25. Bölüm

21.Bölüm

Gizemliyazardemir01
gizemliyazardemir0

Hazar güvenlikle konuştuktan sonra Ömer Asaf'ın evinin olduğu kata çıkıp zile bastılar. Esma arkadaşını göreceği için çok mutluydu, özlemişti.

Ömer Asaf ve Elif Ada öğle namazını kıldıktan sonra çorbayı içip dinlenmek için odalarına geçmişlerdi.

Zil sesini duyunca Ömer Asaf kalkıp karısına döndü.

"Ben bakıyorum güzelim, sen uzan." dedikten sonra odadan çıktı.

Kapıyı açtığında Esma ve Hazar'ı beraber görmeyi beklemiyordu. Hazar'ın bugün geleceğini biliyordu ama aklından çıkmıştı.

"Bizi içeri almayacak mısın kardeşim?" dedi Hazar alay barındıran sesiyle. Ömer Asaf şaşkınlığını atıp kapıyı biraz daha açtı.

"Hoş geldiniz." diyerek içeri davet etti. Hazar salonun yerini bilse de belki Elif Ada müsait değildir diye arkadaşının yanında bekledi.

"Ada nerede?"

"Biraz hasta olduğu için odada dinleniyor, istersen yanına geç."

"Nasıl hasta?" Endişeyle baktı Ömer Asaf'a.

"Dün üşütmüş ama daha iyi şimdi."

"Hastaneye gitmediniz mi?"

"Gidelim dedim istemedi." Esma arkadaşını görmek için daha fazla vakit kaybetmeden odanın yerini sordu. Ömer Asaf'la odanın önüne gelince tıklatıp kapıyı açtı. Asaf gitmişti.

Arkadaşını uzanırken görünce hemen yanına gitti. Eliyle alına dokunup ateşine baktı.

"Ada iyi misin?" Elif Ada Esma'yı görünce gülümseyerek başını salladı. Sadece çok halsiz hissediyordu.

"Esma hoş geldin. Çok yaklaşma sende hasta olursun." Umursamadan yandaki boşluğa oturup elini tuttu.

"Benim şimdi enişteme kızmam gerekiyor nasıl hasta eder benim arkadaşımı." Gayet ciddi görünüyordu Esma.

"Saçmalama, o beni hasta etmedi kendim oldum." Esma gülümseyerek baktı.

Sırıtarak "O belli canım da yataklara düşmeseydin aşkından daha iyiydi."

"Esma ben ne diyorum sen ne diyorsun Allah aşkına? Onu boşver sen nasılsın?"

"Seni böyle görene kadar iyiydim. Neden dikkat etmiyorsun kendine?"

"Beni boşver iyiyim işte. Eda nasıl her şey yolunda mı?"

"Yolunda çok şükür, unutmadan ablamı benim için öp demişti Eda." Doğrulup Ada'nın iki yanağından da öptü.

"Tamam yeter sende hasta olma okul açılacak az kaldı." Esma çekilip güldü.

"Bu arada staj işini ne yaptın, buldun bir yer?" Esma ofladı.

"Hiç sorma ya! Hâlâ bulamadım." Ada'nın aklına geçen gün Asaf'ın söylediği geldi. Avukat arıyorlardı.

"Asaf'ın şirketinde avukat arıyorlardı geçen bahsetmişti. İstersen oraya da başvur."

"Olmaz şimdi torpilli gibi olurum."

"Ne torpili ya söylemeyeceğiz Asaf'a. Sen gidip başka şirketlere başvurduğun gibi başvuracaksın."

"Olur mu ki?" diye sordu tereddütle.

"Neden olmasın Eda? Çok güzel olur hemde. Yarın ilk işin bu olsun."

"Ama sakın söyleme, arkadaşınım diye hemen işe almasın. Cv'mi beğenirse alsın."

"Tamam dedim ya hem Asaf öyle biri değil zaten." Esma ayağa kalkıp "O zaman ben yurda gideyim sende kendine çok dikkat et tamam mı? Eniştemi uyaracağım zaten seni hasta etmiş."

"Ya nereye gidiyorsun daha yeni geldin."

"Yine gelirim, biliyorsun yurda gitmem lazım. Ve hasta ziyareti de kısa olur."

"Ben senin için hasta mıyım sadece Esma?" Yüzünü asıp üzüldüğünü belli etti arkadaşına. "Ayrıca yurda hemen gitmene gerek yok, benden mi kaçıyorsun yoksa?" Esma oflayarak yerine geri oturdu. Kaçıyordu ama kesinlikle Ada'dan değil. İçerdeki, aklını karıştıran adamdan kaçıyordu. Bir tarafı güvenmek istese de ailesinin bıraktığı güvensizlik onu engelliyordu. Hazar'la bir arada kaldıkça ise işler hiç yolunda gitmiyordu kalbi için.

Bu hislerini arkadaşına anlatmaya karar verdi. İçinde tutmak yoruyordu ve Ada onu anlardı her zaman.

"Aslında senden kaçmıyorum Ada,"

"Ama birinden kaçıyorsun. Bu kaçtığın kişi içerde kocamla oturan Hazar mı yoksa kalbindeki duygular mı?"

"Yuh artık! Nasıl anladın?" Elif Ada arkadaşının tepkisine güldü. Bu kız hiçbir şeyin farkında değildi.

"Öyle bir şey yok ama sen yanlış anlamışsın."

"Az önceki dediğinle bu dediğin tutuyor mu hiç Esma? Ben seni çok iyi tanıyorum. Güvensizliğinden dolayı Hazar'a olan hislerinden kaçmaya çalışmak yerine neden şans vermeyi denemiyorsun canım?" Esma'nın gülen yüzü soldu.

"Şans versem ne olacak Ada? Hep aynı annemle babam ne yaşadıysa biz de onu yaşayacağız. Sonuç birbirini paramparça eden iki insan. Ben Hazar'a nasıl güvenebilirim ki? Onu geçtim kendime güvenim yok. Ben onu yaralamaktan, kalbini kırmaktan çok korkuyorum, kendimden çok onu üzmek beni bitirir."

"Esma farkında mısın dolaylı yoldan da olsa bana anlattığın ilk kişi Hazar? Ne sen annensin, ne de Hazar baban. Siz Esma ve Hazarsınız bambaşka kişilikte olan, bambaşka insanlarsınız. Sen ne yapmaman gerektiğini gördün, yapmanız gerekenleri de birlikte öğrenirsiniz." Elif Ada haklıydı ama Esma hâlâ tereddütlüydü hem Hazar'ın hislerinden emin olmadan düşünmesi saçmaydı zaten.

"Hazar'ın beni sevip sevmediğini bile bilmiyorum Ada. Hem benimki sadece hoşlanma, geçer yani." Ada arkadaşına emin misin bakışları attıktan sonra hayırlısı dedi.

Kızlar odada Hazar'dan bahsetmeye başladıklarında Hazar lavobaya gidiyordu bu yüzden odanın önünden geçmesi gerekiyordu kendinden bahsettiklerinide duyunca dinlemiş bulundu.

Demek Esma da ondan hoşlanıyordu. Genç kızın geçer demesi kalbine dokunsa da sevgisini ve güvenini kazanmak için elinden geleni yapacaktı. Büyük bir mutluluk ve yüzündeki eşsiz gülümsemeyle oradan ayrıldı.

(...)

Birkaç gün sonra...

 

 

 

 

Elif Ada'nın anlatımı ile-

Asaf'la hasta olduğumuz günü çok kısa sürede atlatmıştık çok şükür. Her zaman olduğu gibi yine yanımda, iyileşmem için her şeyi yapmıştı. Onunla hasta olmak bile güzeldi. Aklımı meşgul ettiği her an gibi gülümsemem kondu dudaklarıma. Elhamdülillah.

Aramızdaki muhabbetin son bulmaması için dua ettim hep yaptığım gibi.

"Yeni gelin ne düşünüyorsun sırıtmış?" Staj başladığından beri arkadaşlarım arasında yeni gelin lakabı almıştım. Evlendiğimi duyduklarında onlara haber vermediğim için kırılmışlardı ama nasıl olduğunu anlattığımda hak vermişlerdi. Berdelle evlensem de Asaf bana her yönden iyi gelmişti. Arkadaşlarımda bunu duyunca benim adıma mutlu olmuşlardı. Staj için aynı hastanede olmamız da avantajlıydı bizim için.

Öğle arasına girdiğimiz için bahçedeki çardakta oturmuş kahve içiyorduk. Bakışlarımı gökyüzünden alıp kızlara baktım.

"Hiç dalmışım." Yanımda oturan Beliz hafifçe omzuyla omzumu ittirip güldü diğerleri gibi.

Asu imayla "Kocanı düşünmüyorsun yani?" deyince utanıp başımı eğdim.

"Ya Elif çok tatlısın. Allah hep mutlu etsin sizi." Ceren beni utandırmaya devam ederken amin dedim kızlarla birlikte.

Beliz "Neyse daha fazla utandırmayalım Elif'i." Beni bu durumdan kurtardığı gülümsedim.

"Ay o değil de yeni gelen hoca dersi çok zor geçiriyormuş. Son senemiz bir de bununla mı uğraşacağız ya!" Asu'nun bahsettiği ders en iyi olduğum ders olsa da yeni gelen hoca beni de korkutmuştu. Hayır yani görmeden namını duyduk hocanın. Kendisi nasıl biri Allah bilir.

Öğle arası bitince kızlarla yerlerimize geçtik. Psikiyatrist Ebru hocayla hastaları vizite (hasta ziyareti, tıbbi müdahale) çıktık. Koridordayken birden başım dönmeye, gözlerim kararmaya başladı. Hemen yanımdaki duvara elimi koysamda diğer yaşadığım baş dönmelerinden daha şiddetliydi bu seferki. Gözlerim kapanırken son anda yanımdaki arkadaşıma tutundum.

"Elif iyi misin, ne oldu?" Bana seslenen arkadaşımı duysam da tepki veremedim

"Hemen tekerlekli sandalye getirin." Sinem'in isteğiyle bizimle aynı grupta olan Burak sandalyeyi getirmişti. Beni oturturken hâlâ başım dönüyordu ve herkes başıma toplanmıştı Ebru hoca da dahil.

Ebru hoca "Ne oldu, Elif iyi misin? Su getirin." Birinin yanımızdan ayrıldığını duysamda kim olduğunu bilmiyordum, su getirmeye gitmiş olmalıydı.

"İyiyim hoc-," cümlemi tamamlayamadan gözlerim karanlığa teslim oldu.

(...)

Hayatta her şey aniden olur bazen. Başına neler geleceğini, bunun hayır mı şer mi olduğunu bilemezsin. Sadece Allah bilir. Senin hoşuna giden, hayır olarak gördüğün şer olabilir. Sevmediğin, şer olarak gördüğün şeyde hayırdır belki.

Öyle bir anın içinde olursun ki, hayatım birden değişti, karardı, nasıl yapacağım Allah'ım bana yardım et, dersin.

Unutma Allah kimsenin omzuna taşıyamayacağı yük koymaz.

Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu anlamaya çalıştım. Ne olmuştu bana? Tavandaki lambanın ışığı gözümü rahatsız ediyordu, kırpıştırarak odada gezdirdim gözlerimi. Ben en son bayılmıştım değil mi? Muhtemelen hemen iyileştim dediğim hastalığın izleridir. Zaten baş ağrılarım geçmemişti. Şimdi de yorgunluktan bayılmış olmalıyım.

"Uyandın çok şükür." Beliz yanıma gelip serumu kontrol etti.

"Kendini nasıl hissediyorsun?"

"Başım ağrıyordu şimdi geçmiş. İyiyim merak etme."

Endişeyle "Bizi çok korkuttun Elif. Sinem arayıp Elif bayıldı deyince nasıl geldiğimizi anlamadık."

"Korkmanıza gerek yok iyiyim çok şükür. Ebru hoca çok kızdı mı?"

"Saçmalama Elif neden kızsın kadın! Bayıldın elinde olan bir şey mi sanki?" Cevap vermedim.

"Neyse ben doktora haber vereyim. Test falan ister belki birde tomografi, MR ister." MR mı, tomografi mi? Kesinlikle olmaz!

"Beliz, Beliz dur. Ben asla çektirmem onları." Can havliyle öne atılıp Beliz'i durdurmaya çalıştım.

"Neden çektirmiyorsun küçük hanım?" Biraz bekledikten sonra sanki aklına önemli bir şey gelmiş gibi heyecanla "Yoksa hamile misin? Teyze mi oluyorum?" Dedi. Yok artık! Bundan nasıl hamile olabileceğimi çıkarır.

"Bağırma hamile falan değilim."

"Bayılmak, halsizlik... Tamam işte hamilelik belirtileri. Allah'ım sana şükürler olsun teyze oluyorum." Ellerini kaldırıp şükretmeye devam ederken şaşkınlıkla izliyordum onu.

Tamam hamile olabilirim ama değilimdir demi? Yoksa gerçekten hamile miyim? Ellerim karnıma giderken orada bir bebek olabilme ihtimali... garip hissettirdi. Asaf'la benim bebeğimiz. Bizim bebeğimiz... Allah'ım gerçekten olabilir mi? Ya değilsem? Asaf ne hisseder? Ya ben?

"Bak sende şimdiden kendini kaptırdın. Ben doktoru çağırmaya gidiyorum." Beliz beni öylece bırakıp odadan çıktı.

Regl olmama daha var, gecikme gibi bir durum yok yani. Sadece bayıldım diye hamile olamam ya! Neden ellerimi karnımdan çekemiyorum? Anne olma ihtimali bile beni ne kadar mutlu etti böyle. Asaf'la benim canımdan bir can... Hayali bile muhteşem hissettiriyor. Baba olmak ne çok yakışır ona.

Odanın kapısı tıklatılınca gel dememe kalmadan açıldı. Önde Beliz arkada ise doktor girdi odaya. Arkadaşıma kötü bakışlar atmak istesem de yapamadım. Zaten hâlâ elim karnımdayken yapmam ne kadar doğru olur ki? Bende heyecanlanmıştım.

Doktor elindeki dosyaya bakarak nasıl hissettiğimi sordu. Beliz'e verdiğim cevabı verip konuşmasını dinlemeye devam ettim.

"Mide bulantısı, kusma gibi başka şikayetlerin var mı?"

"Hayır, sadece birkaç gün önce grip atlattım o zamanda başım çok ağrıyordu, bayılmadan önce de çok kötü sızladı."

"Anladım öncelikle senden istediğim kanları vereceksin, sonuçlarına göre de tomografi ve MR istiyorum." Yine mi ya?

"Doktor bey ben MR'dan korkuyorum olmasa olmaz mı?" Doktor hafifçe tebessüm ederken Beliz kendini zor tutuyordu gülmemek için. Ne var bu yaşta MR'dan korkuyorsam!

"15 dakikalık bir süre bence dayanabilirsin Elif. Beta HCG (gebelik hormonu) de istiyorum. Sonuçları akşam da alabilirsin yarın da." Doktor ne kadar ikna edici konuşsa da ben kararlıydım. O aletin içine girip 15 dakika bekleyemem. Hem doktor 15 dakika dese de 15-30 dakika MR süresi. Allah'ım yardım et. Ah bir de gebelik testi var. Eğer hamileysem MR'a girmekten de kurtulurum.

Annecim varlığından emin bile değilken beni kurtardın.

"Sonuçları yarın almak istiyorum."

"Tamamdır, birazdan hemşire kan almaya gelecek. Geçmiş olsun."

"Teşekkür ederim doktor bey."

"Ya neden yarın öğreniyorsun, ben çatlarım yarına kadar." Beliz'e göz devirdim hep onun yüzünden bu düşünceler aklıma girdi. Hemşire gelince cevap vermedim. Kanları alıp gidince toparlandım. Birazdan Asaf beni almaya gelirdi.

"Kocana söyleyeceksin değil mi Elif Ada?"

"Söylemeyeceğim boşuna endişelenip, heyecan yapmasına gerek yok." Hayal kırıklığı daha büyük olur.

"En azından bayıldığını söyle," yanıma gelip elimden tuttu.

"Bak arkadaşım karı-koca ilişkisine karışmak haddim değil ama kendini eşinin yerine koy, senden böyle bir şey saklamış olsaydı ne hissederdin?"

"Haklısın ama sonuçlardan sonra konuşurum. Gerçekten boşuna endişelenmesini istemiyorum. Birde hamile değilsem çok üzülür ki değilim bence."

"Sen bilirsin, kendine dikkat et görüşürüz yarın."

"Teşekkür ederim canım. Bunlar aramızda kalsın lütfen."

"Tabii ki." Beliz'le sarılıp vedalaştıktan sonra hastaneden çıktım. Asaf her gün olduğu gibi beni aynı yerde bekliyordu. Gözlerim ezberlemiş gibi kahvelerine takıldı, onun gözleri çoktan beni bulmuştu.

Elinde yine beyaz güllerle geldi. Bana beyaz gül vermeyi seviyordu. Bende onu...

İkimiz yarı yolda buluşunca sarıldık. Öncekilerden daha sıkı, hiç ayrılmak istemiyor gibi. Her çıkışta biraz daha özlemle sarılıyorduk.

Başı şalımın izin verdiği ölçüde boynumla buluştu. Kokumu içine çektiğini hissettim eş zamanlı.

Boğuk sesiyle "Özledim," dedi. Ayrıldıktan sonra "Bende," dedim. Gülümseyerek arabaya bindik. Çalıştırmadan önce benim için olduğuna emin olduğum gülleri bana verdi. Bugün diğer günlerin aksine üç tane vardı.

"Bu fazla gülü neye borçluyuz beyefendi?"

"Özlemimin bin kat daha artmasına." Göz kırparak elimden tutup arabayı çalıştırdı.

"Hmm demek öyle. Peki bu özlem biter mi hiç?"

"Yanımdayken de özlüyorum seni, kokunu alırken de orman yeşili gözlerine bakarken de... Sence biter mi?"

"Asaf ya! Bazen şair olduğundan şüpheleniyorum."

"Aşkından şair olduğum doğrudur güzelim."

"Tamam daha fazla utandırma beni." Küçük bir kahkaha atıp "Söz veremem," dedi. Bende gülümü koklamak bahanesiyle gözlerimi kaçırdım.

"Günün nasıl geçti bitanem, yoruldun mu?" Bayılma detayını atlayarak nasıl geçtiğini anlattım. Bende aynı soruları sordum. Kısa sohbetlerle geçen yolculukla eve ulaştık. Arabadan inmeden önce Asaf torpidodan bir paket çıkardı, en sevdiğim çikolataların olduğu. Gözlerimden kalpler çıktığına eminim şu an.

"Acaba vermesem mi? Beni unuttun bile. Ada, karıcığım bana bak." Gerçekten Asaf'ı unutmuş gibiydim mümkünmüş gibi.

Ona dönüp kollarımı boynuna sardım.

"Teşekkür ederim Asaf. Her zaman beni mutlu ediyorsun. Seni çok seviyorum." Başta şaşırıp hareket etmese de sarılması çok sürmedi.

"Güzelim benim, sende beni hep mutlu ediyorsun. İyi ki varsın."

"Sende," diyerek geri çekildim.

"Böyle iyiydi aslında." diye söylense de bir şey demedim. Çikolata paketini alıp "İnelim hadi." diyerek kapıyı açtım.

"İnelim bakalım çikolata canavarı."

"Ben miyim canavar, çok ayıp insan karısına canavar der mi?"

"Küçük, tatlı, çikolata canavarım benim." Yanağımdan öptükten sonra kolunu omzuma atıp asansörlere yürüdük.

Asaf'la her anlamda bir olduktan sonra bağımız daha da güçlenmişti. Ve hiçbir zaman pişman hissettirmedi. Bir bebeğimiz olma ihtimali ilk bahsettiği zaman da kalbimde kelebekler uçuşturmuştu şimdi de. Asaf'a benzeyen kahveleriyle tatlı tatlı bakan bir erkek çocuğu... ne güzel olurdu. Allah'ım nasib et.

Asaf bana benzeyen bir kız çocuğu isterken bende ona benzeyen erkek çocuğu istiyorum. Ne garip ama.

"Ne düşünüyorsun çikolata canavarı?"

"Karısına canavar diyen eşlerin günahı nedir diye düşünüyorum."

"Güzelim günah değil ki sevap hatta. Eşler birbiriyle şakalaşınca ikisinede sevap yazılır. Ama hoşuna gitmiyorsa söylemem." Gerçekten bana kötü bir şey söylemeyeceğini biliyorum zaten, bende ona takılıyorum.

"Sevap kazanmaya devam edelim." Asansör evimizin olduğu katta durunca indik. Asaf kapıyı açarken arkasında durup onu izledim. Sonra da birlikte eve girdik. Üzerimizi değiştirdikten sonra yemek yedik. Asaf biraz çalışmak için çalışma odasına gitti bende salondaki masada ders çalıştım akşam ezanına kadar.

Birlikte namazımızı kıldıktan sonra Asaf'ın telefonu çaldı. Karşıdaki kişinin sesi çok neşeli ve yüksek çıktığı için duyabiliyordum.

"Müjdemi isterim ağabey," diyen Azad ağabeydi.

"Ne oldu Azad?"

"Amca oluyorsun, amca!" Neşesinin kaynağı belli oldu, nasıl neşeli olmasın zaten.

"Baba oluyorum ağabey." Asaf telefonu hoparlöre alıp gülümseyerek bana sarıldı. Gözleri dolmuştu. Canım benim nasıl sevindi.

"Güzelim ben amca oluyorum. Allah'ım şükürler olsun."

"Evet canım amca oluyorsun." Telefonun açık olduğunu bildiğim için başka bir şey demeden Azad ağabeyle konuştum.

"Tebrik ederim ağabey, Allah sağlıkla sağlıkla kucağınıza almayı nasip etsin."

"Amin yenge teşekkür ederiz. Darısı size inşaAllah." Asaf'ın tepkisini merak ettiğim için ona baktım ve göz göze geldik.

"Amin kardeşim." dedikten sonra alnımdan öptü. Bende içimden amin dedim.

"Gül yanında mı ağabey?"

"Burdayım Elif, çok teşekkür ederiz Allah razı olsun."

"Cümlemizden, sağlıkla gelsin inşaAllah tebrik ederim." İnşaAllah dedikten sonra biraz daha konuşup telefonu kapattık.

Asaf buruk tebessümüyle koltuğa oturunca yanına oturdum. Bir elimle elini tutup diğerini bacağına koydum. Ben bir şey söylemeden anlatmaya başlayacaktı, biliyorum.

"Dayı olacağıma da böyle sevinebilseydim keşke."

"Ne yapmış olursa olsun Nur senin kardeşin, canından bir parça Asaf. Onun evladına da sen gözün gibi bakarsın, seversin."

"Öyle tabii," Daha içten gülümseyerek bana döndü.

"Çok mutlu oldum Ada. Azad baba olmayı her zaman çok istemiştir en çokta onun adına mutluyum."

"Bende çok mutlu oldum. Sağlıkla huzurla gelsin inşaAllah."

"Amin güzelim." Bugün gebelik testi için kan vermişken Gül'ün hamile olduğu haberini almak tesadüf müydü tevafuk mu?

Yarın sonuçlar ne gösterecekti acaba?

(...)

Bölüm Sonu...

Selamün aleyküm herkese...

Gece gece de bölüm atmadım demem artık kskskms.

Nasılsınız?

Uzun zaman oldu nasıl buldunuz bölümü? Çok özledim sizi. 😍

Umarım beğenmişsinizdir...

Yazım yanlışım varsa affola...

😭🤧 Böyle bölümler geliyor hazırlıklı olun. Birlikte ağlayacağız.

Bölümü nasıl buldunuz?

En sevdiğiniz sahne 👉🏻

Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız 👉🏻

Sizce Elif Ada hamile mi yoksa başka bir şey mi var?

Gül ve Azad anne baba oluyor canlarım. 💟

Beni buradan ve Instagramdan takip etmeyi unutmayın.

Instagram: gizemli_yazardemir0

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...

SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!

SİZİ ÇOOOOOKKK SEVİYORUM 💙...

Selam ve dua ile kendinize dikkat edin.

Hayırlı geceler ✨

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...

 

Gizemliyazardemir0

Bölüm : 16.05.2025 00:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...