38. Bölüm

DİL KURSLARI.

Bu ara günlerimi kurslara giderek geçiriyordum. Hafta içi çalıştığım için oldukça yoğundum. Bu nedenle hafta sonumu kurslara ayırıyordum. Sevdiğim için beni asla yormuyordu. İngilizce ve İspanyolca dil kurslarına gidiyordum. Dilin öneminin farkındaydım.Severek çalıştığım için öğrenmemde kolay oluyordu. Severek çalıştığında, istediğinde başarıya ulaşıyordun. Sevmek burada kilit noktaydı. Oldukça önemliydi.

Yakında Enes, ile evlenecektik. Balayımız için Londra'ya, gitmeye karar verdik. Bu bize kesinlikle iyi gelecekti.

Geçenlerde, gene ona gitmiştim. Birlikte Simpsons izleyip gülmüştük. Her şeyi biliyor oluşu, ve kehanetleri üzerinede konuşmuştuk.

Beraber ünlü bilim adamlarının, yaptıkları işler üzerinede sohbet etmiştik. Bunlardan bazıları Nikola Tesla, Charles Darwin, Marie Curie, İsaac Newton, Albert Einstein, Galileo Galilei, Rosalind Franklin idi. Birlikte bunların üzerine güzel bir sohbet gerçekleştirmiştik. Albert Einstein şöyle demişti; “ Herkes sizi sevebilir, fakat anlamak başka bir şeydir, sizi anlayanı az bulursunuz”. Biz birbirimizi Enes, ile anlıyordukda, ve bu ilişkimiz açısından oldukça önemliydi. Birbirimizi hiç bir konuda yargılamıyorduk.

Yağmur ,yağmaya başlamıştı. Yağmuru severdim. Sesinide severdim, tıpkı yağmurdan sonra gelen toprağın kokusunuda sevdiğim, gibi.

Yağmur yağınca yağmuru izlerdim. Bazende sesine kulak vererek müzik dinlerdim. Böyle günlerde en sevdiğim diğer etkinliklerden biriside kahve, kitap ikilisiydi.

"Şehir ağlıyor gene" dedi Enes telefonda. " Neden mi? yağmur yağıyor çünkü". Gülümsedim. Bu sözü hoşuma gitmişti.

İnsana sevdiğinin her bir sözü güzel gelirmiş, meğer.