28. Bölüm
Gizemliyazardemir01 / YÜSRA / 22.Bölüm (SEZON FİNALİ)

22.Bölüm (SEZON FİNALİ)

Gizemliyazardemir01
gizemliyazardemir0

 

 

 

 

Selamün aleyküm herkese!

 

 

 

 

Uzun bir bekleyişten sonra bir aradayız tekrardan. Bu kadar geç geldiği için kusura bakmayın lütfen. Kendimi toparlayıp dönmem gerekiyordu.

 

 

 

 

Hamd olsun daha iyiyim ve sizleri çok özledim..

 

 

 

 

Umarım çok iyisinizdir sizlerde. ♡♡

 

 

 

 

Başlık ve medyadaki 'Küçük bir ara' yazısını merak ediyorsunuzdur, bilenler de Instagram'dan biliyordur.

 

 

 

 

YÜSRA evrenine kısa bir ara veriyoruz. Bunun nedeni iki kitabı aynı anda yazamamam ve bu yüzden sizleri fazlaca bekletmemden dolayı. Uzun süredir aklımda olan bir şeydi ama kıyamadım. İnşaAllah böyle olması hepimiz açısından daha sağlıklı olacak.

 

 

 

 

Allah'ın izniyle BEDEL'i tamamladıktan sonra yepyeni bölümlerle geri döneceğiz YÜSRA'ya.

 

 

 

 

Buradaki değerli okurlarımı BEDEL'e de beklerim. 💛🌹

 

 

 

 

Bölüm sonunda görüşmek üzere. Umarım beğendiğiniz bir bölüm olur.

 

 

 

 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorumm. {Beklediğiniz her gün için bir yorum rica edebilir miyim lütfeenn. 🙈👉🏻👈🏻}

 

 

 

 

Keyifli okumalar canlarım. ♡♡<3

 

 

 

 

 

💫💫

Olmaz diyordu başka da bir şey demiyordu. Neden olmazdı ki? Neden yani? Seviyoruz birbirimizi, iki yetişkin insanız. Olurdu olmalıydı. Gel gör ki bende bunları ağabeyime söyleyecek cesaret yoktu anca içimdeydi!

Dik kafalılığım bir Ali'yeydi. Benden bıkmasa iyi.

Yiğit ağabey odadan çıkarak beni ağabeyimin soru yağmurundan kurtardı çok şükür. Yanına çağırdı, benden uzağa giderek aralarında konuşmaya başladılar. Çok uzakta olmadıkları için duyuyordum.

"Yiğit n'oluyor Allah aşkına? Poyraz nasıl yaralandı?" Ağabeyimin endişeli sesiyle hastanede yaşadıklarım geldi gözümün önüne. Nasıl atlatacaktım orada yaşadıklarımı?

"Operasyonda göğsünden vurulmuş. Hastanede kalbi durdu, anlayacağın ölümden döndü kardeşimiz Yusuf."

"Sen ciddi misin?" Bu ihtimal ağabeyimide korkuttu doğal olarak. Zaten ayrı olduğu dostlarından birini kaybetme korkusunu yaşadı.

Yiğit ağabey başıyla onayladı. Hiçbirimiz için kolay bir durum değildi kesinlikle.

"Neden beni aramadın?"

"Durumunu öğrendikten sonra arayacaktım."

"Neyse iyi şu an Allah'a şükür." Ağabeyim biraz düşündükten sonra "Anlamadığım bir şey var; Yüsra'nın sizin yanınızda işi neydi?" Yiğit ağabey cevap veremeden hemşire çıktı müşahede odasından.

"Hastanın kayıtları için yardımcı olur musunuz?" diye sordu. Yiğit ağabey hemen yanına gidip tamam dedi. Hemşire tedavisinin bittiğini söylediği için ağabeyimle odaya girdik. Hasta yatağında bitkin bir halde yatıyordu. Yaralıyken çıkmamalıydı ama söz dinletemedim beyefendiye!

"Daha iyi misin kardeşim?"

Gözlerini açıp "İyiyim," dedi kısaca ne kadar iyi görünmese de. Sıkıntısı yarası değilde bu olduğumuz durumdu. Ağabeyimin yüzüne bakamıyordu. Gerçekten arkasından iş çeviriyor gibi hissediyor olmalı. Biz bu hale nasıl geldik Ali'm? Benim yüzümden mi?

Bir hemşire yarasına bakma bahanesiyle yanına geldi Ali'nin. Bahane diyorum çünkü pansuman yapılmıştı zaten. Neredeyse içine düşecekti!

"Askersiniz galiba? Nasıl yaralandınız?" Bana bak kızım yanımda ağabeyim olmasaydı saçını başını yolmuştum şimdi. Sana ne ya! Seni ne ilgilendirir asker olup olmadığı, nasıl yaralandığı?! İşine baksana! Ne Gözdesi biter ne hemşiresi biter arkadaş! Bu nasıl iş?

Ali'ye baktım dik dik ne cevap verecek diye. Ağabeyimin beni izlediğinden habersiz. Sadece başıyla onayladı, sesini çıkarmadı. Aferin aferin gözüme girdin. Ama hemşire de inatçı çıktı. Hâlâ gitmiyordu.

"Peki nerede görev yapıyorsun." Sizi de bıraktık iyi mi?! Allah'ım sabır ver. Yürümüyor resmen koşuyor. Daha fazla dayanamadım "Hemşire hanım size bir şey sorabilir miyim?" Hoşnutsuz bir şekilde bana baktı "Tabii, buyrun." Yanına yaklaşıp "Özel bir konu başka yerde konuşabilir miyiz?" Sadece onu Ali'den uzaklaştırmak için bir şey soracaktım uzakta.

"Yüsra bir rahatsızlığın mı var kardeşim?" Ağabeyimin imalı sesine aldırmadan "Emin değilim ağabey, hastanedeyken sorayım dedim. Hemşire de ayağımıza gelmişken." Ali onu kıskanmamın keyfiyle gülüyordu kısık sesle. Ona da aldırmadım. Hemşireyle yanlarından ayrıldığımızda Ali'den uzaklaştırdığım için memnundum.

Sorunumun ne olduğunu sorduğunda birkaç bir şeyler saçmaladım. Sonra da hasta gelmişti o yüzden onlarla ilgilendi.

Geri döndüğümde karşılaşmayı beklediğim manzara ağabeyim ve Ali'nin etrafını sarmış olan kızlar değildi kesinlikle. Birini uzaklaştırımıştım bini gelmişti sanki. İkisi de bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı? Kızlar her gördüğü yakışıklının başına toplanmak zorunda mıydı? Neden sadece işlerine bakmıyorlardı ki?!

Sizin o etrafını sardığınız iki adam benim hayatım, biri ağabeyim diğeri sevdiğim, diyemiyordum maalesef.

"Ah," dedim bağırarak "Hemşire hanımlar buradaki hastaların size ihtiyacı var ama siz ne yapıyorsunuz böyle?" dedim yazık der gibi. Ki öyle zaten. Benim sözlerimle tek tek dağılıp işlerine döndüler.

"Sağol güzelim kurtardın bizi soru yağmurlarından." Ağabeyim beni çekip şalımın üzerinden öptü.

"Ne demek abim." Gülümsedim. Ağabeyimin kolunun altından Ali'ye baktım dudaklarındaki küçük tebessümüyle beni izliyordu.

"Sağol baş belası." Elimi salladım "Aman önemli değil canım! Sen nasılsın, çıkıyor muyuz?" Ağabeyim kasıldığımı hissetmiş olmalıydı. Biz birbirimize böyle dalıp dalıp bakarken de anlamaması olanaksızdı.

"İyiyim, Yiğit gelsin çıkarız." Başımı salladım. Kolumu ağabeyimin beline sararak "Neden bana haber vermeden geldin?" diye sordum. Anlık cesaretler nereden geliyordu bana bilmiyorum.

"Anlatacağım ama önce dinlemem gerekiyor galiba bazı şeyleri?" deyince öylece kaldım. Ali'nin yaralı olması da kurtarmayacaktı bizi anlaşılan. Ali'nin kurtulmak gibi bir derdi de yoktu gerçi. Ağabeyime sarılmayı bırakıp geri çekildim. Gözlüğümü düzeltip dudaklarımı gülümsemeye zorladım.

Çok geçmeden Yiğit ağabeyin gelmesiyle gerici ortam biraz dağıldı.

"Poyraz iyi değilsen kalabiliriz."

"Yok iyiyim gidelim." Kalkmaya çalışınca ağabeyim ve Yiğit ağabey yardımcı oldu hemen. Hiç iyi görünmüyordu ki. Onu böyle gördükçe ben kahroluyorum. Sanki biri kalbimi ellerinin arasında sıkıyor ve ben nefes alamıyorum. Sen ne ara nefesim oldun adam?

Tişörtünün üzerindeki kanı kurumuştu. Gözlerimi oradan ayıramadım. Ölümden döndüğünün simgesi göğsünde, kurumuş kan lekelerinde apaçık belliydi. Gerçek tam karşımda, gözlerimin önündeydi. Onu kaybetmiş olma gerçeği.

Kafamdaki düşünceler yüzünden nasıl dışarı çıktığımızı, arabaya bindiğimizi hatırlamıyordum.

Yiğit ağabey "Size mi gidelim Poyraz?" diye sordu.

"Hayır önce Yusuf'la konuşmamız lazım.

"Acelesi yok Poyrazım önce sen iyileş sonrasına sonra bakarız." Ali ama diye itiraz edecekken ağabeyim izin vermedi. Yufka yürekli canım ağabeyim ya, kıyamadı dostuna. Ya da dövmek için iyileşmesini bekliyordu. İkinci seçeneği es geçelim mümkünse.

"O zaman sana gidelim Yiğit annemler böyle görmesin beni."

"Tamam kardeşim bizimkiler memlekete gittiler zaten." Başını sallayarak onayladı Ali. Yiğit ağabey arabayı evine sürerken benim nerede kalacağımı düşünüyordum. Ali'yle konuştuktan sonra üç gün Adéle'le kalmayı planlıyordum fakat hayat planlarıma göre gitmiyordu elbette. Ali tamamen iyileşmeden Fransa'ya dönebileceğimi sanmıyorum. Aklımda kalbimde burada kalırdı gidersem. Onu ayakta eskisinden daha iyi gördüğüm vakit gidebilirim gönül rahatlığıyla.

"Ağabey ben nerede kalacağım?" Adéle'in evinden ayrıldığımız için sorma gereği duydum. Yoksa onlarda kalabilirdim.

"Sen bizde kalırsın Yüsra, Yusuf'ta Yiğit'in evinde kalır bizimle." Ağabeyim tek kaşını kaldırıp öyle mi der gibi baktı. Kendi için değilde benimle ilgili de karar verdiği için böyle bakıyordu ve şu son yaşadıklarımızdan dolayı. Yoksa takılmazdı Ali'nin böyle konuşmasına, yanlışta anlamazdı.

"Kardeşim umarım aklımdan geçen şeyleri anlatmazsınız bana. O zaman sakin kalamam emin olun." Neler geçiyor aklından ağabey? Bize de söyle ya da söyleme.

"Kalma Yusuf'um alışırsın sonra." Yangına körükle gitmesen olmuyor değil mi Ali?

"Sırası değil Poyraz, kendimi zor tutuyorum zaten. Dur sende. İyileş görüşelim." Bir şey söylemedi. Çok geçmeden Yiğit ağabeyin evine geldik. Ali'yle indikten sonra ağabeyim sürücü koltuğuna geçti beni Sevda teyzemin evine bırakmak için. Ağabeyim yüzünden Ali'ye de bakamadım giderken. Bugün belki de son kez görecektim yüzünü.

Yol boyu ağabeyim düşünceliydi sadece, hiç konuşmadan Sevda teyzemin evine geldik. Arabadan indikten sonra bahçe kapısından girdik. Zile basıp bekledim kapının açılmasını. Çok geçmeden Sevda teyzem göründü kapıda, beni görünce şaşırdı ilk geldiğim gibi.

"Yüsra? Yine izinsiz mi geldin yoksa?" dedi sitemle.

Ağabeyim Sevda teyzemin görüş alanına girip "Hayır Sevda teyzem bu sefer haberimiz vardı." dedi gülerek.

"Aşk olsun ben gelemez miyim evine?"

"O nasıl söz kızım gelirsin tabii de yine habersiz geldin sandım." Bir yandan bana cevap veriyor diğer yandan da ağabeyime bakıyordu. Bu hallerine gülümsedim, ağabeyimin gelmesi zor olduğu için normaldi.

"Oğlum hoş geldin nasılsın?" Cevap vermesini beklemeden "Kapıda kaldınız hadi içeri girin." diye devam etti.

Ağabeyimle Sevda teyzemin heyecanına güldük. Uzakta olduğumuz için özlüyordu bizim gibi.

"Ne bu heyecan sultanım? Çok mu özledin bizi?"

"Özledim tabii Yüsra'm siz özlemediniz mi?"

"Çok özledik hemde." diyerek sarıldım Sevda teyzeme. Ayakkabılarımızı çıkarıp salona geçtik. Ağabeyim gidecekti aslında ama Sevda teyzemin bırakmayacağını ikimiz de biliyorduk. Çayını içip sohbet etmeden göndermezdi.

"Ne iyi ettiniz de geldiniz çocuklar." Gözleri doldu "İçimde kötü bir his vardı kaç gündür ama siz geldiniz geçti biraz." Anne yüreği Ali'nin durumunu hissetmiş olmalıydı. Karşısındaki koltuğa oturacakken yanına oturup yan tarafından sarıldım.

"Canım komşu teyzem, boşuna canını sıkma. Bir sorun yok çok şükür." Ali ailesine yaralandığını haber vermemekle en doğrusunu yapıyormuş. Sevda teyzem dayanamazdı kesinlikle.

"Güzel kalbini de yorma tamam mı?" Elini yanağıma koydu "Tamam güzel kızım merak etme."

"Zeynep ablam yok mu?"

"Dersi var okulda." Bana cevap verdikten sonra ağabeyime döndü "Oğlum çay kahve ne istersin?" diye sordu.

"Hiç zahmet etme Sevda teyze. Ben Yüsra'yı bıraktım Yiğit'e geçeceğim."

"Aa olur mu hiç öyle? Ben hemen bir şeyler hazırlarım." Beni bırakıp mutfağa gitti. Oradan konuşmaya devam ediyordu "O Yiğit'e de söyle Poyraz olmayınca beni ziyarete az geliyor. Sevda teyzen kırılmış sana de." Ağabeyimle sitemine güldük. Ali olmayınca ağabeyimde uzakta olduğu için yanında oğlu olarak gördüğü Yiğit ağabey kalıyordu ama o da az geliyormuş maalesef.

"Sen merak etme ben çekerim onun kulağını." Yiğit ağabey neden az geliyor bilmiyordum ama öğrenecektim bugün.

Ağabeyimin sözlerine mutfaktan güldü Sevda teyzem benim gibi. Sonra yanına yardım etmeye gittim. Birlikte çay ve atıştırmalıkları hazırlayıp salona ağabeyimin yanına döndük.

"Gerek yoktu Sevda teyzem eline sağlık."

"Ne demek oğlum afiyet olsun."

"Müsaitseniz sizde kalabilir miyim Sevda teyze?" diye sordum.

"Kızım bu da soru mu? Kapım her zaman açık size." deyince kocaman gülümsedim. Çok seviyordum ikinci ailem gibi olan bu insanları.

Biraz daha oturduktan sonra ağabeyim gitmek için kalktı. Sevda teyzemle kapıya kadar eşlik ettik sonra o içeri geçti.

Ağabeyimle yalnız kalınca "Yüsra sana bir şey soracağım ama doğru söyle." Kesin Ali ve Yiğit ağabeyle neden bir arada olduğumu soracaktı.

"Tamam ağabey, sor." dedim korkarak.

"Üçünüz neden birlikteydiniz? Yani nasıl karşılaştınız? Bildiğime göre markete gitmiştin. Bu neredeki market anlamadım zaten de." Sondaki imasını anlamamak imkansızdı.

"Şey, ağabey..."

"Dinliyorum Yüsra." Nasıl söylenir ki? Doğruyu söyleyeceğim dedim.

"Yarın konuşacağız ya orada anlatsam."

"Senin Poyraz'la aranda bir şey mi var?"

"Ne?!" Nereden anladın be adam?

"Var mı yok mu?"

"Ağabey ne diyorsun sen?" Böyle de yok diyor gibi oldu. Aslında yoktu da sadece birbirimizi sevdiğimizi söyledik ama olacaktı da.

"Gayet iyi duydun Yüsra." İnanmak istemeyerek "Sen Poyraz'dan mı hoşlanıyor musun?" diye sordu. Birlikte konuşacaktık seninle ağabey. Neden beni sıkıştırıyorsun şimdi?

Cevap vermedim sadece sustum. Ama ağabeyim cevabını almış olmalıydı.

"Ben anladım anlayacağımı. Konuşacağız." dedi ve gitti. Yüzüme bile bakmadı. Nasıl bir tepki verecek Allah bilir.

Ali'yi sevdiğimi anladı. Ali'den de şüphelenmiş olmalı. Yarın bizzat bizden duyduktan sonra ne diyecekti acaba? Gidince bana sorduğu gibi Ali'ye soracak mıydı? Gelmeden önce Ali'yle boşuna tartışmışım. Ağabeyime, söyleyeceğim dediklerimi söyleyemedim. Daha fazla yalan söylemek istemiyorum çünkü. Ali orada peşimden koştuğu için yarası kanamıştı. Yine bir zarar.

Hemen Ali'yi arayıp haber vermeliydim. Ama arayamam, arasam da konuşamam Sevda teyzem var çünkü. En iyisi mesaj atmak. Bunları düşünürken hâlâ kapının önünde beklediğimin farkında değildim. Hemen kapıyı kapatıp içeri girdim. Önce Sevda teyzemin yanına gittim. Mutfakta bir şeyler hazırlıyordu yakından bakınca en sevdiğim tatlıyı hazırladığını gördüm. Yaa canım Sevda teyzem.

"Sultanım ne yapıyorsun bakayım?" dedim tatlı tatlı. Mutluluktan yanaklarım aşınacak, haberi var mı bu kadının acaba?

"Aylardır görmediğim kızım için en sevdiği tatlıyı yapıyorum."

"Çook teşekkür ederim Sevda teyze. Ellerine sağlık. Seni ne kadar çok sevdiğimi söylemiş miydim önce?" Güldü benim gibi.

"Birçok kez,"

"Bir kez daha söylüyorum o zaman. Seni çok seviyorum Sevda teyzem."

"Bende seni çok seviyorum canım kızım."

"Ellerimi yıkayıp geliyorum yardıma."

"Gerek yok kızım ben yapıyorum. Dinlen sen."

"Olmaz öyle, geliyorum." Yanağından öpüp salona geçip telefonumu aldım. Ali'ye kısaca ağabeyimin sorduklarını yazıp ona sorup soramayacağını bana haber vermesini yazıp gönderdim.

Ellerimi yıkayıp mutfağa geri döndüğümde Sevda teyzeme yardıma koyuldum. Çoğunu yaptığı için bana pek bir şey kalmamıştı. Birlikte hoş sohbetle tatlıyı fırına verip salona geçtik.

"Bu sefer hangi rüzgar attı seni buralara?" Rüzgar değil de oğlun Poyraz Ali savurdu beni Sevda teyzem. İçimden söylesem de sesli dile getirmem çok zordu.

"Adéle'le ailesinin yanına geldik. Sonra da ağabeyim benim haberim olmadan geldi. Bizde genetik bu galiba." Son dediğimle ikimizde güldük. Gerçekten genetik olabilir. :)

Bizde sohbete dalmışken kapı zili çaldı.

Sevda teyzem "Zeynep'tir ben bakayım." diyerek ayaklanınca onu oturtup "Ben bakarım." dedim.

Kapıyı açtığımda Zeynep ablam gelmişti. Beni görünce şaşırdı sonra da gülümseyerek "Yüsra, ne zaman geldin?" diyerek sarıldık.

"Bir iki saat oluyor."

"Hoş geldin canım. Çok sevindim seni gördüğüme."

"Hoş buldum bende çok sevindim. Kaç saattir seni bekliyorum zaten."

"Geldim geldim, gecemiz uzun sonuçta hasret gideririz kuzum."

"Ay inşaAllah özledim seninle gece sohbeti yapmayı."

"Bende özledim. Hadi içeri geçelim." Ayrıldıktan sonra Zeynep ablam kabanını çıkarıp astı. Elini yıkamak için banyoya gitti bende Sevda teyzemin yanına döndüm.

"Zeynep mi geldi canım?"

"Evet Sevda teyze." Uzun sürmeden Zeynep ablam da geldi yanımıza.

"Bu sefer ailenin haberi var değil mi Yüsracım?" diye sordu imayla.

Gülerek "Var var merak etme." dedim.

