırarak son bir kez ipe bakarken ip ışıldayarak zaten uzandığı yöne yani cadıya doğru giderek ortadan kayboldu. Bu kızın ilgisini çekmiş ve sanki Marina’nın orada olduğunu bilmişçesine ormana ağaçların arasına bakmasını sağladı. Kendisini buraya çağıran kişinin o olduğu düşünülürse Marina zaten bilmemesinin tuhaf olacağını düşündü.

Cadının auralı çekici gözleri Marina’nın olduğu taraftan kurtların olduğu tarafa çevrilirken dudaklarında kendini beğenmiş küçük bir gülümseme oluştu.

Marina kurtların saldırmak için devlerden birinin ördükleri duvarın arkasında kalmasını beklediğini fark etti. Duvar bir devi tutamazdı ama onlara zaman kazandırırdı. Marina neler olacağını görmek için beklerken ilk saldırı Fenris’in ağaçların arasından birden en yakındaki devin bacağına saldırması ile geldi. Dev ne olduğunu anlamazken arkaya doğru sendeleyerek gürültüyle yere düştü. Ormanın içinden Elektra ve Liber’de çıkarak saldırıya geçerken devler de karşılık vermeye başlamıştı. Kurtlar, hantal ve yavaş devler karşısında çevik saldırılar sonrasında hemen geri çekilerek savunmaya geçiyorlardı. Şuana kadar devler kurtlardan daha fazla hareket ettiğinden yorulmuş görünüyorlardı.

Marina kavgadan uzaklaşarak iyice uçuruma yaklaşmış cadıya baktığında panikledi. Devlerin savruk hareketleri ve kayaları oradan oraya fırlatmaları onun için tehlikeli görünüyordu. Marina normal zamanda asla cesaret edemeyeceği bir şey yaparak bulunduğu yerden ok gibi fırladı ve cadıya doğru tüm gücüyle koştu. Devlerin tüm dikkati kurtlarda olduğundan ona dikkat bile etmemişlerdi ama o sırada bir dev ile dövüşen Liber’in dikkati Marina’yı görmesi ile dağıldı. Dev onu kendinden uzağa fırlattığında ağzından acı bir inleme döküldü.

Marina cadının yanına geldiğinde hızla ellerindeki bağları açmaya çalıştı.

“Sonunda gelebildin.”

Marina kafasını kaldırıp kıza baktı, konuşmak için ağzını açmamıştı. Yine zihnine fısıldıyordu, yüzünde gizemli tehlikeli bir gülümseme vardı. Marina düğümleri açmaya çabaladı ama düğümler onun açamayacağı kadar sıkıydı. Liber sakatlandığı için kurtlar sayı bakımından dezavantajlı bir konuma düşmüşlerdi. Marina içten içe buraya gelerek düğümleri açabileceğini düşündüğü için kendine kızdı. İşe yaramazın tekiydi.

“Buradan kurtulmanın tek yolu var, takip et beni.”

Kız ayağındaki iplerin el verdiği imkanlarla ayağa kalkarak uçurumun kenarında durdu. Gözleri meydan okuma ve ışıltı doluydu. Marina ne yapacağını anlamayarak ona bakarken birden kendini aşağı bırakması ile dudaklarından ufak bir çığlık döküldü ve zihninde tekrardan bu sefer zayıf bir fısıltı duydu.

“Cadılar yüzme bilmezler.”

Marina hız kaybetmeden uçurumdan aşağı atlarken önce kızın sonra kendisinin göl ile buluşma sesi çevreyi kapladı. Marina göle girdiği anda bacakları dönüşerek zarif kuyruğunu gözler önüne serdi. Hızla yüzerek gölün dibine batmakta olan cadının bileğini yakaladığında ne olduğunu bile anlamadan kendini suyun enerjisi ile çevrelenmiş buldu. Suyun derinliklerinde gittikçe belirginleşen bir ışık oyunu netleşiyordu. Marina yaşam enerjisinde olduğu gibi zaman ve mekan algısını kaybettiğini hissetti. Şuan da suyun enerjisi ile çevrilmiş halde tek başınaydı. Suyun içindeki yansımaya baktığında kendini gördü, yanında o sarışın genç adam vardı. Genç adam yüzünde eğlenen bir ifade ile uzun boyundan dolayı ona tepeden bakıyordu. Marina kendine baktığında mutlu olduğunu fark etti, gözleri ışık saçıyordu. Genç adam aralarındaki bir adımlık mesafeyi de kat ederek dudaklarını birleştirirken Marina sudaki yansımasının bu öpücüğe karşılık verişini izledi. Kalbi hızla atarken suyun enerjisi tekrardan hızlanarak onu gerçekliğe geri gönderdi. Marina hala bileğini tuttuğu cadıya kafa karışıklığı ve panikle bakarken cadının gözlerinde eğlenen şeytanların pırıltılısını izledi.

****

Bölümü daha erken paylaşacaktım ama bir haftadır hastayım maalesef bir türlü iyileşemedim 🥹

 

 

 

 

Bölüm : 05.12.2024 23:50 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...