

Selamlarrr
Ben geçen ne fark ettim.
Hani Oğuz ve Çınar'ın kavga ettiği bölüm var ya. Sahile gitmişlerdi.
LAN BUNLAR ANKARADA YAŞIYOR AMK ANKARADA
AKDNAŞDJLQHDLAFHQKDHAKFHSK
Ankaraya deniz getirdim. Bir alkış alırım.
Neyse keyifli okumalar...
Evet sınav zamanı.
Evet biliyorum boku yedim.
Evet biliyorum bu zorlu süreçten kurtuldum.
Evet biliyorum beni daha zorlu süreçler bekliyor.
Heyecan, stres, korku şu an hepsi iç içeydi. Bütün çalışmamın, uykusuz kalmalarımın, hasta da olsam ders çalışmalarımın karşılığını alacaktım.
Ya da belki de bu çabaya rağmen sıçardım.
İkincisi gerçekleşirse depresyona girerim ve kimsenin beni o depresyondan çıkarmaya gücü yetmez.
Ailecek hep beraber kahvaltı yapıyorduk. Ben son kez notlarımı bir gözden geçirme amacıyla sofraya notlarla gelmiştim ama abim ağzıma tükürmüş ve notlarımı elimden almıştı.
Yavrularım benim..
Elimden kayıp gitmişlerdi.
"Kızım al şundan da ye."
Annemin bana uzattığı zeytin tabağına döndü bakışlarım. Kendisi beni doyurmak için yemin etmiş gibiydi. "Yok anne. Teşekkür ederim." Kraliçe bugün sınav gününün şerefine masayı donatmıştı. Ama ağır şeyler yersem sıkıntıydı.
Düşünsene sınavdasın çok yediğin için osurmak istiyorsun ama osuramıyorsun. Osuramadığın için o içindeki kötü hisle soruları yanlış çözüyorsun...
Allah'ım iç sesimi yok et.
Benim iç sesim Oğuz mu oldu? Ne bu böyle ya?
Ağlamak istiyorum.
"Aç açına mı çözeceksin soruları yavrum?"
"Çok yerse rahatsız olur anneciğim. Doysun yeter." dedi abim. Annem neyse ki ikna olmuştu. Başını salladıktan sonra kahvaltısına devam etti.
Bakışlarım annem, babam ve abimin yüzlerinde gezdi. Bu süreçte bana o kadar yardımcı olmuşlardı ki. Stres yapmamam için elinden gelen her şeyi yapmışlardı. Ders çalış, şunu bunu yap diyerek baskı kurmamışlardı üstümde. Bana kötü hissettirmemek için çok dikkatli davranmışlardı.
Ama şu an kötü hissediyordum işte. Ya bütün emeklerine rağmen onları yüz üstü bırakırsam?
Benimle gurur duysunlar istiyordum. Utanç değil. Ve gerçekten böyle düşünseler bile söylemezlerdi, biliyordum. Abim soğur muydu benden? Şımarık mı olurdum?
Modum iyice yerlere düşerken sofradan kalktım. Yani gerçekten bunalıma girmek için şu zamanı mı uygun bulmuştu psikolojim. Şu an mı?
"Rahat bir şeyler giy, kızım." dedi babam arkamdan.
İçimdeki içsel çatışmaya son verip cevap verdim babama. "Tamam baba."
Üstümü değiştirdikten sonra telefonumu çıkardım. Modumu yükseltmek için bir şeyler yapmam lazımdı. İnterneti açtım. Mesajlar düşmeye başladı bir bir.
Kafankarışamazçünkükafasızsın grubu
Oğuz: AĞAĞAĞAZAĞAĞAĞAAAAĞA
Oğuz: çığlıklryardımçığlıkları
Oğuz: stresten götüm kalbimde kalbim götümde atıyor lan
Cafer: aynıyım aamk
Nil: Sakin olscağoz
Sinan: aynen baya sakinsin nil
Nil: susr mısın
Akın: Çalıştık
Akın: Halledeceğiz
Gruba bir şey yazmadım. Kendimi kötü hissediyordum. Bir de onların modunu düşürmeye gerek yoktu.
Çınar'dan da mesaj vardı.
Çınar: Öncelikle günaydın güzelim
Çınar: Şimdi kesin sen başaramayacağım düşüncelerine boğulmuşsundur
Çınar: Başaracaksın bücür
Çınar: Çok çalıştın ve emeklerinin karşılığını alacaksın
Çınar: Bunları bir de sesli söylemek istiyorum
Çınar: Müsait olduğun an beni arayabilir misin?
Çınar: Seni seviyorum.
Mesaj yazmaya başladım.
Siz: Ben de seni seviyorum
Başka bir şey yazmadım. Arayacaktım ki odaya abim girmişti.
Kaşları çatıktı. "Cüce?" dedi yanıma gelirken.
"Efendim abi?"
Derin bir nefes aldı. "Sen neyden korkuyorsun abim?"
Bakışlarımı kaçırdım. "Sınavdan." dedim yalan söyleyerek.
Başını sağa sola salladı. Beni biliyordu. "Yalan söylüyorsun."
Sessiz kaldım. Gözlerim kucağımda birleştirdiğim ellerimdeydi. Eli çenemi kavradı nazikçe. Göz göze gelmemizi sağladı.
"Bana her şeyi anlatabilirsin güzel kızım." dedi.
O sırada babam girmişti odaya. Ters bakışlar attı abime. "Nerden senin kızın oluyor lan? Benim kızım o." dedikten sonra itekledi abimi.
Beni kollarının arasına aldı. Annem de gelmişti. "En çok benim kızım." dedi.
"Neden?" dedi babam.
"Çünkü onu ben 9 ay karnımda taşıdım."
Bütün anneler bu cümleyle bütün kapıları açıyor.
Babam güldü anneme. Başka bir şey söylemedi. Beni kollarının arasına aldı. "Bırak sen şu gereksiz abini babam. Sen anlat bakalım bana ne olmuş da benim kızım bu kadar üzülmüş?"
"Gereksiz bir-"
Kaşlarını çattı annem. "Şimdi terlik geliyor Zuhal."
"Ben korkuyorum." diyerek içimi dökmeye başladım. Galiba terlik etkisinden şak diye dökülüyordum. "Benim için elinizden gelen her şeyi yaptınız. Başaramazsam sizi yüz üstü bırakmış olacağım. Ben sizi gururlandırmak istiyorum. Utandırmak değil. Pişman olmanızı istemiyorum." dolan gözlerimi kırpıştırdım.
"Olur mu öyle şey bebeğim?" dedi babam. Saçlarımdan öperken. "Biz senden utanır mıyız? Sen bizim biriciğimizsin."
Bir şey söylemedim. Annem devam etti konuşmaya.
"Başaracaksın anneciğim. Başaramasan da sorun değil. Biz senin elinden gelenin fazlasını yaptığını biliyoruz. Bu yüzden de seninle gurur duyuyoruz."
Alttan alttan ona baktım. "Gerçekten mi?"
Güldü abim. Eğilip iki yanağımdan da sertçe öptü. "Tabii ki de evet saftirik. Seninle gurur duymayacağım da kiminle duyacağım."
"Çok teşekkür ederim." dedim içimden dolup taşan bütün sevgimle. "Sizi çok seviyorum."
"Teşekkür edilecek bir şey yok. Ailen olarak yapmamız gerekeni yapıyoruz."
Gülümseyip ayağa fırladım. Artık daha iyiydim.
Hepsinin yanağına bir öpücük kondurdum. "Hadi abisinin gülü elini yüzünü yıka da çıkalım artık."
"Tamam abi." dedikten sonra seke seke lavaboya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra çıkmıştım.
Artık daha iyiydim.
Halledecektim.
♧
Hayır iyi falan değilim.
Ay ben çok stres oldum şu an.
AĞAĞAĞAĞAĞĞA
Alın beni burdan.
"Cüce bak bakayım bana." abimin sesini duymamla ona döndüm. Gülümsedi bana güven verircesine. "Başaracaksın biriciğim. Stres yapmaya gerek yok. Tamam mı?"
Başımı salladım. "Tamam." dedim. Stres ufak ufak azalıyordu zaten. Hafif bir heyecan vardı şu an.
Çınar nasıldır acaba şu an?
Lan Çınar.
Çocuğu aramayı unuttum.
Hemen telefonu cebimden çıkarıp aradım. Birkaç saniye sonra açılmıştı telefon.
"Bir an beni unuttun sandım büyücü."
"Stresten aklım-"
"Önemli değil." diyerek kesti sözlerimi.
"Nasılsın?" diye sordu.
"Korkuyorum, heyecanlıyım. Hem rahatlayacak gibiyim hem değilim. Of Çınar ne yapacağız ya?" dedim son cümlemde ağlamaklı bir şekilde
Abim Çınar'ın ismini duyunca yüzünü buruşturdu.
"Başaracağız. Ben bize güveniyorum. Sen bize güveniyor musun?"
"Güveniyorum."
"Aferin güzelim. Sakin oluyorsun, tamam mı? Elinden gelen her şeyi yaptın sen. Başaracaksın. Ama başaramasan da sorun değil. Onun da üstesinden geliriz."
"Tamam. İyiyim. Teşekkür ederim." dedim.
"Ne demek, görevim."
Kıkırdadım. "Bana diyip kendin stres yapma tamam mı Çınar? Seni seviyorum."
Gülüşünü duydum. "Ben de seni."
Vedalaştıktan sonra kapamıştık. İnterneti açtım mesaj var mı diye.
Kafankarışamazçünkükafasızsın grubu
Oğuz: ananı skim
Oğuz: bwn hsrbiden orpspu mu olsam ya
Cafer: Oğlum şu an ben bile orospu olabilirim
Cafer: öyle bir gerginlik
Sinan: ben olmam
Sinan: Valla ben iyiyim
Sinan: Sıfır stres
Nil: Şu an senin rahatlığından istiyorum Sinan
Sinan: Siz gereksiz fazla abartıyorsunuz
Sinan: Benim için sonunda ölüm olmayan hiçbir şey problem değildir
Sinan: Bu sınavın sonunda ölüm mü var?
Sinan: Hayır
Sinan: O zaman bir problem yok
Sinan: Bu kadar
Oğuz: oha çk rshatladım şu an
Cafer: Harbiden amk biz niye gerildik ki bu kadar
Akın: Tamam siz de abartmayın rahatlamayın bu kadar
Akın: Başaracağımızı bilin yeter
Nil: Haklısın
Nil: Halledeceğiz
Oğuz: BİZ BU SINAVIN AMINA KOYMAZ MIYIZ
Siz: KOYARIZ BE
Cafer: LA BİZİ KİM ALABÜLÜÜÜ
Çınar: Halledelim de bitsin gitsin
Sınavın başlayacağına dair duyuru yapılınca telefonu kapatıp abime uzattım. Annem ve babam arabayı park edecek yer bulamamışlardı. Biraz da geç geldiğimizden çok beklememiştik.
"Halledeceksin böcek." dedi abim. Başımı salladım.
Halledecektim.
♧
Bitti.
La bitti.
Valla billa bitti.
Şaka maka kurtuldum.
AĞAAAĞAĞĞAAĞAĞAĞAAAĞAĞĞAĞ
Rahatladım.
Sınavdan çıkarken kendimi böyle bomboş hissetmiştim bir an. Böyle gerçekten bomboş. Salak insanların kafasının içi kadar boş. Ama kısa sürmüştü. Sonra rahatlama gelmişti.
Beni bekleyen ailene doğru koşuşturdum hemen. Hızla kollarımı abimin boynuna doladım.
Ayaklarım yerden kesilirken o da sıkıca sarmıştı beni. Saçlarımdan öptü. "Aferin benim güzelime." diye mırıldandı.
Ardından onun kollarından çekilmiştim. Babam abimi ittirmiş beni kollarının arasına almıştı.
Alnımdan öptü. Annem de ağzıma elindeki poğaçayı sokmaya çalışıyordu. "Yüzün bembeyaz olmuş kızım. Ye şunu." dedikten sonra saçlarımdan öpmüştü.
Ailemi çok seviyorum.
♧
"Anne ben dışarı çıkıyorum!" diye seslendim mutfaktaki anneme.
"Tamam kızım."
Ayakkabılarımı giyerken abim gelmişti. "Çok geçe kalma. Tamam mı cüce?" dedi. Sonra ne düşündüyse yüzü buruştu. "O lavuğa da fazla yüz verme."
Güldüm. "Geçe kalmam abi. Ama o benim sevgilim. Tabii ki de yüz vereceğim."
"Güzelim sen şu lavukla olan ilişkini bir gözden mi geçirsen?" abime gülerken göz devirdim. Yanaklarından hızlıca öptüm. Koşarcasına merdivenlerden inmeye başladım.
"Görüşürüz abi." arkamdan homurdanmaları gelse de umursamadım. Apartmandan çıktığımda bahçede beni bekleyen Çınar'la göz göze geldim.
Özlemiştim.
Hızlı adımlarla yürüyüp kollarımı boynuna doladım.
O da kollarımı sıkı sıkı belime sardı. Geri çekildiğinde yanağımı öptü sertçe. "Özlemişim." diye mırıldandı.
"Ben de." dedim.
Yüzündeki yaramaz ifadeyle baktı bana. "Arkadaşlarımızı ekip beraber takılmaya ne dersin?"
"Hayır, derim."
Omuzları düştü. "Hiç eğlenceli değilsin." Kıkırdadım. Bu hali sevimli geldiğinden yanağından öptüm.
"Hadi gidelim." başını salladı. Saçlarımdan öptükten sonra elimi kavradı.
"Yavşak." diyen abimin sesini duydum. Balkona çıkmış bize bakıyordu her zamanki aksi ifadesiyle.
"Uzak dur bakayım kardeşimden. Aranızda bir metre falan olsun."
Çınar bıkkın bir nefes verdi. "Abi sen beni hala kabullenemedin mi ya?" dedi yılmışlıkla.
"Siktir git. Şerefsize bak. Ben senin neyini kabulleneyim la?" dedikten sonra Çınar'a mandal fırlatmaya başları abim.
Çınar bir iki adım geri çekildi benimle. Abime inat diye hala elimi bırakmamıştı. "Varlığımı kabul etsen yeter abi."
Birkaç mandal daha fırlattı. "Nah kabul ederim yavşak."
"Ya abi ne yapıyorsun?" abim cırlamamı tınlamadan devam etti, büyük bir ciddiyetle işine.
"Anne." diye bağırdım. "Anne oğlun mandalları Çınar'ın kafasına atıyor."
Abim gözlerini kısarak baktı bana. "Seninle evde görüşeceğiz cüce." Ona dil çıkardım umursamadan.
Sesimizi duyan annem balkona gelmişti çok şükür. "Oğlum napıyorsun sen? Ay delireceğim şimdi. Git mandalları topla. Çabuk."
Abim gülümsedi masum masum. "Hemen hallediyorum annem. Bir dakika." dedikten sonra Çınar'a döndü.
"Ağzına sıçmaya geliyorum lan. Bekle beni."
Kaçma zamanı.
"Hadi gidelim." dedim Çınar'ın elini çekiştirerek. Başını salladı. "Aynı fikirdeyim." dedikten sonra beraber koşarcasına yürümeye başladık.
Halimiz komik geldiğinden kendime engel olamadan kıkırdanaya başladım. "Zuhal, bebeğim. Gitmemiz lazım. Yoksa abin +18 şeyler yapacak bana."
Daha çok gülmeye başladım. Saçma bir şekilde gülme krizine girmiştim.
"Yok bu böyle olmayacak." dedikten sonra gülme krizindeki beni bir anda omzuna atmıştı Çınar.
Omzunda benimle beraber yürümeye başladı.
Hala gülüyordum. "Çınar dur, tamam. Evden uzaklaştık. İndir beni."
İndirdi. Gülmekten kızaran yüzümü görünce o da güldü. Çenemi nazikçe kavrayıp iki yanağımdan da öptü.
Geri kalan yolu beraber didişe didişe gitmiştik.
Birkaç dakikanın ardından bizimkilerin yanına gelmiştik.
Burası genellikle haftasonlar ailelerin gelip piknik yaptığı bir yerdi. Hem bisiklet sürülecek hem oyun oynanacak geniş bir alan vardı. Ağaçlarında oluşu burayı güzel bir yer haline getiriyordu.
"Lan şaka maka bitti lise." dedi Oğuz.
Başını salladı Cafer. "Çok garip. Sanki bitmemiş gibi ama bitti yani."
Nil gergince arkasına yaslandı. "Ben üniversiteye gitmek istemiyorum." dedi korkuyla. Akın güldü onun bu korkusuna. Omzuna attığı koluyla iyice kendine çekti Nil'i. Saçlarına bir öpücük kondurdu.
"Endişelenmene gerek yok Nil. O kadar da korkutucu olduğunu sanmıyorum."
Oğuz tek elini saçlarından geçirdi. "Şahsen ben üniversite için çok heyecanlıyım." dedi hevesle.
Cafer göz devirdi ona. Eliyle Oğuz'u gösteriyordu. "Ben size demedim mi, bizi bu unutur ilk haftadan diye?"
Oğuz güldü. Cafer'e sırnaştı sonra. "Yavrum ben kimim ki seni unutayım ya?" dedi çapkın bakışlar atarken. Cafer ters bakışla karşılık verdi bu bakışlara. Ama yine de gülmesine engel olamadı.
"Şöyle Deniz'e yürüseydin bu kadar beklemene gerek kalmazdı."
"Harbiden."
"Cafer'e yürüdüğün gibi Deniz'e de yürüyor musun?"
Oğuz boğazını temizledi. "Arkadaşlarım," dedi korku dolu bir sesle."Abisi iki adım ötemde lan. Şu an gerçekten Deniz'e nasıl yürüdüğümü nü tartışacağız?" Çınar'ın ters bakışlarıyla iyice yerine sinerken ona sevimli olması için uğraştığı bir gülümseme gönderdi.
Konunun dağılması için hemen konuştum. "Sanki lise böyle bitmemiş gibi ve önümüzdeki pazartesi gitmeye devam edecekmişiz gibi."
Oğuz bana minnet dolu bir bakış attı. Dudaklarını oynatarak "En sevdiğim yengemlerden birisin."
Güldüm.
Başını salladı bana hak verircesine Cafer. "Öyle." dedi. "Sürekli bitse de kurtulsam diyip duruyordum ama şu an o zamanlarımızı özleyeceğimi fark ettim."
"Ben aramızın açılmasından korkuyorum." dedi Çınar bir anda. Bakışları bizde değildi. Öylesine etrafa bakıyordu. "Büyümek istemiyorum galiba. Her gün sizinleyim. Bunun değişmesi, aramıza mesafelerin girmesi kötü. Sonra bir süre sonra soğukluk girer araya. Yalandan mesajlar falan... Neyse. Gereksiz abarttım. Özür dilerim."
Bunları önceden düşünmüştü belliydi. Belki de son zamanlardaki gergin hali bu yüzdendi.
Hiçbirimizden ses çıkmadı bir an. Bu sessizliği Akın kesti. "Sen geri zekalı mısın, Çınar?" dedi.
Akın'ın hep haklı oluşu beni benden alıyor.
"Ne soğukluğu amına koyayım?" dedi Cafer sonra. "Allah aşkına ben Oğuz'un her gün iğrençliklerine katlanıyorum. Buna rağmen soğumamışım. Üniversiteye gidince mi soğuyacağım?"
Oğuz kolunu Çınar'ın omzuna attı. "Aşkilattom evet, büyüyoruz. Ama sizinle büyümek çok eğlenceli. Düşünsene yaşlandığınızda takma dişlerinizi saklayabilirim. Sonra dişsiz halinizle dalga geçerim, çok iyi."
"Senin kesin altında bez olur. Sidikli bir dede olursun." dedi Cafer.
"Kıskanma Cafo. Ben o zaman bile yakışıklılığımla herkesi etkileyeceğim."
"Beni bilirsin Çınar." dedi Sinan çekirdek çitlerken. Umursamaz görünüyordu ama Çınar'ı umursuyordu. Biliyordum. "Ben öyle insan sevmem pek. Umursamam. Ama sizi umursuyorum. Şahsen umursadığım sayılı insanı hayatımdan uzaklaştırma gibi bir gayem yok."
Çınar gülümsedi. "Eyvallah."
"Evet aramıza mesafeler girebilir. Ama bu kalplerimize de girmesini gerektirmez." dedi Nil.
Başını salladı Akın. "Evet."
"Sevgilini onaylamazsan ölürsün." dedi Cafer dalga geçerek.
Akın kaşlarını çattı. Omuz silkti. Nil'in saçlarında parmak uçlarını gezdirmeye başladı.
"Uzaklaşmamak bizim elimizde Çınar. Evet hepimizin hayatına yeni insanlar girecek. Ama kendi adıma konuşmam gerekirse hiçbiri sizin yerinizi tutamaz." dedi sonra.
Çınar başını salladı. Gülümsüyordu. "Haklısınız, sizi seviyorum." dedi.
"Ağlarım." dedi Oğuz.
Ona gülerek göz devirdim. Çınar'a döndüm sonra. Bizimkiler kendi arasında sohbete devam ediyorlardı.
"Benden uzaklaşmadığın sürece senden asla uzaklaşmam ben Çınar." dedim dürüstçe.
Kolunu omzuma sarıp göğsüne çekti beni. Saçımdan öptü. "Uzaklaşmak benim ne haddime? Duramam ben sensiz."
Güldüm. "O zaman hiç uzaklaşmayız, yaşasın."
O da güldü. "Yaşasın."
Seviyorum.
Aramızda sohbet devam ederken Çınar omzumu dürttü. Meraklı bakışlarla ona döndüm. Avcundaki bademleri uzatıyordu. Karışık kuruyemiş paketinden bademleri ayırmıştı.
Badem sevdiğimi hiç söylememiştim.
İçimde nasıl desem? İçimde böyle sanki sıcak çikolata gibi bir şey aktı.
Bademleri alırken "Teşekkür ededim." diye mırıldandım. Yanaklarımı ağrıtacak derecede gülümsüyordum.
Oturduğum yerde yükselip yanağından öptüm. Gülümsedi.
"Biraz daha bu şekilde devam ederseniz Allah belamı versin ki kusarım." dedi Cafer.
Tabii o bunu der demez Oğuz kafasına yapıştırmıştı. "Sesini kes lan it." dedi ters ters. Sonra bize döndü. "Siz devam edin aşk bahçemin en nadide çiçekleri."
Ben kıkırdarken Çınar "Geri zekalı bunlar." dedi.
Yani, evet öyleler. Ama seviyorum.
"Zuhal benim sana bir şey söylemem lazım." dedi Çınar bir anda.
Merakla kaşlarım havaya kalktı. "Ne oldu?"
"Ben seni annemlere anlatmıştım ya... Annem geçen gün seni sordu. Tanışmak istediğini söyledi. Davet ediyor. Ben de ediyorum tabii. Yarın akşam müsait misin?"
Ay heyecanlandım.
Gülümsedim. "Olur."
Eğilip gamzemden öptü. Omzumdaki kolunu sıklaştırdı. "Fark ettin mi, gittikçe evliliğe daha da yaklaşıyoruz?"
Haylaz bakışlarına kıkırdadım.
Merakla sordum. "Annem benim hakkımda bir şey dedi mi?"
"Deniz sürekli anneme 'Anne kız nasıl güzel nasıl minnoş bu hayvana nasıl baktı, ben anlamadım.' diyerek seni övüyor. Ben de zaten sürekli anlatıyorum. Yani anlayacağın seni tanışmadan sevdi. Gerilecek hiçbir şey yok."
Rahatlarcasına arkama yaslandım. Çınar'ın annesiyle aramın kötü olmasını asla istemezdim. Bu durum hem beni hem Çınar'ı zora sokardı.
"Rahatlarsın tabii. Herkes tarafından sevil. Ben de ter dökeyim babanların karşısında."
"Cazibeme kapılıyor herkes. Ne yapabilirim?"
Kısıkça güldü. "Haklısın."
Çınar tam bir şey daha söyleyecekti ki Sinan'ın kafasına attığı çekirdekle susmak zorunda kaldı.
"Tamam lan. Yeter bu kadar flörtleştiğiniz." dedi Sinan. "Uyuz oluyorum zaten sana."
Çınar bıkkın bir nefes verirken. Yere düşen çekirdeği alıp çöplerimizi koyduğumuz poşete attı. "Sinan, sal beni."
Kaşlarını yukarı kaldırıp indirdi Sinan. "Yok." dedi.
"Lan bari tek benle değil. Akın'la da uğraş."
Akın gözlerini Nil'den çekip bize döndü. "Ben ne alaka?"
"Akın senin gibi hayvanlık mı yaptı it? O benim favori eniştem."
Çınar sesini çıkaramadı. Arkasına yaslandı. Fark ettirmemeye çalıştı ama modu düşmüştü. Belliydi.
Yüzündeki gülümseme gitmişti. Sinan onun bu halini görünce bir şey diyecek gibi oldu ama vazgeçti.
Neyse ki Oğuz durumu toparlamış, yeni bir konu açmıştı. Herkesin ilgisi oraya dönmüştü.
Ben de o sırada yanımda oturan Çınar'ın elini kavradım. O da tutuşunu sıklaştırdı.
Göz göze geldik. Bakışlarından belliydi üzgün ve pişman olduğu. "Zuhal. Ben çok özür dilerim." sesi o kadar masum ve içten çıkmıştı ki kıyamadım bu haline.
Yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra bizimkilere döndüm. Sessizleşmişlerdi. "Bundan sonra bu konuyu bir daha açmayacaksınız. Çınar'la aramda olan şey bizi ilgilendirir. Sizi değil." dedim net bir sesle.
İlişkimize birilerin dahil olmasına gerek yoktu. Dahil olurlarsa bu sağlıklı bir ilişki olmazdı. İlişki iki kişilik olurdu. Sorunlarımızı zaten beraber konuşarak hallediyorduk.
Herkes başını salladı. Sinan elini ensesine atarak ovuşturdu. Bakışları Çınar'a döndü. "Haklısın. Özür dilerim Çınar. Ben sadece Zuhal'i öyle üzgün görün-"
Çınar gülümsedi. "Önemli değil." diyerek böldü sözlerini.
Aramızdaki bu kötü hava hemen yine Oğuz sayesinde uzaklaşmış hep beraber gülüşerek sohbetimize devam etmiştik.
Finali bir iki bölüm ertelemek zorunda kalabilirim. Çünkü yazmak istediğim sahneler var. Hepsini 35. Bölüme sığdaramam.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 30.17k Okunma |
3.67k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |