15. Bölüm

1.2

SadeceEla
gogirll

Helloo canlar uzun bir aradan sonra herkese merhabaa

Bomba gibi bir bölümm

başlayalımm

***

Yazar

Derin bir nefes alıp kapıyı çaldı Ezgi, İtalya'ya annesinin yanına gelmişti. Uzun zamandır gelmiyordu, annesi yeni bir villaya taşınmıştı gerçekten de kocamandı.

Kapıyı evin hizmetçisi açtı, Ezgi tanıyordu onu.

"Ayşe ablam ben geldim." Dedi neşeyle. Şaşırmıştı Ayşe teyze beklemiyordu ona da sürpriz olmuştu. "Aa hoş geldin kuzum!" Dedi Ezgi'yi içeri alarak. "Hoş buldum Ayşe abla annem evde mi?"

"Evde kuzum salonda arkadaşları ile." Dedi kocaman gülümsemesi ile.

Sessiz adımlarla salona ilerledi, Ezgi'nin annesi kocasının hapise girmesi ile üzerinde ki ağırlıktan kurtulmuş sosyalleşmişti. Yalnızca Ezgi atlatamamıştı babasını hala korku duyuyordu.

Salona girince gülüşme sesleri daha net duyuluyordu. İçeri girmesiyle herkesin bakışları Ezgi'ye çevrildi. Sessizlik olmuştu, Melek hanım(annesi) ayağa kalkarak koşarak kızına sarıldı.

"Ezgi! Canım sen ne zaman geldin?" Dedi hemen dolmuştu gözleri.

"Sürpriz yapmak istedim annecim." Dedi Ezgi. "Ah kuzum söyleseydin hazırlık yapardım." Dedi kocaman gülümsemesi ile. "Gerçekten gerek yoktu annem tokum ben zaten." Dedi yorgunca.

"İyi öyle olsun, seni arkadaşlarımla tanıştırayım tatlım."

"Şurada oturan sarışın kadın Kiraz." Dedi, Ezgi'yi baştan aşağı süzen kadını göstererek. Rahatsız olmuştu Ezgi o kadının bakışlarından.

"Bir yanında ki Ayten, onun yanında ki beyefendi ise Mehmet." Dedi Melek hanım yanakları kızarırken. Ezgi annesini hafiften kenara misafirlerin duyamayacağı tarafa çekti.

"Anne bu adam kim?"

"Dedim ya kızım Mehmet bey, yan villanın sahibi komşumuz."

"Seninle ne alakası var peki?"

"Şey...Kızım, Sen yorgun değil miydin? Geç odana dinlen biraz!" Dedi kızını odaya postalarken, az daha açık verecekdi.

Bu işte bir şey olduğunu anlamıştı Ezgi...Annesini ilk defa bu denli heyecanlı görüyordu.

Pek takılmamaya çalışarak odasına ilerledi, bavulu boşaltmadan önce de yapacağı şey kulaklığı takıp kendini yatağına atmak oldu. Düşünmemesi gereken kişiler vardı...

Ezgi

Öyle yorulmuştum ki...Tüm yaşama hevesim bir anda sönüp gitmiş gibiydi. Resmen kronik depresyona girmiştim, berbat haldeydim. Tek yaptığım şey son ses müzik dinleyip konu düşünmemeye çalışmaktı. Aslında beni rahatsız eden şey onu düşünmek değil, beni aldatmasına rağmen onu düşünüp özlüyor olmam. Sanki bir şeyler ters gidiyordu yanlış bir şeyler vardı ama ne?

Ezgi'nin Karanla sevgili olduğu herhangi bir gün

"Alo, Arzu bize gelsene ya çok sıkıldım, Karan'ın da işi varmış m*l gibi ortada kaldım."

"Vayy demek birileri beni unutmamış bazıları ile yazışmaktan."

"Ya kızım trip atma da gel işte!"

"İyi geliyorum kuzum, gelirken de bir şeyler alacağım, film seç."

"Ay! Tamam canım gel sen."

(Gelir)

"Hoş geldin canım."

"Hoş buldum."

Birbirlerine sarıldıktan sonra içeri girdiler, Ezgi'nin önceden seçtiği filmi izledir. Arada duraklatıp dedikodu yaptılar-daha çok Arzu'nun ex ile ilgili- Yastık savaşından tut ağlama terapisine kadar. Kapanış ise daha olaydı, Ezgi'ye kına yakmış gibi yapıp eğlenmişlerdi...

(Sabah)

Ezgi-Dün gece çok iyiydin.

Siyah kalp(Arzu):-Hatırlatma ya, utanıyorum.

Ezgi-Of iyi oldu ama, ihtiyacım vardı buna.

Siyah kalp-Sen iste ben her zaman gelirim aşkım, bu safer kırmızı giyerim he.

Ezgi: -HAHAHAHA giy bebeğim.

Yazışmalarımızı tekrardan okudum, bir başkası okusa yanlış anlayabilirdi fakat bu çok masum bir konuşmaydı aslında. Dün gece Arzu kıvırta kıvırta oynamıştı, hemde yanında getirdiği mavi dansöz kostümü ile...

Yalnızca buydu.

(Mesajların açıklamasını yaptım-Yazar)

Karan ilk Türkiye'ye geldiği gün otele geçtiği an

Çok fazla sarhoştu Karan yanına ne Oğuz'u ne de bir korumayı istemişti. Ezgi'yi onun kırmış olması ve bunu canlı canlı görmesi ona vicdan yaptırmıştı.

Resepsiyon kısmına gidip anahtarını istedi, nedensiz resepsiyonda ki kızın bakışlarından hoşlanmamıştı. Başka bir kıza baktığında sanki Ezgi'ye ihanet ediyormuş gibi hissediyordu o yüzden bir an önce odasına çıkmak istiyordu.

Aylak aylak odasına yürürken dengesini kaybedecek gibi oldu. Beline iki çelimsiz kol sarıldı. Aynı onun gibi kokuyor-Ezgi- diye geçerdi içinden Karan. Bir şeyler söyledi arkasında ki kadın fakat anlayamadı uğultulu idi sesi. İlk defa bu derece sarhoştu Karan aslında o kadar da çok içmemişti.

Direnci yok gibiydi, kadın onu bir odaya soktu yatağa uzandırdı, bilinci kapanacaktı. Karanın üstünü soymaya başladığında bilinci gitmişti Karan'ın.

Aslında kadın resepsiyonda ki idi...Ezgi değildi. Karanın üstünü soyup yatağa yatırdı ardından kendi de üstünü çıkarıp yanına yattı fotoğraflarını çekti, ardından giyinip gitti...

Ve bu olay Karan'ın tüm hayatına mal olacaktı...

Şimdi ki zaman Karan

"Şu konumu bul önden adam gönder bugün İtalya'ya dönüyorum." Dedi Karan kararlıca, her ne olursa olsun koruyacaktı Ezgi'yi...O gün görmüştü Ezgi'nin yüzünde ki korkuyu babası hakkında konuyu açınca. O eski küçüklüğüne dönüyordu...

"Tamam abi de Ezgi-"

"OĞUZ!"

Daha sesini çıkaramadan çıktı gitti oğuz.

Karanda hazırlıklara başladı, savaş başlıyordu ve korkuyordu...Savaştan değil de Ezgi'nin bu savaşta yara almasından.. Çünkü en masumları oydu her ne kadar namusu olmasa da

Ezgi-(1 hafta sonra)

Bu bir hafta da değişen pek bir şey olmamıştı, bir şey dışında.

Oğuz ile iletişime geçmiştim, daha doğrusu geçmeye çalışıyordum. Ona ne bildiğini sorduğumda cevap vermemiş tek dediği ise çok yanlış yaptın... Karan'I hak etmiyorsun olmuştu.

Benim bilmediğim bir şey vardı fakat bununla yüzleşecek gücüm var mıydı emin değildim. Tek öğrendiğim İtalya'ya döndükleri idi. Bu dediklerinden sonra tabii anlayamamış yalnızca asıl o beni hak etmiyor, ş*r*fsizin önde gideni demek oldu sinirle.

Ah birde annemin hesap sormaları vardı, neden geldiğimi sorup duruyordu.

"Bak ben bilirim bir şey oldu da ondan mı geldin kuzum?" Dedi annem 1921921.Kez tekrar sorarken.

"Annecim neden anlamak istemiyorsun, seni özledim diye-"

"Kes! Annenim ben senin anlıyorum yalan söylüyorsun! Doğruyu söyle babanla ilgili bir şey mi var?" Dedi elimi tutarak, korkarak sormuştu bu soruyu. Aniden ciddileştim, "Hayır anne o adam hakkında tek kelime etme hala sürünüyor!" Dedim sinirle.

"Tamam kızım sinirlenme seni yalnız bırakayım saat geç oldu uyursun belki." Dedi annem odadan çıkarken, tam kapının ardında iken aklına bir şey gelmiş gibi durdu bana döndü. "Ha birde Ezgi yarın erkenden Mehmet beylerin evine kahvaltıya gideceğiz çağırmışlar ayıp olmasın diye kabul ettim çok ısrar etti."

Eminim çok ısrar etmiştir(!) Diye geçirdim içimden.

"Anne sana bir şey soracağım?" Dedim sakin gözükmeye çalışarak. "Efendim kuzum." Diye yanıtladı.

"Sen beni mi sınıyorsun Allah aşkına! Mehmet bey nereden çıktı şimdi!" Dedim sinirle.

"Bağırma kız, dedim ya ayıp olmasın-" Sözünü kestim. "Ya anne bırak şimdi ayıp olmasın bahaneleri ya! Söyle açıkça konuş!" Dedim bağırarak. Biliyordum pişman olacaktım...Tüm sinirimi annemden çıkarıyordum en masumumuz o olmasına rağmen.

"YETER!" Diye cırladı, yanıma geldi yatağa oturdu. Gözünde çaresiz bir bakış vardı, "Anlıyorum Ezgi! Oğuz mu ne onunla konuşmalarını duydum... Türkiye de bir şeyler olmuş ve sen bana anlatmıyorsun! Mehmet bey'in bir yiğeni var belki onunla konuşur kaynaşır kafan dağılır diye-"

"BENİM ÖZEL HAYATIM SENİ İLGİLENDİRMEZ ANNE!" Evet daha salisesinde söylediğime pişman olduğum o sözler çıkmıştı ağzımdan. Her şey Karan'ın suçuydu. Ona olan sinirimi annemden çıkarmıştım...

"B-Ben sadece mutlu olmanı istiyordum..."

"Benim hayatıma karışma anne...Bir şeyi değiştirecek isen de önce bana sor...Onsuz mutlu olmak istiyor muyum ki?"

Gözünden yaş aktı, aynı anda bende ağlamaya başladım. Beni kollarının arasına alıp çatallaşmış bir sesle konuştu, "O ne demek kız? Deme öyle sen her daim mutlu olmayı hak ediyorsun."

Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. "O-Olmuyor anne yapamıyorum onsuz...O bana her ne yaparsa yapsın vazgeçemiyorum ondan."

"Şt geçecek güzel kızım benim..." Diye teselli verirken uyuya kaldım.

(Şarkı- Rei 6 Ah canım sevgilim)

***

Yavaş yavaş çözülen bilincimle ağlamaktan çökmüş olan göz altlarımın ağırlığını daha çok hissettim. Çapaklanmış gözlerimi açmaya çalıştım, bedenim de sanki 150 ton ağırlık var gibiydi hasta oluyordum. Hapşurunca doğruldum, boğazımda kuruluk vardı ah tabi bir burnumda tıkanmıştı. Fiziksel olarak bir soğuk almamıştım fakat ruhum üşümüştü...Kalbim hastalanmıştı öylesine ağrıyordu ki..

"Heh uyandın mı?" Diyerek içeri girdi annem. "Yok hala uyuyorum." Dedim lavaboya girip yüzümü yıkarken.

"Hıh iyi iyi kendine gelmişsin hadi geç kalma kahvaltıya bekliyorlar." Deyince gözlerim büyüdü.

"Şaka yaptığını düşünmüştüm?" Dedim üzerime en bol ve rahat olacak şeyi seçerek.

"Ne zaman şaka yaptığımı gördün?" Dedi.

"Doğru tama hazırım hadi gidelim, ve unutma senin hatrın için." Dedim gözlerimi kısarak.

"Öyle tabi de yeğenini bir görsen taş..."

Kulaklarımı kapatıp kendi kendime 'duymuyorum' diye mırıldanarak aşağı indim.

"İyi be neyse kendin görünce ağzından sular akacak zaten." Dedi annem de üzerine ince bir hırka geçirerek.

"Anne senin amacını çözemedim hala çocuğu bana mı ayarlamaya çalışıyorsun yoksa amacını böyle gösterip kendin mi yürüyorsun çocuğa." Deyince acıtmayacak şkeilde kafamın arkasına vurdu.

"O ne demek kız aa ayıp milletin yanında da deme öyle şeyler he rezil edersin bizi."

"Tamam anne tamam..."

Temiz hava iyi gelmişti, içim açılmıştı resmen.

Vardığımızda annem benim bir adım önümde duruyordu. Kapıyı çaldık, bizi yaşlı hizmetçi olduğunu düşündüğüm biri karşıladı. İçeri girdik ev gerçekten kocamandı. Bizi kahvaltı sofrasına doğru yönlendirdi. Bir elinde gazete diğer elinde kumanda ciddi bir ifade ile oturuyordu bu görüntü beni eskilere götürdü.

Cart Curt yıl önce

Atlas bey yine her zaman olduğu gibi bir elinde gazete diğer elinde televizyon kumandası ciddi bir ifade ile gazetesini okuyordu. O kadar odaklanmıştı ki kapının ardından gizlice ona bakmakta olan kızını görmemişti. Küçük kız babasının ne yaptığını anlayamamıştı, neyi bu ciddiyetle okuyordu? Merak ediyordu açıkçası. Aslında arkasından dolanıp bakabilirdi!

Sessiz adımlarla babasının arkasına yürümeye başladı Ezgi, fark etmemişti babası hala onu. Ses çıkarmadan arkasına geçmeyi başarmıştı Ezgi fakat şimdi de yazıları okuyamadı. Biraz daha yakınlaşmaya çalıştı. Kafasını öne uzatmaya çalışırken dirseği vazoya geldi yere düştü vazo tuzla buz oldu. Olduğu yerde dondu resmen Ezgi. Hemen eğildi yere babasının onu görmeyeceğini düşünüyordu...

Kudretli çift kol onu büzüştüğü yerden kaldırdı. Kafasını kaldırdığında sinirden damarları çıkmış kıpkırmızı olmuş babasını gördü. Olacakları az çok tahmin ediyordu artık.

Annesi her ne kadar korumaya çalışsa da kızını, Ezgiden geriye kalan tek ses, "Lütfen vurma..."Yakarışları oldu...

Günümüz

"İyi misin?" Birinin koluma dokunmasıyla irkilerek geriye sıçradım. Elimi yüzüme attığımda ağladığımı fark etmiştim.

Karşımda 1.86 boylarında kumral bal gözlü bir adam duruyordu benle yaşıt gibiydi.

"İ-İyiyim." Dedim gözlerimi kaçırıp.

"Pek sanmıyorum...Bir sorun varsa söyleye bilirsin?" Dedi, ne cevap vereceğimi düşünürken içeriden annemin sesi duyuldu.

"Ezgi! Hadi gelsene kızım."

Tabii ya annemin suçuydu hepsi...Beni neden buraya getirmişti. Bir hışımla yanlarına gittim. Resmen annem ve o şahsı ağız ağıza bulmuştum, birbirlerine o kadar yakınlardı ki...

"Anne?" Diye çıkan cılız sesimle ikisinde bakışları bana döndü. Önce anneme sonra o adama baktım. Tüylerim diken diken oldu sanki...sanki babam karşımda gibi hissettim.

"Gelsene kızım yanıma." Dedi annem neşeyle, tabi onun için hava hoştu flörtü ile kızını tanıştıracaktı...

Sinirlenmiştim bu da pek iyi şeylere sebep olmadı.

"Ben gidiyorum." Dedim, kapıya doğru yönelirken annem yanıma koşup bileğimden yakaladı. "Nereye kızım? Ne oldu?" Dedi merakla.

Sanki benimle alay ediyormuş gibi bir ifadeye bürünüp yüksek sesle konuşmaya başladım.

Ne kadar çabuk unuttun babamı! HE NE ÇABUK UNUTTUN BİZE YAŞATTIKLARINI? NASIL BU KADAR RAHATSIN ANNE! UTANMIYOR MUSUN KIZINI FLÖRTÜNLE TANIŞTIRMAYI! SENİN O KOCAN VARYA SENİN KENDİ ANNENİ ÖLDÜRDÜ YA BENİM HAYATIMIN İÇİNE ETTİ NASIL BU KADAR RAHAT OLABİLİYORSUN ANNE? SEN NASIL BİR İNSANSIN? NASIL BİR ANNESİN?"

"Bak öyle deme anneni de anlamaya çalış." Dedi Mehmet bey.

"SANANE YA KARIŞMA SEN!

"Biliyorum yaşadıklarınız kolay değil-"

"HA BİRDE GEÇMİŞİMİZİ Mİ ANLATTIN ANNE? NASIL YAPARSIN BUNU NASIL SATAR-"

Lafımı kesen şey koca villa da yankılanan yüzüme çarpan tokadın sesi idi.

Usulca akmaya başladı göz yaşlarım belki de hak etmiştim...

Çantamı alıp kapıya yöneldim bir hışımla çıktım dışarı. Öylece yürümeye başladım, sanki arkamdan biri daha geliyormuş gibi hissediyordum ama dönüp de bakmadım. En sonunda bileğimden tutup kendine çevirdi bal gözlü çocuk.

"Bırak!" Dedim bileğimi çekmeye çalışarak.

"Önce bir sakinleş..Nereye gittiğini bilmiyorsun bile burası senin o memleketine benzemez it kopukla dolu." dedi etrafa keskin bakışlar atıp. "Merak etme o konuda kimse bizim ülkemizi geçemez, her konuda bir numarayız, cin*yet..."

"Olsun tenha yerler burası daha gitme otur konuşalım." Baktım bundan kolayca kurtulamayacağım rol yapmaya karar verdim.

"Peki...Ben çok susadım su varsa-"

"Hemen getireyim araba da vardı." Aslında sıcak kanlı birine benziyordu fakat şuan konumuz bu değildi.

O arabaya doğru yürümeye başlayınca gördüğüm ilk sokağa daldım. Tenhaydı fakat şuan umursamayacaktım. Ara sokaklardan arkama baka baka ilerledim. Birine çarptım önüme döndüğümde çoktan gazlı bezi yüzüme dayamışlardı.

Belki de bal gözlünün yanında kalmalıydım...

***

Ozan(Bal gözlü çocuk)

Gördüğüm an ısınmıştı içim bu kıza karşı. Kötü görünüyordu aslında ilk başta yanında kalmama izin verdiğinde şaşırmıştım fakat bunun bir oyun olduğunu anlamıştım. Arabaya binip takip etmeye başladım onu.

Yazar

Atlas sonunda istediğini kavuşmuştu, kızını esir almıştı daha doğrusu Karan'ın zaafını. Eminde Karan'ın buraya geleceğinden onun gözlerinin önünde öldürecekti Ezgi'yi.

Ezgi'nin yavaş yavaş bilinci geliyordu...Bomboş bir deponun tam ortasında sandalye de bağlı bir şekilde oturuyordu.

Tabii ki de deponun çevresini Karan'ın adamları sarmıştı bile.

Ezgi

Karşımda duran kişi oydu.

Geçmişimin katili.

Travmalarımın sebebi.

Çocukluğumun katili.

Hayatımı mahveden kişi.

Atlas Avcı.

"Ne istiyorsun benden?" Dedim korkmayarak çünkü artık hayatımda kaybedeceğim bir şey kalmamıştı.

"Tıck Tıck kızım babaya öyle hesap sorulur mu, özlemedin mi beni?"

"SEN BENİM BABAM DEĞİLSİN!" Dedim bağırarak.

"Kes!Sesine tahammülüm yok bir an önce geber de..."

Vücudum baştan aşağı titredi.

"Ama merak etme ölümün fiziksel olarak o kadar acı olmayacak, kendi geliştirdiğim bir mermi ile öldüreceğim seni acısı yok ama etkisi büyük." Ardından ekledi, "Aynı zamanda çok özel bir konuğumuz bu ana şahitlik edecek." Dedi pis pis sırıtarak.

Artık bir umudum kalmamıştı beni kurtaracak kimse yoktu...Aklıma Karan'ın eskiden verdiği bir söz geldi. "Seni sonsuza dek koruyacağım ayrılsak da."

Acaba gerçekten de korur muydu beni? Kurtarır mıydı?

"Getirin konuğumuzu!" Diye bağırdı Atlas.

Elleri bağlı bir adamı getirdiler kafasında çuval vardı. Aç emrini verdi Atlas, gördüğüm yüz o tanıdık sima... Kanım çekildi resmen. Karşımda göz altları çökmüş saçı başı dağılmış zayıflamış Karan duruyordu. Ve Atlas beni Karan'ın önünde öldürecekti. İyi de neden? Neden Karan? Aralarında ne vardı.

"Neden? Neden Karan? Aranızda ne var onunla?" Dedim Karan'a bakıp Atlas'a hitaben.

"Ah sevgili kızım bilmiyorsun. Senin bir zamanlar o çok sevdiğin sevgilin benim daha 2 yaşında olan kardeşimi bir intikam uğruna öldürdü! Hem de benim gözlerimin önünde acımazca!"

Bunu yapmış olamazdı değil mi?

İkili aralarında tartışmayı girişti ben ise çaresizce ölümü bekliyordum ta ki bal gözlüyü görene kadar.

Kapının ardında durmuş bana işaret vermeye çalışıyordu yanıma bir adam gönderdi arkadan dolanmıştı adam. Ellerimi çözdü. Sessiz adımlarla bal gözlünün yanına ilerledim. Belimden tutup beni dışarı çıkardı. Dışarı çıktığımız gibi ağlamaya başladım. Sarıldım. Hayatımı kurtarmıştı. Kafamı hafiften kaldırdım nemli gözlerimle baktım ona, 1 karıştan az mesafe vardı aramızda. "Teşekkür ederim." Dedim burnum burnuna değerken.

Ve o an bir şey oldu bizi izleyen bir Karan olduğunu bilmeden dudaklarımızı buluşturdum bal gözlüyle.

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 02.02.2025 22:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
SadeceEla / İTALYAN MAFYAM 😎
~Ne bakıyon ayol BENİM MAFYAM.~ / 1.2
SadeceEla
İTALYAN MAFYAM 😎 ~Ne bakıyon ayol BENİM MAFYAM.~

13.4k Okunma

1.17k Oy

0 Takip
15
Bölümlü Kitap
Hikayeyi Paylaş
Loading...