DÜN BÖLÜM YAZDIM ZORLA,DEDİM HEMEN PAYLAŞAYIM.
SINIR
30 OY
Sen gecemde parlayan en parlak yıldız, söylesene dilek tutayım diye mi kayıp gittin?
Bazı acı tarif edilemez,bazı korkularda asla dinmezdi.
İstersen herşeyin üzerine ört.Onun orada olduğu gerçeğini değiştiremezsin.
Gözümü açtığımda bir hastane odasındaydım.Kolumda serum,ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
Sonradan hatırladığım şeyle gözyaşlarım benden bağımsız akmaya başlamıştı.
Uyandığımı gören Alp ve İrem hızlıca ayağa kalkıp yanıma geldiler.
"Asena iyi misin güzelim?" dedi Alp.
"Alp, Barut nerede?" diye bir kere daha sordum.
İkisininde yüzünde bir acı vardı.
"Alp,gelecekti o.Bana söz verdi." dedim gözyaşlarım arasında.
Konuşmamaları iyice sinirimi bozmuş daha çok ağlamama neden oldu.
"Ne oldu ona?" diye sordum.Alacağım cevaptan deli gibi korkuyordum.
"Bilmiyoruz." dedi Alp kısaca.Yüzüme bakmıyordu.
Gözyaşlarımı hızlıca sildim. "Anlaşıldı sizden birşey çıkayacak." dedim ve hızlıca kolumdaki serumu söktüm.Beni durdurmamalarına izin vermeden yataktan kalktım.
"Asena dinlenmen lazım.Böyle olmaz." dedi İrem.
"Biri bana ne olduğunu anlatacak!" dedim bağırarak. "Kendi sağlığım umurumda mı sanıyorsunuz? Sevdiğim adamdan haberiniz yok!"
Odanın kapısı açıldı ve amcam içeri girdi.Benim bu halimi görünce, gözünde birşeyin titremesi geçti.
Üzüntü mü,acıma mı? Ne boksa artık.
Sinir ve üzüntüden çıldırmak üzereydim."Amca." dedim. "Ne oldu Barut'a?" diye sordum.
Amcam bir baş hareketiyle İrem ve Alp'e çıkmalarını işaret etti.İkisi ikiletmeden çıkınca yanıma yaklaştı.
"Amca nerede Barut?" diye sordum.Gözümden bir damla yaş daha düştü. Sinirden ne yaptığımı bilmiyordum."Cevap verin artık!" diye bağırıp yanımda duran cam su şişesini duvara fırlattım.
"Asena bilmiyoruz kızım.Sakin ol konuşalım."
"Askerinden haberin yok!" diye bağırdım."Nasıl komutansın sen? Nerede olduğunu nasıl bilmezsiniz!"
Yüzünde bir suçluluk duygusu vardı.Bu benim umurumda mıydı? Hayır.
Gözyaşlarım arttı."O da mı gitti?" dedim ağlayarak. "O da mı erkenden gitti? O da mı terk etti beni?" Acıyla yere çöktüm.
Yanıma gelip yanıma çömeldi. "Olur mu öyle şey?" dedi saçımı okşayarak. "Daha pembe pijama takımı giydireceğim ona." dedi.Beni rahatlatmaya çalışıyordu."Söz kavuşturacağım sizi." Yaklaşıp sıkıca sarıldı.
"Baba" dedim sessizce. Başımı göğsüne yaslamıştım.
"Ben onu çok seviyorum.Çok özledim."
"Bulucağım onu.Daha fazla özlemeyeceksin."
"O gelecek dimi?" diye sordum.Aynı soruyu binlerce kez sorabilirdim."Annem ve babam gibi ben ona doyamadan gitmeyecek."
İçimde annem ve babamdan kalan bir ukde vardı.Ondan da kalmasın.
Derin bir nefes aldı."Gitmeyecek." dedi güven verircesine.
"Gitmeyecek." diye tekrarladım.
Sonra verilen ilaçlardan mı,üzüntüden ya da yorgunluktan mı bilmeden gözlerimi kapattım.Anın ağırlığı tamamen üzerime yıkıldığında uykuya çekildim.
*****
Tekrardan gözlerimi açtığımda daha sakindim.Amcam söz verdi,sevdiğim adam bana geri dönecekti.
Hastaneden çıkış yaptığımda askeriyenin yolunu tuttum.Herkes dinlenmem gerektiğini söylese de dinlemedim.
Benim en büyük acım kalbimdeydi.O da dinlenerek geçmezdi.
"Dinliyorum." dedim karşımda oturan tim ve yarbaya bakarak. "Anlatın artık herşeyi."
Tim yüzüme bakamıyordu.Bana karşı bir suçluluk duygusu besliyorlardı.
"İran sınırında ki operasyonda çatışma halindelerdi." dedi amcam. "Şerefsizler gittikçe azalırken bir terörist,Barut'un içinde olduğu eve füze atmış."
Bütün umudum yerle bir olurken sanki bir bıçak onlarca kez kalbime saplanmıştı.
"Ama o sırada birkaç kişi Barut komutanım ile uğraşıyordu.O esnada evden çıkmış olabilir.Nerede olduğunu görmedik. " dedi Ateş.
"Evi araştırdılar birkaç ceset parçası bulundu.Barut komutanımın etkisiz hale getirdiği teröristlerden olma ihtimali çok yüksek.Araştırılıyor." dedi Kaan.
Hiçbir şey diyemedim.Şuan şehit de olabilirdi,yaşıyorda olabilirdi.
Naşı nerede bilinmiyordu.Bu yaşamasını işaret ediyor olabilirdi ama Barut'un tabutunun düz tabut olabileceğini de gösterirdi.
Nefes alamıyordum,hızlıca ayağa kalktım.2
"Ben biraz hava alıcam." dedim sakin kalmaya çalışarak.Kırıp dökmek,yerle bir etmek istiyordum.
Biliyordum,hissediyordum yaşıyordu.
Kendimi bahçeye attığımda gözüm bana çiçeği getiren askerde takılı kaldı.
Bu çiçek ben gelene kadar solmadıkça hep yanındayım.
Sertçe yutkundum.Çiçek neredeydi?
Hızlıca bahçeyi temizleyen askerin yanına gittim.Gözümden bir damla yaş aktığında hızlıca sildim."Bana bir lilyum çiçeği gelmişti." dedim.Ellerim titriyordu. "Buralarda olması gerekiyordu.O benim için çok önemli.Lütfen gördüm de."
Asker benim çaresizliğimi fark edince yüzüzünde bir hüzün oluştu.Gerçekten bu kadar berbat halde miydim?
"Salih Yarbay'ın odasına bıraktım.Emri öyleydi."
Hızlıca başımı salladım ve koşarak amcamın odasına gittim.Askerler garip bakışlarla, benim koşuşumu izlerken ben hiçbirini umursamadım.
Hızlıca odanın kapısını açıp içeri girdim.Gözümle etrafı taradığımda, masanın üzerinde duran çiçeğimi gördüm.
Hemen çiçek buketini elime aldım.Bu çiçeği canlandırmam gerekiyordu.
Hızlı ama zarar vermeyecek şekilde buketi kucağıma aldım.Odadan çıktığımda kendimi askeriyeden dışarı attım.
Arabaya binip hızlıca eve gittim.O kadar hızlı hareket ediyordum ki sanki bir saniye bile geciksem herşey bitecekti.
Ayakkabılarımı bile çıkartmadan eve girip mutfağa yöneldim.Süs olarak duran vazoyu soğuk su ile doldurdum.Su dolarken çiçeklerin saplarını eğik bir şekilde kestim ve vazoya yerleştirdim.
Odama ilerleyip çekmeceden aspirini aradım.Tekrar mutfağa gittiğimde bir aspirini ezip, toz haline getirdim ve soğuk suyun içine attım.
"Ne olur tekrardan canlan.Sende,sevdiğim adamda bana geri dönün."1
Çiçeği serin bir ortama aldım.Şimdi tek yapabileceğim şey onunla ilgilenmek ve beklemekti.
*****
Taburda geçirdiğim 12. saatimdi.Ne uyudum ne de yiyip içtim.Saatlerdir Barut'un telsizinden gelen son sinyalleri araştırıyorduk.
"Asena." diye bana seslendi Çakır. "Biraz dinlensen mi?" dedi.Benimle birlikte Barış ve Çakır da çalışıyordu.
Başımı salladım."Yok ben dinlenmeyeceğim.Siz yoruldunuz biraz dinlenin." dedim.
"Aynen.Sen çalışmaya devam et biz dinlenelim.Şaka yapıyorsun herhalde."
Derin bir nefes aldım. "Saatlerdir çalışıyoruz ama sonuç yok."
"Cesetlerden hala sonuç yok mu?" dedi Barış.
Çakır kolundaki saate baktı."Birkaç saate gelir."
Başımı salladım.Tek temennim o cesedin Barut'a ait olmamasıydı.Eğer o patlamadan kurtulduysa yaşama olasılığı çok yüksekti.
"Asena misafirin var." dedi yanıma gelen asker.
"Emekli Orgeneral Hayri Türkmen."
"Tamamdır." diyip ayağa kalktım. Barış ve Çakır'a döndüm. "Geliyorum ben." dedim ve Paşa dedemin yanına yöneldim.
Açlık ve susuzluk başımı döndürsede yürümeye devam ettim.Görüş açıma Paşa dedem girdi.Bakışları bana döndüğünde ne halde olduğumu hemen anlamıştı.
"Deli kız." dedi ve tekerlikli sandalyesinden kalktı.
"Dede." dedim yorgun sesimle.Bana kollarını açtığında aramızda kalan birkaç adımı kapatıp sıkıca sarıldım.
Zaten hazırda bulunan ama akmaması uğraştığım gözyaşlarım teker teker aktı.Gözyaşlarım omzunu ıslatırken o da saçlarımı sevdi.
Bir süre sonra sarılmayı bıraktığımızda, gözyaşlarımı sildi. Yüzünde derin bir acı vardı. "Ne oldu böyle? Kim üzdü benim deli kızımı?"
"Senin deli kızının canı çok yanıyo dede." dedim gözyaşları içinde."Deli kızın, birini çok özledi ama özlediği kişi yaşıyor mu onu bile bilmiyor."
"Gel otur şöyle." dedi yanımdaki bankı işaret ederek.Oturduğumda, o da tekerlikli sandalyesine oturup karşıma geçti."Kurban olsun paşa deden sana.Anlat bakayım dedene.Bizim deli oğlan nerelere gitmiş?"
"Çok uzaklara." dedim burnumu çekerek."Sesini duyamayacağım,elini tutamayacağım kadar uzakta."
"Çok uzaklaşmamış o zaman kızım." dedi.Elini kalbime yasladı. "Burası hala onun için atıyor,o hala burada.Yüreğinde taşıdığın kişi senden uzaklaşamaz güzel kızım." derin bir nefes verdi. "O da özlemiştir seni.Gelecektir emin ol."
"Ne yapar eder gelir.Seven kişinin önüne hangi engeller çıkarsa çıksın gelir."
Dudaklarım titredi."Şehit olmuş olabilir."
"Kendin söylüyorsun kızım,olabilir.O adam dağ gibi.Vatanına olan sevgisi ve sana olan aşkıyla herşeyi yıkıp geçer.Sevdiğin adama güven.Sana gelmek için elinden geleni yapıyordur." Yavaşça yüzümü okşadı.
"Sevdası büyük olanın imtihanıda büyük olur kızım.Bunların olacağını biliyordun.Dik dur şimdi,asker yarenisin sen.Ağlayacaksan geldiğinde onun göğsünde ağla."
Gözyaşlarımı silip başımı salladım.
"Ne zaman uyudun sen,dinlendin mi hiç?"
"Asena olur mu böyle? Senin sevdiğine kavuşman için kendine iyi bakman lazım.Barut gelse seni böyle görse üzülmez mi?"
"Uyuyamam ki." dedim küçük çocuklar gibi.
"Gel uyutayım seni." dedi ve tekerlekli sandalyesinden kalkıp banka oturdu. "Hatırlıyor musun,küçükken çok yorgun olurdun ama asla uyuyamazdın.Bende o zaman türkü söyle seni hemencicik uyuturdum.Hadi yine öyle yapalım."
Elini bacağına vurdu."Koy bakayım kafanı." Tereddüt etsemde kafamı bacağına koyup banka kıvrıldım.
"Ya ben uyurken birşey olursa?"
"Uyanıkkende olabilir.Kaderinden kaçamayacağını öğrettim sana deli kız.Öğrendiklerini uygula şimdi."
"Bende bazen çok korkuyorum.Örneğin şimdi uyumayıp yorgun düşmenden korkuyorum.Hadi korkutma paşa dedeni."
"Sadece birkaç dakika."diye onayladı."Hangi türküyü söyleyeyim?"
"Bir ay doğar ilk akşamdan geceden."
Saçlarımı severken çoçukluğumdan beri bana huzur veren sesi kulaklarımı doldurdu.
"Bir ay doğar ilk akşamdan geceden neydem neydem geceden
Şavkı vurur pencereden bacadan
Dağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben
Uykusuz mu kaldın dünkü geceden neydem neydem geceden
Dağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben
Dağlar harâmı açma yaramı perişânım ben"
Gözümden bir damla yaş düştüğünde vücudum yavaşça gevşedi.Uykuya doğru çekilirken türkü devam etti.
Yüce dağ başından aşırdın beni neydem neydem yâr beni
Tükenmez dertlere düşürdün beni
Dağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben
Madem soysuz göynün bende yoğudu neydem neydem yoğudu
Niye doğru yoldan şaşırdın beni
Dağlar kışımış yolcum üşümüş perişânım ben
Niye doğru yoldan şaşırdın beni
Dağlar harâmı açma yaramı perişânım ben
Paşa dedem şarkıyı söylerken Albayrak timi sessizce onu dinledi.Herkes perişan haldeydi.Komutanlarını bulamadıkları için derin bir suçluluk duygusu vardı içlerinde.Kız kardeşlerini böyle görmek onları derinden sarsmıştı.
Aşağıdan gelir eli boş değil neydem neydem boş değil
Söylerim söylerim göynüm hoş değil
Dağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben
Bir güzeli bir çirkine vermişler neydem neydem vermişler
Baş yastığı gendisine eş değil
Dağlar kışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben
Baş yastığı gendisine eş değil
Dağlar harâmı açma yaramı perişânım ben
Gözlerim tamamen kapandığında derin bir uykuya çekildim.Saatlerce uyuyamayacaktım ama biraz dinlenmek bana iyi gelecekti.
Paşa dedem; ona seslenilmesiyle,arkasını döndüğünde bütün timi gördü.
Alp "İsterseniz Asena'yı kendi odama götüreyim." diye devam etti.
Paşa, dizinde uyurkenki halime baktı.Beni uyurken görünce içi rahatladı. "Al götür güzelce uyusun.Eğer uyanırsa kafanı kırarım ona göre."
"Emredersiniz." dedi ve yaklaşıp yavaşça kucağına aldı.Hızlı ama sarsmayacak adımlarla Barut'un odasına gitti.Oraya yatırması en doğru olacaktı.
Paşa diğerlerine döndü. "Biriniz beni Salih'in yanına götürsün hemen."
Murat hızlıca Paşa'nın yanına gidip tekerlekli sandalyeye oturmasına yardım etti.
"Sağ ol evlat." dedi Murat'ın omzuna yavaşça vurarak.
"Ben sizi götürürüm komutanım." dedi Taha. Tekerlekli sandalyeyi yavaşça hareket ettirdi.
Paşa gitmeden tekrardan time döndü."Güçlü durun çocuklar.Komutanınızı bulana kadar pes etmek yok.Kız kardeşiniz için yapın bunu."
Hiçbiri birşey diyemedi.Taha,paşayı Salih Yarbayın odasına götürdü.Kapının önüne geldiklerinde Taha kapıya vurdu.İçeriden gelmesin onaylayan sesi işittiğinde kapıyı açtı.
"Komutanım" dedi Salih, paşayı görünce.Hızlıca oturduğu yerden kalktı.Taha dışarı çıkıp onları yalnız bıraktı.
Paşa'nın yüzünde sert bir ifade vardı. "Neler oluyor Salih?" diye sordu otoriter sesiyle.
"Paşam,Barut Binbaşıdan haber alamıyoruz."
Kaşları çatıldı. "Askerinden haber alamıyorsun öyle mi?" aşağılayıcı şekilde baktı. "Nasıl komutansın sen?" diye bağırdı gür sesi ile."Oturduğun yerden askerini bulmaya mı çalışıyorsun?! Ben sana böyle mi öğrettim?"
Siniri gittikçe arttı. "Senin şuan karşıma çıkamaman lazım! Senin şuan o mehmetçiği kendi ellerinle araman gerekiyor!"
Yarbay birşey diyemezken,Paşa konuşmaya devam etti. "Seni uyardım Salih.Torunuma iyi bakacaksın dedim,onun gözünden tek bir damla yaş düşmeyecek dedim! Emekli oldum diye, üzerinden elimi çekeceğimi düşünme sakın.O askeri bulacaksın ve önüme getireceksin."
"Barut Binbaşı bulunana kadar buradayım.En ufak bir hatanı,pes edişini göreyim Barut'un mezarının yanına kendi mezarını da kaz!"
Salih Yarbay'ın elinden geleninin en iyisini yaptığını biliyordu.Ama gözünün korkmasıda gerekiyordu.
Paşa dedem de yapması gerekeni yapıyordu.
*****
Gözümü açtığımda Barut'un odasındaydım.O da mis gibi onun parfümü kokuyordu.İçimdeki özlem her saniye gittikçe büyüyordu.
Saate baktım.04.00'ü gösteriyordu.Yarım saat anca uyuyabilmiştim.Hızlıca yataktan kalktım.Gözüm ona ait ufak giysi dolabına takıldı.Küçük adımlarla gidip dolabı açtım.
Yedek üniforması ve birkaç günlük kıyafet vardı.Ona ait olan ceketi üzerime geçirdim hızlıca.Kapatacağım sırada dolabın içinde ikimizin fotoğrafını gördüm.
İkimizde mutluyduk o an.Sevdiğim adam yaşıyor mu diye tereddüt etmiyordum,yanımdaydı.
İçimdeki acı büyürken ağlayamıyordum.Gözyaşlarım tükenmişti artık.
Fotoğrafı alıp ceketin cebine yerleştirdim.O gelene kadar yanımda taşıyacaktım.
Yeni gelişmeleri merak ettiğimden hızlıca odadan çıkıp Çakır ve Barış'ın yanına gittim.Adımımı odaya atar atmaz "Ceset Barut'a ait değilmiş." diyen Çakır ile kalakaldım.1
Kurtulmuş muydu o füzeden? Yaşıyor olabilir miydi?
"Barut Binbaşının saatindeki gps'in en son nerede sinyal verdiğini buldum." dedi bir asker. "Patlayan kulübenin 3 km uzağındaki bir ormanlık alanda."
Kalakalmıştım.Tepki veremiyordum.Yaşama olasılığı çok yüksekti.
"Asena." dedi yanıma gelen Barış."Gel otur şöyle." dedi sandalyeyi göstererek.
"Barış." dedim gülerek. "Yaşıyo olabilir.Füzeden kurtulmuş Barış.Onu bulmamız lazım."
"Bulacağız tabi.İlk defa bir eniştem olmuş bırakır mıyım peşini?"
"Bırakmayalım." dedim. "Geri dönsün."1
İçimdeki umut, zifiri karanlık gecede parlayan bir yıldız gibiydi.O yıldızın kayıp gitmesine izin veremezdim.
KAVUŞTURMAYACAĞIM BUNLARI.TAM MUTSUZ SONLA BİTMESİ GEREKEN BİR HİKAYE.
FİNALE DAHA VAR KORKMAYIN.1
FİNALİ YAZDIM BEN.BAYAĞI AĞLADIM VALLA.SİZDE AĞLARSINIZ İNŞALLAH.8
NEYSE FİNALİ BOŞVERİN BÖLÜM NASILDI?? 2
ÇOK GÜZEL OLMAMIŞ OLABİLİR ÇÜNKÜ BAYAĞI KENDİMİ ZORLADIM.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |