17. Bölüm
Gizemliyazardemir01 / YÜSRA / 11.Bölüm

11.Bölüm

Gizemliyazardemir01
gizemliyazardemir0

Hayat acımasız, insanlar daha da acımasız olur. Ben bu acımasızlığın içinde yaşamayı seçtim. Savaşmayı, vatanım için canını ortaya koymayı seçen binlerce yiğitten biriyim sadece.

Hayat acımasız dedim ya belki de insanlar bu acımasızlığı kendi çıkarları için kullanmayı başarıyor.

Çok fazla çatışma gördüm. Bayrağımızı indirmek isteyen, vatanımızı bölmek isteyen düşmanlarla tanıştım. Onlar pek memnun olmadı tabii bizimle tanıştıklarına.

Neden seçtin bu mesleği diye sorarsanız, bayrak sevdasına canımı vermek, ölmek yerine yaşatmak için seçtim derim.

Aslına bakarsanız çocukluğumda etrafımda asker yoktu. Babam da değildi, ne lojmanda kaldım ne de sevdiğim bir insanı hasretle bekledim. Şimdi bunları yaşayan ailem var, ailelerimiz var. Bir yanları gururla beklerken, her kapı çalışında korkarak açmaya giden canlarımız onlar. Bunları yaşatmaya hakkım yoktu belki ama asker olmasaydım da başka bir meslekte kendimi bulamazdım. Konu meslekte değil. Bir hilal uğruna can verebilmek.

Şehitlik, en üst mertebe olsa da öncesinde yaşamak, senden yardım bekleyen insanları kurtarmak, onları yaşatmak gelir. Allah nasip ederse şehit olmakta mutluluk verir. Biz şehit olan arkadaşlarımız için üzülürüz evet ama onlara gıptayla da bakarız. Bu mertebeye ulaşmak için de dua ederiz. Bunun üstünde ne olabilir ki başka.

Dünyadan göçmek kolay değil tabii. Birde sevdiğin varsa, kavuşamadığın umutla beklediğin biri varsa. İçimde yaşadığım, hasretiyle kavrulduğum, belki de beni sevmeyen bir sevda var kalbimde. Nasibimse elbet gelir, beklerim ama sabrım taşıyor. Her geçen gün çalmayan telefon, gelmeyen bildirim sesi beni bitiriyor. Hata mı ettim diye düşünüyorum. Söylemeseydim keşke o zaman belki her şey daha katlanabilir olurdu. Ya başka biriyle çıkıp gelirse. İşte bunu kaldıramam. Belki de bu yüzden söyledim onu sevdiğimi.

Yapmaz ama değil mi hem yaşı küçük, bunları düşünmez o. Düşünecekse de beni düşünsün.

Küçükse sen niye söyledin?

Doğru, inşaAllah aklı karışmaz benim yüzümden. Belki de yanlış yaptım ama söylemeden de yaşayamıyordum.

Söylememdeki etkenlerden biri de annemden Türkiye'de kalmak için evlenmek istediğini duymam da var. Yüsra her ne kadar yok öyle bir şey dese de düşünmüş olmalı ki söyledi.

​​​​​Benim küçük baş belam. Yüzümde tebessüm oluşmasına engel olmadım. Nasıl bir şey bu sevda? Allah'ım sen yardım et kaldıramayacağım yükü koyma omuzlarıma. Nasibim değilse (lütfen olsun) onu kalbimden al.

"Komutanım yine dalmışsınız. Derin mesele galiba." Kenan yalnız kaldığım, düşüncelere daldığım zamanlarda yanıma gelir çoğu zamanlarda. Abi - kardeş gibiyizdir. Timden Kenan biliyor belki de sadece birini sevdiğimi.

"Öyle Kenan." Banktaki boşluğa oturdu. Beni anlyacak olanlardan biri de o.

"Anlatmak isterseniz dinlerim komutanım." Gözüm uzaklara dalarken içimde kötü bir his vardı. Konuşmaktan zarar gelmezdi.

"Kenan sen nasıl söyledin sevdiğini?" Yüzünde manidar bir gülümseme oluştu.

"Komutanım biz birlikte büyüdük Ela'yla. Evlerimiz yan yanaydı. İkimizde kardeş gibi büyüdük yani aramızda aşk yoktu. Sonra ben kara harp okuluna yazıldım. Tabii biz eskisi kadar çok görüşemez olduk. Vakit buldukça ailece yemekler yiyor, birbirimizi orada görüyorduk. Yine böyle günlerden birinde ben Ela'ya kardeş gibi bakmadığımı, başka hisler beslediğimi anladım. İçimde tuttum tabii. Ela'ya söyleyemedim. Sonra üniversiteye başladı bende görevlere gider oldum. Annem de evlen diye tutturdu. Bana başka kızların fotoğrafını gösterdi falan. Bende hiçbirine bakmadım. Annemle Ela'nın annesi de yakın olunca Ela duymuş annemin bana kız baktığını. Aslında o da beni seviyormuş komutanım benden karşılık alamayacağını düşündüğü için söylememiş. Annemin de ısrarları devam edince ben sevdiğim var dedim. Bu sefer de kim diye tutturdu. Söyleyemedim Ela diye, kardeş gibi büyüdük çünkü. Yani onların gözünde. Sonra benim görevden döndüğüm gün Ela'yla karşılaştık. Bana öyle öfkeli bakıyordu ki, sonra da ağzına geleni saydırdı. Önce evleniyormuşsun hayırlı olsun falan dedi ama kendini tutamadı. Benden cesaretliydi bu konuda bende orda evlenmek istediğim kişi sensin dedim dumura uğradı. Sonrasında da şükürler olsun evlendik, kızımız var komutanım." Aslında bizim durumumuza benziyordu Kenan'ın evliliği. Ama sonumuz onunki gibi olur mu bilmiyorum.

İnşaAllah olur.

"Allah mutluluğunuzu daim etsin kardeşim."

"Amin, siz anlatın ben dinleyeyim şimdi de komutanım. Her derdin dermanı vardır."

"Haklısın benikinin de vardır inşaAllah." Biraz bekledikten sonra anlatmaya devam ettim.

"Aramızda yaş farkı var Kenan. Abisi en yakın arkadaşım aynı zamanda ailelerimiz de komşuydu. Ama şimdi onlar Fransa da kalıyor. İzne gitmiştik ya o da gelmiş tek başına bizim evde kalıyordu. O zaman söyledim sevdiğimi bana sadece olmaz dedi. İnanmak istemiyorum ama başka çare bırakmıyor bende." Kenan dikkatlice beni dinledikten sonra cevap verdi.

"Belki korkuyordur komutanım. Hem yaş farkı varmış. Pek önemli değil bence. Ya da abisinden, ailelerinizden çekiniyordur her şey olabilir. Bence canınızı sıkmayın ve bekleyin."

"Sağ ol. İnşaAllah öyledir."

"Ne demek komutanım, inşaAllah."

Kenanla biraz daha oturduktan sonra kalkıp odalarımıza gittik. Biriyle konuşmak iyi gelmişti. Gerçi Yiğit'e de söyledim ama arkadaşım acımasızca sevmiyor dedi. O hele bir aşık olsun elimden çekeceği var.

Birde Yusuf meselesi var tabii. Öğrendiğinde ne düşünür kim bilir hakkımda. Dostumdan vazgeçmem, sevdiğimden de. Yüsra her ne kadar istediğim cevabı vermese de.

Ne derin mesele sevmek!

Ulan aşkından şair oldum hâlâ beni süründürüyor baş belası. Aramadıkça ya da mesaj atmadığı sürece sanki hayal kurmak bile zor geliyor.

Allah'ım sen hakkımızda hayırlısını eyle.

Yarın göreve çıkacağız o yüzden uyudum.

(...)

"Uzun zamandır peşinde olduğumuz adamı istihbarattaki askerlerimiz sayesinde bulduk. Ele başını da konuşturmayı başardık. Sizin göreviniz sınır dışında olan Hayalet'in sağ kolu Tarık Selman'ı sağ getirmek. Tarık Selman bizi 'Hayalete' ulaştıracak yani en baştaki düşmana. Zorlu ve uzun bir görev olacak. İstihbaratla birlikte hareket edeceksiniz. Bugün plan üzerinde çalışıp yarın gece yola çıkacaksınız. Şimdi çalışmalara başlayın."

"Emredersiniz komutanım." Selim Albay'ın izin vermesiyle odadan çıkarak plan üzerinde çalışacağımız toplantı odasına gittik. İstihbarattaki askerler bizi karşıladı. Eğer Tarık Selman'ı almayı başarırsak Hayalete ulaşmamıza ve hain planlarını öğrenmemize çok az kalır.

Yerin haritası üzerinde konumlanacağımız bölgeleri gördük. Kimin nerede duracağını nasıl hareket edeceğimizi planladık. İstihbaratta bizimle olacağı için işimiz kolaylaşıyor. Planı tamamladıktan sonra görevin koşullarının sağlandığı yerde saha eğitimi almak için hazırlanmaya başladık.

Zor görevlerde saha eğitimi alarak hazırlık yapmak, planımızın üzerinden geçmek çok önemli.

Hazırlıklar tamamlanınca saha eğitiminu aldık. Birkaç sorun oluyordu bunun üzerinde de çalıştıktan sonra hazırdık Allah'ın izniyle.

"Aslanlarım elinize sağlık. Yarın bundan daha iyi olacağınızı biliyorum. Şimdi dinlenin uzun bir görev olacak."

"Emredersiniz komutanım." Herkes sırasıyla odadan çıkınca ulaşacakları yer telefonları olacak. Zorlu ve uzun bir göreve gidiyorduk ne olacağı belli değildi o yüzden aileleri ile konuşup helalleşeceklerdi. Benim de yapacağım gibi. Bu konuşulmaz ama herkesin bildiği bir şeydir.

Odama girdikten sonra telefonumdaki bildirimleri kontrol ettim. Yine Yüsra'dan değildi. Önce babamla konuştum. Şehir dışından dönmüştü. Evde olduğu için annem ve Zeynep'le de konuşup üstü kapalı helalleştim.

Sıra Yusuf ve Yiğit'i aramaya gelmişti. Önce Yusuf'un adını bularak aradım. İkinci çalıştan sonra açılan telefonla dostumun neşeli sesi geldi.

"Oo Poyraz Bey selamün aleyküm. Nasılsın?"

"Aleyküm selam kardeşim. Elhamdülillah, sen nasılsın?"

"Hamd olsun. Ee aramanın sebebi ne? Sen beni durduk yere aramazsın." Güldüm.

"Nedenmiş özlemiş olamaz mıyım dostumu hem gelememişsin yine."

"Öyle oldu valla Poyrazım şeytan diyor ayrıl işten ama işte şeytana uymam ben." Bu adam beni güldürmeyi her zaman başarıyor ya!

"Yusuf yine havandasın maşaAllah."

"Tabii oğlum, ben olmasam Yiğit'in de senin de neşeniz yok. O değilde biz nasıl ayrı yerlerde ayrı işlere düştük lan! Hâlâ anlamış değilim."

"Kader diyelim Yusufum. Bekle de Yiğit'i de arayayım, zaten konuşacaktım birlikte konuşuruz."

"Tamam." Yiğit'i arayarak konuşmamıza bağladım. Telefonu açınca konuşmaya başladı geveze.

"Vay vay! Bensiz konuşulur olmuşta sonradan aranmışım. Doğruyu söyleyin kaç dakikadır konuşuyorsunuz."

"Aleyküm selam Yiğit bizde iyiyiz işte. Sen nasılsın?" Şimdi çocuk gibi tartışmaya başlamaları an meselesiydi o yüzden araya girdim aralarındaki olgun kişi olarak.

"Durun gene başlamayın tartışmaya. Yiğit seni de arayacaktım kardeşim, Yusuf'la konuşurken uzun zaman oldu diye bağladım seni de."

"Emredersiniz komutanım öyle olsun."

"Yiğit alınganlık yapmanın sırası değil. Anlamışsınızdır niye aradığımı."

Sessizlik oluşunca anladıklarını biliyordum.

"Anladık kardeşim yap her zamanki konuşmanı." Yusuf'un teşvikiyle konuşmaya başladım.

"Çıkacağımız görev uzun olacak. Bu sırada bana ulaşamayabilirsiniz. Yiğit annem çok endişelenir, yanında olmaya çalış lütfen."

"Her zaman yanındayım Poyraz merak etme." Biliyordum, annem Yiğit'i de oğlu gibi gördüğü için bunu demekten vazgeçmiyorum.

"Annemler de orada zaten Poyraz endişelenme hep birlikte olurlar." dedi Yusuf. Çiçek teyzemin annemin yanında olması iyi gelir ona.

"Eğer bana bir şey olursa,"

"Allah korusun!"

"Allah korusun Poyraz her konuşmanda böyle söyleme lan!"

"Durun lan olacak demiyorum olursa diyorum. Birbirinize ve aileme sahip çıkın, hakkınızı helal edin."

"Helal olsun. Sende et."

"Helal olsun."

"Benimde hakkım varsa helal olsun." dedim. Uzun görevlere çıkmadan önce yaptığımız konuşmamızı da halletmiş olduk.

"Allah'a emanet olun."

"Sende Allah'a emanetsin Poyraz sağ salim döneceksiniz inşaAllah."

"Amin kardeşim."

"Allah'a emanet ol kardeşim. Kendine ve timine dikkat et."

"Ederim sağ olun. Sizde kendinize dikkat edin." Vedalaştıktan sonra telefonu kapattık.

​​​​​Yatsı namazını kıldıktan sonra dua ettim ve uyudum.

 (...) 

Sabah namazından sonra timimle içtimaya çıktık her görevden önce yaparız.

2 saat çalıştıktan sonra dinlenmek için odalarına gönderdim askerlerimi. Bende duş almak için odama gittim. Telefonuma gelen bildirimle hemen kimden olduğuna baktım Yüsra'dan değildi ama onunla ilgiliydi.

Aramasını veya bir mesaj bekledim. Ama o geldiği gibi habersiz gitti. Bunu ben uygulamadan öğreniyorum birde...

Neden? Cevap yok. Belki de kabul etmeli ve onu bir ömür boyu kalbimde saklamalıyım.

Sevmiyor, sevmeyecek...

Bölüm Sonu...

(...)

Selamün aleyküm herkese...

Nasılsınız? İnşaAllah iyisinizdir.

Yeni bölüm geldi. Umarım beğenmişsinizdir...

Yazım yanlışım varsa affola... 8.Bölümde birçok yazım yanlışı yapmışım ve az önce fark ettim gerçekten özür dilerim düzelteceğim inşaAllah. Gözünüze takılan yazım yanlışlarım varsa o satırda belirtin ve bende düzelteyim. Şimdiden teşekkürler.

Nasıl buldunuz bölümü?

Sadece Poyraz Ali'den okuduk. Beğendiniz mi? Diğer bölüm çok güzel olacak gibi hissediyorum (benim açımdan:))

Bölümle ilgili fikirlerinizi yazın lütfen.

En sevdiğiniz sahne 👉🏻

Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız👉🏻

Kenan ve Ela'nın kısmını beğendiniz mi? Timdeki diğer askerleri de okumak ister misiniz?

Poyraz Ali?

Yiğit?

Yusuf?

Çok az okuduk Yusuf'la Yiğit'i ama düşüncelerinizi bekliyorum.

Bu arada kitaba yeni bölüm eklendiğinde bildirim geliyor sadece kütüphanenize eklemeniz gerekiyor. O yüzden kütüphanenize eklemeyi unutmayın.

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...

SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!

SİZİ SEVİYORUM 💙...

Beni buradan ve Instagramdan takip etmeyi unutmayın...

Instagram: gizemli_yazardemir0

 

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...

 

Gizemliyazardemir0

 

Bölüm : 12.12.2024 20:07 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...