Saatler ilerleyince Ahmet amcam da gelmişti. Hep birlikte akşam yemeği yedikten sonra biraz oturup Zeynep ablamla atıştırmalık hazırlayıp onun odasına geçtik. Gece yeni başlıyordu bizim için. Bir nevi bizim itiraf gecemiz gibi olduğu için Ali'yle olan durumumuzu da anlatmayı düşünüyordum. Ama vereceği tepkiden de çekiniyorum. Nasıl söyleyeceğimi de bilmiyorum. Onun Yiğit ağabeyi anlattığı gibi anlatırım belki.

Atıştırmalık dolu kaselerle Zeynep ablamın odasına geçtik. Pijamalarımızla yatağa oturduk.

"Hayat nasıl gidiyor eski kaçak?" 'Kaçak' lakabım haline gelmişti çevremdekiler tarafından.

"Nasıl olsun sana bahsetmiştim ya aklımı karıştıran bir konu var diye, onu hallettim." Ağabeyini anlatıyorum resmen şu an!

"Evet şu mesele artık detaylarıyla anlatır mısın küçük hanım?" Kardeşler bana böyle hitap etmeyi seviyor anlaşılan. Her kelimeyi ne güzel de bağlıyorsun Ali'ye ama... Öyleyimdir. Kendi kendime gülünce güzel şeyler olduğunu anladı tabii. Her detayı güzel olmasa da sonuç iyiydi Allah'a şükür.

Ama önce Yiğit ağabeyle neler olduğunu sormak istiyordum. Telefonda bir şeyler anlatmıştı ama yüz yüze gibisi olmuyordu.

"Sırayla önce sen Zeynep ablacım."

"Ne anlatacağım ki ben?" Yemezler.

"Gayet iyi biliyorsun ne anlatacağını. Hadi çok merak ediyorum, lütfen." Ağzına birkaç şeker atıp gülümsedi. Anlaşılan onda da durumlar iyiydi.

"Geçen okul çıkışında karşılaştık demiştim ya,"

"Evet devamını bir türlü anlatma fırsatı bulamamıştık."

"Şimdi onu anlatayım." Heyecanla gözlerimi ayırmadan Zeynep ablamı dinlemeye başladım.

"Çıkışta kırtasiyeye uğrayacaktım fotokopi çektirmek için yanımda da sınıftan kız arkadaşım ve onun ikizi Gökhan vardı. Birlikte yürüyorduk işte, Gökhan da komik bir şeyler anlatıyordu tam hatırlamıyorum. Sonra birden önümüzde Yiğit durdu arabasıyla. Ne olduğunu anlamadım. Orada ne işi olduğuyla ilgili bir fikrim de yoktu. Arabadan bir inişi var Yüsra görmen lazımdı. Yani tanımasam beni kıskandı sanacaktım. Ama tabii ki o arkadaşının kardeşini koruma iç güdüsüyle öyle davrandı. Neyse işte sonra diğerlerine bakmadan bana 'arabaya bin' dedi. Hiç görmediğim kadar sertti bana karşı da. Bende tersledim 'Neden biniyormuşum?" diye çıkıştım. İkimizde sinirliydik bayağı." Benim tepkilerime bakıp sonra da gülmeye başladı.

"Ne gülüyorsun Zeynep abla yüzümde bir şey mi var?" Elimle yüzüme dokundum, yediğim bir şey kaldı acaba?

"Yok canım bir şey yokta, yüz ifadene gülüyorum. Bu nasıl dinlemek? Sanki geçmen gereken bir ders anlatıyormuşum gibi bakıyorsun."

"Ha ondan mı?"

"Ondan tabii."

"Kendimi kaptırmışım sonuçta önemli bir şey anlatıyorsun sende, hakkını vermeliyim. Ayrıca bence gerçekten Yiğit ağabey kıskandı seni. Koruma iç güdüsünden değil."

"Öyle mi diyorsun?" diye sordu heyecanla.

"Aynen öyle diyorum. Hadii anlat devamını sonra noldu?" Kaseden boykot olmayan cipsten alıp ağzıma attım. Oldum olası çok sevmişimdir böyle hikayeleri dinlemeyi. Yazmayı da bu yüzden çok seviyorum. Bana iyi gelen şeylerden biri.

Benim gibi heyecanla anlatmaya devam etti. Güzel duyguların insandan insana geçmesi çok değerli bence.

"Bende binmedim arabaya maksat inat etmek değil mi? İnat ettim ve binmedim. Arkadaşlarımdan ayrılıp fotokopiyi çektirdim ve ev yakın olduğu için yürüyerek geldim. Her yerde peşimden geliyordu birde. Gülümsediğimi görmesin diye çok uğraştım. Benimle yürüyerek eve kadar gelmiş oldu. Ne arabası umrundaydı ne de başka bir şey. Mutluluktan içimde kelebek vadisi vardı sanki Yüsra, her biri oradan oraya uçup heyecan kattılar bana." Güler yüzle anlatırken soldu birden.

"Ama bunların hepsini arkadaşının kardeşi olduğum için yapıyor olması beni üzüyor. Hiç başka türlü hissettirmedi zaten. Kendi kendime gelin güvey oluyorum işte." Gözünden bir damla yaş aktı. Karşılıksız sevmek acı veriyor olmalı.

Gözyaşını silip "Aa ağlama ama elbet fark edecek seni." Benim Ali'yi fark ettiğim gibi.

"Şimdi ve daha önce anlattıklarına göre fark etmeye başlamış bile seni, canını sıkma."

"Sanmıyorum ama inşaAllah öyledir." Amin diye mırıldandım. Şimdi sıra bana gelmişti değil mi?

"Sen anlat bakalım merak ediyorum nasıl hallettin?" Önceden tepkisiyle ilgili tedbirimi almam gerek.

"Anlatacağım ama söz ver yargılamadan dinleyeceksin." Dinliyoruz ama yargılamıyoruz akımı gibi oldu. Nereden geliyor aklıma böyle şeyler? Neyse.

"Aşk olsun Yüsra ben seni ne zaman yargıladım?"

"Anlatacaklarım kritik şeyler."

"Kritik mi? Anlat hadi daha ne kadar bekleteceksin?"

"Söz mü?" diyerek şehadet parmağımı yüzüne uzattım.

"Söz Yüsra söz." Bıkmışlıkla cevap verince güldüm. Teminatımı aldım çok şükür.

"Nasıl başlanır bilmiyorum..." Pat diye söylesem bayılır mı acaba?

"Kuzum sakin ol. Kendini bu kadar sıkacak ne olabilir ki?" Bir bilsen.

"Biri var,"

"Kim? Sende mi aşık oldun? Ay çok sevindim Yüsra." Ağabeyin olduğunu öğrenince sevinecek misin acaba canım ablam.

"Tanıdığın biri."

Kaşlarını çattı "Tanıdığım mı?" Çok yakından hemde. Başımı salladım.

"Söyle hadi."

"Ali." Söyledim valla söyledim.

"Ali mi? Hangi Ali?" Ağabeyi olacağını düşünmüyor bile.

Aydınlanma yaşamış gibi bana baktı "Poyraz olan Ali, benim ağabeyim olan Ali!" Dehşete düştü kız.

"Evet," dedim kısık sesle.

"Sen ciddi misin Yüsra yoksa şaka mı yapıyorsun?"

"Zeynep abla söz vermiştin." dedim çaresizlikle.

"Ağabeyimin sevdiği kız da sensin o zaman?"

"Benim," Birkaç dakika hiçbir şey söylemeden boş boş baktı karşısındaki duvara.

"Zeynep abla iyi misin?" Elimi gözlerinin önünde salladım beni görsün diye.

"Ya noldu şimdi? İyi misin cevap ver Zeynep abla? Keşke söylemeseydim sana."

"Yüsra şaka yapmıyorsun değil mi? Ona göre sevineceğim bak." Birden bana dönünce öylece kalan ben oldum bu sefer.

"Yapmıyorum," Sevineceğim mi demişti o?

"Bir dakika sevindin mi sen?" dedim şaşkınlıkla.

"Sevindim tabii ki! Ağabeyim senden iyisini mi bulacak?"

"Gerçekten mi söylüyorsun?"

"Gerçekten söylüyorum. Ağabeyim bana daha önce söylemişti birini sevdiğini kim olduğunu söylemedi tabii ki. Anneme babama kesinleşince söyleyeceğim diyordu." Heyecanla kollarını kaldırıp "Yaşasın düğünümüz var." diye bağırdı.

"Zeynep abla! Bağırma duyan olacak. Hem ne düğünü?"

"Doğru şimdi düğün olmaz önce okulunu bitireceksin." Ali okul bitene kadar bekler mi acaba? Of ne diyorum ben!

"Bağırma çok utanıyorum." Ellerimle yüzümü kapattım.

"Oy canım benim neden utanıyorsun?" Ellerimi yüzümden çekti, başım hâlâ eğikti. "Utanacak bir şey yok. Biz ailecek çok seviniriz buna."

"Valla mı? diye sordum masumca.

Gülerek "Valla tabii. Bulmuşuz senin gibi güzel gelini. Daha ne isteriz?"

"Zeynep abla yapma! Utanıyorum."

"Tamam tamam." Üstümden bir yük kalktı şu an. Allah'ım sana şükürler olsun. Zeynep ablam beklediğimin aksi yönde tepki verdi ama ağabeyim kesinlikle benim beklentimi karşılayacaktır, kötü yönde.

"Ee nasıl oldu anlatsana?" Mutluluktan yerinde duramıyor gerçek anlamda.

"İlk geldiğimde,"

"Kaçtığında," diye beni düzeltti.

"Kaçmadım ki."

Gülerek "Neyse devam et." deyince devam ettim anlatmaya.

"İlk geldiğimde," diye vurguladım "Ali de gelmişti bildiğin gibi o zaman söyledi. Bende olmaz dedim. Aklım başıma geç geldi."

"Ağabeyime bak sen, ne ara söylemiş. Sen neden olmaz dedin?"

"Ağabeyimle arkadaşlığının bozulmasını istemedim sonra ailemin sizin tepkilerinizi düşündüm. Öyle işte."

"Yüsra'm gönüller bir olduktan her şey yerine oturur. Ailen de biz de sevginin, aşkın karşısında duracak insanlar değiliz. Tanıyorsun bizi. Ama Yusuf için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Dostlukları bozulmaz ama sarsılır belki. Onu da hallederler canım."

"Bende en çok ağabeyimden korkuyorum. Vurur mu Ali'ye?"

"Kıyamazmışta sevdiğine." Kendini gülmemek için zor tuttuğu o kadar belli ki. Eline koz verdim Zeynep ablamın.

"Ya abla onu mu diyorum?"

"Ne diyorsun acaba?"

"Anladın sen."

"Yusuf'tan bahsediyoruz kabullenmesi kolay olmayacak tabii ki. İkinizden beklemiyordur doğal olarak. İstemezse de kaçırırız seni." Son dediğiyle "Ne?" dedim.

"Tamam bu da bir seçenek ama aile rızası her şeyden önemli." Seçenek diyor birde.

"Biz yarın konuşacağız ağabeyimle."

"Nasıl konuşacaksınız ağabeyim Hakkari de." Ali'nin geldiğinden haberi yoktu değil mi? Ben cevap veremeden telefonuna mesaj geldi. Alıp baktığında "İyi insan lafının üstüne." diyerek mesaja baktı. Ali mesaj atmıştı, yine beni kurtarmıştı.

"Ağabeyim gelmiş Yiğitlerdeymiş. Aşk olsun ya insan evine gelir önce." Bir mesaj daha geldi.

"Üçü birlikte hasret gideriyormuş. Neyse affettim." Zeynep ablam ve ani ruh değişimleri. Bu haline güldüm.

"Ne diyeceksiniz Yusuf'a çok merak ediyorum gerçekten."

"Bende ediyorum. Allah yardımcımız olsun."

"Amin inşaAllah. Hem fazla uzatmadan söylemeniz çok iyi olur. Başkasından duymamalı."

"Haklısın." Uykum gelmişti.

"Artık uyuyalım mı? Çok uykum geldi malum yarın stresli bir günde olacak."

"Olur canım. Yarın yanında olmamı ister misin?"

"Üçümüz olsak daha iyi."

"Tamam, hayırlısı olsun."

"Amin, ben gideyim o zaman."

"Tamam canım hayırlı geceler."

"Sana da Zeynep abla." Telefonumu ve kahve bardağımı alıp odadan çıktım. Geri kalanları Zeynep ablam toplarım dediği için almadım.

Koridorun sonundaki Ali'nin odasına takıldı gözlerim. Buraya geldiğimde kaldığım odaya. Başta tedirgin olsam da içten içe onunla ilgili bir yerde olduğum için mutlu hissettiğimi şimdi anlıyorum. Kitabının arasında bulduğum şiiri de bana yazmıştı değil mi? Aşık gibi sırıttığımın farkında değildim. Telefonuma fotoğrafını çektiğim şiiri ezberlemiştim. Öyle güzel yazmıştı ki, sevdiği kadının çok şanslı olduğunu dile getirmiştim kendime sürekli. Ve o kişi benim. Tarifi zor ama mükemmel hissettiren bir şey bu. Bir adamın uğruna şiirler yazdığı kadın olmak. Yazar adayı olan benim ama üsteğmenim çoktan şair olmuş.

Benim yüzümden elinin yaralandığı geldi gözlerimin önüne. Yarasını saracağıma dair söz vermiştim ama o odasından çıkmıyordu. Onu beklediğimi bilmeden çıktığında ise çok heyecanlanmıştım. Merhem sürmediği için saramıyordum Ali ise koşarak odasına gidip merhem sürüp gelmişti sonra da sarmıştım.

Anılar tek tek canlanıyordu zihnimde. Özledim galiba onu.

Daha fazla burada durmadan misafir odasına gittim Zeynep ablamın odasının ışığı çoktan sönmüştü.

Umarım uyuyabilirdim yarın neler olacağını düşünmek yerine. Gözlüğümü komodinin üzerine bırakıp Ali'yle olan sohbetimize girdim. Tekrar tekrar okurken uyuyakalmıştım.

(...) 

Hayatımda daha stersli olduğum bir an hatırlamıyorum. Dört köşeli masanın üç tarafı doluydu, ağabeyim, ben ve Ali'yle. Ağabeyimle yan yana oturmak istemiyordum çünkü kendimi suçlu gibi hissediyorum. Ali'yle zaten yan yana oturmak söz konusu olamaz ağabeyimin yanında.

İkisi birbirine bakarken ben masayı izliyordum. Deseni de güzel hani. Onlara bakmaktan daha iyidir.

"Ee anlatın artık. İkinizin ne gibi bir ilişkisi var?" Hadi bismillah, içimden bildiğim tüm duaları okudum.

Ali bana baktı izin alır gibi. Gözlerimle onay verdim, benim söyleyecek gücüm yok.

"Birbirimizi seviyoruz." Yuh! Pat diye söylenir mi? Beni atın bir yerlerden aşağı!

"Ney ney?!" İkimizi gösterdi "Siz nasıl birbirinizi seviyorsunuz? Olacak iş mi bu? Şakayı bırakın Allah aşkına." Sende biliyorsun olacağını da, neyse abicim.

"Neden olmayacakmış?" Git git yangına körükle git, tutan yok Ali'm.

"Ayrıca şaka değil. Başından itibaren her şeyi bilmeni istedik."

"Ne diyorsun lan sen?!" Ağabeyim sinirle ayağa kalkıp Ali'nin üstüne yürüdü. Geç kalmıştı zaten.

"Ağabey yapma!" Önüne geçip durdurdum ne kadar başarılı olduğum şüpheli.

"Ne yapma Yüsra ne yapma?! Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Dün cevap vermedin ama geçici olduğunu sandım ben."

"Geçici değil ağabey." Kendimden emin sesimle şaşkınlıkla baktı bana.

"Kızım sen kaç yaşındasın ne aşkından ne sevmesinden bahsediyorsun?!"

"Ağabey sakin olur musun lütfen. Geç otur ve dinle."

"Olmuyorum sakin falan!"

"Yusuf bağırma!"

"Sana ne lan! Sen önce en yakın arkadaşının kardeşine başka gözle bakmayacaktın!"

"Ağabey! Ne diyorsun ya! Bende senin arkadaşına baktım o zaman!" Yeter vallahi!

"Doğru Yüsra doğru. Tebrik ediyorum ikinizi de." Pes der gibi baktı.

"Canım ağabeyim nolur sakin ol. Ya ben senin kardeşinim Ali de arkadaşın. Aklını başına alıp durur musun lütfen?"

"Ali diyor birde!" Buna mı takıldın?

"Ya ne diyecekti?" Başımı çevirip Ali'ye ters bir bakış attım. Sende kaşınıyorsun ama!

"Oğlum bak yaralısın falan dinlemem döverim seni!" Allah'ım ya rezil olduk kafedekilere de. Diğer masalardan uzakta olsakta bu sesler duyulmayacak gibi değildi.

"Yeter ya! Ağabeyimsin, büyüğümsün saygı duyuyorum ama sende kardeşini dinle biraz."

"Bunun için," Ali'yi gösterdi "Ağabeyine karşı da çıkıyorsun demek."

"Sana karşı çıkmıyorum ben bu tavrına karşı çıkıyorum. Benim tanıdığım, her daim yanımda duran ağabeyim değil karşımdaki." Benden bu çıkışları kimse beklemiyordur eminim. Evet bende beklemiyordum.

Ali keyifle sırıtmamak için kendini zor tutuyordu. Ben seni güldüreceğim, görürsün sen!

"Ne zamandan beri?" Oh biraz da olsa sakinleşti Allah'tan.

"Önce oturalım. Lütfen." Böyle deyince oturdu çok şükür. Bizde yerlerimize geçtik.

Ali anlatmadığı için ben başladım.

"Geçen buraya geldiğim gün söyledi. Bende başta olmaz dedim ama şimdi."

"Fikrini değiştiren sebep neydi acaba?" Onu sevdiğimi anladım geç olsa da. Cevap vermedim.

Aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü.

"Sen o gün benim göğsümde Poyraz için mi ağladın?" Nasıl hatırladın?

"Ne? Yüsra benim yüzümden ağladın mı sen?" Sayılır.

"O öyle değil."

Aynı anda "Nasıl?" diye sordular.

"Canım istedi ağladım! Ne var ağlayamaz mıyım?"

"Düzgün cevap ver Yüsra." Ali yapma ağabeyimin yanında "Ben mi ağlattım seni?"

"Hayır." Kendi cesaretsizliğime ağladım.

"Konumuz bu değil." Ali inanmamış gibi bakarken ağabeyim "Konuşacağız seninle." dedi.

"Hâlâ inanamıyorum size! Sırtımdan vuruldum resmen!" Abartma ağabey.

"Abartma Yusuf." Aynı şeyi söylememiz. "Paşa paşa geldik söyledik sana. Önce annemle konuşacaktım ama sana kısmetmiş."

"Poyraz sen bir iyileş çekeceğin var oğlum elimden."

"Kabul ette ne yaparsan yap. Gerisi umrumda değil."

"Çok mu seviyorsun kardeşimi?" Çok geçmeden "Bana bunları söylettiniz ya! Neyse cevap ver." dedi.

"Çok seviyorum." dedi benim gözlerime bakarak.

"Bana bak lan!"

"Seni mi seviyorum diyorum bakmam."

"Lan valla kaşınıyorsun sen." Ayağa kalktı ama benim elimi tuttu ağabeyim.

"Yürü Yüsra gidiyoruz."

"Nereye?" dedim. Ne oldu birden?

"Evimize kardeşim hani bizim evimiz var ya!"

"Var çok şükür ağabey. Allah olmayanlara da versin." Benim devreler yandı iyice.

"Amin de ne alaka kızım?"

"Asıl sana ne alaka Yusuf nereye?"

"Evimize dedim ya duymadın mı? Yani Fransa'ya." Hemen mi ya? Dudaklarımı büzdüm biraz daha kalmak istiyordum.

"Sende ailenle mi konuşuyorsun ne yapıyorsan yap!" Bu ne demek şimdi? Kabul edildik mi? Eğer öyleyse çok şükür.

Devam Edecek...

Tekrardan selamün aleyküm...

Nasılsınız?

Umarım beğendiğiniz bir bölüm olmuştur. 4000 kelime yazdım, belki daha uzun yazan yazarlar için kısa olabilir ama benim yazdığım en uzun bölüm arkadaşlar.

Yazım yanlışım varsa affola...

Nasıl buldunuz? Beklediğinize değdi mi? Ben çok memnunum.

En sevdiğiniz sahne 👉🏻

Bölümü hangi emojilerle anlatırdınız 👉🏻

Yusuf'un tepkisi nasıldı? Sonda gerçekten kabul etti mi dersiniz? (Ben emin değilim:))

Ali?

Yüsra'dan bu çıkışları bekliyor muydunuz? (Deli kızım benim ❤️)

Yiğit Zeynep cephesi?

Buraya kadar benimle gelen, aramıza yeni katılan her güzel insana teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız. 💗 Kaldığımız yerden devam edeceğimiz zamana kadar bizi özleyin ve unutmayın.

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...

SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!

SİZİ ÇOK SEVİYORUM 💙...

Selam ve dua ile kendinize çok iyi bakın.

Instagram: gizemli_yazardemir0

 

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...

 

Gizemliyazardemir0

Bölüm : 19.08.2025 22:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...