24. Bölüm
Gizemliyazardemir01 / YÜSRA / 18.Bölüm

18.Bölüm

Gizemliyazardemir01
gizemliyazardemir0

Doktorun ardından sedyeyle Ali'yi yoğun bakımdan çıkardılar. Sanki birkaç saat önce görmemişim gibi yine onu izledim. Yüzündeki her şey aynıydı. Gözleri de hâlâ kapalıydı. Doktor uyandığını söylemişti. Acaba tekrar mı uykuya dalmıştı.

Bende dahil herkes etrafına toplandı. Sedyenin kenarında onunla birlikte kalacağı odaya kadar gittik. Sağlık personelleri odaya girdikten sonra kapıyı kapatıp bizi dışarıda bıraktılar. Hemşire odadan çıkınca yanına adımldım.

"Hemşire hanım, doktor uyandı demişti ama az önce gözleri kapalıydı." Hemşire beni dinledikten sonra cevap verdi.

"Zorlu bir ameliyat geçirdiği için tekrar uyumuş olmalı, dinlenmesi gerekiyor."

"Anladım, teşekkür ederim."

"Rica ederim, geçmiş olsun." Sağ olun dedikten sonra hemşire gitti.

Yiğit ağabey doktorla konuştuktan sonra yanımıza geldi. Herkes onun etrafında toplanınca doktorun ne dediğini söyledi.

"Uyandıktan sonra tek olacak şekilde görebilirmişiz." Ben de görmek istiyorum ama öncelik Yiğit ağabey ve tim arkadaşlarındaydı. Aralarında konuştuktan sonra ilk önce kimin gireceğine karar verdiler. Yiğit ağabeyin girmesine karar verdikten sonra Ali'nin uyanmasını beklemeye başladık.

Nehir ve ben sandalyede otururken timdeki askerler önümüzde durdu. Boyları bir hayli uzun olduğu için ayağa kalktık. Yiğit ağabey de yanıma geldi. Benim kim olduğumu, Ali'nin nesi olduğumu merak ediyor olmalılardı doğal olarak.

Tek tek kendilerini tanıttıktan sonra sıra bana geldi.

"Bende Yüsra. Ali abimin arkadaşı, çocukluktan beri tanıyorum keza Yiğit ağabey de öyle. Ziyarete gelmiştim malum bunlar oldu."

"Memnun olduk kardeşim. Merak etme komutanım bunu da atlattı şükür." Adının Kenan olduğunu öğrendiğim asker ağabey edasıyla konuştu. Tebessüm edip çok şükür dedim. Onlar eski yerlerine dönerken bizde geri oturduk sandalyeye. Nehir Osman ağabeyle nişanlı olduğunu söyledi. Çok yakışıyorlardı, tebrik ettim.

Beklemeye devam ederken hemşire gelmişti sonunda.

"Hastamız uyandı, tek ve 5 dakika olacak şekilde görebilirsiniz."

Yiğit ağabey "Tamam hemşire hanım, teşekkür ederiz." dedikten sonra bize bakıp odaya girdi. Hemşire geçmiş olsun deyip işine dönmüştü.

Ali'yi görmeyi o kadar çok istiyordum ki, zaman geçmiyordu sanki. 5 dakika ama bana çok uzunmuş gibi gelen bir süreden sonra Yiğit ağabey odadan çıkıp kapıyı kapattı. Yanımıza geldiğinde Kenan ağabey odaya girdi.

Herkes nasıl diye soruyordu, bende cevabını bekliyordum Yiğit ağabeyden.

"İyi çok şükür, zaten göreceksiniz." dedi. Onlarda başını sallayarak onayladılar. Benim kadar heyecanlı görünüyorlardı.

Yiğit ağabey yanıma gelince ona baktım. Bir şey söyleyecekti galiba. Sadece benim duyabileceğim şekilde "Seni sordu, hissetti herhalde geldiğini." deyince şokla ona baktım.

"Gerçekten mi? Ama nasıl?"

Omuz silkip "Odaya girince görürsün."

"Yani beni görmek istiyor mu, bunca olandan sonra?" Bana sen deli misin bakışları atıp "Tabii ki istiyor. Neden istemesin ki?" dedi. Onun gibi omuz silkip cevap vermedim. Böyle düşünmem çok normaldi bence. Kaç ay olmuştu ama ben aramamıştım onu geçtim mesaj bile atmamıştım. O beni affetse de kendimi affedebilir miyim bilmiyorum... Hata yaptım ve bunun farkındayım, bedelini de onu kaybetmekle ödedim. Daha ağırı olabilir mi?

Ben iç hesaplaşmalarıma dalmışken odaya Onur'un girdiğini gördüm. Sıra ona gelmişti demek.

O da odadan çıkınca "Aslan gibi maşaAllah komutanım. Birde beni düşünüyor hâlâ." Önce tebessüm edip ona ne olduğunu merak ettim.

Zafer ağabey "Onur sende darbe almıştın, bir doktora görün."

"Birazdan gideceğim komutanım, Poyraz komutanımın kesin emri zaten." Başka bir şey konuşmadan odadan Demir çıktı.

"Valla şimdiden özledim komutanımla göreve çıkmayı." deyince şaşırdım. Diğerleri ise güldü. Alışkın olmalılar bu hallerine.

Son olarak Alp'te Ali'yi görünce sıra bana gelmişti. Terleyen ellerimi feracemin eteğine silip odaya adımladım. Gitmeden önce Yiğit ağabey sorun yok dercesine gülmesyince tebessüm ederek karşılık verdim. Kapıyı çaldıktan sonra cevap beklemeden açtım.

Odaya arkamı dönüp kapıyı kapattıktan sonra Ali'ye nasıl bakacağımı düşünüyordum. Çok geçmeden Ali konuştu.

"Bana dönmeyecek misin?" Yorgun sesini duyunca içimde bir yer titredi. Onun bu sesine alışkın değilim ki ben. Birde suçluluk psikolojisi eklenince daha kötü hissettim.

"Yüsra?" Yavaşça ona dönüp yanına gittim.

"Kendini nasıl hissediyorsun?" diye sordum.

"Hiç olmadığım kadar iyiyim. Sonunda birileri gerçeği gördü." Gözlerine baktığımda hüzün ve mutluluğu bir arada gördüm. Onu çok üzmüştüm.

"Ali ben çok özür dilerim. Korktum, kabullenemedim ve bunu seni kaybederek ödedim." Gözlerimden yaşlar tek tek akarken başımı eğdim.

"Ağlama,"

"Ya gerçekten sana bir şey olsaydı..." Boğazım düğümlendi.

"Yüsra bana bak, burdayım işte. Ağlama artık."

"Ali ben çok korktum. Bu... çok kötü bir duyguydu." Onu duymuyordum, beynimin içinde beni yiyip bitiren düşünceler vardı sadece.

"Yüsra kendine gel ve ağlama! İlla beni buradan kaldıracak mısın?" Hemen yatağa yaklaşıp elimle durması için işaret yaptım.

"Hayır kalkma!"

"Sende ağlama." Böyle deyince daha çok ağlayasım geliyordu. Hâlâ beni düşünüyordu.

"Tamam ağlamıyorum," dedim yanaklarımı silerek. Elimi yüzümden çekince hasretle bakan gözleriyle karşı karşıya geldim.

"Neden gülüyorsun?"

"Mutluyum." Tebessüm ederek "Bende mutluyum." dedim.

"Yüsra."

"Efendim."

"Adını söylemeyi özlemişim, hoş sadece buda değil özlediğim." Utandığım için gözlerimi kaçırdım.

"Adımı söylemezsin çoğunlukla."

Gülerek "Hep söylerim artık baş belası." dedi. Bir süre ikimizde konuşmadık.

"Bana kızgın mısın?" diye sordum alacağım cevaptan korkarak.

"Kırgındım ama geçti. Geldin çünkü."

"Özür dilerim sana bunları yaşattığım için."

"Buraya sadece özür dilemek için mi geldin yoksa hayal meyal hatırladığım şeyleri söylemek için mi?"

"N-ne hatırlıyorsun ki?" Neden kekeledim ki! Aff!

"Senden duymak isterim." Tamam yapabilirim, bir kez daha geç kalmamak için.

"Mesele aramızdaki ülkeler değil kalplerin birbiri için atması, demiştin ya. Benim kalbimde senin için atıyor. Buna benzer bir şey demiş olabilirim." Asla yüzüne bakmadan sıraladım kelimeleri.

Bir şey söylemesini beklerken makineden sesler gelince hemen ona baktım.

"Ali n'oldu, iyi misin? Hemen doktoru çağıracağım." Ben odadan çıkmak için giderken sözleriyle durdurdu.

"Sadece içinde sen olan kalbim ritmini şaşırdı. İyiyim yani." Allah'ım neler diyor bu adam!

"Ben yine de çağırayım."

"Biraz daha kalsan olmaz mı?" Bende gitmek istemiyordum ama onun sağlığı için daha fazla kalmamam gerekiyordu.

Tekrar yanına gidip gözlerine baktım. Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken bir kez daha şükrettim içimden, iyi olduğu için.

"Hepimiz buradayız zaten. Hemen iyileşmen için gitmem lazım."

"Yanımda olursan daha çabuk iyileşirim."

"Ali, inan yanında kalmak isterim ama hemşire hâlâ çıkmadığımı görürse bir daha izin vermeyebilir."

"Gitmesen keşke... Neyse sen buradasın ya, o yeter bana." Az önce onun kalp atışlarının hızlanması durumunu ben yaşıyordum.

Bir süre birbirimize baktıktan sonra Ali aklına bir şey gelmiş olmalı ki "Bir şey soracağım," dedi. Başımla onaylayınca devam etti.

"Sen nasıl geldin buraya? Yani ailenden nasıl izin aldın? Yine habersiz mi geldin yoksa!"

"Hayır haberleri var bu sefer. Adéle'le geldik. Ben Adéle'den rica ettim, o ailesinin yanında kalacaktı bende seni görmeye gelecektim."

"Peki neden beni görmeye gelecektin kaç ay sonra?" Galiba bu pişmanlığı ömür boyu sırtımda taşıyacağım.

"Söyledim ya," dedim az önceki itirafımı hatırlatarak. Ama beyefendi hatırlamıyor (!) olacak ki "Ne zaman?" diye sordu büyük bir şaşkınlıkla. Yalandan yaptığı surat ifadesi onu tatlı gösteriyordu. Ben onun yüzüne dalmışken konuşarak cevap beklediğini belirtti.

"Yüsra gerçekten neden beni görmeye geldin?"

"Cevabını bildiğin sorular sormayı çok seviyorsun komutanım!" Ameliyat geçirdiği için kısık sesli bir kahkaha attı. Her türlü karizmatik olmayı nasıl başarıyor bu adam!

"Tekrar duymak istiyorum belki de, inanmak için." Biraz bekledikten sonra devam etti.

"Hem burada değil de başka bir yerde olsaydık nasıl söyleyecektin neden geldiğini?"

"Sen anlardın," sağ elimle gözlüğümü geri ittikten sonra tekrar ona baktım.

"Şimdi de anlasan olmaz mı?" Bir süre şaşkınlıkla bana baktıktan sonra "Ah Yüsra," diyerek elini saçlarına koyup önüne döndü.

"Senden duysam," beklentiyle gözlerimin içine bakarken söylemekten başka şansım yokmuş gibi hissediyorum.

Kendimi toparlamış Ali'ye istediği cevabı verecekken kapı açıldı. İkimizde oraya baktığımızda hemşirenin öfkeyle bakan gözleriyle karşı karşıya geldim.

"Hanımefendi hastayı yormamanız gerektiğini söylemiştim ama siz hâlâ buradasınız." Ben ağzımı cevap verecekken Ali benden önce konuştu.

"O beni yormaz hemşire hanım. Ben ısrar ettim biraz daha kalması için." Tebessümle Ali'ye baktım. Beni her koşulda destekleyen bu adamı gerçekten seviyordum.

"Özür dilerim hemşire hanım, bir daha olmaz." Kadında işini yapıyor sonuçta. Odadan çıkmadan Ali'ye baktım zaten gözleri benim üzerimde olduğu için göz göze geldik.

"Söyleyeceğin şeyler var, unutmam." dedikten sonra göz kırptı. Hafifçe gülümseyip bir şey söylemeden odadan çıktım.

Allah'ım ben neler yaşadım az önce? Kapının önünde elimi hızla çarpan kalbimin üzerine koymuş yaşananları düşünüyordum.

"Yüsra iyi misin, kötü bir şey mi oldu yoksa?" Arkamdan gelen sesle irkildim. Belli etmemeye çalışarak döndüğümde Yiğit ağabeyi gördüm.

"İyiyim, kötü bir şey de olmadı merak etme Yiğit ağabey. Her şey yolunda."

"Sen böyle bekleyince... Ali'yle nasıl geçti?"

"İyi, dediğim gibi her şey yolunda." dedim güven veren tebessümle. Yiğit ağabey de benim gibi gülümsedi. Sonra da diğerlerinin yanına döndük. Onur doktora gitmiş olmalıydı ki burada yoktu. Alp ve Demir ise kantine bir şeyler almaya gitmişler.

Telefonumun varlığını titreşim hissedince hatırladım. Çantamdan çıkardıktan sonra Adéle'in aradığını gördüm. Ben onu tamamen unutmuştum. Sakince cevaplayıp kulağıma yasladım telefonu.

"Yüsra neredesin sen?! Neden bana haber vermiyorsun? İyi misin, kötü bir şey mi oldu? Cevap versene!" Öfke ve endişeyle konuşan arkadaşımla dilimi ısırdım. En azından Ali'nin iyi olduğunu öğrendikten sonra ona haber verebilirdim ama bende kendimde değildim ki!

"Adéle özür dilerim sana haber vermeliydim ama burada da kötü şeyler oldu!"

"Ne!? Ne oldu iyi misin Yüsra?!" Ah ne güzel daha da endişelendirdim.

"İyiyim iyiyim sakin ol. Sana şimdi her şeyi baştan anlatacağım, yalnız mısın?" Derin bir nefes aldıktan yalnızım dedi.

"Buraya geldiğimde hastaneye gelmek zorunda kaldım çünkü Ali vurulmuştu. Ama şimdi gayet iyi çok şükür. Bende bu karmaşa da sana haber vermeyi unuttum. Özür dilerim canım."

"Sorun değil elinde değilmiş sonuçta. Sen tek misin şimdi ve Poyraz ağabeyin durumu nasıl?"

"Hayır Yiğit ağabey geldi Ali'yi öğrenince ve timi var. Durumu iyi gerçekten."

"Tamam canım. Peki sen ne hissediyorsun?" Sıkıntılı bir nefes çektim içime. Karmaşık hissediyorum.

"Çok korktum Adéle gerçekten şehit oldu diye çok korktum. Yaşıyor olması beni çok mutlu etse de geç kalmışlığı iliklerime kadar hissettim."

"Canım arkadaşım hiç kolay değil senin için ama iyi geç kalmadın bunu bil tamam mı?" Cevap vermeden başımı salladım görebilecekmiş gibi.

"Keşke yanında olsaydım." Keşke...

"Her şey için teşekkür ederim arkadaşım. İnan yanımda gibisin."

"Lafı bile olmaz. Bu arada annen aradı bende sana ulaşamayınca uyuyor dedim. Haberin olsun." Annemin aramasına şaşırmadım beni de aramış sadece o da değil ağabeyimde aramış.

"İyi yapmışsın. Ben ararım birazdan."

"Tamam canım. Kendine dikkat et. Görüşürüz."

"Sende dikkat et. Görüşürüz." Telefonu kapattıktan sonra aramaları kontrol ettim. Annemi şu an mı aramalıydım yoksa daha sonra mı? Eğer şimdi aramazsam endişelenebirlirdi, o yüzden şimdi aramaya karar verdim. Yiğit ağabeye söyledikten sonra lavobaya gittim, burası sessiz olacağı için rahat rahat konuşabilirim. Zaten onlara yalan söylediğim için kendimi kötü hissediyorum. Allah'ım affet.

Sesimi uykulu çıkarmaya çalışarak annemi aradım. Telefonu hemen açıp konuşmaya başladı.

"Kızım neden telefonu açmıyorsun? Kış uykusuna mı yattın?"

"Alo, yeni uyandım anneciğim o yüzden." dedim esneyerek ve bu yaptığımdan son derece utanarak.

"Ne uykusuymuş bu?" dedi şüphe barındıran sesiyle.

"Yol yormuş olmalı anne. Sorun yok merak etme."

"Sen öyle diyorsan," biraz bekledikten sonra devam etti.

"Adéle nerede?" Anladı bir şey olduğunu!

"Odasındadır, ben yeni uyandım." Elimle başıma vurdum. Yaptığım şey çok yanlış!

"Tamam kızım dikkat et."

"Sende anneciğim, bu arada ağabeyime de söyler misin benimle konuştuğunu oda aramışta dönemedim."

"Tamam söylerim Allah'a emanet ol. Selam söyle."

"Aleyküm selam, sende anne Allah'a emanet ol." Telefonu kapattıktan sonra derin bir nefes aldım. Şükür sorunsuz atlattım. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra lavabodan çıktım.

Ali'nin odasının önüne varınca herkesin burada olduğunu ve bir tartışma içinde olduklarını gördüm.

Demir "Ben gitmem komutanım." diye itiraz edip diğerlerine baktı.

Alp, Onur ve Osman ağabey de gitmem diyordu Kenan ağabey ve Zafer ağabeye. Ali'den sonra kıdemli olan ikisiydi. Şu an konunun ne olduğunu bilmesem de gitmeme konusunda ısrarcı davranıyorlardı.

"Poyraz komutanın kesin emri, gidip dinlenmenmemizi söyledi. Hâlâ neyin itarızını yapıyorsunuz!" Kenan ağabeyin keskin çıkan sesiyle başlarını önlerine eğdiler hemen sonra ise yine itiraz etmek için kaldırdılar.

"Anlaşılan Poyraz komutanın cezasını özlediniz. Yerini aratmayız merak etmeyin ya da komutanıma mı söylemeliyim." Zafer ağabeyin konuşmasıyla "Yok komutanım, Allah korusun!" Benzeri sözler yükseldi diğerlerinden. Bu durum gülmeme sebep olurken Ali'nin cezasını merak ettim.

Sonunda gidip dinlenmeyi kabul ettiklerinde iki saat sonra tekrar geleceklerini ve bir ihtiyacımız olup olmadığını sordular. Olmadığını söyleyince tamam diyerek gittiler. Nehir de onlarla birlikte gitti.

Gün kendini akşama bırakırken tim geri geleli çok olmuştu. Zorlu bir görevden çıkmalarına rağmen komutanlarının yanına dönmeleri uzun sürmemişti hatta gitmek bile istememişlerdi. Omuz omuza mücadele ettikleri kişilerle ayrılmaz bir bağ oluşmuştu aralarında. Günlerce, aylarca sürekli beraber olduğun insanlarla aile olmak kaçınılmaz bir durum olduğu gibi güzel bir histi. Onların bağlılığına bir kez daha hayran kalırken Ali'yle bundan sonra ne olacağını düşündüm.

Emin olduğum bir şey vardı ki; bu saatten sonra ikimiz de birbirimizi bırakmazdık. Peki ya nasıl olacaktı? Her şeyi göze alarak geldiğim bu şehirden Ali'nin neyi olarak ayrılacaktım. Ailelerimiz, Ali'yle ağabeyimin arası nasıl olacaktı? Dostlukları baki kalabilecek miydi? Ağabeyim bana inanacak mıydı? Özellikle ağabeyimden izinsiz Ali'yle bir ilişki içinde olamazdım ki Ali de bunu istemez. Şu an birbirimizi sevdiğimizi biliyoruz, sevgililik gibi bir durum da yaşamayacağımız için, kalplerimizi birbirimize emanet etmiş iki insandık. Emanetime gözü gibi bakacak olduğuna sonuna kadar inanmadığım adamın emanetini taşıyorum kalbimde.

Bundan sonra ne olacak bilinmezdi ama emanetime bende gözüm gibi bakacağıma söz verebilirim.

Doktor Ali'nin odasına girmeden bizim yanımıza geldi. Ali'ye bir şey mi oldu korkusuyla ayağa kalktım diğerleri gibi.

"Hastanın durumu kontrolümüz altında bir kişi rafaketçi kalsın ve lütfen kalabalık yapmayın." Doktor bizi gönderebileceğini düşünüyorsa yanılıyordu. Zira iki saatliğine bile buradan ayrılmayı göze almayan bir tim vardı karşısında. Bense gidecek bir yerim olmadığı için burada kalmayı düşünüyordum, gidecek yerim olsa da Ali'yi bırakmazdım.

"Bizi kovuyor musun doktor?" diye sordu Demir tek kaşını kaldırarak. Doktor ise sadece tebessüm ederek cevabını verdi.

"Hayır ne haddime! Sadece anlayış bekliyorum. Burası hastane ve tek sizin hastanız yok. Siz de kalabalık olduğunuz için." Eliyle bizi göstererek fazla kişi olduğumuzu belirtti.

"Bir kişinin kalması daha sağlıklı olur her yönden." diyerek sözünü bitirdi. Haklı olduğu için kimse bir şey söylemedi. Doktor da Ali'nin odasına girdi.

Kenan ağabey "Doktoru duydunuz beyler." diyerek time döndü.

Zafer ağabey "Kim refakatçi kalacak komutanım?"

Timin geri kalanı aynı anda "Ben kalırım!" dedi yüksek sesle. Bu yüzden bazı hemşire ve hastalar bize baktı. Sanırım doktor onları göndermekle doğru bir karar vermişti. Burada kalabalık yaptıkça yararımızın aksine zararımız olacaktır.

Yiğit ağabey "Komutanınıza olan sevginiz gözümü yaşarttı," dedi alayla "Ama yanında ben kalacağım." Ben Yiğit ağabeyin sözleriyle gülerken bana döndü.

"Sende Nehir'in evinde kalacaksın küçük hanım." deyince gülüşüm soldu.

"Ama ağabey bende burada kalmak istiyorum."

"Hayır Yüsra, senin burada kalmana izin verirsem can güvenliğim tehlikede olur." dedi Ali'yi kastederek. Ama onun haberi olmazdı ki.

Nehir "Evet canım sende çok yoruldun zaten bize gel, yarın tekrar geliriz ne de olsa." Başımı olumsuz anlamda salladım. Ali'nin yanından ayrılmak istemiyorum. Tam itiraz etmek için konuşacaktım doktor odadan çıkıp yanımıza geldi.

"Hâlâ burada olduğunuza göre beni dinlememekte kararlısınız. O zaman belki komutanınız sözünü dinlersiniz." Doktor hepimize baktıktan sonra devam etti.

"Yiğit Bey'in refakatçi kalmasını istedi diğerlerinin gitmesini, kesin emri olduğunu da belirtti. Birde Yüsra Hanım onunla beş dakika konuşmak istiyor bende izin verdim. Ama lütfen sadece beş dakika." Benimle ne konuşacaktı ki? Herkesin bakışları bana dönünce bende onlara baktım.

"Yüsra ben seni bekliyorum." Nehir gülümseyerek konuşunca bende aynı şekilde karşılık verdim ama gitmeme konusunda kararlıydım. Tabii Ali etkeni kararımı etkilemezse.

Doktor gidince odaya girdim. Kapıyı ardımdan kapattıktan sonra Ali'ye döndüm. Yüzündeki hayran olunası gülümsemesiyle bana bakıyordu. Tıpkı onun gibi gülümsedim.

"Beni neden çağırdın?" Yanına adımlayıp ilk gördüğümde durduğum yerde bekledim.

"Özledim ve hâlâ inanamıyorum gelmiş olduğuna." Bu adam gerçekten benim kalbime indirmek istiyor galiba.

"Geldim ve buradayım." Başını salladı. Şu yüzündeki gülümsemeyi silmediği sürece gözlerimi ondan alamayacaktım ama ona bu kadar bakmam doğru değildi.

"Nehir'in evinde kalmanı istiyorum. Yoruldun hastane köşelerinde."

"Ama ben gitmek istemiyorum." Kısık sesle gülünce beni sinir edecek bir şey söyleyeceğini anlamamak imkansızdı.

"Beni bu kadar özlediğini bilmiyordum baş belası." dedi sırıtarak.

"Öğrenmiş oldun Ali." Öyle kalma sırası ona gelmişti. Şimdi sırıtan bendim.

Boğazını temizleyerek "Aniden öyle şeyler söylenir mi kızım!" dedi. Güldüm.

"Bir şey söylemedim ki." dedim masumca. Bu halime daha çok şaşırmıştı.

"Neyse, bunu söylemek için mi çağırmıştın?"

"Evet, ben söylemeden kabul etmeyeceğini bildiğim için."

"İtiraz etsem," dedim küçük bir çocuk gibi.

"Kabul etmesem," dedi oda benim gibi.

"Tamam o halde kendine dikkat et." Gidecekken durdurdu yine.

"Hemen gidiyor musun?"

"Evet, doktor sadece beş dakika dedi."

"Henüz beş dakika olmadı ama." Olmamış mıydı gerçekten? Başımla onaylayıp yerime geri döndüm.

"Bu sürede önemli konuyu konuşabiliriz." Neden bahsettiğini biliyordum.

"Sence de çok kısa bir süre değil mi konuşmak için."

"Daha fazla vakit kaybetmek istemiyorum. Senden duymam gereken sözler var baş belam." Ben cevap vermeyince devam etti.

"Seviyorum gibi..." Yutkundum. O gözlerime böyle derin bakarken başka ihtimalim yoktu sanırım.

Öksürüp kendimi toparladım.

"Duygularımı kabul edip buraya gelmeye karar vermem çok zor oldu gerçekten. Geldiğimde ise daha zorlu bir sınavla karşı karşıya kaldım. Seni kaybetmek... Bu daha zordu. O yüzden Allah'ın bana verdiği şansı en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. Aylar önce kalbini bana emanet etmiştin, ona gözüm gibi bakacağıma söz veriyorum. Benim kalbimde sana emanet artık, ona iyi bak. Seviyorum seni..."

Bölüm Sonu...

(...)

Selamün aleyküm canlarım...

Sonunda yeni bölümle gelebildim. İnanın bende sizin gibi çok şükür diyorum. Nedenini açıkladığım için bir daha tekrar etmeyeceğim.

Nasılsınız peki? Bölümü nasıl buldunuz? Ben çok sevdim. En sevdiğiniz sahne neresiydi? Ben en çok Ali'nin kalp atışının bozulduğu yeri sevdim ve eğlenerek yazdım. 🤭

Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız 👉🏻

Çok özlemişim sizi, yorumlarınızı bekliyorum. 💗

Bu arada giriş bölümü 1 k okunma oldu. Gözlerinize sağlık, teşekkür ederim. ❤️

BEDEL'in yeni bölümü içinde buradan duyuru yapayım. Onu yazmaya başlıyorum inşaAllah. Taslağı hazır kafamda, yazmak kaldı sadece. En kısa sürede gelecek inşaAllah.

Yarın Kadir Gecesi, Allah bizi kavuşturmayı nasip etsin. Dualarınıza talibim, Filistin, Doğu Türkistan ve ülkemizin refahı içinde dua etmeyi unutmayın lütfen. Seviliyorsunuz ​​​​​​. 💙

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...

SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!

Selam ve dua ile kendinize dikkat edin.

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...

Gizemliyazardemir0

Bölüm : 25.03.2025 15:54 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...