44. Bölüm

44. Bölüm

Gökçe kara
gkcxkr

" Doğurmayacağım" diye bağırıyordum. Etrafımdaki tüm kargaşaya rağmen sakinliğim insanları çıldırtıyordu. Artık doğumun son evrelerindeyken yanımda Aslan' ın olmayışı tüm dünya ile bağlantımı kesip kimseyi duymayışıma neden oluyordu. Zaten tüm hamileliğimi onsuz geçirmiştim. Yaşaması gereken en önemli anda yanımda olması gerekiyordu.

Herkes telaşla bana bir şeyler anlatmaya çalışırken gelen sancı ile iki büklüm olmuştum. Artık zamanı gelmişti. Gözlerimi kapıdan çekip hemşireye döndüm. " Ece hanım lütfen, bakın bebeğiniz de zarar görüyor " dediğinde kendime gelebilmiştim. Ona zarar gelme ihtimali bile nefesimi kesiyordu.


Yavaş adımlarla doğum odasına ilerledim. Gökçe elimi bir an olsun bırakmadan benimle geliyordu. Bebeğime kavuşmak üzereydim. Bilmediğim bir memlekette doğuruyordum oğlumu.

8 SAAT ÖNCE


"Araf bak Allah'ın adını veriyorum git artık" dedi Selim, silahını dürbünü ile izlediği yere odaklı bir şekilde. Karnım burnumda katıldığım operasyonlar onlarıda bezdirmişti.

" Ortalık yere doğuruvereceksin şimdi o olacak" dedi Ceyhun. " Tamam ben doğum eğitimi aldım ama onun da sınırları var" diye ekledi. İkimizde bıkmış gözlerle Ceyhun' a bakıyorduk.


Gerçekten, hamilelik ve doğum için özel eğitim almıştı. Bebek için, görününenden fazla heyecanlıydı. Bunun nedenini öğrendiğimde ise 2 gün boyunca onun için ağlamıştım.

" Eğer bir Allah'ın kulu daha bana bunu söylerse gerçekten buraya doğururum" diye bağırdım. Tehlikenin tabi ki farkındaydım ama doğumdan önce o masayı dağıtmam gerekiyordu. Zaten ucundaydık herşeyin.

Aslan'dan da hala haber yoktu. Verilen sürenin dolmasına iki hafta kalmıştı. Eğer iki hafta içinde ondan her hangi bir iz bulamazsak şehit olarak kayıtlara geçecekti. Bu da ,onu aramak için elimizde sadece kendi imkanlarımız kalacak demekti.

Ceyhun ve ben ekrandaki görüntülere bakarken herhangi bir hareketlilik bekliyorduk. Burada bir yerde bir yer altı hapihanesi olduğunu öğrenmiştik. Dağlardan birinin içine gizlenmiş, gizli bir hapishane. Masadakilerin kara kutusu diye bilinen adamın orada tutulduğunu öğrenmiş ve onu almak için gelmiştik. Biz gözlemci olarak burada beklerken diğer ekip üyeleri operasyona hazır bir şekilde bekliyordu. Herhangi bir hareketlilik durumunda Selim ve Ceyhun'da onlara katılacaktı.


Geçen bir saatin sonunda belimin ağrısına dayanamamıştım. Dudaklarımdan dökülen inilti ile ikisi de bana dönmüştü. Sabahtan beri belindeki ağrıyı göz ardı etmeye çalışıyordum lakin bu sefer olan şey ağrıdan biraz daha şiddetliydi.

Nefesim kesilecek gibiydi. Okudum kitaplara bakarsak, sanırım oğlum dünyaya gelmek için bugünü seçmişti. İlk doğumumdu, bu bana en azından dört, beş saat kazandırırdı. Hastahane buradan bir saatlik uzaklıktaydı. Eğer bir aksilik olmazsa buradaki işimizi bitirip ondan sonra hastaneye geçebilirdik.


Ben kafamdan bu hesapları yaparken Selim ve Ceyhun beni izliyordu. Tam o sırada arkalarındaki ekranda bir hareketlilik oldu. " Bir şeyler oluyor" dedim ekranı göstererek.


Dağ eteğindeki ağaçlıkların en sık olduğu bölgede, ağaçlar sanki hareket ediyor gibiydi. Biraz daha dikkatli baktığımızda gerçekten ağaçların hareket ettiğini ve altlarındaki zeminin daire şeklinde açıldığını görmüştük. İçerisinden yukarıya doğru çıkan mekanizma ile iki araç çıkmıştı. Onlar patika yoldan arabayı sürmeye devam ederken bizim hedefimiz artık görünmüştü. Girişi bulduğumuza göre artık herşey daha kolay olacaktı.

Kulaklığıma dokunarak herkesin beni duymasını sağladım. O sırada Selim onlara görüntüleri iletiyordu.

" Hazır olun, başlıyoruz"

Gayri ihtiyarı kafamı çevirdiğimde ekranda biraz önce çıkan iki araç vardı. Hareket algılayan dronlarımız onları takibe almıştı. Araçlara bakarken içimdeki sıkıntıyı doğum heyecanına vermiştim.

Nereden bilebilirdim aylardır aradığım, uğruna tüm dünyayı ayağa kaldırdığım, bakmadık taş altı bırakmadığımın adamın o arabada olduğunu.


ŞİMDİKİ ZAMAN
" Son bir gayret Ece" dedi ebe hanım, burada Türkçe' yi tek kişiydi. Benimse artık nefes almaya bile mecalim kalmamıştı. Gözyaşlarım kurumuş gibi hissediyordum. Daha önce böyle bir acı yaşamamıştım. Vurulduğum zamanlardaki gibi değildi hiçbir şey. Adrenalin bile vücudumdaki ağrıları almıyordu çünkü şok dalgası şeklinde değildi ağrılarım. Yavaş yavaş gelmiş ve tüm kemiklerimi aynı anda kırıyormuş gibi hissettiriyordu.


Son bir gayret ile nefesimi tutup bebeğimi ittiğimde vücudumdaki tüm acı aynı anda kesildi.
Gözlerimin önü karardığında ağzımdan çıkan iki kelimelik soru beni ölüme sürüklüyor gibiydi.

" Neden ağlamıyor?"

Bölüm : 28.05.2025 13:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...