16. Bölüm
Gizemliyazardemir01 / YÜSRA / 10.Bölüm

10.Bölüm

Gizemliyazardemir01
gizemliyazardemir0

Günler hızla geçerken ailem Fransa'dan Türkiye'ye gelmek için uçağa bugün bineceklerdi. Ben ise onlar gelmeden geri dönmenin yolunu arıyordum. Zeynep ablam bende bir değişiklik olduğunu fark etmiş ve neyim olduğunu soruyordu. Bir şeyim yok diye kestirip atsam da anlamıştı bir şeyler olduğunu, ki var zaten.

Buradaki yazlık evimizde kalacaktık. Bende keşke ilk geldiğimde oraya gitseydim. Belki o zaman Ali'den böyle bir itiraf duymazdım. İkimizde çıkmaza girmiştik.

"Yüsra, kızım iki saattir sana sesleniyorum. İyi misin?" Sevda teyzemin konuşmasıyla düşüncelerimden sıyrıldım.

"Efendim, ne oldu Sevda teyze?"

"İyi misin kızım birkaç gündür dalgınsın böyle." Endişeyle bakıyordu. Onları da boşu boşuna endişelendirmiştim.

"Bir şeyim yok Sevda teyze öyle dalmışım. Sen ne diyordun?"

"Öyle olsun bakalım. Yavaştan hazırlanalım da annengili karşılamaya gidelim diyordum."

"Tamam ben şalımı yapayım o zaman."

"Tamam kızım." Salondan çıktım ve odama gittim. Yani Ali'nin odası. O gittikten sonra odasından çıak istemiştim ama Sevda teyzeme ne diyeceğimi bilemediğim için hâlâ buradaydım.

Sanki odaya girince Ali'nin varlığı gözlerimin önüne geliyordu. Ve bu istemsizce gözlerimin dolmasına neden oluyor. İlk kaldığım gecenin sabahında gördüğüm kitap ve içerisindeki şiir aklıma geldi. Sahi bu şiiri bana mı yazmıştı? Buna inanmak istemiyorum, ben uğruna şiirler yazılacak bir insan değilim. Ali'nin sevdiği insanın ne kadar şanslı olduğunu düşünmüştüm okuduğum zaman. O kız bendim ama ikimizde şanslı değildik. Benden sevgisinin karşılığını görmedi çünkü.

Şiiri tekrar yerine koydum. Gözümden gelen bir damla yaşı sildim ve aklımı boşaltarak şalımı yaptım. O gittiğinden beri ağlıyordum. Ne oluyor bana Allah aşkına? Nasıl acaba? Allah'ım lütfen iyi olsun, onu ve tüm askerlerimizi koru.

Amin.

Şalımı yaptıktan sonra çantamı alıp odadan çıktım. Sevda teyzem de hazırlanmış kapının orada bekliyordu.

"Geldim Sevda teyze gidebiliriz."

"Tamam kızım." Evden çıktıktan sonra Sevda teyzem kapıyı kilitledi. Bahçe kapısından da çıktık. Önceden taksi çağırmıştık. Beni buraya getiren Aslıhan ablanın taksisini çağırmıştım.

Taksi gelmiş bizi bekliyordu. Arka kapıyı açtım ilk önce Sevda teyzem bindi yanına da ben bindim.

"Hoş geldiniz. Nereye gidiyoruz?" Aslıhan abla beni görünce gülümsedi bende gülümsedim.

"Hoş bulduk Aslıhan abla havaalanına gidiyoruz."

"Geri mi dönüyorsun?" Arabayı çalıştırdıktan sonra sordu.

"Hayır ailem geliyor onları karşılayacağız. Bu arada tanıştırayım Sevda teyzem. O da sana bahsettiğim Aslıhan abla."

"Selamün aleyküm kızım nasılsın?" Sevda teyzem her zamanki sevecenliğiyle sohbete başladı.

"Aleyküm selam teyzecim. İyiyim siz nasılsınız?"

"Elhamdülillah."

Onlar sohbet ederken ben pek katılmamıştım. Ali'yle yaşananlar olsun ailemi uzun zaman sonra görecek olmam olsun beni yıpratmıştı.

Bir süre sonra taksi havalimanında durdu. Sevda teyzemle Aslıhan ablaya veda ettikten sonra taksiden indik.

Saate baktığımda inmelerine beş dakika kalmıştı. Koltuklara oturarak beklemeye başladık. Şimdiden ağlamak istiyorum. Onları çok özledim.

Önce ikizleri gördüm, ellerinde çantaları vardı. Küçük olduğu için onlar taşıyor olmalı. Babam ve ağabeyim bavulları almış olmalılar. Bize taşıtmazlardı asla.

İkizlerde beni görünce kısık sesli bir çığlık atarak yanıma koştular. Açtığım kollarımla ikisi de sarıldı. Allah'tan düşmedik. Resmen üstüme atladılar çünkü. Annem ve babamı da görünce gözlerimden yaşlar akmaya başladı.

Babam bavulu yere bırakıp bana baktı. Kırılmış gibiydi, ondan izinsiz gelmem onu üzdü biliyorum. Zaten buraya gelerek büyük bir hata yapmıştım.

Anneme sıkıca sarıldım. Ayrıldıktan sonra annem yüzümü elleri arasına alarak inceledi beni. O da duygulanmıştı.

"Yüsra'm baban sana hem kızdı hem de kırıldı. Gönlünü alman lazım. Gerçi bir tek onun değil hepimizin gönlünü almalısın."

"Çok üzgünüm anne. Haklısınız, buraya hiç gelmemeliydim." Endişeyle bakınca tekrar sarıldım.

"Kötü bir şey mi oldu kızım? Neden öyle dedin." Başımı iki yana sallayarak gözyaşlarımı elimle sildim.

"Hayır annem kötü bir şey yok. Sadece sizi çok özledim o yüzden öyle dedim."

"İnşaAllah öyledir." Bir şey söylemeden babama doğru gittim. İkizler de Sevda teyzemle sarılmış şimdi ise annem arkadaşıyla hasret gideriyordu.

"Babam..." Konuşamadan ağlayarak beline sarıldım. Uzun olduğu için boynuna sarılamıyorum. Beni fazla bekletmeden eğilerek karşılık verdi babam. Bana kıyamazdı zaten.

Hiç ayrılmak istemesem de geri çekildim. Babam alnımdan öptü. Gülümsedim.

"Baba ben çok özür dilerim sizden habersiz gelmemeliydim. Affet bu yaramaz kızını." diyerek şirinlik yaptım.

"Bunları daha sonra detaylıca konuşacağız Yüsra Hanım. Sen resmen babanı yok saydın kızım."

"Hayır babacığım olur mu öyle şey ben seni nasıl yok sayabilirim. Özür dilerim, telafi edeceğim söz veriyorum."

"Eve gidince konuşuruz Yüsra yürü." Üzgünce başımı salladım. Ben şimdi geri dönmek istiyorum Fransa'ya. Bunu nasıl söyleyeceğim. Kesin göndermezler.

Geriye baktığımda ağabeyimi göremedim, arkadan geliyordur diye düşünmüştüm ama yoktu.

"Ağabeyim nerede?" diye sordum. Gelmemiş miydi yoksa?

"İşi yüzünden gelemedi kızım. Biliyorsun izin zor veriyorlar zaten. Ama sonra gelmeye çalışacak." Oysa ben ağabeyimi de çok özlemiştim.

Kesinlikle birkaç gün ailemle vakit geçirip Fransa'ya gitmeliyim. Hem ağabeyim orada olduğu için izin verirler. Yani umarım.

Babam Sevda teyzemle de selamlaşınca hep birlikte havalimanından çıktık. Aslıhan abla takisiyle bizi bekliyordu. Bir tane daha taksi durdurup kim kim bineceğimizi konuştuk.

"Ben ikizlerle gelirim, sizde diğer taksiyle gelin Çiçek." dedi Sevda teyzem. Herkes onaylayınca ikizlerle Sevda teyzem Aslıhan ablanın taksisine, annem, babam ve bende diğer taksiye bindik.

Yolculuk annemle sohbet ederek geçmişti. Yazlık evimiz uzak olduğu için biraz uzun sürdü. Taksi durduktan sonra indik. Sevda teyzemgilde gelmişti.

Evimizi temizlik şirketine temizlettiğimiz için temizdi. Aslıhan ablaya veda ettikten sonra annem anahtarla kapıyı açtı. Babam da bavulları getiriyordu. Yardım etmek istesem de izin vermiyor tabii ki. Babamın yanından ayrılmadan kendimi affettirmeli ve izin almış şekilde Fransa'ya geri dönmeliyim.

Yaz tatili için burada kalmayı planlamıştık zaten ama ben bir hafta öncesinde gelerek ailemi üzmüştüm. Yetmez gibi Ali'nin itirafı beni bitirmişti. Olmayacak bir şeye umut bağlamıştı ve ben onun umutlarını teker teker yıkıyorum. Hiçbir eylemde bulunmayarak. Olması gerektiği gibi.

"Sevdacım nasıl özlemişim seni. Nasılsın görmeyeli?" Annem oturmuş Sevda teyzemle sohbete başlamıştı bile.

"Bende sizi çok özledim canım. Elhamdülillah iyiyim. Sen nasılsın asıl gurbette olan sizsiniz?"

"Bunca yıl oldu alışamadım. Burnumda tütüyor memleketim ama yapacak bir şey yok. Bende kızım gibi uçağa atlayıp habersiz gelemiyorum maalesef!"

​​​​​​Evet top bana geldi. Neyse.

"Çiçek Yüsra'nın ne kadar özleyipte geldiğini ben gördüm gözlerinde canım arkadaşım. Kesinlikle izinsiz gelmemeliydi ama yapacak bir şey yok. Hem alışık değil miyiz Yüsra'nın bu uçarı hallerine? Tabii ki kızmakta haklısınız bende kızdım ama biraz anlayış göstermelisiniz." Komşu teyzem işte ya! Canım benim. Beni affetsinler diye ne güzel konuştu.

Annem ve babama baktığımda hak vermiş gibi duruyorlardı hadi inşaAllah.

Konuyu dağıtmak için "Zeynep ablam gelmeyecek mi?" diye sordu Berna. Aklı başında kardeşimdir kendisi benim gibi değil.

"Dersi vardı kızım onun yarın geliriz yine inşaAllah siz dinlenin." Zeynep ablam çok gelmek istese de girmesi gereken bir dersi olduğu için gelememişti.

Sevda teyzem gitmek için ayaklanınca annem durdurdu.

"Bir yere gitmiyorsun Sevdacım. Zeynep'te gelsin hep birlikte akşam yemeği yiyeceğiz. Emin alır Zeynep'i."

Annem babama bakınca babam başını salladı.

"Aynen öyle Yüsra'yla hem eşyalarını alırız sizden hem de Zeynep'i." Sevda teyzem ama diyecek olsa da annem itiraz istemiyorum deyince bir şey diyemedi.

Zeynep ablamın ders çıkış saati gelince babamla hazırlanıp çıktık. Komşu teyzemin evine varınca Zeynep ablam bize kapıyı açtı. Arayıp haber vermiştik ona. Bende bavulumu toplamıştım zaten. Son kez Ali'nin odasına baktım. Ayaklarım ister istemez beni kitaplığına ve o şiirin yanına götürdü.

Onu alıp saklamak istesem de yapmadım, yapamazdım. Son kez okuduktan sonra geri yerine koydum. Onun için bıraktığım şeyi göreceğini umuyorum.

Bavulumla birlikte odadan çıktım ve salonda beni bekleyen Zeynep ablamın yanına gittim. Babam bizi arabada bekliyordu. Arabaya bindikten sonra yazlık evimize gittik.

Herkes Zeynep ablamla sarılmış, hasret gidermişti. Akşam olunca yine sohbetler eşliğinde yemeğimizi yedik. Bir ara Ali'nin bahsi geçmişti. Annem de babam da onu ve Zeynep ablamı kendi evlatları gibi görürdü tıpkı Sevda teyzem ve Ahmet amcamın bizleri sevmesi gibi.

Annemle babam keşke onu da görseydik deseler de o görevdeydi. Yapacak bir şey yok maalesef. Ahmet amcam yarın dönüyordu şehir dışından, bu da babamı çok sevindirmişti tabii.

Akşam yemeğinden sonra Sevda teyzem ile Zeynep ablamı evlerine bıraktı babam. O dönmeden odama girdim. Şu an azar işitemeyecek kadar yorgunum çünkü. Ne kadar kırgın ve kızgın olduğunu bilsem de yine olsa yine gelirdim bunu biliyordu. Ama geldiğime pişman olmuştum.

Ali'yle yaşananlar tekrar hafızamı işgal ederken kendimi uyumaya zorladım.

(...)

 

Poyraz Ali'nin anlatımı ile-

 

Albay Selim'in odasından gerekli bilgileri vermiş olmanın rahatlığıyla çıktım. Ama epey şüpheli bir durum vardı bunun farkındayım elbette. İstihbarattaki arkadaşların en kısa sürede bunu bulup bize söyleyeceklerinden ise eminim.

Biraz hava almak için dışarı çıktım. İçerisi sıcaktı ve bu beni bunaltıyor. Açık hava her zaman daha iyidir. Tabii yaz olduğu için dışarısı da sıcak. Bunu takmadan gölgede kalan banklardan birine oturdum.

Aklımı yine o istila etti. Kalbim gibi...

Ne olacaktı benim bu halim? Bir yıl oldu onu sevdiğimi anlayalı. Ama çocukluktan beri kalbimin sahibiymiş zaten ben bunu bir yıl önce anladım sadece.

Hâlâ ne aramış ne de mesaj atmıştı. Gözüm, kulağım telefondaydı her an. Ya ararda duymazsam diye zil sesi full açıktı. Kendimi çekindiği gerekçesiyle rahatlatmaya çalışıyorum ama o öyle bir kız değil. Aklına ne eserse onu yapar.

Uygulamadan nerede olduğuna bakınca havalimanı konumunu gördüm. Korkarak daha dikkatli baktım. Gidiyor muydu yoksa?

Sonrasında oradan çıkınca derin bir nefes aldım. Gitmemişti. Doğru ya bugün Emin amcamgil gelecekti. Annem söylemişti ve ben bunu unutmuştum. Ufak bir kalp krizi geçirdiğimi hissettim. Bu kız bana neler yapıyor böyle?

Ben yıllar boyunca görmediğim kızı, birkaç gün önce aşkımı itiraf edip bırakmıştım. Aynı evde kalıyorken üstelik. Ve çok özledim. Aramızda ülkeler varken şimdi şehirler olduğunu bilmek beni onu görmeye zorluyordu. Ayaklarım her ne kadar onun kapısına gitmek istese de yapamazdım. Henüz bir cevap vermedi bana.

Hayır, hayır sevmediğini söylemesini kabul etmiyorum. Gözler yalan söylemez çünkü. Sevmeyen bir insan öyle bakamaz. Bir yandan da korkmuyor değildim gerçekten sevmiyor oluşundan.

Ben bir ömür boyu onu sevmeye hazırken onun beni sevmiyor düşüncesi çaresiz hissettiriyor.

Kötü düşünceleri kafamdan attım hâlâ bir umut vardı. Ben onu canı gönülden severken o bana bir adım atsa önüne güller sererim.

"Yine hangi denizde gemilerin battı komutanım?" Önümde duran bir çift topuklu ayakkabıyla konuşanın kim olduğunu anladım. Başımı direkt kaldırarak üstünkörü baktıktan sonra banktan kalktım.

Gelen askeriyede erlere eğitim veren öğretmen Gözde Hanım'dı.

"İyiyim, sağ olun." Yanından geçmek isterken kolumdan tutarak durdurdu beni. Tuttuğu koluma baktıktan sonra sertçe yüzüne baktım. Ne cesaretle bana dokunabiliyordu?!

"Ah, pardon!" Elini çekti ama benim sinirim geçmemişti. Bana karşı hislerinin olduğunu biliyordum ama umut verecek bir şey yapmamıştım asla. Ben kalbini kırmadan anlamsını beklerken o haddini aşıyordu.

"Bakın Gözde Hanım kalbinizi kırmak istemiyorum ama sınırı aşıyorsunuz! Yeter artık. Lütfen benden uzak durun!"

"Neden Poyraz? Geldiğimden bu yana sana yaklaşmaya çalışıyorum ama sen beni görmüyorsun!" Bağırarak konuşan kadınla burnumu sıktım.

"Hanımefendi diyorum ya size karşı bir şey hissetmiyorum. Benim kalbim dolu. Lütfen benden uzak durun!" İnanamaz gibi yüzüme baktı.

"Yalan söylüyorsun! Beni uzaklaştırmak için yapıyorsun! Ya Poyraz bana bir bak ya! Ne olur beni gör artık!" Yaklaşınca bir adım geri gittim. Ağlamaya başladı.

"Gözde Hanım siz beni takıntı haline getirmişsiniz. Sevdiğiniz falan yok! Ve yalan söylemiyorum. Neden söyleyeyim ki? Başkasını seviyorum ondan başkasına gözlerim kör. Lütfen artık ne bana ne de kendinize yapmayın bunu." Ne söyleyeceğini dinlemeden arkamı döndüm. Kimsenin kalbini kırmak istemiyorum. Bu çok günah ama bana dokunarak sınırını aşmıştı o kadın. İnşaAllah anlar ve hayatına bakar.

​​​​​Alay Komutanlığına girince timimden Onur'u gördüm.

"Onur gel buraya koçum." Elimle işaret ederek yanıma çağırdım. Korkarak geldi.

"Oğlum ben size demiyor muyum o kadın yanıma gelince bir bahane bulup beni çağırın diye?"

"Komutanım görmedik biz."

"Göreceksiniz o zaman Onur. Gerekirse nöbet tutacaksınız. Tamam mı aslanım?"

"Emredersiniz komutanım."

"Şimdi herkesi topla içtimaya çıkıyoruz."

"Ama komutanım daha yeni-"

"Şınav sayısı artıyor Onur!"

"Emredersiniz komutanım." Dinlenme odasına gitti. Çalışmak herkese iyi gelecekti. Diğerleri öyle düşünmese de çalışmak her zaman önemlidir. Bugün ikinci olsa da sorun yok.

Hem böylece kafam dağılır. Telefonum çalınca heyecanla kim olduğuna baktım Yüsradır diye ama annemdi. Yine aramamıştı.

"Efendim annem."

"Selamün aleyküm oğlum nasılsın?"

"Aleyküm selam annem iyiyim şükür siz nasılsınız?"

"Bizde iyiyiz oğlum. Ama seni çok özledim." Her konuşmamızda özlediğini söyler.

"Ben de özledim annem. Yıllar oldu hâlâ alışamadın sultanım."

"Nasıl alışayım Poyrazım? Baba olunca anlarsın evladından ayrılmak nasıl bir şey." Güldüm.

"Annem ya nasıl bağladın şimdi babalığa?" Resmen anne olunca anlarsın der gibi baba olursan anlarsın dedi.

"Aa ne dedim sanki haksız mıyım? Gerçi ortada ne gelin var ne de adayı, biraz zor gibi senin baba olman oğlum. Sen tamam de ben sana gelin bulacağım da yok ona da tamam demiyorsun." Yine evliliğe bağladı annem. Desem gelin adayın Yüsra ama kabul etmiyor diye. Öyle kalır valla.

"Konu evliliğe geldiğine göre. Başka konuya geçelim annem. Babam geldi mi?" Bir yere oturarak konuşmaya devam ettim. Yüsra'yı da sormak istiyorum ama yanlış anlar annem. Aslında doğru da neyse.

"Değiştir bakalım konuyu Poyraz efendi! Yarın gelecek inşaAllah baban."

"İyi Zeynep nerde annem onun da sesini duyayım."

"Odasında ders çalışıyor oğlum. Götüreyim mi?"

"Tamam annem sonra konuşuruz."

"Unutmadan Çiçek teyzengil geldiler ailecek. Yazlık evindeler, Yüsra da gitti ev bomboş kaldı sanki. Çok alışmışım kızıma." Bende alışmıştım annem.

"Anladım, onlar nasıl annem?"

"İyiler şükür oğlum. Selamları var sana."

"Aleyküm selam. Sende söylersin anne."

"Tamam oğlum ama Yusuf gelmedi. İşi yüzünden gelememiş."

"Tamam annem müsait olunca ben ararım onu. Allah'a emanet olun."

"Sende oğlum kendine dikkat et."

"Ederim annem." Telefonu kapattıktan sonra içtimaya çıkmış olan timimin yanına gittim. Hava kararmış olsa da çalışmaya engel değil.

 

Bölüm Sonu...

(...)

Selamün aleyküm herkese...

Bölüm geç geldiği için özür diliyorum. İnanın ilham gelmiyor o yüzden yazamıyorum. Ama geç gelse de gelecek inşaAllah💖...

Umarım beğenmişsinizdir...

Yazım yanlışım varsa affola...

Bölümü nasıl buldunuz?

Poyraz Ali'nin anlatımını beğendiniz mi? Diğer bölümde Poyraz Ali'den devam edeceğiz.✨

Yüsra gidebilecek mi sizce?

Gözde hakkında ne düşünüyorsunuz?

Lütfen cevaplayın, düşünceleriniz benim için çok önemli.❤️

Sizi seviyorum💙...

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...

SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!

Beni buradan ve Instagramdan takip etmeyi unutmayın lütfen...

Instagram: gizemli_yazardemir0

 

Gizemliyazardemir0

Bölüm : 30.11.2024 22:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...