
Ateş suya düşer mi?
Gözlerimi araladığımda bir sandalyenin üzerine bacağımı uzatmış, diğer sandalyenin üzerinde de oturuyordum. Başımı kaldırdım hafifçe masadan, dağınık, yağlanmış saçlarımı çektim yüzümden. Heryerim tutulmuş, ağrıyordu. Ne ara mutfağa geldim, ne ara uyudum hiç hatırlamıyorum. Asrının tavırlarını çıkaramıyordum aklımdan. Üzülüyordum da içten içe, bana böyle davranmasını gerektirecek ne yaptım ki. Evet benimle kalmak zorunda değildi. Beni bu halde bırakmak yerine, açıkça dile getirebilirdi. Sürekli toparlan diye telkin veriyordum kendime, ben beni dinleyemiyordum. Tek asrın mıydı düşüncem tabiki hayır. Dün gece yine bir mesaj geldi.
" Aptal küçük kız. O minibüse binmeyerek anlaşmayı bozdun ve bunun bedeli ağır olacak. Sakın aklından birşeyler yapmayı geçirme zira yaşamayı sevdiğini düşünüyorum. Benden mesaj gelene dek uslu dur."
Korku iliklerime ilmek ilmek işleyen, elektrikler gittiğinde, annemin yanıma gelene kadar karanlıkta onu beklediğim şeyin adı. Eve her geç geldiğimde aceba babam kızacak azarlayacak mı diye bin bir çeşit düşündüğüm şeyin de adı. Korku genç bir kızı minibüse iteklemeye çalışanların elinden kurtulmak için verdiği çaba.
Korku bir gece yarısı mesajlarıyla aldığı tehdit.
Korku bendim şuan herşeyiyle.
Bekledim çaresizliğimle, elime aldığım ufak bir bibloyla, saatlerce bekledim. Ya evimi öğrendilerse ya şimdi gelirlerse. Bana yine zarar verirlerse.
Keşke asrın burada olsa dönse diye yalvarışlarım, ve benim yine güvendiğim dağlara karlar yağması..
İç çektim, gözümden akan yaşları silerken. Ellerim rimel karası olmuş, baktım baktım birde ona ağladım.
Kalktım kol değneklerime tutunarak güç de olsa. Pencerden dışarıyı seyrettim, birkaç insan geçiyordu simitçinin sesi dolduruyordu kulağımı, kapının önünden geçiyordu. Sabah olmuştu ama vakit hayli erkendi. Odama geçtim, dolaptan temiz kıyafetler çıkardım. Üzerimde hala önceki günden kalma pembe sweet, bir tarafı alçıdan dolayı komple kesilmiş yırtık kot vardı. Suyu açtım küvetin kenarına oturdum alçımın ıslanmaması gerekiyor, bacağımı dışa doğru uzattım. Akıttım soğuk suları kafamdan aşağı. Her gözümü kapamamda sesi yankılandı kulaklarımda; "Kara".
Aktı su misali tüm düşünceler, aktı ama gitti mi bilinmez.
Asrın dan;
Öfkem beni aşıyordu, sinirle çarptım kapıyı çıktım evden. Hızla arabama bindim. O kadar hızlı gelmişim ki evimin önünde buldum kendimi. Düşüncelerim beynimi kemiriyordu, sanki bi güç beni alt ediyordu buna izin vermemeliydim veremezdim. Sıradan bi kız onu önemsememeliydim. Karar vermiştim kendi kendime bir daha asla onu görmeyecektim. Arabanın içinde ne kadar oturdum bilmiyorum. Kendimle çelişkiye giriyordum. Ukalanın teki, illaki bakar başının çaresine hem banane ondan ne hali varsa görsün. Arabanın kapısını açıp saniye düşünmeden indim. Durdum
"lanet olsun"
hızla geri oturdum koltuğa , direksiyona vurdum defalarca öfkemi ondan çıkarırcasına ve tekrar tuttum asyanın yolunu. Kapısının önüne geldim indim arabadan, bir sigara yaktım yaslandım bir süre pencereyi izledim. İçeri girmeyecektim -Asrın korhun - dum ben. Çıktığım kapıdan bir daha asla içeri girmezdim. Girmezdim ama ne oldu da kapısında bekler oldum bilemiyordum. Belki de beni öfkelendiren buydu bi kıza acımak.
Yıllar önce babam annemi öldüresiye dövdü hem de gözlerimin önünde , vestiyerin arkasına gizlenmiş ufacık bir çocuktum. Daha fazla dayanamadım koşarak yanlarına gittim. Babamın öfkeli gözleri beni buldu.
"Ne o adam oldun da ananı mı kurtaracaksın. Hadi kurtar bakalım."
Kahkahaları odayı çınlatıyordu, kör kütük sarhoş yerinde doğru düzgün duramıyordu. İğrenç kahkahalarıyla hem bana bakıyor hem anneme vuruyordu.
Hava oldukça soğumuştu sabahın ilk ışıkları doğmuştu. İnsanlar çoğalmaya başlamıştı. Arabaya binmek için yeltendim, yukarıdan bi kadın bana seslendi.
"Yavrum sen niye bekliyorsun bu soğukta. Dün öğlen asyayla gelirken gördüm seni, asya yı mı bekliyorsun?"
" Yok teyze, birşey unuttum asyada onu aldım gidiyorum şimdi."
Bu kız bana yalan da söyletmişti.
"Öyle mi ben seni eve girerken görmedim ama"
Teyze gerçeğe kavuşmadan rahatlayamayacaktı sorgusu suali bitmeyecekti anlaşılan. Arkadan simitçinin yakınlaşan sesi duyuluyordu.
"İşim acele kusura bakmayın".
Arabaya binip, evime geçtim. Üzerimi değiştirip yatmayı düşünüyordum. Telefonu elime aldım ,babam aramıştı birkaç kez. Hayır olmadığı kesindi bunun.
Birkaç çalmada açtı babam.
"Asrın ne halt ediyorsun, bu saate kadar. Bugünkü toplantıya da girmemişsin sana kaçkez söyledim bunun bizim yararımıza olacağını."
"Sana da merhaba baba. iyiym saol. Sizler nasılsınız iyisinizdir inşallah".
"Laf kalabalığı yapma bana, çok büyük bi iş kaybettin. Adamları arayıp hemen geri toplantı istiyorsun tabi kabul ederlerse".
"Tamam tekrar konuşacağım ama asla ısrar etmeyeceğimi sende iyi biliyorsun."
"Ahh tabi ya senin şu annene benzeyen inadın."
"Sakın annemi ağzına alma".
"Ne olurdu biraz bana çekseydin. Bak abine aynı benim gibi ha abinde İstanbul da bi ara git elini öp."
"Elini öpmek mi sen benimle dalga mı geçiyosun ya, ve evet haberim var o pislik oğlun gelir gelmez adını duyurdu. Sağdan soldan haraç toplamaya başladı aa bak gerçekten aynı sen baba."
Telefonu suratına kapadım.
Nefret ediyordum keşke insan kendi babasın seçebilseydi. Benim adı baba olan babamı seçmeyeceğim kesindi.
Asya' dan
Kapı çalıyordu, kalbim hızla çarpıyordu. Açmasamıydım kapıyı, evet evet açmayacaktım.
"Asya içerdemisin".
Ohh dedimm, elimi göğsüme bastırarak. Nefesimi düzenlemeye çalıştım birkaç saniye sonra açtım kapıyı.
"Kuzum günaydın"
Boynuma sarıldı eda. Bende sarıldım sımsıkı meğer o kadar ihtiyacım varmış ki buna.
"Nasılsın bakalım bugün, asrın erken mi çıktı?" dedi.
Etrafa göz gezdirirken. Gözlerimi devirdim,
"Hayır bırakıp gitti".
"Nasıl gitti , niye gitti?"
Salona geçtik ve ben olan biteni anlattım. Eda da öfkelenmişti.
"Biz adama güvendik ya. Neyse bak hiç moral bozmuyoruz tamam mı ben sana şimdi mis gibi bi kahvaltı hazırlıyorum."
Kafamı salladım buna ihtiyacım vardı.
Eda mutfağa geçti bende odama çıktım. Saçımı başımı düzetmek istiyordum kendime gelmek ben buyum demek istiyordum.
Çok geçmeden eda kahvaltı hazır diye seslendi. Mutfağa geçtim çayları doldurdu ,karşımdaki sandalyeye oturdu. Kıtlıktan çıkmış gibi yiyordum oradan buradan konuşup gülüyorduk.
"Hala anlayamıyorum neye sinirlendi de çıkıp gitti bu adam."
"Hiç bahsetme açma o konuyu şeytan görsün onun yüzünü."
Bir daha soru sormadı eda. Bugünde akşam olmuştu.
Günler böyle geçiyordu film izliyordum , çokca uyuyordum . Evden çıkmıyordum alçıyı bahane ediyordum ama korkuyordum. O günden beri arayan soran olmamıştı mesaj da yoktu. Ortalığın durulmasını bekledikleri aşikardı. 9 gün olmuştu kitap okuyordum. Dile gelse ayıp ediyorsun ben seni okuyayım derdi herhalde. Pencereye gidip geliyordum belki gelir diye, edadan başka ne gelen vardı ne giden.
Bugün alçım çıkacaktı edayla hazırlanıp apartmanın önünde taksi beklemeye başladık. Fındık teyze seslendi yukardan, mobese de diyebilirim.
"Asya nereye gidiyorsun böyle bu halde?"
Kadın beni deli ediyordu. Sözleri hep laf sokucuydu. Bi türlü yıldızımız barışmıyordu, sürekli tuhaf imalarda bulunuyor, mahalleye dedikodumu yayıyordu. Ben hayvanları besliyorum onlar için biraz su ve mama koyuyuyorum eve girip çıkıyorum yok bu fındık teyze alıp atıyordu. Buraya alıştırma şunları diye. Üstelik sürekli oynayan çocukları azarlayıp bağırıyordu bende kızıyordum niye karışıyorsun bırak oynasınlar diye. O yüzden birbirmizi pek sevmeyiz.
Ben cevap verecekken eda sinirlendiğimi fark etmiş olmalı ki;
"Hastaneye bugün asyanın alçısı çıkacak da"
"Sevgilini niye çağırmadın kız mis gibi arabası var baya zengin herhalde. Kız asya baksana varsa kardeşi falan bizim kardelenle görüştürelim."
Daha fazla dayanamadım.
"Ne sevgilisinden bahsediyosun sen benim sevgilim falan yok."
"Nasıl yok hergün gece gelip kapını bekliyor ya şöyle yakışıklıca biri siyah cipli. Ay kız yoksa sapığın mı var senin."
Edayla bakıştık, asrını tarif ediyordu düpedüz. Şaşırdım neden bekleme gereği duydu ki günlerce kapıda.
"Gördün mü bak düşündüğün kadar acımasız biri değilmiş, ne romantik yaa".
Sertçe koltuk değneğimle vurdum edaya.
"Aman tamam bişey demedim."
"Kız asya cevap versenize. Bi apartman sapığımız eksikti eli yüzü de düzgün ama kimseye güvenilmez bu devirde diye boşa demiyorlar."
"Hasbinallah" dedim.
"Uyma şuna" dedi eda.
"Evet fındıkcım sapık o ,hem de ne sapık. Kendinden büyük olgun kadınları taciz ediyormuş hemde tam senin yaşındakileri. Dikizliyormuş pencereden aman dikkat et ha giyinip soyunurken biyerlerini görmesin".
"Tüüü allah senii"
Hızla içeri girip balkon kapsını kapattı. Eda gülme kırizine girdi.
"Bravo vallahi kırk yıl düşünsem aklıma gelmez bunlar". Edayla sokak ortasında kahkaha atıyorduk.
" Yüzünü gördün mü , hele o kaçış".
Konuşup konuşup gülüyordu eda. Beni de dahil ediyordu tabi. Taksi gelmişti sonunda yoksa iyice mahalleye rezil olacaktık. Eda böyleydi bi güldümü bide ağladımı yandın suzturamazdın. Hastaneye gidip alçımı çıkarttık, rahatlamıştım koltuk değneğinden kurtulduğum için şükrettim. Eda hadi kutlama yapıcaz diye diye beni kafeye getirdi ne kutlama ama kahve ve gazoz.
"Gülsene kızım biraz." yapmacık bir gülüş yaptım.
"oldu mu?"
"Hah "dedi eda.
Arkama doğru bakarken , bende dönüp baktım. Serkan geliyordu , eda geleceğinden bahsetmemişti. Selamlaştık oturdu serkan.
"Nasılsın asya"
"İyiyim serkan saol sen nasıslın."
"Bende iyim aynı işte, bu arada asrını çağırdım sorun olmaz değilmi şu senin gelemeyip sözünü aldığım yemeği yeriz diye düşündüm."
Edayla bakıştık, benim vereceğim cevabı merak ediyor gibiydi.
"Yo olmaz dedim."
Niye olacaktı ki beni bırakıp giden oydu sonuçta kaçması gereken biri varsa o ben değildim. Gelmeye yüzü varsa gelsin.
10 dakika sonra
"Asrında geliyor" dedi serkan dışarı bakıyordu.
Tedirgin olmuştum ama sakin davranmalıydım. Adım seslerini duyuyordum. Serkanla eda ayağa kalmıştı, hala benim görüş açımda değildi. Onlarla tokalaştı.
"Hoşgeldin abi"
"Hoşgeldin asrın"
"Hoşbuldum" dedi o kalın içime işleyen sesiyle.
Kafamı kaldırdım, ayağa kalkma zahmetinde bulunmadım.
"Hoşgeldiniz"
dedim yapmacık bi şekilde yüzünde hiçbir mimik yoktu. Oda bunu bekliyormuşcasına duruşunu hiç bozmadı kafasını salladı. Yan koltuğa oturdu.
"Naptın abi görüşmeyeli " dedi serkan
"İyi ne olsun şirket ev."
Herkes soğukluğu çok iyi hissediyordu. Uzun bi sessizliğin ardından serkan lafa girdi.
"Asya hiç anlatmadın , edada bişey söylemedi. Bacağına ne oldu ki alçıya alındı. Düştün mü?."
Bakışlar benim üzerimdeydi. Yan tarfımdaki o alevi çok derinden hissediyordum. Düştüm diyemezdim asrın ne olduğunu biliyordu yalancı durumuna düşemezdim.
"Yol tarifi soran bikaç serseriyle kavga ettik."
"Hadi ya dövüştün mü onlarla ama hastanedeydin " eda serkanın koluna hafiçe vurdu.
" Yani nasıl oldu anlatırmısın?".
" İşte yol sordular bilmiyorum dedim kafaları güzeldi sanırım. Bana vurdu biri bende diğerine vurdum sonra o vurdu derken,"
Duraksadım ve devam ettim.
"Yoldan geçen biri bana yardımcı oldu."
Asrına bakmıyordum ama şuan vayy öyle mi dediğini duyar gibiydim.
"Yoldan geçen biri ha iyi insanlar varmış demek ki helal olsun" dedi serkan.
"Ya evet dedi. Nasıl güpegündüz yol sormayla adam kaçırmaya çalışanlar varsa iyi insanlarda var demekki."dedi asrın.
Cevap vermeyecektim istediğini alamayacaktı.
"Ya asya çok zor bi travma olmuştur senin için."
"Öyle" dedim."
"Şanslıyım ki beni bırakıp gitmeyecek dostum var yanımda"
Edaya gülümsedim, elini tuttum.
"yarı yolda bırakmaz sağolsun".
"Ne güzel insanın böyle bi dosta ihtiyacı var dedi asrın."
Kafamı çevirip yüzüne baktım gözlerinin en içine.
"Dost olmak tek taraflı değil sizin de dostunuzu yarı yolda bırakmamanız gerekir, ancak belki o zaman sizin de olabilir."
Sözümdeki imayı çok net anlamıştı.
"Bu zamana kadar dost yerine çok kez konuldum kimseyi yarı yolda bırakmadım , ama bırakıldım."
"Sanmam" . dedim
Gözlerimi gözlerinden çekmeden konuşuyordum.
"Güveni gerçekten veripte bir insanı yarı yolda bırakmadıysanız. Yardıma ihtiyacı olduğunda yanındaysanız. O dost mutlaka sizi bırakmazdı."
"Siz dost dediklerinizi serseri diye kandırmıyorsanız kimse sizi yarı yolda bırakmaz"
"Bakın asrın bey dost anlayışımız farklı olabilir. Sizin dostluğunuz böyle olabilir. Anlıyorum ama kimseyi yalancı yerine koyamazsınız. Hele de beni."
Gözlerimden alev çıkıyordu tıpkı onun ki gibi.
"Hey ne oluyor size anlamıyorum."
"Sen karışma serkan" dedi asrın. gözlerini benden hiç çekmeden.
" Bence de karışma serkan suç bastırılıyor şurada "
Öfkeden deliye dönüyordu kendini zor dizginlediği her halinden belliydi ama benimde ondan farkım yoktu.
"Ne suçu be insanı sinirlendiren sensin"
" Ben miyim çok komiksin gerçekten ağzımı açıp tek kelime etmedim ben sana. Hem madem sinirlendirdim okey ne diye her gece gelip kapımda bekliyorsun bay dost."
"Yeter " dedi
"Bence de bu kadarı yeter "dedim.
Çantamı aldım
"evde görüşürüz "dedim edaya.
Büyük adımlarla çıktım kafeden arkamdan gelip hızla kolumdan tuttup beni kendine çevirdi.
" Bırak kolumu"
"Derdin ne senin"
"Derdim ne mi bunu soruyormusun cidden asıl senin derdin ne ya. Tamam bana yardım ettin iyisin hoşsun . yanımda kalacağını söyledin, ve ben ağzımı açmadan bana sinirlendin çıkıp gittin. Ya ben neye sinirlendiğini bile bilmiyorum tüm gece bunu düşündüm. Sonra neden her gece gelip kapımda bekledin. Ben o gece neler yaşadım biliyormusun, ne kadar korktum" .
Ağlıyordum ilk kez birinin yanında akıtıyordum zehrimi, Korkumu yanlızlığımı.
"Neden Korktun." dedi
Cevap vermedim.
"Cevap ver neden korktun"
"Sen neye öfkelenip gittiğini söylersen söylerim."
"Bak ben sadece daha önce hiç birine bu kadar yakın olmadım tamam mı. Normalde senin yanında durmamam gerekiyordu hatta o gün o arabayla geri dönmemem de gerekiyordu. Ama sende bişey var ve beni sana getiriyor. Bu beni deli ediyor ben kontrol delisi bi adamım, bu ağır geliyor. Ne dersen de bunun adına sana üzüldüm, acıdım belki de bilemiyorum. "
Ufak bi güldüm.
"Oldu mu şimdi sen söyle neden koktuğunu."
"Yok ben söylemeyim sende bana daha fazla acıma."
Hızla uzaklaştım yanından ,arkamda öylece kalmıştı. Gözlerimdeki yaşı zorla geri itiyordum. Ne bekliyordum ki ne diyecekti sanki. Acımış bana sadece üzülmüş. Alışkındım ben sürekli acınmaya yada alıştığımı sandım. Annem öldü acıdılar babam dövdü acıdılar, babam öldü acıdılar. Kimsesiz kaldım diye yine acıdılar. Biri de çıkıp elini uzatmadı ama onlar bana hep acıdılar.
Bu bölüme kadar okuyup devamını merak ediyorsanız ve beğendiyseniz bir yıldızınıza talibim. Şimdiden teşekkürler🌷
Yorum yapmayı unutmayın..
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |