
Ecem: sizin burda ne işiniz var ?
Şervan ağa: Mustafa ile Evin'in durumunu konuşun diye geldik konuşun ki bir daha kapıma polis dayanmasın yoksa bu defa o kadar kolay kurtulamazsın
Ecem: şuan pek müsait değilim yarın ben okuldan sonra size gelsem olur mu. ?
Mustafa: sürekli sana zaman mı ayıracağız
Şervan ağa: Mustafa ben varken sana söz söylemek düşmez gidelim
Ecem: Şervan ağa yarın evine geldim diye yine beni tutuklatmazsın değil mi?
Ve yine Şervan Ağa arkasına dönüp gitti onlar arabaya binince ben de evin kapısını açıp eve girdim hızlıca odaya girdim ve üzerimi değiştirdim çok yorgundum ve bu yorgunluk fiziksel bir yorgunluk değildi ruhsal bir yorgunluktu çünkü Ayşe'ye Hasan amcaya ölen iki çocuğa üzüldüm ben bu gün 4 cesede ağladım üçü toprağın altında biri toprağın üstünde bu nasıl bir acı Hasan amca nasıl bunca yıl dayanmıştı nasıl acıdan durmuştu sevdiği ölmüştü çocukları ahh be Mardin cayır cayır yakıyorsun içindeki insanları kime dokunsam acı kalacak elimde Evin, Ayşe, Hasan amca, iki doğmamış çocuk daha ne kadar acı barındiracaksin söylesene söyle Allah kahretsin elime geçen vazoyu duvara fırlatım vazo param parça oldu vazonun parçaları etrafa dağıldı o parçalara bakıp yere çöktüm hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.Kaç dakika kaç saat orda ağladım bilmiyorum kapı zili duyar gibi oldum ama kimse benim evime gelmez diye düşündüğüm için bana öyle gelmiştir dedim ısrarla çalmaya devam edince kapıyı kontrol etmeye karar verdim.Kapıyı açınca karşımda korkunç Şervan ağayı gördüm Onu görmemle biraz bocalamıştım
Şervan ağa: iyi misin öğretmen
Ecem: bu gün ikinci defa sorucam ama burda ne işin var
Şervan ağa: ağladın mı sen birşey mi oldu ?
Ecem: ben...
Şervan Ağa: sen ne
Şervan ağaya cevap vermeden boynuna sarıldım birinin omzunda saatlerce hıçkıra hıçkıra ağlamamam lazımdı ve bu kişi bugün Şervan ağa olmuştu.Şervan ağa dışarıyı kontrol edip beni kucağına alarak içeri taşıdı ben hala omzunda hıçkıra hıçkıra ağlamaya devam ediyordum ben ve Şervan ağa kaç dakika öyle kaldık bilmiyorum ama Şervan ağa bir saniye bile ağlamamdan rahatsız olmadı yani rahatsız olduğunu hissettirmedi en son biraz sakinleşir gibi oldum kafamı Şervan Ağa'nın omzundan kaldırıp kendime gelmeye çalıştım şuan adamın kucağında başımı göğsüne sinmiş şekilde ağlıyordum Allah kahretsin seni Ecem kalk hemen yeter hızlıca adamın kucağında kalkmaya çalışırken yere kapaklanmamla malum yerlerimde ağrılar hissetim Allah'ım bu yer neden sert uff kafamı kaldırıp Şervan ağaya bakınca bana malmışım gibi bakıyordu ama gerçekten malmışım gibi
Ecem: şey ben ayağa şey edim yani kalkayım diye şey ettim öyle olunca da yere şey oldum
Şervan ağa: Önemli değil ama iyi misin yani öyle ağlaman falan normal değildi galiba
Ecem: benim ağlamaya ihtiyacım vardı
Şervan Ağa: kime ağladın
Ecem: yarım kalmış bir geçmişin hikayesine ağladım
Şervan Ağa: başka erkek için ağlayıp teselliyi başka erkekte mi aradın
Ecem: beni teselli et demedin sana sadece ağlayacak bir omuza ihtiyacım vardı ve Allah'ın belası sen çıktın karşıma bir de bir erkek için ağlamadım bugün bir yere kahvaltı yapmaya gittim.Hasan amca.. dur ya ben neden sana hesap veriyorum ki
Şervan Ağa: bizim babalığın hikayesini öğrenmişsin
Ecem: sen biliyor musun?
Şervan Ağa: bilmeyen mi var bu koskocaman şehirde sana nasıl anlatı bilmem ama onlar birbirleri için sevdaydı ben babalıktan hep Ayşey'i dinlerim
Ecem: bu şehir neden böyle neden kimse mutlu değil neden içinde kime dokunsam yaralı
Şervan Ağa: bu topraklar hem öyle töre diye tutturdular can alır can yakar.
