38. Bölüm

38. Bölüm

Gökçe kara
gkcxkr

Herkes bize garip garip bakarken harekete geçen ilk kişi yine muhtardı.

Önce bize doğru yaklaştı. Aslan' ın eline sıkı sıkı yapışmış vaziyette ona bakıyordum. Ellerimizi gördüğünde arkasına bakarak seslendi " Ethem, imamı ara yatsı namazından sonra camide beklesin, nikah var de"

Ondan sonrası herşey ışık hızı ile gelişti. Bizi önüne katan muhtar kendi evine doğru götürdü. Yemek üstüne vardığımız için , ki bunun bizim kurt gibi aç olmamızla asla alakası yok, yemeğe zorla oturtulmuştuk. Yemekler yenilirken adının Hasan olduğunu öğrendiğimiz muhtar beyin eşi Saliha hanım bana çok sıcak davranmıştı.

İki çocukları olan çiftin kızları 18 , oğulları ise 15 yaşındaydı. Yer sofrasını toplarken onlara yardım etmiş ve bulaşıkları yıkamak için kollarımı yukarı kaldırmıştım. Ne yaptığıma bakan Saliha hanım elime nerede ise vurmak suretiyle elimdeki bulaşık bezini almıştı.

Yüzündeki kınayan ifade ile " Ay kız bırak, yarım saate nikahın var ya senin" diyordu bana.

Beni çekerek mutfaktan çıkarıp başka bir odaya doğru götürdü. Onların yatak odası olduğunu anladığım odada benim elimi bırakarak odanın köşesindeki sandığa doğru ilerledi. Üzerindeki örtüyü kaldırıp kapağını açtı. Üstte bulunan iki kutuyu çıkarıp elini daha altta olan başka bir kutuya attı.


Adının Havva olduğunu eve ilk girdiğimizde annesinin seslenmesi ile öğrendiğimiz kız ve ben, annesinin ne aradığını bilmeden başında bekliyorduk. Saliha hanımın yüzü ışıldadığında aradığı şeyi bulmuş olsa gerek bize dönerek elindeki küçük bohçayı açmaya başladı.

Bohçanın içinden kırmızı bir duvak çıkarmıştı.

" Bunu Havva için hazırlamıştım ama sana nasipmiş" diyerek yanıma geldi. Duvağın üzerindeki işlemeler o kadar özenle yapılmıştı ki insan dokunmaya bile kıyamıyordu.

" Olur mu öyle şey Saliha hanım , lütfen koyun onu yerine" dediğimde ise yüzü biraz düşmüş ama belli etmemişti.

" Beğenmediysen " diye bir kelime döküldü dudaklarından.

" Öyle demek istemedim Saliha hanım" derken yanına daha da yaklaşmış elindeki duvağa dokunmuştum.

" Baksanıza ne kadar mükemmel , kızınız için ne kadar güzel hazırlamışsınız" dediğimde ise elindekini tekrar bana çevirmişti.

" Buna gerek yok diye düşündüm sadece" diye devam ettim ben.

O benim ne demeye çalıştığını anlamış olsa gerek yatağın ucuna oturtup elini yanına vurarak beni de yanına çağırmıştı.

" Şimdi öyle gelir insana. Ne gerek var dersin ama başka bir düğüne gittiğinde boğazına hiç anlamadığın bir yumru oturur. Acaba bana da yakışırmıydı diye düşünürsün önce. Sonra bu düşünce büyür içinde gittikçe" derken ne olduğunu anlamıştım.

O takamamıştı değil mi. Kim bilir neler olmuştu da bu onun içinde kalmıştı. O yüzden kızı için bu kadar özenli bir duvak hazırlamıştı belki de.

Almam için gözümün içine bakarken ellerine uzanıp aldım. O sırada hızla odadan çıkan Havva' yı ikimizde takrar içeri girerken görmüştük. Ben elimdeki duvağı incelerken Saliha hanım bana bakıyordu.

Ellerimin arasındaki duvağın üstüne beyaz bir elbise bırakılmıştı. Kafamı kaldırdığımda bana çipil çipil bakıyordu Havva. " Mezuniyetim için almıştım, bir kez giydim sadece, hemen temizledim sonra. Eğer giymek istersen " derken o kadar tatlı duruyordu ki ısırmak geliyordu içimden.

Bu duygular bana yabancıydı. Mutluluktan gözlerim dolmaya başlamıştı. Ayağa kalkıp önce Havva' ya sarıldım sonrasında ise Saliha hanımın elini öptüm.

" Teşekkür ederim"

" Sen giyin abla, babam biradan çıkarız dedi"

Bir süre ellerimdekilere bakarak oturduğum yerde kaldım. Sonra ayağa kalkarak elbiseyi üzerime geçirdim.


Diz altımda biten saten elbisenin üzerimde duruşu da çok güzeldi. Göğüs kısmı elbisenin kumaşı olan satenin üzerine işlenen güpürlerle bezeliydi. Üst kısmı üzerime tam oturan elbisenin etekleri volanlıydı.

İçeriye giren Havva şaşkın gözlerle bana bakıyordu.

" Yakışmamış mı?" dediğim sırada elimi tutarak beni kendi etrafımda gönderiyordu.

" Saçmalama abla, mükemmel olmuşsun ona bakıyordum" derkende kocaman gülümsüyordu.

O sırada içerideki odadan gelen sesle ne dediklerini anlamaya çalışıyorduk.

" Hanım, biz gidiyoruz namaza, sizde yarım saate gelirsiniz camiye" dedi. muhtar.

" Abi seni görmek istedi ama, düğünden önce gelinlikle görülmez uğursuzluk getirir, diyince biraz bakakaldı bana " derken hala gülüyordu.

O sırada odanın kapısı çaldı.

" Ece" dedi Aslan.

" Efendim hayatım" derken sesimdeki heyecanı saklayamıyordum.

" Namaza gidiyoruz hayatım sizde geç kalmayın olur mu" derken sesindeki gülümseme barizdi.

" Olur hayatım" dedim.

Onlar gittikten sonra olayı duyan köy halkından, seçtikleri sözcüleri olsa gerek , iki teyze geldi.

" Eeee kızım" diyerek bana döndü teyzelerden , adının Dudu olduğunu öğrendiğim, biri bana dönerek" Mehir olarak ne isteyeceksin" dedi.

" Bilmiyorum ki teyze biz yarım saat önce karar verdik evlenmeye" dedim gülerken.

" Uyyyyyh" dedi diğer teyze.

" İste ağırlığın kadar altın "

Ben ona şaşkın gözlerle bakarken Saliha hanım size girdi.

" Kız dur sende. Oğlan ne iş yapıyor onu bile bilmiyoruz" dediğinde hepsi bana bakıyordu.

" Memuruz biz teyze" dedim kısa yoldan.

" Maşallah yavrum maşallah " dedi diğer teyze.


Yatsı namazını kıldıktan sonra hepimiz camiye doğru gidiyorduk Saliha hanım, Havva ve ben.

Diğer teyzeler yaşlı oldukları için bu karda dışarı çıkamayanaklarını söylediler. Bunu üstüne Saliha hanım' ın " Ama dedikodu diyince hepinize bi kuvvet geliyor maşallah" dediğini sadece ben duymuştum.

Yüzümdeki saçma sapan gülümseme ise yerini daha genişletiyordu.

Araf. Plan yapmadan önündeki tek adımı atmayan kadın, şimdi bir saat önce karar verdiği evliliğe ilerliyordu.

Mantıklı yanım bas bas " neler oluyor burda" diye bağırsada pek duyan olmuyordu. Ben tüm hayatım boyunca ilk defa her şeyden, herkesten önce kendi mutluluğumu düşünüyordum.

DÖRT GÜN SONRA

SIĞINAK

Ortamdaki kaos herkesi etkisi altına almıştı. Bilgisayarları komple mutfak masasına yığan Bili ,yanında Eylül ile Cihangir' in olası kaçış rotalarını hesaplarken Tuğrul başının ağrısından yerinde duramayancak hale gelmişti.

Kafasını geriye atarak koltuğun arkasına dayadı. Gözlerini kapattığında bir an gözlerinin önüne Ece gelmişti. Yedi yaşındaki minik kız yurdun kapısında ona bakıyordu. Bu halini biliyordu Tuğrul. O bakışın ne demek olduğunu biliyordu. Yardıma ihtiyacı vardı.

Gökçe öğrendiği şeyle kalakalmıştı önce. Kendini çok hızlı toparlayıp ayağa kalkarak koltukta gözleri kapalı olan Tuğrul' a koştu.

" Tuğrul yardım et abimlerin yanına gidiyor, durduralım onu lütfen " derken herkes ona bakıyordu.

 

Bölüm : 24.02.2025 12:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...