14. Bölüm

8.Bölüm

Gizemliyazardemir01
gizemliyazardemir0

 

 

"Bırakın beni, siz kimsiniz?" Teröristin sözleriyle Kenan güldü. Kimsiniz diyordu. Komik.

 

 

"Türk askeri, yakından tanırsın. Ha pardon sen korkak olduğun için saklanıyordun demi. Ama biz seni bulduk." Terörist korkarak kaçmaya çalıştı ama Kenan sıkıca tutarak kelepçeledi.

 

 

"Ben kimim biliyor musun? Eğer beni alırsan başınız büyük belaya girer, ülke olarak." Kenan'ı daha fazla güldürüyordu.

 

 

"Kes sesini lan teröristsin işte! Eğer daha fazla konuşursan sonun kötü olur. O yüzden akıllı dur." Elindeki silahın namlusunu teröristin başına dayadı. Çok konuşuyordu.

 

 

Poyraz Ali kulaklığından "Aslan 2, yakalandın mı teröristi?" Diye sorduğunda

 

 

"Evet," diye cevap verdi.

 

 

"Aferin. Temiz mi orası?"

 

 

"Şu an kimse yok gibi ama gelebilirler komutanım."

 

 

"Tamam bizde geliyoruz şimdi. Dikkat et."

 

 

"Emredersiniz."

 

 

Poyraz Ali, Zafer ve Onur etrafını kontrol ederek evden çıktılar. Evin çevresini ayırarak sardılar. Diğerlerinin gittikleri yerlerde Demir ve Alp birkaç teröristi öldürmüş, orada kalıyorlardı. Poyraz Ali şüphelerinin yersizleştirilmesini dileyerek Albay Selim'i aradı. İlk çalışta açılan telefonla karşı tarafı dinledi.

 

 

"Durum nedir üsteğmenim, aldınız mı teröristi?"

 

 

"Aldık komutanım helikopteri gönderebilirsiniz buluşma noktasına."

 

 

"Aferin aslanım, buluşma noktasına gidin helikopteri gönderiyorum." Gururla konuştu Selim Albay, askerlerine güveni sonsuzdu.

 

 

Poyraz Ali şüphelenmesi üzerine komutana bir şey söylemedi. Eğer teröristlere destek verilecekse halledeceklerini düşünüyordu. İşler yolunda gitmezse elbette destek isteyecekti.

 

 

​​​​​Teröristi de alarak buluşma noktasına doğru gittiler. Sırasıyla çevreyi kontrol ederek ilerliyorlardı. Buluşma noktasına varmadan ateş edilmeye başlamıştı. Teröristlere destek verildiği tahmin ediliyordu. Siper alarak, ateş ettiler ve karşılık verdiler.

 

 

Kenan'ın yanındaki elebaşı terörist umutla yürüyordu. Onu almaya gelmişlerdi. Ama Türk Askeri bırakır mı? Asla.

 

 

Tek tek ölen teröristlerle birlikte yollarında başka bir şey kalmamıştı görünene göre.

 

 

"Komutanım!" Diye bağıran Zafer Poyraz Ali'ye doğrultulan silahtaki kurşunun isabet etmesini engellemişti. Poyraz Ali Zafer'in sesiyle eğilerek kurtuldu onu hedef alan kurşundan.

 

 

Zafer'e baktığımda.

 

 

"Can borcum oldu. Sağol aslanım."

 

 

"Borcumu ödedim diyelim komutanım ne demek."

 

 

"Öyle olsun." Aralarındaki can borcu meselesi çözülmüş oldu. Yine bir görevdeyken Poyraz Ali Zafer'i vuracak olan teröristten kurtarmıştı.

 

 

Sağ salim buluşma noktasına ulaşan tim bir görevi daha başarı ile bitirmenin mutluluğunu yaşıyordu. Yanlarındaki elemanla helikoptere bindiler. Poyraz Ali ise şüphelenmekte haklı olduğunu anladı. Belki de bu adam onlar için o kadar önemli değildi. Bu işte bir terslik vardı. Geri dönünce bunu üstlerine bildirecekti.

 

 

Herkes yerini alınca gururla baktı askerlerine Poyraz Ali. Onlarla birlikte bir görevi daha başarı ile tamamlamıştı.

 

 

Aslan Timi iki yıldır birlikte çalışan özel harekatçılardan oluşuyor. Birlikte sayısız göreve çıktılar, esir düştüler, yaralandılar ve kimi gazi oldu. Ama hep birlikteydiler. Kenan'ın kızının yaş günlerinde, Osman'ın nişanında, Zafer'in gönül yarasında, ailelerini özlediklerinde birbirlerine sarılıp hasret giderdiklerinde birlikteydiler.

 

 

"Aferin aslanlarım yine iyi iş çıkardınız." Poyraz Ali timine bakarak onları tebrik etti.

 

 

"Sağ olun komutanım." Tim aynı anda söylemişti. Helikopter havalandığında herkesin aklında başka şey vardı.

 

 

Poyraz Ali umutla telefonunu kontrol etti. Yüsra'dan çağrı veya mesaj var mı diye. Yoktu, acı bir tebessümle telefonu kapattı. Belki uyumuştu sevdiği.

 

 

Kenan'ın aklında karısı ve kızı vardı. Nasıl da burnunda tütüyorlardı. Karısı kesin uyumamış ve kızının başında, dilinde dualarla sabahlayacaktı. Biliyordu Kenan, onsuz uyumakta zorlanıyordu karısı. Kaç yıl olursa olsun alışamamıştı, alışmayı da beklemiyordu zaten. Kızı geldi gözlerinin önüne, Zümrası. Onu çok beklemişlerdi. Ama o kadar güzel gelmişti ki bekledikleri her güne değmişti.

 

 

Osman, nişanlısı Nehir'i düşünüyordu. Yaşadıkları şeyler aklına gelince tebessüm etti. Zaten onu düşünürken tebessüm ederdi sadece. Osman sert bir adamdır. Bu durum Nehir'e karşı değil tabii. Başlarda ona da ters davranırdı. Onu kimsenin sevmeyeceğini düşünürdü. Ailesi terk etmiş birini kim sevebilirdi ki? Yetimhane de büyümüş sonrasında ise Harp Okuluna girmişti Osman. Tayini Hakkari'ye çıkınca ise her şey değişmiş ve aşkı bulmuştu. Nehir onu sevdiğini söylemeseydi asla anlamazdı ne hissettiğini. Zaten kabul etmemişti de. Asker yâri olmak kolay mıydı? Üstelik o terk edilmiş bir çocuktu. Ama Nehir asla vazgeçmemiş ve işler evliliğe kadar gelmişti. Şükretti Allah'a Nehir'i ömrüne yazdığı için.

 

 

Zafer kalbinde yara olarak kalan kadını düşünüyordu. Ona da hak veriyordu bir yandan asker olması onlar için ilişkilerini zorlaştırmıştı. Ama böyle de gidilmezdi be! Ansızın bir mesajla çıkmıştı hayatından. Ne olduğunu anlamamıştı. Yüz yüze veda etmeyi bile çok görmüştü. Sonuç gönül yarası olarak kalmıştı işte. Neden olduğunu bilmeden.

 

 

Fırat, annesinin evlilik baskısından nasıl kurtulacağını düşünüyordu. Evlenmek istememesine rağmen annesi başka bir adayla karşısına geliyordu. En sonunda birine evet deyip annesinin baskısından kurtulmak istemese iyiydi. Zira aklından geçmiyor değildi. Bu fikirle güldü ve aklından çıkardı bu düşünceyi, nasibini bekleyecekti.

 

 

Onur, saz çalmayı düşünüyordu. Babasından kalan sazıyla gelmişti Hakkari'ye. Babası vefat etmiş fakat ona sazını ve yanık sesini bırakmıştı. Yani sadece bir saz değildi onun için o müzik aleti. Babasından yadigârdı. Çocukluğunda babasının sazını az kırmamıştı. Yine de bu zamana kadar kalmıştı o saz. Ağabeyiyle birlikte çok yaramazlık yaparlar dayak yerlerdi. Yeğeni geldi aklına, özlemişti. Daha iki aylık bebeğin kokusu burnunda tütüyordu. Nasıl da güzeldi.

 

 

Demir'in damağında gelmeden önce yediği şırdan kalmıştı. Gece yemiş ve öyle gelmişti Hakkari'ye. Görevden önce güzel oluyordu.

 

 

​​​​​Alp, görevi başarıyla tamamlamanın mutluluğunu yaşıyordu. Herkes gibi aslında.

 

 

Timdeki herkes başka düşünceler içindeydi yani. Yakaladıkları terörist ele başı birkaç kez konuşma girişiminde bulunmuştu ama Poyraz Ali konuşmasına izin vermedi. İfadesini alacaktı zaten. Sabırsızlıkla bekliyordu o anı.

 

 

Helikopter sabahın ayazında Hakkari'ye iniş yaptı. Buradan sonra arabayla Alay Komutanlığına gideceklerdi.

 

 

Hava aydınlanmaya başlamışken Alay Komutanlığına ulaştı Aslan Timi. İçtimaya çıkmış askerler özel harekâtçılara gıpta ile bakıyordu. Selam verdikten sonra içtimaya geri döndüler.

 

 

Selim Albay bir görevi daha başarı ile tamamlamış olan timine gururla baktı. Terörist teslim edildikten sonra tebrik edildi tim.

 

 

Herkes odasına çekilmiş ve dinleneceklerdi. Poyraz Ali ise görevdeki gelişmeleri ve şüphelerini anlatmak için Selim Albay'ın odasına gitti. Görevde fark ettiği detayları ve bilgileri Albay'a verdikten sonra odasına gitti.

 

 

İşte şimdi kendiyle baş başa kalma vakti gelmişti. Buna hazır mıydı? Orası tartışılır. Telefonunu kontrol ettiğinde yine bildirim yoktu. Oysa şimdi sabah namazına kalkmış olmalıydı Yüsra.

 

 

Rahatlamak için Rabbinin huzuruna çıkması gerekiyordu Poyraz Ali'nin. Banyoya girerek abdest aldı.

 

 

Yaz mevsimi olduğu için havalar erken aydınlanıyordu.

 

 

Seccadesini sererek sabah namazını kıldı. Tesbihini çektikten sonra ellerini açarak dua etmeye başladı.

 

 

"Rabbim, gittiğimiz görevden sağ salim ve başarıyla dönmemizi sağladığın için şükürler olsun. Vatanımızı her daim korumamız için bize güç ver. Görevimizi layıyla yapmamızda yanımızda ol Allah'ım... Sana her namazımdan sonra ettiğim duamla geldim yine Allah'ım. Gönlüme koyduğun bu sevgi hayırlısıyla karşılık bulsun. Nasibimse eğer gönlümdeki bendeki aşktan onun kalbine de koy Rabbim. Ben beklerim önce beklediğim gibi ama bana gelsin lütfen. İmanım onunla tamamlansın Allah'ım. Sen en hayırlısını bilensin. Hakkımızda hayırlısını istiyorum senden. Amin." Ellerini yüzüne sürerek duasını tamamladı.

 

 

Kur'an-ı Kerim'de okuduktan sonra biraz dinlenmek için uyudu. Belki fiziksel olarak çok yorulmamıştı ama ruhunun dinlenmeye ihtiyacı vardı.

(...)

 

 

"Her gecenin sabahında güneş doğar. Yeni umutlarla güne gözü açılır insanın ve yine hırslarla. İşe yetişmek için, okula geç kalmamak için, şuna buna derken ömrün yetmemişdir, elinden kaçmıştır bir güzel anın ama farkında değilsindir. Neden bu kadar telaşlı, bu kadar korkuyorsun , geçici bir dünya için fazla yıpratmıyorum muyuz kendimizi? Ahireti düşün sonsuz hayatı. Dünyayı bırakmıyorum ama çokta takmam. Dünyayı da yaşa ama ahiretini düşünerek!" Yüsra ağlamayı bırakmış ve kendini yazmaya vermişti. Aklını dağıtımanın başka yolu yoktu çünkü.

 

 

Hani bazen insan söylemek ister de dili lal olur konuşamaz ya. Kelimeler boğazına gelmiştir ama dışa vuramazsın. İşte o zaman yazmak istersin. Belki de rahatlarsın böylece. Dilinden dökülmeyen kelimeler kağıttadır artık, içinde değil. Yazmak bazen de Rabbinle konuşmanın hissini verirdi. Namazını kıldıktan sonra açtığın ellerinle, O'ndan yardım ister, şükredersin ya öyle bir şey.

 

 

Yazmaya başladığı zamanlar böyle bir durum içerisindeydi Yüsra. Her zaman uçarı bir kızdı, evet ama kağıtlarla konuşmak onun için vazgeçilmezdi.

 

 

Gözünden akan bir damla yaş kağıttaki yazının üzerine damladı. Ağlamayı bıraktığını söylemiştim değil mi? Olmuyordu, her an onu düşünerek ağlamak istiyordu.

 

 

Nedenini ise bilmek istemiyordu. Onu üzmüştü, belki de o gün ağlamıştı. Sahi ağlamış olabilir mi? Ağlamasın lütfen Allah'ım onun gözünden akan yaşın nedeni olmayayım.

 

 

Yüsra aptal bir kız değildi. Ali'ye karşı boş olmadığını doğal olarak anlıyordu. Ama olmayacağını biliyordu. Belki de bu işi yokuşa sokmak ama yapacak bir şey yoktu. O vazgeçmişti.

 

 

Fransa'ya dönecek ve yaşayacaklarını unutacaktı.

 

 

Bölüm Sonu...

(...)

 

 

Selamün aleyküm herkese...

 

 

Çok beklediğim için çok özür dilerim😔. Yazım yanlışım varsa affola...

 

 

Bölümü beğenmişsinizdir inşaAllah.

 

 

Nasıldı?

 

 

Bölümü hangi emojilerle Anlattınız👉🏻

 

 

En sevdiğiniz sahne👉🏻

 

 

​​​​​Bu arada Söz dizisini sevmeyi anlamışsınızdır 🤭.

 

 

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN LÜTFEN...

 

 

SATIR ARALARI BOŞ KALMASIN!!!

 

 

SİZİ SEVİYORUM 💙...

 

 

Bölüm geçikebilir. İşler benim için pek yolunda gitmiyor, hayatım devam etmiyor, kaçabildiğim, kafamı toparlayabildiğim kadar geleceğim ve bir şeyler yazacağım. Anlayışınızı bekliyorum ve teşekkür ediyorum ❤️🥺.

 

 

En kısa sürede görüşmek üzere...

 

 

Hepinizi Allah'a emanet ediyorum❤️🌼...

 

 

Beni buradan ve Instagramdan takip etmeyi unutmayın...

 

 

Instagram:gizemli_yazardemir0

 

 

 

Gizemliyazardemir0

Bölüm : 21.10.2024 00:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...