
Hellloo, nasılsınızzz?
Ben yorgunum birazzz, bu bölümden sonra Karan'ı anlayacaksınızzz
Başlayalım*
***
Yazar-Karan ve Ezgi'nin fanafino yaptıktan sonra uyurken-
Ezgi'ye bakıp iç çekti Karan, ne güzeldi. Bir kere onun tadını almıştı bir daha asla bırakmayacaktı onu. Bırakamazdı ki zaten...En büyük hayaliydi ona sahip olmak gerçekleşmişti.
Tam Karan da uykuya dalacakken telefonuna bildirim geldi Karan'ın. İlk başta umursamadı fakat sonrasında fazla fazla gelmeye başlayınca merakla eline aldı telefonu.
Bilinmeyen bir numaradan fotoğraf gelmişti altında da yazı yazıyordu. Gözlerine inanamadı Karan, sinirden elleri ile titremeye başlamıştı.
Fotoğraf*
"Ezgi seni aldattı, bir başkası ile yattı. Seni kandırıyor eğer inanmazsan telefonun da yazışmaları var."
Tam artık Ezgi ile barıştım, beni affetti diye seviniyordu Karan. Nereden çıkmıştı bu mesaj? Ve doğru muydu?
Tabii ki inanmamıştı Karan, yapmazdı Ezgi. Fakat artık kimse çok net konuşuyordu.
Şimdi, bakacak mıydı telefonuna?
İçinde ki ses ona her ne olursa olsun güvenmesini istiyordu fakat bilmiyordu, emin değildi. Normalde kimseye güvenmeyen biri olmuşumduine düşünüp kafayı her zaman. En son bir kadına bu denli güvendiğinden 2 sene geçmişti.
Selin...
Karan'dan
Bilmem kaç saat dikleşmiş kendi kendi kendine kafayı yiyip delirme noktasına gelmiştim. Fakat sonun da bu savaşı kimseye güvenmeyen tarafım kazanmıştı. Sessizce telefonunu aldım, şifre vardı ne olabileceğini düşündüm. Önce kendi doğum tarihini sonrasında ise başka şifreler denemdim fakat olmamıştı. Çaresizlik ile etrafa bakarken kendi doğum tarihimi girdim. Telefondan bir clik sesi gelince şaşırdım. Bana bu derece bağlı olan birinin beni altatma ihtimali beni çok şaşırtırdı. Korka korka açtım telefonu. Siyah kalp ile kaydedilmiş biri vardı numarası da bana ait değil gibi değildi. Mesajlara girdim.
-Dün gece çok iyiydin.
-Hatırlatma ya, utanıyorum.
-Of iyi oldu ama, ihtiyacım vardı buna.
-Sen iste ben her zaman gelirim aşkım, bu safer kırmızı giyerim he.
-HAHAHAHA giy bebeğim.
Gözlerime inanamıyordum, bu gerçek miydi? Önce beni aldattığına dair fotoğraflar almış sonrasında ise bu konuşmalar...Neler oluyordu. Bunu gerçekten bana yapmış mıydı? İnanamıyordum! Beni aldatan biriyle olmuştum...
Derin bir öfke ve üzüntü ile kafamı yatağa koydum. Onunla aynı havayı solumak bile midemi bulandırıyordu artık.
**
Sabah
Benden erken uyanmıştı farkındaydım. Aslında hiç uyumamıştım. Acaba biriyle mesajlaşacak mı diye merak etmiştim fakat telefonu eline bile almamıştı. Aksine neşeli şekilde kahvaltıyı hazırlıyordu. Bu benim bocalamamı sağlamıştı.
Bir süre öylece durdum uyanmadım. Sonrasında o yanıma geldi ve beni uyandırmaya çalıştı. Hiç yüzüne bile bakmadan soğuk bir tavırla ayağa kalkıp lavaboya ilerledim tepkisini merak etmiştim açıkçası. Son anda göz ucuyla bakınca resmen donup kalmıştı, beklemiyordu zavallı.
Lavabodan çıktıktan sonra yanaşmaya çalışmıştı fakat hiç yüzümü bile döndürmemiştim.
Doğru mu yapıyordum bilmiyordum fakat olması gereken bu gibi geliyordu...
Bir süre sessizce yemek yedik, daha doğrusu ben yedim o yemekle oynadı. Bildirim geldi birden eline aldı büyük ihtimalle o siyah kalpten gelmişti. Artık ne gelmişti bilmiyorum ama resmen kitlenmişti eli aşağı eğildi. Bakmamaya çalışıyordum fakat merak ediyordum. Yüzünde hayal kırıklığı vardı. Gzöleri dolmuştu. Göz göze geldik ne ben ne de o çekti gözlerini nefretle bakıyor gibiydi. Asıl bakması gereken ben iken. Ağlamaya başladı sanırım ayrılık haberi almıştı, gülecekken kendimi tuttum. Çantasını alıp çıktı gitti odadan. O an kalbimde bir ağrı hissettim gitmesini istemiyor gibiydi...İyi de niye ki o beni aldatmıştı.
Ona karşı ne bir nefret duyuyordum ne de hesap sorma isteği vardı içimde. Daha çok midemi bulandırıyordu bu durum. Bir başkasının dudakları deymişti onun tenine...
Onu umursamamaya çalışarak bende toparlanmaya başladım. Bir kaç işten sonra İtalya ya gidecektim tekrardan. Oğuz'u aradım, "İki gün sonrasına bilet ayarla bir daha dönmemek üzere gidiyoruz!"
Son derece ciddi ve soğuktum, bir şeyler olduğunu anlamıştı Oğuz bir şey demedi o yüzden.
***
Ezgi
İlk bulduğum banka oturdum. Deniz kenarıydı en azından. Ağlamamı durduramayordum. Önce bu soğuk tavırlar sonra bir başkası ile yattığı fotoğraflar. İnanamıyordum...
Telefonumu açarak siyah kalp olan numaraya tıkladım. "(Ağlama sesi)"
"Kızım dur ne oluyor neden ağlıyorsun!"
"A-Arzu, ben..çok kötüyüm K-Karan beni aldatıyormuş."
Daha da ağlamaya başladım.
"NE!" Diye bağırdı
"Kızım sen ciddi misin? Pislik herif konum at geliyorum geberticem onu."
"Arzu ben gittim yanından..Sahildeyim atıyorum konum."
-Bip-Bip-Bip-
Konum gönderildi*
Arzu gelene kadar biraz da olsun sakinleşebilmiştim.
"Ezgi!" Diye seslenmeyle Arzu'nun geldiğini anladım. Direkt yanıma oturdu. "Kızım ne bu halin berbatsın. Ne oldu şöyle adam akıllı anlat." Dedi üzgünce.
"Şimdi(derin nefes alış) bu beni akşam yemek için otele getirdi her şey iyiydi. Sonra odaya çıktık, şey oldu-"
"NE! SİZ KARANLA-"
"Kızım sussana ya!" Diye çemkirdim.
"Kızım inanamıyorum şey sonrası aldatıldığını mı öğrendin.",
"Dur dinle bi!"
"Sabah kalktığında bu bana soğuk yapıyordu, anlamadım tabii nedenini hani bir şey de dememiş yapmamıştım ki. Neyse kahvaltıyı yaparken bi bildirim geldi bana işte bir fotoğraf başkası ile yattığı."
"Kanka kıza baktın mı sarışın mı esmer?"
"Konu bu mu şuan Arzu? Ben sana-"
"Kızım o yüzden değil hani tanıdık falansa." Deyince kafada şimşekler çaktı.
Hemen telefonu açıp fotoğrafa tıkladım, sarışındı fakat tanımıyordum.
"Hmm kızda güzelmiş ha."- Arzu
"Arzu kapa o çeneni." Dedim sinirle.
"Tamam be demedik bir şey, ayrıca ben bu kızı tanıyorum." Dedi Arzu. Işık hızıyla ona döndüm.
"Nasıl yani nereden tanıyorsun."
"Bizim Ayşe teyzenin kızı Selin bu." Dedi göz devirerek.
"Anlaşılan sevmiyorsun."
"Evet sevmiyorum gıcık kız ya."
"Eh kalk gidelim şu yellozun evine hesap soralım." Dedim ciddiyetle.
***
Karan
Etrafıma göz gezdirdim, bir sürü tablo vardı ve de dosya fakat tüm bunlar bana Ezgi'yi hatırlatıyordu. Neden böyle olmuştu ki?
Artık onu düşünüp düşünmemek arasında arafta kalmıştım. Telefonuma gelen bildirim boş odada yankılandı. Elime aldım, beni aldatmadığını hayal ettim, çocuğumuzun oyuncak istediğini söyleyen bir mesaj geliyor...
Hayallerden kurtulmak için kafamı iki yana salladım. Gelen mesaj Selinden idi.
Selin: Bir şey konuşmak istiyorum gelebilir misin?
Karan: Ne konuşacağız? Konuşacak bir şey kalmadı diye hatrlıyorum.
Selin: Numaramı silmemişsin:)
Kırdığım potu şimdi fark edebilmiştim.
Karan: Ne istiyorsun Selin?
Selin: Sadece son kez konuşmak istiyorum Karan...Nolur?
Eski ben olsam bunu kabul etmezdim fakat Ezgi'den sonra bunu inadına yapasım gelmişti.
Karan: Tamam öğlene doğru gelirim.
Selin: Şimdi gelsen...Lütfen
Karan: Aynı ev değil mi?
Selin: Evet! Bekliyorum canım(Görüldü)
***
"Tak-Tak-Tak"
"Doğru geldiğimize emin misin Arzu?"
"Evet! Merak etme sen." Demesiyle kapı açıldı bizi yaşlı tonton bir teyze karşıladı. "Buyrun kime bakmıştınız?" Dedi şüphe ile. Arzu hemen atıldı, "Biz Selin'in arkadaşıyız da, evde mi acaba? "
"He evet evdedir buyrun geçin." Dedi kapıyı açarak. İçeri girdik ortalama bir evdi dubleksti fakat. "Selin kızım üst kattadır." Diyerek mutfağa geçti.
"Haydi bismillah." Diyerek odasına doğru ilerlemeye başladık. Kapıyı açmamızla süslenmiş püslenmiş biri çıktı karşımıza, cilveyle açmıştı kapıyı bizi görünce suratı asıldı. "Siz kimsiniz?" Dedi gıcık sesiyle. Arzu yine öne atlayarak. "Aaa Selincim hatırlamadın mı beni? Arzu ben Fatma ablanın kızı." Kız bir kaç dakika baktı, sonrasında yalandan hatırlamış gibi yapıp bizi içeri aldı. "Ah hoş geldiniz ya beklemiyordum şaşırdım." Dedi yapmacık bir gülümseme ile, yalandan da olsa gülümseme ihtiyacı duymamıştım.
"Ah ne kadar büyümüşsün, şu kadardın hahahah." Dedi bana bakarak. Onun aksine boş gözlerle, "Biz tanışmıyoruz yalnız." Dedim anında sustu. "Sen şeyin ee kardeşi değil misin?" Dedi Arzu'ya bakarak. Arzu cevabı yapıştırdı hemen. "Tatlım ben Arzu hani unuttuysan ve ben tek kardeşim bu arkadaşım Ezgi." Dedi gözlerini kısıp.
"Hm anladım unutmuşum kusura bakma ya, neyse siz neden gelmiştiniz?" Diye dan diye sordu gözlerimiz buluştu Arzu ile nasıl soracaktık şimdi. Fazla bekleyemedim, "Sen Karan ile sevgili misin?" Dedim tam gözlerine bakarak, afalladı. Gözlerini kısıp inceledi sonrasında sinsice gülümsedi. "Ha şimdi hatırladım seni Ezgi, Karan bahsetmişti çok yakın arkadaşmışsınız. Sevgilim benden bir şey saklamaz."
...
Oda da bir sessizlik oluştu, yüzümün kızardığına yüz de yüz emindim. "Ben bir lavaboya gideyim." Dedim ağlayacağımı anlayınca. Arkamdan ne dediğini dinlemeden odadan çıkacakken kapı açıldı. Ve bir yüzle karşı karşıya kaldım.
Karan.
Göz göze geldik, şaşırmışa benziyordu. Gözümden bir yaş akınca omzuna çarpıp lavaboya koştum. Gözyaşlarım bitmeksizin akıyordu. Ben bunları hak edecek ne yapmıştım...
Neydi benim suçum, neydi günahım? Aşık olmak suç muydu? Birini sevmek, güvenmek...
Lavaboya girip kapıyı kitledim, suyu açıp alaturkaya oturarak ağlamaya başladım. Gerçekten de beni aldatmıştı.
Kızım sen salak mısın? Neden hesap sormuyorsun?
O öyle basit değil işte iç ses, yapamıyorum ya derse seni hiç sevmedim kullandım diye. Biterim ben...
Kaçarak mı hallledeceksin he, nereye kadar Ezgi.
Sus İç ses sus.
SALAKSIN SALAKSIN-
"SUS SUS SUS SUS!"
Gözlerimi kapamış kafamı sallıyor bağırıyordum. Dışarıdan bir ses geldi. "Ezgi? İyi misin ne oluyor?" Onun sesiydi. Ezgi aç kapıyı, kıracağım bak!"
Zar zor ayaklanıp kpıyı açtım suyu da kapatmayı unutmamıştım. "İyi misin?" Gelmiş bir de yüzsüz gibi soruyordu.
Dayanamayıp onu içeriye aldım, kapıyı kitleyip bağırmaya başladım(kısık sesle)
"Neden merak ediyorsun!?Al bak guru duy eserinle! Sen yaptın bunu SEN! Farkın da mısın? Bir de yüzsüz gibi hala geliyorsun ya bu kızın yanına. Ula hiç mi sevmedin LAN HİÇ Mİ!"
Sarhoş gibiydim hem ağlıyor hemde hesap soruyordum. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu anlamaya çalışıyor gibiydi. "Ne diyorsun sen ya? İçtin mi? Asıl sen yüzsüz gibi bir de bana hesap mı soruyorsun Ezgi? Kim verdi sana bu hakkı?" Bağırmamaya çalışıyor gibiydi, zorlanıyordu fark ediyordum.
"Asıl sen ne anlatıyorsun be? Hiç mi sevmedin he söyle Allah aşkına çok merak ediyorum. Benimle s*v*ş*p sonra bırakacak sevgilinin-"
"EZGİ! Sen ne dediğinin farkında mısın? Ulan senin yaptığın pisliğe rağmen sana insan gibi bir şey sordum! İftira atmaya çalışıyorsun hala!"
'Senin yaptığın pisliğe rağmen' Mi? Neyden bahsediyordu bu.
Tam soracakken dışarıdan o yellozun sesi geldi. "Sevgilimm! Neredesin?"
Öfkeden kıpkırmızı olmuş yüzüyle baktı bana, ilk defa bu derece sinirli görüyordum onu. Hiç bir şey demeden kapıyı açtı çıktı gitti.
**
Kendime geldiğim gibi Arzu'yu alıp evden kurtulabilmiştim. Hala aklım ermiyordu...Burada ne dönüyordu? Ne haltlar oluyordu hiç bir fikrim yoktu fakat yapacak tek bir şey vardı.
O da gitmek. Gidecektim buralardan. Annemin yanına İtalya' ya ... Merkezden uzak bir yer olduğu için sorun olmayacaktı sakin bir kasaba idi. Bavullarımı hazırlamış biletlerimi de almıştım. Uzun veya kısa gidiyordum buralardan...
Sonnn
Evet biliyorum kötü bir sonn
hele bir de diğer bölümü görün siz...Berbat.
bir kaç bölüm karakterlere sövebilirsiniz serberst.
bu bölüm frafmandı diğer bölüm asıl film geliyorrr.
oylamayı unutmayınnn
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |