.
...
Annemler Melike teyzelere yemeğe gelecekti. Tatil günüm olduğu için sabah erken saatlerde yan daireye geçip Melike teyzeye yardım etmiştim. Gelmelerine çok az bir zaman kalmıştı. Kurduğumuz masayı son kez kontrol edip beklemeye başladı. Yağız hala gelmemişti. Karakol çok yoğun oluyordu. Kapı çalınca ev sahipleri kapıya dizilmişti. Ben salonun girişinde bekliyordum. Gökçe arkadaşını kapıda karşılamıştı. Zehra'yla çok iyi anlaşıyorlardı. İlk önce Zehra gözüktü. Koşarak yanıma gelip kucağıma atladı.
İçeri giren anneme, babama ve abime de hoş geldiniz deyip sarıldım. Herkes oturmuş sohbet ediyordu. Yağız'ın gelmesini bekliyorduk. Yağız gelince masaya geçecektik. Tam o sırada telefonum çalmaya başladı. Yağız arıyordu hemen açtım.
"Siz kimsiniz?" Bunu söylediğimde gözler üzerimdeyken daha çok üzerime çekilmişti.
"Yağız'a bir şey mı oldu?" Yerimde duramayıp ayağa kalkmıştım.
"Yenge sakin olmanı istiyorum."
"Artık söyler misiniz Yağız'a bir şey mi oldu?" En sonunda sinirlenip bağırmıştım.
"Aras şu an hastanede. Buraya gelmeniz lazım."
"Ne oldu Allah aşkına söyleyin."
"Yenge buraya gelin burada öğrenirsiniz."
"Tamam hemen geliyoruz." Herkes ayağa kalkmış benim konuşmamı bekliyordu.
"Yağız hastanedeymiş hemen gitmemiz lazım."
Oradan sonrasında olaylar çok hızlı gelişmişti. Ne zaman hastaneye geldik ve kendimizi ameliyathanenin önünde bulduk hatırlamıyorum. Bildiğimiz tek şey durumunun ağır olmasıydı. Üzerinde durdukları bir çalışma vardı ve adamı buldukları yere gittiklerinde çatışma çıkmış ve bu olay gerçekleşmiş. Gittikleri yeri avukatları olduğum için biliyordum.
2 kurşun biri kalbine diğeri ise omurgasına yakın. Ameliyatın bitmesini bekliyorduk. Hepimiz perişan bir haldeydik. Ameliyathane kapısının yanına çöküp oturmuştum. Dizlerimi kendime doğru çekip kafamı dizlerime yaslayarak ağlamaya devam ettim.
Vurulma olayı ilk değildi ama ilkinde yanında ben de vardım ve o zaman çok anlamamıştım. Şu an bitmiş tükenmiş hissediyordum. Buraya geleli 4 saat olmuştu 4 buçuk saattir ameliyattaydı. Bir sürü polis vardı kan lazımdı. Kan veren çok kişi vardı. Benim kanım uyuşmuyordu.
Melike teyze fenalaştığı için bir odada serum vermişlerdi. 4 Saattir oturduğum yerden kalkamamıştım. Hepimiz bir köşede perişan halde oturuyorduk.
Saat tik tak, tik tak geçiyordu ve o orada yatarken elimden hiçbir şey gelmemişti, gelmiyordu. 6 Saatin sonunda doktor içeriden çıktı. Hemen ayağa kalkıp doktorla konuşmaya başladık.
"Kurşunlar çok sıkıntılı yerde olsalar da 7 saatin sonun başardık. İkinci bir ameliyatta durum daha sıkıntılı olabileceği için tek bir ameliyat yaptık. Her şeyi atlatsa bile biz şimdilik yoğun bakıma alacağız. İlk 24 saat çok önemli. Sakin olup beklemeniz gerekiyor."
"Yürümesinde ya da mesleğini yapmasında bir sorun olacak mı?"
"Uyandığı zaman bakacağız ama şu an bir sıkıntı gözükmüyor."
"Sadece bir kişi." Bunu duyunca direkt Melike teyzeye baktım. O da bana bakıyordu.
"Yok Melike teyze sen gir ben sonra görürüm."
"Peki, doktor bey ben girebilir miyim?"
"Hemşireler sizi giydirsin sonra görebilirsiniz."
Ameliyathaneden direkt yoğun bakıma alınmıştı. Camdan izliyorduk olanı biteni. Onu makinelere bağlı görünce canım daha çok yandı. O kadar çok özlemiştim ki onu. Neredeyse 2 gün olacaktı. Sarılmak istiyordum. Sıkı sıkı sarılmak.
Saniyeler dakikaları, dakikalar saatleri kovaladı ve ben bir an olsun ayrılmadım oradan. En sonunda ilacı kesip odaya almışlardı. Herkes odadaydı ve uyanmasını bekliyordu. Birazdan uyanacaktı. Melike teyzeyle iki yanına oturmuş elini tutuyorduk. Çok geçmeden yavaş yavaş gözlerini açmaya başladı.
Yeni uyanan Yağız ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Abim çıkıp doktora haber vermişti.
"İyiyim." Ondan bu cümleyi duymak mutlu etmişti ve o zaman kendimi iyi hissetmeye başladım.
Doktor gelip kontrolleri yaptı ve hissedip, hissetmediğine bakmak için ayaklarına iğne batırmıştı. Çok durulmaması gerektiğini refakatçının yanında kalmasını söylemişti. 2 Gün boyunca hastanedeydik. Tek kalanlar benim ailem ve Yağız'ın ailesiydi. Çocuklara evde Asrın Efeler ve Hazal abla bakıyordu. Gökçe abisini görmek istese de şu anlık izin vermiyorlardı.
"Peşinde olduğumuz bir çete vardı. Onları bulduk sonra işte olaylar karıştı. Sizde kusura bakmayın yemeği mahvettim."
"Oğlum öyle şey olur mu duymamış olayım. Sen iyi ol yeter."
Babamlar çok yormak istemedikleri için biraz daha durup gitmişlerdi.
"Deniz güzel kızım sende gitseydin annenlerle."
"Sungur amca ben Yağız'ın başında duracağım."
"Annem biz hallederiz hadi siz gidin dinlenin."
"Tamam o zaman hadi gidelim Arasta uyusun dinlensin çocuk ağır ameliyat geçirdi."
"Aa annecim hadi bak evde kızın bekliyor. Gelinin bekliyor."
Burak abi Melike teyzenin koluna girip odadan çıkardı.
"Deniz bir şey olursa hemen ara kızım."
Sungur amcada odadan çıktıktan sonra odada ikimiz kalmıştık. Yağız elimden tutup yanına çekince zorlamadan yanına oturdum.
"Güzelim iyiyim gerçekten gel yanıma uzan."
"Ya yanıma yat lütfen." Dudaklarını büzerek masum masum bakıyordu. Kıyamayıp yanına dikkat ederek uzandım. Başını uzatıp burnumun ucundan öptü. Yanağından öpüp elini tuttum.
"Sana bir şey olacak diye çok korktum.
"Olmaz kahramanın her zaman yanında."
Ondan ayrı olmak o kadar kötüydü ki. Şu an ona sarılıyor olmak kokusunu içime çekebiliyor olmak çok güzeldi. Kaybetme korkusu çok kötüydü.
Yağız bir süre geçtikten sonra uyuyakalmıştı. Yanından kalkıp koltuğa geçtim. Koltuğa yattım. Benim de uykum gelmişti. Yağız'a bakarak uyuyakalmıştım.
"Yağız lütfen şuraya yatar mısın?" Koltuğa yatak hazırlamıştık ve inatla yatmak istemiyordu.
"Yat yat nereye kadar 2 gündür yatıyorum yatmayacağım."
"Güzelim şimdi ne alakası var."
"Çok alakası var yatar mısın."
"Ama güzelim ben kaç gündür yatıyorum bir taraflarım ağrıdı."
Gideceğimi duyduğu an yatmıştı. Herkes bana şaşkın bakışlar atıyordu. Ters psikoloji her zaman işe yarardı.
Hiçbir şey demeden koltuğa oturdum. Herkes bir anda ortadan kaybolmuştu.
"Güzelim yanıma bir gelebilir misin?"
"Yastığımı düzeltebilir misin?"
Yastığını düzeltmek için eğildiğimde aniden yanağımdan öpmüştü.
"Sen benimle oynarsan ben de seninle oynarım ceylan gözlü meleğim."
"Demek oyun istiyorsunuz gamzeli bey benim için hiç sorun değil."
Yüzüne son kez bakıp mutfağa doğru gittim.
"Ya hepiniz birden nereye gidiyorsunuz?"
Yağız'ın sorusu cevapsız kalmıştı çünkü ortalıkta kimse gözükmüyordu. Mutfakta yemek yapan Melike teyze vardı.
"Melike teyze yardım edebileceğim bir şey var mı?"
"Aslında yok gibi Aras'a çorba yapıyorum."
"Ben de tatlı yapayım tatlı sever."
Ellerimi yıkadıktan sonra Yağız'ın sevdiği tatlıyı yapmak için işe giriştim.
Tatlıyı ve çorbayı bir tabağa koyduktan sonra salona geçmiştim. İçeri girdiğimde Yağız'ın telefona bakarken uyuya kaldığını gördüm.
Tepsiyi sehpaya koyup üstünü örtmek için elinden telefonu aldım. Ekranda nişan fotoğrafımız vardı. Burak abi önceden söylemişti sürekli nişan fotoğraflarınıza bakıyor diye. Gerçekten de bakıyormuş şimdi siz söyleyin ben bu çocuğu sevmeyeyim de ne yapayım?
Üzerini örttükten sonra başından öptüm. Tepsiyi geri mutfağa götürdüm. Doktor ağrısı olabileceğini söylediğinden belki uyanırsa ağrısı olur diye uyandırmak istememiştim.
Her şeyin güzel olacağına dair inancımız tamdı ve biz bir şekilde bu inanca tutunarak başarmıştık. Her zaman umut vardı yalnızca biz göremiyorduk.
.
...
Bölüm hakkındaki düşünceleriniz?
Bir sonraki bölüme kadar kendinize iyi bakın görüşürüz.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |