40. Bölüm

40. Bölüm

Gökçe kara
gkcxkr

Sabah gözümü açarken çokça zorlanmıştım. 3 gündür buradaydık. Hayatımda hiç 3 gün üst üste mutlu olduğum zaman olmamıştı. Bütün mutlulukların arkasından gelen acılar canımı çok yakıyordu. Sanırım bu yüzden di içimdeki huzursuzluk.

Aslan yanımda huzurla uyurken yeni geliştirdiğim hobim ile ilgilenmeye başladım. Onu izlemek. Her ne yapıyorsa yapsın hiç bir şey düşünmeden sadece onu izlemek.

Uyanıp, dudağının kenarına ölünesi gülüşünü yerleştirmesine rağmen gözlerini açmamıştı.

" Bayılıyorsun beni en sevdiğim manzaradan mahrum bırakmaya mikrop" diyerek omzuna minik bir yumruk atmıştım.

" Sende bana az çektirmedin sevdiceğim. Azıcık da sen özle yani ne olmuş" dediğinde oldukça eğleniyor gibiydi.

Ellerimi yanaklarına yerleştirdiğimde açmıştı gözlerini.

" Hayatım boyunca yeterince özlem çektim hayatım ama seni özlemek başka. Bana bunu yapma" dedim.

Benden çok sık duymadığı sözlerden her defasında çok etkiliyordu.

" Bana sormadın hiç " dedi.

Dünkü konuşmalardan sonra biliyordum ailesinden bahsediyordu. Sormamıştım.

" Ben insanlara ailesini sormamak gerektiğini bebekken öğrendim sevdiceğim. Gerekli bir şey olursa sen bana anlatırsın. Bana ailemi sorsalar canım yanar o yüzden senin canını yakmak istemedim" derken bile gözlerimin dolmasına engel olamamıştım.

Ben ailem olmasına rağmen çocuk esirgeme de büyüdüm. Yaşadıklarımı çok net hatırlarken onun canını da acıtamazdım. Hem ailem olduğunu bilmiyordum bile, ama o biliyordu. Daha zor olmuş olmalı.

" Hadi hadi, kahvaltı yapalım. Bugün çıkabiliriz bence yola" dedim konuyu değiştirmek için. Kar yağışı durmuş ve karlar erimeye başlamıştı.

Elini belime dolayıp kendine çektiğinde anlık afallam ile üstüne düşmüştüm. " Gitmeyelim " dedi huysuz bir çocuk gibi.

" Bunu söylerken omuzlarını kaldırıp indirmesen, bide dudağını büzmesen seni daha ciddiye alabilirdim sevdiceğim" dedim.

Ellerim hafiften uzamaya başlayan sakallarında gezinmeye başlamıştı. Sinek kaydı tıraşı hiç görmemiştim onda. Sevmiyor olsa gerek diye düşündüm.

Ellerim çenesinin altına indiğinde adem elması hareket etmişti. Ben onu izlerken onun da beni izlediğini bilmek rahatsız etmiyordu artık. Onun yanında Ece olabilirdim.

Araf olmak zordu. Araf olabilmek için Ece' den vazgeçmiştim ben. Anne ve babanın prensesi olamayınca kendi krallığımı kurmuş, o krallığın Ece' si olmak için önce Araf olmuştum. Şimdi o krallığın geçilmez surlarının ardında yanımda o varken Ece olabilirdim sadece.

Ece' nin merhameti yoktu Araf' ta. Kadınlar doğası gereği bir canlıyı dünyaya getirip koruyup kollayabilme potansiyeline sahipken, kimse damarına basılan bir kadın kadar tehlikeli olamazdı.

Benim yaşattığım vahşet kadınlara yakıştırılmadığı için belki hep Araf erkek olarak düşünülüyordu.

Kendimle ilgili düşüncelerimin arasından omuzuma bırakılan öpücük ile kendime gelmiştim. Sonraki durağı dudaklarım olan dudakları memnuniyetle kabul ederken çalmaya başlayan kapı ile ikimizde kalakalmıştık.

Sabah sabah kim bu münasebitsiz diye söylenirken Aslan'ın gözü duvardaki saate takıldı. Pek de sabah değildi sanki. Saat 1' i gösteriyordu.

Kapıya giderken içinden küfür ettiğine yemin edebilir ama ispatlayamazdım.

Kapının önüne vardığında üzerinde sadece esortman olduğu gerçeği ile yüzleşince geri dönmek zorunda kalmıştı. Bende kapıdaki kişi daha fazla meyve vermeden açalım artık mantığı ile o tişörtünü giymeden kapıyı açtım.

Havva tüm neşesi ve elindeki, muhtemelen yemek dolu, poşetle bana bakıyordu.

" Hoşgeldin Havva, gel" dememle bana poşeti uzatması aynı ana denk gelmişti.

" Yok Ece abla ben hiç girmeyeyim annem bekliyor. Düğün için hazırlıklara yardım edecekmişiz. Karanlığa kalınmasın diyorlarmış. İki saate de başlarmış zaten. Hayır anlamıyorum yani bu kar kış kıyamette düğün yapmak isteyen de ne biliyim" diyerek annesine söyleyemediği cümleleri dile getirmişti.

Ben gülerek ona bakarken arkamda beliren Aslan' ı gören Havva söyleyeceği şeyi bir an unutmuş gibiydi. Her seferinde çekiniyordu Aslan'dan. Sonrasında tekrar benimle göz göze geldiğinde konuşmaya devam etti.

" Bir de annem düğüne kalacaklar mı diye soruyor abla" dedi.

" Yok canım ya büyük ihtimalle kalamayız geç olmadan çıkalım diyoruz açılmıştır yollar" dedim.

" Açılmış abla, sabah babam şehre inip geldi ama kalsanız ya bizim buraların düğünleri çok güzel olur" dedi.

Ben arkama dönüp baktığımda Aslan " Sen nasıl istersen hayatım. İzinlerimiz bitmedi daha" dedi. Görmek istiyordum düğünü.

Buradaki insanlar çok sıcaktı. Sanki 3 gün değilde yıllardır buradaymış gibiydik. Sevda, düğünü olan kız, dün gelip davetiyeyi kendisi vermişti. O sırada ettiğimiz minik sohbet bile çok sıcaktı.

" O zaman düğünden sonra çıkarız yola" dedim Havva' ya dönerek.

" Tamam abla görüşürüz" derken iki basamağı inmişti bile. Acelesi olmalıydı gerçekten. Kapıyı kapattığımda Aslan hala arkamdaydı.
Ona döndüğümde kapıya doğru geriledim çünkü yüzündeki gülümsemeyi çok iyi biliyordum artık.

" Ortalığı toplamam lazım hayatım" dedim ellerimi onunla aramıza engel olarak koymaya çalışırken.

" Bende başlayayım bir yerden hayatım nerden başlayayım" dedi Aslan. Bu kadar erken pes etmedine şüphe ile bakarken elimi mutfağa doğru uzattım. Parmağımla bulaşıkları gösterirken bende oraya bakıyordum. Birden ayaklarım yerden kesilip kendimi onun omuzlarında bulunca şaşkınlığımı belirten mırıltılar döküldü ağzımdan.

" Beni şaşırtıyorsun ömrüm. Dikkatin çok çabuk dağılıyor" derken çoktan odanın yolunu tutmuştu.

" Senin yanında dikkatli olmam gerektiğini bilmiyordum Şampiyon, unutmam bir daha" derken hafif sitemli sesle söylemiyordum.

Bütün toplanma işlerini iki saatte bitirmiştik. Evi temizlemiş ve herşeyi olduğu yere koymuştuk. Bu evi özleyecektim. Çok param olsa köye ev yaptırırım diyen adamı şu an anlıyor olabilirdim.

Bavullarımızı arabaya yerleştirip tüm köyü kaplayan davul zurna sesine doğru ilerliyorduk. Köy meydanı ilk geldiğimizde oturduğumuz kahvenin yanındaydı. Sandalyeler ve masalar kurulmuş biraz ilerde ise yemekler pişiyordu. Muhtar bizi gördüğünde gülümseyerek bize doğru geliyordu.

Yaşlı teyzeler herkesin içinde bizim el ele tutuştuğumuzu gördüklerinde dudaklarından cık cıklama dökülüyordu. Bazı tanıdık yüzler vardı onların arasında. İlk geldiğimiz gün nikahtan önce sözcü olarak gönderilen teyzeler yine yan yana oturuyordu.

Onlara gülümseyerek Aslan' a ayak uydurmaya çalışıyordum. Muhtarla konuştuklarını duyamıyordum ama bizi karşı taraftaki masaların yanına götürüyorlardı.

Ön masada Saliha hanım ve Havva' yı gördüğümde bende gülümsemiştim onların gülümsemesini karşılık. Havva yanındaki sandalyeyi bana ayırmıştı. Elini sandalyeye vurmuştu beni gördüğünde.

Giderken önümüze çıkan boş sandalyelerden birini elimi tutmadığı diğer eline almıştı Aslan. Vardığımızda elindeki sandalyeyi benim sandalyemin yanına koyarak oturdu.

Çok neşeli bir ortama sahipti düğün. Biz yarım saattir buradaydık. Gelin ve damatla birlikte herkes çalan şarkılara oynayarak eşlik ediyordu. Yemekler gelmiş, biz de onları afiyetle yemiştik.

Zaten yemeyi çok seven bir insanken yöresel lezzetler daha çok ilgimi çekiyordu her seferinde. Burada ise keşkeği kim yaptıysa ellerine sağlık diyordum içimden.

Hatta sadece içimden söylemekle kalmayıp bir tabak daha alarak kazanın başındaki teyzeye de söylemek için ayağa kalktım. Elimdeki tabağı gören Aslan hemen kalkarak büyük bir centilmenlik örneği göstermiş ve kazanların olduğu tarafa doğru gözden kaybolmuştu.

İki dakika sonra cebimde titreyen telefon ile gözlerimi oynayanlardan alarak cevap verdim.

" Ece nerdesiniz" diyordu Tuğrul. Sesi oldukça telaşlıydı.

" Daha çıkmadık yola bir şey mi oldu?" diye sordum.

" Ece Cihangir oraya geliyor" dedi. Bu benim adıma harekete geçmek için yeterli bir sebepken gözlerim Aslan' ı arıyordu. Şimdiye kadar gelmiş olması gerekiyordu.

Telefondaki telaşlı ses tonuyla devam etti Tuğrul " Aslan niye senin yanında değil"

" Düğündeyiz Keskin. Yemek almaya gitmişti. Gelince hemen çıkarız" dedim ama arka taraftan Gökçe' nin sesini duyuyordum.

" Abim köyden çıkıyor. Abimin ve Cihangir' in sinyalleri aynı yerde" dedi.

Ben neler olduğunu anlamaya çalışırken Gökçe' nin sesi ile olduğum yere çivilenmiş gibiydim.

" Abimin sinyalini alamıyorum"

Bölüm : 24.03.2025 13:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...