

Yazarın anlatımı ile-
Genç çift geldikleri gibi eve yürüyerek döndüler. Ömer Asaf namazını kıldıktan sonra uyudular. Onlar için güzel bir gün olurken Antep'te işler karışmaya başlamıştı.
Semih karısını odaya gönderdikten sonra annesiyle planlarının üzerinde konuşmak için oturma odasına gitti. Annesi onu odada bekliyordu. Yan yana koltukta oturup planları üzerinde konuşmaya başladılar.
"Yarın Nur'un annesi gelecek alttan alta ben konudan bahsederim ona." Semih hemen annesini uyardı.
"Olmaz anne ondan istesek bile vermeyecektir. Sadece kızını görmeye gelecek, biz umrunda değiliz. Ben önce Nur'la konuşacağım, ne istersem yapar, yapmak zorunda." Selma Hanım başını sallayarak onayladı oğlunu, haklıydı.
En başından beri Semih'e Nur'un kalbine girmesini, sonra da ailesinin evlenmelerine izin vermeyeceğine inandırıp kaçmaya ikna etmesini söylemişti. Hamilelik aklından bile geçmemişti ama salak oğlu yapmıştı bir hata ve işlerine de yaramıştı. Ömer Asaf ve Elif Ada'nın İstanbul'a gitmesi de onlar için kolaylık olacaktı.
Selma Hanım kocası vefat edince oğluyla bir başına kalmıştı. Kocasının ailesi onu istemeyince baba evine gitmiş ama orada da fazla kalmadan Salih ile evlenmişti. Salih Bey'in de karısı vefat etmiş iki kızıyla kalmıştı. Annesinin isteğiyle ve kızlarının anneyle büyümesi için bu evliliği kabul etmişti. Kızlar ve Semih büyüdükçe Salih Bey bu durumdan rahatsız olup Semih'i evden göndermişti. İşte o zamanlar başladı Selma'nın Elif Ada ve Eda'ya olan kini. Zaten sevmiyordu, asla kızları olarak görmüyordu ama oğlunun evden gönderilmesiyle kini artmıştı. Her fırsatta zarar vermekten geri kalmıyordu. Hem ruhen hem bedenen. Elif Ada'nın sırtındaki izlerin sahibi de oydu, Eda'nın korkularının da. Salih Bey ise baba olarak görmemişti kızlarının neler çektiğini. Güzide'nin emanetlerine sahip çıkamamıştı. Onu geçtim baba olamamıştı...
(...)
Ömer Asaf'ın anlatımı ile-
Yıllar benden çok şey aldığı gibi geri veriyordu sanki. Elif'im, helalim olarak gelmişti bana. Evli sanıyordum sadece yanlış anlamamdan dolayıymış. Evli olmadığını bilseydim belki de şimdi çocuklarımız olurdu. Hayali bile muhteşem, sevdiğim kadından ona benzeyen evlatların sahibi olmak. Yine olurdu Allah'ın izniyle.
Seccademde oturmuş duamı ederken onları yaşamanın güzelliğiyle şükretmeyi de ihmal etmedim. En büyük şükrüm ise benim gibi beni sevdiğini söyleyen güzel eşime sahip olmamdı.
Şu an yatakta uyuyor numarası yaparak beni izlediğini de biliyordum. Seccademi kaldırıp katladım, yerine koyduktan sonra Ada'ya baktım. Tam o anda göz göze gelince yorganı yüzüne çekti. Ama görmüştüm çoktan onu. Hâlâ yerimde bekleyip ne yapacağını izliyordum. Yavaşça yorganı indirip ne yaptığıma baktı. Beni görünce de yüzünden çekti.
Tatlı tatlı "Yakalandım galiba." deyince gür bir kahkaha attım. Bu kadın bu kadar tatlı olmak zorunda mıydı?
"Evet karıcığım yakalandın." Gülerek söylediklerimle ona baktım. Beni izliyordu daha çok gülüşümü. Yanakları kızarmıştı yine her utandığında olduğu gibi. Beni sevdiğini söylediğinden bu yana daha çok utanıyordu ama bir o kadar da cesur davranıyordu.
"Ama baştan beri beni izlediğini biliyordum." deyip göz kırptım. Yeşil gözlerini kocaman açarak yorganı tekrar yüzüne çekti. Bu haline güldükten sonra yatağın diğer tarafına geçip yerime uzandım. Yorganı yüzünden kaldırdıktan sonra yanağından öptüm.
"Utanmana gerek yok sevgilim, kocanı izlemek ayıp değil sonuçta." Sırıtarak söylediklerimden sonra "Ya Asaf." deyip yorganla yine yüzünü kapattı. Beni gözlerine hasret bırakmak istiyordu galiba.
Yorganı yüzünden çekip kendime çekip sarıldım.
"Uyuyalım güzelim." dedim daha fazla utandırmamak için. Gözlerini kapatınca bir süre yüzünü izledim sonra da uyudum.
(...)
Sabah uyandığımda Elif Ada yanımda değildi. Böyle zamanlarda her şeyin rüya olmasından çok korkuyorum. Geçmişte yaşadıklarım aklıma geliyor. Ama gerçekti her şey ve korkularım yersizdi.
Yataktan kalkıp banyoda elimi yüzümü yıkayıp mutfağa gittim. Tahmin ettiğim gibi Ada buradaydı ve kahvaltı hazırlıyordu. Kapıya arkası dönük olduğu için beni fark etmemişti muhtemelen. Yanına gidip beline sarıldım, başımı saçlarının arasına koyup kokusunu içime çektim. Başta irkilse de ben olduğumu anlayınca rahatladı. Zaten başka kimse olamaz.
"Sana benden önce yataktan çıkmayı yasaklamamış mıydım ben?"
"Unutmuşum, bir daha olmaz. İyisin değil mi?" Endişeyle kollarımın arasında bana dönüp yüzüme baktı.
"İyiyim ama bir daha böyle yapma tamam mı?"
"Tamam, sadece kahvaltı hazırlamak istemiştim ama dalmışım sen uyanmadan gelmeyi unuttum o yüzden."
"Kahvaltıyı beraber hazırlarız güzelim sıkıntı değil. Sen sadece ben uyanmadan kalkma yeter." Başını sallayınca yanağından öptüm.
"Ne hazırlamış bakalım benim güzel karı
Ben cevap vermesini beklerken "Seni seviyorum yakışıklı kocam." deyip yanağımdan öptü. Sonra hiçbir şey olmamış gibi işine geri döndü. Aklımı başımdan alıp işine dönüyordu. Beni sevdiğini bildiğim için ondan uzak durmak daha zor bir hal almıştı. Allah'ım yardım et.
"Bende seni seviyorum güzelim." Birlikte kahvaltı masasını hazırlayıp yemeye başladık. Her zamanki gibi her şeyi çok lezzetli yapmıştı Ada'm.
Ellerini öpüp "Ellerine sağlık yavrum." dedim.
"Afiyet olsun." Kahvaltımız bittikten sonra beraber topladık.
"Asaf bugün benim hastaneye gitmem gerekiyor."
"Neden güzelim? Sorun yoktur inşaAllah."
"Bazı evrak işlemleri varmış galiba o yüzden."
"Tamam güzelim gideriz. Hemen mi?"
"Saat dokuz gibi gidebiliriz."
"Tamam bitanem." Mutfakta işimiz bitince Ada banyo yapacağını söyledi. O odaya giderken bende çalışma odasına geçip şirketle ilgili mailleri kontrol ettim.
Telefonum çalınca kim olduğuna baktım. Azad arıyordu, açıp kulağıma yasladım.
"Alo,"
"Alo ağabey selamün aleyküm."
"Aleyküm selam kardeşim."
"Nasılsınız ağabey?"
"Elhamdülillah kardeşim siz nasılsınız?"
"Bizde iyiyiz çok şükür ağabey."
"Sen evde misin?"
"Yok ağabey şirkete geldim yeni. Aslında bir sorun var onun için aradım."
"Ne oldu? Annem falan iyi değil mi?"
"İyi iyi merak etme. Sorun şirketle ilgili."
"Ne oldu?"
"Ortaklık yapmak isteyen Gencerler vazgeçmiş."
"Niye?"
"Bilmiyorum, toplantı ayarladık zor zekat. Ortada neden yokken asistan arayıp ortaklıktan vazgeçtiklerini söyledi." Bu işte bir terslik vardı, imza atacakken birden neden vazgeçmişlerdi ki?
"Tamam kardeşim saat kaçta toplantı?"
"Öğleden sonra dörtte."
"Tamam bende konferans olarak katılacağım. Yine bir sorun olursa ara."
"Tamam ağabey, Allah'a emanet olun."
"Sizde kardeşim."
Kesinlikle başka bir nedeni vardı vazgeçmelerinin, bizden daha çok isterken bu ortaklığı, imza atılacak vakitte vazgeçmeleri hayra alamet değil. Bakalım ne diyecekler.
Saat dokuza geliyordu o yüzden çalışma odasından çıkıp odamıza gittim. Ada hazırlanmış olmalıydı. Odaya girdiğimde güzel karım aynanın karşısında şalını yapıyordu. Yine harika görünmeyi başarmıştı. Onu görünce sanki tüm sıkıntılarım buhar olup uçuyordu.
Yanına gidip omzuna elimi koyup eğildim. Yüzümü yaklaştırdım.
"Yine harika görünüyorsun ama sadece benim yanımda böyle olsan ben görsem seni." Karımın güzelliğini sadece ben görmeliyim.
"Benim için sadece sen varsın zaten, kimin nasıl baktığı umrumda değil."
"Benim umrumda ama!"
"Ne?"
"Sana benim gibi bakan olursa kendini hastanede bulur güzelim."
"Asaf sana inanamıyorum ne diyorsun ya?!" İnanamayacak bir şey yoktu.
"Seni kıskanıyorum çünkü ve yapabileceğime emin olmalısın." Dediklerimde ciddiyim, ben kıskanç bir adamım. Esma'dan bile kıskanmıştım tabii o olduğunu bilmiyordum ama.
"Bana öyle bakan olursa senden önce ben hastanelik ederim zaten."
"Aslan karım benim ama sen bana söyle yinede."
"Beni de kendine benzettin iyice."
"Seven sevdiğine benzermiş." deyip göz kırpınca gülmesi tebessüme döndü.
"Öyle, hadi hazırlan artık geç kalacağız."
"Bir şartla." Neymiş der gibi bakınca başımı çevirip yanağımı gösterdim. Güldükten sonra yanağımdan öptü hemen diğerini de uzattım. Onu da öpünce bende alnından öpüp ayağa kalktım.
Elbise dolabından giyeceğim kıyafetleri çıkarıp banyoya girdim. Ah birde odada değişterebilsem artık. Neyse...
Banyoda işim bitince odaya döndüm. Ada şalını da yapmış hazırdı. Bende cüzdan ve telefonumu cebime koyup elinden tuttum karımın, sonra da kapıyı kilitleyip evden çıktık. Arabaya binince çalıştırıp tekrar elinden tuttum. Ada bu halime alışmış gülüyordu sadece.
Hastane eve yakın olduğu için kısa sürede vardık. Arabayı park edip arabadan indik. Yine el ele hastaneye girdik.
Danışmaya eğitim biriminin yerini sorduktan sonra oraya gittik. Ada kapıyı çalıp içeri girince bende onu bekledim dışarıda.
On, on beş dakika sonra kapı açıldı Ada ve tanımadığım genç bir adam beraber dışarı çıktılar. Ada'ya gülümseyerek bakıp bir şeyler söylüyordu. Ada ona bakmasada içine düşecek gibiydi.
İçimden sakin ol diyerek onlara baktım. Ada yanıma gelince elini tuttum. Karşımdaki kim olduğumu ve kimin karısına baktığını anlasın diye.
"Burak tanıştırayım eşim Ömer Asaf. Canım, Burak'ta sınıf arkadaşım olur o da evrak işlemleri için gelmiş." Gözlerimi Ada'dan çekip karşıdakine baktım.
"Evlendiğini bilmiyordum Elif."
"Öğrenmiş oldun." Şuna bak ya davetiye mi gönderecektik birde!
Sonra bana elini uzatıp memnun oldum dedi fakat hiç öyle görünmüyordu. Elini sıkıp başımı salladım. Yalan söylemeye gerek yok memnun olmadım çünkü. Onu boşverip Ada'ya döndüm.
"İşin bitti mi güzelim?" Burak yokmuş gibi konuştum ama beyefendi gitmiyordu hâlâ. Ada kolumdan tutup kaş göz işareti yapınca ne var der gibi karşılık verdim. İç çektikten sonra Burak'a döndü.
"O zaman sonra görüşürüz Burak."
"Görüşürüz." Neden görüşüyorsunuz acaba? Ada'yla konuşup onunla bir daha görüşmemesini isteyecektim. Daha gelmeden önce bu konuyu konuşmuştuk ve karşıma Burak çıktı.
"Güzelim hastanedeyiz ya ben bunu dövsem bakarlar herhalde değil mi?"
"Asaf ne diyorsun Allah aşkına ya! Burak sınıftan bir arkadaş sadece ve fazla görüşmüyoruz da. Lütfen sakin ol."
"Sana nasıl baktığını gördüm ama ben." Elini kaldırıp parmağındaki yüzüğü gösterdi.
"Ben seninle evliyim değil mi? Eğer bana arkadaştan başka bir gözle bakarsa da cevabını veririm zaten. İçin rahat olsun."
"Senden yana içim hep rahat zaten."
"O zaman sorun yok."
"Yok güzelim. Başka bir işin var mı burda."
"Şu kağıtları başhekimliğe imzalatmam gerekiyormuş başka bir şey yok."
"Tamam gidelim hadi." Burak konusu kafama takılsa da Ada'ya başka bir şey söylemedim. Ona güvenim sonsuzdu tabii ki. Burak'ın bakışlarını görmüştüm beni rahatsız eden buydu.
Başhekimlikteki görevli kağıtları imzalatıp bize geri verdi. Teşekkür ettikten sonra hastaneden çıkıp arabaya bindik.
"Şimdi ne yapalım canım?"
"Eve gidelim." Bana bakmadan cevap verince arabayı çalıştırmadan bekledim. Sonunda bana dönüp "Neden gitmiyoruz?" diye sordu.
"Çünkü karım bana bakmıyor." Geri önüne dönünce kolundan tutup başımı eğerek gözlerine baktım.
"Yavrum neden bana bakmıyorsun?" Hâlâ bakmıyordu.
"Cevap ver lütfen. Bilmeden bir şey mi yaptım." Omuz silkip gözlerime baktı şükür.
"Sen bana güvenmiyor musun?"
"Ne?!" Güvenmediğimi nereden çıkarmıştı.
"Bu nerden çıktı güzelim ben sana herkesten daha çok güveniyorum."
"O zaman niye az önce öyle davrandın?"
"Nasıl davrandım?"
"Burak gelince bana güvenmiyormuş gibi davrandın." Allah'ım ya adam aramızı açmıştı iyi mi!
"Güzelliğim benim, özür dilerim sana öyle hissettirmek istemezdim. Güvenim sonsuz elbette." Elimi yanağına koyarak konuştum. Kesinlikle yanlış anlamıştı. Cevap vermeyince devam ettim.
"Affettin mi kocanı?" Gülünce bende güldüm. Şükürler olsun yanlış anlamayı düzelttim.
"Affettim, bende sana güveniyorum."
"Oh rahatladım valla güzelim. Bu yüzden benimle konuşmamanı kaldıramazdım." Alnından öpüp doğrulup arabayı çalıştırdım.
"Şimdi söyle bakalım ne yapmak istersin?"
"Aynı, eve gidelim. Hem kıyafetlerimizi falan yerleştireceğiz."
"Sen nasıl istersen hayatım." Sohbet ederek eve vardık.
Ada'ya kıyafetleri yerleştirmesinde yardım ettim. İşlerimiz bitince öğle ezanı okunuyordu. Ben namaz kılmak için odamıza gidince Ada da geldi. Her zamanki gibi beni izlemeye geldiğini düşünmüştüm ama beni bekle deyip banyoya girdi. Demek namaz kılacaktı, özlemiştim onunla namaz kılmayı. O abdest alana kadar seccadelerimizi serdim. Ben önce almıştım.
Banyodan çıkıp seccadeleri görünce gülümsedi. Birlikte namazımızı kıldık. Namaz bitince Ada'nın dizine başımı koydum o da saçlarımı okşamaya başladı. Sessizce beklerken Ada bozdu sessizliği.
"Aç mısın?" Başımı salladım. Asıl açlığım onaydı ama.
"Bir şeyler hazırlayayım o zaman." Doğrulup seccademi kaldırdım.
"Evde bir şey yok dışarıdan söyleriz."
"Makarna falan vardır hazırlarım hemen." Seccadesini dolaba koyarken cevap verdi.
"Yorulma güzelim, dışarıdan söyleyelim."
"Asaf makarnayla yorulacak değilim ya!"
"Olsun, sen yorulma yine de."
"Tamam öyle olsun."
"Söylüyorum o zaman." Başını sallayıp onayladı. Telefonumdan burada kaldığım zaman sipariş ettiğim restoranı aradım. Orası güvenilirdi hem, sipariş ettikten sonra kapattım. Ada mutfağa gitmiş tabakları hazırlıyordu. Bu haline gülüp onu izledim. Yardım etmeye kalksam kızardı kesin. Ben yorulma dedikçe başka işlerle uğraşıyordu. Beni görünce gülümseyip işine devam etti.
(...)
Siparişlerimiz gelmiş ve yemiştik. Saat dörde yaklaştığı için Ada'ya toplantıya katılacağımı söyleyip çalışma odasına gittim.
Laptopu açtıktan sonra Azad'ı aradım.
"Selamün aleyküm kardeşim. Var mı bir gelişme?"
"Aleyküm selam ağabey. Aynı birazdan gelirler toplantıya başlarız."
"Tamam kardeşim görüşürüz inşaAllah."
"Tamam ağabey geldiler. Görüşürüz." Telefonu kapatınca sandalyeme oturdum.
Biraz sonra asistanım arayıp konferans olarak katılabileceğimi söyledi. Hemen laptoptan bağlandım. Adamlar beni karşılarında görünce şaşırdılar. Beklemiyorlardı belli ki.
Selamlaşma faslından sonra konuya girdim.
"Ortaklığı bizden çok isterken neden vazgeçtiniz?"
"Ömer Bey daha iyi bir teklif aldık açıkçası."
"Son anda sizi vazgeçiren teklifi merak ettim doğrusu." Adam bir şey söylemeden önüne döndü. Bir yandan maildeki dosyayı inceliyordum. Gerçekten bizden daha yüksek bir teklif almışlar. Ama bu vazgeçmeleri gerektiğini göstermezdi.
"En ufak bir fazla teklifte vazgeçme ihtimaliniz varmış. O yüzden iyi oldu bizim için imzalar atılmadan bozulması." Azad ne diyorsun ağabey der gibi bakınca gözlerimi kapatıp açarak kontrolüm altında olduğunu anlattım.
Adamlar bir şey diyemeden şaşkınlıkla bakıyordu. Ortaklık için dil dökeceğimizi sanıyorlarsa yanılıyorlardı. En çok isteyen onlarken bizim için vazgeçilmez değillerdi.
Masada ellerimi birleştirip biraz öne eğildim.
"Bizden iyi bir teklif alıp vazgeçtiğiniz şirketle başarılar dileriz. Toplantıya katıldığınız için de teşekkürler." Herkes bana şaşkınlıkla bakarken adamların gitmesini bekledim.
Onlar gittikten sonra Azad'a ve çalışanlarıma döndüm.
"Siz de dosyadaki meblağı gördünüz. Fazla bir miktar değil, bununla vazgeçtiklerine göre önceki ısrarları yalanmış. Ya da başka bir şey var altında. Bilemiyorum ama belki de bizim için hayırlı oldu. Sizin daha iyi bir anlaşma yapacağınıza inanıyorum. Toplantı bitmiştir, emeğiniz için teşekkür ederim." Çalışanlar da bana teşekkür edip çıktılar.
Odada Azad kalınca sorularını bekledim.
"Ağabey fikirlerine güveniyorum fakat aklıma takılan onların neden vazgeçtiği. Sende anlamışsındır ki başka bir neden var altında."
"Bende öyle düşünüyorum Azad. Ortaklık yapacakları şirketi araştıralım."
"Tamam ağabey araştırırız."
"Evde her şey yolunda mı?"
"Şükür yolunda ağabey sen merak etme. Yengeme selam söyle."
"Aleyküm selam kardeşim sende herkese selam söyle."
"Tamam ağabey. Allah'a emanet ol."
"Sende kardeşim." Görüşmeden çıkıp laptopu kapattım. Bir saat olmuştu, toplantıdan önce ikindi namazını kıldığım için içim rahattı. Bu konuyla ilgilenmesi için sağ kolum Cemali aradım. Ne yapması gerektiğini anlattıktan sonra odadan çıktım.
Ada neredeydi acaba? Özledim karımı kaç saattir görmüyordum. Odamıza gidince Kur'an-ı Kerim okuduğunu gördüm. Kapıyı geri kapatıp misafir banyosunda abdest aldım. Odaya girip yanına oturdum. Okumaya devam ederken onu izledim. Bitince ben devam ettim sesli okuyarak. Yaşadığımız manevi huzurla ikimizde ağlamıştık. Bir kez daha şükrettim Allah'a bizi birbirimize yazdığı için.
(...)
Akşam olmuş ve yemeğimizi yemiştik. Ada akşam yemeğini hazırlamakta ısrar ettiği için birlikte yapmıştık. Birlikte olduğumuz her an çok kıymetliydi benim için ve o anları en güzel şekilde değerlendirmeye çalışıyorum. Elimden gelse Ada'nın yanından ayrılmayacağım, maalesef gelmiyor.
Birde aklımdan çıkmayan, beni yaralayan bir gerçek vardı. Ada'nın sırtındaki izler, onu yapanı bulduğum zaman dünyasını başına yıkacaktım. Benim bakmaya kıyamadığım sevdiğime nasıl bunları yapabilirdi. Bunu yapan insan mıydı?
Ada'ya sormak istesem de anlatmasını bekliyordum. Ama kendini hazır hissetmediği çok açık.
"Asaf, sana sesleniyorum." Ada'nın sesiyle kendime geldim. Düşünceler beni boğarken yine orman gözlüm çıkardı beni bu girdaptan.
"Dalmışım hayatım. Ne diyordun?" Yanıma gelip oturdu.
"İyi misin?" Endişeyle bakıyordu, düşündüklerim yüzüme yansımış ki korkuttum onu.
"İyiyim bitanem, neden sordun?"
"Yüzün öyle demiyor ama bir şey olmuş."
"Kaç saattir içerden gelmiyorsun. Seni özledim ondan." Yalan değil beni burada tek bırakmış içeri gitmişti, e bende özledim tabii.
İşaret parmağını uzatıp "Yalan söyleme." dedi.
"Ben sana yalan söylemem güzelim. Hem özlemiş olamaz mıyım karımı."
"Psikolog adayıyla evlendiğini unutuyorsun, gözlerinden anladım bir şey olduğunu. Hadi anlat bana." Ah sende unutsan keşke güzelim!
Şimdi nasıl söylerim o izleri kimin yaptığını düşündüğümü.
"Aklıma takılan bir konu var seninle ilgili. Ama anlatmanı bekliyorum. Düşündüğüm buydu." Daha fazla saklamadan söyledim. Neyden bahsettiğimi anlamış olmalı ki yüzü düştü. Cevap vermeyince devam ettim. Kendini üzmesine izin vermem.
"Asma suratını, öğrenmek için can atsamda sen her şeyden önemlisin güzelim. Beklerim ben." Hafifçe tebessüm etti, ama sahici değildi.
"Daha fazla bekletmek istemiyorum, bilmeye hakkın var. Ama söz ver sakin olacaksın ve kimseye bir şey yapmayacaksın."
"Yavrum anlat ama benden sakin olmamı bekleme. Düşündükçe deliriyorum zaten. Kim yapabilir bunları sana!" Farkında olmadan sesim yüksek çıktı. Ada'ya baktığımda ağladığını gördüm.
"Ada'm ağlama lütfen. Özür dilerim, tamam sakin olacağım. Ağlama." Ada'nın ağlamaması için sakin olmaya çalışacaktım. Yanaklarından akan yaşları sildim. Sakinleşmesi için bekledim. Belki anlatmaktan vazgeçmişti.
"Biliyorum senin için sakin olmak zor ama dene lütfen. Anlatmak ne kadar zorsa dinlemekte zor olacak." Allah'ım güç ver.
"Anlat güzelim elimden geldiğince sakin olmaya çalışacağım." Usulca başını salladı. Az sonra yaşadıklarını bizzat ondan dinleyecektim ama kaldırmak hiç kolay değildi.
Bölüm Sonu...
(...)
Selamün aleyküm güzel okurlarım...
Nasılsınız?
Sonunda yeni bölüm geldi dediğinizi duyar gibiyim ve haklısınız. Yüsra için bölüm yazarken Bedel'i aksattım gerçekten. Hakkınızı helal edin lütfen.
Yazım yanlışım varsa affola...
Yeni bölümü nasıl buldunuz?
Nasıl ilerliyor?
Ada'nın sırtındaki izleri üvey annesinin yaptığını öğrendik diğer bölümde de Ada'dan okuyacağız. Ne düşünüyorsunuz?
Ömer Asaf'ın anlatımı nasıldı, beğendiniz mi?
Semih ve Selma'nın planı ne sizce?
En sevdiğiniz sahne 👉🏻
Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız 👉🏻
OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...
SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!
SİZİ SEVİYORUM💙...
Beni buradan ve Instagramdan takip etmeyi unutmayın lütfen. Kitaplarımdan yeni bölüm bildirimi almak için takip etmeyi de unutmayın...
Instagram: gizemli_yazardemir0
Selam ve dua ile kendinize dikkat edin...
Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...
Gizemliyazardemir0
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |