
İlk kez birini bu kadar incitmiştim. İlk kez biri bana incindiğini bu kadar güzel anlatmıştı. Bunu neden yaptığıma gelecek olursak en büyük nedeni korku ve panikti. Ama şuan daha çok korkuyordum asrını kaybetmek istemiyordum. Vazgeçer miydi benden? Yada geçebilirmiydi? Tek bi hatamda siler miydi beni bilmiyorum. Sözlerinin ağırlı karşısında ezilmiş küçülmüştüm. Hatta o an kaybolmak istedim oradan yok olmak.
Peki şimdi ben kendimi bu koca adama nasıl affettireceğim?
Benim cevap vermemi beklemeden odasına çıkmıştı asrın. Ben ise büyük bi üzüntüyle masanın başına geri döndüm eşyaları toparladım. Gram uykum yoktu ama bi o kadar da yorgundum. Mutfağa girip kendime sert bi kahve yaptım ilk kez böyle oluyordum. Duygularım beni uyutmuyordu. Asrına olan ilgimin yerini sevgi mi alıyordu yoksa sadece birini üzmek mi beni bu hale getirmişti bilmiyorum. Evin yola bakan kısmı boydan boya camla kaplıydı. Yolun diğer tarafı uçsuz bir ormanlıktı sanki. Kahvemi alıp kafamı koca cama yasladım, bir süre etrafın sessizliğini dinledim. Ama ne mümkün kafamdaki sorular durmak bilmiyordu ki. Saat 5 olmuştu. Ben neredeyse 1 saattir dışarıyı seyrediyordum. Arkamı dönüp eve göz gezdirdim. Bu ev tam anlamıyla asrını yansıtıyordu. Koyu gri Köşem tam karşısında ustaca yapılmış bir şömine duruyordu. Gözüm kenardaki küçük sehpaya ilişti. Asrın sigarasını buraya bırakmıştı. Bi an merak ettim asrının ciğerlerine kadar çektiği bu tat nasıldı? Elime alıp içinden bir tane çıkardım sigarası bile siyahtı bu adamın. Ağzıma götürüp kırk yıldır içiyormuş gibi yaktım. Hafif içime çektim biraz öksürdüm ama asrının içine giden bu dumanı bende içimde istiyordum. Daha kuvvetli çekip doldurdum ciğerlerimi, ustaca bıraktım dumanı.
"Evde sigara içmek yasak"
Kafamı çevirdiğimde asrın bana doğru geliyordu. O da uyuyamamıştı demek.
"Bunu bana evi dumana veren bi adam mı söylüyor?"
"Ben sana yasak dedim, bana değil"
"Nedenmiş o"
"Canım öyle istiyor"
Histerik bi kahkaha attım ortaya.
"Her canının istediğini yapar mısın?"
"Evet yaparım"
"Mesela şuan o güzel canın ne yapmak istiyor?"
Sigara kafa yapar mıydı? Bu neyin sarhoşluğuydu bilmiyorum.
"Göstereyim"
Asrın yanıma kadar gelip camın önünde durdu elimde tuttuğum sigarayı alıp en derinlerine kadar çekti. Gözleri kapalı bir dakika kadar bekledi. Sertçe dumanı üfleyip bana baktı. Sigarayı yere atıp ayağıyla söndürdü.
"Dudaklarını bırak, saçının tek teline bile benden başkasının sinmesini istemiyorum".
Bu adam beni büyülüyordu. Cevap vermemi beklemeden arkasını döndü.
"Konuşalım lütfen"
"Konuşacak birşey yok"
Asrın ilerlemeye devam ediyordu.
"Eğer beni dinlemeden gidersen bu paketi bitiririm"
Arkasını döndü
"Bitiremezsin"
"Bitiririm"
Sen görürsün dercesine bir dal daha çıkardım paketin içinden. Yakmaya çalıştım çakmak yere düştü. Asrın bana yaklaşıyordu. Yerden aldım yaktım içime çekmeden elimden alıp diğer tarafa fırlattı.
"Beni çok zorluyorsun kara"
"Zorlamıyorum sadece beni dinlemeni istiyorum "
"Sabah olmak üzere git uyu. Yarın konuşuruz."
"Söz ver konuşacağız ama "
"Asyaa"
"Söz ver dedim"
"Tamam söz"
Birden atladım boynuna karşılık vermedi ama onu özlemiştim. Sanırım ben bu adamı gerçekten seviyordum. Yanağına küçük bi buse bırakıp kaçar gibi odama çıktım.
Ertesi sabah zor uyanmıştım. Göz altlarım isyandaydı. Elimi yüzümü yıkayıp üzerime kot pantolunumu ve beyaz hafif göbeği açık kazağımı geçirdim saçlarımı tarayıp sıkıca yukardan topladım. Aşağı indiğimde kahvaltı hazırdı. Şaşırmıştım bu saatte asrın bana kahvaltı mı hazırlamıştı? Sevinmiştim de demek bana karşı buzları eriyordu. Mutfağa geçtim. Tezgahın önünde merve birşeylerle uğraşıyordu. Elindeki domates tabağıyla bana döndü.
"Günaydın" dedi gülümseyerek.
"Günaydın, bunları sen mi hazırladın?"
"Evet sen dün benim için çok şey yaptın bende yorgun olacağını düşünüp böyle bişey yaptım. Umarım kızmadın?"
"Yo hayır neden kızayım" tebessüm ettim. Sandalyeyi çekip oturdum.
"Ellerine sağlık çok güzel görünüyor herşey"
"Afiyet olsun, asrın beye de kalın dedim ama o çıktı".
Kaşım farkında olmadan havalanmıştı. Bu saatte nereye gider ki diye düşündüm.
" Ben size daha fazla yük olmak istemiyorum. Her şey için çok teşekkür ederim. Bugün polise gideceğim oradan da kadın sığınmaya"
"Saçmalama merve. Aydının seni bulması an meselesi olur. Eğer asrını kafana takıyorsan o hep öyledir zamanla alışırsın merak etme. Ayrıca bana yük olduğun falan yok ortalık durulsun bir yolunu bulacağız "
"Sana ne kadar teşekkür etsem az. Hakkını ödeyemem."
"Oo ödendi bile şu harika sofra herşeye bedel "
tebessüm ettim. Bir yanım üzülüyordu ona başına gelenlere. Bir sorun olsa asrın çoktan evden gönderirdi onu. Mutlaka sıkı bir araştırma yapmıştır hakkında.
"Ben okula gidiyorum istersen sende benimle gel evde sıkılma"
"Bilmem ki "
"Gel gel hem havan değişir biraz"
Merve kabul etmişti birlikte araca binip okula geldik.
"Sinan benim bir saat sonra ki dersime evdeki maketi getirirsin değil mi?"
"Tabi efendim"
Asrını deli gibi merak ediyordum. Ama sorupta sevgilisinden haberi olmayan kadın modeline düşmek istemiyordum.
Birlikte sınıfa geçtik. Bizi gören mert hemen yanımıza gelip oturdu.
"Günaydın nasılsınız kızlar?"
"İyiyiz sen?"
Mert bugün fazla enerjik görünüyordu.
"Harikayım "
"Hayırdır ya ne bu neşe?"
"Bilmem sabah uyandım böyleydim"
"Allahallah"
Birlikte iyi bi kahkaha attık merve de dayanamayıp dahil olmuştu bize.
"Baksanıza benim iyi bi ayılmam lazım kahve almaya gidiyorum isteyen?"
Mert olur dedi merve istemedi. Aşağı inip kahveyi aldım. Telefonu çıkarıp asrına mesaj attım. Ne yazsam diye on dakika düşündüm. En son
"Bugün şirkete gelmesem olur mu?"
Çok geçmeden cevap geldi.
"Sebep?"
bu adamın ne kadar öküz olduğunu tekrar kendime söyledim.
"Çok yorgunum"
"Sen bilirsin. Okul projesi için seninle görüşme yapacaklardı ama senin yerine elif girer artık."
Bu fırsatı asla kaçıramazdım hele o dik bakışlı çarpık bacaklı elifi hiç bu işe sokamazdım.
"Vazgeçtim ben geliyorum"
Cevap vermemişti her zamanki gibi.
Sınıfa geçtiğimde mertle merve sohbet içindeydiler.
"EE naptınız merve nerde kalıyor ?"
"Henüz belli değil asrınla konuşmadık"
"Aslında yanılmışım asrının onu asla eve almayacağını düşünüyordum "
"Bende "
Hoca girmişti konuşmamız yarım kalsada hocayı dinlemeye başladık. Ders bitiminde edaya mesaj attım. Cevap vermedi sanırım hala uyuyordu ve bugün onun dersi öğleden sonraydı. Sinan maketimi getirmişti. Okulun en uyuz kızı olan gizemin bana sataşası
tuttu.
"Bu ne ya sevgilin mi? Senden de ayı gibi bişey beklenirdi zaten"
"Ya sabır " dedim.
Ona cevap vermeden
"Saol sinan "
"Bak bak ciddiyete bak sana yaklaşılmazda artık ha, sevgilin bizi döver falan"
Yanındaki kızlarla gülüşüyordu.
Sinan gözleriyle izin istiyordu birşeyler söylemek için ama hayır anlamında kafa salladım.
"Bide asrın korhunla çıkıyor dediler ya şuna , ona da ne kadar güldüm bilemezsiniz. Şuna mı bakacak koskoca veliaht?"
Arkamı döndüm
"Bir makalesinde okumuştum, maymunları sevmiyormuş. Anlayacağın sana hiç bakmaz tatlım"
Sinan alttan gülüyordu. Yanındaki kızlar hep bir ağızdan oooo demeye başladılar.
"Bana baksana sen"
Gizem kolumu tuttu.
"Çek şu patilerini üstümden"
"Çekmezsem ne olur. Yediremedin demi kendine asrının sana bakmamasını. Sana nasıl bakıştığımızı anlatmamı ister misin?"
Kolumu hızla çekip elimi saçına doladım.
"Bana bak küçük maymun"
Elimi hızla çeken bir el oldu. Dönüp baktım bu asrındı. Bu saatte burda ne halt ediyordu.
Elini belime doladı. Şaşkındım ve öfkeli.
"Sevgilim noluyor burda?"
Etraftaki sesler hep bir ağızdan" nee, aa sevgililermiymiş?" diyordu.
Gizem anlamaz bir ifadeyle bakıyordu.
"Hiiiç" dedim.
"Bi kaç malzeme unutmuşsun evimizde onları getirdim. Geç kalıyorsun hayatım hadi girelim"
Herkes dona kalmıştı. Ben kimse bilmesin isterken asrın okulun ortasında ilan etmişti herkese. Ama gizem mosmor olmuştu bi o kadar da mutluydum.
El ele tutuşup okula girdik.
Tenha bir yere geçip elini bıraktım.
"Napıyosun asrın ben sana ne söyledim kimse bilmeyecekti hani?"
" Kızı parçalayacaktın napsaydım "
"Bunu yapmasaydın. Ben lafını verip göndercektim"
"Kızın saçına yapışmışsın be ne lafı ne yapacaktın aceba. İçinde bi vahşilik olduğunu biliyordum da bu kadarını tahmin edemezdim"
"Ha bide dalga geçiyorsun?"
Asrın sırıtıyordu.
"Fena mı oldu herkes duysun işte"
"Off hem senin burda ne işin var."
"Dedim ya malzeme unutmuşsun"
Cebinden çıkardığı silgiyi bana uzattı. Bu adam delinin tekiydi.
Uzattığı eline bakıp güldüm.
"Bundan daha iyi malzeme olamazdı seni görmek için"dedi.
İçim erimişti o an.
"Bu seni affettim mi demek oluyor?"
"Bunu akşam yemekte konuşacağız vahşi kadın. Şimdi git ödev teslimine geç kalıyorsun"
İçim çocuk gibi sevinmişti.
Kafamı salladım arkamı döndüm. Yine tokamı tutup aşağı çekti saçlarım açıldı.
"Yapma şunu"
"Asıl sen yapma şunu, ne kadar tokan varsa hepsini yakmak istiyorum"
"Hasta"dedim
"Vahşi"dedi.
Ödevi teslim etmiştim. Artık şirkete geçmem gerekiyordu.
"Merve benim şirkete gitmem gerek senide götürmek isterim ama asrının bu kadarına göz yumacağını sanmıyorum. sinan seni eve bıraksın olur mu?"
"Ya aslında bize gitsek olmaz mı hem evde sıkılmamış olur sende işin bitince gelir alırsın? "dedi mert.
"Sen ne dersin?"
"Tamam olur "dedi merve.
"Mert lütfen dikkatli ol olur mu çıkışta alacağım ben"
"Tamam sen merak etme"
"Birşey olursa haber ver hemen"
"Anlaşıldı patronn"
İçim el vermese de mert emin bir eldi benim için. Kapının önüne çıktığımda asrın arabanın önünde beni bekliyordu.
"Sen niye gitmedin?"
"İşim uzadı seni bekleyeyim dedim"
"Hmm"
"Ne hmm ne imalı bakıyorsun kızım?"
"Ne bakıcam ya "
Arabaya bindik slow bi müzik açtı asrın.
"Şirkete gitmiyoruz"
"Neden, nereye gidiyoruz "
"Önce alışverişe sonra yemeğe "
"Okul için toplantı var olmaz. Ben o çarpık ba- yani elife güvenemem."
"Toplantı haftaya bugün değil"
"Ne yani bana yalan mı söyledin?"
"Hayır seni denedim. Hem senden faha iyi yalan söyleyemem vahşi."
"Ne yalanı söylemişim ben "
" Bir makalemde okumuşta maymun sevmezmişim hangi makalem bu bi ara da bana göster lütfen".
Yanaklarım kızarmıştı yalan söylemiştim ama ne yapsaydım o gizem daha fazlasını da hakediyordu ama neyse.
" Napsaydım, hem sen onu geç ne diye deniyormuşsun beni?"
"Bu işi ne kadar istiyorsun görmek istedim."
"Seni gıcık etmek için, şirkete illa gelmen için, seni özledim demek zor geldiği için demiyorda."
"Senin ayarların bozulmuş, çok konuşuyorsun"
Cevap vermedim.
"Merte çok mu güveniyorsun?"
"Güveniyorum
Asrın o kızı araştırdığını adım gibi biliyorum birşey çıkmadı. Kız masum bunu sende iyi biliyorsun. Sende güvenmeyi denesen biraz birilerine."
"Belli kızı bile yanına bırakabildiğine göre"
"Ya ben ne diyorum sen ne diyosun. Konumuz mert mi? Haklısın ilk gittiğim kişi o olmamlıydı ama olan oldu beni suçlayıp durma lütfen "
"Tamam bunu yemek yerken konuşuruz. İn "
"Ne "
"Arabadan in alışveriş merkezine geldik"
Kapıyı açıp "öküz" dedim hızla kapadım.
Yanıma gelip elimi tuttu
"Benim kibar sevgilim"
Gece için birşeyler alacaktık ben istemesemde asrın zorla aldırmıştı. Siyah diz kapağımda saten bir elbise almıştım yine askılıydı ama sırt detayı biraz fazla açıktı. Taşlı şeffaf renkli topuklu ayakkabı almıştım altına. Asrın da kendine siyah takım elbise almıştı. Bu onun rengiydi.
Beni kuaföre bıraktı. Burayı biliyordu artık daha önce kimi getirdiyse. İçerden orta yaşlı bir adam çıktı pala bıyıkları vardı kafası keldi, parmaklarının her birinde yüzük vardı beyaz gömleği mor pantolonuyla oldukça farklı görünüyordu.
"Hoşgeldin asrın beyciğim"
"Hoşbulduk seyfi"
"Sende hoşgeldin adını bilmediğim kız"
"Asya"dedim.
"Öyle mi" dedi. Memmuniyetsiz bir ifadeyle.
"İçeri girip bi kahvemi içmezmisiniz asrın beyciğim"
"Vaktim yok bikaç işim var halledip 1 saate burda olurum. Görüşürüz sevgilim"
"Görüşürüz "dedim.
Asrın gitmişti.
"Gir kız gir içeri. Ayy anam asrın sende ne buldu kız tipe bak şaşı"
"Nee " dedim.
"Ay sus sus. Yine de güzelmişsin hakkını yiyemem. Söylesene nasıl tavladın yakışıklı, kaslı, taş gibi adamı. Şu bizim içerdeki saftiriklere de biraz akıl ver kız"
Bi yandan beni sandalyeye oturttu. Tuhaf bi adamdı ama onun mizacının böyle olduğunu anlamıştım.
"Sana şimdi öyle bi saç yapıcam ki sefo dokunmuş belli diycekler. Hem az tipin düzelir fena mı ayol"
"Yukardan biraz toplu bi model istiyorum"dedim.
" Olmaz canım seninki beni bastıra bastıra saçı toplanmayacak diye tembih etti. Ayy gerçek kız niye öyle dedi o. Ama adam haklı anam şu cılız boynunun çirkinliğini şu saçla anca kaparız"
"Ne diyosun sen ya"
"Bak bak saçın gibi dilin de uzun maşşallah"
Delinin birine daha düşmüştüm yine
"Ayy hadi kız bi kutuyu alıp gelemedin çırpısı seyrek"
İçerden çalışan bi kız koşarak geldi.
"Getirdim seyfi bey"
"Kız sana kaç kez dedim seyfi değil. Doğayen sefo diyceksin diye"
"Tamam Doğayen sefo "
"Aman çık çık şurdan ağzına da yakışmıyor zaten. Size gösterdiğim şu emeği bbrad pitt e göstersem adam 30 yaş gençleşirdi vallahi"
Bir saatin sonucunda saçımda makyajımda bitmişti.
"Ahh işte bu benim eserim. Kız şaşı bak sende güzel olabiliyormuşsun. Sihirli ellerden uçan da koşan da kaçamaz maşallah tütüttüh"
Şuan ellerini tükürüklüyordu.
"Ne tuhaf bi adamsın ya iltifat mı ediyorsun, gömüyomusun belli değil "
"Ne yönle alırsan öyleyim şekerim ben"
"Ama gerçekten çok beğendim ellerine sağlık"
"Bak bak bak beğenmişmiş, şaşı seni ben yapacağım da beğenmeyeceksşn öyle mi kattiyen olamaz. Hadi kaldır kıçını adam kapıda dikilip kaldı ayol."
İlk kez bu kadar değişiğine rastlamıştım ama çok sempatik gelmiş seyfiyi sevmiştim. Dışarı çıktığımda siyahlara bürünmüş olan asrın muhteşem görünüyordu. Kıyafeti tam onun üzerine dikilmiş gibi tüm vücut haltlarını belli ediyordu. Yan yana olan uyumumuz ise herşeye bedeldi. Bakışları aşağıdan yukarı çıktı.
Boğazını temizledi.
"Baya güzel olmuş " dedi.
"Saol sende "
Birbirimize bakmaktan kelimeleri nasıl söyledik ne söyledik bilmiyorduk bile. Tek bildiğim siyahıma siyahının çok yakıştığıydı.
"Gidelim mi " dedi kolunu uzatarak.
Koluna girdim, arabaya bindik. Sık sık göz göze geldik. Ama hiç konuşmadan devam ettik. Bir süre sonra bir restoranın önünde durduk. Asrın kapımı açıp elini uzattı, tuttup arabadan indim. Oldukça lüks görünüyordu. İçeri girdiğimizde güleryüzlü iki kadın karşıladı.
"Hoş geldiniz efendim buyrun eşlik edeyim"
Masamıza kadar getirdi kadın. Asrın sandalyemi çekti oturdum. Menüden yemeklerimizi seçip sipariş verdik.
"Şu güzel kadınla, bu güzel yerde daha başka şeyler konuşmak isterdim ama halletmeniz gereken tatsız konular var malesef"
"Maalesef, asrın ben çok çok üzgünüm böyle bişey nasıl düşüncesizce yaptım gerçekten bilmiyorum. Özür dilerim"
Elini tuttum masumca bakıyordum ona.
"Vahşi kedi pençelerini bırakmış anlaşılan"
"Ya dalga geçme ciddi birşey konuşuyorum"
"Evet sana çok kızdım, çok kırıldım. Ama senden uzak kalamıyorum asya. Yaptığın şeyin korkudan olduğunu çok iyi biliyorum. Ama seni senden daha iyi koruyabileceğimi asla unutma."
"Biliyorum, seninleyken o kadar güvende hissediyorum ki. Sanki yıllarca güven duymamışım da güveni sende tatmışım gibi"
Dudakları kıvrıldı. Duyduğu cümleler hoşuna gidiyordu.
"Merve konusuna gelirsek. Onu aydının eline bırakamazdım. Aklıma da başka birşey gelmedi ve şimdi ne yapacağım onu bile bilmiyorum. Sevgilimin yardımına ihtiyacım var"
"Bak senn, yağlıyoruz gibi geldi biraz ama öyle olsun. Evet düşündüğün gibi onu araştırdım. Doğru bi kız ama ben evimde bir yabancı istemiyorum. Ona otellerimden birinde bir oda ayarlayacağım ortalık durulana kadar, sonra yurt dışına çıkması gerek ortadan kaybolmalı. Aydın kızın bizimle olduğunu düşünüyor. Bu onu daha da iştahlandırıyordur. Tabiki masum bi kızı onun eline atacak değilim. Ama önce aydının kızın bizim yanımızda olmadığından emin olması lazım. Yoksa ben bile kurtaramam onu aydının elinden."
"Beni kurtarıyorsun ama"
"Sen benim karamsın. Kendimi siper ederim ama sana zarar gelmesine yine de izin vermem anlıyor musun?"
Asrının gözleri bugün başka parlıyordu. Benim kalbim bugün çok farklı atıyordu. Bol bakışmalı bir yemeğin ardından Restordandan çıktık.
"Biraz yürüyelim mi?"dedim.
"Olur "
Hava biraz serindi ne kadar üşüsemde belli etmemiştim.
"Hava bozuk yağacak galiba"
Asrının söylemesini bekliyormuş gibi yağmur damlalarını üzerimize yavaş yavaş serpiştirmeye başlamıştı.
"Senden bunları duymayı bekliyormuş hava" dedim. Güldü
Yağmur şiddetini artırmıştı. Asrın ceketini çıkarıp şemsiye gibi ikimizin üzerine tuttu. Çok uzaklaşmasak ta araba biraz geride kalmıştı. Durdum
"Napıyosun ıslanacaksın"
"Bende ıslanmak istiyorum zaten "
"Sen ıslanmayı sevmiyordun hani"dedi.
"Artık seviyorum"
Güldü asrın. Onun repliğini çalmıştım. Sıradaki soruyu sormasını bekliyordum.
"Ne zamandan beri?"
" Dumanı sevdiğimden beri"
Asrın aramızdaki mesafeyi kapattı. Sırılsıklam olmuştuk.
"Bende , bende seni seviyorum Duman Karası"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |