22. Bölüm

18.Bölüm

Gizemliyazardemir01
gizemliyazardemir0

 

Yazarın anlatımı ile-

~Geçmiş

Konakta ağlama sesleri yükselirken uyumaya çalışan kardeşinin kulaklarını kapattı Elif Ada. Tanımadığı o kadar çok insan vardı ki korkuyordu ve herkes ağlıyordu.

Annesinin odasına gitti. Onlara susmalarını söylesin diye ama annesi yoktu odada. Sonra annesinin hastaneye gittiğini hatırladı. Tekrar kardeşinin yanına gidecekken salonun önünde kadınların konuşmasını duydu.

"Ah Güzidem genç yaşında gitti. İki kızını öksüz bıraktı." Kadınlar ağlayarak bu sözleri sarf ederken Elif Ada duyduklarının yanlış olduğunu annesinin birazdan geleceğini düşündü. Odaya girdiğinde tanımadığı bir kadın kolundan tutup sarıldı ona.

"Annem nerede, neden ağlıyorsunuz?" diye sordu kadından uzaklaşmaya çalışırken. Kadınlar bir şey söyleyemeden acıyan gözlerle baktılar Elif Ada'ya.

Küçük kız onlardan cevap alamayınca avluda olduğunu tahmin ettiği babasının yanına gitti. O doğruyu söylerdi.

Avluda ev gibi kalabalıktı. Salonun aksine burada sadece Kur'an-ı Kerim okuyan imamın sesi vardı. Kalabalık arasında babasını aradı gözleriyle. Başı önüne eğik sandalyede bitkin oturan babasını görünce koşarak yanına gitti.

Salih Bey kızının sesini duyunca gözyaşını silip kucağına aldı. Elif Ada babasının da ağladığını fark edince korkmaya başladı. Son zamanlarda durumu daha da kötü olan annesine bir şey mi olmuştu gerçekten.

"Baba annem nerede, neden herkes ağlıyor?" Her zaman uslu bir çocuk olan Elif Ada yine sakince sorularını sordu. Hissediyordu annesinin öldüğünü ama kabul etmek istemiyordu. Kim ister ki?

Salih Bey kızının sorusuyla ne diyeceğini bilemedi. Gelecek dese, ne zaman diye soracaktı. Yalan söyleyemezdi.

"Annen cenette kızım."

"Nasıl yani? Annem öldü mü?" Elif Ada korktuğu şeyin gerçek olduğunu duyunca gözlerinden yaşlar aktı. Babasının kucağından indikten sonra kardeşinin yanına gitti. Eda da sanki hissetmiş gibi bağırarak ağlıyordu. Elif Ada bir süre ağlayan kardeşini izledi ağlayarak. Daha fazla Eda'nın ağlamasına dayanamadığı için kardeşini sakinleştirmeye çalıştı.

"Eda, kardeşim ağlama lütfen. Neden ağlıyorsun ki? Bak ben yanındayım, seni hiç bırakmayacağım. Hem sen ağlarsan annemiz üzülür, hemde çok üzülür... Yoksa karnın mı aç?" Elif Ada ağladığının farkında olmasa da gözyaşları yanaklarından akıyordu. Eda da ağlamaya devam ettiği için korkuyordu.

Biraz sonra Eda'nın ağlama sesini duyan babaannesi yanında konakta çalışan bir kadınla geldi. Eda'yı alıp karnını doyurması için mutfağa gitmesini söyledi. Elif Ada kardeşiyle gidecekken babaannesi kolundan tutarak yanını işaret etti. Gösterilen yere bir şey söylemeden oturdu Elif Ada.

Babaannesi gelinin vefatından dolayı üzgündü. Oğlu iki kız çocuğuyla tek kalmıştı.

"Elif bundan sonra kardeşinin annesi sen olacaksın. Onu hep koruyacaksın." Elif Ada 'benim annem kim olacak' diye düşünse de her zaman kardeşinin yanında olmak, onu korumak için söz verdi kendine. Annesi de olurdu yeri gelir.

Babaannesi daha çok küçük, sevgiye ve korunmaya muhtaç bir çocuğun omzuna taşıması büyük bir yük koymuştu.

Küçük yaşında kardeşine annelik yapması istendi, o da annesiz kalmışken.

Güzide'nin vefatının üzerinden 2 ay geçtikten sonra annesinin baskısı artmıştı Salih Bey'in üzerinde. Artık evlenmesi gerektiğini iki kız çocuğuna tek başına bakamayacağını söyleyip ikna etmeye çalışıyordu. Nitekim başardı da. En sonunda evlenmeyi kabul etti Salih Bey. Selma adında kocası ölmüş bir kadınla evlenecekti. Fakat kızlarından büyük bir oğlu olduğunu bilmiyordu. Eğer bilseydi evlenmezdi onunla.

Annesi de Selma'yı beğendiği için oğlu olması umrunda olmamıştı. Salihin bu evliliği istemeyeceğini bildiği için saklamıştı. Oğluna bakacak bir eş olacağını düşünüdüğü için kabul etmişti çocuklu olmasını. Başına geleceklerden habersiz...

İmam nikahı ile evlendiklerinin bir gün sonrası Selma oğlunu eve getirdi. Kayınvalidesinin talimatıyla söylememişti Salih'e oğlu olduğunu.

Salih Bey Semih'i öğrendiği zaman annesine çok kızsa da yapacak bir şey yoktu, evlenmişlerdi.

Hem o iki çocuklu kabul edilmişti. O da kabul etmeliydi.

Selma ilk aylarda güler yüzüyle herkesi kendine inandırmayı, iyi bir insan olduğunu düşünmelerini sağlamıştı. Gerçek yüzü yavaş yavaş ortaya çıktığında bunu sadece kayınvalidesi ve iki kız kardeşe gösteriyordu.

Zeliha Hanım gelininin değişen tavırlarıyla çok şaşırmıştı. İlk günlerdeki güler yüzlü kadın gitmiş yerine bambaşka bir insan gelmişti. Oğluna söylese de inanmamış 'onu sen seçmedin mi anne?' demişti.

Selma'nın Elif Ada ve Eda'ya tavrı her zaman sert olmuştu. Sözlü şiddetle birlikte fiziksel şiddet başlamıştı. Kızlar büyüdükçe Salih'in Semih'i evden göndermesi kızlara olan kinini artırmıştı.

Salih'in suyuna uyku hapı koyup uyumasını bekledikten sonra kızların odasına gidip şiddet uyguluyordu her gece. İki küçük kızın çığlıklarını kimse duymazken anne diye ağlıyorlardı. Elif Ada kardeşinin önüne kapanıp onu korumaya çalışıyordu küçük bedeniyle. Vücudunda izler oluşmuştu artık ama çığlıklarını duymadıkları gibi, görmemişlerdi de...

Bir baba her gece içtiği suyun içinde uyku hapı olduğunu bilmeden kızlarının solmasına gözlerini kapatıyordu.

Bir babaanne torunlarını nasıl bir cehenneme attığını bilmiyordu. Kendi de o cehennemin içinde kalmıştı. Nitekim çok geçmeden vefat etti.

İki kardeş öksüz kaldı anneleri öldüğü için.

İki kardeş yetim kaldı babaları hayatta olmasına rağmen...

(...)

 

 

 

 

 

 

 

 

Elif Ada'nın anlatımı ile-

Anlattıklarımı sanki tekrar yaşıyordum. Asaf ne kadar sakin olmaya çalışsa da yumruk yaptığı eli beyazlamıştı sıkmaktan.

"Ne zamana kadar devam etti bu?" dedi dişlerinin arasından.

"15 yaşıma kadar." Büyüdüğümüz için sadece sözlü şiddetine devam etmişti. Tabii babama söyleme girişiminde bulunmuştum, korkmuştu. Gerçekten söyleyecektim fakat yapamadım. Babamın inanıp inanmaması da muamma.

"Sen, sen nasıl dayandın bunlara Ada. Küçücük bir çocuk nasıl dayanabilir yaşadıklarına?" Sıktığı elini serbest bırakıp beni kollarının arasına aldı. Öyle içten sardı ki bir kez daha iyi ki dedim. İyi ki ömrüme yazılan adam Asaf.

"Benim dayanma gücüm kardeşim, Asaf. Belki tek olsaydım hayatta olmazdım ama kardeşim, benim hayata tutunma nedenim. Annemden sonra bende onu yalnız bırakamazdım." Saçlarımdan öptükten sonra fısltısını duydum.

"Özür dilerim güzelim. Çok özür dilerim ne olursa olsun sana yetişmem, seni kurtarmam lazımdı." Hiçbir suçu olmamasına rağmen beni koruyamadığı için özür diliyordu. Geri çekilip gözyaşı akan yanağına elimi yasladım.

"Özür dileme Asaf, senin hiçbir suçun yok." Babam duymamıştı çığlıklarımı fakat o özür diliyordu uzakta olduğu beni kurtaramadığı için.

Gözyaşı akan yanağından öptüm. Geri çekildiğimde gözlerindeki hüzün yerli yerinde duruyordu.

Zorlanarak "Peki Eda'ya vurdu mu?" dedi.Başımı olumsuz yönde salladım.

"İzin vermedim, her şeyi onun için yaptım zaten. Benim vücudumda izler var fakat onun ruhunda. Kardeşimi iyileştirmek için çok uğraştım Asaf. Hâlâ korkuları var."

"Baban neredeydi siz bunları yaşarken ve haberi var mı?"

"Bilmiyorum," seslerimizi duymadı bekli de ya da duymak istemedi. Asaf'ı daha fazla üzmemek için bunları söylemedim.

Gözlerinde öfke ve merhamet vardı. İkisi nasıl bir arada olabilir bilmiyorum ama merhametini benden esirgemiyordu.

"Sormak istediğim birçok şey olsa da daha fazla üzülme diye şimdilik kapatıyorum güzelim. Yaşadıklarını unutturam ama denerim. Her zaman yanındayım."

"Teşekkür ederim." diyerek sarıldım.

Bir süre böyle kaldıktan sonra geri çekilip yanaklarımı sildim.

"Yeter bu kadar ağlamak, yatsıyı kılıp uyuyalım." Ayağa kalkıp arkamı döndüm. Asaf'ta ayağa kalktı, kolumdan nazikçe tutup kendine çekti.

"Seni çok seviyorum bitanem unutma ve daha fazla ağlama."

"Bende seni çok seviyorum Asaf." Bu konuyu da açıklığa kavuşturduğumuz için mutluydum ama Asaf kesin bir şey yapacaktı. Ve bunları bilerek kardeşini onların yanında bırakabilecek mi?

Abdest aldıktan sonra birlikte namaz kıldık. Asaf'la kıldığım her namaz gibi huzur vericiydi. Sanki bütün dertlerim siliniyordu. Seccadeleri kaldırdıktan sonra pijamalarımı alıp banyoya girdim üzerimi değiştirmek için.

"Güzelim telefonun çalıyor." Odadan Asaf'ın seslenmesiyle kim diye sordum. Zil sesini duymadığım için kızlardan biri mi bilmiyordum.

"Eda arıyor." Hayırdır inşaAllah, bu saatte neden arıyordu ki? Banyoda işim bittiği için odaya girdim. Asaf'ta üzerini değiştirmişti. Elindeki telefonumu alıp açtım ve kulağıma yasladım.

"Alo, Eda'm iyi misin? Bu saatte aramazdın." Asaf odadan çıkacakken elinden tutup gitmemesini işaret ettim gözlerimle. Rahat konuşayım diye çıkacaktı ama gerek yoktu.

"Abla, şey."

"Ne Eda düzgünce anlat. Önce iyi misin onu söyle."

"İyiyim merak etme." İyiydi ama bir şey olduğu da belliydi.

"Siz müsait misiniz? Sonra arayayım en iyisi."

"Müsaitiz Eda, ne olduğunu anlat artık, endişeleniyorum." Asaf ne olmuş deyince bilmiyorum dedim dudaklarımı kıpırdatarak.

"Tamam söylüyorum."

"Söyle."

"Esma ablam karakolluk oldu."

"NE! Nasıl olur şimdi nerede?"

"Nezarette Hazar ağabey çıkarmak için uğraşıyor."

"Eda ne diyorsun sen Allah aşkına! Ne yaptı Esma nezarete girecek kadar?" Allah'ım yanında olmadığım zaman başını belaya sokmayı başarıyor bu kız! Asaf'ta şaşkınca bana bakıyordu haklı olarak.

"Hoparlöre alıyorum Asaf'ta yanımda, her şeyi baştan anlat." Telefonu hoparlöre alıp yatağın üzerine oturdum. Asaf'ta yanıma gelip oturdu.

"Kızma ama biz haklıyız."

"Nasıl kızmayayım Eda! Sende mi işin içindesin." Kızma diyor bi de ya!

"Enişte ablamı sakinleştirir misin lütfen?" Dişlerimin arasından Eda dedim.

"Haklı olarak endişelendi, sen anlat artık. Ne oldu?" Asaf yanımda olduğu için ona bakıp gülümsedim, elimden tutarak yanımda olduğunu gösterdi.

"Esma ablamda İstanbul'a gideceği için bu akşam birlikte dışarı çıkmaya karar verdik. Her zaman gittiğimiz yer varya abla, oraya. Sonra iki adam bize sarkıntılık etti. Esma ablamda dayanamadı kafalarında şişe patlattı. Polisler gelince Esma ablamdan şikayetçi oldular, tabi bizde onlardan. Şimdi de Hazar ağabeyle karakoldayız."

"Siz beni delirtecek misiniz Eda!? Diyecek söz bulamıyorum gerçekten. Yanınızda değilim diye başınıza ne belalar açıyorsunuz! İyi misiniz siz ya?! Allah'ım sabır ver." Yerimden kalktıktan sonra bir elimi saçlarıma geçirdim diğer elimdeki telefondan ise sevgili(!) kardeşime bağırıyordum.

"Abla sakin ol ne olur, özür dilerim ama biz haklıyız."

"Eda canının sağlığı için sus! Esma çıkacak mı? Hazar nerede?" Odada volta atarken Asaf'la göz göze geldik. Şaşırdı tabi benim bu halimi görünce. Gözlerimi kapattım ve arkamı döndüm. Beni böyle görmemeliydi.

Çok geçmeden yanıma geldi. Telefonun sesini kapattıktan sonra kulağıma fısıldadı.

"Senin içinden ne çıktı öyle güzelim? Etkilendim doğrusu." Allah'ım ne diyor bu adam!?

Hemen geri çekildim.

"Asaf konumuz bu mu sence?!"

"Benim için konu hep sensin. Hem merak etme Hazar çıkarır Esma'yı."

"Hayır ya çıkarmasın, hanımefendi çeksin cezasını."

"Karıcığım neler diyorsun o kadarda değil. Değil demi." Bakışlarımla o kadar olduğunu anlatmıştım.

Telefondan Eda'nın sesi gelince onu unuttuğumu hatırladım. Biz onu duyuyorduk ama o bizi duymuyordu iyi ki. Hep Asaf yüzünden.

Sesi açıp cevap verdim Eda'ya.

"Abla orada mısın ya?! Ne kadar sinirlendirdiysem cevap vermiyor. Abla?" Sinirden güldüm.

"Af Eda ya ne yapacağım ben sizinle. Hazar yanında mı?"

"Yok, polis arkadaşlarıyla konuşuyor."

"Tamam sen bekle orada, sakın bir yere kaybolayım deme. Asaf konuşacak Hazar'la çıkacak inşaAllah. Cezasını çekmesi lazım da neyse."

"Çıkacak değil mi bizim bir suçumuz yok ki abla onlar başlattı."

"Çocuk musunuz siz kızım?! Daha fazla konuşma ben size yapacağımı biliyorum." Aklıma babam gelince sordum.

"Babamın haberi var mı?"

"Yok, zaten zor izin aldık Esma ablamla."

"İyi halt yediniz canım tamam mı?" Keşke izin vermesydi.

"Abla,"

"Tamam sen bir şey söyleme." Asaf Hazar'la konuşuyordu.

"İyisiniz değil mi, size bir şey yapmadılar?" Ne kadar kızgın olsam da iyi olup olmadıklarını merak ediyorum.

"İyiyiz ablacım merak etme. Esma ablam haklarından geldi." Güldüm.

"Bakalım benim de hakkımdan gelebilecek mi?"

"Sen dişli rakipsin tabii."

"Eda!"

"Tamam tamam."

"İçerde otur tamam mı? Kendine çok dikkat et. Ben ararım yine."

"Odadaydım zaten, seninle konuşmak için dışarı çıktım. Sende dikkat et ve özür dilerim tekrar."

"Bunları sonra konuşacağız. Hadi Allah'a emanet ol."

"Sende ablam, seviyorum seni unutma."

"Bende seni seviyorum Eda'm. Affetim sanma ama!"

"Affet diye demedim ki!"

"Biliyorum." Telefonu kapattıktan sonra Asaf'a döndüm. Onunda konuşması bitmiş tebessümle beni izliyordu.

"Ne dedi Hazar?"

"Çıkacak inşaAllah. Esma'yla konuşmuş, başta Esma sinirli olsa da hallettim dedi. Merak etme güzelim." Gidip yatağın üzerine oturdum.

"Helal olsun Hazar'a, Esma'yı sakinleştirmek kolay değildir." Asaf gülerek yanıma oturdu. Hâlâ yaşadıklarımızı aklım almıyordu. Hadi Esma hep böyleydi de Eda niye engel olmamıştı.

"Görüyorsun değil mi Asaf nelerle uğraşıyorum. Bu iki kız başımın belası benim." Gülerek söylediklerimle Asaf'ta güldü. Biraz da olsa rahatlamıştım.

"Görüyorum güzelim hiç kolay değil işin."

"Gülme ya! Senin güldüğün şey benim travmam!" Asaf kahkaha atınca bende eşlik ettim ona. Gereksiz komiklik geldi resmen.

"Ağlanacak halimize gülüyoruz." Kahkahası tebessüme döndü.

"Esma'ya helal olsun bence karşılığını vermiş." Şaşkınca Asaf'a baktım. Haklıydı ama ya ona zarar gelseydi. Hiçbir zaman kendini düşünmüyor.

"Bak bende hak veriyorum ama biraz olsun kendini düşünemez mi? Her şeyi tek başına yapabileceğini zannediyor. Kafasında şişe patlatmak nedir ya?!" Asaf son sözümle güldü.

Biraz sonra ellerimi avuçlarının arasına aldı.

"Biliyor musun Ada?" Sorusuyla anlamsızca baktım.

"Neyi?"

"Çok iyi bir anne olacaksın." Sözleri yutkunmama sebep olurken böyle düşünmesi mutlu etmişti. Ne cevap vereceğimi bilemedim ama eminimki oda çok iyi bir baba olacak.

Utanıp başımı önüme eğdim.

"Utanma güzelim, gerçekleri söylüyorum. Düşünsene kızımız teyzeleri ile suça karışıyor," ters ters bakınca "Allah korusun tabi. Üçüne birlikte kızarsın." Aramızda hiçbir şey olmamışken kızımızdan bahsediyordu. Gözlerinin içi parlıyor sanki hayal ediyordu.

Asaf bir kızımız olsun istiyor! İlk kez bu konu hakkında konuşuyordu. Bende eşlik ettim düşüncelerine.

"Ve sende kızımızın yanında olup onu korursun dimi?" Olmayan kızımızın üzerinden konuşuyorduk ve kızlara suç ortağı yaptık. Allah'ım yardım et.

"Ben kızımızı her şeyden korurum."

"Asaf," gözlerim dolarken devam ettim. "Sende çok iyi bir baba olacaksın."

"Güzelliğim benim doldurma gözlerini. Zamanı gelince her şey olacak inşaAllah." Kollarımı beline sarıp başımı göğsüne koydum. Bir süre öyle kaldıktan sonra geri çekilip yanaklarımı sildim.

"Konu nereden kızımıza geldi. Onu Esma ve Eda'yla suç ortağı yaptık birde farkında mısın?"

"Allah söyletti güzelim. Hem bizim kızımız senin gibi güzel, akıllı, kocanı yani babasını çok seven ve ondan ayrılmayacak bir evlat olacak."

"Beni şimdiden dışladın Asaf! Ayrıca zamanı gelince birini sevecek ve evlenmek isteyecek."

"Seni nasıl dışlayabilirim güzelim. Ve kızımız evlenmeyecek. Ben onunla konuşurum erkek olarak tek babasını sevecek."

"Asaf inanamıyorum sana!" Çocuk gibi omzunu silkti. Olmayan kızımızı kıskanıyor.

"Neyse bunları kızımız olunca konuşuruz. Bu söylediklerini de ona anlatacağım haberin olsun. Bilsin babasının neler düşündüğünü." Ayağa kalkıp beni de sarılarak kaldırdı.

"Bilsin güzelim bilsinki yapmasın!" Kollarımı boynuna doladım düşmemek için, etrafında döndü.

"Sana bir şey söylemiyorum artık kocacığım. Kızımız düşünsün." Ah resmen kızımızı sattım. Özür dilerim kızım affet anneni.

Gerçekten konu buraya nasıl geldi? Ama Asaf benimde istediğimi duyunca çok sevindi, bu yeter. Beni yere indirdikten sonra yüzü yüze geldik. Aramızda çok az mesafe varken;

"Seni çok seviyorum." dedi. Bende aynı şekilde karşılık verdim.

"Bende seni çok seviyorum."

(...) 

 

 

Yazarın anlatımı ile-

​​​​​~Gaziantep

Esma odasında çok sıkıldığı için Eda'nın odasına gitti. Bu akşam dışarı çıkmak için onu ikna etmesi gerekiyordu.

Eda'yı her zamanki gibi ders çalışırken gördü. Kapıyı kapattıktan sonra kızın yatağının üzerine oturdu.

"Edacım çok çalışıyorsun zaten biraz ara ver." Eda kalemini masaya bırakıp Esma'ya döndü.

"Ne yapayım Esma abla ben senin gibi çalışmadan sınavdan yüksek alan biri değilim maalesef." Esma Eda'nın sözleriyle güldü. Gerçekten çalışmadan yüksek alırdı.

"Zeka işte güzelim ne yaparsın? Dersi dertse anlıyorum."

"Yine çok mütevazısın Esma abla."

"Öyleyimdir huyum kurusun." Esma'nın sözleriyle güldüler.

"Hadi hazırlan dışarı çıkıyoruz."

"Nereye?" Esma yataktan kalkıp Eda'nın yanına gitti.

"Sana biraz hava aldıracağım. Tamam sınav önemli ama sağlığın daha önemli. Çok kalmadan döneriz zaten. Hem bende İstanbul'a gideceğim vakit geçiririz birlikte fena mı?" Eda Esma ablasının teklifini kabul etti. Biraz hava almak iyi gelirdi bunalmıştı zaten derslerden.

"Babamdan nasıl izin alacağız. Akşam dışarı çıkmamıza izin vermez."

"Ben halledeceğim merak etme. Şimdi gidiyorum, geldiğimde hazır ol."

"Emin misin Esma abla?"

"O iş bende." Eda'ya göz kırpıp odadan çıktı Esma. Eda Esma'nın arkasından gülüp hazırlanmaya başladı. Başkası olsa izin alamazdı belki ama Esma hallederim dediyse izin alırdı.

İki kız kol kola caddede yürürken keyifleri yerindeydi. Esma Salih Bey'den izin aldıktan sonra dışarı çıkmış her zaman gittikleri kafeye gidiyorlardı. Yakın olduğu için yürüyorlardı.

Kafeye gelince boş olan masalardan birine oturdular. Garson gelince siparişlerini verdiler. Bu arada sohbet ediyorlardı. Siparişler geldikten sonra yiyerek sohbet etmeye devam ettiler.

Kızlar keyifle sohbet ederken karşı masalarına oturan iki gencin gözleri üzerlerindeydi. Esma ve Eda onları fark etmemişti laf atana kadar.

"Güzellikler bize eşlik etmek ister misiniz?" Esma yan masadan gelen sese bakmadan önce etrafına baktı. Başkasını göremeyince onlara söylediğini anladı. Umursamadan yemeğine devam ederken Eda kalkalım dedi.

"Biz neden kalkıyoruz Eda. Eğer bir daha laf atarlarsa ben yapacağımı biliyorum." Eda da ondan korkuyordu. Esma ablası onları benzetmeden bırakmazdı.

"Esma abla lütfen kalkalım." Esma Eda'nın korktuğunu anlayınca tamam deyip hesabı istemek için garsonu çağırdı. Çantasından para çıkarırken garsonda gelmişti. Hesabı ödeyip kalktılar.

İki gençte kızların kalktığını görünce ayaklandı.

"Aaa kızlar nereye gidiyorsunuz?" Birinin konuşmasıyla onlara döndüler.

"Senin derdin ne lan?! Uzak dur bizden!" Esma koruma içgüdüsüyle Eda'yı arkasına çekti.

İkisi ooo dedikten sonra yine laf attılar. Esma söyledikleriyle dayanamayıp masanın üzerinde duran cam su şişesini kafasında patlattı. Dedikleri hazmedilecek laflar değildi çünkü.

Sonra polislerin gelmesi ve karakola götürülmesi gerçekleşti.

Karakolda iki tarafta birbirinden şikayetçi olduğu için Esma nezarete girdi. Esma şişe patlattığı için Eda'dan şikayetçi olmadılar.

Esma nezarete girdikten sonra Eda korkuyla Hazar'ı aradı. Oda polisti Esma'yı çıkarabilirdi.

"Alo, Hazar ağabey ben Eda." Hazar kayıtlı olmayan numaradan gelen çağrıyı açtı. Eda olduğunu duyunca şaşırdı. Niye aramıştı?

"Eda ne oldu?" Endişeyle cevap verdi.

"Hazar ağabey biz karakoldayız. Esma ablamı nezarete attılar."

"NE?! Hangi karakoldasınız." Eda karakolun adını söyledikten sonra "Tamam ben hemen geliyorum." diyerek kapattı telefonu. Hızla evden çıktıktan sonra arabasına bindi. Çalıştırdıktan sonra orada çalışan arkadaşını arayıp durumu öğrendi. Hırçın kız onlara sataşan kişilerin kafasında şişe patlamıştı. Bir yandan şaşırırken bir yandan da Esma'dan korkmaya başladı. Bu kız kim bilir ona neler yapardı?!

Arkadaşına ben gelmeden ifadeye almayın deyip kapattı.

Çok geçmeden karakola varınca arabayı park edip hızlı adımlarla karakolun içine girdi. Koltukta oturan Eda'yı görünce yanına gitti.

"Eda." Eda ona seslenen kişiyle ayağa kalktı.

"Hazar ağabey iyi ki geldin. Esma ablamı çıkar lütfen. Bizim bir suçumuz yok."

"Tamam sakin ol. Çıkacak inşaAllah, bir de ablanı ara haberi olsun."

"Çok kızar ama."

"Yapacak bir şey yok. Sonradan öğrenmesini istemezsin değil mi?"

"Haklısın, tamam." Hazar arkadaşının yanına gitti. Eda da ablasını aradı.

Hazar odaya girince arkadaşı ayakta karşıladı.

"Hoş geldin Hazar."

"Hoş buldum demek isterdim ama böyle bir durumla gelmek istemezdim kardeşim."

"Haklısın, neyse önce otur da anlatayım." Hazar masanın önündeki koltuklardan birine geçerken arkadaşı Oğuzda yerine Hazar'ın karşısına oturdu.

"İki tarafta suçlu aslında ama daha kabahatli olan gençler. Arkadaşlarına ağza alınmayacak laflar söylemişler o da sinirlenip şişe kırmış kafasında. Şikayetçi oldukları için bu gece nezarette kalacak."

"Kalamaz Oğuz, nasıl kalsın! Nerede o iki şerefsiz. Birde ben konuşayım."

"Gel Hazar belli ki senin için önemli bu kız." Oğuz ayağa kalkınca Hazar da onunla birlikte ayaklandı.

"Çok sağ ol kardeşim, bu iyiliğini unutmayacağım."

"Ne demek oğlum. Lafı olmaz." Nezaretlerin olduğu yere gidince ilk önce iki gençle konuştu Hazar. Komiser kimliğini kullanmadan kendinden küçük hadlerini bilmeyen şahıslarla, onların anladığı dilde konuştu.

Esma'yla da konuşmak istediğini söyledi Oğuz'a tamam deyince onun olduğu nezarete gitti.

Esma başı önünde oturuyordu. Kapı sesini duyunca polis mi geldi diye umutla baktı ama Hazar'ı görmeyi beklemiyordu.

"Hazar?" Esma ayağa kalkıp parmaklıkların yanına gitti.

"Esma nasılsın?"

"İyiyim çok şükür. Sen nasılsın?" Normal bir sohbet içindelerdi sanki.

"Eda arayıp karakolda olduğunuzu söyleyene kadar iyiydim." Esma kendini savunmaya geçti.

"Biz haklıyız Hazar neler söylediklerini aklıma bile getirmek istemiyorum. Bak yine sinirlendim."

"Tamam sakin ol birazdan çıkacaksın."

"Nasıl yani?"

"Nasılı yok çıkıyorsun."

"Sen mi konuştun?"

"Sayılır."

"Ne diyeceğimi bilmiyorum. Teşekkür ederim aksi komiser." Esma başını eğince gülümsedi Hazar.

"Ne demek hırçın kız her zaman. Sen yine nezarete düşme tabii de."

"Belli olmaz."

Polis gelip kapıyı açınca Esma çıktı.

"Yaşasın özgürüm!" Hazar kızın sözleriyle gülüp başını iki yana salladı. Bu kız iflah olmazdı.

Bölüm Sonu...

(...)

Selamün aleyküm herkese...

Nasılsınız?

Bölümde birçok duyguyu yaşadım ben, umarım size de geçirebilmişimdir.

Geç geldiği için özür diliyorum.

Yazım yanlışım varsa affola...

En sevdiğiniz sahne 👉🏻

Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız 👉🏻

Bölümde sizi en çok etkileyen söz veya kısım neresiydi?

Beni buradan ve Instagramdan takip etmeyi unutmayın lütfen.

Instagram: gizemli_yazardemir0

Kitaplarımdan bildirim almak için onları da takip edin.

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...

SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!

Instagramdan soru cevap yapacağım hepinizi beklerim.

Selam ve dua ile kendinize dikkat edin.

 

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...

 

Gizemliyazardemir0

Bölüm : 18.02.2025 19:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...