7. Bölüm
giz_ece / Kurtların Çağrısı: Marina / 7. Bölüm : Grup Dağılıyor

7. Bölüm : Grup Dağılıyor

giz_ece
giz_ece

​Görsel : Ginger

Gölden hızla çıkarlarken Marina bileğini sıkıca tuttuğu cadıyı bıraktı. Gölde gördüğü şeyden korkmuştu. Cadı nefes nefese kendini toplamaya çalışırken biraz önceki haline göre çok zavallı ve aciz görünüyordu. Marina suyu gerçekten sevmiyor olmalı diye düşündü. Siyah, uzun, belden bağlamalı elbisesi üzerine yapışmış hareket alanını kısıtlıyordu.

Marina cadının kendini toparlamasını beklemeden konuştu.

“Neydi o ?” Sesi hırslı ve saldırgandı. “Göldeki şeyi sen yaptın dimi ?”

Cadı hala dizlerinin üstünde iki eli yerde yuttuğu suyu öksürürken dudaklarında eğlenen sinsi bir gülümse oluştu.

“O bir anıydı.” Sesi güçlü ama hala öksürdüğünden kesik kesikti. “Ben sadece ortaya çıkmasına izin verdim.”

“Nasıl ?” Marina cadının yanına giderek cadının gözlerinin içine bakmasını sağladı. “Benim böyle bir anım yok.”

“Şimdilik yok ama olacak.” Dudağı alaycı bir şekilde şekillendi. “Ayrıca bu senin değil benim anım. Gördüğün sahneyi benim gözlerimden izledin.”

“Daha olmamış bir anıya sahip olamazsın.”

“Benim için çok uzun zaman önce yaşandı senin için ise hala çok uzakta.”

Marina öfkesine yenip düşerek cadıyı sıkıca kolundan tuttu. Herkesin kaçamak ve anlaşılmaz cevapları artık can sıkıyordu.

“Bilmece gibi konuşmadan bana her şeyi anlat. Beni buraya neden çağırdın ? O şeyi nasıl yaptın ?”

“Seni buraya çağırarak kaderlerimizi mühürledim, ayrıca...” Cadının gözlerinde tekrardan şeytanlar ışıldadı. “Geleceği görebilmek gibi bir özelliğim var.”

“O gördüğüm şey gelecekte mi olacak ?”

“Senin için evet, benim için hayır.”

Marina cadının kolunu bırakarak birkaç adım geriledi. Bu kızdan da mantıklı ve akla yatkın cevaplar alamayacağı ortadaydı.

“Marina...”

Marina kafasını kaldırıp cadıya baktı.

“...sende aslında bir şeylerin yanlış gittiğini bilmiyor musun ? Sürü, denizkızları, hepsi...”

“Beni tanıyor musun ?”

Marina şüpheyle karışık derin bir korkuya kapıldı. Yaşadığını sandığı hayat şuan çok uzakta ve bir yabancıya aitti sanki. Neleri tam olarak kendi isteyerek ya da seçerek yapmıştı. Sürü hep cana yakın ve yardımseverdi, ama acaba sürüden olmayan birine karşı fazla mı iyiydiler ? Marina Marissa diye düşündü. Arkadaşı ona asla yalan söylemez ya da ihanet etmezdi. Marissa ile açıkça aklındaki şüpheleri, Ocnus’un ona helsmalp gecesi söylediklerini, yaşam enerjisindeki çocuğu ve şuanda cadıyı konuşması gerekiyordu. Marissa ona yardım ederdi.

“Seni en yakın arkadaşın olabilecek kadar iyi tanıyorum.”

Marina’nın kaşları çatıldı. “Nasıl ? Kimsin sen ?”

“Yakın zamanda nasılsa tekrar tanışacağız ama şuan da bana güvenebileceğini bil, asıl düşmanın ben değilim hiçbir zaman da olmayacağım Marina.”

Cadının çekici auralı gözleri kısıldı, keskin yüz hatları yumuşadı. “Ben Ginger, en yakın arkadaşın olacağım.” Elini tokalaşmak için ileri uzattı.

Marina tereddütle cadının uzattığı eli tutarken aklında Ocnus’un sıcak eli canlandı ve sözleri zihninde yankılandı.

“Ben senin yerinde olsam Lockwood’lara fazla güvenmezdim Marina. Seni ne için feda edeceklerini bile bilmiyorsun.”

Arenada Fenris’i kurtarıp onu ölüme terk etmişti, vicdanı huzursuzlukla kıvrandı.

Cadının gözleri ormana çevrilirken çalıların arasından kurtlar çıktı. İnsan formundaydılar, hepsinde kötü bir dövüşün izleri vardı. Fenris’in kumral saçları dağılmış sağ elmacık kemiğinde büyük bir morluk yeşermeye başlamıştı. Elektra’da ise yorgunluk dışında fiziksel bir yara yok gibiydi, en kötü yaralananları Liber’di. Sağ ayağının üzerine basamıyor gibiydi, sol kolu dirsekten itibaren bileğine kadar yarılmış, sol kaşı patlamıştı.

Fenris kaşları çatık bir halde yanlarına geldi. Marina’yı korumak istercesine arkasına çekti.

“Kimsin sen ? Devlerin eline nasıl düştün ?”

Cadı küçümsercesine dudak bükerken gözlerine kendini beğenmiş ifadesi yeniden yerleşti.

“Ben Ginger, cadıyım.”

“Cadılar adalarının dışına pek çıkmaz, çıksa bile devler tarafından yakalanacak kadar güçsüz değildirler.”

Ginger Fenris’in sesindeki sorgulama ve küçümsemeye açıkça göz devirerek konuştu.

“Ben normal bir cadı değilim yüzyıllardır yaşıyorum. Her yaşlanıp yeni bir bedene geçtiğimde de güçlerimi toplamam zaman alıyor. Şuan bu bedenimdeki ilk günlerim.”

“Bu topraklarda ne işin var ?”

“Peri krallığına gidiyorum ama yolum uzun, bir süre size eşlik etmeme izin verir misin ?”

Ginger eşlik etmek için izin istiyor gibi görünse de bakışları kendini beğenmişliğini ve zaten bu yolculukta olacağını gösteriyordu.

“Yolda bir fazlalığa ihtiyacımız yok, yardımımız sadece hayatını kurtaracak kadardı.”

Fenris arkasını dönüp Marina’yı bileğinden tutarak gitmeye hazırlanırken cadı tekrar konuştu.

“Sadece siz bana değil ben de size yardım etmiş olacağım. Bence hepiniz Marina’nın buraya nasıl tek başına geldiğini merak ediyorsunuzdur. Açıklamamı ister misiniz ? Onu buraya ben çağırdım, büyümle yolu gösterdim ve devlerle olan kavganızda kimse ölmeden kurtulamayacağımızı bildiğimden göle atlayarak Marina’nın beni kurtarmasını sağladım. Geleceği görebiliyorum ve güçlerimi de gün geçtikçe geri kazanıyorum.”

Elektra’nın zaten sert olan yüz hatları iyice katılaşmıştı. “Cadılar suyu sevmezler bu yüzden kaç yüzyıldır adalardan ayrılmadılar. Peri krallığında ne işin var ?”

Cadının bakışları biran Marina’nın üzerinde yoğunlaştı. “Kesinleşmiş bir geleceği değiştirmek mümkün mü merak ediyorum. Benim için önemli insanlar hayatlarını kaybedecekler. Periler kadim büyüleri bilirler.” Ukalaca tek kaşını kaldırdı. “Sizin için yeterince açık oldu mu ?”

Elektra ikna olmuşçasına hafifçe kafa salladı. “Bizimle gelsin Fenris. Bir cadı yolda işimize yarar.”

Fenris sıkıntıyla derin bir nefes verirken Marina’nın bileğini bırakarak geri cadıya döndü. Yeşil gözleri düşüncelerle doluydu.

“Tek bir sıkıntıya yol açarsan yoluna tek başına devam edersin.”

Ginger söyleneni umursamadığını belli eden bir baş hareketi yaptı. Liber mesele çözüldüğü için arkadan söze karıştı.

“Anton Marina’nın buraya geldiğini nasıl fark etmemiş ?”

Marina bakışlarını kaldırarak Fenris’e baktı, Anton’un gittiğinden diğerlerinin haberi yoktu. Fenris’le göz göze gelirlerken Fenris yeşil bakışlarını kaçırarak sıkıntıyla elini saçlarının arasından geçirdi.

“Denizkızlarının yanında Anton yoktu. Kızlarla birlikte arkada Marissa’yı bıraktım.”

“Anton'u nereye gönderdin ?”

“Anton sürüyü terk etti. Geri geleceğini de sanmıyorum.”

Marina Liber ve Elektra’nın yüzüne saniye saniye yansıyan şoku izledi. İkili göz göze gelerek birbirlerine anlamlı bir bakış attıktan sonra bir şey dememeyi tercih ettiler ama Marina bakışlarındaki sorgulama ve şüpheyi görmüştü. Fenris’e itiraz etmemişlerdi ama onaylamıyorlardı da.

“Buraya atla mı geldin ?”

Marina Fenris’in sorusuna hafifçe kafa sallamayı tercih etti.

“Atın olduğu tarafa gidelim sonra da Marissa'ları buluruz.”

Grup yavaşça harekete geçerken Elektra tekrardan kurt formuna geçerek sürünün öncüsü oldu, Liber topallayarak yanında Ginger ile Elektra’nın arkasından giderken Fenris adımlarını Marina’ya uydurarak onun yanında yürüyordu.

Fenris Marina’ya yandan düşünceli bir bakış atarak konuştu.

“İyi misin yaralandın mı ? Göle yüksekten düştünüz.”

Marina hafifçe güldü. “Ben bir denizkızıyım Fenris, su benim evim.”

Fenris neyse ki der gibi kafa salladı. “Cadı büyüsü ile buraya gelmen aptallıktı Marina, Marissa ile kalman gerekirdi.”

Marina pişmanlık dolu bir endişe ile Elektra ve Liber’e baktı. “Marissa’ya çok kızmazlar değil mi ? Gitmemi fark bile edemezdi çünkü ortada büyü vardı.”

Fenris’de Marina gibi bakışlarını arkadaşlarına çevirdi. Tüm yolculuk süresince olduğu gibi mutsuz ve yorgun gözüküyordu. Marina Fenris’i arenada kurtararak ona iyilik edip etmediğini düşündü, zaten arenaya ölmek için çıkan birini zorla hayata döndürmüştü. Marina Fenris’i uzun zamandır tanırdı, aslında tek Fenris’i değil tüm sürüyü tanırdı. Anton ne kadar kendini beğenmiş bir ukala da olsa Fenris’le yakın arkadaştı, Liber uyumlu ve sakin bir sürü üyesi olsa da hoşlanmadığı kararlara karşı çıkabilecek kadar cesaretliydi, Elektra ise zaten güçlü kişiliği ve bedeni ile hem dobra hem de arada küstahtı. Marina yolculuğa çıkıldığından beri herkesin olduğundan daha farklı ve gergin olduğunu düşündü. Fenris’in mutsuz ve somurtkan olmasını Marissa’nın onunla kaçmamasına bağlıyordu ancak Fenris bile kendisi ile sürüsü arasına bir sınır çizmiş gibiydi. Acaba ileride Fenris’in alfalığı da Vanko'ya benzer miydi ? Marina bu düşünceyi çabucak kafasından attı. Vanko ne kadar iyi bir alfa da olsa insani duyguları hep geri plandaydı, şuanda bile Fenris cadıyı devlerin elinden kurtararak Vanko’ya benzemediğini ispatlamıştı.

Fenris eskiden hayat enerjisi ile parlayan ama şu sıralar sönük gözlerini arkadaşlarından ayırmadan Marina’yı teselli etti.

“Sen merak etme, onların öfkesini ben hallederim.”

Marina sessizliğe bürünürken Fenris’de bir daha konuşmadı, bir süre sessizlik içinde yürüdüler. Atın yanına geldiklerinde Marina ve Ginger beraber ata binerken kurtlar atı çevrelemiş bir şekilde üçgen oluşturdular. Fenris’de dönüşüm geçirerek kurt formunu alırken tek insan bedeninde kalan yaralı Liber oldu. Marina suyun gücüyle onu da iyileştirmemi isterler mi acaba diye düşündü ama suyun gücü her zaman kullanılabilecek bir güç olmadığından istemeyeceklerini düşündü.

Ormanın içinde derin bir sessizlikle yürürlerken sadece arada onlara eşlik eden bir kuşun ötüşü ya da küçük bir tilkinin çalılar arasındaki yürüme sesi oldu. Marina at binme konusunda kendinden daha tecrübeli duran Ginger’ın arkasında oturuyordu. Şuanlık cadı sessizdi ama Marina yine de kendini ürpermekten alıkoyamadı.

Aklındakileri sıraya koymaya uğraşırken neye ya da kime güveneceğini şaşırmıştı. Ginger kendisini tanıyan ve en yakın arkadaşı olacağını söyleyen bir deli miydi yoksa söylediği gibi geleceği görebildiğinden mi böyle söylüyordu ? Senin asıl düşmanın ben olmayacağım demişti, kendisinin bir düşmanı mı olacaktı ? Ocnus, Deka, Ginger, Rea ve hatta Marissa... Herkesin bildiği ama onun bilmediği şey neydi ?

Marissa bu döngünün diğerlerinden daha önemli olduğunu en başından beri biliyordu ama helsmalp gecesi öncesi Vanko ile ne konuştuysa Marissa’nın o zamandan beri aklı daha da yerinde değil gibiydi. Marina Fenris diye düşündü, hep onun yüzünden olduğunu varsaymıştı ama Fenris’i hep görebileceği bir yolculuk ikisi için de daha zor olmaz mıydı ? Marina aklına yatmayan birçok şey olduğunu biliyordu ama daha fazla düşünmemek için zihnini susturmaya çalıştı.

Kafile Deka ile birlikte atları bağladıkları yere geldiğinde nehir kenarına inebilmek için Marina ve Ginger’da attan inerek atı Marissa’nın atının yanına bağladılar. Kurtlar da dönüşüm geçirerek insan formlarında geri yanlarına gelmişti.

Elektra’nın suratı kaskatı ve korkutucuydu. Atların olduğu yere baştan savma bir bakış atarak delici bakışlarını Marina’ya çevirdi.

“Atlardan biri eksik ?”

Marina bu bakışlar karşısında sinerken kem küm etti.

“Deka’nın atı... yolda... şey, korktuğundan kaçtı.”

Marina Marissa’nın üstüne daha fazla nefret çekmemek için olayı üstü kapaklı anlatırken Elektra’nın daha fazla sorgulamaması ile ferahladı ancak nehire doğru olan yolu ilerlerken yine de Elektra’nın Liber’e söylendiğini duydu.

“Ne geri zekâlı ama ne Marina’ya ne de bir ata göz kulak olabiliyor.”

Sık ve uzun ağaçlar arasından yol alırlarken Marina nehrin enerjisinin yaklaşması ile ruhunun ferahladığını hissetti. Ağaçlar bir noktada azalarak tek tük kalırken nehir gözler önüne serildi. İki yanını yosunlu kayalar ve sazlar kaplamıştı. Marissa ve Deka yol kenarındaki bir kütüğün üstüne oturmuştu, onların ormandan çıkması ile kafalarını onlara doğru çevirirlerken Marina yanlarından bulutumsu kendisinin yok olduğunu fark etti. Bakışları hemen Ginger’i bulurken cadının bıyık altından sinsice güldüğünü gördü.

Marissa'nın Marina’yı da gelenlere birlikte görmesiyle gözleri şaşkınlıkla büyürken hemen bulutun kaybolduğu yere baktı. Marina çabucak arkadaşının yanına giderek ellerini sıkıca tutup kulağına fısıldadı.

“Özür dilerim, cadı büyüsü ile beni peşinden gitmeye zorladı.”

Elektra dik ve iğneleyici bakışları ile yürürken Liber hemen arkasında ama daha pasif durumdaydı. Elektra küstah ve zorba şekilde öfkeyle ortaya konuştu.

“Anton gitti, yolumuz uzun ve tehlikeli. Biz de bu yolculukta geri zekâlı çatlağa kaldık. Hayatında doğru bir şey yaptığın oldu mu hiç Marissa ?”

Marissa’nın gözleri yaşlar ile dolarken Marina destek olmak istercesine arkadaşının elini sıktı. Marissa’nın beti benzi atarak hafiften titremeye başlamıştı.

Elektra siniri bozulmuşçasına gülerek diklenmeye devam etti.

“Bırak bu mağdur ayaklarını artık ! Ağlayıp sızlanarak kendini Fenris’e acındırma. Bu yolculukta olmak zorunda olmasan kimse sana tek bir saniye bile katlanmazdı.”

Marissa’nın titremesi daha da kuvvetlenirken dudaklarından bir hıçkırık kaçtı. Gözyaşları kıvrımlı bir şekilde yanaklarından aşağı süzülüyordu.

“Elektra yeter !” Fenris’in sesi bir kırbaç gibi ortamı yararak güçlü bir etki bıraktı. Bakışları alev alevdi. “Tek bir kelime daha edersen sende Anton gibi kendini sürüsüz bulursun !”

Liber gergin bir sakinlikle elini Elektra’nın omzuna koydu. “Elektra sakinleş, döngü bizim için her şeyden önemli.”

Elektra burnundan soluyarak saniyelik gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve sakinleşmek için uzaklaşmadan önce bakışlarını Fenris’e dikerek konuştu.

“Çatlak için her şeyi bırakıp kaçmayı göze aldığın gece ne mal olduğunu anlamıştım zaten.”

Liber ormanda gözden kaybolan Elektra’nın peşinden onu sakinleştirmek için giderken Marissa duygusal strese daha fazla katlanamayarak dizlerinin üstüne çöktü. Fenris hızla yanlarına gelerek kendi kendine sayıklayan Marissa'yı kucağına alıp kulağına bir şeyler fısıldarken Marina’ya dönerek “Buradan ayrılmayın.” dedi. Marina kafasıyla sessizce onayladı. Fenris Marissa ile birlikte gözden kaybolurken Marina Ginger’ın Marissa’ya bakarak zevkle güldüğünü gördü.

 

 

 

 

 

Bölüm : 12.12.2024 19:45 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...