Ecem: sen almıyor musun can yakmıyor musun?
Şervan Ağa: burda bu gün ağa değilmişim gibi konuşalım olur mu? Senin ağlamaya ihtiyacın olduğu gibi benim de buna ihtiyacım var.
Ecem: ihtiyacın varsa olur Şervan.. öyle bakma ağa bozuntusu değilmişim gibi konuşalım diyen sendin o yüzden sen şimdi sadece Şervan'sın
Şervan Ağa: öyle olsun öğretmen
Ecem: Ecem diyebilirsin senin varmı can yakan hikayen
Şervan Ağa: Var tabi Mardin'de benden korkmayan tek bir insan evladı yok.. çocukkende öyleydi kimse benle oynamak istemezdi zaten benimde çocuk olacak vaktim yoktu. Hep babamla aşiret toplantılarına katıllırdım.birileri hakkında ölüm emri verilirdi tüm aileleri de yaşayan ölüye dönüşürdü ben izlerdim,birileri için berdel evliliği çıkardı iki kişinin hayatı karardı bu defa ben ve diğerleri izlerdik teselli ederlerdi büyükler berdel kararı çıkan kişileri ne var biz severek mi evlendik derlerdi...Benim çocukluğum hep bunlarla geçti bazen başkalarının yarattığı acıları izledim bazende kendi yarattığım acıları
Ecem: sen birini öldürdün mü?
Şervan Ağa: öldürdüm.
Ecem: Üzülmedin mı?
Şervan Ağa: ben bir kişiyi öldürürken üzüldüm. Son isteği buydu benim onu öldürmem son isteğini oradaki herkeste kabul etti ben kabul etmek istemedim ama yapacaksın dediler ben 16 yaşındaydım.. onun gözlerinin içine bakıp ağlayarak silahı ona doğrultum ve sonrası işte yine cenaze cenazeyi izleyen insanlar... Ben sonra kimseye üzülmedim
Ecem: sen canisin
Şervan Ağa: kızıcaksan oynamayalım
Ecem öldüğün kişi kim
Şervan Ağa: öldürdüğüm kişi olarak bil
Ecem: katil olmak , can almak yerine yaşatmayı dene
Şervan Ağa: ahh be öğretmen.. sen buralara uygun değilsin al git tahini yaşayacağin yerlere.. ve ben yine Şervan Ağayım oyun bitti.
Şervan bunu diyip ayağa kalktı ne benim birşey dememi bekledi ne de ben birşey demek istedim o gitti ben arkasından izledim.Şervan gittikten bir kaç dakika sonra uzun zamandır annemlerle konuşmadığımı farkına vardım saate baktım da daha çok erken olduğu için annemleri aramak istedim
Ecem: annemmmm
Annem: kızım güzelim sen beni arar mıydın?
Ecem: okul çok zaman olduğu için çok fırsat bulamıyorum özür dilerim
Annem: önemli değil annem bizde biliyoruz seni çok yormak istemedik alış oralara diye sürekli aramayalım büyüdün artık
Babam: aaa Aysima benim kızım hiç büyümedi daha minik o değil mi prenses
Ecem: senin prensesinsem minik olurum.
Annem: kızım babanla gelmek istiyoruz ama pek fırsatımız olmuyor olsaydı yanına gelecektik
Ecem: önemli değil anne ama ben uykuya kaçar artık uykum var saat erken ama olsun
Anne, baba: iyi geceler kızım dikkat et
Ecem: sizde öptümmm
Annemler kapatınca bende uyumak için odama girdim ben bu gün Şervan'a sarıldım o benle konuştu demeki o da insanmış ama katil bir insanmış acaba kimi öldürürken üzüldü keşke cevap verseydi neyse Ecem yeterince tuhaf bir gün yaşadın zaten daha fazla saçmalamak yerine uyu bence hem uyumak çok güzel bir şey tırnak içinde bellirtmek isterim ki kendi yatağında uyumak daha güzel bir şey hızlıca yatağa geçtim ve günü düşünmeye başladım en çokta Şervan'a sarıldım anı düşündüm sakın Ecem sakın öyle bir insana aşık olunmaz siz çok farklısınız senin elin kalem tutuyor onun elli silah.
Şu alarmı Allah kahretsin arttık öğretmenliğin en kötü özeliği bu hep okula gitmek için uyandırılırsın bide seni uyandıran annen değil alarmdır.yine tavanımla bakışma sahnesi yaşadım canım tavanım artık sana da alışmıştım şimdi hızlıca kalk Ecem ve okula hazırlan bu uyarımı dikkate alaraktan hızlıca giyindim keşke arabam olsa bu kadar erken çıkmak zorunda kalmazdım evden çıkmış yolda yürüyordum dün dünde kalmalıydi ama benim hala aklım Şervan'daydı bide bu gün Evin içi konağa gidicektim aslında benim evim neden konak değil ki aynen Ecem yarın sende konağa geç tövbe tövbe neyse sonunda bu saçma sapan düşünceleri düşünmeme gerek kalmamıştı çünkü okulun kapısındaydım daha zil çalmadığı için öğrenciler bahçedeydi o kadar muhteşem bir manzara ki anlatmak istesem tüm sözcükler kifayetsiz kalır.9.sınıfların masonluğu, çömez oluşları,10. Sınıfların biz 10 olduk egosu,11.sınıfların üsten bakmaları ve 12.sıniflarin umursamaz halleri kendilerinj direk belli ediyor işte sınıflar ya da ben öğretmen olduğum içinde olabilir. Sonunda zil çalmış benim dersim de 10. sınıflara vardı sınıfa girip küçük sohbetten sonra derse başladık. Ders boyunca yazdığım tüm soruları Baran'ın çözmesi oldukça dikkati çekti Baran matematik dersinde oldukça iyi bir dereceye sahipti bunu en kısa sürede değerlendirmek üzere aklımın bir köşesine yazdım.Tüm gün derse gir çık çok sıradan bir gün geçmişti ve cidden artık çok yorulmuştum.Rojbin ile birlikte konağa gideceğim için Rojbin'i okul kapısında beklemeye başladım içimden de sürekli bugün güzel geçsin diye dua edip durdum Mustafa Evin hakkında adam akıllı kararlar alsın Allah'ım aminn lütfen öyle olsun ne olur öyle olsun amin amin amin.
Rojbin sonunda gelmişti Rojbin hakkında gideceğim evdeki kişiler hakkında bilgi almak istiyordum
Ecem: Rojbin bana biraz evdekileri anlatır mısın? En azından biraz bilgi sahibi olurum.
Rojbin: tabi öğretmenim Nevruz nenem var babaannem evde ki herkes ondan korkar ha bide Nevruz nenem Türkçe bilmez,Dayem var adı Hatice, Babam Sidar, bizde 11 kardeşiz
Ecem: ne 11 mi çok değil mi?
Rojbin: Ama hepsi aynı anadan değil Mizgin ablamla Şervan abimin annaları farklı
Ecem: senin annen onların annesine kuma ki geldi yoksa anneleri vefat etti diye mi geldi?
Rojbin: benim annem kuma gelindir hocam öz annemden de 9 kardeşim var 4 kız 5 erkek ablalarımın ikisi evlidir.abilerimden de 4 kişi evli
Ecem: Şervan ağa oda mı evli
Rojbin: yok hocam ben öz abilerimden bahsettim biri tek evli değil diye
Ecem : aileniz çok kalabalıkmış
Rojbin:geldik sonunda hocam konağa ama bu koskocaman konakta iki kişide yaşanmaz bazen aynı evin içinde yemek ve oturma saatleri dışında birbirimizi görmeyiz.
Rojbin dedikten sonra kafanı kaldırıp konağa baktım koskocaman eski taş mimarisine sahip konak bin yıllık bir konak izlemi veriyordu ve bu bin yıl içinde yaşadığı acıları, sevinçleri, kederleri ve daha bir çok duyguyu eski taş mimarisine sindirmiş gibiydi. Daha fazla hiç hayatında konak görmemiş gibi görünmek istemediğim için eve girecektim ki Rojbin'in Abim demesiyle arkama baktım gelen kişi Şervan Ağaydı bu adam dünden sonra daha da mı yakışıklı oldu Yarabbimmm
Şervan Ağa: gelmişsin öğretmen buyur içeri gecesin bilirsin biz çok misafir perveriz..
Ecem: bilirim ağa bilirim çok misafir perversiniz
Şervan ağa önde biz arkada konağa geçtik yukarı geçip biraz oturmamda ısrar etseler de kabul etmek istemedim. Önceliğim Mustafa ile konuşmakdı.
Evin : öğretmenim siz mi geldiniz bir şey mi oldu?
Ecem: hayır abinle konuşacağız biz
Şervan ağa: yukarıya terasa geçelim evin sende annene söyle bize kahve getirsin
Evin: tamam ağam
Şervan Ağa: Mustafa yukarıya geçelim sende öğretmen
Ve yine ben Şervan Ağa ve Mustafa yukarıya terasa çıktık mahşerin üç atlısı diye espiri yapmak istedim ama bu gergin insanlar esprimi de anlamazlar.Biz otururken içeri orta yaşlı bir abla kahvelerimizi getirdi
Abla: Şervan oğlum varmı başka isteğiniz?
Şervan Ağa : yok Hatice teyze sen de otur bu kadın Evin'in öğretmeni çok ısrar etti Mustafa ile Evin'in durumunu konuşmak için buraya geldi
Hatice abla : hoş geldin öğretmen kızım
Ecem : hoş bulduk Hatice hanım
Hatice abla: kızım ben Hanım manım bilmem herkes bana abla der sende öyle de
Ecem : tamam Hatice abla ben Evin'le ilgili konuşmak istiyorum siz bir annesiniz kızınız 5 çocuklu biriyle evlenmesini sende istemiyorsundur.
Hatice abla : ben de istemiyorum kızım şu boyu devrilesice tutturmuş evleneceğim Evin'de o adamla evlenecek diye
Mustafa: ana yeter
Şervan Ağa: Mustafa sesini yükseltmeyesin karşında kim var kim oturuyor bilesin.
Mustafa: ağam kusura bakmayasan
Şervan Ağa: Hatice abla sen in aşağı biz konuşalım
Hatice abla: tamam oğlum
Hatice abla gitmişti yine biz mahşerin üçlüsü olarak kalmıştık umarım ben Mustafa'yı öldürüp Maherin eklesi olarak Şervan ağa burada tek kalmam
Ecem: Mustafa bu sene yolla okul Evin'i seneye evlendir daha 17 yaşında seneye kadar 18 de olur
Mustafa: olmaz kız kısmı 18 oldu mu evlendirilir?
Ecem : daha 18 değil evlenirsen İzmir'de ki bağlantılarımı kullanırım ne senden ne ağandan korkarım bu sene devam etsin seneye de evlensin
Şervan Ağa: Mustafa Evin bu sene okusun seneye düğünü ben kendi ellerimle yapacağım
İçimden Şervan'a bildiğim tüm bedduaları saydırmaya başladım hele bu sene geçsin de Evin o adamla evlenmeyecek
Mustafa: ağam adam kabul eder mi? Etmez
Şervan Ağa: ben konuşurum kabul eder etmek zorunda kalır.
Mustafa: tamam ağam
Ecem : yani kabul ettiniz Evin bu sene okula gelecek yarın onu okul forması ile göreceğim
Şervan Ağa: evet
Ecem: o zaman ben kalkayım
Şervan Ağa: Mustafa sen aşağı inebilirsin ... Sen öğretmen akşam yemeğine kalabilirsin anamlar evde değil ama Rojbin falan evde
Ecem: yok ağam başka sefere artık ben Evin'in yanına gideyim
Aşağı indim Evin ile Hatice abla bana umut dolu bakıyordu dayanamayıp Evin'e sarıldım
Ecem: oldu güzelim yarın okula geleceksin
Evin: valla mı öğretmenim
Hatice abla: kuzum Allah senden razı olsun
Ecem : rica ederim ben artık gideyim yarın Evin okulda görüşürüz
Hatice abla: kızım akşam yemeğine kalsaydın
Ecem: Yok teşekkür ederim yoruldum ben zaten eve gidip dinleneceğim iyi akşamlar size
Şervan Ağa: şoför seni bırakacak öğretmen
Ecem : gerek yoktu.
Ve yine cevap vermeden arkasına dönüp gitmiştim neyse hazır şoför geldi ben de arabaya binip gideyim boşu boşuna yorulmamaya hiç gerek yok arabaya bindiğim zaman Mardin'de ilk gün bana yardım eden amcanın şoför olduğunu gördüm yolda amcayla biraz sohbet ettik yine eve davet etmeme rağmen eve gelmedi ben de iyi akşamlar diyerek arabadan indim ben Evin kapısından içeri girene kadar araba hareket etmedi. Evin olayı çözülmüştü yani en azından kısa süreli sonrasında halledecektim ve bugün o amcayı görmem de beni aşırı mutlu etmişti çünkü ilk geldiğim zaman bana yardım etmişti ve bu şu an beni mutlu etti neden sizce hızlıca atıştıracak bir şeyler hazırladım ve aynı hızla onları yedim yemek fastım bittiğine göre kısa bir duş rutin ile kendimi sonunda yatağıma attım galiba Mardin'de günler çok hızlı geçiyordu ya da bana öyle geliyor.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |