20. Bölüm

17. Yalanlar Ve Yanılsamalar (Part-2)

Gökçe Sultan
gokce_sultann

                                                     ***

 

 

Tüm direnmelerime rağmen başarılı olamamıştım. Bakarız demiştim ve şimdi halam ve teyzemin zoruyla Kenan Emirle günün üçüncü evini geziyorduk. Kenan Emir emlakçının yanından ayrılıp bana doğru geldiğinde somurtmuş ve ona göz devirmiştim. Arabanın kapısını açtığında koltuğa oturup onun arabaya binmesini bekledim.

Kapıyı açıp sürücü koltuğuna geçtiğinde gri gözlerinin içi parlıyordu. “Beğendin mi?”

Kafamı olumsuz şekilde salladım. “Gerçekten bu gezdiğimiz evlerin benim evimden daha güzel olduğunu iddia etmiyorsun değil mi?”

“Belki daha güzel değildir ama daha güvenli olduğu kesin.” İşaret parmağıyla kaşının üzerini kaşırken dikkatimi ona verdim. “Ne oldu?”

“Orada,” diye işaret ettim. “Bir ben olduğunu hiç hatırlamıyorum.”

“Nerede?” diye sordu gülmemeye çalışırken.

“Orada işte.” Uzaktan parmağımla işaret ettim. “Hep mi vardı? Bence çok hoş duruyor.”

“Evet,” demişti ama gülmemek için kendini zor tutuyordu. Bakışlarımı ondan ayırmayıp tehditkar şekilde baktım. “Bana neler olduğunu anlatacaksın.”

“Hatırlamıyor musun cidden?” Yüzündeki tebessümün yerini kahkaha aldığında elimin tersiyle koluna vurdum.

“Tamam, tamam…” derken arabayı çalıştırıp yola koyuldu. Sabırla onu beklerken çantamın içinde titreyen telefonum ilgimi dağıtmıştı.

“Kim arıyor?” diye sordu çenesindeki sakalları kaşırken.

Telefonu açıp kulağıma götürdükten sonra göz ucuyla Kenan Emir’e baktım. “Deniz.”

Telefonun diğer ucundan, “Patron,” diye seslenen Deniz’i pür dikkat dinlemeye koyuldum. Genellikle Patron diye hitap ediyorsa ya çok ciddi bir konu vardır ya da bir şey isteyeceği anlamına geliyordu.

Tüm ciddiyetimle, “Ne oldu Deniz?” diye sordum. “Klüpte bir sıkıntı mı çıktı?”

“Hayır, hayır…” dedi hemen. “Endişelenecek bir şey yok. Sadece teyzenlerle görüştüm. Beni aradılar. Yani aslında aradıklarını söylememem gerekirdi ama yine de haberin olsun istedim.”

“Ne istiyorlarmış?” Midemde yumru gibi bir ağrı hissedince elimi karnıma götürdüm. “Umarım saçma sapan bir şey değildir. Sahi daha ne kadar saçma sapan bir şey isterler bilmiyorum. Daha yeni emlakçının yanından ayrıldım da…”

“Kötü bir şey değil,” dedi beni rahatlatmaya çalışarak.

“Ne oldu? Anlat o zaman.”

“Sen, ben, Serra ve Kenan Emirle birlikte hafta sonu tatile çıkmamızı istiyorlar.”

Ne dediğini duymuştum ama anlamamıştım. “Ne demek sen, ben, Kenan Emir ve Serra?”

“Kafa dağıtalım istiyorlar işte. Yani aslında senin aklına girip bu fikri sokmamı istediler ama ben söylemem gerektiğini düşündüm. Sana asla yalan söyleyemem,” dedi ve arkadan onun adını seslenen kişiye selam verdi. “Neva sen bir düşün ama sakın bak, lütfen halanlara sana söylediğimi söyleme.”

“Tamam, söylemeyeceğim. Haber verdiğin için teşekkür ederim.”

“Rica ederim.”

Telefonu kapattığımda Kenan Emir’e bakıp memnuniyetsizce kafa salladım. “İnanamıyorum.”

“Yine ne oldu?” Endişeden ziyade bıkkınlıkla sormuştu bunu.

“Teyzemler Denizi aramış,” dedim ve parmaklarımı saçlarımın arasında gezdirip tüm nefesimi dışarıya verdim. “Sizinle bir tatile çıkmamı istiyorlarmış. Kafamı dağıtmam için… Sanki bir tatil bana ablamın kaybını unutturacakmış gibi. Hayır yani ne bekliyorlar anlamıyorum! Tatil yapıp geri geldiğimde her şey düzelecek mi?”

Kaşlarını çattı. “Hayır, düzelmeyecek.”

“Kesinlikle,” derken hayretle nasıl ilk defa bir konuda aynı fikirde olduğumuzu anlamaya çalıştım.

“Ama,” dediğinde gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Kırmızı ışık yandığında bana dönüp sağ kolunu benim koltuğumun arkasına attı. “Bir tatil olmasa bile hafta sonunu başka bir yerde geçirmek güzel olurdu. Hepimiz için.”

Sinirden yüzümde bir gülümseme oluştu. Tek kaşımı kaldırıp dik dik ona baktıktan sonra hayal kırıklığıyla kafamı iki yana salladım. “Seni ne zaman aradılar peki?”

Kolunu koltuğun arkasından çekip yüzünü direksiyona çevirdi. “Fena yakalandım.”

“Anlamayacağımı düşünmen beni hayal kırıklığına uğrattı…” Yapmacık şekilde dudaklarımı büzdüm.

“Gidelim Neva.” İkimizin de gözü yoldaydı ama sesinden ciddi olduğunu anlamıştım. “Biraz uzaklaşalım buralardan. Sırf onlar söyledi diye değil. Bence hepimizin buna ihtiyacı var.”

“Haklısın,” dediğimde kendime bile itiraf etmeden önce dudaklarımdan dökülen sözlere hayret ettim. Toparlamaya çalıştım. “Haklısın ama…”

“Amaları bir kenara bıraksak artık. Sende söyledin işte. Hepimizin buna ihtiyacı var.”

“Ev işini nasıl halledeceğiz. Yapmam gereken bir sürü şey.” Ev değiştirme işine ne zaman kafam yatmıştı anlamamıştım bile ama belki de küçük bir değişiklik olurdu benim için.

“Ev işini aceleye getirmeye gerek yok. Tatil önceliğimiz olsun. Geldiğimizde zaten halanlar burada olacak. Onlar varken o sitede biraz daha oturmanda sakınca yok.”

“Peki, senden de iznimi aldığıma göre…” Gözlerimi devirdim.

Elimdeki telefon titreyince ekranı kendime çevirdim. “Serra arıyor. Onunda tüm bunlardan haberi var mıydı?”

“Hepimizin vardı,” diye itiraf etti.

Telefonu açtım ama bu sefer hoparlöre aldım. “Efendim Serra?”

“Naber canım?”

“İyi, senden?”

Serra oflayarak, “İyi işte,” dedi ve tekrardan yapmacık şekilde oflayınca gülmemek için kısa süreliğine elimle burnumu ve ağzımı kapatıp nefesimi tuttum. Kendimi toplayıp tüm ciddiyetimi geri kazandığımda, “Ne oldu? Kötü bir şey yok değil mi?” diye sorup otuz iki diş gülümseyerek Kenan Emir’e baktım. Kenan Emir ne olduğunu anlayınca o da gülümsememe karşılık verdi.

“Biraz bunaldım sadece.”

“Hayrola?”

“Bir şey yok ya… Hayat işte!”

“Varsa anlatabilirsin ya da yardımcı olabileceğim bir şey varsa seve seve yaparım,” derken konuya girmesi için yol yapıyordum.

“Yani biraz bunaldım. Acaba bir tatile mi çıksak?”

Elimi ağzıma götürdüm. Güldüğümü anlamasını istemiyordum. “O nereden çıktı ki şimdi?”

“Hatta Kenan Emir ve Denizde gelsin… Hem belki Kenan Emirle eski günlerinizi yad edersiniz. Fena mı olur!” Kahkahası tüm arabayı doldurdu.

Gözlerimi ondan kaçırdığımda tüm eğlencem sona ermişti. Dudaklarımı stresle birbirine bastırdım.

“Alo? Orada mısın?”

“Buradayım, sadece sana şaka yapmıştım… Her şeyden haberim var.” Bunu söylerken kahkaha atacağımı düşünüyordum ama şu an yüzümün kıpkırmızı gözüktüğünü biliyordum.

Hayal kırıklığıyla ofladı. “Deniz anlattı kesin ya!”

“Evet, eee şey… Kapatmam lazım. Eğer tatil işini kararlaştırırsak haberleşiriz zaten.”

“Tamam, bende çenesini tutamayan sevgilimi arayıp bir güzel haşlayacağım!”

Telefonu yüzüme kapattığında, “Deniz yandı…” diye bildim sadece.

“Ya öyle…” Kestirip atmıştı. Belli ki o da konuşmaktan çekiniyordu.

Evimin önünde durduğunda beni getirdiği için teşekkür etmiştim ama çok dalgındı. Cevap vermeyeceğini anladığımda adımımı dışarıya attım. Kapıyı kapatmadan hemen önce eğilip, “Kenan Emir,” diye seslendim.

Afalladığını belli etmemeye çalışarak bana baktı. “Teşekkür ederim, Kenan Emir.”

Sadece kafasını sallamakla yetindiğinde kapıyı kapatıp koşar adımlarla eve girdim. Kapıyı açtığımda beni ilk karşılayan tarçınlı kurabiye kokusu olmuştu. Kokuyu takip ettim ve fırına doğru yaklaşıp hafif kapağı açtım.

“Daha pişmedi tatlım.” Halama dönüp yanaklarından öptüm.

“En sevdiğim.”

“Hatırlar mısın bilmiyorum ama siz küçükken her ziyarete geldiğimde bana bu kurabiyeleri yapmam için yalvarıyordunuz,” Eski günleri yad ederken gözlerinin sulanmasını engelleyememişti.

“Hatırlamaz olur muyum hiç? Hatta senin geleceğin haberini aldığımızda Hazen beni bir kenara çekerdi. Kurabiyeleri yapman için ısrar etmemizi söylerdi.” Gülümsememe karşılık göz yaşlarını akıttı. Burnunu çekerken elimle sırtını sıvazladım. “O gelecek öyle değil mi?”

“Gelecek tabi ki,” dedi göz yaşlarını silerken. “Bende senin gibi onun katil tarafından kaçırıldığından endişeleniyorum,” diye itiraf ettiğinde içim rahatlamıştı.

“Sonunda benimle aynı fikirde olan biri olmasına çok sevindim doğrusu.”

“Bende öyle,” dediğinde ikimizde Meltem Teyzeme döndük. “Bende bunu düşünüyorum ama Kenan Emir bu işin peşini bırakmayacak biliyorum. Onu işe almakla çok iyi etmişsin.”

Bar sandalyesine oturup dirseğimi masaya dayadım. “Bunun bir hata olduğunu hiç düşünmedim ama benim üzülmemi istemediği için benden sürekli bir şeyler saklamış olması ona olan güvenimi zedeledi.”

Leyla Halam önüme bir bardak kahve koyduktan sonra saçlarıma bir buse kondurdu. “Yine de bu işi çözmemize yardım edecek kişi o.” Yanıma oturduğunda teyzem iki fincan kahveyle karşımıza geçip birini Leyla halama uzattı. “Katılıyorum. Kenan Emir bunu çözecek.”

Leyla Halam bakışlarını kaçırdı. “Senin Kenan Emiri seçmendeki sebep neydi Neva?”

Kahvemden bir yudum aldım. “Aslında ilk başta Hazen için çalışıyormuş. Hazen, Örsaldan şüphelendikten sonra Kenan Emirin araştırmasını istemiş. Sonrasında ise vazgeçmiş.”

“Neden?” diye sordu teyzem endişeyle. “Diğer kızın kim olduğunu bulabilmişler mi?”

“Hazen bulduğunu sanmış,” dedim konuyu deşmemeye çalışarak.

“Kimmiş?”

Leyla Halamın sorusuyla dudaklarımı birbirine bastırıp kafamı salladım. “Benmişim.”

İkisi de sesli bir şekilde derin nefes aldı. Dehşete düşmüş teyzemin suratına baktım. “Ben hiçbir şey anlamadım?”

“Teyze,” derken yüzümde acı bir gülümseme vardı. “Bende hiçbir şey anlamadım. Her şey çok hızlı oldu.”

“Kızım sen şunu bize en baştan anlat bakayım,” dedi halam. Kaşları çatılmıştı ve öfkeyle kahvesini yudumlarken beni pür dikkat dinlemeye koyuldu.

“Valizlerimi toplayıp Hazenle birlikte tatile çıkmaya karar verdim. Sabah onun evine gittim ama evde o yoktu. Sadece Örsal vardı ve ben Örsala ablama her şeyi anlatacağımı söylemiştim. Örsal tabi ki de buna izin vermedi. O sabah adamlarını başıma dikti ve beni apar topar akıl hastanesine soktular. Çok direndim, çok korkmuştum.” Nefes alma ihtiyacı hissedince soluklanıp kısa süreliğine bekledim. “Beni o hastaneye götürdüklerinde Hazen de hiçbir şey anlamamıştı ve beni ilk hafta ziyarete geldi ama sonra bir daha gelmedi. Sebebini bilmiyordum. Öğrendim ki sonra hiç gelmemiş zaten ama bunu anlamayacak haldeydim. Bana zorla ilaç verdiler. Sanırım sadece ilk birkaç haftanın nasıl geçtiğini hatırlamıyorum. Neler yaşadığımı da…”

Hatırla, hatırlayabilirsin Neva… Ama bunu yapmak istemiyorum!

“Sadece çok zor zamanlar geçirdiğimi anımsıyorum ama sağ olsun orada çalışan bir kız vardı. Bana yardım etti. İlaçları içiyormuşum gibi göstermeye başladık ve ben günlerin geçmesini bekledim sadece… Ama,” dedim yutkunarak. “Sonrasında her şeyi öğrendim. Örsal, akıl hastanesine gitmemin benim için en iyisi olduğuna Hazen’i ikna etmiş ve aradığı kızın aslında ben olduğumu söylemiş. Yani onunla yatan benmişim! Kız kardeşim beni o akıl hastanesinde terk etti.”

“O şerefsiz bizim ailemize asla uygun değildi!” Halam hışımla ayağa kalktı. “Hazen buna nasıl inanmış olabilir hiç anlamıyorum.”

“Zorunda kalmış.” Sırtımı geriye yasladım. “Onunla son görüşen ben olmalıyım. Kavga ettik. Yüzleşmem gerekiyordu çünkü… Öğrendiğimde sinirle çıkıp gittim. Gitmeseydim o hala bizimle olabilirdi. Onu yüz üstü bıraktığımı düşünüyordur kesin!”

“Sen her zaman onun yanında oldun canım benim… Öyle düşünmüyordur tabi ki!” Halam beni teselli etmeye çalışıyordu biliyordum ama yaşananlardan sonra Hazen’in benden nefret ettiğine adım kadar emindim.

Her dakika, her saniye… Düşündüğüm tek şey bu. Hazen bana geri dönecek miydi? Şu an ne yapıyordu? Beni hiç mi özlemiyordu? Belki de hala bana kızgındı. Çünkü ben onu terk etmiştim ve o yine beni terk etmişti…

“Seni bu kadar öfkelendiren neydi?”

Teyzemin sorusuyla hıçkırıklarımın arasında nefes almaya çalıştım. “Neden beni o hastaneye terk ettiğini sordum ve bana diğer kızın ben olduğumu söyledi! Nasıl inandığını sordum.”

“Nasıl inanmış!” Teyzem öfkesini dindirmeye çalışıyordu ama ikisinin de kafası çok karışmıştı.

“Çünkü tüm bu süreçte çok yorulmuş ve hamile olduğunu öğrenmiş.”

“Hazen hamile mi?” Teyzem şaşkınlıkla ikimize baktı.

Leyla Halam, “Hazen bana hamile olduğunu söylemişti ama seni sorduğumda Paris’te olduğunu ve kafa dinlemek için telefonunu bile kapattığını söylemişti.”

“Yalan söylemiş. Kardeşini bir akıl hastanesine tıktıklarından bahsedemeyecek kadar korkak çünkü.” Öfkemin ortaya çıkmasını istemiyordum. Bunu yalnızca kendime saklamak istiyordum.

“Tüm bunlara inanamıyorum… O akıl hastanesine mi tıktılar seni?”

Teyzemin hangi akıl hastanesinden bahsettiğini hepimiz biliyorduk. Sadece kafamı olumlu şekilde sallamakla yetindim.

“Annene yapılanlar sana da mı yapıldı?”

Bu soruyu duymamla gözlerim fal taşı gibi açıldı. “O benimle aynı sebeplerden ötürü orada değil teyze. Bunu sende çok iyi biliyorsun.” Artık bunu anlamalısın. Onunla ben aynı değildik… “Annem en son hastaneye kapatıldığında bunu seninle konuşmuştuk.”

“Tekrardan konuşalım o zaman!” Öfkeyle bana baktı. “Onu o hastane delirtti. Normal biriydi benim kız kardeşim. Şimdi dışarıya çıkamayacak kadar hasta durumda!”

Halam sessizliğini korumaya devam ediyordu. İtiraz eden ben olmuştum ama teyzem bunu anlamayacaktı biliyorum. “Küçükken ne yaşadığımızı çok iyi hatırlıyorum Meltem teyze.”

“Daha çok küçüktün.” Meltem teyzem sinirle sarı saçlarını geriye doğru attı. “Hiçbir şeyi anlamayacak kadar hem de.”

“Hayır,” diye itiraz ettim.

Leyla Halam elini omzuma koydu. “Canım sakin sakin konuşalım lütfen.”

“Bakın,” dedim ellerimi sinirle birbirine çarparak. Öfkem dinmeyecek gibi duruyordu ki ayağa kalkıp mutfak tezgahına sırtımı dayayacak kadar onlardan uzaklaştım. Elimdeki kahveden bir yudum aldım. “Hazen hep tatlı yapmayı çok severdi… Babamın ve en çok da benim sevdiğim tatlı olan tiramisuyu sürekli yapardı. Hep birlikte yerdik. Zaten o kadar kavganın arasında zar zor güzel anılar biriktiriyorduk ama annem bunu mahvetti! Önce tatlı yememi yasakladı ama Hazenin tatlı yapmasına ses etmedi. Ardından evdeki kimsenin tatlıyı yememesini ikaz etti. Çok dengesiz davranıyordu. O tatlıyı sadece babam yiyebiliyordu. Gerçekten de anlamıyorduk.” Kaşlarımı ve ellerimi havaya kaldırdım. “Nasıl anlayabilirdik ki? Ama annem hep dengesiz davranırdı ve bende bunu bildiğim için önemsemedim. O tatlıya ağzını sürmeyeceksin dediğinde onu dinlemedim ve bir gün Hazen babama yine tatlıyı götüreceği sırada annemden gizlice babamın çalışma odasına girdim. Biraz şirinlik yapınca o da tatlıyı paylaşmayı kabul etti. Normalde izin vermiyordu çünkü annem herkesi o tatlıyı yememem konusunda uyarmıştı. Sözde çok fazla şeker tüketiyormuşum ama öyle bir şey yapmıyordum.” Tekrardan sandalyeme oturduğumda teyzemin kahve rengi gözlerine kitlendim. “Ve en sonunda o tatlıdan bir çatal alabilmiştim… En fazla ne olabilirdi değil mi teyze? Hazen çığlıklara boğuldu. Evdeki hizmetçiler çığlıkları duyunca yanımıza geldiler. Neden böyle tepki verdiklerini ne ben ne de babam anlamamıştı ama Hazen sonunda itiraf etti. Hazenin babama yaptığı pastaya aslında annem ilaç katıyormuş.”

Teyzem bir anlık sinirle ayağa kalksa da geri yerine oturdu. “Annen sadece intikam almak istedi!”

Meltem Teyzemin sesini yükseltmesiyle araya Leyla Halam girmişti. “Yeter, susun artık. İkinizin de sakinleşmesi gerekiyor.”

“Ay yapma lütfen Leyla. Her şeyi biliyorsun. O senin abin olabilir ama neler yaptığını artık anlatmayacak mısın?”

“Bunun artık bir önemi yok!” Leyla Halamın neden sinirlendiğini anlayamamıştım.

“Annem neden intikam almak istedi Leyla Hala?”

“Canım,” dedi yumuşak bir ses tonuyla. “İnan ki bunların hiçbir önemi yok. Hepsi geride kaldı.”

“Sana inanamıyorum Leyla…” Şaşkınlıkla duraksadı. Ağzını açtı ama bir şey demeyerek bakışlarını bana döndürdü. “ O hastaneye yattığın tüm süre boyunca anneni görmezden geldiğini söylemeyeceksin bana değil mi Neva?”

“Onu görmeyeli yıllar olmuştu,” diyebildim sadece.

“Konuşmalıydın. Ninni mırıldanmaktan fazlasını yapabiliyor, biliyorsun değil mi?”

O rahatsız edici ninni kulaklarımı doldurdu. “Onunla bir iki kez konuştum. En son hastaneden çıkmadan önce veda etmek istedim.”

Meltem teyzem, Leyla Halamın anlatmaktan çekindiği konuya geri dönmek istercesine, “İntikam olayını mecbur ben sana anlatacağım,” dedi ve omuz silkti. “İlk ilaç veren babandı Neva. Annen bunu öğrendiğinde kahrolmuştu. Hatta o dönem bana anlattığında ona o adamı terk etmesi için yalvarmıştım. Sahi babanla evlenmemesi için de yalvarmıştım ama beni dinlememişti.”

Tıpkı benim Hazen’e yalvardığım gibi…

“Onun yerine intikam almak istemiş ki böyle bir yol izlemiş ama size zarar vermek istemedi. Ucunun size dokunacağını düşünmeden böyle bir şey yapmıştı. Çok pişman oldu buna emin olabilirsin.” Hüzünle bana bakıyordu. “Annen size zarar vermek istememişti ama o artık çok yorulmuştu. Akli dengesini kaybedecek durumdaydı. En sonunda da gerçekten de babanın dilediği kişi haline geldi.”

Bakışlarımı Leyla Halama çevirdim. Göz yaşları yanaklarından süzülmüştü. Etrafa dalgın bir şekilde bakınıyordu. Elimi sırtına götürdüğümde irkildi. “Özür dilerim Neva.” Utanarak elinin tersiyle göz yaşlarını silmeye çalıştı.

“Senin suçun değildi.” Nasıl senin suçun olabilirdi ki?

“Ama abimin hatalarına göz yumduk. Birçoğuna… Bizi mecbur bıraktı. Onun hatalarına karşı çıktığımda beni eniştenle evlendirdi. Yurt dışında yaşamaya başladığımda artık eskisi kadar sizden haber alamamaya başlamıştım.”

“Ben babamın bu kadar gaddar olabileceğini hiç bilmiyordum…” Endişeli bir heyecanla aklımda beliren soruyu sordum. “Peki ya annemin Hazen’i öldürmeye çalışması? Annem akıl hastanesinde yatmalıydı ama sahte evraklardan bahsetti.”

“Annen sahte evraklar sayesinde birçok kez hastaneye yattı ama en sonunda bir daha çıkmayacak üzere orada kalmasına karar verildi. Bunu sadece sahte evraklarla da yapamazsın, elinin uzun olması gerekir!” Meltem teyzem sonunda tuttuğu tüm göz yaşlarını akıtmaya başladığında ayağa kalktı. “Özür dilerim, müsaadenizle dinlenmek istiyorum.”

Apar topar mutfaktan çıktığında Leyla Halam sırtımı sıvazlayıp yanağıma bir öpücük kondurdu. “Ben çıkıp bir bakayım, sende biraz dinlen lütfen.”

Kafamla onu onayladığımda fazlasıyla dalgın bir şekilde odama doğru yürüdüm. Teyzemin ağlamasını evin her köşesinde duyuyordum. O gerçekten de benim gibi hastaneye yatırılmış olabilir miydi? Sahte evraklar sayesinde…

Kafamdaki düşünceleri susturmaya çalıştım ama başarılı olamadım. Odada adımlarımla daireler oluştururken aklımda beliren düşünceyle şaşkınlık ve heyecanla duraksadım. Eminim ki Hazen bunun hakkında günlüğüne bir şeyler karalamıştır. Özellikle de benim yaşadığımı annemde yaşadıysa.

Hızlı adımlarla Hazen’in günlüklerinin olduğu kutuya uzandım. Gerçeğin orada bir yerde yazılı olması umuduyla geçmişin sayfalarını araladım…

.

.

.

19.04.2025 22:18

Bölüm : 19.04.2025 22:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...